10 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 2 MART 2006 PERŞEMBE 10 DIŞ HABERLER dishab?cumhuriyet.com.tr Ü NİTER IRAK İŞLERİNE GELMİYOR Asya turuna çıkan ABD Başkanı, Taliban’ın devrilmesinin ardından ilk kez Afganistan’a gitti Caferi’nin ziyareti Kürt planını bozdu BAHADIR SELİM DİLEK Bush 4 yıl sonra gidebildi ? Birkaç saat süren sürpriz Kâbil ziyaretinde Bush ve Karzai birbirlerini övdü. Bush, El Kaide lideri Usame bin Ladin’in adalet önüne çıkarılacağını söyledi. Dış Haberler Servisi ABD Başkanı George Bush, üç günlük Asya gezisine beklenmedik bir şekilde Afganistan’dan başladı. ABD’nin 2001’de düzenlediği operasyonla köktendinci Taliban rejimini devirmesinin ardından ilk kez Afganistan’a giden Bush, ülkede sağlanan başarıları övdü ve El Kaide lideri Usame bin Ladin’in adalet önüne çıkarılacağını söyledi. Bush’un ziyaretinin ilk durağı olarak açıklanan Hindistan’dan önce Afganistan’a gideceği, güvenlik nedeniyle gizli tutuldu. Uçağı Bagram Hava Üssü’ne inen Bush, buradan olağanüstü güvenlik önlemleri altında başkent Kâbil’e geçti. Ziyaret dolayısıyla Kâbil hava sahası uçuşlara kapatılırken helikopterler devriye gezdi. Bush, Kâbil’deki başkanlık sarayında Washington destekli Devlet Başkanı Hamid Karzai tarafından resmi törenle karşılandı. Ortak basın toplantısında Karzai Bush’u ‘‘büyük dostumuz, büyük destekçimiz, bizi Taliban’dan kurtaran adam’’ olarak nitelendirdi. Afganistan’da demokrasi gelişiyor’’ dedi. ABD Başkanı Bush, ‘‘Siz başkalarına ilham veriyorsunuz. Böylece onlar da özgürlüklerini isteyecekler ve dünya daha özgür ve barışçı olacak’’ diye konuştu. George Bush, ‘‘İran’ın nükleer silaha sahip olmaması gerektiğini’’ de söyledi. ‘‘İran’ın sivil nükleer programa sahip olmasına izin verilmelidir, ama dünya tek bir ses halinde İran’ın nükleer silaha sahip olmasına karşı çıkıyor. Bölgede ve dünyada istikrarı en çok bozacak şey, İran’ın nükleer silah geliştirmesidir’’ dedi. ANKARA Irak Başbakanı İbrahim Caferi’nin Ankara ziyareti, Bağdat’taki siyasi dengeleri karıştırdı. Ziyaret, Şiiler ile Kürtleri karşı karşıya getirdi. Kürtler, ‘‘herhangi bir Kürt yetkilinin içinde bulunmadığı bir Irak heyetinin yaptığı temasları kabul etmeyeceklerini’’ açıkladı. Caferi’nin Türkiye’de ağırlanmasından rahatsızlık duyan ve yazılı açıklama ile bu ziyarete tepki gösteren Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani de, Caferi henüz Bağdat’ta dönmeden, Irak Kürdistan Demokrat Partisi (IKDP) lideri Mesut Barzani ile ‘‘acil’’ bir toplantı yaptı. Toplantıda, Caferi’nin Ankara’ya yaptığı ziyaretin ‘‘ne anlam taşıdığı ve bundan sonra nelerin beklendiği’’ üzerinde durulduğu öğrenildi. Talabani ile Barzani’nin siyasi konularda ‘‘çok az noktada’’ görüşme yaptığı, acil bir durum olmadığı sürece bir araya gelmemeye özen gösterdikleri biliniyor. Cumhuriyet’e ulaşan bilgilere göre Barzani’nin yakın adamlarından olan ve PKK sempatizanlığı ile bilinen Irak Meclisi üyesi Mahmut Osman, Caferi’nin ziyaretine tepki gösterip, ‘‘Caferi, özellikle Türkiye’ye yanına bir Kürt bakan ya da yetkili almadan gidemez’’ açıklaması yaptı. Kürt grupların en büyük korkusu ise Türkiye’nin Sünniler ile Şiileri bir araya getirmesi. Ankara’nın da bu konuda kararlı olduğu biliniyor. Türkiye bugüne kadar hiçbir grubu ayırmamasına karşın Kürtlerin Ankara’ya karşı tutumu diğerlerine göre farklılık gösteriyor. Ankara Irak’taki tüm etnik ve dini grupları, ‘‘dışlanmışlık psikolojisi’’nden çıkarmayı amaçlıyor. Ancak Kürt gruplar, Türkiye’nin bütün çabalarına karşın, yüzünü Bağdat’a çevirmedi. Kürtler Kerkük konusundaki ısrarını sürekli korudu. Son gelişmelerle ortaya çıkan tablo, ‘‘Ankara, Irak’ın toprak bütünlüğünden yana olan, üniter Irak’ı önemseyen, federasyona sıcak bakmayan ve Kerkük konusunda Türkiye ile benzer hassasiyetleri taşıyan isimler ile ilişkilerini yoğunlaştırıyor’’ şeklinde yorumlandı. Son gelişmeler Tür kiye’nin Sünniler ile Şiileri ittifak içerisine sokup, Kürtlerin aşırı taleplerine karşı, dengeleme politikası izlediğini gösterdi. Ulusal birlik hükümeti içerisinde Kürtlerin özellikle Kerkük ve Irak’ın idari yapısına ilişkin Türkiye’ye yakın olmayan tutumlarının törpülenmesine çalışılıyor. Kürt gruplar daha önce Şiilerin blok halinde bir güç odağı oluşturmaması için Caferi ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Adil Abdül Mehdi ile arasını açmıştı. Kürtler bununla da yetinmemiş, Sadr grubunun lideri Mukteda Sadr’ı da ‘‘terörist organizasyonun başı’’ olarak ABD’ye şikâyet etmişti. Ancak ABD’nin bu konuda tarafsız olduğunu açıklaması Kürtlerin planına ters düşmüştü. Son gelişmelerin ardından Caferi’ye yine cephe alan Cumhurbaşkanı Talabani’nin, hükümet kurma görevini kendisine vermeme olasılığı ortaya çıktı. Bu tür çekişmeler ‘‘gereksiz yere yapılanlar’’ şeklinde değerlendirildi. Ancak bu noktada Talabani’nin bir açmazı bulunuyor. Yeniden Cumhurbaşkanı seçilebilmesi için Meclis’in 3’te 2’sinin oyunu alması gerekiyor. Caferi’nin desteğini vermemesi durumunda ise Talabani yeniden Cumhurbaşkanlığı makamında oturamayacak. Talabani’nin sert çıkışı, ‘‘Kendisi açısından son derece tehlikeli’’ olarak değerlendiriliyor. Talabani’nin Irak Cumhurbaşkanı olduktan sonra hiç Türkiye’ye davet edilmemesi ise ‘‘Ankara’nın diplolatik hassasiyeti’’ şeklinde yorumlandı. Caferi’nin ziyareti ile ilgili olarak Irak basının da ikiye bölündüğü öğrenildi. Kürtlerin basın organları Caferi’yi yoğun olarak eleştirirken, Şii yanlısı medya, Caferi’yi savundu. Gerek Caferi, gerekse Türkiye’ye gelmesi planlanan ancak henüz ziyaret tarihi belirlenmeyen Sadr’ın federal bir Irak’a sıcak bakmadığı, Kerkük konusunda ise Türkiye’ye yakın politika izledikleri biliniyor. Caferi ise , Esenboğa’da, Talabani’nin eleştirilerine yanıt verdi. Caferi, bu ziyaret ile Türkiye ile aralarındaki bağların güçlendiğini dile getirdi ve Ankara’ya ‘‘hukuka uygun yasal bir ziyaret’’ yaptığı söyledi. İkinci durak Hindistan Bush daha sonra ABD’nin Kâbil Büyükelçiliği’nin resmi açılış törenine katıldı. Bush’un Asya gezisine eşi Laura Bush ile Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice da katılıyor. 11 Eylül 2001’de New York ve Washington’a düzenlenen saldırıların ardından ABD öncülüğündeki koalisyon, ‘‘teröre karşı uluslararası savaşım’’ kapsamında El Kaide lideri Bin Ladin’i barındıran Afganistan’a operasyon düzenleyip Taliban’ı devirmişti. Afganistan’da bugüne kadar 130’dan fazla ABD askeri öldü. ABD ülkede 19 bin asker bulunduruyor. Bush birkaç saat süren Afganistan ziyaretinin ardından dün gece geç saatlerde Hindistan’a vardı. Bush, daha sonra Pakistan’a geçecek. Afganistan’ın Devlet Başkanı Hamid Karzai, Bush’u ‘‘büyük dostumuz, büyük destekçimiz, bizi Taliban’dan kurtaran adam’’ olarak nitelendirdi. (Fotoğraf: REUTERS) Bush, Bin Ladin’in 5 yıldır neden yakalanmadığı sorusu üzerine, ‘‘Bin Ladin’in adalete teslim edileceğine eminim. El Kaide’yi dağıtma konusunda ilerleme sağlıyoruz. Yavaş yavaş ama emin bir biçimde insanları adalete teslim ediyoruz’’ dedi. Afganistan’ın gelişmesine katkıda bulunmaktan memnun olduklarını belirten Bush, Karzai’yi övdü. Bush, ‘‘Bay Başkan, büyük bölümü sizin liderliğinizde gerçekleşen ilerlemeler çok etkileyici. Niçin Irak’ta olduklarını bilmiyorlar S AVAŞ AÇTILAR Amerikan askerleri eve dönmek istiyor ? Ankete katılanların yüzde 85’i ‘‘11 Eylül saldırılarında rol oynayan Saddam Hüseyin’den öç almak’’ için Irak’ta bulunduklarını söyledi. Dış Haberler Servisi Irak’ta bulunan Amerikan askerlerinin yüzde 72’sinin ABD’nin bu ülkeden 2006 sonuna kadar çekilmesini istediği belirtildi. Araştırma kuruluşları Zogby ve Le Moyne College tarafından Irak’ın çeşitli bölgelerindeki 944 askerle yüzyüze yapılan anket, Amerikan askerinin çoğunun en geç 1 yıl içinde işgal ettikleri bu ülkeden çıkmak istediklerini ortaya koydu. 18 Ocak14 Şubat tarihleri arasında yapılan araştırmaya göre, askerlerin yüzde 29’u ‘‘hemen’’, yüzde 22’si ‘‘6 ay içinde’’, yüzde 21’i ‘‘612 ay içinde’’ ABD’nin Irak’tan çekilmesinden yana. Askerlerin yüzde 23’ü ‘‘görev tamamlanana kadar bu ülkede kalınması gerektiğini’’ düşünüyor. Görüşlerine başvurulan ABD askerinin yüzde 53’ü, Irak’taki direnişi kontrol etmek için bu ülkede konuşlandırılan birlik sayısının iki kat arttırılmasının gerektiğini ifade etti. niyle Saddam Hüseyin’den öç almak’’ için bulunulduğunu söylemesi ABD askerlerinin olaylar hakkında bilgisizliğini de gözler önüne serdi. İşgalden sonra ABD’li yetkililer Saddam Hüseyin’in 11 Eylül’le ilgisi olmadığını açıklamışlardı. Askerlerin ABD’nin Irak’taki misyonuna ilişkin görüşleri arasında yüzde 77 oranında ‘‘Saddam Hüseyin’in Irak’ta El Kaide’yi korumaktan vazgeçmesini sağlamak’’ ve yüzde 24 oranında ‘‘Arap dünyasına model olacak şekilde Irak’a demokrasi getirmek’’ yer aldı. The American Medical Association dergisinin yaptığı bir araştırma, Irak’tan döndükten bir yıl sonra ABD askerlerinin 3’te 1’inin en az bir defa psikolojik yardıma ihtiyaç duyduğunu, yüzde 19.1’inde ise psikolojik bozukluklara rastlandığını ortaya koydu. Araştırmaya göre, Irak’taki ABD askerlerinin beşte biri çatışmalara bağlı olarak psikolojik sorunlar yaşıyor. Havica aşiretleri El Zerkavi’ye karşı Dış Haberler Servisi Irak’ın kuzeyindeki Kerkük’te Sünni aşiretler, El Kaide’nin Irak lideri Ebu Musab el Zerkavi’ye bağlı gruplara savaş açtılar. Bağdat’ta dün düzenlenen saldırılarda yine çok sayıda kişi öldü. Kerkük’te Havica bölgesinde 5 haftadır önde gelen Sünni aşiret liderlerini hedef alan saldırılar bölgedeki gerginliği arttırdı. Bölgedeki Sünni aşiretler, Havica halkına karşı terör ve sindirme kampanyası uygulanmakta olduğunu belirtti. Havica’nın ileri gelenleri ve aşiret liderleri yayımladıkları ortak açıklamayla, bu terör kampanyasını yürütenlere ve özellikle El Kaide’ye bağlı gruplara karşı mücadele edeceklerini bildirdiler. Bölgede beş hafta içinde önde gelen Nuayim ve Cubur aşiretlerinin liderleri İbrahim Nuayim ile Ahmed Mehdi Salih’in yanı sıra Havica Hastanesi’nin hekimlerinden Halid Abil Hüseyin öldürüldü. Son olarak Havica’daki cinayetlere, Kerkük emniyetinin operasyonlar şefi General Hatim Halef Matrud El Ubeydi’nin işe giderken öldürülmesi eklendi. Sünni aşiretler ortak bildiride, ‘‘Irak’ta işgale karşı direnişin yine Irak’ın kendi işi olduğu, ancak terörist ve köktendinci grupların bölgede cinayetler işledikleri, insan kaçırdıkları, yağma yaptıkları ve halkı korkuttukları, bunun kabul edilemeyeceği’’ vurgulandı. Sünni aşiretlerin girişimine, Irak ordusunun Kerkük komutanı General Enver Hama Rahmi de destek verdi. Bağdat kan gölü Bağdat’ta dün bir saat içinde düzenlenen üç ayrı bombalı saldırıda en az 29 kişi öldü, 78’den fazla kişi yaralandı. İlk saldırı başkentin doğusunda Şii ve Sünnilerin birlikte yaşadığı Cedide semtinde meydana geldi. Olayda 23 kişi öldü. Aynı semtte patlayan bir diğer bomba can kaybına neden olmadı. Başkentin merkezinde bir polis devriyesini hedef alan saldırıda ise 3 kişi yaşamını yitirdi. Yüzde 42’sinin bir fikri yok Askerlerin yüzde 58’i ABD’nin bu ülkedeki misyonu hakkında net düşüncesi olduğunu kaydederken yüzde 42’si net bir fikri olmadığını ya da hiç fikri olmadığını dile getirdi. Ankete katılanların yüzde 85’inin Irak’ta ‘‘11 Eylül saldırılarında rol oynaması nede (Fotoğraf: REUTERS) oğum gününüz kutlu olsun, Mihail Sergeyeviç!.. 21 yıl önce siz Sovyet Komünist Partisi’nin başına geçtiğinizde ben Leningrad Üniversitesi’nde üçüncü sınıftaydım. Sizle ilgili ilk olarak ‘‘kendi başına yürüyebilen bir lider’’ dendiğini hatırlıyorum. 2.5 yıl içinde peş peşe ölen Brejnev, Andropov ve Çernenko’dan sonra, nihayet Kremlin’e sağlığı yerinde bir yönetici gelmişti. Stavropol aksanlı, hafif bozuk Rusçanıza çabucak alıştık. Hatta durmadan halkın içinde olmanız, şakalar yapmanız ve ‘‘perestroyka’’ diye ne olduğunu bir türlü anlayamadığımız bir reforma başlamanızdan dolayı sizi sevmeye bile başladık. Hep özgürlükten söz ettiniz. Saharov ve Soljenitsin’in yasaklarını kaldırdınız. Sizin ‘‘güler yüzlü sosyalizm’’i kuracağınızı umanlar çoğaldı... Özgürlükler arttıkça artıyor, ama hayat şartları düzelmiyordu. Bütün dünya sizi ayakta alkışlıyordu. Bu alkışlar sizi kendinizden geçirdi. ‘‘Kaleyi içinden fethetme’’ hevesiyle ABD’ye yaklaştınız. O bir silah bırakırsa siz iki bıraktınız. Yeniden yükselen alkışların sarhoşluğuyla Berlin Duvarı’nı yıktınız. Biz o zamanlar bunun karşılığında Batı’dan dev ödünler aldığınızı sanıyorduk... Size karşı sevgi, dünyada arttıkça kendi ülkenizde azalıyordu. Sonunda bindiğiniz dalı keserek Komünist Partisi’nin yönetici statüsünü iptal ettirdiniz. Parti, ordu ve KGB’de huzursuzluk büyüdü. Ve bir gün darbe yapıldığında tek bir kişi bile sizi savunmadı. Bugün siz 75. doğum gününüzü kutlarken düşünüyorum da bence ipin ucunu nerede kaçırdığınızı, koca ülkenin çöküşünü nasıl hazırladığınızı hâlâ tam olarak anlayamadınız... Mihail Sergeyeviç D PERŞEMBENİN GELİŞİ HAKAN AKSAY [email protected] diği Yıllar, günlerin asla bilme r. çok şey öğretirle Ralph Waldo Emerson si, muazzam doğalgaz ve petrol rezervleri içeren Avrasya olmalı; bu bölgede Rusya, İran ve Türkiye’nin etkili olması önlenmeli. Avrasya’yı kontrol eden, dünyayı da kontrol eder.’’ ??? Rusya ve Çin gibi önemli bölge devletlerini birleştiren Şanghay İşbirliği Örgütü’nde gözlemci statüsü almak, Avrasya bölgesinin ekonomik işbirliği mekanizmalarına uzak durmamak, Karadeniz Ekonomik İşbirliği Örgütü’nü canlandırmak, Hazar’daki gelişmelerden yararlanmaya çalışmak, ‘‘Avrasya enerji koridoru’’ olarak bütün bölgeyi birbirine bağlamak... Bu konulara ne kadar kafa yorabiliyoruz? Türkiye gibi, aynı anda Avrupa, Asya ve Yakındoğu’ya ait olan bir başka Avrasya köprüsü yok. Suni gündemlerle enerjisini harcayan, Soğuk Savaş alışkanlıklarından kurtulamayan, Avrasya’daki realite ve eğilimleri araştırmakta yetersiz kalan bir Türkiye, Avrasya pazarından ciddi pay almayı başaramaz. Yasak Aşk udan’da bir keçiyle cinsel ilişkide yakalaS nan adamın, keçiyi eş olarak alması kararlaştırılmış. Şaka değil! Juba Post gazetesinin haberine göre, olay 13 Şubat’ta Yukarı Nil Eyaleti’nde yaşanmış. Rezalette son noktayı ‘‘ihtiyar heyeti’’ koymuş. Ve tecavüzcünün, hayvanın sahibine 15 bin Sudan Dinarı (65 YTL) ‘‘başlık parası’’ vererek polisten kurtulması ve namusunu kirlettiği keçiyle birlikte yaşaması karar altına alınmış. Haberin yanında da bir fotoğraf: Hüzünlü kara gözlerini utançla yere indirmiş bir keçi... Geçenlerde internette dolaşan bir iletideki ‘‘memleket manzarası’’nı hatırladım: Bir eşek ve onunla cinsel ilişkiye girdikleri besbelli iki çocuk... İletinin bir de adı var: ‘‘İlk aşk’’... Bekir Yıldız’ın ‘‘eşek reailesi’’ni cesurca ortaya koyduğu Evlilik Şirketi adlı eseri aklıma geldi... ??? Hayvan hakları savunucuları Sudan’daki durumla ilgili girişimde bulundular mı acaba? Elbette, insan haklarıyla hayvan haklarını kıyaslayıp birincisi yeterince olmadığından ikincisini büsbütün rafa kaldırmak olmaz. İnsan ve hayvan haklarını birlikte savunmak gerek. Tıpkı doğayı ve hayatı birlikte savunmak gerektiği gibi... ??? Gelelim zavallı keçiye... Haberde aktarılan olayı, ‘‘Her şeye karşın yine de bir keçiyle yaşanır mı?’’ tepkisiyle karşılayanlar olabilir. Ama bir de tersini düşünün: Ya keçi tecavüzcüsüyle yaşamak istemiyorsa? Ya onun gönlünde başka biri varsa? Utançla yere indirdiği hüzünlü kara gözlerinin derinliklerinde ‘‘insanlar’’ (tecavüzcüsü, sahibi, ihtiyar heyeti...) ile ilgili hangi duygular gizli acaba?.. Avrasyalılık tatürk Üniversitesi’nin düzenlediği Avrasya Sempozyumu dolayısıyla Erzurum’dayız. Birçok ülkeden düşünce adamları ‘‘Avrasyalılık’’ kavramını tartışıyor. Konuşmalar sırasında dönüp dolaşıp aynı sorulara geliyorum: Türkiye’nin bir Avrasya politikası var mı? Dünya nüfusunun ve enerji kaynaklarının dörtte üçüne sahip olan Avrasya’da güçlenmenin yolu, nerede, nasıl, kimle davranmaktan geçiyor? ??? Türkiye’nin dış politikası salt Batı ekseni temelinde belirlenebilir mi? Ya özel bir çaba sarfetmememize karşın, kendiliğinden dış ekonomik ilişkilerimizin liderlerinden biri haline A Avrasya politikalarında Türkiye ile Rusya’nın işbirliği önemli rol oynuyor. gelen Rusya? Ya dünya ekonomisinin çiçeği burnunda devleri Çin ve Hindistan? Orta Asya ve Kafkasya ülkeleri? İyimser ve Kötümser İyimser ve kötümser, memleketteki siyasi durum üzerine dertleşiyormuş. Kötümser her zamanki sıkıntılı haliyle yakınmış: Her şey o kadar kötü ki, bundan daha kötüsü olmaz! İyimser, yüzünde gülücükle itiraz etmiş: Niye olmasın? Pekâlâ olabilir!.. ‘‘Balkanlar’dan Çin Seddi’ne kadar’’ nutukları atmanın, dış politika olmadığını gördük. Stratejik ve ticariekonomik olarak içini dolduramadığımız bu söylemlerin olumsuz sonuçlarını, şimdi kendimize en yakın bulduğumuz ülkelerde bile soğuk rüzgârlarla birlikte hissediyoruz. Rahmetli Attilâ İlhan defalarca yazmıştı: Amerikan strateji uzmanı Zbigniew Brzezinski’ye göre, ‘‘ABD jeostratejik politikasının en önemli bölge CUMHURİYET 10 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle