25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 4 EKİM 2006 ÇARŞAMBA 14 KÜLTÜR kultur?cumhuriyet.com.tr ‘10. Uluslararası İstanbul Bienali’ 8 Eylül 4 Kasım 2007 arasında yapılacak DEFNE GÖLGESİ TURGAY FİŞEKÇİ İstanbul’a yaratıcı bakış Kültür Servisi Küratör Hou Hanru ile Şakir Eczacıbaşı’nın katıldığı basın toplantısında 8 Eylül4 Kasım 2007 tarihleri arasında yapılacak ‘10. İstanbul Bienali’nin ‘kavramsal çerçevesi’ açıklandı. Başvuruların Ocak 2007’de sona ereceği bildirilen bienale yaklaşık olarak 50 ila 60 sanatçı katılacağı belirtildi. Geçen bienalden farklı olarak, bu yıl başvurular dosyayla yapılıyor. Şakir Eczacıbaşı, önümüzdeki yıl 20. yılını tamamlayacak bienalin, ülkemizin sanat yaşamındaki ve uluslararası sanat platformundaki önemi ve yerine değinirken varılan sonucun kendilerini sevindirdiğini söyledi. Eczacıbaşı’nın kamuoyuyla paylaştığı bir ayrıntı da ‘‘International Journal of Art’’ adlı yayın organında, küresel boyutta en köklü ve çağdaş sanat buluşmaları içinde İstanbul Bieanali’nin ‘‘yaratıcılık ve katılan sanatçıların düzeyi’’ açısından yapılan sıralamada ikinci olduğuydu. 2007 bienalinin küratörü Hou Hanru, ‘‘9. İstanbul Bienali’nin’’ özellikle ‘‘günlük yaşamla ilişki kurduğunu ve kültürel klişelerden uzak olduğunu’’ söyledi. Hanru, bienalin mirasını, tarihçesini tanımanın da bir küratör olarak önemli olduğunu sözlerine ekledi. Hou Hanru, geçen bienalin sonunda açıklaledi ve bunların özellikle bazılarının özgün yanlarıyla bienale çok şey katacaklarını, sanatçıların Türkiye, İstanbul ve bu yerlerle kurdukları ilişki ve deneyimleriyle, özel tasarılar gerçekleştirebileceklerini söyledi. Küratörün bu bienalde yer vereceği tasarılardan biri de ‘Elektronik İmge Dazibau’. Bu tasarı ‘Dazibau’ adlı, Çin’de Kültür Devrimi sırasında halkın düşüncelerini kâğıtlara yazıp sokaklarda duvarlara asarak paylaşması olgusundan esinleniyor. Hou Hanru, bu ve bunun gibi bazı tasarılar, yan etkinliklerle de, ziyaretçiler ve halkın da etkin katılımın sağlanacağını sözlerine ekledi. İstanbul Bienali Direktörü Çelenk Bafra, İKSV Yönetim Kurulu Başkanı Şakir Eczacıbaşı ve 2007 İstanbul Bienali Küratörü Hou Hanru basın toplantısında (soldan sağa). AKM de bienalin yer alacağı mekânlardan (yanda). Aydın Duruşu İnsan kimi zaman şaşırmaktan yoruluyor. Şu yaşadığımız dünyanın hızı içinde tanık olduklarından, güzelliklerden, kötülüklerden, akıldan, akıl dışılıktan, anlayabildiklerinden, anlayamadıklarından yoruluyor. Aydın olarak tanıdığımız, halkımızın ve düşünce dünyamızın ufuklarını genişleteceğini beklediğimiz kişilerin, ülke ve dünya sorunları karşısındaki duruşlarına bakınca şaşırıyor insan. Sağduyu arıyorsunuz, yok. Düşünsel bir tutarlılık, yok. Dünya, insan ve ülke sorunlarını algılayabilme, değerlendirebilme? Yanından bile geçmiyor. Cezaevlerindeki tecrit uygulamalarının kaldırılması için altı aydır ölüm orucunda olan Avukat Behiç Aşçı gibi örnek aydınların eylemleri ise sağırlar ve körler ülkesindeymişiz gibi görülmezden, duyulmazdan geliniyor. ??? Sanki bir kıyamet yaşanıyor. Ortada yağmalanacak bir şey var. Ondan bir parça koparabilmek için birbirine girmiş, her şeyi; insanlığını, aydınlığını, yaptıklarını, yazdıklarını, düşündüklerini unutmuşlar. O kopardığınız şeyler cebinize girdiğinde daha mı mutlu olacaksınız? Yaşadığımız dünya, ülkemiz, dilimiz daha mı güzelleşecek? Oysa aydın olmak her dönemde, en başta “doğru bildiğin yolda tek başına gidebilme” cesareti olmamış mıdır? ??? Tevfik Fikret, Aşiyan’a çekilmeyip, batmakta olan imparatorluktan ya da yabancılardan çıkarlar peşinde koşsa, yazdığı şiirlerin inandırıcılığı kalır mıydı? Nâzım Hikmet, yıllarını bu ülkenin cezaevlerinde geçirirken, bir gün olsun düşüncelerinde ve davranışlarında bir bulanma, yalpalanma görüldü mü? Aziz Nesin, canına göz dikenler karşısında doğru bildiklerini söylemekten vazgeçti mi? Memet Fuat, “Aç Kalmalı Sanatçı Ölmeli” demişti: “Aç kalmıyorsa, ölmüyorsa, kendisini istemeyenlerin, kendisine yer göstermeyenlerin çevresinde dönenip sıkışacak bir yer arıyor demektir. Pazarlık ediyor, anlaşıyor demektir. Uşak isteyen politikaların, ölüm kalım savaşına girişmiş tepeden tırnağa yalana boğulmuş politikaların, erdemsizliği erdem diye öne süren, insanları insanlara, ulusları uluslara düşman eden politikaların arasında... En güzel, en yüce düşüncelerin, ülkülerin ticaretini yapan, kârını bölüşen insanların, insancıkların, insanımsıların arasında... Sanatçı aç kalmalı, ölmeli. Ondan ötesi anlaşmalar, kollamalar, kalleşlikler...” ??? Ne oldu da ülke aydınları, böylesine küçük çıkarlar peşinde sapır sapır dökülmeye başladılar? Aydın kişi, duruşuyla aydın olmayı hak eder. Sokrates’ten beri canlarından vazgeçip düşüncelerinden vazgeçmeyen aydınlarla insanlık gelişti, kişilik buldu. Naziler, insanları ve kitapları yakarken aydınlar aydınlıklarından vazgeçmediler. Arkalarında böyle bir miras bulunan bugünün aydınlarının bu denli kolay eğilip bükülmeleri, günlük çıkarların yol göstericiliğine sapmaları neyi gösteriyor? An gelir, yazdıklarınız, söyledikleriniz hepsi bir anda önemsizleşiverir. O an yalnızca ne yaptığınız, nasıl davrandığınız önem kazanır. Ülkemizin bugün içinde bulunduğu koşullarda da aydınların duruşları öne çıkıyor. Kimin yanında, nasıl durdukları. Hayatta insanın yerine başka bir şey koyamadığı şeyler vardır. Bunların başında da erdemli olmak, yani insanın sözleriyle eylemlerinin birbiriyle tutarlı olması gelir. Erdemden uzak, aydın yaşamları ne yazık, çöküveriyor. turgay?fisekci.com nan atanışının ardından İstanbul’a ziyaretlerinin başladığını, araştırma ve düşünsel zemini oluşturma çalışmalarına o dönemde başladığını söyledi. Hou Hanru kendisi için önemli olanı açıklarken şunları kaydetti: ‘‘Kesin hatlarla belirlenmiş bir kavramsal çerçeve söz konusu değil bu bienal için. Ama ana hatlarıyla, bienal mimari gerçekliğe, kente çeşitli olgular açısından odaklanacak. Tematik bir ifadeden öte, iddialı ve bir o kadar da ‘ikircikli’ bir tasarı, sözünü etti ğim.’’. ‘10. İstanbul Bienali’nin odak noktalarından biri ‘‘Türkiye ve İstanbul’un tarihsel süreç içinde gösterdiği modernleşme sürecinin özgün bakışlarla yeniden keşfi’’ olarak açıklandı. Küratör Hou Hanru, bienalin şu binalarda yer alacağını açıkladı: Atatürk Kültür Merkezi, İstanbul Manifaturacılar Çarşısı, Antrepo No: 5 ve Santral İstanbul, Sirkeci sokakları. LEKTRONİK İMGE DAZİBAU’ Bugüne dek edindiği izlenimleri ve değerlendirmelerini paylaşan Hanru, bu yapıları son derece titiz bir değerlendirmeyle seçtiklerini söy ‘E STANBUL BİENALİ ETKİLEYİCİ VE ÖZGÜN Hou Hanru, ‘‘İstanbul’da bir şeyler yapmak beni mutlu ediyor. İstanbul Bienali, dünyada yapılan sanatsal etkinlikler içinde en etkileyici ve özgünlerinden. Bir sergi veya bienal oluşturmanın ötesinde, sosyal çevreyle doğrudan ilişkiyle gerçekleşecek, bir devinimi somutlaştıracak bir nokta ulaşmak istediğim. Bienalin çok özel bir hedefi var: En temel yaratıcılık eylemi ve yerel olanı, kültürel üretimi öne çıkartmak ve yerel üretici güçleri yeniden keşfetmek. Ve, bu bienal, burda ne söylersek söyleyelim, öncelikle yaratıcı çalışmalar ve sanatçıların yaklaşımıyla şekillenecek. Geleneksel bir bienalden daha çok, yaratıcı sanatsal çalışma düşünsel eylemle yaşanan deneyim ulaşılmasını istediğim’’ diye konuştu. İ Temmuz Kapkaraydı yarımada yangının ardından bir şahin bakıyordu dalından yarı yanmış bir çamın kaç gündür bekliyordu acaba bu kavruk avlakta Nasıl da acımasızdır doğa bir ölüm bir dirimle yer değiştirebilecek mi ilk yağmur patlattığında yalaz artığı kozalağı Her tohuma yer var mı toprakta Güven Turan ‘Turan, izlenimci bir yazar’ ARİF DAMAR 2006 yılı Eylül ayı ve bu ayı da kapsayan şiire yer veren edebiyat dergilerinden: Akatalpa, Berfin Bahar, Deniz Suyu Kâsesi, Dize, Esmer, Evrensel Kültür, Hayâl, Kitaplık, Lâcivert, Memleket Edebiyat, Merdiven Şiir, Sözcükler, Şiirce, Şiiri Özlüyorum, Yasakmeyve, Tan Edebiyat, Tavır, Varlık, Yazılı Kaya ve Yedi İklim’de yayımlanan şiirleri okudum, inceledim. tığı gibi okur önünde değil de uzun bir kültür ve bilgi birikiminden sonra şiir ve denemelerini yazmayı seçmiştir. 1962 yılında ilk şiirini gün ışığına çıkarırken aynı yıl içinde ilk eleştiri yazısını da yayımlamıştır. EDEBİYAT ADAMI Bilindiği gibi Turan son kitabı “Cendere” ile Altın Portakal Şiir Ödülü’nü kazanmıştır. Güven Turan izlenimci bir şairdir. Şiirleri her türlü süsten uzak yalın şiirlerdir. Şiirde yalınlık en başta gelen, en önemli bir niteliktir. Lespos’lu (Midilli) Sapho’nun şiiri üç bin yıldır değerini hiç yitirmeden kalmışsa, yalın olması özelliğinden ötürüdür. Güven Turan şiiri ile “haiku”ların benzerliği iyi şiir okurunun hemen gözüne çarpar. Komple bir edebiyat adamı olan Güven Turan edebiyatın her kolunda kusursuz bir yaratıcıdır. 40 kuşağının şairinden 60 kuşağının ustasına başarılarının sürmesi dileklerimle sevgi yüklü selamlar. P ORTRE/ GÜVEN TURAN Şair, romancı, öykücü, eleştirmen Güven Turan, 1943 Sinop doğumlu. DTCF İngiliz Dili Edebiyatı Bölümü’nden mezun olan Turan, aynı bölümde yüksek lisans yaptı. İlk şiiri Haziran 1962’de Yelken dergisinde çıktı. 1980’li yıllara kadar şiir, öykü, eleştiri ve inceleme türündeki ürünleriyle Dost, Dönem, Evrim, Devinim 60, Yordam, Soyut, Türk Dili, Alan’67, Ataç, Yelken, Oluşum gibi dergilerle Ulus gazetesinin sanat ekinde yer aldı. Eleştiri kuramına ilişkin yazıları, eleştirileri, metin incelemeleri ve denemeleriyle dikkati çeken Turan, ilk kitabı ‘Dalyan’ ile adını duyurdu. Ödülleri: Dalyan ile 1979 TDK Roman Ödülü; Düş Günler ile 1990 Yunus Nadi Ödülü; ‘Bir Albümde Dört Mevsim’ ile 1991 Yunus Nadi Ödülü. Yapıtları: Şiir: ‘Güneşler... Gölgeler’ (1981), ‘Peş’ (1982), ‘Sevda Yorumları’ (1990), ‘Bir Albümde Dört Mevsim’ (1991), ‘İkaros’un Uçuşu’ (1993), ‘Toplu Şiirler’ (1995), ‘101 Dize’ (1996), ‘Gizli Alanlar’ (1997), ‘Görülen Kentler’ (1999). Roman: ‘Dalyan’ (1978), ‘Yalnız mısın’ (1987), ‘Soğuk Tüylü Martı’ (1992). Öykü: ‘Düş Günler’ (1989). DenemeEleştiri: ‘Kendini Okumak’ (1987), ‘Bakır Çalığı’ (1994), ‘Yazıyla Yaşamak’ (1996). KOMPLE BİR Ve Güven Turan’ın, Yazılı Kaya dergisinde çıkan “Temmuz” adlı şiirini Ayın Şiiri olarak değerlendirdim. Güven Turan edebiyatın bütün alanlarında ürün üreten başta şair olmak üzere romancı, denemeci, öykücü ve bir kuşağa bağlamak gerekirse 60 kuşağından bir sanatçı diyebiliriz. Güven Turan acemiliğini her aklı başında şairin yap ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ ODASI’NDAN DUYURU Elektrik Mühendisleri Odası Genel Merkezi tadilat nedeniyle Meşrutiyet Caddesi Kök İşhanı No:2 Kat:8 KızılayAnkara adresine taşınmıştır. Telefon numaralarımız değişmemiştir. Tel Fax : 0 312 425 32 7373 0 312 419 42 7576 0 312 425 76 21 : 0 312 417 38 18 CUMHURİYET 14 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle