17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 10 ARALIK 2006 PAZAR 4 HABERLER DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN Aşka ve Sevgiye Dair Sevgili, Galatasaray Lisesi’nin eskiden yılda bir kez, haziran ayında yapılan geleneksel pilav günü, bir süredir, aralık ayının ilk pazarındaki törenin de eklenmesiyle ikiye çıktı. Çok önemli bir iş veya seyahat olmaz ise, her ikisine de mutlaka gidiyorum. Aralık pilavlarında, 50 yıl öncenin mezuniyet dönemi öğrencileri altın madalyalar alıyorlar, akşam da, Vakıf’ın düzenlediği bir yemek veriliyor, Tevfik Fikret Salonu’nda, konuşmalar, konserler, anılarla dolu güzel bir gece oluyor, yıllardır aksatmadan gidiyorum. 3 Aralık günü, sabah yapılan törene gidemedim. Ama yaşanan olayı bilmiş olsaydım, önemli işimi erteleyip, mutlaka gider, Suna Kıraç’ı Tevfik Fikret Salonu’nu dolduran bütün Galatasaraylılarya birlikte ayakta alkışlardım. Suna Hanım, eşi İnan Kıraç’ın ellinci mezuniyet yılı madalya töreninde bulunmak üzere, yıllar sonra ilk kez basın önüne çıkıyordu. Galatasaraylılar tarafından böylesine coşku ve saygıyla karşılanmasının nedeni de, ne gözleriyle iletişim kurabilmesine yol açan hastalığına karşın yaşama böyle sarılmasına, hâlâ önemli işlere imza atmasına ne de vakıf başkanı olarak, camiaya sayısız hizmetleri geçmiş İnan Abimizin eşi olmasına bağlanabilirdi yalnızca. ??? Suna Kıraç, Galatasaray Lisesi ve Üniversitesi’ne büyük katkıları olmuş, Galatasaraylıların artık kendilerinden biri olarak kabul ettikleri, ”İnan’ın eşi” olmanın ötesinde, ondan bağımsız olarak, saydıkları ölçüde sevdikleri biriydi. Suna Hanım’ın, bu yılın mayıs ayında piyasaya çıkan, “Ömrümden Uzun İdeallerim Var”ı, uzun bir yolculuktan dönüşte elime geçtiğinde temmuz gelmişti; gazete ve dergilerde bu çoksatar yapıt hakkında o kadar çok yazı çıkmıştı ki, ilgiyle, beğeniyle okuduğum, kimi noktalarının üzerinde düşündüğüm (özellikle Ayşe Şasa’nın mektubu, Koç Ailesi’ndeki hiç aksatılmayan, her şeyi yazıya dökme, belgelendirme davranışı) bu kitap için bir şey yazamadım. Birçok konuda çok ilginç bulduğum kitaba bir de “aşk öyküsü” açısından bakanlar oldu mu bilmiyorum. Ama Suna Hanım’ın kaleminden, Galatasaray’dan üç sınıf büyüğüm İnan Abim ile evlenmesi ve ilişkileri bölümünü okurken, çok keyiflendim. Duygusallığını, kendisini tanıyanların yakından bildiği İnan Abi, böyle bir niteliği kaldırmayan bir uğraşa yıllarını vermesine karşın, o özelliğini hiç yitirmemiş, ömür boyu ikisini de birbiriyle iyi bağdaştırmış bir insandır. Evliliği ise, kitaptan öğrendiğime göre, hiç değilse Suna Hanım açısından, aşk değil de, mantık izdivacı olmuş. Satır aralarından anlaşıldığına göre, durum erkek tarafı için aynı değil. Tutkuyla sevmeyi bilen erkek ise, sabırlı ve ısrarcı sevgisiyle, yıllar içinde eşindeki saygıyı aşka çevirmeyi başarmış. ??? Kitabı okurken, aklıma Andre Gide’in “Les Faux Monnayeurs” (Kalpazanlar) adlı romanı geldi. Kadınlara pek büyük bir sempatiyle yaklaşmayan Gide, cinsi latife yaklaşımı yine kendisine benzeyen Shakespeare’den bir alıntıyla “Kadınları ya anlamak ya da sevmek gerekir, ama ikisini bir arada denemeyiniz” diyordu. Yukarıdaki deyişi çok beğenen Gide, romanının bir yerinde de şunları söylüyor: “Aşkın ani bir kristalleşmesinden, sonra da yavaş çözülmesinden söz ederler...” Birinci yaklaşımı, Gide’in ve Shakespeare’in meşreplerine verseniz bile, ikincisini bir kalemde silip atamazsınız; hele hele son zamanlarda, bu görüşü destekleyen yazılar çokça çıkar oldu. Ama “Ömrümden Uzun İdeallerim Var”ı okurken, bunun her zaman böyle olmayabileceğini, “kadınları hem anlayıp hem de sevmeyi bir arada gerçekleştirebilen bir âşığın, sevgilisinde, yavaş yavaş kristalleşip, sonra çözülmeyen bir aşkın kıvılcımını parlatabileceğini” görüyorsun Sevgili. Ve bu aşk , “Şirin’in aşkı ile dağları delen Ferhat’ın sevgisine” dönüşüp, insana yalnızca gözleriyle iletişim kurabildiği bir hastalık döneminde bile, düşünüp, projeler üretip, herkese yararlı yepyeni atılımlar yapma gücü de verebiliyormuş demek ki... Sanırım, 3 Aralık günü, Tevfik Fikret Salonu’ndaki alkışlar, Suna Hanım’ın yanı sıra, bize nice armağanlar sunmuş bu büyük aşka, ve onun iki kahramanından biri İnan Kıraç ile sevgili annesinin bugünkü azmini yaratanlardan kızı İpek Kıraç’a yöneltilmişti Sevgili. İdam edildiğinde 17’sindeydi Erdal Eren’in, 12 Eylül darbesinden kısa bir süre sonra doktor raporuna dayandırılarak idam edilişinin 26. yıldönümünde 78’liler tarafından dosya yeniden gündeme taşınıyor İstanbul Haber Servisi 78’liler Girişimi, 17 yaşındaki Erdal Eren’in 12 Eylül Askeri darbesinden kısa bir süre sonra doktor raporuna dayandırılarak idam edilişini yeniden gündeme getiriyor. 78’liler, idamının 26. yıldönümünde 13 Aralık Salı günü saat 12.00’de Taksim Gezi Parkı’nda Erdal Eren dosyasına ilişkin bilgileri açıklayacak. 78’liler Girişimi’nden yapılan açıklamada, dönemin Milli Güvenlik Konseyi başkanı Kenan Evren’in, “Asmayalım da besleyelim mi” sözüne dikkat çekilerek 50 kişinin idam edildiği ifade edildi. Açıklamaya göre 17 yaşındaki Erdal Eren’i idam sehbasına götüren süreç şöyle başladı: 30 Ocak 1980 tarihinde Yurtsever Devrimci Gençlik Derneği üyesi, ODTÜ öğrencisi Sinan Suner, MHP’li Bakan Cengiz Gökçek’in koruması Süleyman Ezendemir’in kurşunlarıyla yaşamını yitirdi. 2 Şubat 1980’de Suner’in öldürülmesini protesto gösterisine müdahale eden askerlere göstericiler arasında çıkan çatışmada er Zekeriya Önge yaşamını yitirdi, Erdal Eren’le birlikte 24 kişi gözaltına alındı. Önge’yi öldürdüğü iddiasıyla tutuklanan Erdal Eren, hızla yargılanarak 19 Mart 1980’de idama mahkum edildi. Ailevi nedenlerle ailesinin yaşını büyük yazdırmış olmasına karşın mahkeme, Eren’in gerçek yaşının tespiti için kemik tahlili yapılmasını engelledi. Eren’in öldürdüğü iddia edilen er Önge’nin otopsi raporlarında, ölüme neden olan kurşunun G3 tüfeğinden çıktığına dair görüşlerin yer aldığı otopsi raporlarına ulaşılamadı. Askeri Yargıtay 3. Dairesi’nin, önce “delillerin noksanlığı” nedeniyle esastan, ardından da “idamın müebbet hapse çevrilmesini gerektiren TCK’nin 59’uncu maddesinin uygulanmaması” nedeniyle usulden bozmasına rağmen, Daireler Kurulu iki kararı da reddetti. Eren, 13 Aralık 1980’de Ankara Merkez Cezaevi’nde idam edildi. asirmen?cumhuriyet.com.tr Yeni Asya 10.5 bin YTL ödeyecek ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Yargıtay, yerel mahkemenin Yeni Asya Genel Yayın Müdürü Kazım Güleçyüz’ün, yaşamını yitiren emekli Orgeneral Doğu Aktulga ile ilgili yazısı nedeniyle ailesine 10.5 bin YTL tazminat ödeme kararını onadı. Güleçyüz, 27 Ocak 2004 tarihli “Son Durak” başlıklı yazısında, Aktulga’yı görevdeyken yaptığı icraatı ve 28 Şubat sürecindeki misyonu nedeniyle eleştirmişti. Güleçyüz cezayı yasal faiziyle birlikte ödeyecek. AKP’li bakanlar ‘hesap verdi’ ? İstanbul Haber Servisi Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler, Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun ve Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, AKP İstanbul İl Başkanlığı’nın düzenlediği “AK Parti İstanbul’a Hesap Veriyor Buluşalım Konuşalım’’ başlıklı toplantılarına katılarak birer konuşma yaptı. Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, Marmaray Projesi’nin İstanbul’un trafik problemini çözeceğini söyledi. Güler, “Amacımız, İstanbul’da trafiğin tahammül edilebilir sınırlara çekilmesi. İnsanların, trafiğe çıktığına bin pişman olmaması’’ dedi. Emekli öğretmen dehşeti ? HATAY (Cumhuriyet) Hatay’ın İskenderun ilçesi Kocatepe Mahallesi’nde Mehmet Akif Camii önüne gelen emekli öğretmen İbrahim Cebeci, tekbir getirerek üzerinde taşıdığı tabancayla rasgele ateş etmeye başladı. Cebeci’nin açtığı ateş sırasında yoldan geçen 3 kişi yaralandı. Kalabalık tarafından linç edilmek istenen Cebeci, Adana Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’ne kaldırıldı. CUMHURİYET 04 CMYK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle