18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 19 NİSAN 2006 ÇARŞAMBA 6 AVRUPA GÜRAY ÖZ Eleştiri özgürlüğü... B atı demokrasilerinin temelini, ‘‘eleştiri’’ ve ‘‘eleştiri özgürlüğünü her daim canlı tutma’’ düşüncesi oluşturur. Bu sayededir ki Batı dünyasında devlet mekanizması içinde yer alan kimseler (senatörler, anayasal kuruluşların üyeleri vs.), yurtsever bilinçli aydın kalemlerin acımasız eleştirilerine maruz kalmışlar, fakat hiçbir dönem bu eleştirileri ‘‘hakaret’’ olarak algılayıp eleştiri sahiplerine dava açmamışlardır. Çünkü her daim şunun bilincinde olmuşlardır ki, kendilerine yöneltilen bu eleştiriler kendilerini yıpratmaya yönelik olmayıp halkın ve ülkenin çıkarlarını koruma amaçlıdır. Batı demokrasilerini böylesi bir olgunluğa eriştiren yegâne olgu, Batı dünyasının 17. ve 18. yüzyıllarda yaptığı o muhteşem atılım sayesinde ‘‘akılcılığı’’ devlet ve toplumsal yaşamın bir parçası haline getirmek, insan aklını dinin insan beynini uyuşturan dogmalarından uzak tutarak aklı, eleştirel bir eksene oturtmak ve bu sayede ‘‘kutsal’’ kabul edilen değerleri bile eleştiriye açmaktan başka bir şey değildir. Batı’nın şu son 2.500 yıllık geçmişine bir göz atarsanız, Batı’da ‘‘kutsal’’ diye bilinen dine ait değerlerin bile hiçbir tehdide aldırmaksızın, aydın kitleler tarafından acımasız bir eleştiriye tabi tutulduğunu görürsünüz. Bu eleştiriler neticesinde din zayıflamamış, fakat insan aklı dine endeksli düşünme alışkanlığından, dolayısıyla da prangalarından kurtulmuştur. ‘‘Eleştiri’’ ve ‘‘eleştiri özgürlüğünü her daim canlı tutma’’ konularında ülkemizin pek iyi bir geçmişe sahip olduğu söylenemez. Türkiye’de ne dine yöneltilen eleştiriler ve ne de politikacılara yöneltilen eleştiriler hoşgörüyle, olgunlukla karşılanmaktadır. Başbakan RTE’nin, kendisine ‘‘hakaret’’ ettikleri gerekçesiyle basın yayın kuruluşlarına ve bu kuruluşların yazar ve çizerlerine açtığı davaların haddi hesabı yok. Eleştiri karşısında saldırganlaşmayıp soğukkanlı davranmak bir uygarlık sorunudur. Kişinin eleştiri karşısında saldırganlaşması, savunduğu düşünceye ya da gerçekleştirdiği eyleme güven duymadığının, bu düşünce ve eylemlerin yakın bir gelecekte hiç de halkların yararına olacak sonuçlar doğurmayacağının bilincinde olduğunun bir göstergesidir. Eleştirilere tahammül edemeyenlerin henüz idrak edememiş oldukları bir gerçek var: Her türlü dogmadan kurtulmuş özgür insan aklı ve mantığı, içinde yaşadığımız çağ ile bağdaşmayan, halkların yararına olmayan, rasyonel akla ve bilime ters düşen, vicdanları rahatsız eden olaylar karşısında tepki gösterir. ‘‘Eleştiri’’ ve ‘‘eleştiri özgürlüğü’’, uygarlığın en üst mertebesine ulaşmış toplumların gerek düşünce bazında ve gerekse ahlaki anlamda tam bir olgunluğa erişmiş olmalarının, kendilerine yöneltilen eleştiriler karşısında saldırganlaşmayıp gerektiğinde istifa edebilecek kadar erdemli davranışlar sergileyen politikacıların bu tür örnek davranışlarının arkasında yatan temel nedendir. Eleştiri karşısında yukarıda bahsettiğimiz olgunluk aşamasına ulaşamamış, tek tip düşünme alışkanlığını terk edememiş politikacılar tarafından yönetilen Türkiye’nin işi zordur! Burak ULUSAL Gelenler ve Gidenler İktidar partisine övgü düzmekte yarışan ‘‘solcu’’ kardeşlerimizin en ‘‘sağlam’’ tezleri, Türkiye’de demokrasinin gelişmekte olduğudur. Kuşkusuz bu ‘‘tez’’ beraberinde vazgeçilmez bir Avrupa Birliği övgüsünü de getirir. Doğruya doğru; on yıllardır demokrasi için mücadele edenlerin çabalarını görmezden gelebiliyor, demokratik haklardaki gelişmeyi AKP’ye ve AB’ nin bir ‘‘uygarlık projesi’’ olduğu iddiasına bağlayabiliyorsanız mesele yoktur. Diyelim ki, AB ile AKP elbirliği, gönül birliği ettiler ve Türkiye’ye demokrasi getirdiler. Peki, ya gidenler. ??? AKP övgüsünde sınır tanımayanların geldiğini vehmettikleri demokrasi, gidenleri gözden geçirirseniz pek içi boş bir şey oluveriyor. Çalışanların sosyal hakları gitti. Emeklilerin gelirlerinde azalma kapıda. Sağlık sigortası, ‘‘parası olana’’ sistemine dönüşme aşamasında. Okumak çoktan özelleşti. Sendikal haklardan uzun bir zamandır söz edilemiyor. Grevin adını sendikacılar bile unuttular. Kamu işletmeleri, kamu malları haraç mezat. Bütün bunlar gittiyse, o geldiği söylenen demokrasiyi ne yapacaksınız ki? Hangi derdinize deva olsun diye istemiştiniz siz bu demokrasiyi? Demokrasi, soyut bir şey olarak kavranıp sunulduğunda pek janjanlı, pek cilalı, pek gönül çelen bir şey olabilir. Gerçekteyse demokrasi, sınıflı toplumlar için daha gerçekçisini söyleyelim, demokratik haklar, insanların somut isteklerini karşılamak içindir. Düşünce ve örgütlenme özgürlüğü böyle bir demokratik haktır. Aç kalmamak için direnme hakkı böyle bir haktır. Sömürüye karşı çıkmak, insanca yaşayabilmek için grev yapabilmek, böyle bir haktır. ??? AB’ye uyum yasalarının yüzü suyu hürmetine hukuksal anlamda genişlediği varsayılan özgürlükler alanının, gerçek hayatta bir karşılığının olmadığını, bu alanın her geçen gün şoven milliyetçilik ve şiddetle doldurulduğunu görmek için âlim olmak mı gerekiyor? Yoksa olanı biteni anlayabilmek için sınıflar coğrafyasının her şeyi ayan beyan gösteren pertavsızına mı ihtiyaç var? Türkiye’de gittikçe yükselen her şeyi din esaslarına bağlama çabasının, çok uzak olmayan bir gelecekte, günlük yaşama egemen bir düzen haline geleceğini söyleyenlere gülüp geçen ‘‘solcu’’ kardeşlerimiz, şimdiden 99’luk tespihlerini hazırlayabilirler. Sorun, bu gelişmenin demokrasi olarak adlandırılması ve kapitalizme muhalif bir cephenin marifeti sanılmasıdır. Din esaslarına uydurulmuş gündelik yaşamın, esasta kapitalizme aykırı bir yönü yoktur. Eğer işçilerin ‘‘eh artık beş vakit namaz için izin isteriz, cumaları da kaçırmayalım, ramazanda mesai geç başlasın, iftarda bitsin’’ yönlü talepleri, ‘‘hac izni’’ istekleri nasılsa gündeme gelecektir. O zaman Cumhurbaşkanı Sezer’in ‘‘Bireyin inanç ve ibadet yaşamına, kamu düzeni(...) korumak amacıyla sınırlamalar konulabilir’’ sözlerini, değerli iş çevrelerimiz, maharetli köşe yazarlarımız pek güzel ve pek çabuk hatırlayacaklar, şeriata ve piyasaya uygun bir formül bulacaklardır efendim. Demokrasiyi mücadeleye değil de, AB’ye bağlayan ‘‘solcu’’ kardeşlerimizse her şeyi sık sık sıfırlamanın kederini yaşıyor olacaklardır. eposta: guray.oz?cumhuriyet.com.tr Yolumuzu şaşırmadan G ünümüzde savaşmamız gereken en büyük düşman, geçmişte olduğu gibi emperyalizmdir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün işaret ettiği ve sağladığı tam bağımsızlık yeniden tehlikeye girmiştir. Hatta kaybedilmek üzeredir!.. Kanımızca gündemin en başına koymamız gereken şey, her zaman maşaları ve mandalları kullanan ve kendisini pek göstermeyen ‘‘emperyalizm’’ gerçeğini ne yapıp edip halkımıza göstermektir. Özelleştirme konusu, Kıbrıs konusu, AB konusu, bölücügerici girişimler ve yabancılara toprak satışı konusuyla bağımsızlığımızın sembolü, şerefimiz, onurumuz ayyıldızlı bayrağımıza yapılan saldırıların altında bitmek tükenmek bilmeyen emperyalist oyunlar vardır. Bu oyunların figüranları bellidir. Emperyalist oyunlar bozulursa figüranlar da etkisiz kalacaklardır. Turgut Özakman da ‘‘Emperyalizm bitmeden milli mücadele bitmez’’ demektedir. Tam bağımsızlıkçı, anti emperyalist, Atatürkçü, Cumhuriyetçi insanlarımızın el ele, omuz omuza yürümeleri ve Mustafa Kemal’in yaptığı gibi yapmaları gerekir. Vatansever ulusumuzun özü sağlamdır. Çürüme yüzeyseldir. Bilgiden, bilinçten, aydınlanmadan yoksun bırakılan insanlarımız bilerek bilmeyerek, nereye sürüklendiğini görmeden hareket edebiliyor!.. Ama Atatürkçü, Cumhuriyetçi kuruluşlarımızın vatansever aydınlarımızın çabalarıyla ve uyarılarıyla uyanış hızlanmıştır. Mustafa DURNA Teknik Üniversitesi’nin (İTÜ) çeşitli bölümlerinden bir grup öğrenci İTÜ’lü öğrenciler duyarlı İstanbul gazetemizi ziyaret ederek bir gazetenin nasıl hazırlandığını yerinde gördüler. Öğrenciler, ‘‘Arıyorum’’ adıyla dergi çıkardıklarını, toplumsal sorunlara duyarlı, sosyal sorumluluklarının bilincinde olduklarını belirterek ‘‘Halkoyunlarında birinciyiz, edebiyatta Türkiye’de ilk kez Türkçe günlerini biz düzenledik. İletişim fakültesi öğrencileri olmadığımız halde dergi çıkaran tek üniversiteyiz’’ dediler. ‘‘Arıyorum’’ dergisinin ekibi, dergiyi çıkarırken ‘‘Yalnızca bir dergi çıksın’’ diye düşünmediklerini, bunun geleceğin mimar ve mühendisleri olarak ileride yapacakları sosyal sorumluluk projelerine de bir hazırlık olduğunu dile getirdiler. (Fotoğraf: EMEL KILIÇ) Çocuklarımızı koruyalım Ü lkemizdeki iç ve dış yüzlerce sorunlardan bunalınca, umut verecek bir şey olarak çocuklarımızı düşünürüm. Ama Güneydoğu’da yapılan gösterilerde ön sıralardaki çocukları izlerken dengeli ve ilkeli düşünemediğimi fark ediyorum. Bir yandan o çocukların zaten yıllardır sokaklarda olduklarını düşünüyorum. Bir zamanlar trenleri taşlayıp camlarını kıran, sinema ya da otobüs koltuklarını kesen, arabaları tornavidayla çizen çocuklar, şimdi güvenlik güçlerine saldırıyor, otobüs yakıyor, hırsızlık, kapkaççılık yapıyor, ilköğretim çağlarında birbirlerini bıçaklıyorlar. O çocukların yaşadıkları bölgede halkın yıllardır topraksız, işsiz, fabrikasız, eğitimsiz, sağlıksız, gelecekten umutsuz, dış kışkırtmalara karşı savunmasız kalmasına nasıl seyirci kaldık? İnsanları çare umuduyla Batı’ya göç edip yine işsiz ve daha da yoksul kalırken küçücük çocukları trafik ışıklarında mendil satar, biraz büyüyünce kapkaççılığa ve hırsızlığa terfi(!) ederken, doğdukları topraklardan toplu halde satın alınıp çetelere hizmet için büyük şehirlere getirilirken neredeydik biz? Lami TEKSÖZ E LEŞTİRİLER Ben sosyal demokrat düşünceye sahip bir vatandaşım. Son Cumhuriyet reklamlarına kadar da Cumhuriyet’i almayı bırakmıştım. Son reklam bende çok önemli bir etki yaptı ve tekrar Cumhuriyet almaya başladım. Bu reklamınız için tüm Cumhuriyet çalışanlarını tebrik ederim. Bu arada gazete içeriğiyle ilgili bazı önerilerim olacak, dikkate alırsanız sevinirim; 1. Dış Basın’da Türkiye Bölümü: Bu bölümde bir gün öncesinde dünya basınının önde gelen gazetelerinde Türkiye Öncülük yapmış olduğunuz ‘‘Tehlikenin farkında mısınız’’ afişli bildirinizi takdir ediyorum. Bugünlerde gündemi değiştirip asıl sorun olan irtica konusunu gündemden çıkartmak istiyorlar. Bence, bu PKK olayları bile irtica faaliyetlerinin gündemden çıkarılması için hazırlanmış bir oyun. Ama sizler böyle bir oyuna tabii ki gelmeyeceksiniz. İrtica bu ülkede halledilmeden hiçbir şey halledilmez. Ne yolsuzluk ne ekonomi ne de başka bir konu... Her şeyin temeli irtica. E. ERYAMAN Neden Cumhuriyet gazetesinin internet sayfasına girmek için ücretli abone olmak gerekiyor? Buün neredeyse bütün medya siteleri herkese açık ücretsiz olmasına rağmen sizin gazetenize ücret karşılığı girilebiliyor. Olacak iş değil. Bütün irticai medya işbaşındayken, milletin ayağına kadar gazete götürürkensunarken siz web’i ücretlendirmişsiniz. Bu yanlıştan dönülmesini ve internet başındaki gençlerin Cumhuriyet gazetesine sorunsuz ulaşmasını temmenni ediyorum. Bu çok acil ve önemli bir konudur. Hakan GÖK ile ilgili çıkan haberler olmalı. (Bu bize dünyanın bizi nasıl takip ettiğini ve hangi konulara önem verdiklerini anlamamızı sağlayacaktır.) (Her gün yayımlanmalı.) 2. Dış basında ana başlıklar: Bu bölümde bir gün öncesinde dünya basınının önde gelen gazetelerinde ana başlıklar yayımlanmalı (her gün yayımlanmalı). 3. Dünyadaki teknolojik gelişmelerle ilgili bir bölüm: Plazma TV’ler, LCD TV’ler DVD Player, Computer Cep telefonları, Ipod’lar 4. Spor: Öncelikle şunu çok iyi bilelim. Bu ülkenin yüzde 90’ı sporla çok yakından ilgilidir. Onun için spor sayfasına çok özen göstermemiz gerekiyor. a) Spor sayfasında her gün tüm spor yayınlarının tüm kanallardaki yayın saatleri b) 4 büyük takımın spor haberlerinin yanında Anadolu takımlarından her gün 67 takım hakkında bilgiler. Uğur ALPTEKİN Öğretmenlerin mağduriyeti M Çorlu CUMOK Ç orlu ve çevresindeki Cumhuriyet okurlarını bir araya getirmek, laik Cumhuriyet ve çağdaşlık ilkeleri doğrultusunda etkinlikler gerçekleştirmek amacıyla Türkiye genelindeki CUMOK’lara bir yenisi ekleniyor. Ekonomist çift, Sıtkı ve Aysel Ergüney, Çorlu’da başlattıkları CUMOK oluşumuna ilişkin olarak, “Cumhuriyet’te çıkan yazılarımızla açıkladığımız, paylaştığımız görüşlerimizi, çevemizdeki dostlarımızla CUMOK birlikteliği altında daha yaygın ve etkili hale getirebilmeyi amaçlıyoruz’’ dediler. Çorlu’da, Çağdaş Kültür ve Sanat Derneği’nin kurucu başkanlığı görevini de yürütmekte olan Aysel Ergüney, dernek olarak gerçekleştirdikleri etkinliklerde de Cumhuriyet yazarları ile bir araya geldiklerini, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla Çorlu’da düzenledikleri toplantıya Bedri Baykam’ın da katıldığını belirtti. Çorlu CUMOK oluşumuna katılmak isteyenler için iletişim bilgileri: Telefon: (0 282) 673 19 78 Faks: 673 36 45 email: [email protected] Ülkemizin yaşadığı, yaşayacağı tehlikelere hep parmak basmıştır gazetemiz. Son yaptığınız önemli uyarıyı da alkışlıyorum. Kutluyorum. Bu arada bir eleştirim de şudur: Cumhuriyet’in hiçbir gazetede olmayan önemli bir kültürsanat hizmeti var. Etkinlikler önceden haberleştiriliyor, sonradan haberleştiriliyor. Çok güzel yorumlar yapılıyor. Ama uzun süreden beri İDSO’nun (İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası) cuma ve cumartesi etkinlikleri atlanıyor. Ya çarşamba günü Evin İlyasoğlu köşesinde, ya da haftasonu Selmi Andak köşesinde Trabzonlu CUMOK’lar olarak, halkçılık ilkesine uygun, tüm sosyal sınıfları ‘‘tasada ve kıvançta bir’’ tutacak bir iktisat bakışını masaya yatırmak çok güzel. Dışarıdan dayatılan uydu programlarla değil, kendi kaynaklarıyla çıkışı bulan bir ülke olmanın, ekonomik modellerin tartışıldığı ‘‘İktisat Kongresi’’nin bir kitapçık halinde veya günlük gazetemizde bizlere de ulaştırılmasını istiyoruz. Hakan KARAYAVUZOĞLU yorum yapacak! O da her zaman değil. Oysa ki İDSO olağanüstü dinletiler düzenliyor. Örneğin geçen haftaki dinleti harikaydı. Şu an dünyanın en önde gelen keman virtüözü Alexander Markov olağan konserinden sonra ikinci bölümde J.V. Remingon ile birlikte bestelediği elektro keman için ‘‘Rock Concerto’’yu seslendirdi. Gerçekten olağanüstü bir etkinlikti. Bilinen medyaya yansımadığı gibi, değerli gazetemde de ne haberleştirildi ne de bugüne kadar bir yorum yapılabildi. A. İBRAHİM İSLAMOĞLU art ayı başında çıkarılan öğretmenlerin yeni atama kanununda yüksek lisans ve doktora yapan öğretmenlerin zorunlu hizmeti ertelenmeyecektir ibaresi var. Ben ve benim gibi halen yüksek lisans ve doktora yapan öğretmenler eğer zorunlu hizmetleri varsa bu atama döneminde okullarını bırakıp zorunlu hizmete gidecekler. Bu durumda eğitim hakkımız ve anayasal hakkımız ihlal edilmiş olacak. Bilimselleşmeye çalışan MEB, bu kanunla kendisini geliştirmeye çalışan öğretmeni resmen engelliyor. Konuyla ilgili bakanlığa bizzat ve emaillerle başvurdum, fakat hiçbirine cevap alamadım. Ne zorluklarla kazandığımız bu eğitimimizi bizden bırakmamız isteniyor. Bunun adalet neresinde? Cansu AYDIN KOŞULLAR Cumhuriyet, sayfalarını CUMOK’lara açtı. ‘‘Söz Okurun’’ sayfamızda yayın ilkelerimize uygun tüm haberlere, duyurulara, görüşlere ve eleştirilere yer veriyoruz. CUMOK’lar bu gazetenin gerçek sahibidirler; ülke yayın yaşamına yepyeni katkılarda bulunup ufuklar açacaklarına, ülkenin yerel ve genel sorunlarını yansıtmakta önemli işlevler üstleneceklerine inanıyoruz. ADD ve ÇYDD’nin var oluşlarını hızlandıracak iletişim ağının ‘‘Söz Okurun’’ sayfasında gerçekleşmesi de olanak kazanacaktır. 2000 vuruşu aşmayacak görüş ve eleştirilerinizi bekliyoruz. posta?cumhuriyet.com.tr Mektup Adresi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul. Tel: (0/212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0/212) 343 72 64 Ülkemizin en duyarlı gazetesi olan Cumhuriyet’in siyah zemin üzerine yazılmış, ‘‘Tehlikenin farkında mısınız?’’ sorusunun insanları uyarıcı bir etki yapması bir yana, bu soru Cumhuriyet’in öneminin daha iyi anlaşılmasını da sağlamıştır. Cumhuriyet, Türkiye’nin gidişatını çok iyi yansıtan ve insanları bu konuda düşünmeye, gerçekleri görmeye iten siyah manşetin zamanlaması konusunda büyük bir başarı sağlamıştır. İyi ki varsınız!.. Ali KALKAN CUMHURİYET 06 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle