Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 18 KASIM 2006 CUMARTESİ 6 ALİ SİRMEN HABERLER ‘Küfür’ iddiası DÜNYADA BUGÜN CHP lideri, AKP’ye ‘Halk desteğine güveniyorsan martta seçime gidelim’ diye seslendi Kıbrıslı Rumlar Avrupalı Değil mi? KKTC’nin şimdiki Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat’ı anlamakta hep güçlük çekmişimdir. Nitekim bu kez de öyle oldu ve Sayın Talat’ın Semih İdiz ile Lefkoşa’da makamında yaptığı görüşmeyi yine anlayamadım. Mehmet Ali Talat söz konusu söyleşisinde, Papadopulos ve Kıbrıslı Rumların Avrupalı olmadıklarını ileri sürüyor. Acaba gerçekten öyle mi? Kıbrıslı Rumlar ya da Papadopulos Avrupalı değil mi? Doğrusu, kimsenin tanımadığı, Avrupa’nın ise hiç mi hiç tanımadığı, kaale almadığı Sayın Talat’ın, Papadopulos veya Kıbrıslı Rumların Avrupalı olmadığını söylemesi biraz gülünç oluyor. Öyle ya, Kıbrıs Rumları AB üyesi bir ülkenin uyrukları olarak, düpedüz Avrupalıdırlar ve AB üyesi ülkelerin vatandaşlarının sahip oldukları bütün haklara da sahiptirler. Papadopulos’a gelince: O Avrupalı bir ülkenin devlet başkanı sıfatıyla, yalnız bir Avrupalı değil, aynı zamanda “Avrupalı bir devlet başkanıdır”. Bu durumda, Avrupa’nın, bütün Avrupa kazanımlarına sahip olduğunu kabul ettiği, kendilerinden biri olarak gördüğü, ona göre davrandığı, davasına sahip çıkıp Türkiye’ye karşı savunduğu bir kişiyi Avrupa’nın varlığını bile kabul etmediği, içinde yüzdüğü izolasyondan çıkarmaya bile tenezzül buyurmadığı biri tarafından Avrupalı kabul edilmemesinin kıymeti harbiyesi ne olabilir ki? ??? Sanırım, siyasette seçkin yerlere yükselmiş bir kişi olan M. Ali Talat bunları zaten biliyordur. Herhalde onun sözünü ettiği Avrupalılık başka bir şey olmalıdır. Bizde Osmanlı’dan beri yaygın kanıya göre, Avrupalı bilimde, uygarlıkta gelişmiş, aydınlanmayı yaşamış, yaşamak ne söz, yaratıp özümsemiş seçkin kişidir. Bu yaygın kanı hiç de gerçeklerle bağdaşmaz değildir. Bu Avrupa’nın gerçek yüzlerinden biridir. Ama unutmayalım ki, bu nitelik ne yalnızca Avrupalıya özgüdür ne de Avrupalı yalnız bu nitelikleriyle tanımlanabilir. Art niyetli, peşin hükümlü, emperyalist tavırlar da, Avrupalının niteliklerinden biridir. Bu niteliklerin biri öbüründen baskın olmadığı gibi, birinin fark edilmesi, öbürünün göz ardı edilmesine de yol açmamalıdır. Unutmayalım ki, Rönesans, reform, aydınlanma, Fransız Devrimi’nin getirdiği kazanımlar hep Avrupa’nın ürünleri olduğu gibi, bağnazlık, ırkçılık, emperyalizm de, aynı odağın vasıfları arasında yer alır. Yeryüzünün tarih boyunca yaşadığı en yıkıcı iki savaş da Avrupa odaklı ve markalıdır. Bu iki gerçeği bir arada göremeyenler ise Avrupa karşısında, kompleksli ayran budalası hayranlığı ile aptal, tepkici bir kin arasında kolan vurup dururlar. ??? Yukarıda saydığım niteliklerinden hangisi ağır basarsa bassın, Avrupalı hesabını, kulağına fısıldanan vaatlerin ışığında değil, kendi çıkarlarının ekseninde yapar. Bu yüzden de kolay kolay, çıkarlarını bir kenara itmez ve faka basmaz. Doğrusunu isterseniz, bu açıdan bakınca Kıbrıslı Rumlar ile liderlerinin tavırları, Kıbrıslı Türkler ile onların şimdiki liderlerine oranla daha Avrupalıdır. Avrupalı ulusal çıkar ile şovenizmi birbirinden ayırabilecek kültür ve bilgi birikimine sahiptir, kimsenin “canım sen enternasyonalistsin, bu çerçevede ulusal çıkar hesabı mı olurmuş” yollu tavsiyelerine ya da “küreselleşen dünyada artık ulusal çıkar kavramı mı kaldı?” yollu çıkışlarına kanmaz. Avrupalı kafası, yıllar yılı şoven tavrı hiç değişmemiş olan AKEL’in bu niteliği karşısında apışıp kalmaz, çünkü Avrupalı kafası söylenen söze, yapılan vaade değil, yapılan işe bakar. Avrupalı kafası, ister olumlu, ister olumsuz yönüyle olsun, kendine yardımdan aciz olana değil, kendi benliğine sahip çıkıp, kendi ayakları üstünde durmaya yatkın olana, her şeyden önce kendi kendine yardıma dönük olana yardım eder ki, akıl ve mantık da zaten bunu emreder. Şimdi bütün bu gerçeklerin ışığında, elimde olmadan ve çok özür dileyerek şu soruyu sormadan edemeyeceğim: Papadopulos’u Avrupalı olmamakla suçlayan M. Ali Talat ne kadar Avrupalıdır? Baykal’ dan sandığa çağrı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, halkın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı cumhurbaşkanı olarak görmek istemediğini vurgularken iktidara ‘‘Süresi tükenmiş, halk desteğini kaybetmiş bir parlamento giderayak cumhurbaşkanı seçecektir. Halk desteğinin devam ettiğini düşünüyorlarsa hemen martta seçime gitsinler. Sonra cumhurbaşkanını birlikte seçelim’’ dedi. Baykal, genel merkezde Kırkpınar Başpehlivanı Osman Aynur ile üçüncü Recep Çakır’ı kabul etti. Gazetecilerin sorularını yanıtlayan Baykal, Milli Eğitim Şurası’yla ilgili olarak şu değerlendirmeleri yaptı: “AKP’nin siyasi angajmanlarına yönelik bir şura gerçekleş AKP’li başkan yine ağzını bozdu CENGİZ DEMİREL ? CHP lideri Baykal, halk desteğini yitirmiş bir parlamentonun cumhurbaşkanını seçemeyeceğini vurguladı. Baykal, Erdoğan’ın cumhurbaşkanı adayı olarak toplum tarafından hiçbir şekilde benimsenmediğini belirterek ‘‘Bir oldubitti yapmak istiyorlar. Bu, Türkiye’ye büyük sorunlar, gerilimler getirecek” dedi. tiriliyor. Parti kongresi gibi eğitim şurası ayarlanıyor. Memurlar, illerden görevlendirilmiş temsilciler, bakan danışmanlarının yer aldığı önergeler, teklifler, geri almalar vs. Sonuç ne? Sonuç, Milli Eğitim Bakanı’nın kafasının arkasındaki eylemleri gerçekleştirecek, ona yardım edecek bir eğitim kamuoyu oluşturmasını sağlayacak bir çalışma yapmak. Bu şura bugüne kadar yapılan şuraların en az itibar göreni, en az saygı göreni oldu. Acı bir noktadır.’’ Halkın Başbakan Erdoğan’ı cumhurbaşkanı olarak görmek istemediğini vurgulayan Baykal, ‘‘Başbakan’ın 2002’de aldığı oy yüzde 34. Bugün olsa kesinlikle bu oyu alamayacak. AKP’nin kendi anketi bile bunu gösteriyor. Cumhurbaşkanı adayı olarak toplumun hiçbir şekilde benimsemediği bir isim. Bugünkü desteğin 2002 seçimlerinde olandan daha fazla olduğuna inansalar seçime giderler. Böyle olmadığını kendileri de bildiği için seçim yapmadan, bir oldubitti ile cumhurbaşkanını seçmek istiyorlar’’ görüşünü dile getirdi. Baykal, iktidara ‘‘Süresi tükenmiş, halk desteğini kaybetmiş bir parlamento giderayak cumhurbaşkanı seçecektir. Salt çoğunlukla seçilecek. Bu da Türkiye’ye büyük sorunlar, gerilimler getirecek. Halk desteğinin devam ettiğine inanıyorlarsa hemen martta bir seçime gitsinler. Cumhurbaşkanını yeni parlamentoda birlikte seçelim’’ diye seslendi. Başbakan Erdoğan’ın ‘‘Laiklik karın doyurmuyor’’ sözlerine de dikkat çeken CHP lideri, sözlerini şöyle sürdürdü: ‘‘Bu dar görüşlü, kısır bir düşüncedir. En önemli, kutsal sözler ve siyasi sözler de kendi ba şına karın doyurmaz. Demokrasi de, adalet de tek başına karın doyurmaz. Ama bunların değersiz olduğu anlamına gelmez. Laikliğin amacı, karın doyurmak değil, özgürce, barış içinde yaşamayı sağlamaktır. Bugün kadınlar niye özgür? Laiklik sayesinde. Kadınlar laiklik sayesinde özgürce çalışabiliyorlar, böylece de karınlarını doyurabiliyorlar. Hukuk, eğitim, yaşam hakkı, bütün bunlar laiklik sayesinde güven altında. Bu önemsiz mi?’’ Baykal, Erdoğan’ı işaret ederek ‘‘Anayasanın özüne inanmıyor, laiklik ilkesine inanmıyor, anayasanın değiştirilemez maddelerini bile değiştirilebilir hale gelmesini resmen talep edebiliyor. Bunun altında yatan anlayış da bellidir’’ diye konuştu. ÜMİT ÖZDAĞ PARTİDEN İHRAÇ EDİLDİ MHP’de ipler gerildi ? MHP’nin yarın yapılacak olağan kurultayında partiden ihraç edilen genel başkan adayı Özdağ’ın kongre salonuna girmek istemesi durumunda taraflar arasında gerilim ve arbede yaşanabileceği belirtiliyor. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Genel başkanlık adaylığı kavgasının yaşandığı MHP’nin 8. olağan kurultayı, yarın Atatürk Spor Salonu’nda gerçekleştirilecek. Genel başkanlığa adaylığını açıklayan Ümit Özdağ, MHP Merkez Disiplin Kurulu dünkü toplantısında Ümit Özdağ’ın partiden ihracına karar verdi. Ankara 24. Asliye Hukuk Mahkemesi, Özdağ’ın disiplin işleminin yürürlüğünün durdurulmasına ilişkin açtığı davayı, parti içi itiraz ve başvuru yollarının tüketilmemiş olmasını gerekçe göstererek reddetti. MHP kurultayında, genel başkanın yanı sıra 70 kişilik Merkez Yönetim Kurulu (MYK) ve 9 kişilik Merkez Disiplin Kurulu (MDK) üyelikleri için seçim yapılacak. MYK’de önemli değişiklikler yapması beklenen MHP lideri Devlet Bahçeli’nin kadın üye sayısının artıracağı, genç isimlere de yer vereceği belirtiliyor. Bahçeli’nin eski Devlet Bakanı Ramazan Mirzaoğlu ve Namık Kemal Zeybek gibi muhalif isimleri ise liste dışı bırakacağı dile getiriliyor. ihraç istemini dün görüşen MHP Merkez Disiplin Kurulu, Özdağ’ın partiden ihracına karar verdi. Yapılan açıklamada, Özdağ’ın ihraç istemine, ‘‘ihtiyati tedbirli olarak’’ iki kez itiraz ettiği ancak her iki talebin de mahkemece reddedildiği anımsatıldı. Açıklamada, ‘‘Merkez Disiplin Kurulumuz gerekli yasal prosedürü tamamlayarak adı geçeni bugünkü (dünkü) kararıyla oy birliğiyle partiden ihraç etmiştir. Özdağ’ın MHP ile hiçbir ilişkisi kalmamıştır’’ denildi. SİNOP Sinop Çevre Dostları Derneği Başkanı Hale Oğuz’a ‘‘zilli’’ dediği için 3 bin YTL para cezasına çarptırılan AKP’li Sinop Belediye Başkanı Zeki Yılmazer’in şimdi de belediyede çalışan Betül Akkoca’ya makamında ‘‘kaltak’’ diye bağırdığı öne sürüldü. İddialara göre Zeki Yılmazer, 15 Kasım günü saat 15.00’te Akkoca’yı makamına çağırarak konuklarının yanında ‘‘Neden böyle yaptın. Yıkıl git karşımdan kaltak. Bunların hepsi şerefsiz’’ diye bağırdı. Genelİş ve TümbelSen’e üye bir grup belediye çalışanı da dün belediye önüne siyah çelenk bıraktılar. Slogan atan grup adına konuşan Genelİş Sendikası Sinop Şube Başkanı Bülent Eroğlu, ‘‘Bu davranışlar ve tacizler ilk değildir. Bütün halk bu hakaretlerden payını almış ve almaya da devam etmektedir. Kadının çalışma yaşamı içinde olmasını içlerine sindiremeyenler her fırsatta cinsiyet ayrımcılığıyla, şiddetle, baskıyla, tacizle kadınları çalışma yaşamının dışına itmeye çalışıyor. AKP’li belediyeler bunu sistemli bir şekilde uyguluyor’’ dedi. AKP’li Cumur THY uçağına silahla bindi ÖZCAN YAŞAR Prof. Dr. Erdal İnönü ve CHP Durusu Belde Belediye Başkanı Engin Akman da annesini yitiren Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül’e dün makamında taziye ziyaretinde bulundu. AKP Mersin Milletvekili Ali Er’in silahlı 4 ziyaretçisinin silahlarını beline takarak “Sıkıysa benden gelin alın lan” diyerek rest çekip Meclis’e girmesi, gündemdeki yerini korurken yine AKP Trabzon Milletvekili Mustafa Cumur’un da THY uçağına belinde tabancayla bindiği ortaya çıktı. Cumur’un, THY uçağına silahla binilmesiyle ilgili skandal, 24 Ekim Salı günü yaşandı. Olay şöyle gelişti: “Cumur, VIP Salonu’ndan geçeceği sırada çantasındaki tabanca kontrol cihazında görüldü. Görevli polis memuru, kalabalık gerekçesiyle işlem yapmayınca, Cumur, uçağa bindi. Cumur, çantasından bir şey alacağı sırada bir yolcu silahı fark etti ve durumu pilota bildirdi. Pilot bunun üzerine, Cumur’un yanına gelerek silah olup olmadığını sordu. ‘Var’ yanıtını alan pilot, İstanbul Emniyeti ile irtibata geçerek rapor düzenletti.” Olayı doğrulayan, Cumur, “Üzgünüm, keşke böyle bir şey olmasaydı. Bu işten hava limanı’ndaki polis zarar görürse çok üzülürüm” diye konuştu. İnönü’den laiklik uyarısı Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül’ü ziyaret eden Prof. Erdal İnönü, ‘Laiklikten fedakârlık yapılamaz’ dedi İstanbul Haber Servisi SHP Onursal Genel Başkanı Prof. Dr. Erdal İnönü, Milli Eğitim Bakanlığı’nın icraatlarının “eğitimde laiklikten uzaklaşma” görüntüsü verdiği uyarısında bulunarak “Bunlar çok yanlış şeyler. Laiklik, demokrasi önündeki temel dayanaklardan birisi. Çağdaş uygarlıkta ilerlemenin temel araçlarından biri. Laiklikten fedakârlık yapılamaz, laiklik bırakılamaz” dedi. İnönü ve CHP Durusu Belde Belediye Başkanı Engin Akman da 30 Ekim’de annesi Ayşe Sarıgül’ü kaybeden Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül’e dün makamında taziye ziyaretinde bulundu. Ziyareti sırasında, belediye çalışmaları hakkında bilgi aldığını belirten İnönü, “Çok başarılı çalışmaları var. Hayranlıkla dinledim. Hiç şüphe yok ki Şişli’ye çok iyi hizmet veriyor” dedi. Bir süre İnönü ile sohbet eden Sarıgül, CHP lideri Deniz Baykal’a gönderme yaparak “Bazı gelmesi gerekenler telefon dahi etmedi, ama sizin buraya kadar teşrifleriniz beni son derece mutlu etti” dedi. İnönü ile sohbetlerinde “Demokrasilerde başarısız olanlar gitmeli, başarılı olanlar da devam etmeli. ‘Küçük olsun, benim olsun’ mantığıyla hareket etmenin hiç anlamı yok” diye konuştu. Basın toplantısı yapacak Özdağ’ın, ihraç kararı ve kongreye ilişkin bugün bir basın toplantısı düzenlemesi bekleniyor. Özdağ’ın bu karara karşın kongre salonuna girmek istemesi durumunda taraflar arasında gerilimin tırmanacağı ve arbede yaşanabileceğine dikkat çekiliyor. Ankara Emniyet Müdürlüğü, MHP kurultayı için geniş güvenlik önlemleri aldı. Kurultayda çoğunluğunu çevik kuvvet ekiplerinin oluşturacağı yaklaşık 3 bin polis görev yapacak. Kurultay salonuna polis alınmayacak, ancak herhangi bir olay çıkması durumunda dışarıda hazır bekletilen kuvvet salona girecek. Herhangi bir gerginlik olması durumunda ise divan başkanının talebi doğrultusunda salon içerisinde de tedbir alınacak. Emniyet yetkilileri, aday olacağını açıklayan Özdağ ile ilgili kendilerine henüz bir talimat verilmediğini, ancak Özdağ’ın çalışma bürosunun bulunduğu binanın çevresinde önlem alınacağını kaydettiler. ‘Tek aday belirlenmeli’ Daha sonra gazetecilerin sorularını yanıtlayan İnönü, DSP lideri Bülent Ecevit’in yaşamını kaybetmesinin ardından hızlanan “sol ittifak” çalışmalarına “aracı olmasının istenip istenmediği” sorusuna, artık siyasetin dışında olduğunu belirterek “Aracı olmamı isteyen somut bir öneri yok” yanıtını verdi. İnönü, “tek aday” üzerinde anlaşma sağlanmasının daha faydalı olacağını söyledi. asirmen?cumhuriyet.com.tr ALBARAKA TÜRK DÖNEMİ Özdağ’ın adaylığı MHP tüzüğüne göre, genel başkanlığa delege olanlar ya da 40 delegenin imzasını alan parti üyeleri aday olabiliyor. Bir süre önce Özdağ, adaylığını açıklamış, ancak MHP yönetimi Özdağ’ın partiye üye olmadığını bildirmişti. Özdağ’ın üyeliğiyle ilgili tartışmalar üzerine MHP MYK, Özdağ’ı tedbirli olarak kesin ihraç istemiyle disiplin kuruluna sevk etmişti. Özdağ’ın ‘Saldırılar hız kazandı’ Erdal İnönü, “Cumhuriyet ve laik değerlere saldırıların arttığını düşünüyor musunuz” sorusuna ise “Laiklik karşıtı eylemler zaten vardı, yeni ortaya çıkmış değil. Ancak daha da hız kazandı. Özellikle Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) bazı önerilerinde eğitimde laiklikten uzaklaşma davranışları var. Bunlar çok yanlış şeyler; laiklik, demokrasi önünde temel dayanaklardan birisi. Çağdaş uygarlıkta ilerlemenin temel araçlarından biri. Ondan fedakârlık yapılamaz, o bırakılamaz, ondan fedakârlık yapılırsa güçsüz kalırız” cevabını verdi. UnakıtanEl Kadı ortaklığı MURAT KIŞLALI ANKARA Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın BM’nin teröre destek verenler listesinde yer alan Yasin el Kadı ile bir dönem ortak olduğu ortaya çıktı. El Kadı, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın danışmanı Cüneyd Zapsu’nun kurduğu BİM’in ortağıyken Unakıtan da BİM’in diğer ortağı Albaraka Türk’te pay sahibiydi. Unakıtan Albaraka’daki payının çok düşük olduğunu ileri sürerken Cumhuriyet’in ele geçirdiği belgeler 2001 sonu itibarıyla Albaraka Türk’te kendisinin 28.1 milyar liralık, ailesiyle birlikte ise 133.2 milyar liralık sermayesi olduğunu gösterdi. Cumhuriyet’in konuyla ilgili sorusu üzerine, Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, basın sözcüsü aracılığıyla Albaraka Türk’e ortak olduğunu, ancak payının çok düşük seviyede bulunduğunu bildirdi. Buna göre, iddia ettiği gibi payı düşük seviyeye inmiş olsa bile, Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın, El Kadı ile ilgili raporları ‘‘sumenaltı’’ ederek beklettiği iddia edilen 2004 yılında, El Kadı ile ortak olduğu anlaşıldı. Albaraka Türk’ün 27 Aralık 2001 tarihli hissedarlar cetvelinde, Kemal Unakıtan’ın eşi Aysen Unakıtan’ın 11 milyar 482 milyon 700 bin liralık, çocukları Abdullah Unakıtan’ın 34 milyar 450 milyon liralık, Zeynep Unakıtan’ın 29 milyar 856 milyon 600 bin liralık ve Fatma Unakıtan’ın da 29 milyar 327 milyon 300 bin liralık sermayesi bulunduğu tespit edildi. Böylece Unakıtan ailesinin Albaraka Türk’teki toplam sermaye payları 2001 sonu itibarıyla 133 milyar 170 milyon lira olarak hesaplandı. Gazetedeki odama üç kadın ziyarete geldiler. İkisinin çocukları, birinin de eşi bir operasyon sonucu tutuklanmışlardı. Gülizar Dinç’in, Mercan Gerçek’in ve Sakine Demir’in acıları yüzlerinden okunuyordu. Neydi bu operasyonun gerekçesi: Bunu öğrenebilmek mümkün değildi. DİSK’e bağlı Limterİş Sendikası Genel Başkanı Cem Dinç, TekstilSen Genel Başkanı Ayşe Yumli Yeter, Özgür Radyo Haber Müdürü Halil Dinç, Atılım gazetesi çalışanları tutuklananlar arasındaydı. Dosyaları gizlenen operasyonda 57 kişi tutuklanmıştı. Tutuklananların avukatları Keleş Öztürk, dosyadaki gizlilik kararının evrak ve belgeleri incelemelerinin yasaklanması anlamına geldiğini söylüyordu. Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun 153/2 maddesine dayandırılan bu uygulamanın savunma hakkını tamamen ihlal ettiğini belirtiyordu. Tutuklamanın üzerinden 6 ay geçtikten sonra alınan bu kararla avukatlar da ne yapacakla Dosyaları Gizlenen Operasyon rını şaşırmışlardı. Avukatlara göre savunma bu kararla hazırlık soruşturmasının dışına itilmişti. Avukat Öztürk itirazlarını şöyle sürdürdü: “Belgelerin, bilgilerin deşifre edilerek yeni suç oluşmasını engellemeyi amaçlayan bir yasa bu ve bizlerin delilleri karartmasından endişe ediliyor.” ??? Tutuklulardan Cem ve Halil Dinç’in anneleri Gülizar Dinç, gerginlik içindeydi. Bir ay önce 26 yaşındaki kızını kanserden yitirmesinin acıları arasında iki oğlu tutuklanmıştı. İki oğlunun birden tutuklanması, gittikleri cezaevlerinde kötü muameleye uğradığını öğrenmesi onu çileden çıkarmıştı: “Çocuklarımın yeri yurdu belli. Biri sendikacı, diğeri radyoda çalışıyor. Altı ay boyunca ne ile suçlandıklarını bile bilmeden yatacaklar. Çocuklarımın ilk mahkemede serbest bırakılacağına inanıyorum. O zaman çektikleri bunca eziyete ne olacak? Bunun hesabını kimden soracağım?” Oğlunun görüşe yalınayak getirildiğini, yediği dayaklar nedeniyle gömleğinin kan içinde olduğunu belirten anne Dinç, dertlerini dile getirmemi istedi. Sinan Gerçek’in annesi Mercan Gerçek de F tipi cezaevinde karşılaştıkları kısıtlamaları, hücrelerde tek başlarına tutulan çocuklarının sağlığından endişe duyduklarını ifade etti. Tutuklulardan Yusuf Demir’in eşi Sakine Demir ise eşini Bayrampaşa Cezaevi’nden Tekirdağ F Tipi Cezaevi’ne götürüldükten sonra gördüğünde tanınamaz hale getirildiğine tanık olmuştu. Cezaevine girerken anüs araması gibi küçültücü uygulamalara direnmeleri yüzünden dövüldüklerini öğrenmişti. ??? F tipi cezaevlerinin sorunlarını unutup gittik. Oradaki uygulamalar nedeniyle insanlar hâlâ acı çekiyorlar. Aileler sıkıntı içindeler. Tutuklular tecridin yarattığı travmalarla baş etmeye çalışıyorlar. Sakine Demir yaşadıklarını şöyle anlattı: “Bir saat görüş vakti veriyorlar. Bunun 3035 dakikası zaten üst aramasıyla geçiyor. Yarım saatlik bir süre kalıyor. Kalın camların arkasında telefonla görüşüyoruz. Süre dolduğu zaman hiçbir uyarı yapılmadan karşı tarafın ışığı kapatılıyor, telefon kesiliyor. Bir hoşça kal bile diyemeden ayrılıyoruz.” Tutuklananlardan Limterİş Sendikası Genel Sekreteri Zafer Tektaş, Tekirdağ F Tipi Cezaevi’nde yaşadıklarını anlatan bir mektup yollamıştı: “Cezaevine getirildiğimizde fiziki saldırıya, işkenceye maruz kaldık. Şimdi tekli hücrelerde kalıyoruz. Tekirdağ F Tipi’ne gelişimizin üzerinden 1 ay geçti. İki defa disiplin cezası verildi. Bir ay ailelerimiz le görüşmeme, 4.5 ay mektup, faks, telefon yasağı, 3 ay TV izlememe cezası verildi. Alınmış bir karar yokken havalandırma kapılarımız gündüz saatlerinde kapatılıyor, yayınlarımız verilmiyor. Psikolojik baskı, tecrit ederek devam ediyor.” TV izlememe cezası nedir, doğrusu anlayamadım? ??? Türkiye, son yıllarda insan hakları ve özgürlükler alanında adımlar attı. Yasalar iyileştirildi. Fakat uygulamada hâlâ önemli sorunlar yaşandığı da bir gerçek. Örneğin F tipi cezaevleri, hâlâ çözülememiş bir sorun olarak önümüzde duruyor. Bu cezaevlerinde insanların tecrit edilmesinden nasıl bir fayda umuluyor, onu da anlamak zor. Avukat Behiç Aşçı’nın ölüm orucu sürüyor. F tipi cezaevlerinin iyileştirilmesi konusunda bazı adımlar atılamaz mı? 57 kişinin dosyasının gizlilik nedeniyle kapalı tutulmasını da anlamak kolay değil… Hukuk devleti olmak da kolay değil… CUMHURİYET 06 K