17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 10 ARALIK 2006 PAZAR 12 PAZAR KONUĞU leyla.tavsanoglu?cumhuriyet.com.tr Dağlık Karabağ’da askeri güç kullanılarak sorunun giderilemeyeceği görüldü Savaş çözüm getirmez İlk klasik otomobil müzayedesi ilgi gördü ? İSTANBUL (AA) Antik AŞ tarafından düzenlenen Klasik Otomobil Müzayedesi, Rahmi Koç Müzesi’nde yapıldı. Erdoğan Gönül Salonu’nda gerçekleştirilen ve Türkiye’de ilk olma özelliği taşıdığı belirtilen müzayedede; Jaguar, Bentley, MG, Citroen gibi gelenekselleşmiş Avrupa yapımı otomobillerin yanı sıra Chevrolet, Corvette, Impala, Pontiac, Ford gibi Amerikan yapımı otomobiller satışa sunuldu. 35 klasik otomobilin toplam 1 milyon 500 bin YTL’ye satıldığı müzayedede, 200 bin YTL’ye alıcı bulan 1957 model Bentley, en pahalıya satılan otomobil oldu. Müzayedeye, Rahmi Koç’un da aralarında bulunduğu çok sayıda ünlü isim katıldı. SÖYLEŞİ LEYLA TAVŞANOĞLU rivan’ın merkezindeki ünlü Cumhuriyet Alanı’ndayım. Tam karşımda Ermenistan Dışişleri Bakanlığı var. Birazdan Ermenistan Dışişleri Bakanı Vardan Oskanyan’la randevum var. Türkiye ve Ermenistan arasındaki ilişkiler, Azerbaycan’la olan Karabağ ve işgal altındaki Azeri bölgeleri, Fransa Millet Meclisi’nden geçen soykırımın reddinin cezalandırılmasını öngören yasa tasarısı, Ermenistan’ın kendini sözde Ermeni soykırımının Türkiye tarafından kabul edilmesine odaklamasını konuşacağız. Dışişleri Bakanlığı’nın ikinci katında bulunan Oskanyan’ın makamına çıkıyorum. Son derece görkemli, geniş bir makam odası. Çok yoğun diplomasi trafiği ve dış gezileri arasında bu görüşme için zaman ayırmaya özen gösterdiğini söylüyor: Basında 10 Aralık’ta (bugün) Dağlık Karabağ’da bağımsızlık için bir referandum yapılacağını okudum. Bu konuda ayrıntılı bilgi verir misiniz? OSKANYAN Bunu hemen düzelteyim. Dağlık Karabağ Anayasası halkın onayına sunuluyor. Bu referandum bağımsızlık ilanı için kesinlikle değil. Peki, bu referandumdan ne gibi bir sonuç çıkar sizce? Bakın, Dağlık Karabağ halkı 15 yıldır kendi yaşamlarını kendileri düzenliyorlar. Hiç kimseye de bağımlı değiller. Seçilmiş yetkilileri, kendi ekonomileri var. Dolayısıyla yıllardır yaşamlarını düzenlemek için yasalar ve yönetmelikler oluşturuluyor. Çünkü bu yasalar ve yönetmelikler olmaksızın Dağlık Karabağ halkı normal gündelik yaşamlarını sürdüremez. Ama bu yasalar ve yönetmeliklerin dayanması gereken bir temel, yasalar manzumesi var. O da anayasadır. Şimdi halk bu temel yasayı benimsemek için demokratik hakkını kullanmaktadır. Anayasanın kabul edilmesiyle birlikte Dağlık Karabağ’da işler de etkili olarak yürüyecektir. Referandum anayasa için Ama Dağlık Karabağ savaşında bölgenin yerlisi olan Azeriler kaçtı. Orada sadece Ermeniler kaldı. Bu durumda bu referandum ne kadar meşru olacak? O topraklarda yaşayan insanlar var. O insanların yaşamlarının yasal olarak düzenlenmesinden söz ediyoruz. Ne kadar yasa ve yönetmelik çıkarsa yaşamları da o kadar düzenli ve rayına oturmuş olacaktır. Daha şeffaf, daha anlaşılabilir olacaklardır. Karabağ halkının bir anayasaya sahip olması sadece onların değil herkesin yararına olacaktır. Zaman içinde müzakere süreci başka bir yola girer ve kaçkınlar geri dönerlerse o zaman yeni oluşuma uygun kararlar alınmasına çalışılacaktır. Ama bugün için orada yaşayan halkın kendi yaşamını düzenlemek için bir anayasaya ihtiyacı var. Karabağ’da bir parlamento var. O parlamento yasalar çıkarıyor. Bence anayasa da bu çizgide değerlendirilmeli. Yanılmıyorsam 1998’de Ermenistan’ın ilk cumhurbaşkanı Levon Ter Petrosyan ve Azerbaycan Cumhurbaşkanı rahmetli Haydar Aliyev, Dağlık Karabağ ve işgal altındaki yedi Azeri rayonundan Ermeni kuvvetlerinin çekilmesi için el sıkışmışlardı. Sonra ne oldu da bu anlaşma bozuldu? Bu sorudaki yanlışları da düzeltmek isterim. İki lider hiçbir zaman el sıkışmadılar. Çünkü aralarında hiçbir anlaşma olmamıştı. Sadece Minsk Grubu’nun bir önerisi vardı. Bu öneriye göre sorunla ilgili bütün taraflar Karabağ E sorununa kademeli bir çözüm bulunmasını gözden geçireceklerdi. O dönemde Ermenistan’da ve Karabağ’da bütün taraflar bu belgenin çok fazla tek yanlı olduğunda fikir birliğine varmışlardı. Çünkü Dağlık Karabağ’ın statüsü sorununu kapsamıyordu. Ter Petrosyan bu belgedeki her şeye katılmamakla birlikte belgeye olumlu yaklaşıyordu. Düşüncesi de bu çok karmaşık soruna kademeli olarak yaklaşılabileceğiydi. Ama bu yaklaşımı sonuçsuz kaldı. Çünkü ülke içinde geniş çapta muhalefet oluşmuştu. Sorun toprak sorunu değil İyi de, bu kadar sert muhalefet oluşmasının gerçek nedeni neydi? Söylediğim gibi bu belgede Dağlık Karabağ’ın statüsünün ne olacağı konusunda uzaktan yakından tek bir sözcük bile yoktu. Her bir Ermeni için bölgenin statüsü konusu kilit noktadır. Çünkü Karabağ sorunu bölgenin Ermeniler tarafından kontrol edilmesi yüzünden değil, Karabağ halkının selfdeterminasyon (kendi kaderini tayin hakkı) hakkını kullanma kararı yüzünden çıktı. Dolayısıyla meselenin özü statüdür, topraklar değil. Topraklar Turhan Çömez’den Unakıtan’a gönderme ? BALIKESİR (Cumhuriyet) AKP Balıkesir Milletvekili Turhan Çömez, emekliliğinde çalışan esnafın maaşına yüzde 33’lük kesinti getiren yasanın yeniden TBMM’de ele alınmasını isterken, Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’a da göndermede bulunarak, “Kayıt dışı ekonomi can okumakla değil can vermekle olur” dedi. Çömez, “Bu yasa sonrası emekliler işlerini bırakıp dağıtırlarsa biz ‘Gençlerin önünü açalım’ derken mevcut istihdam olanaklarını da daraltmış olacağız” dedi. sonunda bunu kabullenmeye başlaması sayesindedir. Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev eğer soruna bir çözüm bulunamazsa Azerbaycan’ın askeri güç kullanma yolunu seçebileceğini söyledi. Siz buna ne diyeceksiniz? Sayın Aliyev’in bu sözlerinde samimi olmadığını umuyorum. Sanırım bu tartışmayı açarak halkını daha rahatlatmak ve onlara güven vermek istiyor. Eğer aklınızda böyle bir seçenek varsa hiçbir zaman uzlaşmaya gidemezsiniz. Aklınızda böyle bir seçenek varsa taleplerinizin azamisinde ısrar edersiniz. Taleplerinizin azamisini müzakereler yoluyla elde edemezseniz her zaman askeri yola başvurabileceğinizi düşünürsünüz. Bu da çok tehlikeli bir yaklaşımdır. Azeriler bu sorunun askeri yollarla çözülemeyeceğini anlamalılar. Bu olabilseydi çoktan askeri yola başvurulmuştu. Onlar iki kez kaybettiler. Ama biz Ermeniler hiçbir zaman savaşı kazandığımızı aklımızdan geçirmedik. Barışı kazanmazsak hiç kimse savaşı kazandığımızı düşünemez. Azeriler de benzer biçimde düşünmeliler ve bu sorunu askeri güç kullanarak çözemeyeceklerini bilmeliler. arasında bir köprü olabilir. Türkiye, AB’yle tam üyelik müzakereleri ve tam üyelik süreciyle bizden önde. Bizim ise AB’yle komşuluk politikaları gereği eylem planlarımız var. Biz Türkiye’nin hem NATO, hem AB deneyimlerinden muazzam bir şekilde yararlanabiliriz. Türkiye, stratejik çıkarlarını dar etnik çıkarlarının önünde tutarsa bu bölgede çok daha olumlu bir rol oynayabilir. Ama Türkiye bugün, Azerbaycan’daki etnik kardeşlerine yardımcı olmak için sadece etnik çıkarları doğrultusunda hareket ediyor. Sorunlarımız tarihi değil siyasi Ermeni diasporası ve Ermenistan’ın sözde soykırım iddialarında ısrarlı olmalarının ışığında Türkiye ve Ermenistan arasındaki ilişkiler nasıl normalleşebilir? Türkiye ve Ermenistan arasındaki bugünkü ilişkileri tarif etmek için tek bir sözcük kullanabilirim. Buna talihsizlik diyebilirim. Normal, iyi komşuluk ilişkilerimizin, diplomatik ilişkilerimizin olmaması talihsizliktir. Çünkü fırsatı kaçırdık. On beş yıl kaçırdık. Her geçen gün fırsatı kaçırmaya devam ediyoruz. toplumunun düşüncesini değiştirmeye çalışacağız” diyoruz. Bence bu gayet uygarca bir yaklaşımdır. Ama taraflardan birisi ilişkilerin normalleştirilmesini sağlamak için karşı tarafa kendi geçmişi ve tarihini reddetmeye zorlayacak gereksiz koşullar koymamalıdır. Sınırın açık olması, diplomatik ilişkilerimizin yerleştirilmesi sadece normal yaklaşımlardır. Bunun sonucu olarak da demokratik, saygın hükümetler olarak Başbakanınız Erdoğan’ın önerdiği gibi ülkelerimiz arasındaki bütün sorunların ele alınacağı komiteler kurabiliriz. Ermenistan ve Türkiye’nin pozisyonları arasındaki fark işte bu. Ama Başbakan Erdoğan, soykırım konusunun tarihçilere ait bir konu olması nedeniyle iki tarafın tarihçilerinden oluşacak bir komisyon kurulmasını önerdiğinde hükümetiniz bunu reddetti… Bu tarihi değil siyasi bir konudur. Türkiye bunu siyasileştirmiştir. Bu siyasi bir konu olduğuna göre de hükümetler düzeyinde ele alınmalıdır. Boş bir tarihi komisyon kurmak hiçbir sonuç vermez. Böyle bir komisyon ancak açık sınırlar, normal ilişkiler olduğu zaman sonuç verebilir. Türkiye içinde 1915 olaylarını P O R T R E VARDAN OSKANYAN HalepSuriye, 1955 doğumlu. 1979’da Erivan Politeknik Enstitüsü’nü bitirdikten sonra ABD’de Tufts, Harvard üniversiteleri ve Fletcher School of Diplomacy’de siyaset bilimi ve uluslararası ilişkiler eğitimi aldı. Ermenistan’a döndükten sonra bir süre Armenian International Magazine’in editörlüğünü yaptı. Ermenistan Dışişleri Bakanlığı’nda Ortadoğu Masası, Kuzey Amerika Masası, ABD ve Kanada Masası müdürlükleri görevlerini yürüttü. Dışişleri Bakan Yardımcısı oldu. 1998’den bu yana Ermenistan Dışişleri Bakanı. Hiçbir siyasi partiye bağlı değil. Aynı zamanda olağanüstü büyükelçi unvanına sahip. nedenin sonucudur. Toprakların Ermeni kuvvetleri tarafından kontrol edilmesi de Azerbaycan’ın Karabağ halkının kendi kaderini tayin hakkını kullanma kararına karşı askeri güce başvurmasının bir sonucudur. Azerbaycan Karabağ halkının barışçı nedenlerle kendi kaderini tayin hakkı kararına karşı askeri güçle tepki göstermemiş olsaydı bu toprakların Ermenilerin kontrolü altına girebilmeleri mümkün olmazdı. Bu nedenle de sebepsonuç ilişkisi arasındaki farkı oluşturmamız gerekiyor. Sebep statüydü, sonuç da topraklardır. Dolayısıyla statüyü göz ardı edip topraklara odaklanamayız. Bu Azerbaycan’ın bunca yıldır yaptığı bir hatadır. Bu nedenle bu zamana kadar sorunla ilgili ilerleme kaydedemedik. Eğer bugün biraz ilerleme kaydedebiliyorsak bu Azerbaycan’ın sonunda statü konusunu ele almaya yanaşmasındandır. Bugün masaya getirilen belgede sorunun nedeni ve sonucu yer alıyorsa bu, Azerbaycan’ın Dolayısıyla askeri güç kullanma seçeneğini bir yana bırakmalılar. Bu durum konusunda gerçekçi olmalılar ve bir anlaşmaya varmak için uzlaşma yolunu seçmeliler. AB birleştirir mi? Güney Kafkasya’daki üç ülke olan Azerbaycan,Ermenistan ve Gürcistan’ın AB’yle iyi ilişki içine girmek istediklerini biliyoruz. Ama Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki kötü ilişkiler sizce AB ruhuna uyuyor mu? Öyle değil. Bizim Eylem Planımızda maddeler var. Biz hep sorunu barışçı yollardan çözmek için fırsat arıyoruz. Bu da müzakere sürecine yardımcı oluyor. Bizim AB’yle işbirliğimiz çok bireysel. Eylem Planı’na göre AB’yle projelerimiz var. AB’yle daha yakınlaşmak için planlarımız var. Sorun TürkiyeErmenistan sınırının kapalı olmasında. Türkiye, Kafkaslar ve Avrupa Oysa sınır açık olsa ve normal biçimde temaslarımız bulunsa bu halklarımız arasında yeni ufuklar açacaktır. Belki de farklı bir dil kullanmanız gerekebilir… Ne olduğunu anlayamıyorum. Koşullar üzerinde odaklanmamız gereksiz. Biz, “Evet, soykırım, Karabağ sorunları vardır. Belki başka konular da vardır” diyoruz. Ama lütfen bana dünyada iki ülke gösterin ki aralarında bu türden tarihi, siyasi ve başka türden sorunlar olmasın. Ama bu ülkelerin hiçbiri, karşı tarafı geçmişi ve tarihini reddetmeye zorlamak için sınır kapılarını kapatmıyor. Bakın, Ermenistan “Türkiye soykırımı kabul etmediği sürece bizim Türkiye’yle hiçbir işimiz olamaz” dese sizin bu tartışmanızı kabul edeceğim. Ama biz bunu söylemiyoruz ki. Biz, “Bize göre bir soykırım olmuştur. Bunun kabul edilmesi için güç kullanmayacağız. Sadece başka ülkelerin parlamentoları aracılığıyla AB yolunda ilerleyen Türk açıkça konuşmakla ilgili hiçbir sınırlama olmamalı. Ama sizde sınırlamalar var. Yani Türk tarihçilerden oluşan bir komisyon kuracaksınız ve soykırımı telaffuz etmeden 1915 olaylarının Ermeni tarihçilerle ele alınmasını bekleyeceksiniz. Sanıyorum Erdoğan’ın önerisi bu. Ama Türkiye’de TCK’nin 301. maddesi yürürlükte. Bu, kuşun kanadını kesip kafesin dışına salmaya benziyor. Bütün karmaşık sorunlar, iki sorumlu hükümet olarak hükümetler düzeyinde ele alınmalıdır. Bir de uluslararası hukuk var. Uluslararası Tahkim Mahkemesi kararına göre soykırım tanınması geriye dönük olarak işletilemez… Mesele geçmişe dönüklük değil. Biz soykırımın tanınmasından söz ediyoruz. Türkiye soykırımı tanımazsa Soykırım Konvansiyonu’nun geçmişe dönüklük kararı olması ya da olmaması fark eder mi? Mesele 1915 olaylarının Konvansiyon’un soykırım tarifine uyup uymaması. Bütçeyi protesto eylemi ? İstanbul Haber Servisi Türkiye KamuSen İstabul Şubesi üyeleri, AKP iktidarının 2007 bütçesini protesto etmek amacıyla basın açıklaması yaptı. Türk EğitimSen İstanbul 1 No’lu şube binası önünde toplanan KamuSen üyeleri, binaya “Hakkımızı Helal Etmiyoruz” yazılı bir pankart asarken “Memur sandıkta hesap soracak”, “Küresel sermaye hükümeti istifa” yazılı dövizler taşıdılar. Makatta çalıntı bilezik ? KONYA (Cumhuriyet) Konya Asayiş Şube Müdürlüğü Hırsızlık Büro Amirliği ekiplerince bir evden hırsızlık yaptığı iddiasıyla yakalanarak hâkim karşısına çıkarılan 45 yaşındaki A.G. tutuklanarak cezaevine gönderildi. Konya E Tipi Kapalı Cezaevi girişindeki detektörden alarm verince, kadının üst araması yapıldı. Kıyafetleri çıkarılan kadın tekrar cihazdan geçmesine rağmen alarm susmadı. Bunun üzerine hastaneye götürülen kadının çekilen röntgen filminde, çaldığı bilezikleri makatına sakladığı belirlendi. Doktorlar tarafından kadının makatından 3 adet bilezik çıkarıldı. Galata 12 Aralık’ta kapalı ? İstanbul Haber Servisi İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Yeni Galata Köprüsü’nün, mesnet, kiriş ve kilitlerin yağlanması çalışması nedeniyle 12 Aralık Salı günü 01.0004.30 saatleri arasında araç ve yaya trafiğine kapalı olacağını duyurdu. Yeni Galata Köprüsü’nü kullanacakların, 01.0003.30 saatleri arasında Atatürk Köprüsü’nü, 03.3004.30 saatleri arasında ise Atatürk Köprüsü deniz trafiğine açılacağından Haliç Köprüsü’nü kullanmaları gerekiyor. Fransa ve Türkiye benzer mantıkla yaklaşıyor Avrupa ve Batı ülkeleri parlamentoları neden soykırım kararları geçiriyorlar? Özellikle de Fransız Millet Meclisi sizce neden soykırımı inkârı yasaklayan yasa tasarısını kabul etti? Bence bu konuda birkaç faktör var. Ama ikisi her şeyin önünde. Bir kere Fransa’da Fransız vatandaşı olan Ermeniler kendi bölgelerinin milletvekilleri aracılığıyla konuyu gündeme taşıdılar. İkinci olarak da Fransa insan hakları konusunda lider. Fransızlar insani yasalara, uluslararası hukuka ve kurallara saygılılar. Türkiye’nin ret politikasında daha sert bir tutum aldığını ve bunu devlet düzeyine getirdiğini Fransa gördü. Ben hiçbir Türk hükümetinin şimdiye kadar soykırımı ret politikasında bu derece organize ve sert bir tutum içinde olduğunu görmedim. Bir devlet siyaseti haline geliyor. Bu bir gerçek. Başka ülkelerin, arkasından İsviçre ve başkaları da gelecek, bu aldıkları kararlar Türkiye’nin bu sertleşen ret politikasına gösterilen tepkidir. Fransız Millet Meclisi’nden geçen kararın ifade özgürlüğüyle bağdaştığını düşünüyor musunuz? Böyle bir yasa tasarısı ihtiyacının doğmamış olmasını isterdim. Ama böyle düşünmelerinin de bir nedeni var. Üstelik iş bu noktaya geldiğinde Türkiye en son yakınması gereken ülke. Çünkü aynı terimin kullanılmasına karşı da (soykırım) Türkiye’de sınırlamalar var. Dolayısıyla Türkiye, Fransa Millet Meclisi’nin yaptıklarını eleştirme gibi bir konumda değil. Yineliyorum, keşke böyle bir gereksinim doğmasaydı. Ermenistan Cumhuriyeti Kars Antlaşması’nı tanıyor mu? Biz Ermenistan Cumhuriyeti olarak Kars Antlaşması’nı hiçbir zaman ne tanımamazlık ettik ne de onun yerine başka bir antlaşmayı koyduk. Biz her zaman Sovyetler Birliği’nin bir parçası olarak Sovyet döneminde taraf olunan bütün uluslararası antlaşmaların mirasçısı olduğumuzu söyledik. Dolayısıyla bu antlaşmaların hiçbirini de ne tanımamazlık ettik ne de yerine başka bir antlaşma koyduk. Bildiğimiz kadarıyla da Kars Antlaşması yürürlüktedir. Ama sorun Türkiye’nin Kars Antlaşması’nın gereklerini pek çok defa ihlal etmesidir. Öyle ki Kars Antlaşması’nın maddelerine baktığımız zaman bugün antlaşmanın hâlâ geçerli olup olmadığını düşünmeden de edemiyoruz. Peki, Türkiye Kars Antlaşması’nı nasıl ihlal etti? Açıklar mısınız? Bir kere antlaşmanın maddelerine göre Türkiye’nin doğu sınırındaki her üç ülkeyle eşit düzeyde konsolosluk ilişkileri olacaktı. Bu Türkiye tarafından ihlal edilmiştir. Çünkü Türkiye, Ermenistan sınırını kapalı tutmakta ısrarlıdır. Başka ihlaller de var. Ama şu kadarını söyleyeyim ki Kars Antlaşması bildiğimiz kadarıyla yürürlüktedir. Sınırın Ermenistan tarafında tam Ani harabelerine bakan çok yakın bir alandaki taşocağından taş çıkarılıyor. Taşocağındaki bu faaliyet ve atılan dinamitler Ermenilerin kendileri için en önemli tarihi kenti olan Ani’yi tahrip ediyor. Bu taşocağının faaliyeti neden durdurulmuyor? Size katılıyorum. Dinamitlerin atılması durdurulmalı. Ama belki bu taşocağı faaliyeti Ani’ye Türk tarafından gösterilen ihmale kıyasla çok daha az zararlıdır. Evet, Türkiye Van Gölü üzerinde bulunan Akdamar Adası’ndaki Ermeni manastırını harika bir biçimde restore ettirdi. Bunu kabul ediyorum. Ama Ani ne yazık ki tamamıyla kendi haline terk edilmiş ve ihmale uğramış durumda. Aslında Ani’nin iki ülke arasındaki işbirliğinin simgesi olması gerekirdi. Biz ilişkilerin normalleşmesinin bir adımı olarak Türkiye’nin sınırı açıp Ani’nin hatta Ermeni ve Türk olmayan yabancı konuklar tarafından ziyaret edilmesine olanak sağlamasını söyledik. Türkiye, iki ülke arasında böyle küçücük bir adımı atabilirdi. Bu konuda hiçbir tepki olmadı. Orada mücevher gibi bir kent duruyor. Bu kent tarihlerimizin bir simgesi. Böyle bir adım atılmış olsa ülkelerimiz arasında çok iyi bir güven artırıcı önlemin ortaya çıkmasına olanak sağlanabilirdi. DÜZELTME Gazetemizin 8 Aralık 2006 günkü sayısının 3. sayfasında “Tanör üniversitede anıldı” başlıklı haberde İstanbul Üniversitesi Rektörü Mesut Parlak’ın kendisinden önceki yönetimi eleştirdiği konuşmasındaki “Tanör’ün mezun olduğu Galatasaray Üniversitesi’nde anılmamış olmasını acıyla karşılıyorum” sözlerine yer verilmiştir. Parlak’ın Galatasaray Üniversitesi ifadesini İstanbul Üniversitesi olarak düzeltir, özür dileriz. CUMHURİYET 12 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle