27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 12 MART 2006 PAZAR 4 HABERLER Başbakan Tayyip Erdoğan, ‘Seyir halinde hata olabilir’ dedi, orduyla gerilimde faturayı Baykal’a çıkardı DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN 20 Yıldır Ece Sevgili, Cuma gecesi bir toplantıdan çıkışta Kuruçeşme’de ‘‘Ece’’ye (Ece Bar) uğradık. Bembeyaz örtülü masaları, bar kısmında tezgâhın başında toplanmış dostlarla, Ece her zamanki Ece’ydi. Belki vakit geç olduğundan bir cuma gecesi için biraz tenhaydı. Aynı zamanda Kerametaltı’ndan komşum olan Ece’ye takıldık, söyleşiyoruz, Arda Uskan geliyor, klasik bar muhabbeti... Bir ara arkaya iki kocaman masa konuyor, üzerine yeni hazırlanmış yemekler, masalara servisler yerleştiriliyor; Ece telefonla konuşuyor, sonra garson çocuklara dönüp sesleniyor: Çabuk olun çocuklar! Geliyorlar... Birazdan Semaver Kumpanya’nın kalabalık ve genç ekibi doluyor salona, tabii ki başlarında kadim dostum, nefes nefese çalışma temposunu her zaman şaşkınlıkla izlediğim Işıl Kasapoğlu. Birden cıvıl cıvıl oluyor etraf, orkestra daha da coşuyor... Tiyatronun menajeri Çelik’i görüyorum. Maşallah durum iyi görünüyor, baksana prömiyerden sonra Ece’de toplanıyorsunuz, diyorum. Yok Abi diyor, yemekler Ece’den.. çocuklar da içtiklerinin paralarını kendileri ödüyorlar. Biraz duruyor ve sonra ekliyor. Yine de fena sayılmaz, turneler sayesinde, masraflar çıktıktan sonra, artık oyun başına on lira, yirmi lira ödüyoruz oyunculara. Semaver Kumpanya’nın genç, yetenekli ekibi, büyük bir gönül zenginliğiyle, pırıl pırıl tiyatro yapıyorlar bütün hizmetlere kendileri soyunarak, kimi diğer gönlü zenginler de onlara destek çıkıyorlar. Ece bunlardan biri, kendi güç durumuna aldırmıyor bile... ??? Yirmi yıl ve birkaç gün önce, henüz açılmış olan ve İstanbul’un gece hayatına bambaşka renkler katan Ece Bar, bizim için erişip erişemeyeceğimizi kestiremediğimiz bir rüya idi. Barış Derneği’nden yatıyorduk uzun süreden beri.. Ece’nin yerinin açıldığını duymuştuk, bir gün oraya gitmeyi kuruyorduk. Ece ile ilgili haberleri, ‘‘Hüs’’ (Hüseyin Baş) veriyor, arada sırada kadim dostu Efe’ye takılıyordu: Oldu mu yahu! Sen böyle davranırsan, Ece’de bizi rezil edersin, seni götürmem ha!.. Kaç koğuş gecesini hayali olarak Ece’de geçirmişizdir. Sonunda 10 Mart 1986 günü tahliye olduk. O gece gazetenin önde gelen kişileriyle birlikte Nadir Bey’e davetliydik. Ertesi günü ziyaretler, sokakta avare yürümenin, özgürlüğün baş döndürücü olağanüstü keyfi, filan derken, 12 Mart gecesi Ece’nin kapısından içeri adım attım. Nerden nereyee!... Bunu da gördüm ya, artık ölsem gam yemem dedim kendi kendime... Yirmi yıl geçmiş aradan, bu yirmi yıl içinde ne güzel anılar, İstanbul barlarının şık ve beyefendi müdavimi Kürşat Kutay gibi ne güzel dostlar edindim Ece’de... ??? Yirmi yılda iki yer değiştirdi, bugünkü üçüncü yerinde karar kıldı Ece. Yarın öbür gün, İstanbul barlarını, bu dünya metropolünün gece yaşamını kaleme alacak olanlar mutlaka Ece’ye önemli bir yer ayıracaklardır. Bilmiyorum, İstanbul’da, klasik müzik icra edilen başka bir bar olmuş mudur? Ece’nin ister yaratıcılığı deyin, ister çılgınlığı.. enfes yemek yenen bu restoran barda, bir kuartet klasik müzik yaptırdı. Hiç unutmuyorum, bir gün İsviçre’den gelmiş olan dayım ve karısı ile birlikte bir öğlen yemeğinde salonda dört kişiydik. Sahnede müzik yapanlarla eşit sayıda yani. Bir başka öğlen, Nadir Bey ve Berin Hanım ile birlikte gazeteden kalabalıkça bir grup gittik Ece’ye. Nadir Bey’in Mozart merakını bilen müzisyen dostlar, onun için Mozart’ın eserlerini seslendirdiler. Alışılmışın çok ötesinde uzadı konser, kalkmak istiyoruz, Nadir Bey engel oluyor, Onlar bitirmeden kalkmak ayıp olur çocuklar, diyor. İşin aslını sonradan Ece’den öğrendik. Meğer müzisyen dostlar da, Nadir Bey kalkmadan bitirmek ayıp olur diye düşündüklerinden yaşamışız bu Mozart maratonunu... Ece anıları bir kitap olur, mutlaka da yapılmalı. Ece ne bir bar, ne bir restoran.. Ece bir yaşam biçimi. Bilmem neden, bu bambaşka dünyadan yeterince yararlanamıyoruz. Bir gün, ağırlaşan ekonomik koşullar yüzünden eğer bu dünyadan mahrum kalırsak, sonra çok üzülürüz. Benden söylemesi dostlar!.. Y olsuzluk ‘tökezlemek’ oldu ? AKP’nin Kızılcahamam kampında yaptığı konuşmada TSK üzerinden siyaset yapılmaya çalışıldığını belirten Erdoğan, Baykal’ı sert sözlerle eleştirdi. ‘YAŞ’ta ordudaki hiyerarşiyi dikkate alacağız’ diyen Erdoğan, AKP içinde de huzursuzluk yaratan yolsuzluklara ilişkin olarak, ‘Seyir halindeyken hata olabilir, tökezleyenlere omuz vermeliyiz’ yorumunu yaptı. EMİNE KAPLAN ‘EKİP ELEŞTİRİSİ’ Muhalif vekiller suskun kaldı KIZILCAHAMAM, (Cumhuriyet) AKP’nin Kızılcahamam kampında milletvekilleri, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, parti yönetimini ve bakanları eleştiri yağmuruna tuttu. Kızılcahamam kampının ilk gününe 60 kadar milletvekilleri katılarak gündemdeki konularla ilgili görüşlerini dile getirdiler. Milletvekillerinin basına bilgi sızdırmasının engellenmesi için cep telefonlarına ‘‘perdeleme sistemi’’ uygulandı. Gaziantep Milletvekili Mahmut Durdu, Erdoğan’a ‘‘Yanınızdakileri iyi seçin. Danışmanlarınız başta olmak üzere devlet adamlığına yakışır, kaliteli insanlar olsunlar’’ dedi. Antalya Milletvekili Mehmet Dülger, ‘‘Biz gündem oluşturamıyoruz. 20 tane açılış aynı anda yapılıyor ama gündem oluşmuyor’’ diye konuştu. Karaman Milletvekili Mevlüt Akgün ise PKK terörünün son dönemde arttığına işaret ederek ‘‘Bu, toplumda endişe yaratıyor. O bölgeye dikkat edilmesi gerekiyor’’ dedi. Amasya Milletvekili Hamza Albay? Kızılcahamam rak, yolsuzlukla Mükampında parti cadele Yasası’nın Meclis gündemine yönetimini getirilmemesini eleşeleştirenlerden tirdi. Kampın dünkü Gaziantep bölümünde Maliye Milletvekili Bakanı Kemal UnaMahmut Durdu, kıtan’a sert eleştiri‘‘Yanınızdakileri ler yönelten Turan Çömez ile parti için iyi seçin. güvenoylaması isteDanışmanlarınız yen Hatay Milletvebaşta olmak kili Fuat Geçen’in üzere devlet konuşmaması dikkat çekti. Maliye Bakanı adamlığına Unakatın ise internet yakışır sıfatta sitesinde verdiği yaolsunlar’’ dedi. nıtları broşür haline getirerek milletvekillerine dağıttı. Afyon Milletvekili Mahmut Koçak bakanları eleştirerek ‘‘Milletvekillerini bürokratlara ezdirmeyin’’ dedi. Milletin tarım konusunda çok hassas olduğun anlatan Koçak ‘‘Hükümete gelmeden önce bazı sözler verdik. Bunları karşılamalıyız’’ dedi. Konya Milletvekili Ahmet Işık, Unakıtan’ı ayakta alkışlamak istediğini belirterek birlik ve beraberlik içinde olunması gerektiğini söyledi. Bilecik Milletvekili Fahrettin Poyraz, muhalif milletvekillerine sert tepki göstererek ‘‘Keşke dışarıda, sağda solda konuşanlar gelip burada konuşsalardı. Onları dinleme fırsatımız olsaydı. Gelin mikrofon, kürsü burada. Buradan konuşun’’ dedi. Bir başka milletvekili de ‘‘Cumhurbaşkanı’nı biz seçmeliyiz. Halk bizi bunun niçin göreve getirdi, çoğunluk verdi’’ diye konuştu. Fehmi Uyanık, Erdoğan’a ‘‘Biraz daha sakin ve güleryüzlü olursanız daha iyi olur’’ dedi. Milletvekillerinin maaşlarının yetersiz olduğunu anlatan Uyanık, ‘‘Milletvekilleri geçinemiyor. Buna bir çözüm bulunmalı’’ görüşünü bildirdi. KIZILCAHAMAM Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, partisinin Kızılcahamam kampında CHP lideri Deniz Baykal’a sert eleştiriler yöneltirken askere de mesaj verdi. TSK üzerinden siyaset yapılmaya çalışıldığını kaydeden Erdoğan, kuvvet komutanları ve Genelkurmay Başkanı’nın atamasının nasıl yapılacağının anayasa ve yasalarda belli olduğunu söyledi. Erdoğan, ‘‘Ordumuzun hiyerarşik yapısı üzerindeki hassasiyeti her zaman gözetilecektir. Bu konuda nasıl davranacağımız konusunda muhalefetten akıl alacak değiliz’’ dedi. AKP’nin Kızılcahamam kampı dün Erdoğan’ın basın toplantısıyla başladı. Uzun bir konuşma yapan Erdoğan, CHP lideri Baykal’a sert eleştiriler yöneltti. Sivil ve darbe ifadelerinin yan yana kullanılmasının demokrasiden uzak bir davranış olduğunu kaydeden Erdoğan, ‘‘Bu çok çirkin bir demokrasiden nasipsizliktir. Türkiye’de iktidarın görevi anayasada bellidir. Biz bu yaklaşım tarzına uzak değiliz. Gayet iyi gidiyoruz. Bunların kendilerine göre bir çevreleri var. Bu çevrelerle birlikte bir şeyler yapma gayreti içindeler’’ dedi. TSK üzerinden siyaset yapıl AKP’nin Kızılcahamam kampı dün Erdoğan’ın basın toplantısıyla başladı. (Fotoğraf: AA) Erdoğan Ortadoğu gazetesine dava açtı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Ortadoğu gazetesinde yayımlanan bir yazı nedeniyle, gazete ve yazıyı kaleme alan Savaş Çolak’a 10 biner YTL manevi tazminat davası açtı. Başbakan’ın avukatı Fatih Şahin’in, Ankara 4. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açtığı davanın 4 sayfalık dilekçesinde, gazetede yayımlanan söz maya çalışıldığını kaydeden Erdoğan, kuvvet komutanları ve Genelkurmay Başkanı’nın atamasının nasıl yapılacağının anayasa ve yasalarda belli olduğunu söyledi. Erdoğan, ‘‘Anayasa ve yasalar neyi gerektiriyorsa bu iktidar da bunu yapacaktır ve bunu yaparken de özellikle ordumuzun hiyerarşik yapısı üzerindeki hassasiyeti her zaman gözetilecektir. Bu konuda nasıl davranacağımız konusunda muhalefetten akıl alacak değiliz’’ dedi. İşadamı Mehmet Ali Altınkonusu yazının, ‘‘fevkalade ağır, katlanılması ve tahammülü gayrikabil hakaretler içerdiği’’ belirtildi. Dilekçede, Ortadoğu gazetesinde 13 Şubat 2006 tarihinde ‘‘Adam Ol Adam’’ başlığıyla yer alan yazıda, ‘‘tahkir, tezyif eder beyanlara yer verildiği’’ belirtilerek gazetenin imtiyaz sahibi Zeki Saraçoğlu ve yazıyı kaleme alan Savaş Çolak’tan 10 biner YTL tazminat talep edildi. Erdoğan, partiyle halk arasında kurulan gönül bağını arızaya uğratmak isteyenler olduğunu söyledi. Erdoğan, şu görüşleri dile getirdi: ‘‘Halen seyir halinde olduğumuzu asla unutmayalım. Bu kısa vadeli bir yol değil, uzun soluklu bir yol. Seyir halindeyken yapılan hatalar olabilir. Yolculuk esnasında tökezleyenler, gücü azalanlar olabilir. Bizim burada görevimiz, tökezleyen, takatı kesilen arkadaşlarımıza omuz vererek hizmet kervanında geri kalmamalarını sağlamaktır.’’ dağ’ın ifade tutanağını Van Savcısı Ferhat Sarıkaya’ya gönderen Şemdinli Araştırma Komisyonu Başkanı Musa Sıvacıoğlu’na sahip çıkan Erdoğan, CHP’li komisyon üyelerini eleştirdi. CHP’li üyelerin komisyonda gizli kalması gereken görüşmeleri televizyonlara çıkarak dile getirmesinin etik olmadığını belirten Erdoğan, bu konuda konuşma yetkisinin başkanda olduğunu belirtti. Konuşmasında parti içi muhalefete yumuşak mesajlar veren asirmen?cumhuriyet.com.tr ‘‘Şimdiye kadar yapılmış en kapsamlı ve etkili Kürt Konferansı.’’ Toplantıya katılan ülkemizin önde gelen araştırmacılarının, aydınlarının, yazarların, çizerlerin ortak değerlendirmesi böyle. İki gün sürecek ‘‘Türkiye’nin Kürt Meselesi’’ başlıklı konferans dün Bilgi Üniversitesi’nde başladı. Ben bu yazıyı toplantıya öğle molası verildiğinde yazıyorum. Sabah iki toplantı yapıldı. İlk toplantının kamuoyu açısından en ilginç olan yanı İsmail Beşikçi’nin çok uzun aradan sonra ilk kez bir toplantıda konuşuyor olmasıydı. Beşikçi, ‘‘Kürt Sorunu’’nun en eski sözcülerinden, en çok acısını çekmiş araştırmacılarından birisiydi. Uzun yıllarını sırf araştırmaları nedeniyle cezaevinde geçirmişti. ??? Helsinki Yurttaşlar Derneği ve Empati Grubu’nun girişimiyle düzenlenen bu konferansın ilk bölümünde ‘‘Kürt Meselesinin Evrimi ve Tarihi Arka Plan’’ı konuşuldu. Profesör Mete Tunçay’ın yönettiği panelde İsmail Beşikçi, Birinci Dünya Savaşı’nın sonunda İngiltere ve Fransa’nın Kürtleri dört ülkeye bölen ve bir devlet kurmalarını engelleyen bir planı hayata geçirdiklerini anlattı. Sorunun tarihi olarak bu olu Kürt Konferansından İzlenimler... şumda yattığını ifade etti. Tabii burada akla hemen şu soru geliyor: Neden İngiltere ve Fransa, Kürtlerin bölünmesini ve ayrı bir devlet kurmalarını istemediler? Benim inancım o ki, Ulusal Kurtuluş Savaşı’nın da nedeni olan Anadolu’nun işgali bu sorunun cevabını oluşturuyor. ‘‘Ermeni tehciri’’ Türkleri ve Kürtleri, Kurtuluş Savaşı’nda bir arada tutan bir harç görevi yerine getirmişti. Anadolu’nun işgali, Türkleri ve Kürtleri cezalandırmayı amaçlayan bir içerik de taşıyordu. Anadolu’nun işgali karşısında Kürtler açısından iki seçenek söz konusuydu: Bir seçenek kendi topraklarını da işgal eden Fransızlarla, Türklere karşı birleşmekti. Bu onlara bir manda Kürt devletinin yolunu da açabilirdi. İkinci seçenek ise Türklerle birleşerek, yeni bir devletin kuruluşuna katkıda bulunmaktı. Kürtler, Türklerle ittifakı seçtiler. Bu onların bir Kürt devletinin kurulmasından vazgeçtikleri anlamına da geliyordu. Peki böyle bir tercihi neden yaptılar? Benim saptamam o ki, Fransızlarla yapacakları bir ittifak, o sırada Ermenileri destekleyen Batı ülkelerinin bölgedeki mandasını kabul etmek anlamına gelecekti. Bu ise, daha önce bölgeyi terk eden ve topraklarına el konulan Ermenilerin dönüşünü kabul etmek anlamına gelecekti. Bu ise Ermeni mülklerinin iadesi sorununu da Kürtlerin önlerine koyacaktı. Bunun Kürtlerin tercihinde önemli rol oynadığını sanıyorum. ??? Konferansın ikinci oturumunda ‘‘örgütlenmeler ve deneyimler’’ konuşuldu. Bu bölümün en etkili ve çarpıcı konuşmasını Diyarbakır Kadın Merkezi(KAMER) Başkanı Nebahat Akkoç yaptı. Akkoç, kendilerinin bölgedeki kadın sorunuyla uğraşmasını, bölgeye egemen olan anlayışın küçümsediğini ve siyaset dışı saydığını anlattı. Halbuki, en önemli siyasi mücadeleyi biz yürütüyoruz dedi. Akkoç, kadın konusunda, erkek egemen anlayışın milliyet ayrımı yapmaksızın ortak bir tavır içinde olduğuna da dikkat çekti. Bazılarının onlara şöyle tavsiyelerde bulunduğunu aktardı: ‘‘Siz biraz daha dayak yiyin. Biz Kürtleri kurtarınca sizi de kurtarmış olacağız.’’ Artık Kürt kadınları buna razı değildi. Kendi duruşları ve kendi örgütlenmeleriyle sahneye çıkıyorlardı. Kadın duruşu, kadın özgürlüğü Kürt hareketinin modernleşmesinde önemli bir nokta olarak görünüyordu. Kürt kadınlarının sahneye çıkışı Kürt siyasetçilerini zorluyordu. ??? Bu arada Zozan Özgökçe’nin kadın sorununa vurgu yapan, Ruşen Arslan’ın Kürt İsyanları konusunu yeniden irdeleyen, Serhat Bucak’ın şiddeti açıkça reddetmeden çözüm olmayacağını belirten, Ercan Karakaş’ın da sosyal demokrasinin bu konudaki zaaflarına dikkat çeken konuşmaları önemliydi. Ahmet Türk ise DTP olarak son yaptıkları açıklamaların medyada yer almamasını eleştirdi. Demokratik bir siyaset ortaya konulursa sorun üniter devlet içinde çözülür dedi. Türk’ün konuşmasında ilginç olan noktalardan birisi şuydu: PKK’nin silahlı olmasını devlet de istiyor gibi bir izlenim içindeyiz. Salim Uslu ise, bölgedeki sivil toplum örgütlerinin yaşadığı sıkıntıları ifade etti. Öğleden sonraki konuşmaları da yarın aktarmaya devam edeceğim. CUMHURİYET 04 CMYK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle