13 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 3 MART 2006 CUMA 8 TÜRKİYE İstanbul Edirne Kocaeli Çanakkale İzmir Manisa Aydın Denizli Zonguldak Açık İstanbul HABERLERİN DEVAMI Y Y Y Y Y Y Y Y Y 10 11 18 15 17 17 18 16 8 Sinop Samsun Trabzon Giresun Ankara Eskişehir Konya Sıvas Antalya Y Y Y Y Y Y Y Y Y 12 15 20 21 10 11 13 10 18 Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars Y Y Y Y Y Y K K K 18 18 15 16 13 14 5 6 4 Trabzon Ankara İzmir Hakkari Antalya Adana Ş.Urfa Erzurum Bütün bölgelerimiz çok bulutlu ve yağışlı geçecek. Yağışlar, Batı Karadeniz’in batısı ile Doğu Karadeniz’de etkili olmak üzere, yağmur ve sağanak, Batı ve Doğu Karadeniz’in iç kesimlerinde karla karışık yağmur, Doğu Anadolu’nun kuzey ve doğusunda kar şeklinde olacak. Hava sıcaklığı Doğu Karadeniz’de biraz azalacak. Çok bulutlu DIŞ MERKEZLER Oslo Helsinki Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Paris Bonn Münih K 7 K 7 PB 4 PB 6 PB 4 PB 2 Y 7 K 0 K 2 Yağmurlu Stockholm Berlin Budapeşte Madrid Viyana Belgrad Sofya Roma Atina Zürih K 4 PB 6 Y 14 PB 7 PB 6 PB 5 Y 14 B 17 K 9 Moskova Aşkabat Astana Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam Karlı K PB PB PB PB PB PB B B 3 18 3 23 10 16 12 27 23 Londra Berlin Moskova Belgrad Madrid Ankara Taşkent Tahran Kahire Sulu kar Gök gürültülü Parçalı bulutlu Sisli Bulutlu GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK ? Baştarafı 1. Sayfada müş... ekonomi dipsiz kuyudan kurtarılmış... vatandaşın alım gücü yüzde 75 artmış... Bu girişten sonra Başbakan gerile gerile son 3 yılda nereden nereye geldiğimizi gösteren göstergelere bakalım, dedi. Bakalım bakmasına da bir gerçeğe parmak bastıktan sonra... Nedir o gerçek? Başbakan, biliyorsunuz, kitap okumuyor. Arkadaşları okuyor ilgi çeken bir kitabı. Başbakan’a anlatıyorlar. O da kitap okumuş gibi oluyor. Son Ulusa Sesleniş’teki açıklamalar Başbakanın gazete de okumadığını gösteriyor. Okumuş olsa Ulusa Sesleniş programındaki rakamsal salataları halkımıza yutturmaya çalışmaz, en azından abartıdan kaçınmaya dikkat ederdi. Çünkü gazetelerin ekonomi sayfalarındaki haberler günlerdir RTE’nin çizdiği pembe ufuklara kara çalıyor. ??? Başbakan ekonomik refahtan vatandaşların mutluluktan ne yapacağını bilemediğini içeren rakamlar sıralarken Türkiye Esnaf ve Sanatkârlar Konfederasyonu ile halka doğruları söyleyerek muhalefet partilerinin başaramadığını gerçekleştiren Ankara Sanayi Odası Başkanı Sinan Aygün’ün verileri RTE’nin yutturmaya çalıştığı mutluluk çorbasını doğrulamıyor. Parti pırtı propagandası amacında olmayan rakamlara bakalım: 33 ilde yapılan ve 2005’in ilk 8 aylık araştırmasına göre 5.477 minibüsçü, nakliyeci, taksici, otobüsçü mesleğini bıraktı. Bunları 4.783 kişiyle bakkallar, 2.055 kişiyle kahveciler izledi. En büyük sorunu ise ucuz ve yeterli kredi alamamak. 2004’te 1.934 esnaf kepenk indirirken bu sayı 2005’te 3.002’ye yükseldi. Ağır vergi ve istihdam yüküyle baş edemeyen tekstil ve konfeksiyon sektörü, çareyi yurtdışında yatırım yapmakta arıyor. İstanbul Tekstil ve Konfeksiyon Birliği RTE’ye verdiği raporda, üretimini yurtdışına kaydıran İstanbul merkezli 54 firmanın ‘‘Rekabet gücümüz ortadan kalktı’’ gerekçesiyle ülkeyi bıraktıklarını bildiriyor. Yurtdışına göç eden sermaye 671.1 milyon dolar! DİSK Başkanı Çelebi tekstilde 200 bin kişinin işten atıldığını söylüyor. Doğuda işsizlik yüzde 13.8, İstanbul’da yüzde 11.4. Dış Ticaret Müsteşarlığı yayımladığı bir dizi tebliğ ile 768 malda TSE standardını kaldırıyor. ATO Başkanı Aygün, (dışardan gelen mal yeğleneceği için) hasta yatağındaki üreticinin ölüm fermanının Dış Ticaret Müsteşarlığı tarafından imzalandığını belirterek ‘‘Bu yanlış kararla 42.9 milyar dolar dış ticaret açığı ve 22.8 milyar dolarlık cari açık veren Türkiye’nin daha da kötü bir tabloyla karşı karşıya kalmasına neden olacağını’’ söylüyor. TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu ‘‘ithalat ile birlikte cari açık da patlayacak. Acil önlem alınması lazım’’ diyor. Türkiye’de Osmanlı dönemi dahil tüm krizlerin ödemeler dengesinden kaynaklandığını, krizin eşiğine girildiğini söylüyor. Odaların açıklamalarına göre; narenciyeden buğdaya, tütüne, pamuğa tarım alanında bunalım giderek boyutlanıyor. Bir devlet kurumu, Türkiye İstatistik Kurumu tarımda yoksulluğun yüzde 40’ın üzerine çıktığını açıklıyor. Geçen yıl mısıra 33 kuruş destek, bu yıl 26 kuruşa indiriliyor. Buğdayda 37’den 35’e. Pamuğun maliyeti 90 kuruşun üzerinde, satış fiyatıysa 4550 kuruş. Narenciye dallarda. İşçi ücreti geliri aşıyor. Yoksulluk sınırının altındaki nüfus 17.991 milyon. Nüfusun yüzde 25.6’sı yoksulluk sınırının altında ve... Zenginle yoksul arasındaki fark 12.4. Bir uçurum! Tablo bu ve Başbakan ulusa şöyle sesleniyor: ‘‘Biz.. yapılamayanı.. yapan bir hükümetiz’’. Elhak doğru! İslamcı yazarlar korkak davranıyor MEHMET FARAÇ GÜNDEM ? Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, partisinde yoğunlaşan yolsuzluk tepkilerine karşın Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ı benzeri görülmemiş bir dirençle savunurken hükümet destekçisi İslamcı basındaki kimi yazarlar sesini yükseltiyor. Vakit yazarı M. Emin Kazcı, ‘‘Tartışılmaya fazlasıyla müsait halleri olanlar, siyasete atılırken bazı şeylere dikkat edecekler. Gerekirse bazı işlerden de feragat edecekler’’ diyerek Unakıtan’a istifa sinyali gönderiyor. AKP yanlısı Yeni Şafak yazarı Fehmi Koru da ‘‘Liderin hem tahammüllü olması hem de gözü ileriye dikmeye yarayacak radikallikte bir karar vermesi şart’’ sözleriyle Erdoğan’ın, geleceği için Unakıtan’a dikkat etmesini ima ediyor. İktidarın yanlışlarını körü körüne des teklemeye devam eden İslamcı gazetecilerin çok büyük bölümü, Unakıtan olayında da başlarını kuma gömmeyi tercih ediyor. Laik kesimleri hedef göstermesiyle tepki çeken Vakit gazetesinin yazarlarından M. Emin Kazcı, ‘‘Unakıtan Haberleri’’ başlıklı dünkü yazısında, Erdoğan ve Unakıtan’a yönelik ilginç eleştiriler getiriyor: ‘‘Erdoğan, Unakıtan’la ilgili medyada yer alan haberlerin bir şeylerin karşılığı olduğunu söylüyor. Doğrusu bu bir şeylerin ne olduğunu bilmiyoruz.Ancak kendisinin ve ailesinin üzerine o kadar gelinmesine rağmen bildiklerini söylememesi şapka çıkarılacak bir sabır örneği olsa gerek... ... Siyasetin ticaretle karıştığı bu tür işlerde yasal durum ne olursa olsun bir de etik durum vardır. ‘Efendim bir yolsuzluk varsa gösterin’ demek her zaman yetmez... ... Siz Türk siyasi hayatında, Maliye Bakanlığı döneminde aynı zamanda soyismi de televizyonlarda marka haline gelmiş ve aile boyu girişimcilik haberleri dillerden düşmeyen ikinci bir kişi tanıyor musunuz? Biz bile olayları takip ederken geriliyoruz, ama Kemal Abi maşallah tınmıyor bile. Bazen düşünüyorum da zenginliğin sırrı da burada herhalde.’’ Koru’nun korkaklığı... Unakıtan otel İLHAN TAŞCI TCDD mülklerinin satışına dikkat ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Gaziantep Milletvekili Abdülkadir Ateş, Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’a TCDD’nin aleyhteki yargı kararları üzerine satışından vazgeçmek zorunda kaldığı 199 taşınmazının ‘‘isteklileri’’ arasında ‘‘körfezli şeyhler, Oferler, Kutmanlar’’ olup olmadığını sordu. TCDD’nin 199 taşınmazının yasadışı satışı konusunu ilk kez soru önergesiyle TBMM gündemine taşıyan CHP Gaziantep Milletvekili Abdülkadir Ateş, ihalenin ertelenmesi üzerine dün TBMM’de basın toplantısı düzenledi. Toplantıda, ihalenin ertelenmesi yönündeki hukuk mücadelesi nedeniyle Limanİş Sendikasıyla konuyu kamuoyuna duyuran Cumhuriyet’e de teşekkür eden Ateş, ‘‘TCDD’nin taşınmazlarının kaptı kaçtıya gelmeden, kamu yararına kullanılmasını’’ istedi. TCDD’nin bu taşınmazları satmasının, zaten hukuken mümkün olmadığını ifade eden Ateş, söz konusu satış için Bütçe Yasası’na konulan maddenin Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildiğini kaydetti. Ateş, Danıştay’ın yürütmeyi durdurma kararı uyarınca hiçbir işlem yapmaması gereken TCDD’nin, buna karşın satış işlemlerine devam ettiğine işaret etti. TCDD Genel Müdür Vekili imzalı 1 Mart 2006 tarihli yazıda, müzayedenin, daha sonra belirlenecek bir tarihe kadar ertelendiğinin belirtildiğini kaydeden Ateş, ihaleyle ilgili hâlâ bazı soru işaretleri bulunduğunu belirterek Bakan Binali Yıldırım’dan şu sorulara yanıt istedi: ‘‘Satışı ertelediğiniz bu 199 parça taşınmaz içinde, başta İstanbul Büyükşehir Belediyesi olmak üzere, partili ilçe belediyeleri arasında imar değişikliği yapan ya da imar planı değişiklik hazırlığı yapanlar var mı? Bu ilk partideki 199 taşınmaz arasında Haydarpaşa yok ama, bu 199 taşınmaz ya da daha sonra satışa çıkaracağınız TCDD taşınmazları için bakanlığınızın, hükümetinizin ya da partinizin satıştan önce görüştüğü yerli ya da yabancı istekliler, mesela körfezli şeyhler, Ofer’ler, Kutman’lar var mı?’’ ANKARA Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın oturduğu lojmanın aidatını ödeyen Ankara Defterdarlığı’nın, bakanlığa ait olan ve Unakıtan ailesinin ‘‘kent dışından gelen konuklarınca’’ kullanılan Zirvekent C Blok 19 numaradaki konutun masrafını da ödediği ortaya çıktı. Unakıtan’ın eşi Ahsen Unakıtan’ın ‘‘çöp ve yemek kokuyor’’ dediği 400 bin YTL değerindeki lüks konutlar 4 oda 1 salondan oluşuyor. Ayrıca sitede ortak kullanılan açık ve kapalı yüzme havuzu ile lüks spor kompleksi de yer alıyor. Kemal Unakıtan’ın Zirvekent’te bulunan bakanlığa ait B Blok 19 numarada lojman olarak kullandığı konutun yakıt giderlerinin Ankara Defterdarlığı’nca ödendiği anlaşılmıştı. Zirvekent’te Maliye Bakanlığı’na ait toplam 4 konut bulunuyor. Bunlardan birisinde giderlerini cebinden ödeyen Gelir İdaresi Başkan vekili Osman Arıoğlu, bir diğerinde ise SPK Başkanı Doğan Cansızlar oturuyor. Bakanlığa ait C blok 19 numaradaki konut ise yaklaşık 3 yıldır ‘‘boş’’ tutuluyor. Edinilen bilgiye göre, bu konutta daha önce eski Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Vural Savaş oturuyordu. Savaş’ın boşaltmasının ardından bu konut sürekli olarak kullanılmak üzere hiç kimseye tahsis edilmedi. ‘‘Maliye Bakanlığı’nın misafirhanesi’’ olarak bilinen konut, Unakıtan ailesinin ‘‘birkaç günlüğüne’’ başkente gelen konuklarınca kullanılıyor. Unakıtanlar’ın ‘‘eşidostu’’ tarafından kullanılan bu konutun 265 YTL ’lik aidatını da Ankara Defterdarlığı ödüyor. Ödeme dekontları da Ankara Defterdarlığı adına kesiliyor. Unakıtan’ın eşi Ahsen Unakıtan’ın söz konusu konutlar için ‘‘çöp ve yemek’’ kokuyor dediği basına yansıdı. Misafirhane olarak bilinen konutun Unakıtan ai Yeni Şafak’ın yazarı Fehmi Koru, ‘‘Hem Tahammül Hem Sefer’’ başlıklı yazısında, hem nalına hem mıhına vururken Kazcı gibi cesaretli davranamıyor. Koru önce Erdoğan’ın parti içindeki aykırı seslere tahammülünü övüyor, ardından da şunları yazıyor: ‘‘Her iktidarın esas sınavı yolsuzluklar ve eş dost kayırma konusunda yaşanır. Bu sebeple de ne kadar dikkat edilirse edilsin, her partiye gözü dışarıda, eli Beytülmal içinde kişiler sızar. Hatta yıllar boyu denenmişler arasında da ‘Biz bu adamı böyle tanımıyorduk’ dedirtecek yanlışlıklara tenezzül edenlere rastlanabilir... ... AKP iddialı olduğu bir konuda, bugün yeni bir sınavdan daha geçiyor. Liderin hem tahammüllü olması hem de gözü ileriye dikmeye yarayacak radikallikte bir karar vermesi şart!’’ AKP’nin politikalarına sert tepkiler veren Milli Gazete, Milli Görüşçü Unakıtan konusunda utanç verici bir sessizlik sergiliyor. Gazetenin yazarlarından Zeki Ceyhan dün kaleme aldığı ‘‘Boşa çıkacaklar’’ başlıklı yazıda, hükümetin tüm ekonomik kesimleri çökertmesini şöyle anlatıyor: ‘‘Kapkaç, hırsızlık, gasp, fuhuş ve cinayetlesinin konuklarınca kullanıldığı ler boşuna artmıyor. semt sakinlerince de doğrulanır Can, mal ve namus güken, söz konusu dairelerin bulun venliğinin giderek yok duğu Zirvekent’te açık ve kapalı olduğu bir ortamda inyüzme havuzu, spor komplekski sanın başarıdan söz yer alıyor. Emlakçiler ise burada edebilmesi için herhalki bir konutun değerinin 400 bin de AKP’li olması geYTL dolayında olduğunu belirti rek!’’ yorlar. Fethullahçı Zaman Yaklaşık 3 yıldır sürekli kulla gazetesinin yazarları ise nım amacıyla tahsis edilmeyen Unakıtan konusunda konutun daha önceki sakini eski ‘‘Diyalog’’a girmiyor, Yargıtay Başsavcısı Vural Savaş, ‘‘Hoşgörü’’yü sürdürü‘‘Lojman olarak epeyce otur yor! dum. Hiç bir şey kokmaz orası. İslamcı basın, adında Halen kiradayım ama o ayarda ‘‘Adalet’’ geçen bir parbir yerde oturamıyorum’’ dedi. tinin yanlışlarını örtmeAKP iktidara gelişinin hemen ar ye devam ederken hem dından milletvekili lojmanlarının ‘‘adaletin timsali’’ Hz. kullanılmaması konusunda karar Ömer’in kemiklerini almış ve lojmanlar satışa çıkarıl sızlatıyor hem de mıştı. Dışişleri Bakanı Abdullah ‘‘Haksızlık karşısında Gül, Milli Savunma Bakanı Vec susan, dilsiz şeytandi Gönül ile Unakıtan dışında loj dır’’ hadisini göz ardı man kullanan kabine üyesi bulun ediyor. Misvaklı kalemmuyor. Başbakan Tayyip Erdo şorlar siyaset miinanç ğan da, AKP Ankara Milletvekili mı ikileminde bocalarFaruk Koca’ya ait evde oturuyor. ken takıyye yapıyor. Bu yüzden de sağlık alanında ne yapsa, dikiş tutmuyor. Zira iğne ne kadar sağlam olursa olsun, ip çürük! İpin çürük olmasına sinirlenen Başbakan da hıncını iğneden çıkarıp her yere batırıp çıkarıyor! Bakanlığın hastanelerdeki kadrolaşmaya ilişkin buluşları, Nobel kimya ödülüne aday olur: Bu bizim kimya Bilim kim yaa! Bir hastane düşünün... Diyelim ki, 10 tane başhekim yardımcısı var. Tümünü görevden alıp AKP’lisini atamak sorun olacak. Ne yapıyorsunuz? 10 tane daha başhekim yardımcısı atıyorsunuz. Sonra da diyorsunuz ki: Ey ahali, bakın ne kadar büyük israf var. Bir hastanede 20 tane başhekim yardımcısı olur mu? Yarıya indiriyoruz. Tasarruf yapıyoruz! AKP döneminde atanmayanlar başka yere gönderiliyor ve kadrolaşma tamamlanıyor... ??? Sağlıktaki kadrolaşmanın önemli bir sahası da klinik şefleri... Klinik şefliği bir unvandır. Doçent, profesör gibi... Bu yüzden de sınavla alınır. AKP bunu da kaldırdı. İstediğini şef yapıp istediğini hastaneye gönderiyor! Zorunlu hizmet uygulamasının AKP döneminde kaldırılıp AKP döneminde başlaması da bir başka klinik durum. Arkadaşlar göreve geldiklerinde ‘‘Biz’’ dediler, ‘‘zorunluymuş, şartmış anlamayız. Biz özgürlükten anlarız. Böyle bir mecburiyeti reddediyoruz.’’ Bir süre sonra baktılar ki işin içinden çıkmak olanaksız, aynı uygulamayı getirdiler. Zorunlu hizmet yargıdan dönünce bakanlık bu kez, uzman sınavını geçip bu hakkı elde edenlerin diplomasına el koymaya başladı. Halen sürmekte olan bu uygulamayla ilgili tatmin edici açıklama yok. Sızan haberlere göre Bakanlık koridorlarında, ‘‘Madem ki doktorlar doğuya gitmiyor, o zaman yeni uzmanların diplomalarını vermeyelim’’ anlayışı konuşuluyor! ??? Yukarıdaki kadrolaşma, inatlaşma girişimleri bir yana, hekim açığına son darbeyi Erdoğan attı. Çözüm, ithal hekim! Sağlık hizmetlerinin rayına oturduğu ülkelerde bir uzman hekimin aylık kazancı ortalama 2030 bin dolar. Türkiye koşullarında bunu vermek zor olduğuna göre hangi ülkelerden hekim gelecek? Herkes, Asya mı, Afrika mı diye tahmin yürütmeye çalışırken Erdoğan ithalatın kaynağını çoktan bulmuştu bile: Orta Asya Cumhuriyetleri... Kaderin cilvesine bakın, 1991’de bağımsızlıklarına kavuştuklarında Türkiye’yi umut bellemişlerdi. Yeni döneme ayak uydurmaları için başlıca yardımcıları Türkiye olabilirdi. Şimdi biz umudumuzu Türk cumhuriyetlerine bağladık. Bakarsınız karşılıklı görüşmelerle ithalat kolaylığı sağlanır. Teşvik uygulanır. İthal edilen doktor başına prim verilir! Bir okur soruyor: Eksikliği duyulan alanda ithalata gidilecekse, acaba yurtdışından başbakan da ithal edilebilir mi? ankcum?cumhuriyet.com.tr Gül: İran rejim ihraç eder demedim ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, basında yer alan Çek Dışişleri Bakanı Cyril Svoboda’ya ‘‘Amerikan askerlerinin Irak’tan çekilmesi durumunda İran’ın İslam devrimini Türkiye’ye de ihraç etmesine artık kimsenin mani olamayacağını’’ söylediği yönündeki haberleri yalanladı. Dışişleri Bakanı Gül, İspanya’ya ziyareti öncesinde soruları yanıtladı. Gül’e, Çek Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Cyril Svoboda’ya 16 Şubat’taki Türkiye ziyareti sırasında ‘‘ABD Irak’tan çıkarsa İran damgalı İslamın önce Irak’a sonra da Türkiye’ye sızmasını kimse engelleyemez’’ dediğine ilişkin haberler soruldu. Çek Dışişleri Bakanı’nın Türkiye ziyareti sırasında birçok konunun yanı sıra Irak konusunu da ele aldıklarını belirten Gül, şunları söyledi: ‘‘Türkiye Irak’ın toprak bütünlüğüne ve siyasi birliğine çok önem veriyor ve Irak’ta bir iç kaosun çıkmamasını çok arzu ediyor. Onun için Irak’ta siyasi sürecin bir an önce tamamlanması gerekiyor. Irak’ı, Iraklıların kendileri idare edecek duruma gelmeleri gerekiyor. Bunun için de kendi güvenlik güçlerini oluşturmaları gerekiyor. Bütün bunlar olmadan koalisyon güçlerinin birden çekilmesinin büyük bir boşluk yaratacağınızı görüyoruz ve paylaşıyoruz. Dolayısıyla, bunlar saklı gizli şeyler değil. Ama yine bana atfen söylenen, diğer cümleler, kesinlikle doğru değildir.’’ Gül, ‘‘Türkiye’nin rejiminin İran’dan etkilenebileceği, İran’ın Türkiye’ye rejim satabileceği’’ türünden söylemlerin Türkiye’nin gerçeklerine aykırı olduğunu, Türkiye’nin kendisini çevresine model olarak gösteren, AB ile müzakerelere başlamış bir ülke, herkesin istediğini rahatlıkla yapabildiği açık bir toplum olduğuna işaret etti. ‘‘Böyle bir ülkenin başka bir ülkenin rejiminden etkilenmesi, bunları düşünmek bile yanlıştır. Hele hele bunları benim ağzımdan çıkmış gibi söylemek çok çok yanlıştır’’ diyen Gül, böyle bir şeyin kesinlikle doğru olmadığını söyledi. Gül, söz konusu konuşmanın Çek Dışişleri Bakanı’nın ağzından duyulmuş olmadığını, başkalarına söylenmiş, oradan da bir Amerikan haber ajansı tarafından yazılmış olduğunu belirterek, ‘‘Bunu, tutup da böyle bir iddiayı manşetlere taşımak, iyi bir gazetecilik değildir. Gazetecilik, bu tip iddialar varsa, hele hele manşet olacak iddialar varsa, bunların gerçeğini ortaya çıkartmak, teyit etmektir’’ dedi. Telsim ziyareti belgelendi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Genel Sekreter Yardımcısı Mehmet Sevigen, Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın kızı Zeynep Unakıtan’ın, özelleştirme öncesi Telsim’i ziyaret ettiğini, kanıtladı. Sevigen, Telsim Genel Müdürü Mehmet Taşaltın’ın ziyareti doğrulayan imzalı bilgi notunu basına dağıttı. Sevigen, parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında Unakıtan’ın kızının Telsim’e yaptığı ziyaretle ilgili iddialar üzerine Zeynep Unakıtan’ın daha önce ‘‘kuruma kendisinin gitmediği’’ yönünde açıklama yaptığını anımsattı. Bu ziyareti daha önce yüz yüze yaptıkları görüşmede doğrulayan Telsim Genel Müdürü Taşaltın’ın, kendisinin talebi üzerine yazılı bir belge gönderdiğini kaydeden Sevigen, ‘‘Bilgi Notu’’ başlıklı bu belgeyi gazetecilere de dağıttı. Sevigen’in dağıttığı yazıda, şöyle denildi: ‘‘Telemobil firması, (Thin Client Sistem diye adlandırılan, birçok merkezi müşteri ilişkileri birimleri bulunan firmaların kullanabileceği, operatör terminallerini tanıtmak amacıyla) 5 Eylül 2005 tarihi için randevu almıştır. Söz konusu tarihte firma yetkilileri Telsim’e gelmişler ve Telsim’in teknik birim yöneticilerine tanıtım yapmışlardır.Anılan firmadan cihazın teknik detayları talep edilmiştir. Firma, kataloğunu elektronik ortamda 6 Eylül 2005 tarihinde Telsim’e göndermiş ve 20 Eylül 2005 tarihinde ilgili firmanın teknik kadroları ile Telsim’in teknik kadroları cihaz üzerinde test çalışması yapmışlardır. Cihazlar test edilmek üzere Telsim’de bırakılmış ve 1 hafta sonra da geri alınmıştır. Telsim kayıtlarında tanıtıma katılan Telemobil teknik personeli olarak Hamza Uçar, Metin Çaylı ve Mehmet Sarıbekir’in isimleri bulunmaktadır. 5 Eylül 2005 tarihli Telsim’in ziyaretçisi kayıtlarında Zeynep Unakıtan ismi bulunmakta olup, adı geçenin daha sonraki tarihlerdeki ziyaretçiler arasında ismi bulunmamaktadır. Telsim’in anılan firmadan doğrudan veya dolaylı olarak yaptığı bir alım bulunmamaktadır. Ayrıca Telsim’in anılan firma ile doğrudan veya dolaylı olarak imzaladığı bir sözleşme de mevcut değildir.’’ gisayar tanıtımı için gitmesinin ‘‘etik olmadığını’’ belirten Sevigen, Telekom’a ve bazı özel sektör kuruluşlarına da benzer ziyaretlerin yapıldığını söyledi. ‘‘Maliye Bakanı’nın oğlu, kızı, villa satarsa, turizme, eve girerse, yumurta, tavuk satarsa, mısır satarsa diğer işadamları nasıl çalışacak’’ diye soran Sevigen, ‘‘Bu, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Maliye Bakanı’na hiç yakışmıyor, Maliye Bakanı da bu ülkeye hiç yakışmıyor. Bir an önce Maliye Bakanı’nın istifa ederek görevinden ayrılması gerekir’’ görüşünü dile getirdi. Sevigen, daha sonra, Maliye Bakanı Unakıtan’ın sakallı fotoğrafını göstererek, ‘‘Buradan Sayın Unakıtan’a da bir şey söylemek istiyorum. Bütün bu işleri yapıyor, bari yalan söylemesin, sakalından utansın. Allah’tan korkmuyorsa kuldan utansın’’ dedi. ‘Etik değil’ Sevigen, Telsim Genel Müdürü’nün gönderdiği yazının basına yansıtılmamasını istediğini ancak kendisinin ‘‘iftira atmakla’’ suçlandığı için yazıyı açıklamak durumunda kaldığını söyledi. Maliye Bakanı’nın kızının, devletin yönetiminde bulunan bir kuruma satış aşamasında bil CUMHURİYET 08 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle