25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
18 KASIM 2006 CUMARTESİ ???? CUMHURİYET SAYFA SPOR spor?cumhuriyet.com.tr 19 Geçen sezon Efes Pilsen’de forma giyen Hırvat oyuncu ‘Türkiye’ye döneceğim’ dedi POPOVIC: Bir gün mutlaka CAN İŞBAKAN uroleague’de bir türlü istenilen sonuçları alamayan ve 3 maçtır yenilen F.Bahçe Ülker önceki gün Litvanya temsilcisi Zalgiris Kaunas’ı mağlup ederek kötü gidişine ‘dur’ dedi. Potansiyelini herkese bu karşılaşmada gösterdi Sarı Lacivertliler... Her ne kadar son periyotta güç anlar yaşamış olsalar da. Fark bir ara yedi sayıya kadar düştü. İşte o zamanlarda Zalgiris adına sahnede tanıdık bir isim vardı. Geçen yılını Efes Pilsen’de geçiren Marko Popovic... Sarı Lacivertli potaya 13 sayı bırakan Hırvat oyuncu, terinin son damlasına kadar savaştı. Ama yenilgiyi önleyemedi. Marko’yu maç sonrası yakalıyoruz... Kırmıyor röportaj isteğimizi ve içini dökmeye başlıyor. İstanbul’u çok sevdiğini ve burada olmaktan büyük mutluluk duyduğunu söyleyen Marko, “Abdi İpekçi benim adeta avucumun içi. Burada kendimi rahat hissediyorum. Birçok arkadaşımı tribünde görmek beni heyecanlandırdı. İstanbul’a yeniden gelmek müthiş” diyerek özlemini dile getiriyor. Zalgiris’te hayatının en mutlu günlerini geçirdiğini gözleri parlayarak anlatan Popovic, Litvanya’da herkesin basketbolu düşündüğünü ve potansiyelin dikkat çekici olduğunu vurguluyor. “Kendimi iyi motive ediyorum ve elimden gelen her şeyi salona yansıtıyorum. Bunu F.Bahçe Ülker maçında da gördük. Yenildik ama elimizden geleni yaptık” diyor ve başlı E SABONİS BÜYÜK ŞANS Z algiris Kaunas’ın Başkanı olan eski NBA yıldızı Arvydas Sabonis’le arasının çok iyi olduğunu belirten Popovic, “Bize deneyimlerini aktarıyor. NBA’da başarılı olmanın yollarını anlatıyor. Ben 24 yaşımdayım. Bir gün orada olmak istiyorum. Bu nedenle her fırsatta başkanımızla konuşup, fikir alışverişi yapıyorum. Çok iyi bir insan. Sabonis’e sahip olduğumuz için mutlu olmalıyız” diyerek NBA’nın da hedeflerinin arasında olduğunu cümle arasında fısıldıyor. ride teklif gelirse neden olmasın? Ben İstanbul’u seviyorum” ifadesini kullanarak bir yerlere mesaj gönderiyor... yor karşılaşma hakkında konuşmaya. “Ben Efes’teyken Ülker en büyük rakibimizdi. Şimdi onlar F.Bahçe ile birleşti ve iyice güçlendiler. Bunu takım arkadaşlarıma da anlatmıştım. Mirsad’ın, İbo’nun ne kadar iyi oyuncular olduğunu, neler yapabilecek lerini... Onlara bir de Mrsic eklenince işimiz çok zorlaştı. Son periyotta ben dış atışlarımı devreye soktum, farkı da indirdik. Ama olmadı. Yapacak bir şey yok” diyor üzüntülü bir şekilde... Bir gün yeniden Türkiye’ye döner misin diye soracak oluyoruz, daha sözümüzü tamamlamadan Marko, “Evet, özellikle de İstanbul’da bir takımda oynamak istiyorum. Efes’te geçen yıl iyi değildim. Ben o değildim, bunu herkes bilsin. Sakatlığım tam forma girdiğim an yakaladı beni. Kendimi ispatlayamadım. Artık Efes geride kaldı. İle Popovic İstanbul’u özlediğini söyledi. (Fotoğraflar:FATİH ERDOĞDU) EFSANE FERENC PUSKAS 79 YAŞINDA HAYATA VEDA ETTİ Futbolun gözyaşları Spor Servisi Futbolun gözyaşları...Dünya futbolunun ve Real Madrid kulübünün efsanevi isimlerinden Macar Ferenc Puskas öldü.Macaristan haber ajanslarının duyurduğu haberde, uzun süredir sağlık sorunları yaşayan ve eylül ayından bu yana hastanede gözetim altında tutulan dünya futbolunun efsanevi isminin, 79 yaşında hayata veda etti. 50’li ve 60’lı yıllarda dünya futboluna damgasını vuran ve 84 kez formasını giydiği Macaristan Milli Takımı’nda 83 gol atan Puskas’ın, son olarak zatürreeye yakalandığı ve durumunun kritik olduğu açıklanmıştı. 79 yaşında hayata veda eden Ferenc Puşkas, 1952 Olimpiyat Oyunları’ndan altın madalya ile dönen Macaristan Ulusal Takımı’nda yer aldı. Macaristan, 1953’te Wembley’de İngiltere’yi 63 yenerken, rakibinin Wembley’deki yenilmezlik unvanını elinden aldı. Bu maçta 2 gol atan Puskas da adını dünyaya duyurmuştu. Ülkesinde gerçekleşen devrim sonrası kulübü Honved’den ayrılan ve 1958’de Real Madrid’e transfer olan Puşkas, Di Stefano, Gento, Kopa ve Santamaria gibi büyük yıldızlarla birlikte İspanyol kulübüne önemli zaferler kazandırdı. 31 yaşında geldiği Real Madrid’de 180 lig maçında 156 gol kaydeden Puskas, 6 lig şampiyonluğu, 3 Şampiyon Kulüpler Kupası şampiyon Ferenc Puskas TürkiyeMacaristan maçı öncesi Turgay Şeren’in elini sıkıyor. luğu yaşadı. Macar yıldız, Real Madrid formasıyla 39 Avrupa Kupası maçında 35 gol attı. Ferenc Puşkas, İspanyol vatandaşlığına geçtikten sonra 1962 Şili Dünya Kupası’nda İspanya forması giymiş ancak gol atma başarısı gösterememişti. TURGAY ŞEREN: 1956’da Mithat Paşa Stadı’nda Macaristan’ı 31 yendiğimiz o tarihi maçta Puskas da oynuyordu. Hatta bana golü de o attı.Real Madrid’in başarılarında hep o ön plandaydı. Futbolculuğu kadar teknik direktörlüğü de başarılarla doluydu. Hele Panathinaikos’a final oynatması çok büyük olaydı. O finale beni de davet etmişti. İkimizin de ortak arkadaşı Samaras adında Yunan bir terziydi. Onun aracılığıyla sık sık haberleşirdik. İngiltere’ye karşı 63 ve 71’lik zaferlerden sonra Türkiye’ye 31 yenilmeleri inanılmaz bir olaydı.Tüm dünya bu maçı sürmanşetten verdi. G Ö R Ü Ş Ulusal takımımız, özel maçta İtalyan Ulusal Takımı ile berabere kaldı. Bizim için çok önemli. Çünkü İtalya son Dünyü Kupası Şampiyonu. Ama bu maç, İtalyanlar için ulusal maç ötesinde, sembolleşmiş Facetti’ye vefa borcu ödemek için duygusal bir olaydı. Seyirciler de bu nedenle stada koşmuşlardı. Böyle bir günde İtalyan futbolcuların maça konsantre olmaları çok zordu. Futboldan gelen insanlar bunu çok iyi anlarlar. Yukarıdaki sözlerim, ulusal takımımızın aldığı bu beraberliği küçümsemek anlamında değildi. Bunu düşünerek, büyük havalara girmek, ileride bizi düş kırıklığına uğratır. Medyadan okuduğumuza göre beraberlikten en çok mutlu olan kişi Fatih Terim. Beraberlikle, ne şiş yandı ne de kebap. Fatih Hoca, “İtalya benim ikinci vatanım” diye açıklama yaptı. Üzerinde rant sağlanan toprak, insanın vatanı mı sayılıyor? Sanıyorum bu sözler, onun ilerisi için tekrar İtalya’ya gidebilmek için yakılan yeşil ışık... Oysa hepimizin bildiği gibi Fa / H A L İ T D E R İ N G Ö R çoğu özelliklerine sahip. Özellikle de çalımları çok iyi. Futbol zekâsı da öyle. Özetle; ulusal takımımızın son yıllarda kazandığı bir futbolcu.. ama onu iyi yönetebilmek veya disiplinli olmasını sağlamak antrenörlerin işidir. Ülkemizde daha nice Arda’lar olabilir. Önemli olan husus, onu bulup çıkarmak ve takıma koymaktı... Hakan ve Rüştü’yü beraber ele alalım. Biri dünyanın en iyi golcülerinden biri, diğeri ise dünyadaki en iyi kalecilerden biri. Ne yazık ki artık ikisi de çaptan düştüler. Bu, futbolcuların kaderidir. Bunların henüz bir alternatifleri yok. Bu nedenle de yaşlanmalarına karşın yine de bir umut kaynağı. Böyle düşünürsek bu 2 futbolcuyu 50 yaşına kadar takımda oynatmamız gerekir. 2008’e kadar mutlaka bu 2 futbolcunun yerine yenileri bulunmalı ve cesaretle takıma konmalıdır. Yoksa, bu şampiyonanın düşü ile yaşayıp her zaman olduğu gibi başlangıçta düş kırıklığına uğrarız ve tarihsel gelişimimizde kazandığımız dünya üçüncülüğümüz ile kalırız. 1. Vatan, 2. Vatan tih, İtalya’da, benim 2. vatanım demesi için bir ortam bulamamıştı. Bulsaydı, döner miydi? Yıllar yılı futbolun içindeyim. Mağrip’ten, Maşrık’tan antrenör geldi Türkiye’ye. Buradan ayrıldıkları zaman, kendi ülkelerinde ‘’Türkiye benim 2. vatanım’’ diyenini görmedim. Fatih Hocamızın sanırım, dili sürçmüş. Zaman zaman da sürçer. Artık alıştık. Maçı televizyonda izledim. Ortam nasıl olursa olsun, İtalyanlar bizden üstün oynamadılar. Ben zaten onların, bugünkü futbolcuları ile bizimkilerden pek üstün olduklarını düşünmüyorum. Maç süresince bizim üç futbolcumuz ilgimi çekti; Hakan Şükür, kaleci Rüştü ve de Arda. Özellikle Arda, benim ölçülerime göre günümüzün Lefter’i olmaya aday. Kedinin yumak ile oynaması gibi top ile oynuyor. Futbolun CUMHURİYET 19 CMYK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle