25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 4 EKİM 2006 ÇARŞAMBA 8 TÜRKİYE İstanbul Edirne Kocaeli Çanakkale İzmir Manisa Aydın Denizli Zonguldak Açık İstanbul HABERLERİN DEVAMI B B B B B B B B B 24 27 28 27 31 31 30 30 25 Sinop Samsun Trabzon Giresun Ankara Eskişehir Konya Sıvas Antalya B B Y B B B B B B 26 25 24 24 25 25 25 21 31 Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars B B Y B Y Y Y Y Y 31 29 28 30 26 29 17 20 14 Trabzon Ankara İzmir Hakkari Antalya Adana Ş.Urfa Erzurum Yurdun doğu kesimleri parçalı çok bulutlu, Doğu Karadeniz’in doğusu ile Doğu ve Güneydoğu Anadolu’nun doğusu aralıklı sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı, diğer yeler az bulutlu geçecek. Hava sıcaklığı batı bölgelerde biraz artacak. Diğer yerlerde önemli bir değişiklik olmayacak. Çok bulutlu DIŞ MERKEZLER Oslo Helsinki Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Paris Bonn Münih Y Y Y Y Y Y Y Y Y 12 14 14 16 16 14 16 16 18 Yağmurlu Stockholm Berlin Budapeşte Madrid Viyana Belgrad Sofya Roma Atina Zürih Y B Y B PB B Y B Y 17 20 20 16 30 29 25 27 14 Moskova Aşkabat Astana Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam Karlı Y Y B Y Y Y Y A Y 17 30 7 30 19 21 15 31 31 Londra Berlin Moskova Belgrad Madrid Ankara Taşkent Tahran Kahire Sulu kar Gök gürültülü Parçalı bulutlu Sisli Bulutlu GÜNCELCÜNEYT ARCAYÜREK ? Baştarafı 1. Sayfada Misafir umduğunu değil, bulduğunu yer! Bizimki Washington’a PKK terörünü yok etmek için Başkan Bush’a önereceği ‘‘kimi önerilerle’’ gitti. RTE, büyük bir hevesle görüşme gündemine oturtacağı konu olarak PKK’yi nasıl ortadan kaldıracağımıza ilişkin önerilere Bush’un katılacağına inanıyor olmalı ki; gitmeden önce ve uçakta bu konuyu işledi durdu. Oysa Başkan Bush, elbette RTE’nin açtığı bu konuyu, anlattıklarını dinledikten sonra PKK terörünü ortadan kaldırmakta belki iki yıldır söylediklerini bizi Kuzey Irak’ta operasyon yapmaktan alıkoyan uyutucu sloganı yine kullandı. ‘‘Terörle mücadelede kararlı olduklarını’’ yinelemekle yetindi. Görüşmeden sonra Başkan Bush, PKK adını bile ağzına almadı. RTE de, 1 Mart tezkeresinin reddine uygun biçimde PKK adını ağzına almayan Başkan’ı ‘‘kararlı gördüğünü’’ söylemekle yetindi, yetinmek zorunda kaldı. RTE’nin güvendiği dağlara kar yağdı. ABD Başkanı, Kuzey Irak’ı dolayısıyla PKK’yi himaye eder tavrından ödün vermeden RTE’nin beklentilerine ‘‘Geçti Bor’un pazarı sür eşeğini Niğde’ye’’ deyişini anımsatan bir davranışla geçiştirdi, başka konulara ağırlık verdi. Yazarlarımız, genel yayın müdürlerimiz, yaşanan şokun etkisinden ancak uçak İngiltere’ye uçarken RTE ile yapacakları görüşmeden sonra kurtulabilirler. Londra’dan yarın (bugün) Başkan Bush’un PKK konusunu ıska geçen davranışına bakalım nasıl mazeretler veya nedenler sıralayacaklar ya da geleceğe dönük umut şırıngalayan nasıl yazılar döktürecekler, göreceğiz. ??? Yasemin Çongar gazetesinin yazarı Hasan Cemal’i ve öteki Hasan Cemal’leri hem bağlı olduğu TV’de hem de Milliyet’teki yazısında dün solladı. Gayet açık biçimde ‘‘RTE’nin ABD’ye gelirken yaptığı açıklamalar, zirveyi tam anlamıyla PKK’ye endekslemekle, bu kapsamda somut sonuç alınmadığı, ABD’nin bilinen sözleri yinelemenin ötesine geçmediği izlenimine zemin hazırladı’’ diye yazdı, söyledi. Görüşmenin RTE’nin beklentilerinin ötesinde geçtiğini de, ‘‘İki lider Türkiye’nin bölgesine bakışları arasında ‘ciddi fark’ olduğunu, hem de birbirlerinden bazı beklentilerinin ‘tam olarak karşılanamayacağını’ belirtiyorlar’’ cümlesiyle özetledi. Fakat Başkan Bush’un görüşmeden sonraki açıklamalarında PKK adını bir kez olsun söylemekten özenle kaçınmasını ‘‘unutkanlığa’’ bağlamak istedi. Fakat bu Başkan Darfur’daki iç isyanı ve Sudan halkına yardımı, görüşmede ele aldıklarını bütün ayrıntılarıyla anımsıyor. Türkiye’nin, üstelik dostum ve barış adamı diye nitelediği RTE’nin, günlerdir davul çaldığı PKK konusunu unutuveriyor. Sonuçta RTE, Beyaz Saray’daki görüşmede PKK’ye karşı somut önlem beklerken ABD Başkanı’ndan ‘‘kararlılık teminatı’’ aldı. ??? Gülme fırsatını lütfen heba etmeyiniz, arkası geliyor. İşte örnek: RTE de görüşme sonrası basın açıklamalarında, Başkan Bush’la kendisinin PKK adından hiç söz etmemelerini, ‘‘terör örgütünün adının geçmesini, propaganda malzemesi olarak kullandığı, buna fırsat vermek istemedikleri’’ gibi inandırıcı olmayan bir nedene bağlayıverdi. Tabii bu tür açıklamaların elbette inandırıcı olması imkânsız. Zira, ABD ile imzaladıkları Ortak Vizyon Belgesi’nde PKK adının geçmesini bu hükümet bayram sevinciyle karşılamıştı. Üstelik Başkan, hemen her konuşmasında El Kaide ve diğer dünya ölçeğindeki terör örgütlerinden, adlarıyla söz ediyor. RTE, Başkan Bush’tan Cumhurbaşkanlığı ve genel seçimler öncesi destek olacak açıklamalar beklerken... Eli boş... Dönmüyor! Başkan Bush’un (ne işe yararsa) dostum ve barış adamı iltifatlarıyla dönüyor. Dünya ölçeğinde nefretle anılan bir adamın dostu olmak kolay mı? Büyükanıt’ın sözleri, emniyetteki örgütlenmeden duyulan rahatsızlığı ortaya koyuyor ELEŞTİRİ GETİRİLEN KONULAR Fethullahçı yapılanma AYKUT KÜÇÜKKAYA Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt’ın, konuşmasında Polis Akademisi’ni sert bir dille eleştirmesi emniyet içindeki Fethullahçı yapılanmayı işaret ediyor. Atabeyler Operasyonu’nda belgelerin basına sızdırılması bazı gazetelerde ‘‘Türk Silahlı Kuvvetleri’ni yıpratma çabası’’ olarak değerlendirilmiş; Polis Akademisi Dekan Yardımcısı Önder Aytaç bu haberleri Fethullahçı Aksiyon dergisinde eleştirerek ‘‘manipülasyon’’ olarak nitelemişti. Aytaç’ın ismi Büyükanıt’ın eleştirdiği TESEV raporunda da yer alıyor. Önder Aytaç’ın kamuoyunda Fethullahçı kimliğiyle tanınan ve Nurculuktan yargılanan Aysal Aytaç’ın oğlu olması dikkat çekiyor. Konuşmasında Polis Akademisi’ne atıfta bulunan Büyükanıt, emniyet teşkilatını kastederek ‘‘Kurumsal işbirliğine en fazla ihtiyaç duyduğumuz bir dö nemde, devletin önde gelen kurum ve kuruluşlarının bu tür çalışmalara katılmalarının nasıl bir fayda sağlayacağını da takdirlerinize bırakıyorum’’ sözlerini kullandı. Bu sözler salt TESEV’in raporunu hedef alan ifadeler değildi. TESEV’in raporu öncesi yaşanan ve kamuoyunda büyük tartışma yaratan Atabeyler Operasyonu’nda medya yöneticileri ile Polis Akademisi yöneticisi arasında yaşanan ilginç diyaloglar dikkat çekiyordu. Aksiyon’a konuştu Aralarında bazı askerlerin de bulunduğu ‘‘Atabeyler Çetesi’’ operasyonu sürerken, sanıkların ev ve işyerlerinde yapılan aramalarda daha sonra sahte oldukları anlaşılan krokiler ele geçirilmişti. Bu belgeler henüz savcılığın eline geçmeden, Genelkurmay Başkanlığı ana nizamiyesi önünde üç basın mensubuna servis edilmişti. Bu olay üzerine soruşturma başlatan Askeri Savcılık belgeleri basına sızdıran kişilerin ‘‘asker’’ değil ‘‘polis’’ olduğunu saptamıştı. Askeri Savcılık’ın görevsizlik kararı aldığı dosyada, Ankara Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi’nde görevli ve aralarında amirlerin de bulunduğu 6 polis sicil numarasıyla yer alıyordu. Bazı gazetelerde söz konusu operasyonla ilgili yer alan haberyorumlarda bu kişilerin polis olabileceği ihtimali üzerinde duruluyor, bu durum ‘‘Türk Silahlı Kuvvetleri’ni yıpratma çabası’’ olarak değerlendiriliyordu. Fethullahçı Aksiyon dergisine konuşan Önder Aytaç ise bu haberleri manipülasyon olarak niteleyerek haberleri yapanları eleştiriyordu. Sabah Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Fatih Altaylı’nın 11 Haziran 2006 tarihli yazısını Aytaç 21 Ağustos 2006 tarihli Aksiyon dergisine şu ifadelerle yorumluyordu: ‘‘O yazıda Genelkurmay’ın önünde gazetecilere Atabeyler Operasyonu ile ilgili belge dağıtan 25 yaşlarında, uzun boylu, tişörtlü bir şahıstan bahsediliyor. Yazıya göre Genelkurmay, bu görüntüleri incelenmek üzere Emniyet’e göndermişti. Bu kişinin bir polis olduğu ima ediliyordu. Emniyet sözcüsü bunu yalanladı. 16 Haziran günü Sabah bu kişinin polis olduğunu yazdı. Emniyet yine yalanladı. Emniyet’in basın sözcüsü, bize böyle bir bilgi gelmedi diye yalanlıyorsa ve Genelkurmay açıklama yapmadan önce Fatih Altaylı Genelkurmay’ın yapacağı açıklamanın aynısını kendi köşesinde yazıyorsa, bu işi iyi okumakta fayda var.’’ TSK,AB’nin araç olmasına karşı çıkıyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Türk Silahlı Kuvvetleri’nden (TSK) ardı ardına gelen AB’ye ilişkin açıklamalar dikkat çekiyor. ‘‘Genelkurmay Başkanlığı’nın Milli Savunma Bakanlığı’na bağlanması, Kürt kökenlilere daha fazla kültürel hak verilmesi, KKTC’deki Türk Silahlı Kuvvetleri varlığının ortadan kaldırılması ile Ege sorununun yeniden gündeme getirilmesi’’ gibi Türkiye’nin temel değerlerinin ‘‘demokratikleşme’’ adı altında değiştirilmek istenmesi TSK tarafından eleştiriliyor. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt ve kuvvet komutanlarının da yaptıkları konuşmalarda, AB’nin tutumuna ilişkin eleştiriler getirmesi dikkat çekiyor. TSK’nin karşı çıktığı uygulamalar şöyle: Genelkurmay’ın MSB’ye bağlanması: TSK bu duruma silahlı kuvvetlerin siyasi bir yapı haline getirileceği gerekçesiyle karşı çıkıyor. Son dönemde AP raporlarına da giren bu konu kapsamında, Genelkurmay Başkanlığı TSK’nin diğer silahlı kuvvetlerden yapısal anlamda ayrıldığını ve anayasa ile belirlenen görevleri olduğuna dikkat çekiyor. Kürtlere kültürel hak: TSK AB’nin ‘‘Kürt kökenlilere daha fazla kültürel hak verilmesi’’ konusuna, etnik milliyetçiliği arttırarak teröre destek olacağı için sıcak bakmıyor. Kara Kuvvetleri Komutanı Org. İlker Başbuğ, Kürt kökenli yurttaşlara daha fazla hak istemini eleştirmiş, yapılabileceklerin yapıldığını, daha fazlasının mozaiği bozarak etnik milliyetçilik yaratacağını vurgulamıştı. Ege sorunu: AB’nin Müzakere Çerçeve Belgesi ile ‘‘Komşularla tüm sınır sorunlarını çöz’’ diyerek müktesebata soktuğu Ege sorunu konusu TSK’nin tepkisini çekiyor. Başta, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Yener Karahanoğlu olmak üzere Genelkurmay Başkanı Büyükanıt ve diğer kuvvet komutanları konuşmalarında bu duruma dikkat çekiyor. Kıbrıs’taki Türk askeri: TSK, Türkiye’nin, Kıbrıs’taki Türk askeri konusunda yapılması olası bir müzakereye katılmasını olumlu karşılamıyor. KKTC’nin ayrı bir devlet olduğu ve Türk askerinin adada bulunması gerektiği TSK’nin tüm etkinliklerinde vurgulanıyor. Açıklama gelmedi Askeri Savcılık’ın 6 polisi tespit etmesinden sonra ne Emniyet Genel Müdürlüğü ne de Aytaç herhangi bir açıklama yaptı. Askeri Savcılık’ın polisleri tespit etmesinin ardından Altaylı, ‘‘Karalamanın arkasındaki perde’’ başlığıyla bir yazı yayımladı. 23 Eylül 2006’da yayımlanan yazının bir bölümü şöyle: ‘‘Bu kampanyanın başka bir nedeni var mı, diye biraz araştırdım. Önder Aytaç’ın babası Aysal Aytaç’ın (Altaylı burada yanlışlıkla Aysan yazmış) bir dönem Milli Eğitim Bakanlığı Yurtdışı Eğitim Genel Müdürlüğü yaptığını öğrendim ve bir başka bilgi dikkatimi çekti. Önder Aytaç’ın babasının avukatı, şu anda yurtdışında bulunan bir cemaat liderinin de avukatıydı. (Fethullah Gülen’i kastediyor) Yani Aytaç’ın durumu ‘genetik’ti.’’ Basın mensuplarıyla polemiğe giren Polis Akademisi’ndeki en yetkili isimlerden Önder Aytaç’ın ismi Orgeneral Büyükanıt’ın sert tepki gösterdiği TESEV raporunu yazanlar arasında da yer alıyor. Büyükanıt’ın konuşmasında özellikle ‘‘Polis Akademisi’’ ifadesini kullanması Türk Silahlı Kuvvetleri’nin yıpratılma girişimlerine net bir yanıt olarak algılanıyor. Yargıç ve savcıların kura heyecanı Meslek öncesi eğitimlerini tamamlayan adli yargıda 313, idari yargıda 147 savcı ve hâkim adayı görev yerleri için kura çekti. Düzenlenen törene katılan Danıştay Başkanı Sumru Çörtoğlu, kura çekimine katılamayan bir savcı adayının yerine görev yerini belirledi. Çörtoğlu’nun çektiği kura ile aday savcı Elmalı Cumhuriyet Savcısı oldu. Kura çekimi sırasında bazı adayların oldukça sevindiği, bazılarının ise hüzünlendiği gözlendi. (Fotoğraflar: AA) Soros’un desteklediği TESEV Soros Vakfı’ndan en fazla katkı alan kuruluş olarak tanınan TESEV , yayımladığı almanakta askeri yargı, jandarma ve jandarma istihbaratına sert eleştiriler getirdi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Soros Vakfı’ndan Türkiye’de en fazla katkı alan kuruluş olarak tanınan Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı’nın (TESEV) bir süre önce yayımladığı ‘‘Almanak: TürkiyeGüvenlik Sektörü ve Demokratik Gözetim’’ adlı raporda ‘‘TSK’nin ülkeyi yöneten AKP’yi laikliğe karşı dolaylı tehdit olarak algıladığı’’ görüşüne yer verilmişti. Almanakta askeri yargı, jandarma ve jandarma istihbarata yönelik sert eleştiriler de yer almıştı. TESEV’in, 16 kurum ve kuruluşu incelediği raporda şu görüşler savunulmuştu: ? Orduyla hükümet arasında iç tehdidin tanımı konusunda derin görüş ayrılıkları sürmekte, TSK iç tehdide öncelik vermektedir. Durumu ilginç kılan husus, TSK’nin, ülkeyi yöneten AKP’yi de laikliğe karşı dolaylı tehdit olarak algılamakta olduğuna dair işaretleri vermekte oluşudur. TSK, dış tehdit algılamasında da hükümetle ters düşmektedir. Yunanistan’ın Ege’de karasularını 12 mile çıkarmasını ‘‘casus belli’’ sayan TSK’nin, belirli bir savaş psikozundan çıkmadığı, hükümetin de Yunanistan’a karşı bu psikolojiden çıkma ve sorunları diplomatik yollarla çözme arayışlarını sürdürdüğü gözlenmektedir. ? TBMM adına görev yapan Sayıştay’ın askeri mal ve harca TARTIŞILAN ALMANAĞIN YAZARLARI Giriş: Prof. Dr. Ümit Cizre (Bilkent Üniversitesi) TBMM: Meclis Araştırma Merkezi Dr. Ahmet Yıldız. Hükümet: Doç. Dr. Zühtü Arslan (Polis Akademisi) MGK: Doç. Dr. Gencer Özcan (YTÜ) Askeri yargı: Dr. Ümit Kardaş (Avukat, emekli askeri savcı ve hâkim) TSK: Lale Sarıibrahimoğlu (Gazeteci) Polis: Doç. Dr. İbrahim Cerrah (Polis Akademisi) JİTEM, JİT, özel harekât, geçici köy korucuları: Yard. Doç. Dr. Ertan Beşe (Polis Akademisi) Polis istihbaratözel güvenlik: Doç. Dr. Bedri Eryılmaz (Polis Akademisi) MİTsivil toplum: Ferhat Ünlü (Gazeteci) Medya: Doç. Dr. Önder Aytaç (Polis Akademisi) Basın yansımaları: Itır Toksöz (Northeastern Üniversitesi). maları denetlemesinin uygulamada henüz gerçekleşmediği görülmektedir. Silah alımlarına ayrılan bütçe payları konusunda parlamento aktif bir iradeye sahip olmadığı gibi, belli bir yekunü aşan silah alımlarının parlamentonun onayına sunulması da söz konusu değildir. görevlilerinin arkasına sığındıkları ‘‘devlet sırrı’’ kavramının mercek altına alınması yolunda atılan adımlar, 2005’in olumlu gelişmeleri arasında sayılmakla birlikte, TBMM Komisyonu’nun Şemdinli raporundaki önemli unsurları ayıklama girişimleri, kimi yasadışı eylemlerin açıklığa kavuşturulacağı beklentilerini suya düşürmüştür. ? Jandarma Genel Komutanlığı’nın sivil otoriteye tabi, halkın güven duyabileceği, hesap verebilir ve şeffaf bir örgütlenmeye dönüştürülmesi iradesinin henüz oluşmadığı ve daha çok yol alınması gerektiği bir gerçektir. ? Şemdinli olayında bir sorun da, görev alanı şehir sınırları dışında kalan yerleşim birimleri ve Wilson:Yaşananlar kuru gürültü ? Baştarafı 1. Sayfada Türkiye’nin örnek bir laik devlet olduğunu kaydeden Wilson, ‘‘Tüm yaşananlara rağmen Türkiye’ye hayranız’’ dedi. Wilson, Büyükanıt’la ilgili bir soruya ‘‘ABD’nin dostu’’ yanıtını verdi. Washington’da Türk gazetecilerin sorularını yanıtlayan Wilson, TBMM’nin açılışında irticaya ilişkin uyarılarda bulunan Cumhurbaşkanı Sezer ile Harp Akademileri’nin açılışında aynı yönde uyarılarda bulunan Orgeneral Büyükanıt’ın sözlerini değerlendirdi. Gazetecilerin Cumhurbaşkanı Sezer ve Orgeneral Büyükanıt’ın uyarılarını anımsatmaları üzerine Wilson, ‘‘Türk politikası ve toplumunda daima belli bir gürültü var. Ben hem Türkiye’deki siyasi gürültü ve ordunun da içinde bulunduğu birçok aktör arasında duyduğumuz, gördüğümüz şeyler, hem de Türkiye’nin kurumlarının bu karmaşık konularla etkili bir şekilde başa çıkma gücü ve sağlamlığından çok etkileniyorum’’ dedi. ABD’nin, Türkiye’de ‘‘radikal İslam’’ konusunda endişeli olup olmadığı yönündeki bir soruyu, Wilson, ‘‘Büyükelçi olarak ve büyükelçilik olarak bana göre, Türk iç politikası ve medyasında belli ölçüde bir kakofoni bulunmakla birlikte, ufukta beni özellikle endişelendirecek bir şey görmüyorum’’ yanıtın verdi. kırsal bölgeler olarak belirlenmiş olan jandarma teşkilatının, bu yasaya rağmen şehir merkezlerinde izinsiz görev yapıp yapamayacağıdır. ? TSK özünde Türkiye’deki ayrıcalıklı statüsünü koruyarak AB’ye tam üyeliğe sıcak bakmakta ancak, bu koşullarda üyeliğin mümkün olmayacağını da bildiğinden, konu hakkında çelişkili bir tutum sergilemektedir. ? Bilgi güç anlamına geldiğinden; MİT, Emniyet Genel Müdürlüğü ve Jandarma Genel Komutanlığı, öğrendikleri bilgileri birbirleriyle paylaşarak gücü paylaşmak istememektedir. Sanatçılar Aşçı’yı ziyaret etti ‘‘Tecrite Karşı Sanatçılar Birliği’’ üyesi 60 kişilik grup, ölüm orucunun 182. gününde Avukat Behiç Aşçı’yı evinde ziyaret etti. Ziyaret öncesinde grup adına açıklama yapan yazar Sevim Belli, ‘‘F tipi cezaevlerinde yapılanların, hukuk anlayışından çıkıp katliama dönüştüğünü söyledi. Açıklamanın ardından birlik üyeleri, F tipleri ile ilgili tiyatro oyununda giyilmek üzere hazırlanan turuncu mahkum tişörtlerini Başbakanlık ve bakanlıklar ile siyasi parti başkanları ve milletvekillerine gönderdiler. (ALİ AÇAR) Her yıl 400 milyon dolar ‘‘Para sihirbazı’’ olarak da anılan George Soros, ‘‘Açık Toplumların Gelişmesi’’ adı altında her yıl 400 milyon doları aşkın bir fonu, kendi kurduğu Açık Toplum Enstitüsü’ne bağışlıyor. Soros’un adı özellikle Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra kurulan ülkelerde yönetim değişikliklerine kadar varan toplumsal hareketler ve öğrenci ayaklanmalarında geçiyor. Soros’un, Ukrayna, Gürcistan ve Kırgızistan’da yönetimlerin kadife devrimlerle devrilmesinde katkısı tüm dünyada biliniyor. 1997’de Tayland’daki ekonomik krizin yaratıcılarından olduğu belirtilen Soros, kurduğu vakıf ve fonla, milyarlarca doları yönetiyor. ‘SP’nin topladığı bağışlar yasal değil’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Anayasa Mahkemesi’nin Resmi Gazete’nin dünkü sayısında yayımlanan siyasi parti mali denetim kararlarına göre, Saadet Partisi genel merkezince 2003 yılında Siyasi Partiler Yasası’nın 66. maddesine aykırı olarak toplam 33 bin 714 YTL tutarında bağış geliri elde edildiği, bu gelirin yasada öngörülen bağış sınırlarını aştığı saptandı. Kararda, bu nedenle, bu tutar karşılığı mal varlığının SPY’nin 76. maddesi gereğince Hazine’ye gelir kaydedilmesine karar verildi. Yüksek mahkemenin kararında, SPY’nin 116. maddesine aykırı olarak söz konusu bağışları yapan ve kabul edenler hakkında suç duyurusunda bulunulmasına karar verildi. Otoriteden ayrı hareket ? İstihbarat toplamada sivil otoriteden ayrı hareket eden jandarma ve TSK, iç tehdidin değerlendirilmesi ve güvenlik politikaları açısından denetimi elinde bulundurarak sivil otorite üzerinde siyasal güç sağlamaktadır. ? Şemdinli olayının aydınlatılması yolunda parlamentonun gösterdiği çabalar ve kimi kamu CUMHURİYET 08 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle