25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
19 KASIM 2006 PAZAR CUMHURİYET SAYFA HABERLER 9 DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN Suç işleme bakımından dünyada en büyük paya sahip ülkeler arasında yer alıyor Ömer Hayyam’ın Torunu Deniz Som Sevgili, “Ferman sende, ama güzel yaşamak bizde Senden ayığız bu sarhoş halimizde Sen insan kanı içersin, biz üzüm kanı İnsaf be sultanım, kötülük hangimizde? Beni özene bezene yaratan kim? Sen Ne yapacağımı da yazmışsın önceden Demek günah işleten sensin bana Öyleyse nedir bu cennet cehennem? Şu testi de benim gibi biriydi O da bir güzele vurgun, dertliydi Kim bilir belki de boynundaki kulp da Bir sevgilinin bembeyaz eliydi Suçlular cenneti: Türkiye GÜL VONAL Türkiye, suç oranı bakımından genelleme yapıldığında dünyada en büyük paya sahip ülkeler arasında yer alıyor. İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah, “suçla mücadelede önemli mesafe kat edildiğini” açıklarken terör, asayiş, bilişim ve diğer suçlar göz önüne alındığında Türkiye’de, özellikle de İstanbul’da suç ve suçlu sayısı sürekli artıyor. Emniyet Genel Müdürlüğü’nün 2006 Suç İstatistikleri Raporu’na göre Türkiye’de geçen yıl bir günde ortalama 1500’e yakın suç işlenirken bu yılın ilk 9 ayında bir günde işlenen suç sayısı 2 binlere dayandı. Asayiş olaylarında yüzde 60’a varan bir artışın yaşandığını ortaya çıkaran rapora göre, geçen yıla oranla artış gösteren suçlar arasında tehdit 10 bin 809’dan 21 bin 204’e yükselerek ilk sırada yer aldı. Mala karşı işlenen suçlar arasında ise ev, otodan hırsızlık ve kapkaçtaki artış dikkat çekici boyutlara ulaştı. 2005 yılında evden hırsızlık 53 bin 932 iken bu yılın 9 ayında 67 bin 70’e, otodan hırsızlık 39 bin 705’ten 53 bin 20’ye yükseldi. Geçen yıl işlenen 7 bin 168 kapkaç olayı ise bu yıl 9 bin 668’e çıktı. Emniyet verilerinde şaşırtıcı istatistikler organize halinde işlenen suçlarda kendini gösterdi. Verilere göre 2005 yılında 1574 organize suç olayı gerçekleşirken bu yılın ilk 9 ayında bu sayı 1306’ya düştü. Organize suçlar arasında yalnızca kaçakçılık ve nükleer madde kaçakçılığı suçlarında artış gözlendi. Geçen yıl 54 toplu kaçakçılık olayına karşılık bu yılın 9 ayında bu rakam 67’ye, nükleer madde kaçakçılığı ise 3’ten 4’e çıktı. Suç cenneti İstanbul İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nün verilerine göre ise geçen yıllara oranla gasp ve kapkaç olaylarındaki artışın cinsel suçlara kaydığı gözleniyor. Bu suçların başında ise pornografi içerikli film izlemek, izlettirmek ve çocuk pornosu gibi suçlar göze çarpıyor. Geçen yıl sayısı 1802 olan müstehcen sayılabilecek suçlar bu yıl 2 bin 402’ye, 992 olan ırza geçme olayı 1206’ya, 232 olan evlenme vaadiyle kızlık bozma 318’e, 341 olan pornografik yayın izleme ise 582’ye yükseldi. Uyuşturucuda yüzde 100 artış İstanbul’da uyuştucu madde kullanımı ve satışı geçen yıllara oranla yüzde 100 arttı. 2005 yılında ele geçirilen 195 bin 701 adet Extacy hap, bu yıl içinde 1 milyon 164 bin 260 adede yükselirken yine geçen yıl ele geçirilen 612 kilo esrar 2006’nın ilk 9 ayında 1 milyon tona, kokain ise 5 kilodan 75 kiloya ulaştı. Operasyonlar hakkında bilgi veren emniyet yetkilileri, Türkiye’nin uyuşturucu trafiğinde önemli bir kavşak olduğuna dikkat çekerek “Özellikle Avrupa’dan gelen ve Arap ülkelerine gönderilmek istenen uyuşturucu maddeler için ülkemiz güzergâh olarak kullanılıyor. Biz 300 kişilik uzman kadromuz ve son derece gelişmiş teknolojik imkânlarımızla uyuşturucu tacirlerine göz açtırmıyoruz’’ diye konuştular. İstanbul’un suç haritası hakkında bilgi veren emniyet yetkilileri uyuşturucu maddelerin en fazla Esenler Karabayır Mahallesi, BeyoğluTarlabaşı, Gaziosmanpaşa Sarıgöl ve Merkez mahallesiyle Kuştepe ve Küçükbakkalköy’de ele geçirildiğini belirttiler. 2 bin polis işten atıldı Raporlara yansıyan veriler, suçlara yalnızca sivil yurttaşların değil, bu suçları önlemekle görevli olan emniyet mensuplarının da karıştığını ortaya koyuyor. Emniyet Genel Müdürlüğü’nün verilerine göre, son 10 yılda 2 bin polis çeşitli suçlardan işten atıldı, 320 emniyet mensubu ise intihar etti. Geçen 6 yıllık süre içinde ise 83 bin polis disiplin soruşturması geçirdi. 2004’te 9 bin 922, 2005’te de 7 bin 749 personele uyarı cezasından meslekten atılmaya kadar çeşitli cezalar verildi. 2000 yılından bu yana ise disiplin soruşturmasına uğrayan 83 bin 529 polisten 62’si devlet memurluğundan, 1436’sı da meslekten ihraç edilirken 14 bin 969’u ise geçici olarak emniyet teşkilatından uzaklaştırıldı. Aynı süre içinde 16 bin 44 polisin maaşı kesilirken 9 bin 285 polis kınama, 1971 polis de uyarı cezası aldı. Bunlardan 133’ünün dosyası zamanaşımına uğradı, 1691’i de affedildi. 29 bin polis hakkında ise cezaya gerek olmadığı sonucuna varıldı. İdari cezaların dışında 8 bin 938’ine de resen ceza verildi. Güneş attı göğe sabah kemendini Aydınlık Padişahı atına bindi İçin! İçin! diye bağırdı dört yana Sabah şarabının müezzini” ??? Yukarıdaki dörtlüklerin Ömer Hayyam’ın (çeviriler Sabahattin Eyüboğlu) olduğunu söylemeye gerek var mı bilmem. İslam Rönesansı’nın parlak dönemleri olan 1112. yüzyılın, önde gelen matematikçi (irrasyonel sayıların da rasyonel sayılar gibi kullanılabileceğini göstererek, çağına bu alanda damga vurmuştu) gökbilimcilerinden biri olan Ömer Hayyam’ın rübaileri, ne gariptir ki, yaşamında ve izleyen dönemlerde fazla yankı bulmamıştır. Ama modern çağlarda Ömer Havyam Batı dillerine en çok çevrilen, en fazla yankı yapan Doğulu şairlerin başında gelmiştir. Evreni gözleyen, yaşamı sorgulayan, bu tür kavramların gelişmediği dönemlerde, insancıl değerlerin savunucusu olan Ömer Hayyam’ın hemen tüm dizelerinde şarap yer alır. Hayyam’da şarap, yalnızca yaşamın faniliğinden (geçici) kaçmayı sağlayan bir esriklik (sarhoşluk) aracı değil, aynı zamanda yobazlığa, ham ervahlığa, bağnazlığa, irticaya, zulme karşı bir simgeydi. Divan şiirimizde de şarap ve meyhane, sevgiliyi simgeleyen, aynı anlamı taşıyan simgeler olmuştur. 17. yüzyılın aydınlık şairlerinden Şeyhülislam Yahya da, mescitteki müraiye karşı, meyhaneyi savunan beytinde, meyhaneyi ve meyi yine bir simge olarak kullanmamış mıydı? ??? Zamanlar değişti, şarap ve meyhane artık bağnazlığa, yobazlığa, dayatmacılığa karşı bir simge olmaktan çıktı, hatta onların böyle bir yönleri olmaktan da çıktı. Daha doğrusu, AKP iktidarına gelinceye kadar çıkmıştı. Ama ne zaman ki geldi devri Tayyip, ne zaman ki kurtuluş geriye dönmekte aranmaya başlandı, ne zaman ki 21. yüzyılın en ileri düzeyini yakalamanın irtica ile mümkün olduğu ileri sürülmeye başlandı, o zaman yeniden canlandı eski simgeler. Üsküdar Belediyesi’nin açıkta içki içenlere ceza kesilmesi ve teşhir edilmeleri girişimi gelince gündeme, Hayyam’ın çağdaş torunu Deniz Som, yeniden eski muhalefet yöntemine sarıldı. Deniz, bu uygulamaya karşı ‘’hodri meydan!” dedi ve ilan etti köşesinde. Bugün saat 14 15 arasında, Salacak’ta Kızkulesi ve İstanbul’a bakan büfenin önünde, kendi getireceği bir şişe şarabını, eşiyle birlikte, plastik bardak içinde içecekti. “Gelin ne yapacaksanız yapın bakalım!” diye meydan okuyordu. Haberi okuyunca önce düşündüm; “ Neden plastik bardak?” Sonra kendi kendine güldüm, öyle ya! Böylesine teneke bir iktidara kristal kadehle muhalefet edilecek değildi ya!.. Bu eyleminde kendisine, başta Melih Aşık , Ümit Zileli olmak üzere yazar arkadaşları ve kimi okurları da eşlik edecekler... Bu arada söz konusu uygulamanın sahiplerini kutlamak isterim, artık sadece bir içki olan şarabı, yeniden yobazlığa, irticaya karşı muhalefetin bir simgesi haline getirdikleri, şarap içerek muhalefet dönemini yeniden ihya ettikleri için. Onlar Deniz Som gibi, Ömer Hayyam’ın değil, ama onun çağdaşı tarihin ilk terörist, sahtekâr ve eli kanlılarından Hasan Sabbah’ın torunları rolündeler şimdi... Ben İstanbul dışında olduğum için, Deniz’in şaraplı muhalefet eylemine katılamıyorum. Ama sen dilersen.... Aman Tanrım ne günlere kaldık!... Yeni yasaya göre 3 yıl ile 7 yıl arasında değişen hapis cezası öngörülen kapkaç suçu, beden ve ruh sağlığı bakımından kendisini koruyamayacak durumda olanlara karşı işlenirse, verilecek ceza üçte bir oranında artırılıyor. Kapkaçtan yağma (gasp) suçuna geçişte ince bir çizgi bulunuyor. Avukat Bahri Belen: Kapkaçta cezalar yeterli, toplumsal önlem alınmalı ‘Af beklentisi suça itiyor’ HİLAL KÖSE asirmen?cumhuriyet.com.tr Afla çıkan 3 bin kişi suç işledi ? ANKARA (Cumhuriyet) Adalet Bakanı Cemil Çiçek, son 6 yılda 70 bin 804 kişinin kamuoyunda af olarak bilinen düzenleme kapsamında şartla tahliye edildiğini, bunlardan 3 bin 337’si hakkında, yeniden suç işledikleri iddiasıyla soruşturma yapıldığını bildirdi. Çiçek, DYP Milletvekili Mehmet Eraslan’ın soru önergesinde verdiği yanıtta, tahliye edilenlerin cinayet, dolandırıcılık, çete kurma, adam kaçırma, ırza tasaddi, hırsızlık gibi suçlardan mahkum olduklarını belirtti. Büyük kentlerdeki kapkaç ve yağma suçları, faili meçhul olmaları nedeniyle adliyelere yansımıyor. Bu tür suçları işleyenler, delil yetersizliği, etkin soruşturma yürütülmemesi gibi nedenlerle yargılanamıyor. Avukat Bahri Belen, kapkaç ve gasp suçlarına verilen cezaların yeterli olduğunu söyleyerek, “Suçun kaynağını bulup çözüm bulmak yerine ‘cezaları artırmak’ hastalığın nedenini saptamadan, hastaya aşırı dozda ağrı kesici ya da uyuşturucu vermektir” diye konuştu. Belen, kapkaç suçuna verilen hürriyeti bağlayıcı cezanın 7 yıl olduğunu, suç ve ceza bilimi yani kriminoloji açısından bunun hiç de az olmadığını dile getirerek, hatta bilinenin aksine kapkaç ve yankesicilik suçunun, mağdurun direnmesi ile nitelik değiştirdiğini ifade etti. Suçun gaspa dönüşerek cezasının da 6 yıldan 10 yıla kadar arttığını belirten Belen, suçun niteliğine göre 15 yıla ve daha fazla cezaya dönüşebildiğini, eylem çete marifetiyle yapılırsa ayrıca 6 ve 9 yıla kadar başka hapis cezalarının da verileceğini kaydetti. Kapkaç veya gasp sırasında kişinin vücut bütünlüğüne yönelik bir eylem, yani yaralama veya öldürme olursa ayrıca ceza verileceğini söyleyen Belen, kapkaç ve yankesicilik suçlarını işleyen kişilerin ‘toplumsal yapılarına’ ve ‘yaş durumlarına’ bakıldığında, sorunun ekonomik ve sosyolojik olduğunun belirlendiğini vurguladı. Belen, suçun faillerinin işsizler, gençler, tinerciler ve belli bölgelerden gelip büyük kentlere yerleşen ailelerin çocukları, büyük kentlerin dışından kaçan, kaçırılan, kullanılan çocuklar olduğunu anımsatarak, “Bunlara çok ceza vererek suçları önleyemezsiniz. Dünyanın hiçbir yerinde çok cezanın caydırıcı olmadığı anlaşılmıştır. Cezanın fazlalığı yerine, toplumda suç işleyene verilen cezanın infaz edileceği duygu ve inancını yaratacak bir uygulama yaratmak gerekir” dedi. Suçun nedenlerinin bulunması gerektiğini, kişilerin doğuştan suçlu doğmayacaklarını, suçu toplumun koşullarının yarattığını vurgulayan Belen, ceza yasalarının ‘cezalandırma yasaları’ değil kişilerin hak ve özgürlüklerini güvence altına alma yasaları olduğunu ifade etti. Kapkaç suçlarına ‘tutuklama cezası’ getirileceğine ilişkin haberlerin de yanlış olduğunu, tutuklamanın bir yargılama hukuku kurumu olduğunu ifade eden Belen, tutuklamanın ceza olmadığını, kişinin eylemdeki durumuna göre ve suç kanıtlarının değiştirilme sini önlemek amacıyla başvurulan istisnai bir önlem olduğunu kaydetti. “Bu önleme ne denli az başvurulursa o toplumda adalete güven artar. Tutuklama yerine adil, etkin bir yargılama gerekir” diyen Belen, davaların uzun yıllara yayılmadan ve süratle bitirilmesinin, suçu sabit olanların cezasının infazının, toplum ve hatta suça meyilli olanlar açısından caydırıcı olacağına dikkat çekti. Belen “Devletin değişik kademelerinde ve hükümetlerde görev alanların davalarının bir türlü sonuçlanmamasının, zamanaşımı ile bitmesinin, siyasilere değil ama ‘kader kurbanı’ olanlara af beklentilerinin, toplumda ‘yapanın yanına kâr kalacağı’ düşüncesinin yaygın ve yerleşik olması ‘suçların artışına’ neden olan etkenlerdir. Cezanın çokluğuna değil, uygulanıp uygulanmadığına, suçluların cezalarına çekip çekmediğine bakalım” diye konuştu. T C Y N E D İ Y O R ? suçu, hırsızlıktan ayrılıyor. Kapkaç ve yağma suçunu ayıran ölçü ise “bireyi malını teslime zorlama’’. Kurban malını vermemekte direniyorsa, yaralansın ya da yaralanmasın yağma suçu oluşuyor. Yeni yasa yağma suçuna 6 yıldan 10 yıla dek hapis cezası öngörüyor. Yağma suçunun, silahla, kişinin kendisini tanınmayacak bir hale koymasıyla, birden fazla kişi tarafından birlikte, yol kesmek suretiyle, var olan ya da oluşturulan suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanılarak suç örgütüne yarar sağlamak amacıyla ve geceleyin işlenmesi ise “nitelikli yağma’’ suçu oluşturuyor. TCY’nin 149. maddesinde belirlenen nitelikli yağma suçuna ise 10 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası veriliyor. Hırsızlığın tehdit ve şiddet yoluyla gerçekleştirilmesi olan yağma suçunun alt sınırı yeni yasayla 10 yıla çekildi. Yasaya göre basit yankesicilik ile yumruk vurma, itmekakma, tehdit etme, alıkoymakaçırma gibi bedensel bütünlüğe zarar ve korku verme gibi unsurlar hırsızlığı gaspa çeviriyor. E mniyet birimlerine yansıyan suç ihbarları ile adliyelerdeki dava dosyası sayısı arasında uçurumlar bulunuyor. TCY, “kapkaç’’ suçunu açık bir şekilde tanımlayarak “nitelikli hırsızlık’’ kapsamına aldı. TCY’nin 142. maddesinde belirlenen ve “elde veya üstte taşınan eşyayı çekip almak suretiyle ya da özel beceriyle yapılan hırsızlık’’ suçuna 3 yıldan 7 yıla kadar hapis cezası öngörülüyor. Eski yasada, yankesicilik kapsamında olan ve 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası öngörülen kapkaç suçuna verilen cezalar artırıldı. Yeni yasaya göre 3 yıl ile 7 yıl arasında değişen hapis cezası öngörülen kapkaç suçu, beden ve ruh sağlığı bakımından kendisini koruyamayacak durumda olanlara karşı işlenirse, verilecek ceza üçte bir oranında artırılıyor. Kapkaçtan yağma (gasp) suçuna geçişte ince bir çizgi bulunuyor. Hukukçulara göre mağdur, kapkaç yapan kişi tarafından bakışlarıyla bile korkutulursa yağma suçu oluşuyor. Kurbana korku, panik ve endişe yaratmayı ve beden bütünlüğüne zarar vermeyi içeren yağma Bayrak yürüyüşü fiyaskosu ? DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) Gazetemize ve Danıştay’a saldıran avukat Alpaslan Arslan’ın üzerinde çıkan kartvizitle gündeme gelen Vatansever Kuvvetler Güç Birliği’nin Diyarbakır’da 300 bin kişiyi toplamayı planladığı ‘‘Bayrak Yürüyüşü’’ fiyaskoyla sonuçlandı. Yürüyüşe yaklaşık 200 kişi katılırken, derneğin genel başkanı Taner Ünal, katılımın engellendiğini savundu. Son beş ayda okullarda meydana gelen şiddet olaylarında 14 öğrenci öldürüldü Okullarda şiddet alarmı MEHLİKA AKGÜN Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), valilikler, il milli eğitim müdürlükleri ve okullar tarafından şiddeti önleme planları yapılırken şiddet günden güne artıyor. Son beş ayda ilk ve ortaöğretim okullarında meydana gelen şiddet olaylarında 14 öğrenci öldürüldü, 104 öğrenci ve 3 öğretmen de yaralandı. Türkiye’de 26 Nisan26 Ekim tarihleri arasında okullarda 2 bin 507 şiddet olayı gerçekleşti. Olaylara 6 bin 334 öğrenci katıldı. Çağdaş Eğitim Vakfı (ÇEV) Başkanı Gülseven Yaşer, çocukları suça iten nedenler ortadan kaldırılmadan şiddetin önlenemeyeceğini belirtti. MEB’in verilerine göre, meydana gelen bu olayların içinde fiziksel zarar verme, Arıkan ailesinin mutlu günü ? İstanbul Haber ServisiGazetemiz çizerlerinden ve “Tarihte Bugün” köşesinin hazırlayıcısı Mümtaz Arıkan’ın kızı Özlem Arıkan dün Kadıköy Evlendirme Dairesi’nde Alpay Serbez ile dünya evine girdi. Kadıköy Evlendirme Dairesi’nde dün gerçekleştirilen törene gazetemiz çalışanlarının yanı sıra çok sayıda davetli katıldı. ? Çağdaş Eğitim Vakfı Başkanı Yaşer: Türkiye’de çocukların 5’te 1’i yasal zorunluluğa karşın okula gidemiyor ve sokakta yaşıyor. Bu çocuklar ya dinciler tarafından tarikatlarda Cumhuriyet aleyhine eğitiliyorlar ya da PKK tarafından bölücü olarak kullanılıyorlar. 4 bin 209 meslek lisesinin de 199’unda olmak üzere toplam 577 şiddet olayı gerçekleşti. Emniyet Genel Müdürlüğü’nün raporuna göre 20002005 yılları arasında Türkiye genelinde ‘şahsa karşı’ işlenen asayiş olaylarında 15 bin 588’i kız, 105 bin 135’i erkek olmak üzere toplam “120 bin 723” çocuk cumhuriyet savcılığına sevk edilirken “mala karşı” meydana gelen asayiş olaylarında ise 16 bin 618 kız çocuğu ve 138 bin 823 erkek çocuğu olmak üzere toplam “155 bin 441” çocuk, cumhuri Cahit Sıtkı şiirle anıldı ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Şair ve yazar Cahit Sıtkı Tarancı, ölümünün 50. yılında törenle anıldı. Diyarbakır Tanıtma Kültür ve Yardımlaşma Vakfı tarafından Ankara Üniversitesi’nde düzenlenen anma programı çerçevesinde Cahit Sıtkı Tarancı’nın şiirleri okundu ve bestelenmiş şiirlerinden konser verildi ve konuşmalar yapıldı. zorbalıktehdit, mala zarar verme, okula silahkesici alet getirme, çalmagasp, madde kullanımı, cinsel taciz, çete oluşturma ve katılma, ateşlikesici silahla yaralama yer alırken olayların 823’ünü fiziksel şiddet, 495’ini zorbalık ve tehdit, 239’unu mala zarar verme oluşturdu. Gün geçtikçe artan şiddet olaylarına “6 bin 334” öğrenci katıldı. Meydana gelen olayların eğitim kademelerine bakıldığında ise 34 bin 490 ilköğretim okulundan 690’ında, ortaöğretimde ise 3 bin 406 genel lisenin 368’inde, yet savcılığına sevk edildi. İşlenen suçlar arasında hırsızlık, yaralama, öldürme, adam kaçırma, gasp ve yağma olayları ilk sıralarda yer alırken suç oranlarında yaşanan artış yetkilileri korkuttu. Çağdaş Eğitim Vakfı (ÇEV) Başkanı Gülseven Yaşer, ailesinden şiddet gören ya da şiddete tanık olan çocuğun şiddete yöneldiğini belirterek “Çocukların şiddete yönelmesinde en önemli etkenlerden biri de kitle iletişim araçlarıdır” dedi. Toplumda oluşan değer kaybının medya tarafından körüklendiğini söyleyen Yaşer, “Gençlerin önünde iyi bir model yok. Bu yüzden gençler, şiddet davranışlarında bulunan kişileri kendilerine kahraman olarak seçiyorlar” diye konuştu. CUMHURİYET 09 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle