17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 5 ARALIK 2006 SALI 14 KÜLTÜR kultur?cumhuriyet.com.tr Beşiktaş Belediyesi Prodüksiyon Tiyatrosu’nun oyunu, Akatlar Kültür Merkezi’nde Zeliha Berksoy yorumuyla sahneleniyor AYNA ADNAN BİNYAZAR Mikadonun Çöpleri... da etkin bir şekilde nedensonuç düzeyinde kullanılmıştır. ORUMLAR Timuçin Esen, Erkeğin içsel inişçıkışlarını, içinde kopan fırtınaları ve bunların dışa yansımalarını etkileyici bir oyunculukla veriyor. Devin Özgür Çınar, Kadının çaresizliğini ama buna karyunlarım içinde en anlaşın dünyaya bakışında daha dingin yamadığım, bu oyundur” olabilen bir insanın hesaplaşmadiyor Melih Cevdet Anday. “Doğlarını aynı etkileyici dille aktarıyor rusu aranırsa ben bütün oyunlaizleyiciye. Zor, ama oyuncuya gerımda, anlayamadığım kişileri ve niş hareket alanları sağlayan roller. olayları işlemişimdir. Bildiklerimi Yanılmıyorsam, gerek Timuçin ne diye yazayım...” Şairin aklımdaEsen gerekse Devin Özgür Çınar, ki şu dizeleriyle buluşuyor sanki bu tiyatroda profesyonelliğe “Mikasözleri; “İşte avuç avuç serpiyodonun Çöpleri” ile adım attılar. Kendilerine oyunun yönetmeni rum bütün sözcükleri kuşlara, gül olan Zeliha Berksoy tarafından sudiplerine.” “Mikadonun Çöplenulan olanakları kanımca başarıyri”, onun imgelerle yüklü derin dünla değerlendirmişler. yasını, yaşamla hesaplaşmasını ve Melih Cevdet Anday; insan, yagerçek ile gerçeküstü arasındaki gelşam, hayata tutunamamak gibi içgitleri verir. Her şeye karşın umut sel çelişkileri ortaya koyarken, bibir denge unsurudur oyunda. Onun reyin toplumsal düzen içindeki müyalın, yalın olduğu kadar da zengin cadelesini de dile getirir “Mikadodilidir seyirciyi (okuru) içine çeken, nun Çöpleri”nde. Zeliha Berkdüşünmeye iten. soy, metnin olağandışı yapısını MeBeşiktaş Belediyesi Prodüksiyon lih Cevdet Anday’ın dilindeki inTiyatrosu, “Mikadonun Çöpleri”ni celiği bozmadan sahneye taşımış. Akatlar Kültür Merkezi Sahnesi’nde Metnin sınırdaki diyaloglarını BaZeliha Berksoy’un yorumuyla oyrış Dinçel’in sahne tasarımında nuyor. 2006 tiyatro sezonunun kuşöne çıkan yuvarlak yapının içinde kusuz zevkle izlenen çalışmalarından ve dışında oynatmış sanatçılara. biri. Olağanüstü ve zor bir metni adım adım çözerek ilerlemiş Berksoy. AYATA DAYATMAK Yazarın, kadınerkek ilişkisinin Soğuk bir kış gecesinde yolları keötesinde daha geniş bir alana taşısişen KADIN ve ERKEK, çevrele Oyunda, Devin Özgür Çınar ve Timuçin Esen rol alıyor. dığı sorgulamaları sinemasal bir rindeki sis perdesini yırtarak iletianlatımla da desteklemiş. Bu arayata karşı sürekli bir direniş ve öfke içindeşim kurabilecekler midir? Zaman içinde bir da, Barış Dinçel’in sahnenin ortasında arka bağ, bir tür sevgi bağı oluşacak mıdır arala dir çünkü. Yaşamın sınırlarında dolaşmaktaplanda yer alan saat figürü, bir oda içinde sırında? Uyumsuz tiyatronun renklerini taşıyan dır adeta. Kadın ise dünyaya daha farklı bir kışmış kalmış olan bu iki insanın zaman kavbu oyunda söz konusu olan kadın erkek iliş pencereden bakar sanki. Daha insancıldır. Ka ramıyla ilişkisini vurgular. Zamanın donması, kisinin çok ötesinde, insan ilişkisidir. Yaşam dınerkek ilişkisinin temelinde sevginin yat zamanın akışı... Erdem Helvacıoğlu, şehir yadır. Yaşama tutunmak veya tutunamamaktır. ması gerektiğini savunur ve yavaş yavaş kar şantısını uğultulu, tınısal bir müzikle vererek Kadın ve Erkek konuştukça, ki bu süreçte ki şısındaki insanın kabuğunu kırmasına yar belki de bilinmezliklerin altını çizerken, Yakup şisel hesaplaşmalar öne çıkar, “Mikadonun dımcı olur. Sonuç, bir tür yüzleşebilme mi Çartık’ın ışık ve Başak Özdoğan Pirim’in kosÇöpleri”nin soyut, gerçeküstü yapısı belirle dir? tüm tasarımının yanı sıra, Therron Petternir. Birbirlerine tamamen yabancı olan bu iki Mikado oyunuyla simgelenen kişiler arasın son’un video tasarımı da (kar yağışı, karın doninsan sevişmek yerine konuşmayı yeğlerken, daki ilişki ve bu ilişkide denge arayışıdır. Sı ması, tekrar yağmaya başlaması zaman kavErkek, “Bütün konuşmalar saçmadır, kar nıfsal, çıkarcı yaşamlara karşı bir denge ara ramıyla örtüşen bir çalışma) yorumu destekşımdakini dinlemiyorum hiç” diyebilir. Ha yışı... Diyalektiğin kuralları oyunun temasın leyen unsurlar olarak dikkat çekiyor... Dehşet Saçanlar İnsan, insan olma yolunda ilerlerken, karşısında hep dehşet saçan iktidar sahiplerini bulmuştur. Dehşet, günümüzde de bir baskı yöntemidir; bilgisiz yöneticilerce, yarı gizli yarı açık; barış, eşitlik, adalet vaat edilerek dehşetin sınırı sürekli genişletiliyor. Dehşet, elinde tabanca, milletvekili oluyor. Seçmenleri, menevişli tabancaları ile onu Meclis’te ziyarete geliyor. İnsanın ahlak boşluğuna düştüğü bu ilişkiler ortamında sokaklarda silahlı dolaşmayı erdem saymak yadırganabilir mi?.. Küresel bağlamda para, ekonomi, nükleer yığılım, teknik, internet, dehşet yaratmanın silahı oldu. Hitler, bir toplumu geliştirecek birikimleri dehşet öğesine dönüştürerek 20. yüzyılı kana boyamıştı. Yüz binlerce Yahudi gaz odalarında can verirken, o, odasında, dünya biçimindeki bir balonla tekme gösterisi yapıyordu. Varlıklarını, saçtıkları dehşetten alan çağımızın “iktidar sahipleri” ilkel atalarının bugünkü vârisleridir. Kuşkusuz, ataları bugünün ilkellerinden uygardılar. ??? Bunca dehşete karşın, baskılar, aydınlanma düşüncesinin önünü kesememiştir. Erasmus’un 16. yüzyılın başlarında söylediği, “Hayvan hayvan olarak doğar, insan insan olarak doğmaz, oluşturulur” sözü, aydınlanmanın ilk kıvılcımı sayılmalıdır. Çağdaş eğitimin de temel ilkesi sayılabilecek bu sözün anahtar sözcüğü “oluşturulma” kavramı, embriyodan cenine, ceninden dünyayı onurlandıran insan varlığına, aydınlanmacı düşüncenin adıdır. İnsan, bildiklerinin, bilmediklerinin yanında devede kulak olduğunun bilincine eğitimle vardı, bilimin sonsuz evrenine kendini eğitme açtı. Ama nasıl bir eğitimle? İnsanı bilgi çöplüğünde bunaltmayan, onu kör inançların batağında eylemsizliğe sürüklemeyen, sanatın, edebiyatın, üretici bilimin dünyasına açan, özellikle de insanda öğrenme isteği yaratan bir eğitimle... Bu bağlamdaki bir eğitim uygulaması, kişinin algılama, duyumsama, kavrama yeteneğini geliştirir, ona yaratma gücü kazandırır. Ancak böyle bir eğitimden geçmiş birey, şu gerçekleri kavrayıp yorumlayabilir. Nice üniversiteleri bitirmesine, yüksek düzeyde görevler yüklenmesine karşın duyumsama gücü gelişmemiş bir babanın çocuğunu getirin gözünüzün önüne. Altında arabası, gazinoda masası var. Onun için eğitim araba markalarını ezberlemek, masalarda laf çürütmek. Hangi düşünceyle şu gerçekleri görüp yorumlayacak?.. ??? Baba, “millet iradesi”ni temsil onuruna ermiş bir politikacı. Ama düğünde eli tabancalı, toplantıda kavgacı, ne hak biliyor, ne hukuk. Kitap okumuyor, alt kültür tüketiminin dehşet saçan dizilerine takılmış. Televizyonlarda göründüğü oluyor; ülkemizde bir işçi, hayatı boyunca kazandıklarıyla karnını doyuramazken, o, altı aylık maaşıyla on iki villa sahibi olduğunu açıklıyor. Nice üniversite öğrencisi ortalarda aç sefil dolaşıyor; “iktidar sahibi”nin oğlu, rüşte ermemiş dörtte bir beyniyle, dışarının büyük şirketlerinin içerideki yetkili temsilcisi oluyor. Baba meydanlara çıkıyor, oğlunun ithal ettiği mısır taneleriyle tavuklara yem atıyor... Böyle bir gencin, ülkemizin nice erdemli kişisi dururken, dehşet saçan bir dizinin sözde devlet adına görev üstlenmiş eli kanlı çete başını örnek almasını niye yadırgıyoruz?.. [email protected] Y “O Jesus Angel Leon ve Miguel Angel Munoz. Akdeniz Çağdaş Müzik Günleri başladı Kültür Servisi Borusan Kültür Sanat, İtalyan Kültür Merkezi, Cervantes Enstitüsü (İspanya), İsveç Konsolosluğu ve Yunanistan Konsolosluğu tarafından düzenlenen ‘4. Akdeniz Çağdaş Müzik Günleri’ dün başladı. 10 Aralık’a dek sürecek olan etkinlik Akdeniz bölgesinden gelen bestecileri ve müzik yorumcularını, etkileşim içinde olabilecekleri bir zeminde bir araya getirerek müziğe dair ortak düşüncelerini ortaya çıkarmayı amaçlıyor. Etkinlik kapsamında her gün farklı bir Avrupalı müzik topluluğu İtalyan Kültür Merkezi’nde bir konser verecek. 19.30’da başlayacak konserlerin yanı sıra bir hafta süresince müzik alanında çeşitli konularda seminerler ve konferanslar gerçekleştirilecek. Ünlü İtalyan besteci Ada Gentile, 4. Akdeniz Çağdaş Müzik Günleri’nin onur konuğu olacak. 9 Aralık 2006 Cuma günü, Borusan Kültür Sanat’ta Ada Gentile’nin yapıtlarının tanıtıldığı bir söyleşi düzenlenecek. Ada Gentile halen, dünyanın en prestijli müzik okullarından biri olan Santa Cecilia Konservatuvarı Müdürü olarak görevini sürdürüyor. Dün Beyoğlu Şişmanoğlu Konağı’nda düzenlenen “Dünyada ve Akdeniz’de Müzik Tiyatrosu” konulu yuvarlak masa toplantısı ile başlayan ‘4. Akdeniz Çağdaş Müzik Günleri’, bugün saat 10.30’da İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’nda yapılacak Stockholm Saksofon Kuvartet’in ‘Üflemeli Çalgılarda Yeni Teknikler’ konulu semineriyle başlayacak. Ayrıca, etkinlik kapsamında bugün saat 14.00’te Bilgi Üniversitesi Dolapdere Kampusu’nda Spyros Sakkas’ın (bariton) ‘Bir İş Alanı Olarak Müzik’ konulu konferansı, saat 19.30’da Stockholm Saksofon Dörtlüsü’nün konseri yer alacak. Etkinlikler ücretsiz olarak izlenebilecek. (0 212 336 82 80) H Avrupa Sineması Ödülleri Donnersmarck ve Almodovar UĞUR HÜKÜM PARİS Bu sene Avrupa Sineması’nı Polonya ağırladı. Ülkenin Başkenti Varşova’da cumartesi akşamı yapılan bir törenle 2006 yılı Avrupa Sineması Ödülleri sahiplerini buldu. Yılın Avrupa filmi ödülünü Alman sinemacı Florian Henckel von Donnersmarck’ın “Das Leben der Anderen / Ötekilerin Hayatı” kazanırken “Volver/Dönüş” filminin yönetmeni İspanyol usta Pedro Almodovar yılın en iyi yönetmeni seçildi. Aynı filmin baş kadın oyuncusu Penelope Cruz, Avrupalı en eyi kadın, “Ötekilerin Hayatı”nın başaktörü Ulrich Mühe ise en iyi erkek oyuncu ödülleriyle taltif edildiler. 2006’nın Avru palı Senaryo Yazarı Donnersmarck, Avrupalı müzisyen ise “Volver”in bestecisi Alberto Iglesias’ın oldu. Avrupa Akademisi’nin tüm eserler için verilen onur ödülüne ise bu sene Polonya kökenli Fransız yönetmen Roman Polanski layık görüldü. 2006 yılı eleştirmenler ödülünü Fransız Philippe Garrel “Les Amants Reguliers/Düzgün Âşıklar”, belgesel ödülünü ise “Die Grosse Stille/ Büyük Sessizlik” filmiyle genç Alman sinemacı Philip Gröning kazandı. AŞARILI POLİSİYE FİLMİ : ‘13 TZAMETI’ Bir başka yeni nesil yönetmen, Gürcü kökenli Fransız yönetmen, B daha önce Venedik ve Sundance festivallerinde ödüllendirilmiş Gela Babluani başarılı polisiye filmi “13 Tzameti” ile Avrupalı yılın keşfi oldu. Merkezi Berlin’de bulunan ve bu yıl 19. kez düzenlenen Avrupa Film Akademisi Ödülleri öncelikle Avrupa sinemasını güçlendirmeyi hedefliyor. 1988’de kurulan ve bugün 1700 Avrupalı profesyonel sinema kuruluşunun desteğiyle yaşayan akademinin başkanlığını tanınmış Alman yönetmen Wim Wenders yapıyor. Orta Asya’dan Batı Avrupa’ya, Afrika’dan Ortadoğu’ya 56 ülke televizyonunda canlı veya kayıt olarak yayımlanan ödül töreni Türkiye’de gösterilmedi. ABD Sanat Ödülleri beş ünlüye ? LONDRA (BBC) Ocarlı yönetmen Steven Spielberg, Smokey Robinson, gösteri dünyasının en ünlü yapmıcılarından Andrew Lloyd Webber, bir ABD sanat kuruluşunca verilen ‘ABD Sanat Ödülleri’ni törenle aldılar. Kuruluş, şarkıcı Dolly Parton ile orkestra şefi Zubin Mehta’yı da ödüllendirdi.Tören öncesinde, Başkan Bush’un da katıldığı bir gala programı gerçekleştirildi. Kuruluş her yıl ülke sanatına katkıda bulunan isimleri, ABD sanatını kutlamak amacıyla onurlandırıyor. Bu yıl 29. kez düzenlenen ödüller, ABD sanatını dünya çapında temsil eden sanatçılara veriliyor. III. Kısa Film Senaryosu Yarışması ? Kültür Servisi Türkiye’de kısa film alanında amatör ve profesyonel olarak çalışan senaryo yazarları ve kısa filmcilerin desteklenmesi, özgün ve kaliteli senaryolardan hayata geçirilecek kısa filmlerin Türkiye’yi uluslararası alanda başarıyla temsil etmesine katkı sağlamayı amaçlayan İstanbul Film House ile Haftalık Antrakt Sinema Gazetesi bir kısa film senaryo yarışması düzenliyor. Herkese açık olan yarışmaya katılacak senaryoların daha önce ulusal ya da uluslararası hiçbir ödül almamış olması gerekiyor. Yarışmaya son katılım tarihi 15 Ocak 2007. Senaryolar ‘Haftalık Antrakt Sinema Gazetesi, Kuloğlu Mahallesi İstiklal Caddesi Gazeteci Erol Dernek Sokak İliyadi Apartmanı No: 7 Daire: 1 Beyoğlu 34433 İstanbul’ adresine postayla gönderilecek veya elden teslim edilecek. Yarışmaya katılacak senaryolar, Mehmet Açar, Pelin Batu, Feride Çetin, Sema Fener, Sibel Kekilli, Özgür Şeyben ve Deniz Yavuz’dan oluşan seçici kurul tarafından değerlendirilecek. Seçici kurul değerlendirilmesi ve yarışma sonuçları, 6 Mart 2007 günü açıklanacak. Yarışmada 3 bin YTL ’lik para ödülünü yalnızca bir senaryo kazanacak. İkincilik ve üçüncülük ödülleri verilmeyecek. Birinci seçilen senaryo dışında, seçici kurulun değer görmesi üzerine özel ödül de verebileceği açıklandı. (0 212 251 56 47 www.istanbulfilmhouse.com) CUMHURİYET 14 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle