25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
C adına İLHAN SELÇUK ? Baştarafı 1. Sayfada İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI Genel Yayın Yönetmeni: İbrahimYıldız ? Yazıişleri Müdürleri: Mehmet Sucu, Güray Öz (Sorumlu) ? Haber Merkezi Müdürü: Hakan Kara İstihbarat: Cengiz Yıldırım ? Ekonomi: Hasan Eriş ? Dış Haberler: Özgür Ulusoy ? Kültür: Egemen Berköz ? Spor: Abdülkadir Yücelman ? Makaleler: Sami Karaören ? Düzeltme: Abdullah Yazıcı ? BilgiBelge: Edibe Buğra ? Yurt Haberleri: Mehmet Faraç Yayın Kurulu: İlhan Selçuk (Başkan), Emre Kongar (Başkan Yardımcısı), Orhan Erinç, Hikmet Çetinkaya, Şükran Soner, İbrahim Yıldız, Orhan Bursalı, Mustafa Balbay, Hakan Kara. Ankara Temsilcisi: Mustafa Balbay Atatürk Bulvarı No: 125, Kat:4, Bakanlıklar Tel: 4195020 (7 hat), Faks: 4195027 ? İzmir Temsilcisi: Serdar Kızık, H. Ziya Blv. 1352 S. 2/3 Tel: 4411220, Faks: 4418745 ? Adana Temsilcisi: Çetin Yiğenoğlu, İnönü Cd. 5 S. Aksoğan İş H. Kat 1 Tel: 363 12 11, Faks: 363 12 15 Antalya Temsilcisi: Ahmet Oruçoğlu Cumhuriyet Meydanı Yıldız Apartmanı B Blok No: 80/5 Tel: 0242 2480057 Faks: 0242 2430509 ? İdare Müdürü: Hüseyin Gürer ? Mali İşler: Bülent Yener ? Satış: Fazilet Kuza ? Cumhuriyet Reklam: ? Genel Müdür: Özlem Ayden ? Genel MüdürYardımcısı: Nazende Pal Tel: (0212) 251 98 74 75 /251 98 81 82 Faks: (0212) 251 98 68 Rezervasyon: (212) 343 72 74 Faks: 212 343 72 53 İmsak: 5.18 Güneş: 6.49 Öğle: 11.57 İkindi: 14.27 Akşam: 16.52 Yatsı: 18.15 Yayımlayan ve Yönetim yeri: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş, Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2. 34381 Şişli/İstanbul. Tel: (0/212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0/212) 343 72 64 Yaygın süreli yayın Baskı: Merkez Gazete Dergi BasımYayıncılık San. ve Tic. AŞ Fatih Mah. Hasan Basri Cad. Samandıra Kartal/İstanbul Dağıtım: Merkez Dağıtım Pazarlama San. ve Tic. A.Ş. www.cumhuriyet.com.tr 19 KASIM 2006 GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK alanları dışında üniversite kapılarını açan tavsiye niteliğindeki kararlardan sonra sadece siyasal alandan değil, ülkenin laiklik düzenine karşı son girişimlere, giderek yoğunlaşan eleştirilere verdiği yanıtta: ‘‘...Din üzerinden, imam hatip okulları üzerinden, kutsallarımız üzerinden günlük küçük politikaları iğrenç buluyorum’’ dedi. İmam hatipli RTE yolunda hizmet veren bir eğitim bakanından ancak bu denli gerçeği yadsıyan saldırgan bir karşı çıkış beklenirdi. Yüz bin imam hatipli öğrenci uğruna laik eğitime darbe vuran, RTE’nin egosunu tatmin etmek için ulusal sıfatlı bir eğitim şurasını bu denli asıl amacından saptıran bir bakandan zaten bu türden saldırılar olağandı. Gerçekleşti. ??? Şurada alınan kararlara saygı gösterilmesini isteyen Bakan Hüseyin Çelik; öncelikle devletin, laik cumhuriyetin temel ilkelerine saygı gösterilmesini savunanlara karşı saygı göstermesi gerekiyor. Siyaset adamları, hatta uzman eğitimciler, kuruluşlar 17. Milli Eğitim Şurası’nı AKP kongresine benzetmekte yerden göğe kadar haklı idiler. CHP’nin Meclis Milli Eğitim Komisyonu üyesi Berhan Şimşek, şuranın AKP kongresine nasıl dönüştürüldüğünü anlatan açıklamalar yaptı. Şura kararlarının kimlerle alındığını ayrıntılarıyla anlattı. 81 ilde yapılan toplantılara milli eğitimden sorumlu vali yardımcıları, kaymakamlar, il ve ilçenin milli eğitim müdürleri, il genel meclisi ve belediye meclisi üyeleriyle belediye başkanları katılıyor. Bu kurum ve kurullarda görevli olanlar ya hükümet tarafından cımbızla seçilerek atanan bürokratlar ya da seçimle gelen AKP’liler olduğu göz önünde tutulursa... ‘‘şuraya katılanların, komisyonlarda yer alanların yüzde 90’ının AKP’ye kayıtlı veya AKP eğilimli kişiler olduğu’’ ortaya çıkıyor. Bu açıdan bakıldığında ‘‘Şura, Bakan Çelik’le saz arkadaşlarının tek maçı oldu’’ diyen Berhan Şimşek’e hak vermemek olanaksız; hatta ‘‘tek kale maçtaki kadronun Bay RTE ile Bakan Çelik’ten ibaret’’ olduğu da yadsınamayacak bir gerçek! ??? Hâlâ demokrasi değil mi yaşadığımız rejim, öyleyse varsın yüzde 34 oyla iktidara gelmiş olsun. Bugünlerde ancak yüzde 20’lerde dolaşan halk desteğiyle iktidarını sürdürse de, ne gam, RTE niçin cumhurbaşkanı olmasın diyenlere, rejimsel kaygılar elbette vız geliyor. Fakat bu kadronun, hele Cumhurbaşkanı RTE, Meclis Başkanı Arınç, Başbakan Abdullah Gül üçlüsünün yönetiminde rejimin daha ne hallere gireceğini, yarın neler yapacağını bugün yaptıkları kanıtlıyor. CHP lideri Deniz Baykal, ‘‘bu şuranın bugüne kadar yapılan şuraların en az itibar ve en az saygı göreni olduğunu’’ vurguladıktan sonra, gözleri siyasal gerçeklere çeviriyor. ‘‘Süresi tükenmiş, halk desteğini kaybetmiş bir parlamento giderayak cumhurbaşkanı seçecektir... AKP’nin kendi anketleri bile RTE’nin 2002’de aldığı oyu bugün seçim olsa alamayacağını gösteriyor. RTE, toplumun, cumhurbaşkanı adayı olarak hiçbir şekilde benimsemediği bir isim...’’ diyor. Gerçek bu. Zaten halk desteğinin 2002’den daha fazla olduğuna inansalar derhal erken seçime giderlerdi. Önüne çıkmış altın bir fırsat; bir daha bulamayacağı bir çoğunluk TBMM’de cumhurbaşkanı olmasına parmak kaldırmaya... RTE de salt çoğunlukla seçilmeye dünden razı ve hazır. Baykal, kulağı sağır AKP’ye uzun süredir suskunluğunu koruduğu erken seçim konusunda bir kez daha seslendi: ‘‘Halk desteğinin devam ettiğine inanıyorsanız... Martta seçime gidelim... Cumhurbaşkanını gelecek parlamentoda birlikte seçelim.’’ Çankaya sevdasını felce uğratacak erken seçim önerisini duyunca RTE’nin tüyleri diken diken olmuştur ve aklına kuşkusuz, daha önceleri bu içerikteki söylemlere karşı söylediği sözü yinelemek gelmiştir: ‘‘...Aç tavuk rüyasında kendini darı ambarında görür...’’ Kafa bu, hedef bu, kadro bu... Sular kanalizasyon gibi ? Baştarafı 1. Sayfada GÜNDEM ? Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY Pepe, bu önergeyi yanıtlarken bazı illerdeki kirlilik kaynakları hakkında bilgi verdi. Ciddi kirliliğe maruz kalan su kaynakları ve temel kirleticiler şöyle: Erzurum: Karasu, Aras, Çoruh nehirleri ve bunları besleyen alt akarsular kirleniyor. En büyük kirlilik, Erzurum Belediyesi’nin kanalizasyon şebekesinin bağlı olduğu, Fırat Nehri’nin kaynağı olan Karasu Nehri’nde görülüyor. Organize sanayi bölgesinden çıkan atık sular Karasu Nehri’ne veriliyor. Aras ve Çoruh nehirlerine belediyelerin atık suları deşarj ediliyor. Bitlis: Bitlis Çayı evsel nitelikli kanalizasyon suları ve katı atıklarla kirleniyor. Van Gölü ise, kıyısında bulunan Tatvan, Ahlat, Adilcevaz ilçeleri ile göl kıyısın da bulunan Kıyıdüzü ve Sarıkum köyleri nedeniyle kirletiliyor. Kars: Kars Çayı, Çıldır Gölü, Aras Irmağı, Arpaçay Barajı ve Kuyucu Gölü kirleniyor. Evsel ve endüstriyel atıklar ile tarımsal ve zirai mücadele ilaçları yağmur sularıyla kaynaklara karışıyor. Elazığ: Keban ve Karakaya baraj gölleri ile Hazar Gölü ve Dicle nehirleri, Peri ve Haringet çayları kirliliğe maruz kalıyor. Evsel atık sular, küçük ölçekli endüstri tesisleri kirliliğe neden oluyor. Bingöl: Gayt Çayı kirleniyor. Nevşehir: Kızılırmak kirliliğe maruz kalıyor. Bu nehre daha çok evsel atık suların deşarjı yapılıyor. Nevşehir Belediyesi atık su arıtma tesisi ihale aşamasında. Adıyaman: Samsat ilçesinin çökeltme havuzlu arıtma sistemi dışında merkez ve ilçelede arıt ma tesisi bulunmuyor. Eğriçay, Ziyaret Çayı, Kuru Dere ve Atatürk Barajı’na deşarj yapılıyor. Siirt: Botan Çayı, Siirt il merkezine ait kanalizasyon suları arıtılmadan döküldüğü için kirletiliyor. Kezer Çayı, tarımdaki aşırı ve yanlış sulama, Başur Çayı ise Bitlis ili ile Baykan ilçesi ve Ziyaret ilçesine ait arıtılmadan dökülen atık sularla kirletiliyor. Kütahya: Porsuk Çayı, Gediz Nehri ve Kocaçay kirleniyor. Düzce: Küçük Melen, Büyük Melen, Uğur Suyu, Asar Deresi ve Aksu dereleri kirleniyor. Rize: Tüm yüzeysel sularda kirlilik var. Katı atıklar derelere boşaltılıyor. Çankırı: Melan Çayı ve Çerkeş Çayı dışındaki dereler kirleniyor. Şırnak: Toptepe Çayı kayna PKK’ye yönelik operasyonda şehit Şehit askerler uğurlandı Bingöl’de olan Uzman Çavuş Bünyamin Güzel ile Şırnak’ta operasyon sırasında kayalardan düşerek şehit olan jandarma komando er Yusuf Keskin’in cenazeleri memleketlerinde toprağa verildi. Güzel için Kayseri’deki Hunat Camisi’nde cenaze törenine yetkililer, ailesi ve yurttaşlar katıldı. Cenaze töreninde terör örgütü aleyhine sloganlar atıldı. Şırnak’ın Cizre ilçesinde şehit olan er Yusuf Keskin ise Kocaeli’nin Derince ilçesinde düzenlenen törenle toprağa verildi. Keskin’in cenazesinde ailesi ile evlenebilmek için üniversite eğitimini yarıda bıraktığı sözlüsü Esra Öztürk sinir krizleri geçirdi. (Fotoğraflar: AA) ğının 700 metre yakınında faaliyette olan kömür ocaklarının çalışmaları sonucunda kaynakta ciddi kirlenme oluyor. Ocaklarda kullanılan suyun deşarjı sonucunda Nerdüş Çayı kirleniyor. Kayseri: Sultan sazlığı ve Hürmetçi sazlığı, Engir ve Tuzla gölleri sulak alanlar arasında. Nehirlerdeki kirlilik evsel ve endüstriyel atık sulardan kaynaklanıyor. Ağrı: Murat Nehri, ilde atık su arıtma tesisinin bulunmaması nedeniyle şehir kanalizasyon şebekesinin ve Ağrı Şeker Fabrikası atık sularının arıtılmadan deşarjı nedeniyle kirleniyor. Sakarya: Sakarya Nehri, Çark Deresi, Mudurnu Çayı, Dinsiz Çayı, Sapanca Gölü, Büyük Akgöl, Küçük Akgöl, Poyrazlar Gölü, Taşkısığı Gölü evsel, endüstriyel, tarımsal, rekreasyon, ulaşım gibi amaçlarla kullanılarak kirliliğe maruz kalıyor. Amasya: Yeşilırmak, Çekerek Irmağı, Tersakan Çayı, Gümüş Deresi, Paşa Deresi kirliliğe maruz kalıyor. Bolu: Büyüksu Deresi ile Gerede Çayı kirliliğe maruz kalıyor. Tabakhanelerden kaynaklanan atık sular da Gerede Çayı’na veriliyor. Bursa: Mustafa Kemal Paşa Çayı, evsel atık sularını, tarımsal drenaj sularını ve özellikle madencilik faaliyetleri sonucu oluşan atık suları Uluabat Gölü’ne ulaştırıyor. İznik Gölü’nde önlem alınmazsa su kalitesi düşecek. Bartın: İl merkezi ve ilçe merkezlerinin altyapı sistemlerinin çıkışları ve Bartın Organize Sanayi Bölgesi’nin atık sularının su kaynaklarına verilmesi, aynı zamanda katı atıkların vahşi depolama şeklinde su kaynakları yataklarında depolanması kirliliğin en önemli nedenlerinden. İptal kararının yürütmesi durduruldu Türk Tabipleri Birliği Başkanı Gürsoy: Araçlara özel muayene Hekim eksiği giderilir İstanbul Haber Servisi Danıştay, araç muayene istasyonlarının özelleştirilmesini onaylayan Özelleştirme Yüksek Kurulu’nun kararını iptal eden idare mahkemesinin kararının yürütmesini durdurdu.Türkiye’nin kuzeyindeki illeri kapsayan birinci bölge araç muayene istasyonları özelleştirme ihalesine en yüksek teklifi TÜVTÜRK grubu vermişti. İşletme hakkını 20 yıllığına devralan TÜVTÜRK’ün Başkanı Hamdi Akın, özelleştirmenin ardından araçların, özel muayene istasyonlarında Avrupa standartlarında muayene edileceğini belirterek, “Kazalar yüzde 40 oranında azalacak” dedi. Türkiye’de 10 milyon araç bulunduğunu ve şirketin bu araçları muayene edecek kapasiteye sahip olduğunu ifade eden Akın, “İstanbul’da 3 olan istasyon sayısının 12’ye, Türkiye genelinde ise 80’den 198’e çıkarılacağını, böylece 3 bin kişilik istihdam yaratılacğını” söyledi. Akın, “Yollarımız daha güvenli olacak” diye konuştu. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Türk Tabipleri Birliği (TTB) 55. Olağanüstü Genel Kurulu, DSİ Konferans Salonu’nda yapıldı. TTB Başkanı Gençay Gürsoy, toplantının açılışında yaptığı konuşmada, Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın ‘prototip’ bir Dünya Bankası projesi olduğunu söyledi. Programın felsefesinin altında, sağlığın özelleştirilmesi ve uluslararası sermaye piyasasına açılmasının yattığını belirten Gürsoy, bu nedenle sağlığın adım adım piyasa kurallarına teslim edildiğini kaydetti. Sağlık ortamını Maliye Bakanlığı’nın idare etmeye başladığı görüşünü savunan Gürsoy, AKP’nin sağlıktaki en önemli sorunu hekim eksikliği olarak görmesi üzerine, ‘‘ithal hekim’’ şeklinde ifade edilen çözüm önerisiyle karşı karşıya kaldıklarını belirtti. TTB Başkanı Gürsoy, sözlerini şöyle sürdürdü: ‘‘Ülkede hekim eksikliği vardır. Ama düzenli ve hakça bir istihdam politikasıyla çok kısa sürede bu ihtiyaç giderilebilir.’’ ney Amerika ülkelerindeki ABD karşıtı rüzgârın usul usul yukarı doğru çıktığı ve Orta Amerika boğumunu da etkisi altına aldığı görülüyor. Bu coğrafyadaki ülkeler için genellikle şu ad kullanılır: ‘‘ABD’nin arka bahçeleri...’’ 1990’lı yılların ortasında sırtımda çanta, elimde fotoğraf makinesi ve notlar bu ülkeleri dolaşırken arka bahçe tanımını yetersiz bulmuştum: ABD için bu ülkeler arka balkonları! Anahtarı ABD’nin elinde, istediği zaman girip çıkabildiği, saklamak istediği ne varsa koyduğu, arka balkonlar... ABD’nin 20. yüzyıl boyunca bu coğrafyada istemediği yönetimi devirmek için kullandığı yöntemler akla ilk şu deyişi getiriyor: Yeryüzünde hiçbir şey kendisini zorla kabul ettirmek isteyen imparatorluğun yöntemleri kadar pis kokmaz! ABD’nin bu bölgede yaptırdığı darbe sayısı 1000’in üzerinde... ??? Nikaragua’nın ise ABD açısından başka bir önemi var. Orta Amerika’da Panama’dan sonra iki okyanusu birleştirecek kanal yapma özelliğine sahip ikinci bölge Nikaragua. ABD öncelikle bu nedenle, Nikaragua’da yönetimin hiçbir zaman kontrol edemeyeceği kişilere geçmesini istemedi. 20. yüzyılın başında tıpkı Anadolu halkı gibi Nikaragualılar da emperyalizme karşı mücadele ettiler. Kısa bir dönem başarılı oldular ama, ABD izin vermedi. Deniz piyadeleri ülkeye girip kendilerine ait bir yönetim oluşturdular. Kukla yönetimle ilk şu anlaşmayı yaptılar: ‘‘Nikaragua üzerinde kanal yapma hakkı ABD’ye aittir!’’ Bu anlaşma hâlâ geçerli... ABD, 1927’de Nikaragua’dan tümüyle çekilirken ülke yönetimini Ulusal Muhafızların şefi Anastasia Somoza’ya bıraktı. Somoza, ABD destekli iktidarını ayakta tutmak için kanlıkansız her yöntemi uyguladı. Sezar Agusto Sandino, Somoza’ya en güçlü bayrağı açan liderdi. Somoza, 22 Şubat 1934’te Sandino’yu oyuna getirip öldürttü. O günden sonra bölgedeki antiemperyalist hareketin bayrağı ‘Sandino’ oldu. Halk ona şu adı taktı: Özgür insanların generali! ??? Daniel Ortega Sandinist hareketin lideri olarak 1979’da, babadan oğula geçen Somoza diktasını devirdi. 1985 seçimlerinde devlet başkanı oldu. ABD, Ortega yönetiminin zora düşmesi için karşıtlarını destekledi. Rastlantı bu ya, Nikaragua’nın güneydoğu bölgesinde etnik bir sorun yaratıp bu ülkenin Honduras’la arasını açtı! 1980’li yıllarda ABD Başkanı Reagan’ın ambargo uyguladığı İran’a gizlice silah sattığı, bu paraları da Nikaragua’da Ortega’ya karşı mücadele eden Kontralara verdiği ortaya çıktı... Bütün bu sorunlar ekonomiyi bitirdi. Ortega, 1990’da kendisine karşı birleşen 14 partiye yenildi. Nikaragua’yı gezerken devlet başkanı, 14 partinin adayı Chamarro idi. Sokaktakilere başkanı nasıl bulduklarını sorduğumda şu yanıtı vermişlerdi: Burada başkan dolardır! 16 yıl aradan sonra Ortega yine devlet başkanı... Ne demişler? Halkı bir kez kandırırsın, iki, belki üç kez kandırabilirsin ama, sürekli kandıramazsın! ankcum?cumhuriyet.com.tr Bardakoğlu: Papa hatalıydı ? BERLİN (AA) Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu, Papa’nın Türkiye’ye yapacağı ziyaret nedeniyle Alman ‘‘Der Spiegel’’dergisine verdiği demeçte, bir din adamının, diğer dinlere üye ülkeleri ziyaret etmesinin diyaloğa açık olduğunu gösterdiğini belirtti. Papa’nın İslamiyet hakkında hatalı konuştuğunu da vurgulayan Bardakoğlu, ‘‘Konuşma bir eleştiri değil, İslamiyetin kutsal temellerini yargılamaya yönelikti’’ dedi. Elazığ’da sloganlı yürüyüş ? Yurt Haberler Servisi Atatürk’ün Elazığ’a gelişinin 69’uncu yılı törenlerinde asker ve polis, sloganla yürüdü. Elazığ’da tren garındaki törene Vali Muammer Muşmal, 8’inci Kolordu Komutanı Korgeneral İsmail Hakkı Pekin, Belediye Başkanı Süleyman Selmanoğlu, kamu görevlileri ve öğrenciler katıldı. Daha sonra kent merkezine yürüyen askerler ve polis okulu öğrencileri, ‘‘Her şey vatan için’’, ‘‘Vatan sana canım feda’’, ‘‘Her Türk asker doğar’’, ‘‘Ne mutlu Türk’üm diyene’’ sloganlarını atarak askeri marş söyledi. / IŞIL ÖZGENTÜRK PAPA’NIN ZİYARETİNİ İZLEYECEK GAZETECİLER Aşka Dair Yeni (!) Keşifler Bilirsiniz sözümü tutarım, bir önceki yazımda size Kars 1. Uluslararası Altın Kaz Festivali’nde izlediğim biri yabancı, diğeri bizden iki filmden söz edeceğimi söylemiştim, başlıyorum ama öncelikle epey bir zamandır bende demlene demlene iyice olgunlaşan bir duyguyu sizlerle paylaşmak istiyorum, şöyle: “Aşk” artık sadece yoksulların ve farklı olanların yanı başında duruyor, kariyer hesapları yapanları, her zaman kaybedilecek bir şeyleri olanları, alışveriş merkezlerini dolduranları, güven duygusuna düşkünleri çoktan terk etti. Haftanın en aile günü olan pazar günü aşk yazıları yazan köşe yazarlarını da, birlikte olduğu kadına yazdığı mektupları roman diye yutturan sözde yazarları da terk etti. Çok da haklı, tüketildiğini, içinin boşaltıldığını, en mahrem sırlarının dillere destan edildiğini gördü. Ve usulca gitti, en çok kendi olana sığındı, orada durdu. Kadın üç yıldır bir tımarhanede yaşıyordu, geçmişine dair her şeyi unutmak istiyordu. İç savaş sırasında babasının karşı taraftan aldığı paralarla onlara yaşattığı lüks hayatı, kız kardeşiyle kendi yatağında sevişen kocasını, kocasının kollarında çığlıklar atan kız kardeşini, üç yıl bunları unutmak için kendi geçmişini silmeye çalışıyordu, ama artık tımarhaneden çıkıp hayata dönme zamanı gelmişti, artık kimselerin yaşamadığı baba evine kapısını aralayıp içeri girmek zorundaydı. Adam 37 yaşındaydı, hayatının 17 yılını hapiste geçirmişti, her şeye kızgın bir adamdı, şartlı tahliye edildiğinde korkmuştu. Ne yapacaktı, bildiği tek şey ev yapmaktı, köyünde bu konuda epey bir namı vardı. Ona usta derlerdi. Çaresiz, eski işine geri dönmek zorundaydı. Kadın avuç dolusu ilaçla baba evinde yaşamını sürdürmeye çalışırken bir karar verdi, evi tamir ettirip satacak ve bir bilinmeyene doğru gidecekti. Kadınla adam bu nedenle tanıştılar, adam kadının evini tamir etmeye başladı, kadın da adamı izlemeye. Kadın öylesine yalnızdı ki, haplarını içip adam için yemekler yapmaya başladı, adam manya’ya yerleşen savaş zengini ailesi olayı öğrendi ve baba, adama yüklüce bir para vererek kızından uzak durmasını istedi, adam da parayı aldı ve çekip gitti. Ama aşk adamı bırakmadı, aylar geçti, adam kadının yaşadığı eve döndü, kadını aradı, yeniden tımarhaneye döndüğünü öğrendi ve oraya gitti. Kadın elleri ve ayakları kayışlarla bağlı, bir yatakta öylece yatıyordu, kimseyle konuşmadan, tek bir söz söylemeden. Adam onun yanı başına oturdu, saçlarını okşamaya başladı, kadın adama baktı ve aylardan beri ilk kez konuştu: “Çişim geldi.” Sevdiniz mi, bu hikâyeyi Makedonyalı yönetmen Sergej Stanojkovski film yapmış, adı da “Dokunmak”. Hadi birine dokunun. İkinci filmim Zeki Demirkubuz’un “Kader” adlı filmi. Kız delidolu ve her an birilerini öldüren Zagor’a tutkun. Zagor, ömrü hapishanelerde geçen biri, her daim vukuat çıkardığından sürekli bir başka kentin hapishanesine yollanıyor. Kız da onun peşinden o kente gidiyor, bildiği tek şeyi yaparak: Fahişelik. Ama filmin erkek kahramanı Zagor değil, alışılmışın dışında başka bir erkek. Kızın tüm aşağılamalarına katlanan, istenmemesine rağmen kızın peşinden giden, onunla kent kent dolaşan bir erkek. Tıpkı sadık bir köpek gibi... Ve biz tuhaf bir kısırdöngüyü, bir kadınla bir erkeğin dansını izliyoruz. Ve film bize “Belki de aşk budur” dedirtiyor. Güneşli bir pazar sabahı, işte size bir soru: “Sahi aşk nedir?” isilozgenturk@gmail.com Akreditasyon Patrikhane’den İstanbul Haber Servisi Papa 16. Benedictus’un Türkiye ziyareti için yapılan akreditasyon (gazetecilerin bir basın toplantısı, kongre, konser vb. izleyebilmeleri için yaptırdıkları kayıt işlemi) işlemlerini, Başbakanlık BasınYayın Enformasyon Genel Müdürlüğü yerine Fener Rum Patrikhanesi yürütüyor. İstanbul Vali Yardımcısı Fikret Kasapoğlu, olayı doğrulayarak, Papa’nın Fener Rum Patrikhanesi’nde gerçekleştireceği ayin için gerekli akreditasyonu patrikhanenin yaptığını söyledi. “Bu konuda herhangi bir yasal sakınca yok” diyen Kasapoğlu, Fener Rum Patrikhanesi’ndeki dini tören için yapılan akre Tatbikatta ezilme tehlikesi ? TEKİRDAĞ (Cumhuriyet) Tekirdağ’ın Çerkezköy ilçesine bağlı Kapaklı beldesinde, 870 öğrencinin katılımıyla yapılan deprem ve yangın tatbikatında giriş kapısından çıkan öğrenciler ezilme tehlikesi geçirdi. İtfaiye ekiplerinin de hazır bulunduğu tatbikatta, 4 katlı Cumhuriyet İlköğretim Okulu’nda okuyan öğrenciler, acil ve yangın çıkışı bulunmayan okuldan hızlı bir şekilde çıkartılmak istendi. Bu sırada öğrencilerden bazıları ezilme tehlikesi geçirdi. Okul Müdürü Yavut Kayaalp, okulun fiziki yetersizliğinden dolayı yangın merdivenlerinin olmadığını, giriş kapısı dışında da çıkış bulunmadığını belirtti. ditasyonun nedenini de fiziki ortamın tüm basın mensuplarını alamayacak kadar kısıtlı olmasına bağladı. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Orhan Erinç ise Papa’nın devlet başkanı statüsünde geldiğini anımsatarak, Türkiye’yi ziyaret eden devlet başkanlarının programları için gerekli olan akreditasyonu Dışişleri Bakanlığı Protokol Genel Müdürlüğü ya da Başbakanlık Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğü’nün yaptığını söyledi. Fener Rum Patrikhanesi’nin “www.patriarchate.org” adlı internet sitesinde başvuruların “Ekümenik Patriği Basın Ofisi”ne yapılması gerektiği belirtiliyor. 1 kişiye 1 milyon 307 bin YTL ? ANKARA (AA) Sayısal Loto oyununda kazanan numaralar, ‘‘1, 8, 33, 36, 46 ve 47 olarak belirlenirken 6 bilen 6 bilen 1 kişi, 1 milyon 307 bin 834 YTL 75 YKr kazandı. Çekilişte, 5 bilenler 3 bin 89 YTL 90’ar YKr, 4 bilenler 23 YTL 45’er YKr, 3 bilenler ise 3 YTL 10’ar YKr alacak hiç durmadan aldığı haplar nedeniyle çişi gelen bu kadından hiç hoşlanmamıştı, ama yemekler güzeldi, kadının ona damı aktarırken getirdiği kahve güzel kokuyordu, sonra bu kadın ne kadar da yaralıydı, tıpkı kendisi gibi... Bir gün kadın adama eski bir karavanı göstermek için evden çıktı, birlikte eski karavanın durduğu göl kıyısına gittiler, oradan da küçük bir lokantaya, adam güzel hikâyeler anlattı, güldüler ve adam yıllar sonra ilk kez bir kadını dansa davet etti. Dans ettiler ve kadın “Çişim geldi” dediğinde adam ilk kez ona âşık olduğunu düşündü. Kadın kimsesiz değildi artık, Al TÜRK DİLİ KONUŞAN ÜLKELER TOPLANTISI Liderler anlaşamadı GÜRSU KUNT ÖZLEM ARIKAN ile ANTALYA Türk Dili Konuşan Ülkeler Devlet Başkanları Doruk Toplantısı’nın 8’incisi, 5 yıl aradan sonra Antalya’da yapıldı. Ancak ortak dil, ortak kültür vurgusunun yapıldığı toplantıda iletişim, simultane çeviri aracılığıyla sağlandı. Hatta Kiril alfabesi kullanan Kazak ve Kırgız yöneticilerin bildirileri, Latin alfabesiyle yazılı Türkçeye çevrildi. Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev dışındaki diğer iki ülkenin cumhurbaşkanlarının konuşmaları, Türkiye Türkçesine simultane olarak çevrildi. Kazak ve Kırgız cumhurbaşkanları da diğer konuşmaları simultane çeviriyle dinledi. Tercüman Aynur Mayemerova, dillerin temelinin Öztürkçe olduğunu belirterek ‘‘Aslında, Türkçeden Türkçeye tercüme yaptık’’ dedi. ALPAY SERBEZ evlendiler. Mutluluklar dileriz. (Kadıköy, 18.11.2006) CUMHURİYET ÇALIŞANLARI CUMHURİYET 08 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle