22 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 15 ŞUBAT 2006 ÇARŞAMBA 8 TÜRKİYE İstanbul Edirne Kocaeli Çanakkale İzmir Manisa Aydın Denizli Zonguldak Açık İstanbul HABERLERİN DEVAMI K B K B B B B B K 3 4 2 5 8 5 8 4 2 Sinop Samsun Trabzon Giresun Ankara Eskişehir Konya Sıvas Antalya K K K K K K K K B 3 3 3 4 3 3 5 2 14 Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars Y Y Y Y Y Y K K K 14 14 8 10 5 7 0 4 1 Trabzon Ankara İzmir Hakkari Antalya Adana Ş.Urfa Erzurum Bütün bölgelerimiz çok bulutlu, Marmara’nın doğusu, Karadeniz, İç Anadolu, Doğu Akdeniz, Doğu ve Güneydoğu Anadolu ile Afyon ve Kütahya çevreleri yağışlı geçecek. Yağışlar Karadeniz, Doğu Anadolu’nun kuzey ve doğusu ile Güneydou Anadolu’nun doğusunda etkili olmak üzere, Doğu Akdeniz kıyılarında karla karışık yağmur, diğer yerlerde kar şeklinde olacak. Hava sıcaklığı azalmaya devam edecek. DIŞ MERKEZLER Oslo K 2 Helsinki B 2 Stockholm B 0 Londra B 11 Amsterdam Y 8 Brüksel PB 6 Paris PB 5 Bonn PB 6 Münih Y 7 Yağmurlu Stockholm Berlin Budapeşte Madrid Viyana Belgrad Sofya Roma Atina Zürih K 2 K 4 PB 17 K 6 PB 2 K 0 Y 11 Y 8 Y 7 Moskova Aşkabat Astana Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam Karlı PB S K B Y PB K PB Y 8 21 5 14 4 11 6 13 13 Londra Berlin Moskova Belgrad Madrid Ankara Taşkent Tahran Kahire Sulu kar Gök gürültülü Parçalı bulutlu Sisli Bulutlu Çok bulutlu GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK ? Baştarafı 1. Sayfada Bu iktidarın gerçek yüzü bir kez daha sergilendi. Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yücel Aşkın’a reva görülen muameleyi masum birkaç cümleyle eleştiren Mustafa Koç’u, aynı konuda iktidara yüklenen ana muhalefeti ‘‘yargıyı etkilemeye çalışmakla’’ suçlayan ve fakat yargıyı değil eleştirmek, saldırgan ifadelerle karşısına alan bu iktidarın başındaki; Bay Başbakan, Bay Dışişleri ve Adalet bakanlarının demeçlerini, açıklamalarını unutmak olanaklı mı? ??? Bellekler zayıf olabilir ama, arşivler unutmaz. Yargıyı etkilemek savı, iktidarın son günlerdeki tutumuyla kıyaslandığında hafif, hatta solda sıfır kalır! Danıştay 2. Dairesi’nin bir öğretmenin okula gidiş gelişlerinde türban takmasını laikliğe aykırı bulan kararı açıklanır açıklanmaz; yargı erkiyle ilgili bir numaralı bakan Adalet Bakanı Çiçek Cemil, Danıştay’a saldırının kapısını araladı. ‘‘Bu karar’’ dedi Bakan Çiçek, ‘‘ortalığı, günlük yaşamı karıştıracak, olumsuz etkileyecek, keyfi işlemlere vesile olabilecek bir karardır’’. Hızını alamadı; Danıştay’ı yere vuracak, türban sevdalılarına hoş görünecek, yandaş partililere yargının ağzının payını nasıl verdi Adalet Bakanımız dedirtecek değerde savlar içeren cümlelerle Danıştay’a yüklenmeye devam etti. İnanmayacaksınız ama, dedi ki: ‘‘Şimdi soğuk nedeniyle başını örtmüş bir hanım memur, daireye öyle girerse suç mu işlemiş olacak veya bu gerekçeyle tayini mi çıkacak?’’ Yetinmedi bu örnekle, bir başkasına geçti: ‘‘Acil servise başı örtülü bir hanım hasta geldi, doktor bakmayacak mı?’’ Adalet gibi yüce bir kavramı temsil eden bir bakanlığın başında bulunan bir siyasetçinin Türkiye’de görülmemiş, yaşanmamış, görülmeyecek, yaşanmayacak böyle örneklerle yargıya, Danıştay’a saldırması yakışık alıyor mu? ??? Ya Başbakan beyefendi hazretleri... Türban deyince, çözemediği türban konusu aklına gelince ya da siyasal bir simgeye dönüştürdükleri türban bir vesile aklına düşünce veya son olayda olduğu gibi türban Danıştay’dan da bir darbe yiyince... vay efendim vay... Tutmayın eşi türbanlı Başbakan’ı. Uzun tabanlı kürsüde bir sağa bir sola giderken elindeki mikrofondan bağırıyor: (Danıştay’a) ‘‘Efendi, bu senin değil Diyanet’in işi!’’ Evet ama türbanı hukuksal açıdan irdelemek ve topluma yön vermek Diyanet’in değil, yargının görevi. Gel de anlat! Aldı ya sazı eline, vuruyor: ‘‘Bunlar (Kim? Elbette yargıyı işaret ediyor) bu gidişle evin içini de karıştıracaklar’’. Hoppala! Nereden çıktı bu uydurma savlar demeye kalmadan; Başbakan’dan tehdit: ‘‘Bu ülkede gerginlik olmasın diye sabrediyor’’muş. Sabrı tükenirse ne yapar acaba? Danıştay’ı kendine benzetecek bir yol buldu da onu mu uygulayacak? Hadi canım sen de; ateş olsa cirmi kadar yer yakar! ??? Başbakanları konuşur da aziz arkadaşı, kimi konularda hafif tertip kavgalı da olsalar can yoldaşı dış siyasetimizin gülü, türbanlı eşli Abdullah Bey susar mı? O da ‘‘böyle bir yaklaşımla’’... bakın nereye varacağımızı söylüyor: ‘‘...Yarın oruç tutan bir öğretmeni bile öğrenciye yanlış örnek oluyor diye suçlarsınız’’. Haydaaaa! Oruca müdahale edilmeyen bir ülkede aman dikkat; bu saptamayı yapan nazara gelmesin! Ve... Tanrı aklımızı korusun! Saldırı niteliğindeki bu demeçlere karşı Danıştay Başkanlar Kurulu, iktidarı anlamsız suçlamalarıyla baş başa bırakan bir açıklama yaptı. Danıştay yargı sürecinin sürdüğüne dikkat çekiyor. Yargıyla yürütmeyi karşı karşıya getirmeye çalışan iktidarın son tutumunun anayasanın 138. maddesine aykırılığını da anımsatıyor. Tabii anlayana... anlamayana... davul zurna az! Türbana bir ret daha Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, imam hatip lisesi öğrencilerinin ve bir öğretim üyesinin başvurularını laiklik ilkesine vurgu yaparak geri çevirdi ? Baştarafı 1. Sayfada METODOLOJİ TARTIŞILIYOR çelerindeki imam hatip okullarında okuyan 60 öğrenci ve bu öğrencilerden 34’ünün velilerinden oluşan 94 kişilik bir grubun 2002 yılında yaptığı başvuruyu kapsıyor. Şikâyetçiler, imam hatip okullarında türbanla derslere girilmesine getirilen yasağın eğitim ve din özgürlüklerine aykırı olduğu ve ayrımcılık oluşturduğu tezlerini savunmuşlardı. Diğer karar ise İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde öğretim üyeliği yapan ve derslere türbanlı giremediği için Ankara’dan davacı olan Sevgi Kurtulmuş’un 2001 yılında yaptığı başvuruyla ilgili. Kurtulmuş da din özgürlüğünün ihlal edildiği ve kendisine ayrımcılık yapıldı ğı tezlerini savunmuştu. AİHM, her iki başvuruyu da tüm tezleriyle reddetti. Mahkeme bu kararlarını büyük ölçüde, kısaca ‘‘türban davası’’ olarak bilinen Leyla Şahin davası kararındaki hükümlere dayandırdı ve Türkiye’de laikliğin spesifik önemine bir kez daha vurguda bulundu. Kararlarda; Türkiye’de gerek Milli Eğitim Bakanlığı Ortaöğretim Kurumları Ödül ve Disiplin Yönetmeliği, gerekse Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Çalışan Personelin KılıkKıyafet Yönetmeliği’nin AİHS’yle uyumlu olduğu belirtiliyor. AİHM kararlarında bu konulardaki Anayasa Mahkemesi ve Danıştay kararlarına da atıfta bulunuluyor ve bu kararların Strasbourg Mahkemesi tarafından benimsendiği not ediliyor. Mahke menin kamu personeline yönelik kılık kıyafet yönetmeliği kararında, devlet memuru statüsüne sahip kişilerin dini inançlarını kamusal alanda ifade etme konusunda ihtiyatlı davranmaları gerektiği de vurgulanıyor. Her iki kararda, gerek imam hatip okullarına girenlerin gerekse kamu personeli sıfatıyla üniversitede çalışmaya başlayanların kılık kıyafet yönetmelikleri konusunda okula yazılırken veya işe girerken bilgilendirildikleri de hatırlatılıyor. AİHM bu iki kararı şikâyetlerin kabul edilebilirlik aşamasında aldı. Bu da Leyla Şahin kararının hem türbanı hem de kamusal alanda kılık kıyafet yönetmelikleri konusunda gerçek anlamda bir emsal haline geldiği şeklinde yorumlanıyor. Anketlerde ‘temsil’ sıkıntısı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Vatan gazetesinin dünkü sayısında yer alan ve AKP’nin oy oranını yüzde 31.5 ile 38.7 arasında gösteren seçim anketleri metodolojik açıdan tartışılıyor. TNS Piar’dan Mehmet Aktulga ‘‘Böyle anketlerde siyasi yapıyı doğru temsil etmek için standart bir araştırmaya göre daha fazla il dahil etmek ve anketin kırsal kesimi de içermesini sağlayacak şekilde denek sayısını arttırmak gerekir’’ diye konuştu. Aktulga, şunları söyledi: ‘‘Kamuoyu araştırmalarında normal nüfusun da ötesinde siyasi yapıyı da temsil etmek önemli olacağı için, Türkiye’nin yapısını temsil eden daha fazla il dahil etmek gerekir. Örnek büyüklüğünün de o anlamda, kırsal kesimi de içerecek şekilde arttırılması gerekir.’’ ‘En az 20 il olmalı’ BAŞBAKAN ERDOĞAN AÇMIŞTI Penguen davası düştü ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Tayyip Erdoğan’ın, ‘‘Tayyipler Âlemi’’ konulu karikatürleri yayımlayan Penguen dergisi aleyhine açtığı 40 bin YTL’lik manevi tazminat davası reddedildi. Ankara 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülen davanın duruşmasına, Erdoğan ve Penguen dergisinin avukatları katıldılar. Erdoğan’ın avukatı Fatih Şahin, karikatürlerin müvekkilinin kişilik haklarına saldırı teşkil ettiğini savunarak davanın kabulüne karar verilmesini istedi. Derginin avukatları ise karikatürler nedeniyle kişilik haklarının ihlal edildiği iddiasının kabul edilemeyeceği, Erdoğan ile çizilen karikatürler arasında herhangi bir özdeşleştirme yapılmadığı ve hakaret kastı bulunmadığı yönündeki eski dilekçelerini yinelediler. Yargıç Beyhan Azman, tarafların görüşlerini aldıktan sonra davanın reddine karar verildiğini açıkladı. Penguen adlı haftalık mizah dergisinin 24 Şubat 2005 tarih ve 127 No’lu sayısının kapağında, ‘‘Karikatürist Musa Kart, ‘Tayyip Erdoğan kafalı kedi’ çizdiği için ceza aldı’’ üst başlıklı ve Erdoğan’ı fil, zürafa, maymun, deve, kurbağa, yılan, inek ve ördek şeklinde betimleyen ‘‘Tayyipler Âlemi’’ konulu karikatürlere yer verilmişti. ‘Halklardan özür dilensin’ Irak’ta İşgale Hayır Koordinasyonu ve Ezilenlerin Sosyalist Platformu (ESP) üyesi bir grup, Fransız Konsolosluğu önünde bir araya gelerek İslam dünyasında tepkilere yol açan karikatürlerin bir din sorunu olmadığını, sorunun halkların aşağılanması, iradelerin ezilmek istenmesi olduğunu vurguladı. Grup adına yapılan açıklamada ‘‘karikatür krizi’’nin emparyalizmin halkları birbirine düşman etme ve İran’a saldırı zemini hazırlama politikasından bağımsız olmadığı öne sürüldü. Açıklamada ‘‘Emperyalistler halkların inançlarına pervasızca saldırırken, en büyük cesareti ve desteği işbirlikçi iktidardan ve özellikle ‘islamcı’, ‘müslüman’ geçinen yönetimden almaktadır. AKP hükümeti emparyalistlere özür dileyin bile diyememekte. Emperyalizm halklardan özür dilemelidir” denildi. (Fotoğraf: KAAN SAĞANAK) Uzmanlar, Türkiye genelini temsil edebilmesi için ‘‘en az 20 il’’ ve kırkent ayrımı yapılabilmesi için de ‘‘il başına en az 150 kişi’’ ile görüşülmesi gerektiğini belirtirken, Vatan gazetesinin yer verdiği üç anketin bu şartları yerine getirmediği dikkati çekti. Buna karşın Vatan’da yapılan açıklamada her üç anketin de kırsal kesimi içerdiği ifade edildi. Vatan gazetesinde yer alan anketler ve sonuçları şöyle: Sonar anketi: 15 ilde toplam bin 600 kişiyle görüşüldü. Buna göre il sayısı 20’yi bulmazken, il başına görüşülen denek sayısı 106 oldu. Ankete göre AKP yüzde 32, CHP yüzde 13.1, DYP yüzde 12.1 ve MHP 10.2 oy aldı. Konsensus anketi: 27 ilde 420’si kırsal kesimden olmak üzere toplam bin 200 kişi ile görüşüldü. Buna göre il sayısı yeterli görülürken, 44 olarak belirlenen il başına görüşülen kişi sayısı düşük kaldı. Ankete göre AKP yüzde 31.5, CHP ise yüzde 12.1 oranında oy aldı. Yönelim anketi: Araştırmada en büyük 5 kent dahil 12 büyük kent ile nüfusu 100 binden az 14 küçük kent ve kasabada olmak üzere toplam 70 yerleşim yerinde 2 bin 400 kişiyle görüşüldü. Buna göre yerleşim merkezi başına 34 kişi ile görüşüldü. Anket sonuçlarına göre AKP yüzde 38.7, CHP ise yüzde 11 oranında oy aldı. ANKETLERİ DEĞERLENDİRDİ Erdoğan: Eleştiririm Başbakan Erdoğan ise gazetecilerin soruları üzerine ‘‘Benim düşüncem; basın özgürlüğü hiçbir zaman hakaret özgürlüğünü getirmez. Ben kararın gerekçesini görmüş değilim. Gördüğüm zaman gerekli eleştirimi de orada yaparım’’ dedi. Erdoğan: Seçim zamanında olacak ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Tayyip Erdoğan, AKP Grup Toplantısı’nda gazetelerde yayımlanan anketlerle ilgili değerlendirmelerde bulundu. Erdoğan, anketlerin halkı yanıltmak ve seçimlerin dört yılda bir yapılmasını sağlamak için düzenlendiğini savundu.Erdoğan, ‘‘Seçimlerin zamanında yapılacağından hiç kimsenin kuşkusu olmasın’’ dedi. Erdoğan, cumhurbaşkanını seçmeden seçime gitmeyeceklerini de yineledi. BAYINDIRLIK BAKANLIĞI CHP’den İstanbul’a müdahaleye tepki İstanbul Haber Servisi İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Meclisi, Galataport’un imar planlarının onaylanmasının iptali amacıyla Danıştay’da açtığı davadan, itiraza neden olan teknik gerekçelerin ortadan kalktığı gerekçesiyle vazgeçme kararı aldı. CHP Grubu, Bayındırlık ve İskân Bakanlığı’nın İstanbul’a ilişkin plan hazırlamasını protesto ederek, İBB Meclis toplantısını terk etti. İBB Meclisi’nin dünkü oturumunda Hukuk Komisyonu’nun, Tophane Salıpazarı Kruvaziyer Yat Limanı (Galataport) davasından vazgeçilmesi yönündeki raporu görüşüldü. Raporda, davanın gerekçesini oluşturan imar planlarındaki çekincelerin giderilduğu belirtildi. CHP’li meclis üyesi ve Hukuk Komisyonu üyesi Hatice Bayram, davadan vazgeçilmemesi gerektiğini söyledi. Ancak rapor, oyçokluğu ile kabul edildi. Gazeteciler Kahire’de buluştu Avrupa Komisyonu AvrupaAkdeniz Ortaklığı üyesi 35 ülkeden temsilciler Hz. Muhammet karikatürlerini masaya yatırdı ve basın özgürlüğünü tartıştı LEYLA TAVŞANOĞLU CHP salonu terk etti İBB Meclisi’nin açılışında konuşan CHP Grup Başkanvekili Kemal Akar, zaman zaman meclisin bypass edilerek bazı kararlar alındığını belirterek, ‘‘Elimize bir karar geçti. Buna göre Bayındırlık ve İmar Bakanlığı, Zincirlikuyu’daki Karayolları 17. Bölge Müdürlüğü’nü kapsayan 1/5000 ve 1/1000’lik iki imar planı yapmış. Bu planlar, 4 kez Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’dan dönmüş. Ancak Kadir Topbaş, planları meclise getirmeden onaylamış. Bu, meclise saygısızlıktır’’ dedi. Daha sonra CHP’li meclis üyeleri, gözlemci bırakarak salonu terk ettiler AKP Grup Başkanvekili Hüseyin Evliyaoğlu, CHP’nin TBMM’ye bu konuda yasa çıkması için teklif vermesini önerdi. KAHİRE AvrupaAkdeniz Ortaklığı’nın (EUROMED) sürdürülebilir olması için Avrupa Komisyonu’nun çalışmaları devam ediyor. Bu ortaklığın gelişip güçlenmesi amacıyla geçen eylül ayında Ürdün’de, Lut Gölü kıyısında başlayıp ekimde Fransa’nın Marsilya, kasımda da İspanya’nın Barselona kentlerinde yapılan üçlü gazeteciler toplantısının devamının gelip gelmeyeceği merak konusu olmuştu. Özellikle Barselona zirvesinin, Akdenizli ortaklardan sadece ikisinin liderinin katılması yüzünden hemen hemen fiyaskoyla sonuçlanmasının ardından Avrupa Komisyonu AvrupaAkdeniz Ortaklığı üyesi 35 ülkeden birer gazeteci bir Çekirdek Grup oluşturuyor. Bu Çekirdek Grup geçen hafta sonunda Mısır’ın başkenti Kahire’de bir ön toplantı yapıyor. Kahire toplantısından çıkan sonuç, sekiz aylık bir süreçte ülkeler bazında dar toplantıların yapılacağı, genel bir konferansınsa büyük olasılıkla kasım ayı içinde oluşturulacağı. İki gün süren Kahire toplantısında önemle üzerinde durulan konu, Hazreti Muhammet karikatürlerinin yarattığı infial ortamı. Konuşmacılar bu karikatürler ve yarattığı tepkilerin medyanın toplumlardaki ağırlıklı rolünü ortaya çıkardığını vurguluyorlar. Yabancı düşmanlığı, ırkçılık gibi eğilimlerin ciddi boyutlarda tırmandığına dikkat çekiliyor. Kriz iletişim merkezi istendi AvrupaAkdeniz Ortaklığı ülkeleri gazetecileri arasında bir kriz iletişim merkezi kurulması fikri ortaya atılıyor. Gazetecilikte okul eğitiminin önemini bir başka katılımcı daha şu sözlerle vurguluyor: Liselerde okul gazetelerinin çıkarılmasına özen gösterilmeli. İkinci olarak da Güney ve Kuzey Avrupa medya organları arasında gazeteci değiş tokuşu yapılmalı. Böylece karşılıklı ola rak gerçekler daha belirgin olarak öğrenilebilir. Kahire toplantısında öbür konuşmalar ve tartışmalar şöyle gelişiyor: AB içinde basın özgürlüğü yeniden tarif edilmeli. Basın özgürlüğü kavramı gözden geçirilmeli. Özellikle Akdeniz ya da Güney Avrupa ülkelerinde basın özgürlüğü konusu ciddiyetle ele alınmalı. Çünkü bu ülkelerde her şey siyah ya da beyaz değil. Bu bağlamda siyasi çok seslilik ve katılımcılığa odaklanılmalı. Bir kere ülkelerde genel seçimler belirleyici oluyor. Basın özgürlüğü olmadan özgür seçim süreci de olamaz. Radikal İslamcıların basın özgürlüğüne ihtiyaçları yok. Radikal İslamla ancak tam basın özgürlüğü sağlandığı zaman baş edilebilir. İyi komşuluk siyaseti AvrupaAkdeniz Ortaklığı’nda işbirliği sürecini güçlendirir. İsrail ve Arap ülkeleri arasındaki çatışma uzun yıllar basın özgürlüğünün baskı altına alınması aracı olarak kullanılmıştır. Akdeniz ya da Güney Avrupa ülkelerinde basın özgürlüğünün tam yerleşmesi isteniyorsa öncelikle o ülkelerdeki ekonomik reformların hayata geçirilmesi ön plana çıkarılmalıdır. Bu bağlamda basın ve medyanın özelleştirilmesine önem verilmelidir. Faili meçhul cinayetler Basın ve medyada en önemli olan insan unsurudur. Bilgi birikimi, bilgi olgunluğu olan gazetecilerden yoksunluk basın ve medyayı geriye götürür. Ayrıca gazeteciyle çalıştığı kurum arasında parasal konu önemli bir unsur olarak ortaya çıkıyor. Gazeteci örneğin görece az maaşla bir gazetede çalışıyorsa ve bir televizyon kanalından çok daha yüksek ücretle teklif aldıysa parasal tercihleri ön plana geçiyor. Bir başka oturumda gazetecilerin güvenliği konusu ele alınıyor. Özellikle Akdeniz ülkelerinde gazetecilerin faili meçhul cinayetlere kurban gitmelerinin neredeyse olağan olaylar haline gelmeleri üzerinde duruluyor. 15 milyon aileye fidan kampanyası Çevre ve Orman Bakanlığı, 15 milyon aileye 15 milyon fidan kampanyası başlattı. Çevre ve Orman Bakanlığı İstanbul İl Müdürü Doç. Dr. Mehmet Emin Birpınar, Sirkeci garında İstanbul Vali Yardımcısı Gazi Kaya ile birlikte yurttaşlara fidan dağıttı. Kaya, fidan dağıtımının Sevgililer Günü’ne denk gelmesinin güzel bir rastlantı olduğunu anımsatarak insanların birbirine çiçek ve gül yerine ağaç fidanı da hediye etmelerini istedi. Birpınar ise kampanyanın mayıs sonuna dek süreceğini belirterek ‘‘Kentte bu yıl hedefimiz 2 milyon fidan büyütmek’’diye konuştu. (Fotoğraf: NİHAN İNAL) CUMHURİYET 08 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle