23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
19 NİSAN 2006 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER SEYİRCİLERİN ARASINA GİRMİŞTİ 3 Turhan Selçuk SÖZ ÇİZGİNİN GENİŞ AÇI HİKMET BİLA Pilot Kesen’in ikinci kazası ANTALYA (Cumhuriyet Bürosu) Antalya’da Türkiye Otodrag Şampiyonası’nda, pistten çıkan bir otomobilin 3 gencin yaşamını yitirmesine yol açmasının ardından Türkiye Otomobil Sporları Federasyonu (TOSFED) Antalya İl Temsilcisi Haluk Özsevim, Antalya Valiliği’nce görevden alındı. Kazayı yapan sürücü Levent Kesen’in 2 yıl önce Ankara’da yapılan şampiyonada da seyircilerin arasına girdiği belirlendi. Kazada şans eseri ölen ya da yaralanan olmamıştı. Türk Hava Kurumu’na ait Karain Havalimanı’nda yapılan Türkiye Otodrag Şampiyonası’nda, pistten çıkarak seyircilerin arasına giren otomobilin neden olduğu kazada üç gencin yaşamını kaybetmesinin ardından, Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı adli soruşturma başlattı. Antalya Valiliği’nin talebi üzerine, TOSFED Antalya İl Temsilcisi Haluk Özsevim görevinden alındı. Gençlik Spor İl Müdürü Nadir Yapsakoğlu da ‘‘Güvenlik konusunda bizden istediklerinin tümünü yerine getirdik. Ancak güvenlik konusunda teknik açıdan eksiklikler var mıdır, onu bilemeyiz. Bütün bunlar araştırılıyor’’ dedi. Uzmanlar da bu tür yarışların duvarlarla kapalı özel pistlerde yapılması ve seyircilerin pistten en az 25 metre uzakta durmaları gerektiğini ancak yarışta bunların hiçbirinin yerine getirilmediğini belirttiler. TOSFED Spor Kurulu üyesi Mahir Bayındır, Teknik Kurul Başkanı Mehmet Tamer ve lisanslı otodrag yarışçısı Çınar Kurra’dan oluşan komite de kazayla ilgili inceleme yapmak üzere Antalya’da çalışmalara başladı. Kuzu Kuzu Son zamanlarda üniversitelerde yaşanan olaylar, medyanın gözünü biraz olsun açmışa benziyor. Günaydın. Demek ki, bu uyanış için İstanbul Üniversitesi’nde bir grubun öğrencileri zorla kantine kapatıp, 31 Mart ayaklanmasını anması, kız öğrencilerin başını zorla kapattırması gerekiyormuş. Ya da Gazi Üniversitesi’nde bir öğretim üyesinin, saçı uzun diye dövülmesi. Ya da Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi’nde palalı, satırlı bir grubun öğrencilere saldırması... Ya da Dicle Üniversitesi’nde ‘Buraya Türk giremez’ yazılarının yazılması... Oysa bunlar ‘geliyorum’ diyen olaylardı. Giderek gelişen ve yerleşen gerici yapılanmanın üniversitelerde de hayat bulacağı ve bir gün bir şekilde harekete geçeceği belliydi. Ama o süreç içinde kimse sesini çıkarmadı. Sesini çıkaranlar da ‘tutucu’, ‘AB karşıtı’, ‘antidemokratik’ damgalarını yediler. ‘Cumhuriyet’ yanlısı olmak adeta suç olmuştu. Atatürk devrimlerini savunmaksa, suçların en ağırıydı. Hele laiklik dedin mi, bittin. ‘30’larda kalmış’ damgasını yemekten kurtulmanız mümkün değildi. Onların modası geçmişti. Şimdi moda ‘özgürlük ve insan hakları’ydı. ‘Türban hakkı’ ydı, ‘giyim kuşam hakkı’ ydı, cumhuriyeti aşağılama hakkıydı. Laiklik olmadan da demokrasi olacağını, hatta laikliğin demokrasiye engel olduğunu savunan kalem erbabı, gazete ve televizyonlarda baş tacı edildi. Olaya bakınız. 31 Mart’ın anıldığı, öğrencilerin kantine kapatıldığı, zorla Kuran dinletildiği, kızların başının kapattırıldığı ve de kimsenin gıkının çıkmadığı yer, Hasan Âli Yücel Eğitim Fakültesi... Bu fakülte, Türkiye’nin gelmiş geçmiş en büyük Milli Eğitim Bakanı’nın adını taşıyor. Ülkeye üniversiteler kazandıran, Köy Enstitülerini hayata geçiren, eğitim seferberlikleriyle toplumu ve gençleri aydınlatan eğitimcinin adını... Ve tam da Köy Enstitülerinin yıldönümünde patlıyor olay. Herhalde kemikleri sızlamıştır Hasan Âli Yücel’in... Şu biliniyor ki, üniversitede bu saldırıları yapan 31 ayaklanmacıları da, pala ve baltalarla saldıranlar da, öğretim üyelerini dövenler de azınlıktır. Şiddet kullanarak, terör estirerek üniversitelerde borularını öttürmek istemektedirler. Peki üniversite gençliğinin çoğunluğu nerede? Kendileri nerede bilemem ama, akılları bir karış havada. Okumayan, düşünmeyen, sorgulamayan, her söylenene inanan, sanki afyon yutmuş, kuzu kuzu bir üniversite gençliği, herhalde Hasan Âli Yücel’lerin özlediği gençlik değildi. Üniversitelerde, fakültelerde öğrenci temsilciliği seçimini bile 31 Mart’çılara bırakan bir gençliği nasıl tanımlamalı, nasıl değerlendirmeli ki? Neyse ki, medyanın uyanmaya başlaması umut veriyor. Ot gibi yetiştirilmesine katkıda bulunduğu gençliğin uyandırılmasına da katkısı olur belki... hikmet.bila@ntv.com.tr Temizlikten sorun çözmeye, yabancı dilden sosyal çalışmalara kadar birçok unsur araştırılmalı Velinin zor işi: Okul seçmek FİGEN ATALAY Çocuğunu özel okula kaydettirmek isteyen annebabalar, şu sıralar ‘‘en iyi’’yi bulmak için okul okul dolaşıyor. Okul seçerken dikkat edilmesi gereken pek çok kriter bulunuyor. Ancak, dikkat edilecek konuların en başında, okulun sorunlar karşısındaki tavrı gelmeli. Uzman Pedagog Belgin Temur, okulun çocuğun yaşamında çok önemli bir dönüm noktası olduğuna dikkat çekerek okul arayışı içinde olan annebabalara şu önerilerde bulundu: ‘‘Annebabanın ve okulun, çocuğu iyi tanıması ve çocuğa uygun yaklaşımları ortak bir şekilde belirlemesi önemlidir. Bu nedenle de okul seçiminde dikkat edilmesi gereken en önemli husus, okulun sorunlar karşısındaki tavrı olmalıdır. İyi yapılandırılmış bir rehberlik servisi, yönetim öğretmenrehberlik servisi işbirliğinin kalitesi, okul seçimindeki en önemli referans noktalarından biri olmalıdır. Elbette sınıfların ve okulun fiziki yapısı da çocukların hem ruhsal gelişimlerini hem de akademik başarılarını etkileyen etkenlerdir. Okulun genel disiplin anlayışı da önemlidir. Bazı okullar özellikle çok disiplinli olmalarıyla övünürler. Çocuklar üzerinde ilkokul çağında uygulanan baskının, özellikle ergenlik döneminde şiddete eğilime, birçok uyum ve davranış sorununa yol açtığı unutulmamalıdır. Ailelerin, çocukların ihtiyaçlarını iyi belirlemeleri ve okuldan bunları talep etmeleri gerekir. Her çocuğun her gün bir problem yaşama olasılığının var olduğu unutulmamalı ve okulların ruh sağlığı yaklaşımları konusunda duyarlı olmaları beklenmelidir.’’ Son dakika haber fotoğrafı: The Dallas Morning News (New Orleans’ta kaos ve acı) YAZARIN SEKİZİNCİ KİTABI Katırcıoğlu’ndan Hayvanname ÖZEL OKULDA NELER OLMALI? Türkiye Özel Okullar Birliği de, Bir Özel Okulda Olması Gerekenler’i şöyle sıralıyor: Okul kalıcılık ve tecrübe açısından yeterli bir eğitim hayatı birikimine sahip mi? Okulda, Atatürk ilkeleri doğrultusunda bilimsel eğitimöğretim yapılacağına emin misiniz? Okulda uluslararası programlar, son yenilikler ve modern teknikler izlenip uygulanıyor mu? Okul, misyonunu ve vizyonunu, öğretmenleri, öğrencileri ve velileri ile belirlemiş mi? Toplam kalite anlayışı okulun eğitimöğretim ve yan hizmetlerinde etkin olarak hissediliyor mu? Okulun, öğrencileri, öğretmenleri, velileri ve çalışanları arasında iyi bir iletişim var mı? Öğrenci, öğretmen ve veli görüşleri yönetim tarafından dikkate alınıyor mu? Okul içi disiplin, sevgi saygı çerçevesinde sağlanmış mı? Öğretmen ve çalışanlar için sürekli hizmet içi eğitim sağlanıyor mu? Okul öncesi döneminden başlayarak lise öğretiminin sonuna kadar planlanmış ve uluslararası alanda kullanılan en geçerli tekniklerin uygulandığı bir yabancı dil programı ile öğrencilere yabancı diller öğretiliyor mu? Derslerin özelliklerine uygun tam donanımlı laboratuvarlar mevcut mu? Rehberlik hizmetleri ve psikolojik danışmanlık uzman kişilerce sağlanıyor mu? Öğrencinin yeteneklerine uygun alanlarda kendisini geliştirmesine olanak sağlanıyor mu? Sanat, spor ve sosyal etkinliklere gereken önem veriliyor mu? Sosyal etkinlikler ve ekstra spor çalışmaları için uygun alanlar sağlanmış mı? Okulun sağlık birimi doktoru ve hemşiresi var mı? Okul giriş çıkışlarında emniyet ve okul güvenliği yeterli mi? Pulitzer’ler açıklandı Pulitzer “gazetecilik ve sanat’’ ödüllerinin bu yılki sahipleri Columbia Üniversitesi’nde açıklandı. New Orleans’ta yayımlanan The TimesPicayune ile Gulfport’ta yayımlanan The Sun Herald gazeteleri, Katrina Kasırgası ile ilgili çalışmaları sonucunda “kamu hizmeti’’ dalındaki ödüle layık görüldü. The TimesPicayune, Katrina Kasırgası ile ilgili haberi örnek gösterilerek “son dakika haberi’’ dalında da ödülün sahibi olurken “araştırmacı gazetecilik’’ dalında ödülü, Jack Abramoff skandalıyla ilgili çalışmalarıyla Washington Post gazetesinden Susan Schmidt, James V. Grimaldi ve R. Jeffrey Smith paylaştı. Yine Washington Post’tan, ABD yöne timinin Yemen’de demokrasi yönündeki çalışmalarını haber yapan David Finkel, “açıklayıcı haber’’ dalındaki ödülün sahibi oldu. Washington Post’tan Rana Priest, gizli cezaevleri ve ABD yönetiminin terorizmle mücadele kampanyasıyla ilgili haberleriyle, “çarpıcı haber’’ dalında ödüllendirilirken The New York Times gazetesi’nin çalışanlarından James Risen ve Eric Lichtblau ile San Diego UnionTribune ve Copley News Service çalışanları, “ulusal haber’’ dalında yılın en iyileri olarak seçildi. New York Times Gazetesinden James Kahn ile Jim Yardley de, “uluslararası haber’’ dalında, Çin’deki hukuk sistemine dair haberleri dolayısıyla ödüle layık görüldüler. “Kurgu’’ dalındaki ödülü, “Mart’’ adlı romanıyla Avustralyalı yazar Geraldine Brooks, “makale’’ dalındaki ödülü ise Irak’ta ölen arkadaşının ailesine yardım eden bir askerin öyküsüyle Rocky Mountain gazetesinden Jim Sheeler aldı. (AA) Kaçak elektrikle mücadelenin simgesi haline gelen davaya bugün devam edilecek Balıkçı davasında karar umudu ‘AKILLI İŞARETLER’ 23 NİSAN’DA TV’DE ANKARA (ANKA) Çocukları ve gençleri televizyon yayınlarının olası zararlarından korumak, anne ve babaları da bu konuda uyarmak amacıyla hazırlanan ‘‘Akıllı İşaretler’’ 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nda televizyonlarda uygulanmaya başlayacak. Buna göre, programların hangi yaş grubuna göre olduğu 4 ayrı sembolle (tüm izleyiciler, 7 yaş ve üzeri, 13 yaş ve üzeri, 18 yaş ve üzeri olmak üzere), olası zararlı içeriklerine ilişkin bilgi ise şiddet/korku, cinsellik, olumsuz örnek oluşturabilecek davranışlar (ayrımcılık, alkol ve sigaranın aşırı kullanımı, madde kullanımı, yasa dışı davranışlar ile kaba konuşma/küfür) olarak belirlendi. Programlarda bu semboller içerik ve yaş grubuna göre bir arada da görülebilecek. Örneğin, 7 yaş, olumsuz davranış sembolleri bir arada görülürse bu, ‘‘Çocuklara olumsuz örnek oluşturabilecek davranışlar içermesi nedeniyle o programın ancak 7 yaş ve üzerindekilerin izlemesine uygun olduğu’’ anlamına gelecek. ADANA (Cumhuriyet Bürosu) Kaçak elektrik kullanımına karşı yaptığı mücadeleyle tanınan ve geçici görevle gittiği Şanlıurfa’da uğradığı silahlı saldırı sonucu yaşamını yitiren TEDAŞ görevlisi Hasan Balıkçı davasına bugün Şanlıurfa’da devam edilecek. Yargıtay 1. Ceza Dairesi’nin yeniden görülmek üzere Şanlıurfa’ya gönderdiği davayla ilgili olarak konuşan Elektrik Mühendisleri Odası Başkanı Tuncay Özkul, ‘‘Yarın (bugün) katılacağımız duruşmada karar çıkmasını, bu kararın da daha önce verilen cezalarda bir değişiklik olmadan çıkmasını bekliyoruz’’ dedi. EMO toplantı salonunda Balıkçı’nın eşi Şengül Balıkçı’nın yanı sıra çalışma arkadaşlarının da katıldığı toplantıda Özkul, ‘‘Bizi üzen, olayın ayrıntılı bir şekilde soruşturulmaması ve TEDAŞ Genel Müdürlüğü nezdinde gerek Elektrik Mühendisleri Odası’nın, gerekse ailesinin yapmış olduğu girişimlerin bugüne kadar yanıtsız kalmasıdır. Balıkçı ailesinin beklentileri devam etmektedir. Bu doğrultudaki mücadelemiz dava yarın (bugün) sonuçlansa da sürecek’’ diye konuştu. Görev yaptığı Şanlıurfa’da kiralık katillerce öldürülen Hasan Balıkçı, ‘‘Uluslararası Saydamlık Örgütü’’ tarafından dünyada sadece 5 kişiye verilen ‘‘2004 Dürüstlük Ödülü’’ne de layık görülmüş ve ödül ailesine verilmişti. ZAM GELİYOR Bu arada özel okullar, 20062007 öğretim yılı için eğitim ücretlerine ortalama yüzde 10 oranında zam yapmaya hazırlanıyorlar. Haber Merkezi Türkiye’de polisadliye muhabirliğinin canlı tarihi Doğan Katırcıoğlu, meslekteki 52. yılına, sekizinci kitabını da sığdırdı. Usta gazeteci yazarın yeni eseri ‘‘Ayı Geldi Aşka Ayı ile Aşk Bambaşka Hayvanname’’. Katırcıoğlu’nun yedinci kitabı ‘‘Kerizname Enayi Defteri’’, en çok satılan 100 edebiyat eseri arasında 36. sırada yer almıştı. Doğan Katırcıoğlu, yeni kitabında bu kez hayvanların bilinmeyen dünyasına girdi. ‘‘Hayvanname’’de, kimi dört ayaklı, kimi kanatlı dostlarımızın tüyler ürperten kahramanlık serüvenleri de var, okuru sımsıcak saran sevgi öyküleri de. İşte, Katırcıoğlu’nun kitabından bazı bölümler: Kurtuluş Savaşı Doğu Cephesi’nde, “asil at” Fırtına Arap, süvarisini nasıl ölümden kurtardı? Kurnaz köylünün, vergi kaçırmak için yatakta gizlediği eşeği “devletin âli menfaatları”nı nasıl korudu? Ayı inine zoraki konuk olan köylünün geçirdiği, masal tadındaki “ateşli kış”. Shakespeare’in oyununda oynayan “artist at”ı gebe kalan çöpçünün başına gelenler... Karganın zekâsı ve vefa duygusu, leyleğin onuruna düşkünlüğü, köpekle, keçinin benzersiz annelik içgüdüleri... Doğan Katırcıoğlu, hayvanların, ‘‘günümüz büyük kentlerinin iki ayaklı kimi ‘yaratık’larından çok daha asil’’ olduklarını söylüyor. ‘‘İnsanları tanıdıkça köpeğimi daha çok seviyorum’’ diyen İsviçreli ressam Paul Klee’yi yerden göğe haklı buluyor. Katırcıoğlu’nun kitabı tüm kitapçılara dağıtıldı. Bulamayanlar için ise isteme adresi şöyle: P.K. 02 Basınköy 34153 İstanbul Tel. (0212) 528 18 24 (0212) 519 38 08 CUMHURİYET 03 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle