14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 19 KASIM 2006 PAZAR 14 KÜLTÜR kultur?cumhuriyet.com.tr Zahit Büyükişliyen’in 40. yıl retrospektif sergisi 25 Kasım’a dek İMSG’de SANATA BAKIŞ SELMİ ANDAK Kişiliğin izlenebilir boyutu KAYA ÖZSEZGİN Kayıplar Dünyası Dünyayı sadece politika alanından dürbün ile görmek istesek bile, asla gerçeği tam olarak anlamış olamayız? İnsanlar ve toplum doğuştan başlayan, sonra gelişen bir yaratık olarak yaşadığı sürece gördüklerini, işittiklerini belledikçe ya mutluluğa veya üzüntüye dolanıp kalırlar... Düşünceleri, duyuşları, yorumları, kararları da bu yolda olabildiği kadar gelişmiş olur... Ve dünyada hareket ederken en zor an eldeki ve kafasındakilerle tekrar bir yaratıma girmek, hatta söz ve yazı ile duyurmaktan geçer!.. Ne oldu da bana, bu haftaki köşemde, yani şimdi sizlerin de anılarınızı deşmek, toplumda bir yola, bir amaca; Cumhuriyet gazetemizde yararlı olmaya çalışmak? Ne var ki, yaşadığımız bu dönemde ana tema üzüntüde yoğunlaşıyor ve mutluluğu beklemek kalıyor!.. Duruma özetle dokunacak olursak; her şeyden önce insan varlığında umut yaratacak öğe, kültür ve sanat’tır. Bu gerçeği umursamaz olamazsınız... Herhangi bir ülkede bu gerçek sağlam oldukça, yaşadığınız toplum geriye değil ileriye gider!.. Sanki okul ağzı ile açıklar gibi bir ülkenin ileriye ya da geriye gidişi tanımı şu temellere dayanır özetle: Olumludan (pozitif) başlayalım: “Çağdaşlık, evrensellik, laiklik, çokseslilik, özgürlük, ulusallık, sosyal düşünce ve hatalı anlayışla demokratik uygulama vd. dayanışma biçimleri...” Geride kalış veya geriye dönüş diyebileceğimiz anlayış ve tutum düşüncesine saplanmış olanlar için ise şimdi bir şeyler söylemeye gerek yok diyorum... Zaten bu durumu inatla yaşayanlar bilirler!.. Politika alanı şimdi “Sanata Bakış” köşemi kapsamadığı için Cumhuriyet gazetemizde de yer alan ve üzüntü veren kaybettiklerimiz için sadece ülkemizin değil tüm dünyanın büyük kayıp saydığı Ulu Önderimiz Atatürk adını “Atatürk’ü Anma Konseri” başlığı altında İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası’nın seslendirdiği dinletiyi önemli bir değerlendirme olarak saygıyla alkışlıyor ve bu anma konserini şef olarak Naci Özgüç ve solist olarak piyanist Hande Dalkılıç’ın ve başkemancı Yusuf Güler Aksöz’ün katıldıkları bir anı olarak değerlendiriyorum... Bu sanat olayının yerinde ve güzel bir rastlantısı da bu programda aynı gün Türkiye Cumhuriyeti’nin “Evrensel, Çoksesli Müzik” alanında en usta bir bestecisi olarak Ulvi Cemal Erkin’in 19061972 yıllarında yaşamış olmasına dayanılarak, İDSO’nun (İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası) şef Naci Özgüç’ün yönetiminde seslendirdiği repertuvarın sadece besteci olarak Ulvi Cemal Erkin’in eserlerine ayrılmış olması idi. Program U.C. Erkin’in “Piyano Konçertosu” ve “2. Senfoni” bestelerinden oluşmuş idi... Piyano Konçertosu’nda solist olarak genç piyanist Hande Dalkılıç yer almıştır. Bu sanatçıyı ne kadar alkış ile övsek az sayılır. Ankara doğumlu Hande Dalkılıç piyano enstrümanını sadece teknik açıdan bir gösteri olarak algılamıyor. Piyanist olarak seslendirdiği bestecinin kişiliğini, duyuşlarını da önemli sayarak başarıya bu yoldan daha rahat ulaşıyor... Önemli bir durum solist, sanat açısından. Hande Dalkılıç, Bilkent Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Bölümü’nde üstün yeteneği ile yetişmiş. Özellikle o yıllarda piyano eğitimini Prof. Ersin Onay ile sürdürmüş... Gelelim bu konserde orkestrayı sadece Ulvi Cemal Erkin’in besteleri ile değerlendiren Naci Özgüç’e.. Özellikle müzikaliteye sadık kalan, duygularına rahatlık ve sadelikle yanıt veren olumlu bir orkestra şefidir. İmge ile düşünce arasındaki dönüşümlü ilişkiye birçok yerde değinilmiştir. Resimde düşüncenin soyutluktan çıkıp somutluğa bürünmesi için, imgenin kaynaklandığı nesneye atıfta bulunmayı işler düzeye getirecek bir aşamaya veya aşamalar dizisine ihtiyaç vardır. Bu aşamalar belirginlik kazandıkça, imge de yeni içeriklere kavuşur, yeni anlam boyutlarıyla zenginleşir. 1969’da, İvriz’de resim öğretmeni olarak çalıştığı dönemdeki ilk sergisinden bu yana, farklı dönemler halinde sıralanan çalışmalarına bakıldığında, 40. sanat yılı nedeniyle düzenlediği retrospektif sergisinde de izlenebileceği gibi, Zahit Büyükişliyen’de doğa ve çevre gerçekliğini imge kalıpları eşliğinde yorumlama çabasının ağır bastığı görülecektir. Salt soyuta indirgeme ya da anlamsallığı bu yönde yorumlama çabasına yönelmeden, çevresel izlenimlerin peşi sıra, bu izlenimlerden yola çıkarak kavramsal sonuçlara ulaşmak, onun bugüne kadar değişmeden süregelen etkinliğinde tek ayırıcı özellik olmuştur. Başka türlü ifade etmek gerekirse, nesne veya görüntü adına üstlenilmiş bir sanatçı işlevi söz konusu olmamıştır onun sanatında, aksine, böyle bir işleve eleştirel gözle yaklaşmış, sanat yapıtının betimleyici değil, işaret edici ve dönüştürücü bir içerikle dolu olması gerektiği ilkesini, ana hedef olarak benimsemiştir. Onun bu çıkışı, 1970’lerin başında kendi kuşağının sanatçıları tarafından paylaşılmıyor değildi, ama Büyükişliyen’de tanık olduğumuz duyarlık biçimi, zamanla ısrarlı bir doğrultu üzerinde geliş N esne veya görüntü adına üstlenilmiş bir sanatçı işlevi söz konusu olmamıştır Zahit Büyükişliyen’in sanatında; aksine, böyle bir işleve eleştirel gözle yaklaşmış, sanat yapıtının betimleyici değil, işaret edici ve dönüştürücü bir içerikle dolu olması gerektiği ilkesini, ana hedef olarak benimsemiştir. daha, ama bu kez kendi içinde biraz daha olgunlaşarak kompozisyona egemen olmaya başlar. Buradan yakın dönemin ürünleri taşlı resimlere geçiyoruz. Taş parçasının, gölgesini yere düşürecek biçimde hacimsel bir konumla, birkaçının bir arada gösterildiği kompozisyonlarda, arınmışlık ve buna paralel olarak duruluk, gene doğa elemanları aracılığıyla girişilmiş farklı bir “pürizm” arayışına işaret eder. Sanatta 40 yıl, arayışların belli denge sentezlerine ulaşma süreci açısından fazla uzun bir zaman değildir belki. Ama bir sanatçının çizgisi kapsamında, bu süre birtakım tutamak noktaları yaratabiliyorsa, varılan aşamanın önemi daha da belirginleşebilir. (0 212 288 48 48) Bakanlık sanattan ‘elini eteğini’ çekti ESRA YAZDIÇ ANKARA Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın, kültürsanat etkinliklerine karşı ‘‘umursamaz ve olumsuz’’ tavrı devam ediyor. ‘‘11. Uluslararası Ankara Tiyatro Festivali’’nin açılışına Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan kimse katılmadı. Toplumsal Araştırmalar Kültür ve Sanat İçin Vakıf (TAKSAV) tarafından gerçekleştirilen festivalin açılışında, Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan kimsenin olmayışı dikkat çekti. Özel Tiyatrolara Devlet Desteği Yönetmeliği’ni kaldırarak tartışma yaratan Kültür Bakanlığı’nın bu tavrı tepki çekti. Festival Düzenleme Komitesi Başkanı Yener Aksu, açılıştan birkaç saat önce Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koç’u ziyaret ederek açılış konuşmasını yapmasını istediklerini belirtti. Aksu, ‘‘Bakan Bey kendisi gelmedi, buna programının yoğunluğunu sebep gösterdi. Anlayışla karşıladık. Ancak bakanlığın idari personelinden de kimseyi görevlendirmedi. Bir telgraf dahi çekmedi. Biz inatla her yıl gelişmeye çalıştıkça, birileri de inatla sanata köstek olma çabasında. Son dönem sanat ve kültür alanında yaşadıklarımız bir tür cinayettir.’’ tikçe, onun resmine özgü bir karaktere bürünmüş ve alternatiflerini hep bu yönde aramıştır. Farklı bir pürizm arayışı Arayışın espasla düzlem arasında, doğaya özgü derinlikle, doğa betimini yadsıyıcı olmaktan kaynaklanan kavram ressamlığı düzeyinde olması, böyle bir ikilemin çözümüne zorlamıştır onu. Örneğin 1990’lı yılların soyutlanmış manzara resimlerinde, kuşbakışı görünümlerle belli bir açıdan konumlandırılmış görünümler aynı kompozisyonda bir araya getirilerek, farklılıkların uyumlulaştırıldığı bir “konsept” üzerinde durulmuştur. Kasıtlı bir “aykırılık” olarak da yorumlanması mümkün olan bu ikili açı, renk bordürlerinin devreye girdiği yerlerde gerçek manzaraya benzer bir peyzaj simülasyonuna yol açar. Böyle bir yöntem, bildiğimiz anlamda manzara ile örtüşmeyen kurgusal bir manzara efekti yarattığından, sürekli devinim içinde olan ve birbiriyle bağlantılı anlatımsallık kodlarını hep gündemde tutan bir etkinliği de ilginç hale getirir. 2000’li yılların başına tarihlenen resimlerde, tablonun baskın rengi olarak kendini gösteren mavi, hiçbir dalgalanmaya meydan vermeden duru bir etki yaratırken, fırça tuşlarının lekesel karmaşıklığı, düzlem ve derinlik karşıtlığını vurgulayıcı özelliğiyle yeniden karşımıza çıkar. Yeni bir dönüşüm aşamasıdır bu. Manzaraya özgü resimsel diyalektik, bir kez Çetinkaya okurlarıyla buluştu Gazetemiz yazarı Hikmet Çetinkaya, okurlarıyla bir araya geldiği imza gününde, Türkiye’de siyaset, eğitim ve kültürün giderek dinselleştirildiğini belirterek solun birlikteliğinin önemli olduğunun altını çizdi. Kare Kitabevi’nin geleneksel hale gelen söyleşi ve imza günlerinin bu haftaki konuğu olan Çetinkaya, kitabevini dolduran okurlarıyla önce güncel gelişmeler üzerine sohbet etti. Söyleşinin ardından katılımcıların sorularını da yanıtlayan Çetinkaya, daha sonra kitaplarını okurları için imzaladı. EMİNÖNÜ HALK EĞİTİM MERKEZİ KAYA İLHAN TİLBE SARAN GEYVAN Mc. MILLEN DENETİMİNDE SAHNE SANATLARI HAREKET LABORATUVARI DEVAM EDİYOR 1 ARALIK 2006 1 HAZİRAN 2007 ? HAREKET LABORATUVARI ? DANS LABORATUVARI ? H.L. OYUNCUNUN BEDENİ ? OYUNCULUK ? H. L. MODERN DANS ? HAR. LAB. TEMEL TEKNİK ? BALE (DİNAMİZM) ? SAHNE SANATLARI (BİREYSEL ARAŞTIRMA) ? BEDENİMİZ SAĞLIĞIMIZ KAYA İLHAN AYRİN ERSÖZ YEŞİM ALIÇ FULYA AKSULAR SELEN DOMAÇ TUĞÇE ULUGÜN TUNA DUYGU GÜNGÖR PINAR GÜREMEK AYHANIM SUN HİCRAN YAVUZ BELİRLİ SÜRE HALKA AÇIK ÇAĞRI Sevgili kardeşimiz, değerli bilim adamı Prof. Dr. ÜMİT DOĞANAY’ı alçakça katledilişinin 27. yılında, dostlarımızı Zincirlikuyu Mezarlığı’ndaki mezarı başında 20 Kasım günü saat 11.00’de birlikte anmaya çağırıyoruz. İÜHF Sınıf Arkadaşları ANMA ANTAL YA CUMOK ÇAĞIRIYOR Atatürkçü Düşünce Derneği Antalya Şubesi İşbirliğiyle Hem Yüreklere Hem Beyinlere Sesleniyoruz Ulus Dağı Ses Verdi GİTARI TÜRK GİBİ ÇALAN ADAM: HASAN CİHAT ÖRTER dinletisi 1 Aralık 2006 Cuma günü saat 19.30’da ve AYDINLATAN, UYANDIRAN ADAM: MUSTAFA YILDIRIM söyleşisi 2 Aralık 2006 Cumartesi günü saat 14.00’te Antalya Düğün Sarayı’nda BU AYDINLANMAYI, BU MÜZİK ŞÖLENİNİ KAÇIRMAYALIM! İletişimBilgi: Hicran Karabudak 247 67 17 243 00 80 532 325 05 63 Sen gelmezsen, bir eksiğiz! Bilet Satış Yerleri: 1. Atatürkçü Düşünce Derneği Antalya Şubesi, Tel: 243 33 54 2. Atatürkçü Düşünce Derneği Yavuz Özcan Parkı Satış Standı (Selekler İşhanı Karşısı) 3. Antalya CUMOK, Atatürk Cad. 1265. Sokak No:14 Kat:1 Tel: 247 67 17 4. Akbay Giyim, Şarampol Cad. No: 98 Tel: 248 34 55 5. Bahçe Kafe, Kalekapısı Tramvay Durağı Altı Tel: 248 46 54 6. Düş Bahçesi Sanat Merkezi, Fahrettin Altay Cad. 456. Sokak Karaben Apt. No:81 244 27 68 Sen gittin gideli hiçbir şey aynı olmuyor. Eksilmiş bir uzuv gibi, sevgili Cahit! yerin asla dolmuyor. Ölümünün 2. yıldönümünde derneğimizin Onursal Başkanı Sevgili H. Cahit Ülker’i anıyoruz. 19 Kasım 2006 Pazar, saat 14.00 Zincirlikuyu Mezarlığı İstanbul. Zonguldak Maden Mühendisleri Derneği ve CUMOK PINARBAŞI İCRA VE İFLAS MÜDÜRLÜĞÜ’NDEN ADİ TASFİYE VE İFLASIN AÇILMASI İLANI KONUK SANATÇILAR VE HALK EĞİTİMİ KUTLAMALARI Kayıtlar Başlamıştır. Program Sorumlusu: DÜNDAR İNCESU Eminönü Halk Eğitim Merkezi Babıâli Cad. 37 CağaloğluİSTANBUL Başvurular İçin: GSM: 0532 201 00 52 eposta: dncesu?yahoo.com KAYA İLHANSUNA KAN KATKILARIYLA EĞİTİME DEVAM DOSYA NO: 2004/340 Davacı Başak Sigorta A.Ş. vekili AV .Ertuğrul Karalı tarafından davalılar aleyhine açılan alacak davasının verilen ara kararı gereğince, Karamustafapaşa sokak no: 16 D.6 Bakırköy/İSTANBUL adresine davalılar ALAATTİN ALTUN, NEVZAT ALTUN’a çıkartılan tebligat bila iade geldiğinden ve tüm araştırmalara rağmen adresi tespit edilemediğinden davalılara ilan yolu ile tebligat yapılmasına karar verildiğinden, Davalılar ALAATTİN ALTUN, NEVZAT ALTUN’un duruşma günü olan 1.2.2007 saat: 10.00’da duruşmada hazır bulunmaları, veya kendilerini bir vekil ile temsil ettirmeleri, esasa 10 gün içerisinde cevap vermeleri, HUMK.nun 213/2. maddesi uyarınca duruşma günü ve saatinde mahkememizde hazır bulunmadıklarında duruşmalara yokluklarında devam edileceği hususu davetiye yerine kaim olmak üzere İLANEN TEBLİĞ olunur. 17.11.2006 Basın: 56923 T.C. BEYOĞLU 4. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NDEN Nüfus cüzdanımı kaybettim. Hükümsüzdür. OLCAY ECE BAKTIAYA SAYI: 2006/204 Es. (İf.) MÜFLİSİN ADI, SOYADI VE ADRESİ : Özen Süt Tarım Hayvancılık Gıda ve Süt Ürünleri Pazarlama İşletme ortakları Adem KALKAN, Özdemir İŞLER, Serkan DEMİRCİ, Kayseri ili Pınarbaşı ilçesi Kaynar kasabası. İFLASIN AÇILDIĞI TARİH: 13.07.2006 Perşembe günü saat: 15.00 Pınarbaşı Asliye Hukuk (Ticaret) Mahkemesi’nce iflasına karar verilmiş olan, yukarıda adı ve adresi yazılı müflis hakkında tasfiyenin şimdilik adi tasfiye şeklinde yapılması tensip kılınmış olduğundan; 1Alacaklıların ve istihkak iddiası sahiplerinin alacak ve istihkaklarını ve bunların dayanağı olan belgeleri veya örneklerini bu ilan tarihinden itibaren 1 ay içinde müdürlüğümüze kaydettirmeleri veya tevdi eylemeleri, 2Müflise borçlu olanların aynı süre içinde kendilerini ve borçlarını bildirmeleri, aksi halde (İİK’nun 336. maddesi uyarınca) cezai sorumluluğu gerektireceği, 3Müflisin mallarını her ne suretle olursa olsun ellerinde bulunduranların o mallar üzerinde kanuni hakları saklı kalmak şartıyla bunları aynı süre içinde iflas dairesi emrine tevdi etmeleri, makul üzere dayanmaksızın vermezlerse cezai sorumluluğa uğrayacakları ve rüçhan haklarından mahrum kalacakları (İİK’nun 336. mad.) 430.11.2006 günü saat 10.30’da Pınarbaşı İcra Müdürlüğü’nde ilk alacaklılar toplantısı yapılacağından alacaklıların toplantıya gelmeleri veya yetkili bir vekil göndermeleri, müflis ile müşterek borçlu olanlar ve kefillerinin bu borcu tekeffül eden sair kimselerin bu toplantıda hazır bulunmaya hakları olduğu ilan olunur. 10.11.2006 (İİK’nun 219, 366. mad.) Basın: 56808 CUMHURİYET 14 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle