20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 4 EKİM 2006 ÇARŞAMBA 4 HABERLER AB’nin genişlemeden sorumlu komiseri, Büyükanıt’ın eleştirilerine sert yanıt vermekten kaçındı GLOBALPOLİTİKÜLTÜR ERGİN YILDIZOĞLU Rehn: Diyaloğa açığız Olli Rehn, TSK ile AB arasında yanlış anlaşılma olduğunu savundu. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) AB’nin Genişlemeden Sorumlu Üyesi Olli Rehn, Genelkurmay Başkanı Org. Yaşar Büyükanıt’ın AB’ye yönelik tepkisine, ‘‘Avrupa ülkelerinde ordu sivil denetimin altındadır. Bu normalleşmelidir’’ karşılığını verdi. AB’nin Ankara temsilcisi Hans Jörg Kretschmer de, sivilasker ilişkilerinin düzenlenmesinin AB için bir kriter olduğunu söyledi. Rehn, Türkİş tarafından düzenlenen ‘‘AB Müzakere Sürecinde Avrupa Sosyal Modeli ve Sendikal Haklar’’ konulu uluslararası sempozyumun ardından Türkİş Genel Başkanı Salih Kılıç ile birlikte düzenlediği basın toplantısında, Gene Hesaplaşmanın Öncü Sarsıntıları Cari açık, ‘‘yeni bir dalga’’ tehlikesi tartışmaları yine hızlandı. Sorun, salt yeni bir kırılma noktasının geliyor olması değil. Sanırım bu kez, kırılmaya bağlı siyasi gerginlikler çok daha sert yaşanacak. ? Rehn, Büyükanıt’ın açıklamalarını ayrıntılı olarak görmediğini belirterek ‘‘Ortada bir yanlış anlamanın söz konusu olduğunu görüyorum. Ancak, Avrupa demokrasisinde ordu, sivil denetim altındadır. Bu normale dönmelidir’’ dedi. Kretschmer ise “Komutanlar da TSK’nin AB’deki ordulardan farklı olduğunu söylediler. Bu durumun müzakere süreci içinde değişip değişmediğini göreceğiz” diye konuştu. kurmay Başkanı Org. Yaşar Büyükanıt’ın açıklamalarına ilişkin soruları yanıtladı. Büyükanıt’ın açıklamalarını ayrıntılı olarak görmediğini anlatan Rehn, ‘‘Havada bir yanlış anlamanın söz konusu olduğunu görüyorum’’ dedi. Rehn, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin profesyonelliğine büyük saygılarının olduğunu, hem kendi ülkelerini savunduklarını, bunu yaparken uluslararası barış gücü operasyonlarına büyük destek verdiklerini kaydetti. Türkiye’nin özellikle son dönemde yaptığı reformlarla gurur duyması gerektiğini kaydeden Rehn, bunun sivilordu ilişkilerinin demokratikleşmesi bakımından önemli reformlar olduğuna işaret etti. Rehn, Türkiye’de seçimle gelen bir hükümet ile parlamento olduğunu ve bu reformları devam ettirmeleri gerektiğini belirtirken ‘‘Çünkü Avrupa demokrasisinde ordu, sivil denetim altındadır. Bu normale dönmelidir’’ dedi. Rehn, TSK ile AB arasında yanlış anlaşılma olduğuna dikkat çekerek ‘‘Son zamanlarda aslında bir tür yanlış anlaşılma olmuştur, herhangi bir zamanda diyalog oluşturmak konusunda istekliyiz’’ dedi. TSK’nin profesyonelliği konusunda kuşku bulunmadığını dile getiren Rehn, Kretschmer’in TSK ile ilgili açıklamalarının da yanlış anlaşıldığını savundu. Rehn, ‘‘Bence TSK’nin profesyonelliği konu sunda söyleyecek çok fazla bir şey yok’’ diye konuştu. Rehn, akşam saatlerinde CHP lideri Deniz Baykal ve Adalet Bakanı Cemil Çiçek’le bir araya geldi. Sürdürülebilirlik sorunu Kimi ‘‘gerçekçi’’ ekonomistler, bu kez cari açığın ‘‘başka’’ olduğunu, ‘‘büyük bir dönüşüm’’ içinde gerçekleştiğini, uzun süre finanse edilebileceğini savunuyor, ‘‘Sanayileşmiş ülkeler gibi, daha yavaş büyüme ve bir miktar kur değer kaybı ile, bir uyum süreci yaşaması mümkündür. Bu da iki çevresel varsayıma bağlıdır. Uluslararası ortam kötüleşmemeli ve AB hazırlığının ivmesi durmamalıdır’’ (Cevdet AkçayMurat Üçer, aktaran Deniz Gökçe) diyorlar. Bu ‘‘büyük dönüşümün’’, ülke ekonomisinin ‘‘dış şoklar’’ karşısında kırılganlığını daha da artırmış olması bir yana, ‘‘uluslararası ortam’’ kötüleşmeye başladı bile. Dünya ekonomisindeki likidite daralmasıyla birlikte, Türkiye gibi ülkeleri besleyen ‘‘carry trade’’ (bir kredi biçimi) hızla daralıyor. Resesyon beklentisine, kredi piyasalarındaki köpüklere, ABD ev piyasasındaki gerilemelere, batan ‘‘heç fonlara’’ karşılık, rekor kıran ‘‘Dow Jones’’ mali sarsıntıların gündemde olduğunu gösteriyor. İkincisi, içerde ve dışarda birikmeye başlayan siyasi gerginlikler yüzünden AB süreci de artık ivme kaybetmiştir. ‘‘Daha yavaş büyüme ve kur değer kaybı ile uyum’’ olasılığına gelince de durum pek parlak değil. YTL’nin değer kaybının dış ticaret açığını azaltma etkisi çok sınırlı: Teknolojik içeriği, katma değer oranı yüksek ihracatın ithalata bağımlılığı yüzde 60 yüzde 90’lara ulaştığından, YTL’nin değer kaybetmesiyle kazanılacak fiyat avantajı, maliyetten gelecek baskılarla sınırlanıyor. Ayrıca, ithalat bağımlılığından dolayı, ihracat, ithalatı körüklüyor. Tekstil, konfeksiyon gibi klasik ihracatçı sektörlerin ise Asyalı üreticiler karşısında rekabet kapasiteleri bir yana, bir durgunluk halinde dış piyasalardaki daralmadan olumsuz yönde etkilenecekleri kesin. Yavaş büyümeye gelince... Bu, ithalatı kısmayı amaçlıyorsa, getireceği yoksulluk, işsizlik artışını görmezden gelsek bile, ithalat artık temel gereksinimleri, gıda sektörünü de içerdiğinden, gerçekleştirilmesi çok riskli. Özetle, en iyimser çözümlemelerin güvendiği sürdürülebilirlik koşullarının bile ortadan kalmakta olduğunu söyleyebiliriz. Kretschmer yanıt verdi Ç IKMAYAN SONUÇLAR İĞNELİ FIRÇA ZAFER ‘Erdoğan ABD’den eli boş döndü’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın büyük önem verdiği Beyaz Saray görüşmesinde, Türkiye’nin PKK, Kıbrıs ve Irak gibi bütün öncelikli gündemi yine havada kaldı. ABD Başkanı George W. Bush ile yapılan görüşmeden yansıyanlar, Türkiye’nin bu ziyaretten hiçbir somut sonuç elde edemediğini gösterdi. Erdoğan, ABD yolunda Türkiye’nin en fazla hassasiyet gösterdiği konu olarak yansıttığı PKK’ye ilişkin net ve somut bir taahhüt alamazken, Bush, ABD’nin küresel teröre karşı mücadele tezini bir kez daha Türkiye’nin önüne koydu, PKK’nin adını anmaktan kaçındı. Bush’un bu tutumu, Erdoğan’ın basın toplantısında ortaya koyduğu gerekçenin aksine, ABD yönetiminin PKK’yi öncelikli konu olarak kamuoyuna yansıtmak istemediğini ortaya koydu. Görüşmenin ardından gündeme yansıyanlara göre, Erdoğan’ın sonuç alamadığı konu başlıkları şunlar: ? Erdoğan, ABD’ye gitmeden önce PKK konusunda Ankara’nın Washington yönetiminden önemli destek alacağı beklentisi yaratıldı. Ancak, Bush ortak açıklama sırasında PKK konusunda kararlı ifadeler kullanmaktan kaçındı. ? Türkiye’nin terörle mücadele konusunda ABD’ye destek vermesi ve bu desteğini Afganistan’da önemli görevler üstlenerek somutlaştırmasına karşın, Bush, Türkiye’nin terörle mücadelede verdiği kayıpları ağzına bile almadı. ? Ortak açıklamada Bush’un Erdoğan ile ‘‘geniş ve önemli bir görüşme’’ yaptıklarını açıklamasına karşın, ABD Başkanı’nın konuşması somut ve kararlı bir çerçeve yerine muğlak ve Washington politikalarını öne çıkaran bir çerçeveye oturtuldu. ? Görüşmede, Bush’un ABD politikalarından geri adım atmadığı gözlendi. Erdoğan’ın, ‘‘Şam ile kanalların açık tutulması gerekiyor’’ yönündeki sözlerine Bush’un, ‘‘Önce Şam’ın iyi niyetini göstermesi gerekiyor’’ karşılığını vermesi, ABD Başkanı’nın, Türk Başbakanı’nın sözlerine itibar etmediğini gösterdi. ? Kıbrıs konusunda da beklentiler gerçekleşmedi. Erdoğan’ın, Kıbrıs’ta destek talebine, Bush, Türk tarafının Annan Planı’na ilişkin tutumunu övmekle yetindi. Kerkük’e ilişkin olarak da Erdoğan, Türkiye’nin kaygılarını yinelemek durumunda kaldı. Somut bir karşılık alamadı. ? Görüşmede, ABD önceliklerinin ele alındığını bir diğer göstergesi de Darfur konusu oldu. Bu konu Türkiye’yi bire bir ilgilendirmiyor olmasına karşın, Bush, Darfur’a ilişkin ortak çalışmaların devam edeceğini dile getirdi. AB Komisyonu Türkiye Delegasyonu Başkanı Hansjörg Kretschmer de bir televizyon kanalına yaptığı açıklamada, AB’nin sivilasker ilişkileri konusundaki pozisyonunun açık olduğunu belirtti. Kretschmer, ‘‘Özgürlükler, sivil asker ilişkileri bütün üyeler için kriterdi, Türkiye için de öyledir’’ dedi. Kendisinin bu konudaki görüşlerini TESEV’in toplantısı sırasında dile getirdiğini vurgulayan Kretschmer, Orgeneral Büyükanıt’ın da konuşkendine ait görüşTEMOÇİN masında lerini ifade ettiğini söyledi. Orgeneral Büyükanıt’ın, ‘‘Türkiye’de ordunun farklı bir role sahip olduğu’’ yönündeki sözlerine ‘‘şaşırmadığını’’ dile getiren Kretschmer, şunları kaydetti: ‘İleride göreceğiz’ ‘‘Ortada iki farklı pozisyon, iki farklı görüş var. Komutanlar da TSK’nin AB’deki ordulardan farklı olduğunu söylediler. Bu durumun müzakere süreci içinde değişip değişmediğini göreceğiz. Ordusivil ilişkileri AB sürecinde önem taşımaktadır. Bu sorunun çözülmesi gerekiyor. Ben bunun mümkün olduğunu düşünüyorum.’’ Kretschmer, ‘‘ülkenin yanlış bir yere savrulmaması için Türk ordusunun rolünün gerekli görülmesini’’ de eleştirerek, ‘‘Ancak demokratik istikrarlı kurumlar istenmeyen yola gitmeyi engeller’’ diye konuştu. Pay alma kavgası Beklenti, yeni bir ‘‘krizin’’ kaçınılmazlığı doğrultusunda şekillendikçe uyum sorunu da ister istemez, hâkim sermaye gruplarının ayakta kalma (pardon uyum) sorununa dönüşmeye başlıyor. Bu ayakta kalma çabası da ister istemez gözlerin devletin kaynak dağıtma (paylaştırma) mekanizmalarına dikilmesine yol açıyor. Gözlerin devletin kaynaklarına dikilmesi, ülkenin geleneksel egemen kesimlerinin liderliğini elinde tutan, küresel ölçekte çalışmaya yatkın, mali piyasalarda etkin, büyük sermaye gruplarıyla, AKP hükümetiyle birlikte yükselmeye, hatta temsilcileriyle siyasi gücün devlet içinde kristalleştiği noktalara ulaşmaya başlayan sermaye grupları ve destekleyici sosyal tabakaları (orta ve yoksul sınıflar) arasında, bir sınıf çatışmasını da gündeme getiriyor. Bu yeniden paylaşımda hâkim olmak isteyen ‘‘egemen sermaye’’, yeni bir ‘‘sanayi stratejisi gerekiyor’’ tartışmalarına sığınıyor ve küresel ölçekte faaliyetin önemini vurgulayarak, devletin aslında kendilerini desteklemesini, AB ve IMF isteklerinin harfiyen yerine getirilmesini istiyor. Öbür taraf ve daha şimdiden yaşam mücadelesi vermeye başlamış ‘‘destekleyici tabakaları’’ ise ‘‘Biz iç pazara üretiyoruz’’, ‘‘geniş üretici kesimlerini, sektör yelpazesini temsil ediyoruz, ihracat da yapıyoruz’’ savlarıyla destek istiyorlar. Bu taraflar, hızla daralan kaynakları paylaşmak için mücadele ederken, TSK’nin de, jeopolitikteki gelişmelere, müttefiklerinin talepleri doğrultusunda gündeme gelen sorumluluklara bağlı olarak gittikçe artmaya aday mali, teknolojik vb. gereksinimlerinin karşılanması sorunu var. Bu son derecede riskli tartışmaların ‘‘öncü sarsıntılarını’’, Erdal Sağlam’ın, adeta, ölen ölür kalan sağlar bizimdir, anlamında yorumlanabilecek, ‘‘Türkiye’nin mukayeseli üstünlüğü, sahip olacağı küresel ölçeğe sahip sanayilerini artık oluşturması, finans sektörünü bile bu oluşturulacak strateji doğrultusunda yeniden gözden geçirmesi gerekiyor.’’ (ya öbürlerine ne olacak?) saptamalarında, Ercan Kumcu’nun, devletten çeşitli biçimlerde destek isteyen kesimlere, bu taleplerin ekonomiye getireceği maliyetleri anımsatarak, yaptığı adeta, piyasanın kestiği parmak acımaz, susun ve katlanın, anlamındaki uyarılarında görebiliyoruz. Eğer bu gözlemlerimizde bir hakikat payı varsa, önümüzdeki dönemde devletin ve yürütmenin güç noktalarını kimin kontrol edeceği yaşamsal bir öneme sahip olacak. Sanırım bu kez kriz sırasında devletin kıt kaynaklarından nemalanma savaşı çok can yakacak. [email protected] http://erginyildizoglu.blogspot.com [email protected] AB DESTEĞİ YİNELENDİ REHN’DEN EV ÖDEVLERİ Erdoğan’dan Blair’e veda ziyareti Haber Merkezi ABD Başkanı George Bush ile yaptığı görüşmenin ardından ABD’deki temaslarını tamamlayan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Londra’da önümüzdeki birkaç ay içinde görevini bırakacak olan İngiltere Başbakanı Tony Blair ile görüştü. Ağırlıklı olarak Avrupa Birliği (AB) sürecinin ele alındığı görüşmede, İngiltere Türkiye’ye desteğini yineledi. Blair’in Downing Sokağındaki resmi ikametgâhında yapılan görüşme yaklaşık 1 saat 20 dakika sürdü. Görüşmede, ağırlıklı olarak AB sürecinin ele alındığı ve İngiltere’nin Türkiye’ye desteğini tekrarladığı öğrenildi. Blair, Türkiye’ye AB süreci ve Kıbrıs sorununun çözümünde destek vaat etti. Görüşmede, İran, Irak ve Filistin gibi bölgesel konular da ele alındı. Tony Blair, başbakanlığı bırakana kadar Ortadoğu’da barış için çaba göstereceğini vurguladı, Erdoğan’dan destek istedi. Görüşmenin son 50 dakikalık bölümüne Dışişleri Bakanı Abdullah Gül de katıldı. İki liderin görüşmesinin ardından açıklama yapılmadı. Görüşme, Türkiye’nin AB’ye üyeliği için müzakerelerin başlamasının birinci yıldönümüne rastlıyor. Erdoğan’ın ziyareti, aynı zamanda bir veda niteliği de taşıyor. Blair, önümüzdeki birkaç ay içinde başbakanlık görevini bırakacak. ‘Türkiye’de reform süreci yavaşladı’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) AB Komisyonu’nun Genişlemeden Sorumlu Üyesi Olli Rehn, Türkiye’nin AB sürecinin yavaşladığını, ek protokolle ilgili yükümlülüklerin hükümet tarafından söz verildiği şekilde tam olarak yerine getirilmesini beklediklerini belirtti. Rehn, Türkİş tarafından düzenlenen ‘‘AB Müzakere Sürecinde Avrupa Sosyal Modeli ve Sendikal Haklar’’ konulu uluslararası sempozyumda yaptığı konuşmada, 3 Ekim 2005’in yıldönümünde Ankara’da bulunmaktan duyduğu memnuniyeti aktardı. 9. reform paketinin son derece gerekli olduğunu belirten Rehn, paketin Türkiye’nin acilen çözmesi gereken konuları içerdiğini kaydetti. Rehn, bir sonra atılması gereken adımın ifade özgürlüğünün AB standartlarına taşınması olacağını belirtti. 301. maddedeye değinen Rehn, ‘‘Türkiye’nin bu ceza kanununu artık Avrupa İnsan Hakları Konvansiyonuyla aynı doğrultuya getirmesi beklenmektedir. Şiddet içermeyen yollarla fikirlerin açıklanması, AB siyasi kriterlerinden biridir’’ dedi. Olli Rehn, Güneydoğu’daki sorunun sadece güvenlik yaklaşımıyla ele alınmaması gerektiğini söyledi. Rehn, terörle mücadele yasasının getirdiği bazı kısıtlamalar konusunda endişeli olduklarını belirtti. CHP’nin girişimleri etkili oldu, Adalet Komisyonu’nda, Vakıflar Yasa Tasarısı üzerinde değişiklikler yapıldı Azınlık vakıflarına sınırlama ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TBMM Adalet Komisyonu’nda, Vakıflar Yasa Tasarısı’nda yapılan değişiklikle azınlık vakıflarına taşınmaz iadesine sınırlama getirildi. Buna göre, azınlık vakıflarının 1936 Beyannamesi’nde kayıtlı olan ve tasarrufları altında bulunan taşınmazları iade edilecek. Mal iadesi için Vakıflar Meclisi’nin olumlu görüş vermesi gerekecek. TBMM Adalet Komisyonu’nda, Vakıflar Yasa Tasarısı üzerindeki görüşmeler dün tamamlandı. CHP’nin eleştirileri üzerine azınlık vakıflarına 1974 yılında Yargıtay kararıyla el konulan mallarının iadesi konusunda bazı sınırlamalar getirildi. Tasarının ‘‘Cemaat vakıflarının tapuda halen namı müstear veya namı mevhumlar, Vakıflar Genel Müdürlüğü veya Hazine, vasiyet edilmiş veya bağışlanmış olup da bağış DANIŞTAY SALDIRISI ? TBMM Adalet Komisyonu’nda, Vakıflar Yasa Tasarısı üzerinde yapılan değişiklikle azınlık vakıflarına 1936 Beyannamesi’nde yer alan ve tasarrufları altında bulunan taşınmazların iadesi öngörüldü. Mal iadesi için Vakıflar Meclisi’nin olumlu görüş vermesi koşulu getirildi. layan veya vasiyet edenler adına kayıtlı taşınmazları, tapu kayıtlarındaki hak ve mükellefiyetleri ile birlikte bu kanunun yürürlüğünden itibaren 18 ay içinde tapu sicil müdürlüklerine müracaat edilmesi halinde vakıfları adına tescil edilir’’ hükmünü düzenleyen geçici 9. maddesi değiştirildi. AKP milletvekillerinin verdiği önergeyle, azınlık vakıflarının 1936 yılı beyannamelerinde kayıtlı olan ve halen tasarrufları altında bulunan namı müstear veya namı mevhumlar adına tapuda kayıtlı olan taşınmazlar ile 1936 beyannamesinin ardından satın alınan ancak Hazine ve Vakıflar Genel Müdürlüğü adına kayıtlı olan taşınmazların iadesi öngörüldü. Bunun için Vakıflar Meclisi’nin ‘‘olumlu görüş vermesi’’ koşulu da getirildi. Vakıflar Genel Müdürlüğü yetkilileri, bu biçimde azınlık vakıflarının tasarrufu altında bulunan namı müstear ve namı mevhumlar adına kayıtlı 35, Hazine adına kayıtlı 124 ve genel müdürlük adına kayıtlı 28 taşınmazın bulunduğunu belirttiler. CHP’li üyeler bu düzenlemelerin de amaca hizmet etmediğini, yabancıların mülkiyet hakkına dair bir sınırlama bulunmadığı görüşünü dile getirerek maddenin tasarı metninden çıkarılmasını istediler. Görüşmelerde Dışişleri Bakanlığı temsilcileri, milletvekillerinin soruları üzerine, bugüne kadar iki azınlık vakfının AİHM’ye mal iadesiyle ilgili başvuru yaptığını, ancak hafta sonu itibarıyla iki vakfın daha AİHM’ye 27 başvuruda bulunduğunu açıkladı. Vakıflar Genel Müdürü Yusuf Beyazıt, 121 cemaat vakfının 2002’den itibaren çıkarılan üç yasaya dayanarak 1262 taşınmaz için iade başvurusunda bulunduğunu, bunlardan 364’ünün bu vakıflar adına tescil edildiğini, 889’unun iadesinin ise kamu kurumları ve gerçek kişilere kayıtlı olması dolayısıyla verilmediğini söyledi. Tasarının geçici 2 maddesi, CHP’nin ‘‘Bu maddelerle Osmanlı hanedanının taşınmazlar üzerinde hak iddia edebileceği, mübadele öncesine dönülerek Yunanistan’a göç eden Rumlara tüm mallarının iadesinin söz konusu olacağı’’ uyarısı üzerine metinden çıkarıldı. Arslan’ın avukatı: Soruşturma genişlesin ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Danıştay ve gazetemize yönelik saldırıların faili Alparslan Arslan’ın avukatı Ahmet Doğan, Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi’ne başvurarak soruşturmanın genişletilmesi talebinde bulundu. Doğan, dün Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi’ne başvurarak geçen duruşmada mahkemece verilen soruşturmanın genişletilmesi talebine ilişkin ret kararının kaldırılmasını istedi. Danıştay’a saldırının üzücü sonuçlar doğurduğunu belirten Doğan, öldürülen Danıştay üyesinin hatırasına saygının gereği olarak tüm gerçeklerin ortaya çıkmasının önemine dikkkat çekti. Doğan, bu doğrultuda, olay tarihinden 10 gün öncesi ile olay tarihine kadar Arslan’la birlikte olan şahıslar ile olay tarihinde sanığı sorgulayan emniyet görevlilerinin tanık olarak dinlenmesini istedi. Yabancı vakıflara da sınırlama Tasarıda yapılan değişiklikle kurucularının çoğunluğunu yabancıların oluşturduğu vakıfların mal edinmesine de sınırlama getirildi. Buna göre, yabancı vakıflar Tapu Yasası’nın 35. maddesine göre taşınmaz edinebilecek. Söz konusu madde, yabancıların 2.5 hektara kadar mal edinmesini, Bakanlar Kurulu’nun bu miktarı 30 hektara kadar çıkarılabileceğini düzenliyor. Tasarıda yapılan bir başka değişiklikle vakıf mallarının kira gelirlerinden Vakıflar Genel Müdürlüğü personeline yıllık gelirlerin yüzde 3’ü oranında ek ödeme yapılması kararlaştırıldı. CUMHURİYET 04 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle