21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8 HAZİRAN 2006 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA KÜLTÜR kultur?cumhuriyet.com.tr Eski kent dokularını unutan Ankaralılar, kültürel çevreyle Beypazarı’nda buluşabiliyorlar 15 ODAK NOKTASI AHMET CEMAL Beypazarı başkente armağan eleneksel mimarisini ‘‘yaşama kültürü’’yle birlikte koruyan Beypazarı’ndaydık... Bu kez ‘‘toplantı için’’ değil; 03 04 Haziran 2006’daki ‘‘Tarihi Evler, El Sanatları, Havuç ve Güveç Festivali’’ için. Festival, son yıllardaki tarihsel çevreyi koruma çabalarının ‘‘semere’’si gibiydi... Çoğunluğunu Ankaralıların oluşturduğu on binlerce ziyaretçi, sergileri gezerek, gösterileri izleyerek, el sanatlarından yerel yiyeceklere kadar zengin yöresel ürünlerin alışverişini yaparak ‘‘kültür turizmi’’nin keyfini çıkarttılar. Gecelemek isteyenler Belediye Oteli ile Selam Otel’de zor yer bulurken sayıları 12’ye ulaşan ‘‘konaklamaya açılmış konaklar’’ da dolu dolu günler yaşadılar. Biz de ‘‘kentsel korumanın bayramı’’na dönüşen festivali, tarihi ‘‘Cırcırlar Konağı’’na yerleşerek yaşadık. Başkent hasret gideriyor Atinalı Timon’u Sorgulamak... Oyun Atölyesi, yeni oyunu ‘Atinalı Timon’u 15. İstanbul Uluslararası Tiyatro Festivali çerçevesinde, Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi’nde sergiledi. Topluluğun ‘Othello’dan sonraki ikinci Shakespeare prodüksiyonu olan ‘Atinalı Timon’u yine Kemal Aydoğan yönetmiş. Gösterim metni ise Orhan Burian’ın çevirdiği metin temel alınarak Haluk Bilginer, Kemal Aydoğan ve Selçuk Aydoğan’ın ortak çalışmalarıyla oluşturulmuş. Asıl adı ‘Atinalı Timon’un Yaşamı’ (‘The Life of Tymon of Athens’) olan ve Shakespeare’in 1608’de, yani ‘Kral Lear’dan yaklaşık iki yıl sonra kaleme aldığı bu oyunu karşısında da alınacak tutum, bütün Shakespeare oyunlarında olduğu gibi, oyunun sahne başarısını değerlendirmek açısından büyük önem taşıyor. Bu seyirci ve değerlendirme tutumu konusunda, Berlin Üniversitesi siyasi bilimler öğretim üyesi Ekkehart Krippendorff’un ‘Shakespeare’in Oyunlarında Politika’ (‘Politik in Shakespeares Dramen’) adlı kitabında ‘Hamlet’ten yola çıkarak söyledikleri, kanımca Shakespeare’in bütün oyunları bağlamında geçerli: ‘‘Zamanın Aynası ya da ‘toplumun aynası’ olarak tiyatro bu aynada ancak onu sorgulamayı bilenler, kendi soruları olanlar ve soru yöneltenler bir şeyler görebilirler: Bu ayna, sahne ve tiyatro, ancak onlara gizli olanı yansıtabilir... Tiyatro denilen ayna, ancak kendisine eksiksiz sorular sormayı bilenlere eleştirel bilgiler sunabilir... “Kpippendooff Ekkehart Krippendorff’un bu saptamalarına Jan Kott’un şu söylediklerini de eklersek herhangi bir Shakespeare oyunu karşısında doğru olan eleştirel tavrı da belirleyebiliriz: ‘‘Her Shakespeare temsili, Shakespeare’in anlamlar dünyası karşısında eksik kalmaya yargılıdır. Bizler, ancak Shakespeare’in oyunlarına bugünü götürmeyi başarabildiğimiz ölçüde bu eksikliği giderebiliriz...’’ Bu durumda Oyun Atölyesi’nin ‘Atinalı Timon’unu da hangi ölçütlerle sorgulamamız gerektiği belirginleşmektedir. Bu oyuna yöneltilmesi gereken doğru sorular nelerdir? Zamanımız ‘Atinalı Timon’un çatısı altına taşınabilmiş midir? Her şeyden önce, gerek yukarıda sözünü ettiğim ortak gösterim metni çalışması, gerekse Kemal Aydoğan’ın bu metinden yola çıkarak oluşturduğu reji, görmesini bildiğimiz takdirde, zamanımızdan kaynaklanma tüm sorulara bu oyunun çatısı altında yer bulmamıza olanak tanıyor. Özellikle ülkemizde seksenli yılları, başka deyişle neredeyse tüm değerlerin parayla ifade edilmesi alışkanlığının ya da hastalığının başladığı dönemi yaşamış olanlar, dostluk karşısında paranın önemli olmadığını savunan bir Timon’un kalabalık bir dost grubunu çevresinde, ancak servetinin çekiciliğiyle tutabilmesinde yatan çelişkiyi yadırgamayacaklardır. Timon’un bütün servetini yitirdikten sonra, kendisinin yardımına türlü bahaneler icat ederek koşmayan dostlarına duyduğu nefreti tüm insanlara yönelik bir nefrete dönüştürmesiyle ortaya çıkan ve Timon’u da erdemli bir kişi olmaktan yoksun kılan durum da keza insanların artık kredi kartlarına göre değerlendirilmeye başlandığı bir dünyaya hiç aykırı kaçmayacaktır. Kemal Aydoğan, on beş kişilik kalabalık kadrosuyla bu oyunda, Shakespeare’in ‘Atinalı Timon’unun kalıcı özünü günümüze açarken ve günümüzü o öz ile buluştururken seyirciyi algılama bağlamında asla zorlamayan bir reji üslubu seçmiş. Rejinin bir başka ve bence çok önemli özelliği de, tüm sanatçılara neredeyse sınırsız bir yaratım özgürlüğü tanımasında. Ancak bu özgürlüğün oyunda eksiksiz değerlendirilebildiğini söyleyebilme olanağına sahip değiliz. Çünkü örneğin bir Haluk Bilginer’in (Timon), bir Tülay Bursa’nın (Apemantus) ve bir Mahmut Gökgöz’ün yer yer adeta soluk kesici oyunlarına karşılık, topluluğun diğer elemanları bağlamında kimi tempo düşüklükleri ve sahneye yabancı kalmalar yaşanabiliyor. Ancak henüz birkaç kez temsil edilebilmiş oyundaki bu pürüzlerin önümüzdeki sezon törpülenebileceği yolunda işaretler de var. Bengi Günay ve Gamze Kuş’un sahne düzenlemeleri ile İrfan Varlı’nın ışık tasarımları, oyundaki dünƒ bugün buluşmasına neredeyse sihirli bir atmosfer katmış. Özetlemek gerekirse, Oyun Atölyesi’nin ‘Atinalı Timon’u, seyredilmesi ve çok tartışılması gereken, tartışanlara ve sorgulayanlara düşünsel bağlamda çok şeyler kazandırabilecek bir eser. eposta: acem20?hotmail. com ahmetcemal?superonline. com G Halkın ve köylülerin kendi evlerinde özenle hazırladıkları yerel yiyecekleri; göz nurlarıyla yaptıkları ‘‘el sanatı’’ ürünlerini sattıkları ‘‘geçici’’ küçük tezgâhlarına ‘‘vergi denetimi’’(!) baskınları yapıldı. Bakanlıktan gönderilen ‘‘maliye ekibi’’, alışveriş yapanlara ‘‘fiş’’ sorar, tutanaklar tutup cezalar keserken, ‘‘kültür yoksunu yönetim anlayışı’’nın temsilcisi gibiydi. Tarihi kentteki koruma ve kültür seferberliğinin Ankara’ya armağan olduğunu ‘‘göremeyen siyasi Ankara’’nın ne denli duygusuz olduğunu kanıtladı. Buna karşılık asıl ‘‘kamusal sorumluluk’’ örneğini ise yerel ürünlerin ‘‘geleneksel kalite’’lerini sürdürmeleri için evlerde, işyerlerinde düzenli ‘‘denetim’’ler yapan Beypazarı Kültür ve Turizm Derneği gösteriyordu. Ekonomik katkılar... Beypazarı Festivali, binlerce kişiyle tarihi sokaklarda yaşandı. Yaklaşık 500 evin çevreleri onarılıp boyanınca, kent kimliği en güçlü turizm kaynağını yarattı. 6 köy muhtarının oluşturduğu Muhtarlar Forklor Topluluğu, festivalin gözdelerindendi. Ankara zeybeğini en iyi oynayanlar da Beypazarı’ndaydı. Denebilir ki Beypazarı, öncelikle Ankaralılara bir armağan... Başkentimizin tarihi semtleri geçmişe duyarsız imar politikalarıyla ‘‘gözden ve gönülden ırak’’ kılınınca, 100 km. ötedeki Beypazarı, kültürel mirasla ‘‘hasret giderme’’nin merke zi oldu. Beypazarlılar ise ‘‘kimlikli’’ yaşamanın, ‘‘kişilikli turizm’’i de yaratacağını ‘‘kanıtlamak’’tan hem gurur duyuyor; hem de para kazanıyorlar. Kuşkusuz bu gururu doruklarda duyumsayan Belediye Başkanı Av. Mansur Yavaş... Bir yerel yönetimin, ‘‘eğer isterse’’ kentini imar rantıyla betonlaştırmak yerine ‘‘öz değerleri’’yle kalkındırabileceğini ‘‘örnek yaratarak’’ göstermenin heyecanını taşıyor. Nitekim Beypazarı’nı kutlamak için festivale katılanlardan Yargıtay Başkanı Osman Arslan şunları söyledi: ‘‘İlk hâkimliğimi yaparken kimsenin bilmediği Beypazarı, bugün kendine has kültür zenginliğini tanıtarak ve koruyarak gelişmenin başarılı örneğini veriyor.’’ Kaymakam Haluk Nadir de; ‘‘yerel yönetimlerin kentsel kültüre sa hip çıkması’’ durumunda elde edilecek olumlu sonuçları göstermesi bakımından ülkeye örnek bir başarının sergilendiğini vurguladı... ‘Kültür yoksunu’ denetim! Ne var ki kültüre, emeğe ve yaratıcılığa karşı ‘‘yerel duyarlılık’’ zaferini yaşayan Beypazarı, ‘‘devlet adına’’ da teşekkür beklerken adeta ‘‘cezalandırılmak’’ istendi. EFSANEVİ TOPLULUK JETHRO TULL’IN KURUCUSU: Ian Anderson Türkiye’de... R ock müziğin efsanevi topluluklarından Jethro Tull’ın kurucusu Ian Anderson, topluluğun parçalarını orkestra eşliğinde yorumlamak için Türkiye’ye geliyor. 22 Haziran’da Ankara’da Bilkent Odeon’da, 23 Haziran’da İzmir Fuar Açıkhava Amfitiyatrosu’nda ve 24 Haziran’da Bodrum Kalesi’nde sahneye çıkacak olan Anderson’a, John O’Hara yönetimindeki Bilkent Gençlik Senfoni Orkestrası eşlik edecek. Flütü rock müziğine tanıtan isim olarak da bilinen Anderson, bu türde flüt çalan en başarılı müzisyenlerden sayılıyor. Turneye, ünlü flüt sanatçımız Şefika Kutluer’in de konuk solist olarak katılacağı bildirildi. İkili konserlerde, Anderson’un Kutluer için bestelediği ‘Şefika’s Blues’ adlı eseri de seslendirilecek. Hayranlarının karşısına yepyeni bir müzikal anlayışla çıkmaya hazırlanan 1947 İskoçya doğumlu Ian Anderson müzik yaşamındaki 43. yılını kutluyor. Topluluğu Jethro Tull’un yanı sıra solo konserler de veren sanatçının şimdiye kadar çıkardığı 30 albüm tüm dünyada 60 milyonun üzerinde satışa ulaşmış. Amaç Çocuk yazınına katkıda bulunmak B u Yayınevi, çocuk yazınına katkıda bulunmak amacıyla düzenlediği yarışmaları bu yıl ‘Mizah Öyküsü’ ile sürdürüyor. 10 yaş ve üzerine seslenecek mizah öykülerinin dosya olarak gönderileceği yarışmaya son katılım tarihi 31 Ağustos 2006. Birinciye 2000, ikinciye 1500, üçüncüye 1000 YTL ödül verilecek yarışmada ilk üç ödülün yanı sıra bir dosya da ‘Sulhi Dölek Özel Ödülü’ kazanacak. Yarışmanın seçici kurul üyeleri Behiç Ak, Can Barslan, Cihan Demirci, Müjdat Gezen, Nur İçözü ve Yrd. Doç. Necdet Neydim’den oluşuyor. (0 212 511 58 58) Beypazarı’ndan göçe hazırlanan 1500 aile, şimdi ‘‘kültür turizmi’’nden geçiniyor. Yakın geçmişe kadar yerel yemekleri bulundurmayan lokantalarda artık ‘‘tarhana çorbası, etli yaprak dolması, güveç, höşmerim, ev makarnası’’ var. Beypazarı’nın kurusu ve maden sodasıyla birlikte ‘‘80 katlı baklava’’sı bile TSE güvencesinde... Son 3 yıldaki çabalarla yaklaşık 500 eski evin onarılarak boyanmasına sadece 1.5 trilyon lira harcanırken; bunun kentliye kazandırdığı ise haftada 1 trilyonluk ‘‘turizm geliri’’ne ulaşmış. Yavaş’ın seçildiği 1999’da sayıları 7 olan geleneksel ‘‘telkâri’’ (gümüş el işi) atölyeleri 80’e; kuyumcu dükkânlarının sayısı da 8’den 43’e çıkmış. Beypazarı işte bu özellikleriyle uluslararası ilişkilerini de yine kültürel işbirliği alanında geliştiriyor. Örneğin geçen yılın festivaline de katılan Japon Halk Kültürü Grubu, bu yıl da hem gösteriler yaptılar, hem de ‘‘origami kursu’’yla dileyenlere sanatlarını öğrettiler. JaponTürk Kültür Değişim Derneği Başkanı Kanji İshimoto dedi ki: ‘‘Geleneklerine bağlı toplumlarla dostluk daha güçlü oluyor...’’ Çin Halk Cumhuriyeti temsilcileri de festivale katılarak, gelecek yıllarda katkıda bulunmanın görüşmelerini yaptılar. Tarihsel mekânlardaki sergilerinin yanı sıra, konserleri ve gösterileriyle de kent halkının adeta ‘‘düğün’’ yaparcasına eğlendiği festivalden ‘‘dede’’ler de çok memnun kaldı. Park’ta dinlenirken konuştuğumuz Kazım Benli (72), çocukluğu ile yaşlılığını ‘‘aynı sokaklar’’da ve ‘‘aynı evler’’de geçirmesinin ‘‘ayrıcalık’’ olduğunu söylediğimizde diyor ki: ‘‘Zaten nereye gitsem canım sıkılır, hemen buraya dönerim...’’ Eski evlerin onarılmasını överken, ‘‘ama hep göz önünde olanları boyadılar’’ diyerek eleştirisini de esirgemeyen Şevket Uyanık (84) da şunu ekledi: ‘‘Başkan büyük iyilik yaptı. Çünkü beton evler insanı hasta yapıyor...’’ ‘Yeşilçam Afişleri’ koleksiyonu ? ADANA (AA) Adanalı fotoğraf sanatçısı Serdar Kürkbaba, yıllar önce biriktirmeye başladığı Türk filmlerinin afişleriyle koleksiyon oluşturdu. Serdar Kürkbaba, sinemaya ve sanatçılara olan hayranlığı nedeniyle çocukluk yıllarında Türk filmlerinin afişlerini toplamaya başladı. Yabancı film izlemediğini belirten Kürkbaba, koleksiyonunda yaklaşık 200 civarında film afişi bulunduğunu belirtti. Koleksiyonunu, yine Türk filmlerinin kartelası ve sanatçıların fotoğraflarıyla zenginleştirdiğini belirten Kürkbaba, Adana’da fotoğraf ve sinema müzesi kurulması halinde koleksiyonunu bağışlamayı düşündüğünü de ekledi. CUMHURİYET 15 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle