25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
18 KASIM 2006 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER YÖK Başkanvekili Eşme, Milli Eğitim Şurası’nda alınan tavsiye kararlarını değerlendirdi: 7 Laik eğitime darbe vurur FIRAT KOZOK GEÇMİŞTEN GELECEĞE ORHAN ERİNÇ Kul Sıkışmayınca... Türk Ceza Yasası’nın 301’inci maddesi, yürürlüğe girdiğinden bu yana gazeteciler, yazarlar ve bilim insanları için aşılması gereken dertlerden biri olmuştu. Avrupa Birliği’nin ilerleme raporundan sonra da özellikle siyasal iktidarın özel dertlerinden biri haline dönüştü. Hem de öyle bir dert ki.. Başbakan dahil kimi bakanlar değiştirmeye açık olduklarını söyleyip sivil toplum örgütlerinden (?) öneride bulunmalarını isterken kimi bakanlar değiştirilemeyeceğini belirtiyorlar. Değiştirilemeyeceğini söyleyenlerin nedenlerini açıkça bilmiyoruz. Akıllarına yatmadığı için mi böyle yapıyorlar yoksa kendi grupları ile ana muhalefet partisinin görünen yaklaşımını mı anlatmak istiyorlar belli değil. Son çağrı, Devlet Bakanı ve AB Başmüzakerecisi Babacan’dan geldi. Maddenin değiştirilmesini gerçekleştirmek için sivil toplum örgütlerinden destek istedi. Bence yanlış bir istekti. Neden derseniz, Türkiye’deki sivil toplum örgütlerinin gerçek sayısı iki elin parmakları kadar ya var ya yok. Yokluktan olsa gerek açığı kapatmak için kimi meslek sahiplerinin kaydolunması zorunlu odalarını, sendikaları, işadamlarının oluşturdukları örgütleri, sivil toplum örgütü sayma eğilimi gittikçe güçleniyor. 301’inci maddenin değiştirilmesinde atılacak adımı belirlemek için zirve üstüne zirve düzenleniyor. Katılan örgütlere bakınca konunun en yetkin meslek örgütü olan Türkiye Barolar Birliği’nin olmadığı görülüyor. Gazetecilik meslek örgütleri ile uzman öğretim üyelerinin ve yargılama aşamasında görev yapan avukatların oluşturduğu Türk Ceza Hukuku Derneği’nin adları bile geçmiyor. ??? 301’inci maddenin değiştirilmesini isteyenlerin “hakaret özgürlüğü istediği” yolundaki suçlamaların haksız olduğunu düşünüyorum. Anılan maddenin eski Ceza Yasası’ndaki karşılığı olan 159’uncu maddeye son dönemlerde karşı çıkan olduğunu anımsıyor musunuz? Hemen hemen hiç yoktu. Çünkü 57’nci hükümet döneminde başlayan “uyum yasaları” furyasında daha da netleştirilmiş, yeni yasanın sahibi AKP, aynı kapsamda eklemeler yapmış, ceza sürelerini de indirmişti. Ama yeni Ceza Yasası’yla tam tersini yaptı. Suç tanımını genişletmekle kalmadı, yoruma açık bir içeriğe de dönüştürmeyi başardı. Bu nedenle de hakaretle bilgi edinme, yayma, eleştirme, yorumlama ve eser yaratma hakları birbirine girdi. Maddeyi biçimlendirip, gerekçesini de yazdıktan sonra, topu Cumhuriyet savcıları ile yargıçlara atmanın bir çözüm olmadığı görülüyor. Bu yaklaşım, bir anlamda “madde böyle ama sen başka türlü uygula” demenin politikacasından başka bir şey değil. ??? Kimileri de yalnızca, eski madde ile ilgili “izin alma” yöntemine dönülmesiyle sorunun çözüleceğini savunuyor. Bunlar arasında iznin cumhurbaşkanı tarafından verilmesini önerenler de var. Bu önerinin kabul görmesinin zaman kaybından öteye hiçbir katkısı yok. Çünkü anayasada cumhurbaşkanına tanınan yetki ve görevler arasında böyle bir kural bulunmuyor. “Kul sıkışmayınca hızır yetişmez” derler. Belki siyasal iktidar bu kez kendisine iletilecek önerilere kulak verir. AB’nin dayatmasıyla maddeyi değiştirmek zorunda kalmanın ayıbına da katlanarak... ANAYASAYA GÖRE YÖK YETKİLİ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, yükseköğretim kurumlarının öğretimini planlama, düzenleme ve yönetme görevlerini YÖK’e veriyor. YÖK Yasası da, üniversiteye giriş sınavlarının yine kurul tarafından düzenleneceğine işaret ediyor. Anayasanın ‘‘Yükseköğretim Üst Kuruluşları’’ başlıklı 131. maddesinde, şöyle deniyor: ‘‘Yükseköğretim kurumlarının öğretimini planlamak, düzenlemek, yönetmek, denetlemek, yükseköğretim kurumlarındaki eğitimöğretim ve bilimsel araştırma faaliyetlerini yönlendirmek, bu kurumların kanunda belirtilen amaç ve ilkeler doğrultusunda kurulmasını, geliştirilmesini ve üniversitelere tahsis edilen kaynakret eden Eşme, ‘‘Öğretim Birliği Yasası bütünüyle delinmiş olur, ortaöğretim çok yakın gelecekte, imam hatip okulları ekseninde yapılanır. İmam hatip çıkışlı öğretmenlerimiz, kaymakamlarımız ve savcılarımızın sayısı çığ gibi artar’’ diye konuştu. ların etkili bir biçimde kullanılmasını sağlamak ve öğretim elemanlarının yetiştirilmesi için planlama yapmak maksadı ile Yükseköğretim Kurulu kurulur.’’ 2547 Sayılı YÖK Yasası’nın 45. maddesinde de, öğrencilerin, yükseköğretim kurumlarına, esasları YÖK tarafından tespit edilen sınavla girecekleri hükme bağlanıyor. Yasada, katsayı uygulaması ile ilgili olarak da, ‘‘Bir mesleğe yönelik programlar uygulayan liselerin mezunları, Yükseköğretim Kurulu tarafından belirlenecek aynı alanda bir yükseköğretim kurumuna girerken, başarı notları ayrıca tespit edilecek bir katsayı ile çarpılmak suretiyle değerlendirilerek giriş sınavı puanlarına eklenir’’ deniyor. larına yerleştirmeye yönelik örtülü bir çaba olarak görülmekteydi. Şura kararları ile, bu örtü kaldırılmış oldu.’’ ANKARA YÖK ve ÖSYM, AB sürecinde milli eğitim sisteminin temel sorunları gündemiyle toplanan ancak, daha sonra imam hatip liselerine odaklanan 17. Milli Eğitim Şurası hakkında ilk kez konuştu. YÖK Başkanvekili Prof. Dr. İsa Eşme ve ÖSYM Başkanı Prof. Dr. Ünal Yarımağan, şurada alınan kararların bugünkü mevzuat çerçevesinde hiçbir geçerliliğinin olmadığını belirterek, kararlarla ilgili asıl muhatabın YÖK olduğunu vurguladı. Prof. Dr. Eşme ve Prof. Dr. Yarımağan, şura kararlarını Cumhuriyet’e değerlendirdi. İsa Eşme, şuranın Türk milli eğitim sisteminde kademeler arası geçişler, yönlendirme ve sınav sistemi ile, küreselleşme ve AB eğitim sürecinde Türk eğitim sistemleri gündemleriyle toplandığını anımsatırken, ‘‘Ancak, şura, katsayı ve lise türlerine yeni düzenleme adı altında, imam hatip liselerine avantaj sağlama hedeflerine kilitlendi. Sonuçta, şurayı bu yönde yönlendirenler hedeflerine ulaşmış oldu’’ dedi. Şuranın aldığı tavsiye kararlarının uygulanması durumunda laik eğitim sisteminin büyük yara alacağına işa mezun olanların yükseköğretime hangi alanlarda ve hangi koşullarda gireceklerini belirlemek YÖK’ün yetkisinde’’ dedi. Yarımağan, bakanlığın yalnızca okullarda hangi alanlarda eğitim yapacağını belirleyebileceğine işaret ederken, şunları söyledi: ‘Mevzuat değişikliği gerekli’ ‘‘Örneğin, meslek liselerinde, imam hatiplerde alanlar oluşturulabilir, ama bu alanlar sonuçta yine bir okul türünün altında oluşturulmuş olur ve hangi okul türlerine göre hangi bölümlere öğrenci yerleştirileceğine YÖK karar verir. Yok eğer, ortaöğretimden mezun olan tüm öğrenciler alanlara göre gruplandırılırsa da büyük bir karmaşa olur. Örneğin, teknik liselerin programı liselerin fen kolunun aynısıdır ve fazlası vardır denilirse, ortada bir yanlış var demektir. O zaman neden teknik lise belirliyorsunuz? Hem bire bir genel lise programı uygulayacaksınız hem de meslek derslerinin programını uygulayacaksınız. Bu mümkün değil. Böyle olursa, bu okullar ne meslek lisesi ne de genel lise olur. Ortaya garip bir durum çıkar.’’ Yarımağan, alınan kararların uygulanabilmesi için mevzuat değişikliğinin gerekli olduğunun altını çizdi. ‘Bugünkü durum bile aranır’ Kararlardan, mesleki eğitim sisteminin de kazançlı çıkmayacağına vurgu yapan YÖK Başkanvekili, ‘‘Lisans programlarına girme umudu verilen meslek liseliler, üniversite sınavı hazırlığına yoğunlaşırlar, bu durum, meslek liselerini, genel liselere dönüştüreceğinden, mesleki eğitimin bugünkü durumunu bile arar hale gelebiliriz’’ dedi. Mevcut YÖK yönetiminin şuranın imam hatip ve katsayı eksenli kararlarını dikkate alacağını düşünmediğini belirten Prof. Dr. Eşme, şöyle konuştu: ‘‘Şura, katsayı tartışmasıyla başladı, katsayı tartışmasıyla bitirildi. Bu tartışma, mesleki eğitimi iyileştirmeden çok, laik eğitimde yeri tartışılan imam hatip lisesi çıkışlıları alanları dışındaki lisans program ‘Son söz YÖK’ün’ ÖSYM Başkanı Prof. Dr. Ünal Yarımağan, 2007’de ÖSS’ye girecek adayların şura kararlarından hareketle hiçbir endişeye kapılmamaları gerektiğini söyledi. Tavsiye kararlarının muhatabının Milli Eğitim Bakanlığı değil, YÖK olduğunu vurgulayan Yarımağan, ‘‘Puan türlerini belirlemek ve ortaöğretimin hangi alanlarından EĞİTİMSEN BAŞKANI DİNÇER Önerilerin amacı, üniversite sistemini imam hatipliler lehine düzenlemek ‘Şura tam bir fiyaskoydu’ ? 17. Milli Eğitim Şurası’nın, katsayı ve özel okulculuk eksenindeki tartışmalarla geçtiğine işaret eden muhalefet temsilcileri, eğitimin gerçek sorunlarının ele alınmadığını vurguladılar. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) İmam hatiplerin üniversite yolunu genişletme ve genel liselerdeki öğrencilerle aynı konuma getirme inadının ve bu yaklaşıma gösterilen tepkilerin damgasını vurduğu Milli Eğitim Şurası’nı değerlendiren CHP İstanbul Milletvekili Berhan Şimşek, ‘‘Şura Bakan Çelik ve saz arkadaşlarının tek kale maçı oldu’’ derken, EğitimSen Başkanı Alaaddin Dinçer, ‘‘Tam bir fiyaskoydu’’ vurgusunu yaptı. Şuranın, katsayı ve özel okulculuk eksenindeki tartışmalarla geçtiğine işaret edilirken, eğitimin gerçek sorunlarının ele alınmadığı vurgulandı. CHP Denizli Milletvekili ve TBMM Milli Eğitim Komisyonu Üyesi Mustafa Gazalcı, şuraya AKP hükümetinin ve Bakan Çelik’in gölgesinin düştüğünü söyledi. Katsayıya ilişkin kararın ‘‘oldubittiye getirildiğini’’ belirten Gazalcı, ‘‘Ölümü gösterip sıtmaya razı ettiler. Nitekim Bakan sıcağı sıcağına açıklama yaptı. ‘İmam hatiplere sözel, Anadolu imam hatiplere eşit ağırlık diyeceğiz’ dedi. Zaten kafasında kurmuş’’ görüşünü vurguladı. Gazalcı, ‘‘Eğitimi biraz daha dinselleştirmeye, özelleştirmeye yol açan bir şura oldu’’ değerlendirmesini yaptı. Sistem altüst olacak ZEYNEP ŞAHİN ‘Şura kararları, sonuç değil gerekçe’ CHP’li Berhan Şimşek ise ‘‘Bana göre şurada alınan kararlar bir sonuç değil, bu şuranın toplanma gerekçesi’’ dedi. Şimşek, şura kararlarını alanların kimler olduğunun, ‘‘gözden kaçırılmaması gereken en önemli noktalardan biri’’ olarak yorumlarken, ‘‘81 ilde önce toplantılar yapıldı. Sonra bölge toplantıları gerçekleştirildi ve şuraya gelindi. İlde komisyon toplantılarına katılanlar milli eğitimden sorumlu vali yardımcısı, kaymakam, il ve ilçe milli eğitim müdürleri, il genel meclisi ve belediye meclisi üyeleri, belediye başkanları... Yani şuraya katılanların, komisyonda yer alanların yüzde 90’ı AKP bürokratları’’ dedi. Şimşek, alt komisyon toplantılarında, 23 Nisan ve Cumhuriyet Bayramı kutlamalarının kent meydanında değil okullarda yapılması önerisinin de konuşulduğunu ifade ederken, ‘‘Bu şura, Bakan Çelik ve saz arkadaşlarının tek kale maçı oldu. Tek kale maçtaki kadro da Bay Erdoğan ile Bay Çelik’in’’ dedi. ANKARA 17. Milli Eğitim Şurası, 7 yıl aranın ardından toplanarak 5 gün süren çalışmalarını dün tamamladı. Katsayı tartışmalarının damgasını vurduğu, özel okulculuğundershaneciliğin teşvik edileceğine ilişkin eleştirilerin yöneltildiği ve öğretmenlerin maaş azlığından yakındığı şurada alınan kararlar, şu anda üniversiteye girişte uygulanan sistemi baştan aşağı değiştirecek nitelik taşıyor. ‘Küreselleşme ve AB Sürecinde Türk Eğitim Sistemi’’ Komisyonu’nun raporunda yer alan ‘‘Herkesin kendi alanında yüksekeğitime yönlendirilmesi teşvik edilmelidir’’ maddesi de komisyon raporundan çıkarıldı. Böylece imam hatiplerin kendi alanları dışında yükseköğrenim görmesine engel çıkaracak nitelikte başka madde kalmadı.Milli Eğitim Şurası’nda alınan ve MEB’e tavsiye niteliğinde sunulacak olan kararlardan bazıları özetle şöyle: ? Meslek liseleri için ‘‘alan belirlemesi’’ yapılacak ve tüm lise mezunlarının gireceği bir ‘‘olgunluk sınavı’’ düzenlenecek. Bu kararla, imam hatipliler genel liselilerin konumuna gelirken katsayı engeli ortadan kalkmış olacak. Gördükleri derslerin ağırlığına göre tıpkı genel liseliler gibi ‘‘sözel’’, ‘‘sayısal’’ ve ‘‘eşit ağırlık’’ olarak ayrılacak meslek liseliler, bu alanlardan olgunluk sınavına girecek. Sınava genel lise mezunları da katılacak. Başarılı olunduğu takdirde ise imam hatipliler ilgili alanı karşılayan üniversitedeki bölümlere katsayı engeli olmadan gidebilecek. Kendi alanıyla ilgili bir bölümde okumak istediğinde ise bu kez ek puan avantajından yararlanacak. Buna göre, imam hatip liselerinin ‘‘sözel’’, Anadolu imam hatip li oerinc?cumhuriyet.com.tr. C Büyük tartışmalara sahne olan 17. Milli Eğitim Şurası’nda konuşan CHP Milletvekili ve TBMM Milli Eğitim Komisyonu üyesi Muharrem İnce, tavsiye kararlarının yasalaştırılmaya çalışılması halinde Cumhurbaşkanı ya da Anayasa Mahkemesi’nden döneceğini söyledi. UMHURBAŞKANI’NDAN DÖNER 34 BİN KİŞİYİ ETKİLEYECEK selerinin ise ‘‘eşit ağırlık’’ olarak belirlenmesi öngörülüyor. Karar imam hatiplilere, sosyal bilimler alanlarında eğitim alma ve bu alanların öğretmenlik bölümlerinde okuma, iletişim, hukuk, kamu yönetimi, arkeoloji, işletme, rehberlik ve psikolojik danışmanlık, uluslararası ilişkiler ve siyaset gibi pek çok fakültenin kapısını açıyor. İmam hatipli sayısal bir alanda okumak ister ve MEB imam hatiplere sayısal nitelik verecek düzenleme yapmazsa, üniversite yolu yine tıkanmıyor. ‘Seçmeli Kuran dersi’ ? İlköğretim okullarında seçmeli ders ağırlığı artırılacak. Bu öneri, ‘‘seçmeli Kuran dersi’’ is teğini akıllara getirirken, CHP İstanbul Milletvekili Berhan Şimşek, bu maddenin söz konusu düzenlemeye zemin hazırlayacağını söyledi. ? Özel sektörün eğitime yatırım yapması özendirilecek ve özel sektörden hizmet satın alınması sağlanacak. CHP Denizli Milletvekili Mustafa Gazalcı, özel okulculuğun ve dershaneciliğin teşvik edileceğini, bizzat tarikatcemaat okullarından hizmet alımının gerçekleşmesine kapı açılacağını belirtti. ? OKS kaldırılacak. ? Mesleki eğitimi seçen öğrenciler ekonomik ve sosyal yönden ilgili kurumlarca desteklenecek. ÇYDD Yönetim Kurulu Üyesi Gülsün Kaya Özakın kararın çelişkili olduğunu belirterek meslek liselerinden mezun olanların alan belirlemesi ve olgunluk sınavı sonrası alanları dışında yükseköğretim almasına olanak tanınmasının bu madde ile çeliştiğine işaret etti. ? Tüm okul türleri ‘‘Genel Akademik Liseler, Mesleki ve Teknik Eğitim Liseleri ile Açık Öğretim Liseleri’’ olmak üzere 3 ana başlıkta toplanacak; bu başlıklara hangi okulların dahil edileceğine daha sonra MEB’ce oluşturulacak bir uzmanlar kurulunca karar verilecek. ? Okulöncesi eğitim kurumları açılmasında özel sektör teşvik edilecek. KPSS yerleştirme sonuçları değişecek ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) ÖSYM Başkanı Prof. Dr. Ünal Yarımağan, KPSS sonuçlarında ortaya çıkan hatanın giderildiğini ve son kontrollerin yapılmasının ardından, yeni sonuçların açıklanacağını söyledi. Yarımağan, değişikliklerle birlikte, adayların sınav sonuçlarında değişiklikler olabileceğini, durumdan 34 bin kişinin etkileneceğini açıkladı. Prof. Dr. Yarımağan, Cumhuriyet’e yaptığı açıklamada, KPSS sonuçlarında iki ayrı hatanın bulunduğunu söyledi. Bunlardan birinin, kurumlardan gelen koşullara ilişkin bilgilerin bilgisayar ortamına aktarılması sırasında yaşanan aksaklıktan kaynaklandığını anlatan Yarımağan, bu sorunu yaşayan aday sayısının 56 kişi olduğunu söyledi. Prof. Dr. Yarımağan adaylar arasında bir kadroya yerleştirilemediği açıklanan adaylardan bazılarının, düzeltmeyle birlikte yerleştirmeye hak kazanabileceklerini söyledi. Sorunları çözmekten uzak kaldı ‘‘Alınan kararlara ortak olmamak için’’ 4. gününde şuradan çekilen EğitimSen Genel Başkanı Dinçer de ‘‘Komisyon raporlarına baktığımızda iki konu öne çıkıyor. Biri hizmet satın alma adı altında özellikle Türkiye’de özel öğretimin geliştirilmesi, özel okulculuğun teşvik edilmesi. Anasınıfından ortaöğretime kadar eğitimin tüm kademelerinin piyasacı anlayışla düzenlenmesi kendini hissettiriyor. Zaten, katılımcılarda da özel okul temsilcilerinin ağırlığı görüldü. En ağırlıklı temsil, bürokrasiden sonra özel okullardaydı’’ dedi. Dinçer, şuranın şu anda ‘‘bitkisel hayat’’ yaşayan Türk eğitim sisteminin sorunlarını çözmekten uzak kaldığını belirterek, ‘‘Kendimizi figüran gibi hissettik ve ortaoyununun parçası olmak istemedik. Organizasyon ve şura tam bir fiyaskoydu’’ değerlendirmesini yaptı. DYP Genel Başkan Yardımcısı Celal Adan da her şeyi iktidar hırsının aracına dönüştüren AKP’nin, şurayı da politik amaçlarına alet eden ilk örnek olarak tarihe geçtiğini söyledi. Öğretmenler yakındı, Çelik espri yaptı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, şuranın kapanışında da medyaya çatarak katsayı konusundaki haberleri eleştirdi. Çelik, ‘‘Din üzerinden, imam hatip okulları üzerinden muhalefet yapmayı bunu sadece siyasi partiler düzleminde söylemiyorumtek kelimeyle iğrenç bulduğumu ifade etmek istiyorum’’ dedi. Çelik, öğretmenlerin maddi taleplerine ‘‘Maliye Bakanı Unakıtan’ın soyadını ‘Paraakıtan’ olarak değiştirelim’’ yanıtını verdi. Milli Eğitim Şurası’nın çalışmaları dün sona erdi. Çelik’in önerge maddelerinin ve değişikliklerin hızla geçilmesi yönündeki tavırları, ‘‘İsterseniz hiç okumayalım da toptan kabul edip geçelim’’ eleştirisi aldı. Eski Talim ve Terbiye Kurulu üyesi Mustafa Eşrefoğlu, şuraya katılanlara bir maaş ikramiye verilmesini önerdi. Bunun üzerine Çelik, espriyle ‘‘Maliye Bakanı’na giderken sizi de yanıma alacağım’’ dedi. Bolu Cumhuriyet İlköğretim Okulu Müdürü Celal Arslan’ın, öğretmenlerin maaşlarının azlığından yakınarak hiç olmazsa öğretmenlere senede bir kez ek maaş verilmesini önermesi üzerine Çelik, ‘‘Ben de bir önerge vereyim. Maliye Bakanı Unakıtan’ın soyadını ‘Paraakıtan’ olarak değiştirelim’’ dedi. Şura üyelerinden Ulusal Eğitim Derneği Başkanı Zeki Sarıhan’ın Çelik’e ‘‘Teşbihte hata olmaz’’ şeklinde karşılık vermesi üzerine, Çelik bu deyişin yanlış kullanıldığını kaydetti. EĞİTDER KURUCU ÜYESİ Yine medyayı eleştirdi Kapanış konuşmasını yapan Çelik, katsayı konusuna ve şuraya gölge düştüğüne ilişkin haberleri eleştirerek ‘‘Milli Eğitim Bakanı olarak din üzerinden, imam hatip okulları üzerinden, kutsallarımız üzerinden günlük küçük politika yapılmasını tek kelimeyle iğrenç bulurum. Ama bunlar üzerinden muhalefet yapmayı bunu sadece siyasi partiler düzleminde söylemiyorumetik bulmadığımı, iğrenç bulduğumu ifade etmek istiyorum. Din muhalefete de medyaya da alet edilmemelidir’’ dedi. Kararlara etkisinin bulunmadığını ileri süren Çelik, kararlara saygı duyulmasını istedi. Keleş yoğun bakımda ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Eğitimciler Derneği’nin (EğitDer) kurucularından ve ilk yönetim kurulu üyelerinden Kenan Keleş, geçirdiği beyin kanaması nedeniyle Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde yoğun bakıma alındı. Sivil toplum kuruluşlarında ve eğitim birliklerinde uzun yıllar görev yapan, 19651971 yılları arasında var olan İlkokul Öğretmenleri Sendikası’nın (İLKODER) Genel Başkanlığı’nı yürüten ve EğitDer’in kurucularından olan Kenan Keleş beyin kanaması geçirdi. Bugüne kadar pek çok öğretmen örgütüne hizmet eden Keleş, Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde yoğun bakıma alındı. Keleş’in tedavisi sürüyor. CUMHURİYET 07 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle