Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
1 ARALIK 2006 CUMA CUMHURİYET SAYFA HABERLER Papa ve Patrik’in imzaladığı deklarasyon Türkçe dışında 7 dilde yayımlandı, ekümeniklik vurgusu yapıldı 7 DÜZ YAZI ORHAN BİRGİT Kiliselerden ‘birlik’ mesajı EKÜMENİKLİK ISRARI 29 Kasım’ı İyi Okumak... Riga Doruğu dönüşünde, Başbakan’ın ayağının tozu ile yapacağı basın toplantısında AB Komisyonu’nun önceki günkü kararı karşısında sert eleştiriler yönelteceğini düşünenler yanıldılar. Erdoğan, gerçi Esenboğa Havaalanı’nda kameraların karşısına geçti ama; beklenenin aksine AB Komisyonu’nun kararını pembe gözlükler arkasından yorumlamayı yeğledi. Trenin durmayacağından, sadece yavaşlaması olasılığından söz etti. Dün sabah yaptığı basın toplantısında, Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Namık Tan’ın komisyon kararını yorumlamaktan kaçındığını ortaya koyan “Polemik yapmak istemiyoruz” sözlerini de televizyonlardan duyunca, “Ankara”nın başının adamakıllı sıkıntıda olduğunu anladım. Ve önceki gün alınan karar ile AB trenindeki Türkiye vagonunun, o uzun ince yolculukta, ıssız bir küçük istasyonun kör hatlarından birisine bırakılmış olduğunu düşündüm. Yasal zemin arayışına AKP tepkisiz ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Fener Rum Patrikhanesi’nin ekümenikliği meşru kılmaya yönelik çabalarına hükümet kanadından hiçbir tepki gelmemesi dikkat çekiyor. Papa 16. Benedikt, Fener Rum Patriği Bartholomeus’u ziyaretinde, Patrik’in ekümenik olduğunu vurgularken Vatikan’ın resmi internet sitesinde de Papa’nın Türkiye ziyareti ekümenik bir gezi olarak yer alıyor. Fener Rum Patrikhanesi’nin ekümenik olduğunu kabul ettirme konusunda artan çabaları, Papa’nın Türkiye ziyaretinde doruğa çıktı. Bartholomeos’un ekümenik olduğunu her fırsatta ifade eden 16. Benedikt, Barholomeus’u ziyareti sırasında da “Ekümenik Patrik” ifadesini kullanırken Vatikan’ın internet sitesinde de, Papa’nın Türkiye ziyareti için özel bir bölüm açıldı. Fener Rum Patrikhanesi’nin ziyaretinin anlatıldığı bölümün “Ekümenik yolculuk” başlığıyla verilmesi dikkat çekti. Bu bölümde, Papa’nın kilisenin ekümenik statüsünü hep tanıdığı ifade edilirken Bartholomeos’un da ekümenik sıfatını taşıdığı vurgulandı. İstanbul Haber Servisi Vatikan Devlet Başkanı ve Katolik dünyasının ruhani lideri Papa 16. Benedikt, Aya Yorgi Kilisesi’ndeki ayinde yaptığı konuşmada “birlik” mesajı vererek “Bu an kardeş olan, Roma ve İstanbul kiliselerini özel bir ilişkiyle birleştiren kardeşçe bir buluşmadır” dedi. Papa ile Patrik imzaladığı ortak deklarasyonda ise “Papa 16. Benedikt ve Ekümenik Patrik Bartholomeos’u bir araya getiren bu kardeşçe buluşma, Tanrı’nın işi ve belirli bir anlamda onun hediyesidir’’ ifadeleri dikkat çekti. Deklarasyonda “AB’nin oluşumuna giden sürecin olumlu olarak görüldüğü belirtilerek birliğe giden yolda kültürel gelenekleri ve dinlerin ayırt edici özellikleriyle birlikte azınlıkların mutlaka korunması gerektiği” ifade edildi. Tarafların, her türlü şiddet ve ayrımcılıkla mücadele etmek için yakın işbirliğini teşvik ettikleri yer alan deklarasyonda, “dinler arası diyalog çağrısı” da yapıldı. 7 ayrı dilde yayımlanan deklarasyonun Türkçe basımının yapılmaması dikkat çekti. Deklarasyon Arapça, İngilizce, Fransızca, Almanca, Yunanca, Rusça ve İspanyolca olarak yayımlandı. değerlerinin bilincini yenilemek için bütün diğer Hıristiyan cemaatleri ile birlikte çağrılmaktayız. Katolik ile Ortodoks kilisesi arasında daha sıkı bağlar oluşturmaktaki gayretlerimiz, bu misyonumuzun parçasıdırlar. Hıristiyanlar arasında var olan bölünmeler dünya için skandal olup İncil’i müjdelemek için bir engeldirler.’’ SEKÜLARİZM VURGUSU Papa ile Patrik, 45 dakika süren heyetler arası görüşme de gerçekleştirdi. Görüşmenin sonunda, Papa ile Patrik imzaladığı ortak deklarasyonda, “Papa 16. Benedikt ve Ekümenik Patrik Bartholomeos’u bir araya getiren bu kardeşçe buluşma, Tanrı’nın işi ve belirli bir anlamda onun hediyesidir’’ denildi. Deklarasyonda, “Roma kilisesi ve İstanbul kilisesi arasındaki ilişkilerin yüzyıllarca kötü olduğuna’’ işaret edilerek “Bu kötü geçmişten tam bir birliğe doğru ilerlemek için gerekli olan derslerin hâlâ tamamıyla çıkarılmadığı, bu sürece aktif olarak katılmak gerektiğine inanıldığı’’ belirtildi. Deklarasyonda bir süre önce Belgrad’da toplanan iki kilise arasındaki ortak komisyonda teolojik diyaloğun başlamasından memnuniyet duyulduğu ifade edildi. Papa ve Patrik’in, “özellikle Batı dünyasında olmak üzere sekülerizm, görececilik ve nihilizmin yükselişini görmezden gelemeyecekleri’’ vurgulanan deklarasyonda, bütün bunların, dine çağrının yeniden yapılmasını gerektirdiği kaydedildi. Altın gol.. ya da altın vuruş... AB yetkilileri bizden birkaç gün içerisinde, niçin bir “altın vuruş” istiyorlardı? Ve İsveç ya da Finlandiya Dışişleri Bakanları’nın ardı ardına gönderdikleri, o tehdit dolu demeçlerle AB ile Türkiye arasındaki görüşmelerin dondurularak rafa kaldırılabileceği gözdağını veriyorlardı? “Niçin” ve “neden”lerin yanıtı çok açıktır. Liman ya da havaalanlarının Rumlara açılmasından daha ötelere kadar uzanan ve Kıbrıs’ta, kesin çözüm olmasını bile beklemeden, Türk Barış Kuvvetleri’nin Papadopulos’a teslimini öngören bir Bumerang planı Erdoğan’ın önündedir. Önceki günkü yazımda, bizim liman ve havaalanlarımızın Kıbrıs Rum Devleti’nin uçak ve gemilerine açılmasından daha önemli olanın KKTC’nin Gazi Magusa Limanı’nın AB denetimine devri isteği olduğu yolundaki bir yorumu irdelemiştim. O yorum, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin varlığını sona erdirme kararını AB’nin Ankara’ya aldırtmak istediğini savunuyordu. Dahası, adadaki Türk kolordusunun lojistik desteğinin sağlandığı, Gazi Magusa Limanının Papadopulos yönetimine devredilmesinin hangi tehlikeleri getireceğini anlatmaya çalışıyordu. Papa ve Patrik ayinin ardından patrikhane bahçesindeki Vatikan bayrağı ve patrikhane flaması asılı balkona çıkarak Ortodoks ve Katolik cemaati üyelerini selamladılar. Patrikhane flamasındaki ‘ekümenik’ yazısı dikkat çekti. (Fotoğraf: AA) BARIŞ ÖPÜCÜĞÜ Papa, dün sabah Fener Rum Patrikhanesi’nde, Ortodoks kilisesinin kurucusu olduğuna inanılan Aziz Andreas’ı anma yortusu nedeniyle düzenlenen ayine katıldı. Birlikte ayinin yapılacağı Aya Yorgi Kilisesi’ne giren Papa ile Patrik Bartholomeos, kilisenin ortasında sarı larak öpüştüler. Bu öpüşmenin “barış öpücüğü’’ olarak nitelendirildiği öğrenildi. Bartholomeos, ayini Patriklik tahtından yönetirken Papa da misafir tahtına çıkarak Ortodoks geleneklerine göre gerçekleştirilen ayini izledi. Papa, ayin sırasında İngilizce bir dua okudu. Ayinin sonlarına doğru katılan cemaate kutsal yiyecek olarak adlandırılan “kominyon’’ kaşıkla yedirildi. Papa, ayinde yaptığı konuşmada birlik mesajı verdi. Papa konuşmasında, havariler dönemine atıfta bulunarak “Simon ve Petrus’un birliğini ve çağrılarını, bir kez daha Patrikhane’nin Sen Jorj Kilisesi’nde yapıyoruz. Biri Petrus’un halefi, diğeri de kardeşi Havari Andreas’ın geleneğine göre kurulmuş bu kilisenin başında Episkoposluk görevinde bulunuyor. Bu an, kardeş olan, Roma ve İstanbul kiliselerini özel bir ilişkiyle birleştiren kardeşçe bir buluşmadır’’ diye konuştu. BÖLÜNMELER SKANDAL Petrus ve Andreas’ın kendilerine bıraktığı “tüm ulusları İsa’nın öğrencisi yapma’’ görevinin, amacına ulaşmaktan çok uzak olduğunu belirten şöyle devam etti: “Sekülarizasyon süreci bu geleneğin gücünü zayıflatıp tartışmalara yol açıyor ve onu reddediyor. Bu olay karşısında, Avrupa’nın öz köklerinin, geleneklerinin ve Hıristiyan AB’de gerçek söz sahibi Papadopulos Bu kadar vahim olarak ortaya koymasalar da, bazı uzmanlar ve meslektaşlar, son komisyon kararının koskoca AB’nin Kıbrıs Rum Devleti’nin esiri haline gelmiş olduğunun somut bir göstergesi olduğunu söylüyorlar. İyi de 2002 yılına kadar işbaşında olan Türk hükümetleri, Kıbrıs sorununun uluslararası arenada sadece Birleşmiş Milletler içinde çözülmesini ısrarla savunurken, AKP’nin Abdullah Gül’ün Başbakanlığındaki ilk hükümetinin programında yörünge değiştirildiği niçin unutulmuş görünüyor? Erdoğan henüz kısıtlıydı ve kendisinin Siirt’te bir ara seçim yapılarak TBMM’ye girmesini sağlamak için Baykal ile mutabakat henüz sağlanmadığı için Başbakanlık koltuğunda Abdullah Gül oturuyordu. Okuduğu programda adeta övünerek Kıbrıs’ta çözümsüzlüğün çözüm olduğunu ileri süren eski iktidarları eleştirmekle de kalmadı Abdullah Bey. Sorunu AB eksenine oturtacaklarını da söyledi. Türkiye’nin kendi arzusu ile oturduğu o AB ekseninde, gerçek söz sahibi ülkenin Rum Devleti olduğunu görmek için 2006 Kasım ayının gelmesi beklenildi. DIŞİŞLERİ’NDEN YANIT Hükümetin sessiz kaldığı tartışmalara yanıt Dışişleri’nden geldi. Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Namık Tan, haftalık basın toplantısında sorular üzerine Türkiye’nin tutumunun açık olduğunu belirterek “Biz ekümenikliği tanımadığımızı bütün dünyaya söylemiş bulunmaktayız” dedi. Tan, bu görüşün Vatikan tarafına iletilip iletilmediği sorusunu ise, “Bununla ilgili bütün bildirimler, herkeste mevcuttur...” şeklinde yanıtladı. Papa’dan camide dua 16. Benedikt, Ayasofya Müzesi’nde değil Sultanahmet Camisi’nde İstanbul Müftüsü ile yan yana dua etti. Papa’nın haç çıkarmaması ‘önemli bir hassasiyet’ olarak yorumlandı İstanbul Haber Servisi Papa 16. Benedikt’in İstanbul ziyareti gündeme geldiğinden itibaren tartışılmaya başlanan “Ayasofya’da dua edecek mi” soruları sonunda yanıt buldu. Papa, ziyaret ettiği Ayasofya Müzesi’nde değil Sultanahmet Camisi’nde dua etti, duasının ardından haç çıkarmaması “önemli bir hassasiyet” olarak nitelendi. Papa, Fener Rum Patrikhanesi’ndeki ayinin ardından Vatikan konutunda dinlendikten sonra 17.00’de Ayasofya Müzesi’ne ulaştı. Burada İstanbul Valisi Muammer Güler, Ayasofya Müzesi Başkanı Dr. Haluk Dursun ve Müze Müdürü Jale Dedeoğlu tarafından karşılandı. Müze hakkında ayrıntılı bilgi alan Papa’nın ziyareti 35 dakika sürdü. Papa, müzenin çıkış kapısı olan “Güzel Kapı’’ önünde AKP İstanbul Milletvekili Lokman Ayva ile bir süre görüştü. Papa, daha sonra Müze Protokol Defteri’ni imzaladı. Deftere İtalyanca, “Farklılıklar içerisinde karşımızda hep tek Tanrı’ya inanç buluyoruz. Tanrı bizi aydınlatsın, sevgi ve barışın yolunu bulmamızı sağlasın’’ diye yazdı. Ayasofya Müzesi’ni gezerken müze hakkında ayrıntılı bilgi alan Papa, daha sonra gittiği Sultanahmet Camisi’ne girerken ayakkabılarını çıkarttı. Akşam saatlerinde Katolik cemaati temsilcileri ile yemek yiyen Papa, Hilton İstanbul’un Alman asıllı aşçısının hazırladığı özel mönüde ara sıcak olarak Osmanlı mutfağından kuzu inciğini tercih etti. (AA/ REUTERS ) Oyalanmaya gerek var mı? 8 başlıkta görüşmeler askıya alınacakmış. Ama neyse ki geri kalan 26 başlığın altında toplanan sorunların görüşülmesi için, ağır da olsa her birisinin dosyasının kapağı açılabilecekmiş! Ama onlardan görüşmesi sonuçlanan olsa bile “tamam” denilebilmek için yine Papadopulos’un Ankara’nın önüne koydurduğu önerilere “evet” denilmesi gerekecekmiş. AVRUPA KONSEYİ Ekümenik sıfatlı davet Haber Merkezi Fener Rum Patriği Bartholomeos, 22 Ocak 2007 tarihinde Strasbourg’da Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi (AKPM) Genel Kurulu’nda, kültürler ve dinler arası diyalog konusunda bir konuşma yapması için davet edildi. AKPM programında “Ekümenik Patrik Hazretleri 1’inci Bartholomeos’’ olarak tanıtılan patriğin konuşması için yarım saatlik bir süre ayrıldı. “Ekümenik sıfatlı davet”in AKPM’nin Hollandalı Başkanı Rene Van Der Linden’in girişimleriyle gerçekleştiği bildirildi. Avrupa Konseyi’nin danışma organı olan AKPM, 46 Avrupa ülkesinden parlamenterleri bir araya getiriyor. Türkiye de AKPM’de 8’i AKP’li, 4’ü CHP’li 12 parlamenterle temsil ediliyor. Ankara’nın Taşına Bak... Gelin de o bundan 85 yıl önce yokluk altında cepheye giden babalarımızın söylediği Ankara’nın Taşına Bak marşını hatırlamayın. Ve o marşın dizelerinde güncel bir değişiklik yaparak “Ankara’nın taşına bak/Gözlerimin yaşına bak/Biz Rumlara esir olduk/Tayyip Bey’in işine bak” diye seslenmeyin. Başbakan, sonuna kadar direnmenin, ancak Kıbrıs sorununun bundan böyle AB gündeminde ele alınmamasını sağlamakla gerçekleşebileceğini artık anlamalıdır. Yoksa, altını imzaladığı 17 Aralık 2004 Protokolü, Kuzey Kıbrıs’ı Papadopulos’a teslim eden yeni Sevr Anlaşması olarak tarihe geçer. HUZUR DURUŞU’NA DAVET Müzeden Sultanahmet Camisi’ne giden Papa’yı İstanbul Müftüsü Prof. Dr. Mustafa Çağrıcı karşıladı. Çağ rıcı, caminin en kutsal yeri olan mihrap ve minberin önüne geldiğinde Papa 16. Benedikt’e “huzur duruşu’’ davetinde bulundu. Davete katılan Papa, Çağrıcı ile kıbleye dönerek, ellerini bel hizasında kavuşturdu ve bir süre müftü ile yan yana dua etti. Papa’nın “huzur duruşu”nun ardından haç çıkarmaması ‘önemli bir hassasiyet’ olarak yorumlandı. Müftü Çağrıcı, yaptığı konuşmada, “Türkiye’ye ayak basar basmaz vermiş olduğunuz mesajlar, Türk toplumunu takdir eden sözleriniz, ayrıca İslam dininin barış dini olduğu ve gücünün bilgi ve akla dayandığı yönündeki mesajlarınız halkımız tarafından büyük memnuniyetle karşılandı’’ dedi. BESMELELİ ÇİNİ Çağrıcı, daha sonra Papa’ya “barışı sembolize eden güvercin figürü şeklinde besmele yazısı ve iki zeytin dalı’’ bulunan İznik Çinisi bir karo hediye etti. “Zeytin dalının anlamını anlatmama gerek yok’’ diyen Çağrıcı, “Yaptığınız ziyaret, dinler arası ilişkiye yeni bir yön kazandıracaktır. Aristo’nun bir lafı vardır; ‘Bir kırlangıçla bahar gelmez’. Ama bunun arkasından başka kırlangıçlar gelecek, bütün dünya beraber baharı yaşayacağız’’ diye konuştu. Papa, Sultanahmet Camisi’nde 20 dakika süren ziyaretinin sonunda “Sultahahmet Camisi’ne hayran olduğunu’’ söyledi. Papa 16. Benedikt, Sultanahmet Camisi’nin ardından Türkiye Ermenileri Patrikliği’ni ziyaret ederek Patrik Mesrob II ile Surp Asdvadzadzin (Meryem Ana) Patriklik Merkez Kilisesi’nde “Kelam (Selamlama) Töreni’’ne katıldı. Faks: 0 212 677 08 21 obirgit?ekolay.net NİLGÜN CERRAHOĞLU ROMA Brüksel’in “müzakereleri dondurma” kararı, iki farklı bakışla değerlendiriliyor: 1. “Papa XVI. Benedikt, Türklere Avrupa kapısını açarken Brüksel kapatıyor!” 2. “Ratzinger, Bartholomeos’un kollarına uçarken Brüksel de Ankara’yı buzdolabına kaldırıyor!” İki değerlendirme arasında dağlar kadar fark var. Ancak her iki yaklaşım da Türkiye’nin AB üyeliğiyle Papa’nın Türkiye ziyareti arasında güçlü ve doğrudan ilinti kuruyor. “İyimser görüşü” paylaşalar, Erdoğan’ın “kerpeten zoruyla” da olsaPapa’nın ağzından aldığı “desteğin”; Türkiye’nin AB macerası üzerinde “uzun dönemde” “olumlu” etki yaratacağı görüşünde. Türkiye’nin AB üyeliğinin bir numaralı destekçilerinden olan İtalya’nın “AB Bakanı” Emma Bonino örneğin, böyle düşünüyor. “Papa”nın Türkiye’de tarih yazdığını iddia eden Bonino; “Papa XVI. Benedikt’in kimliğinin ‘Ratzinger’in kimliğinden farklı olduğuna” parmak bastıktan sonra; “Vatikan, Avrupa’nın Katoliklik kalesi olamayacağını idrak etmiş, içinde yaşadığımız dünyayı Avrupalı siyasetçilerden daha iyi kavradığını göstermiştir. Şu ironiye bakın ki şim İtalyan Medyasının Uyarısı: ‘Türkiye’yi kaybediyoruz!’ di, siyasetçilerin vermesi gerektği ‘diyalog’ mesajını, ‘din otoriteleri’ veriyor...” diyor. Papa’nın “yeşil ışığına” daha farklı cepheden yaklaşan Ankara’daki İtalyan Büyükelçisi Carlo Marsili ise Vatikan’dan çıkan bu yeni mesajın; AB içinde Türkiye’nin üyeliğine karşı çıkan Hıristiyan lobisinin “etkisini azaltacağı” görüşünde. “Il Giornale”ye konuşan Büyükelçi Marsili’nin yorumu şöyle: “(Hıristiyanlığı öne çıkaran) Direnç cephesi şimdiye dek ‘Zaten Papa da Türkiye’nin üyeliğine karşı!’ diyordu. (Bu çevreler) Artık daha temkinli değerlendirme yapmak mecburiyetinde kalacaklardır!” “Ankara’nın üyeliğine karşı çıkan Avrupa kamuoyunda o kadar çok sayıda olumsuz önyargı var ki; bunların Papa’nın birkaç sözüyle değişmesi olanaksız. Türkiye’ye karşı olanlar, karşı olmaya devam edecektir!” diyor Caracciolo... Komisyonun “müzakereleri dondurma önerisini” nitekim, gözünü kırpmadan destekleyen “Hıristiyan Demokrat” Angela Merkel, Caracciolo’nun sözünü ettiği her türlü etkileşime kapalı “katı Hayır cephesi”ne tipik örnek... “Papa’nın seyahati” ile “Brüksel kararını” birinci sayfalarında, yan yana izleyen İtalyan gazeteleri, buna karşın; Avrupa’nın miyop siyasetine ve AB Komisyonu’na ağır eleştiriler yöneltiyorlar. karıyor. “Kırk yıldır Avrupa kapısında bekletilen bir ülkeye yapılan bu aşağılama, ‘teknik gerekçelerle’ açıklansa da, bunu haklı çıkaracak tek ‘siyasi gerekçe’ bulunamaz... Müzakereleri açma kararından bir yıl sonra ortaya çıkan bu ‘yeniden düşünelim’ portresi; yalnız çetrefil müzakerelerin zorluklarından değil, Türkiye’nin üyeliğine karşı yükselen kuşkulardan kaynaklanıyor. Fransa, Almanya, Avusturya’da ‘özel statü’ cephesi büyüyor... Ve kapı çarpılıyor... Uzak olmayan bir gelecekte ‘Türkiye’yi kim kaybetti?’ diye düşüneceğiz... Bu soruya verilecek yanıtlardan ilki ‘Avrupa siyasi sınıfının çapsızlığı’ olacaktır. Türkiye’ye son aylarda çok yüklenildi... Bu ülkeye yüzyıllardır, sistemli biçimde uyguladığımız ‘çifte standardın’ sonu gelmiyor. O anda hangi ölçü işimize geliyorsa, Türkiye’yi bununla ölçüyor; ölçüyü kendimize kullanmıyoruz. Osmanlı’nın Balkanlar’da Hıristiyanlara yaptığı kıyımlar karşısında dehşete düşerken, ‘kendi Hıristiyanlarımızın’ yaptığı kıyımları hiç gördük mü? Ermeni soykırımından bahsederken, Ermenilerin Türklere yaptığı ‘soykırımdan’ hiç söz ettik mi? Ermeni soykırımını inkâr etmeyi ya Papa’nın sözleri ‘rüşveti kelâm!’ Papa’nın kendi ağzından değil de Erdoğan’ın ağzından lanse edilen “destek mesajının”; tayin edici fark yaratmayacağını düşünenler, özellikle Brüksel’in soğuk duş etkisi yaratan son kararından sonra güç kazanmış durumda... İtalya’nın “etkili strateji uzmanı” Luccio Caracciolo, Papa’nın sürpriz açılımını, “Türkiye seyahatini kurtarmak amacıyla yapılmış bir son çare diplomasisi” olarak nitelendiriyor ve “rüşveti kelâma” indirgiyor. ‘Türkiye’ye çok yüklenildi!’ Çizmenin en büyük gazetesi “Corriere della Sera” başyazısında, Avrupa’yı “ağaçlardan ormanı görmemekle” suçluyor. “Brüksel hâlâ Türk sorununu, kalabalık ajandasındaki meselelerden biri olarak algılıyor” diyen gazete, “Bu büyük hata!” diye ekliyor: “Türk sorunu, Avrupa’nın bir numaralı ajandasıdır.” “Repubblica” ise “(Türklerin yüzüne) Çarpılan Kapı” başlıklı yorumunda uzun ve çok ayrıntılı bir bilanço çı salaştırmayı öneren Fransa ‘aynı ölçüyü’ Ermenilerin Türklere yaptığı soykırım için kullanıyor mu? Yasa geçerse, Ermeni soykırımını inkâr etmek suç, Türklerin uğradığı soykırımı inkâr etmek serbest olacak...” “Kıbrıs ve Kürt sorununda uyguladığımız çifte standart da bundan farklı değil...” diyen gazete, uzun uzun bu konularda da Ankara karşısında sergilenen ikiyüzlülüğü faş ediyor... Papa’nın Türkiye ziyareti, böylesine “açık sözlü bir yüzleşmeye” kapı aralayacaksa, daha sık gelsin! Şaka etmiyorum... Bunca yıldır izlediğim İtalyan basınında, böyle bir yazıya şimdiye dek hiç rastlamadım. Avrupa, 20. yüzyılın başından bu yana belki de ilk kez, “Türkiye gerçeği” ile “ciddi bir hesaplaşmaya” doğru sürükleniyor. Kaç Avrupalı lider “gerçek saatinin” farkında.. belli değil. Hesaplaşmanın nasıl sonuçlanacağı hiç belli değil. Ancak şu görünüyor: Avrupa, çok uzak olmayan bir gelecekte, Türkiye’yi geri dönüşü olmayan biçimde sahiden kaybedebilir. Roma, Londra, Madrid gibi bazı Avrupa başkentleri, bu tehlikeyi görüyor. Vatikan’ı ve Brüksel’iyle Avrupa şimdi böyle bir tarihi yüzleşme ve hesaplaşmaya giriyor. “Papa’nın ziyareti” ile AB Komisyonu’ndan çıkan ters yönlü sinyaller,bu büyük hesaplaşmanın sonucu. İstanbul’da protestolar Papa’nın İstanbul ziyareti, protestolara sahne oldu. Beyazıt Meydanı’nda toplanan Büyük Birlik Partisi (BBP) İstanbul İl Örgütü ve Alperen Ocakları üyeleri adına açıklama yapan BBP İstanbul İl Başkanı Bayram Karacan, ziyaretin asıl sebebinin Fener Rum Patrikhanesi’nin “ekümenik” sıfatını kazanması için önemli engellerin kaldırıldığını dünyaya duyurmak olduğunu ifade etti. Karacan, Papa’nın Büyük Andrea Yortusu’na katılarak ekümenikliği resmen tanıdığını söyledi. Türkiye Gençlik Birliği üyesi bir grup da Unkapanı Atatürk Köprüsü’nün Balat ayağında “Karagöz ve Hacivat Papa’ya Karşı” adlı ortaoyunu ile prostesto gösterisi yaptı. Türkiye Gençlik Birliği Başkanı Adnan Türkkan da ziyaretin amacının Fener Rum Kilisesi’nin ekümenikliğini meşrulaştırmak olduğunu dile getirdi. Eyüp Ayvansaray tarafında eylem yapmak isteyen 5 kişi gözaltına alındı. (VEDAT ARIK) CUMHURİYET 07 K