25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
19 NİSAN 2006 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER Nükleer faciaya bağlı olarak yıllar içinde 93 bin kişinin kanserden hayatını kaybedebileceği tahmin ediliyor 7 DÜZ YAZI ORHAN BİRGİT Çernobil hâlâ öldürüyor İstanbul Haber Servisi Greenpeace, dünyanın en büyük nükleer kazası Çernobil faciasına bağlı olarak yıllar içinde 93 bin kişinin kanserden yaşamını yitirebileceğine dikkat çekti. Kazanın 20. yıldönümünde facianın yarattığı acıları unutmamak ve tekrar anımsatmak için harekete geçen Greenpeace, aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 30’dan fazla ülkeyi gezecek bir sergi de hazırladı. Çernobil Nükleer Santralı 26 Nisan 1986’da radyoaktif maddelerini Avrupa’ya saçarak patladı. Patlamanın etkisi, radyoaktif maddenin yayıldığı Avrupa’da ve Türkiye’nin Karadeniz kıyılarında da hissedildi. Greenpeace de Çernobil faciasının 20. yıldönümünde İstanbul, Ankara ve Sinop’ta sokak sergileri düzenliyor. Sinop Limanı’nda dün açılan sergi 23 Nisan’a kadar, Ankara’da Yüksel Caddesi Konur Sokak’ta açılan sergi ise 29 Nisan’a kadar izlenebilecek. İstanbul’daki sergi ise 24 Nisan’da Karaköy İDO Terminali’nde açılacak. Aralarında Ukrayna, İngiltere, Greenpeace, nükleer felaketin yarattığı tahribatı konu alan fotoğrafların yer aldığı bir sergi hazırladı. Sergi Ukrayna’nın Zakopytye köyünde Çernobil felaketinden 4 yıl sonra 1990’da dünyaya gelen Anna’ya 4 yaşındayken konulan ‘kanserli beyin tümörü’ tanısı, resmi makamlarca verilen Çernobil felaketinden kaynaklandığını gösteren ‘‘Sertifika 000358’’ kodunu taşıyor. Yatağa bağlı olarak yaşam mücadelesi veren Anna şu anda 15 yaşında. (Fotoğraf: AA) İtalya, Almanya, Belçika, Fransa, Çek Cumhuriyeti, Yunanistan, İsrail, Lübnan, Rusya, Hindistan, Meksika, İspanya, Kanada’nın da bulunduğu 30’dan fazla ülkede 40 kentte açılacak olan sergi Robert Knoth tarafından çekilen fotoğraflardan oluşuyor. Sergilerin yanı sıra ‘‘Sertifika 000358’’ adlı kitap da Metis Yayınları tarafından basıldı ve Çernobil faciasının 20. yıldönümünde 26 Nisan 2006 tarihinde kitapçılarda olacak. ğı raporda, Çernobil nükleer felaketi yüzünden ölenlerin sayısının resmi açıklamaların çok üzerinde olacağına dikkat çekildi. Raporda Çernobil kazasından dünya çapında 2 milyar kişinin etkilendiği, yıllar içinde 270 bin kişinin kansere yakalanacağı, bunların 93 bininin ölümcül olacağının altı çizildi. Greenpeace’in raporunda ayrıca, Rusya, Ukrayna ve Belarus’ta felakete bağlı çeşitli hastalıklardan 200 bin kişinin ölmüş olabileceği tahmininde de bulunuldu. Belarus’ta kanser vakalarının 19902000 yılları arasında yüzde 40, çocuklardaki tiroit kanseri vakalarının 88.5 kat arttığı belirtilen raporda, bölgede lösemi, meme, böbrek, akciğer, mesane kanserlerinde de artış saptandığı ifade edildi. İki Ahmet Farkı.. Cumhurbaşkanı Sezer’i eleştirerek İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad ile kıyaslama kampanyası açanların nasıl bir Türkiye düşlediklerini merak ediyorsanız, lütfen Doğan Haber Ajansı’nın Tahran’dan verdiği şu haberi okuyunuz: ‘‘İran polisi, Tahran’da 21 Nisan’dan itibaren türban operasyonuna başlanacağını duyurdu. Tahran Güvenlik Güçleri Komutanı General Murtaza Talay, Fars Haber Ajansı’na verdiği demecinde, bu operasyon çerçevesinde İslami kuralları ihlal eden kadınlara karşı konulacağını belirtti. Kısa pantolon giyen veya çorap giymeyen kadınların tutuklanacağını ifade eden polis şefi, başörtüleri yetersiz olan veya mantoları dar, kısa olan bayanların da bu çerçevede değerlendirileceklerini dile getirdi. Talay, elbise ithal eden ve satanlar ile İslam devrimine uygun kılık kıyafet satmaları konusunda toplantı yapılacağını da kaydetti. Taksi şoförlerini de yeterli derecede kapanmayan kadınları araçlarına almamaları konusunda uyaran Talay, parklarda köpek gezdirenleri de eleştirdi. General Talay, türban operasyonu için kadın polislerin de yer aldığı özel polis devriyeleri ve araçların düşünüldüğünü söyledi.’’ ‘Örtbas ediliyor’ Resmi rakamlar doğru değil Greenpeace’in Belarus Ulusal Bilimler Akademisi tarafından yapılan araştırmaya dayanarak hazırladı Patlama sonucunda yüz binlerce kişinin yerlerinden olmasının da insanlar üzerindeki olumsuz etkisine değinilen raporda, ‘‘ Bozulan sağlık, sağlık sistemlerinin artan maliyeti, insanların yerlerinin değiştirilmesi, tarımsal alanların kaybı ve gıdaların kirlenmesi, ekonomik kriz, siyasi problemler gibi unsurların karşılıklı etkileşimi genel bir kriz yaratıyor’’ denildi. Greenpeace nükleer karşıtı eylemcisi İvan Blokov da Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu’nu ‘‘insanlık tarihindeki bu en ciddi nükleer kazanın etkilerini örtbas etmekle’’ suçladı. Kazanılmış haklar için verilen söz Hep birlikte hatırlayalım. İran’ın bugünkü Cumhurbaşkanı, kendisinden önce aynı görevi yapan Rafsancani’nin ‘‘daha fazla özgürlük ve daha fazla serbesti’’ diye özetlenen seçim sloganlarını yeterli bulmayan genç seçmenlerin kendisine yönelmesi ile geçen yıl 24 Haziran’da yapılan seçimi kazanınca, elde edilmiş haklardan geri adım atılmayacağı sözünü vermişti. Humeyni’nin İslam devriminin sıkıcı kalıplarını adeta el yordamı ile yumuşatmaya çalışan İranlı kadınların çabalarının yeni Cumhurbaşkanı’nca bir yozlaşma isteği olarak görüldüğünün ilk işareti, zaten 3 Ağustos’taki yemin töreni sırasındaki konuşması ile görülmüştü. Nükleer sorunların tartışılması sayesinde, halkın büyük çoğunluğunun dikkatini Amerikan aleyhtarlığının üstünde toplayan İran Cumhurbaşkanı, öyle anlaşılıyor ki ‘‘yozlaşma politikasını’’ püskürtmek amacıyla, ülkede İslami kuralların ödünsüz olarak uygulanması için de, bu ulusalcı kampanyayı fırsat saydı. Ve polisin ‘‘yozlaşma’’ yandaşlarına karşı harekete geçmesi istenildi. İmalatçıların tarih sevdası! İstanbul’un trafiğini kilitleyen, havasını kirleten sanayi tesisleri ve toptancılar, trilyonlar harcanarak yapılan kent dışındaki sanayi sitelerine taşınmıyor. ? İstanbul içinde yıllardır faaliyet gösteren atölye ve imalathaneler, çıkardıkları atık, duman, gürültü vb. nedenlerle hem çevreyi kirletiyor hem de insan sağlığını tehdit ediyor. Özellikle Tarihi Yarımada’da yoğunlaşan bu işletmelere ait ağır taşıtların yüklemeboşaltma işleri, bu bölgelerdeki trafik akışını kilitliyor. GÖKÇE UYGUN / NİHAN İNAL Sen misin dar manto giyen? Bırakınız, kısa pantolon giymeye yeltenen ya da çorapsız sokağa çıkmaya kalkışan kadınları, Ahmedinejad döneminin yarından sonra başlayacak yeni uygulaması ile başörtülerin yetersiz olup olmadığı da denetlenecek. Mantoların dar ya da kısa olup olmadığı kontrol edilecek. Yeterli biçimde kapanmamış kadının taksilere binmesi de engellenecek... 21 Nisan 2006 tarihinin Ahmedinejad İranı için, Humeyni’yi bile aratacak yepyeni bir dönem olacağı anlaşılıyor. Ahmet Necdet Sezer, irticanın en büyük tehdit olduğunu son konuşmasında bir kez daha yinelerken Ahmedinejad’ın bu dehşetengiz planını elbette bilmiyordu. Tıpkı bizim de, on birinci cumhurbaşkanının hangi planlarla Çankaya’ya hazırlandığını bilmediğimiz gibi... ? İmalathane sahipleri ve toptancılar için kent dışında yapılan dev siteler yarı yarıya boşken esnafın bu bölgeleri tercih etmemesinin en önemli nedeni ulaşım. Esnaf, kent dışındaki sanayi bölgelerinin modernliğinden memnun ancak toplu ulaşımın yetersizliği nedeniyle zarara girme endişesi taşıyor. Esnafın bir kısmı da merkezi konumlarını terk etmek istemiyor. İOSB’ye ait 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planları’nın, İBB ve Küçükçekmece Belediyesi arasındaki görüş ayrılıkları nedeniyle 2000’e dek onaylanmamış olması, ruhsat, iskân ve diğer izinlerinin alınmasını olanaksız kılıyordu. Bu plan, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nca 2002’de onaylanarak söz konusu yasal boşluk ortadan kaldırıldı. İkitelli Sanayici ve İşadamları Derneği Başkanı Arif Koçak, İOSB’nin yaklaşık yarı yarıya boş olduğunu belirterek bunun en önemli nedeninin ulaşım güçlüğü olduğuna dikkat çekiyor. Koçak, ‘‘Esnaf buraya gelmeyi pek istemiyor. Ulaşım sorunu nedeniyle de endişe içinde. Tabii bir de sabit müşteri portföyünü kaybetmemek’’ diye konuşuyor. İOSB’deki tapu sorununun da bir türlü çözülemediğini, işletmelerin tamamına yakınının kaçak durumda olduğunu iddia eden Koçak, buranın yakınında bulunan İSTOÇ’un da Çin malları merkezi haline gelmiş olmasının İOSB’deki ticareti olumsuz etkilediğini sözlerine ekliyor. Tekstilkent’in yüzde 75’i boş Faks: 0 212 677 08 21 obirgit?ekolay.net ÜAK’DEN SEZER’E DESTEK İstanbul’da özellikle Tarihi Yarımada’da faaliyet gösteren imalatçı ve toptancıların, yıllar önce trilyonlarca lira harcanarak yapılan sanayi sitelerine taşınması yılan hikâyesine döndü. Her siyasi iktidar ve yerel yöneticilerin göreve başlarken vaatleri arasında yer alan ancak sürekli ertelenerek bugünlere gelen bu büyük sorun, İstanbul’un ulaşımını kilitliyor, tarihi ve doğal dokusunu tahrip ediyor, insan sağlığını tehdit ediyor. İstanbul içinde yıllardır faaliyet gösteren atölye ve imalathaneler, çıkardıkları atık, duman, gürültü vb. nedenlerle hem çevreyi kirletiyor hem de insan sağlığını tehdit ediyor. Özellikle Tarihi Yarımada’da yoğunlaşan bu işletmelere ait ağır taşıtların yüklemeboşaltma işleri, bu bölgelerdeki trafik akışını kilitliyor. Öte yandan kente zarar veren bu işletmeler de olumsuz koşullarda faaliyet gösteriyorlar. Atölye sahip ve çalışanları, altyapı yetersizliği, ulaşım ve nakliye güçlükleri, yeterli güvenlik unsurlarından yoksunluk gibi sorunlarla boğuşuyorlar. İşte bu nedenlerle 1985’te bu işletmelerin İstanbul’un sanayi amaçlı planlanmış bölgelerine taşınmalarını öngören bir proje başlatıldı. Böylece hem bu atölye ve imalathaneler çağdaş mekânlara kavuşmuş olacak hem de kent dokusu/insan sağlığı korunmuş olacaktı. Buna göre Tahtakale esnafının Bağcılar’daki İstanbul Toptancılar Çarşısı’na (İSTOÇ), Kapalıçarşı kuyumcularının Yenibosna’daki Kuyumcukent’e, Perşembe Pazarı esnafının Okmeydanı’ndaki Perpa İş Merkezi’ne, Gedikpaşa’daki ayakkabıcıların İkitelli Organize Sanayi Bölgesi (İOSB) içindeki Aymakoop ve Aykosan’a, Osmanbey, Laleli, Mahmutpaşa esnafının Esenler’deki Giyimkent’e, Sultanhamam çevresindekilerin de Bağcılar’daki Tekstilkent’e taşınması öngörüldü. Ancak İstanbul kent merkezleri dışına kurulan bu organize sanayi bölgeleri tam kapasite çalışamıyor, buralardan beklenen verim alınamıyor. Şu an yüzde 85’i dolu olan Perpa ve yüzde 90 doluluk oranındaki İSTOÇ dışında, bu proje amacına ulaşamadı. ‘Uyarıların haklılığı ortada’ İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Üniversitelerarası Kurul Başkanı (ÜAK) ve Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Emin Alıcı, kökdendinci basının Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’i hedef alan yayınlarını kınadı. Geçen hafta Harp Akademileri’ndeki konferansta irticanın devlete sızma çabalarına dikkat çeken Cumhurbaşkanı Sezer’e ÜAK’den destek geldi. ÜAK Başkanı Prof. Dr. Alıcı, dün yaptığı açıklamada, Sezer’e yönelik şeriatçı basının saldırılarına dikkat çekerek Sezer’in Türk ulusunun inancını pekiştirdiğini belirtti. Sezer’in sözlerinin kamuoyunda coşku ve katılımla karşılandığını belirten Prof. Dr. Alıcı, bugüne dek çağdaş Türkiye’ye yakışmayan ‘‘irticai’’ yayınları ile bilinen bazı basın yayın organlarının ise Sezer’i hedef aldığını anımsattı. Prof. Alıcı, ‘‘Çağdaş ve dürüst kişiliği ile Türk ulusunun güvenini kazanan Cumhurbaşkanımız Ahmet Necdet Sezer’e yönelik bu tür çirkin saldırıları kınıyor, bu seviyesiz yaklaşımların, Türkiye devletinin ülkesi ve milletiyle bölünmezliğine, Atatürk ilke ve devrimlerine sadık kalarak kararlılıkla sahip çıkan böylesine yürekli insanları asla yıldırmayacağına dair inancımı Türk kamuoyuna ilan ediyor, bu saldırıların, Türk ulusunun Sayın Sezer’in uyarılarının ne denli haklı olduğunu bir kez daha görmesini sağlayacağına dikkat çekiyorum’’ dedi. Müdafaai Hukuk Derneği de Sezer’in sözlerinden ders alınması gerektiğini bildirdi. Müdafaai Hukuk Derneği Genel Merkezi’nden yapılan açıklamada, uyarıdan ders alması gerekenlerin koro halinde karşı çıktıkları, basının da bilinen nedenlerle bu ulusal sorunu duyurmak yerine saldırıda bulunanlara sözcülük ettiği belirtildi. Sarı basın kartımı kaybettim. Hükümsüzdür. MİYASE İLKNUR Tarihi Yarımada’da 8 bine yakın işletme var Tarihi Yarımada’da atölye ve toptancıların en yoğun bulunduğu yerler Sultanhamam, Tahtakale, Kapalıçarşı, Gedikpaşa. Bu bölgede 3712 tekstilci, 1433 ayakkabı imalathanesi, 1125 adet çeşitli atölye, 857 kuyumcu atölyesi, 167 matbaa, 233 gümüş atölyesi, 79 terlik imalathanesi, 78 marangoz atölyesi, 43 deri giyim atölyesi, 33 hediyelik eşya atölyesi, 32 alüminyum atölyesi, 22 ramatçı (altın parçacıklarını geri kazanma işi), 20 perde dikim atölyesi olmak üzere toplam 7 bin 834 işletme bulunuyor. Bunların çevreye zarar vermeyen, el sanatları yapan küçük atölye olanları hariç tamamının kent dışındaki çeşitli sanayi merkezlerine taşınması planlanıyor. Er: Esnafa tanınan süre bitti Eminönü Belediye Başkanı Nevzat Er, bölgedeki imalathane ve atölyelerin, hem atıkları ile çevre kirliliğine neden olduklarını hem de Eminönü bölgesinin tarihi, kültürel ve turistik özelliklerinin değerlendirilmesine engel olduklarını söylüyor. Er, bu imalathane ve atölyelere taşınmaları için tanınan sürenin 2004’te sona erdiğini anımsatarak bunların çok az bir kısmının taşınma işlemini gerçekleştirdiğini belirtiyor. Bu konuda yoğun olarak çalıştıklarını, yaz aylarına kadar bu sorunun halledilmesini umduklarını anlatan Er, ‘‘Dünyanın hiçbir yerinde bu tür işletmeler kent içinde, hem de Eminönü gibi tarihi bir yerde bulunamazlar. Onları, yurttaşlarımızı mağdur etmeden bu işi halledeceğiz. Tabii taşınılacak yerin ulaşım sorunu nedeniyle gitmek istemeyenler var. Bu kısmen doğru. Ama o bölgelere olan ulaşımın sağlanması için toplu taşıma ve raylı sistem çalışmaları sürüyor’’ diyor. Nevzat Er, boşaltılan alanların da turistik bölge fonksiyonu verilerek değerlendirileceğini dile getiriyor. yinde, 700 hektar alan üzerinde yer alan farklı işkollarının yer aldığı karma bir bölge. 37 kooperatifin olduğu İOSB, Eminönü’ne 15, Bayrampaşa Otogarı’na 10, Atatürk Havaalanı’na 10 km. uzaklıkta. İOSB’nin eksikleri ise ortak sosyal tesisi, yönetim binası, karakol, itfaiye binası, hastanesi, tehlikeli atık toplama ve imha tesisi, çevre yönetimi birimi itfaiye teşkilatı, ilk yardım, ambulans, kaza kurtarma ekibi, sağlık merkezi, genel güvenlik sisteminin bulunmayışı. İOSB’de işkollarının dağılımı da; deri mamulleri, ayakkabı, saraciye, makine, yedek parça, döküm ve madeni eşya yüzde 30, tekstil, dokuma, triko konfeksiyon yüzde 13, plastik yüzde 10, oto tamir yüzde 8, mobilya, kereste yüzde 7 ve diğer sektörler de yüzde 2 şeklinde. Nevzat Er Örneğin 30 bin işyeri ve 300 bin kişi kapasiteli İkitelli Organize Sanayi Bölgesi’nde (İOSB) şu an sadece 16 bin işyerinde 160 bin çalışan görev yapıyor. Aynı şekilde Tekstilkent’in de yüzde 75’i boş. Toplu ulaşımın yetersizliği İmalathane sahipleri ve toptancı esnafın, bu bölgeleri tercih etmemesinin en önemli nedeni ulaşım. Esnaf, kent dışındaki sanayi bölgelerinin modernliğinden memnun ancak bu bölgeye toplu ulaşımın yetersizliği nedeniyle zarara girme endişesi taşıyor. Öte yandan Karaköy, Osmanbey ve Eminönü gibi bölgelerde faaliyet gösteren dükkân sahipleri de bu merkezi konumlarını terk etmeye pek sıcak bakmıyor. Hem Sultanhamam’da hem de Tekstilkent’de dükkân sahibi olan Aydın Sarı, ‘‘Sultanhamam’da iş durumları düştü. Esnaf ulaşımdan dolayı Tekstilkent’e gitmek istemiyor. Oysa orası oldukça modern ve sağlıklı bir yer. Sultanhamam perakendeye dönük bir yer olsun, tekstilciler Tekstilkent’e sahip çıksın’’ görüşünü dile getiriyor. Sultanhamam’da dükkân sahibi Süleyman Balsarı da Tekstilkent’e gitmeyi düşündüğünü vurgulayarak ‘‘Tek sorun yol. Ama onun da en kısa zamanda değişeceğine inanıyorum. Burada mallarımız geldikçe odabaşına, hamala para veriyoruz. Tekstilkent’te böyle bir sorun olmaz’’ diyor. Yaklaşık 2 milyon dolara mal olan İkitelli Organize Sanayi Bölgesi, Küçükçekmece’de TEM otoyolu kuze Tekstil toptancıları ve küçük üreticilerinin bulunduğu Sultanhamam ve Osmanbey piyasaları çalışanları için kurulan Tekstilkent’in sadece yüzde 25’i dolu. 300 milyon dolara mal olan Tekstilkent, yaklaşık 927 bin metrekarelik alan üzerinde kurulu ve 4244 işyeri bulunuyor. Tam kapasite faaliyete geçtiğinde yaklaşık 1520 bin kişinin bu komplekste çalışacağı ve ekonomiye yıllık katkısının 1520 milyar dolar olacağı öngörülüyor. Tekstilkent Yönetim Kurulu Başkanı Atalay Şahinoğlu, Tekstilkent’in sorunu olmayan, altyapısı tamamlanmış bir yer olduğunu belirterek bölgeye ulaşım için de raylı sistem çalışmalarının sürdüğünü anlatıyor. Şahinoğlu, yerel yöneticilerden destek beklediklerini vurgulayarak, belediyelerin esnafı kent dışındaki bu sanayi bölgelerine taşınmaları için teşvik etmelerini istiyor. 186 bin metrekarelik Kuyumcukent ise 150 milyon dolara mal oldu. Buranın tamamlandığında 750800 milyon dolarlık bir piyasa değerine ulaşacağı tahmin ediliyor. Sürücü belgemi kaybettim. Hükümsüzdür. EMRE BELÜL CUMHURİYET 07 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle