Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
24 EKİM 2006 SALI CUMHURİYET SAYFA 17 Pinokyo İbrahim Eroğlu: “Bush’la sohbet eden Pinokyo, ‘Biliyor musun, ben yalan söyledikçe burnum uzuyor’ deyince Bush: Benim de, ömrüm uzuyor!” Ya ğ m u r E k i m Şeker Bayramı kutlanıyormuş... “Gizli şekerle mi!” GÖRÜŞ BEDRİ BAYKAM Erdoğan “latan diyabet”miş. Ama şimdi “yatan diyabet!” Sahte Hamza Saykan: “Kuşadası sahte kaymakam tarafından birkaç gün yönetiliyor; Muğla’da bir kişi 19 gün boyunca sahte müfettişlik yapıyor. İnsan, acaba ülkeyi dört yıl yönetenler gerçek mi diye düşünmeden edemiyor.” ŞU saptamaya ne dersiniz: NATO bir “Haçlı Ordusu”dur ve Türk hava sahası NATO tarafından Yunan’a satılmaktadır. Son yılların moda deyimi ile “paranoya” diyorsanız; Bülent Esinoğlu’na kulak verin: “NATO soğuk savaş döneminde Amerika ve Batı’nın Doğu’daki menfaatlarını korumak için kurulmuştu. Sözde bizi Sovyetler’e karşı koruyacaktı. Aslında korunacak bir şey var idiyse biz kendi kendimizi korurduk. Sovyetler dağıldıktan sonra NATO ‘Haçlı Ordusu’ olmanın dışında hiçbir görev yapmadı. Terör ile savaş adı altında bizim askerimize bekçilik yaptırır. İhtiyacı olduğu zaman Türk askerinin kanını talep etti. NATO’ya hayır dedi diye bu memlekette 1015 yıl hapis yatanlar oldu. Osmanlı’ya karşı bağımsızlığını kazandığı 1829 yılından beri Türk düşmanlığını içinden hiç atamayan Yunanistan, 12 Eylül’de ‘Our Boys’ yani ‘Bizim Oğlanlar’ tarafından yeniden NATO’ya alındı. Bizimkiler de ‘sırtaki’ oynadılar. Bunları şunun için hatırlattım: İstanbul’un savunulması ve hava sahalarımız konusunda yeni gelişmeler var. 2003 yılında Abdullah Gül’ün Amerika ile yaptığı anlaşmalar iki sayfa 18 madde olarak yayımlanmıştı. Anlaşma gereğince Eskişehir’de kurulu ‘Combined Air Operation Center’ NATO ile ortak kullanılan Hava Harekât Merkezi’dir. Bu kuruluş İzmir’deki NATO karargâhına bağlı görünür. Esas itibari ile bağımsız çalışır. Şimdi Eskişehir’deki bu teşkilat Yunanistan’da Larissa’ya taşınıyor. Kararlar İzmir’deki NATO Karargâhı’ndan veriliyormuş gibi olacak ama aslında Yunanistan’dan verilecek. İttifak Hava sahalarımızı Yunanistan’ın kontrolüne bırakacağız. Bunun dışında Boğazlar’ın silahsızlandırılması konusu var. 2003’te yapılan anlaşma gereğince Boğazlar’ın savunulmasında önemli yere sahip Hücumbot Filosu Gölcük’e taşınmış durumda. Ayrıca Boğazlar’ın su altından geçişi kontrol için kullanılan su altındaki sistemleri de sökülmüş durumda. Herhalde Amerikan denizaltıları Karadeniz’e kolay geçsin diye! Kara tablolar çizerek kimsenin umutlarını karartmak istemem ama bunlar gerçek. Keşke NATO hiç olmasa da kendi güvenlik kararlarımızı bağımsız bir şekilde kendimiz alsak. Güvenliği ticaretteki gibi karşılıklı bağımlılık lafları ve demokrasi safsataları ile karşılayamayız. İttifak başka, ittifak yapıyorum diye teslim olmak başkadır.” Ermenistan’la ‘Barış’ Böyle mi Sağlanacak? Türkiye’de özellikle “medya”, Fransa’nın aldığı us dışı karara kızıp köpürdü, Orhan Pamuk Nobel’ine ise yelkenleri suya indirerek büyük bir aşkla yaklaştı. Hatta “farklı” bakabilecek kişilerle görüşmemeye çok dikkat edildi. Halbuki bu iki olaydan birine kızıp öbürüne sevinmek akıl kârı değil! Medyamız ucuz kamuoyu oluşturma taktikleri peşinde. Pamuk’un ise kimseye kızma hakkı yok. Bu konuda en iyi ihtimalle ülkemiz hep ikiye bölünmüş olacak. Kendi düşen ağlamaz. Bazı Türk yazarları, Demirtaş Ceyhun’un girişimiyle Pamuk’a bir protesto metni yazmışlar. Keşke, daha ciddi ve yaygın bir imza kampanyası yapılsaydı da, “Ben imzalamadım, haberim bile yok” diye insanların gayri ciddi yorumları, malum fırsatçı çevrelerin eline koz olarak verilmeseydi. ??? Fransa, daha önce 12 Eylül döneminde Doğu sorunumuzu işleyen Yılmaz Güney’in “Yol” filmine, 1982’de Cannes’da Altın Palmiye vermiş ve Fransız basını o günlerde de bu film üstünden yürüyerek, Türkiye hakkında yine her türlü saldırısını yapabilmişti. Tabii ki Güney ve onun (Şerif Gören’le beraber çektiği) başyapıtlarından “Yol” bizim için dün de bugün de çok değerli. Ama Batı’yı anlamak için, o günlerde basının Fransa’da, “Türkiye’de 40 milyon kişi tutsak” başlığını bile atabildiğini hatırlamamız lazım. Sanat Batı’da yıllardır tescilli olarak bu kadar siyasi çıkışlı ödüllere gebeyken, İsveç’ten bir Türk, Dr. İhsan Sarman bana, bu ödülün “sıfır” siyasi gerekçe taşıdığını ve İsveç Akademisi’nin ne kadar emin ellerde olduğunu anlatan bir iletiyi yollayabiliyor. Demek insan bir olaya ne kadar yakınından bakarsa, o kadar, bütünü görmekten uzaklaşabiliyor. Yalnız ben değil, dünya basınının beşte dördü de yanılmış bu konuda (!) Evet bu ödül, sapına kadar siyasi. Ermeniler Pamuk Nobel aldı diye bayram yapıyorlar ve Dışişleri Bakanı Vartan Oskanyan, “Soykırım bugün hâlâ devam ediyor” diyen beyinsiz bir demeci kafası karışık Avrupalının önüne yem olarak atabiliyor. Yalnız o mu? Michigan Üniversitesi’nden Fatma Müge Gökçek, Londra’da tam Fransa’daki oylamadan bir gün önce verdiği konferansla ortalığı birbirine katıyor ve yine “katliam”, “soykırım” lafları bolca ortada fink atmaya başlıyor. Arada Atatürk’ün barışçı görüşlerini kendi fikirlerine yedirirmiş gibi yapan Gökçek, ne ilginçtir ki bu ısmarlama kokan “mükemmel”(!) zamanlamalı konferansında, Ermeniler tarafından hunharca katledilen diplomatlarımızı bir tek kere gündeme getirmiyor! Ona bakıyorum, ikili oynayıp “Tavşana kaç, tazıya tut” diyen Chirac’a bakıyorum, o rezil Batı basınının ezici ekseriyetine bakıyorum: Dünyada başka kanlı savaş mı olmadı? Tüm dünya tarihini yaşanmamış sayıp, en ilgisiz şekilde suçu yalnız Türklerde aramak nasıl bir mantık? Kolomb’un katlettiği Yerliler, İngilizlerin katlettiği aborijinler, müttefiklerin, savaşı kaybeden Almanlara uyguladıkları soykırım, Amerikalıların tarihte Japonlara, Vietnamlılara ve şimdi Iraklılara uyguladıkları “soykırım”, Fransızların Cezayirlilere uyguladıkları “soykırım” ve illa bu tanımı kullanacaksanız daha niceleri ortada değil mi? ??? Ermenilere kızamıyorum. Onlar artık 90 yıldır cahil yorumlarına inanıp, kendi oyunlarına gelmişler. Türkiye’ye yapılan saldırıların mızrağı olarak kullanılıyorlar. Ama başta Fransa olmak üzere, en kurnaz taktiklerle bu olaya kendini “adayan” sahte savcıları affedemiyorum. Ne yazık ki, Fransa’nın çıkardığı özgürlük düşmanı yasanın konmasına en çok karşı çıkan Fransız yazarlar bile sonuçta “Evet bu bir soykırımdır, ama bu yasa antidemokratik, o yüzden karşı çıkıyoruz” diyorlar. Yani yine Türkiye’nin müdafaasını dinlemeden, uluslararası hukuk kurallarını yok sayarak yapılan tek yönlü bir başka cins “ılımlı alçaklık”. Bu mu “aydın sorumluluğu”? İşte onlar bunu söylerlerse baş şahitleri Pamuk da tabii “yüksek inançları uğruna tahkikata uğramış yazar” olarak bizim saf milliyetçiler sayesinde tarihe geçer! Sonuç: Ermenilerle aramızda yaşanan trajik olayları bugün aşıp huzurun sağlanmasını her yurttaş ister. Ne var ki gerek Pamuk ve Gökçek’in, gerek Fransız Ermeni siyasilerin tavırları, barışı sağlamayı bırakın, tam tersine yangına körükle giden ve iki ülkeyi uzaklaştıran ilkel bir tavır. Bunu da taçlandırmak istiyorlarsa, önümüzdeki yıl Pamuk’a bir de Nobel Barış Ödülünü (!) versinler, tam olsun… Ne diyelim sevgili okurlar, yine de hepinize iyi bayramlar, dinlenip güç toplayın, daha çoook işimiz var! email: bedbay?tnn.net Faks: 0212 227 34 65 SESSİZ SEDASIZ (!) Esenboğa’nın adı Esenboğa kaldı ANKARA’DA yenilenen Esenboğa Havaalanı’na “Anadolu” değil de “Anatolia” adının verilmesini Deniz Banoğlu eleştirmişti. TAV Havalimanları Holding İcra Kurulu Başkanı Dr. M. Sani Şener, konuya açıklık getirdi: “Ankara Esenboğa Havalimanı’nın adının hiçbir surette değiştirilmesi söz konusu değildir. Bu konuda, bir yayın organının havalimanının açılış haberine attığı manşetten kaynaklanan bir yanlış algılama bulunmaktadır. TAV Anatolia, Ankara Havalimanı’nın yeni adı değil, yalnızca TAV Havalimanları Holding’e ait bir Yüksek Yerilim Hattı erdincutku?yahoo.com Pusula Akif Kökçe: “12 Mart ve 12 Eylül darbelerinin asker şakşakçıları günümüzün en sıkı asker karşıtları oldu! Mükemmel dönme hızlarıyla, emperyalizm nereye bizim dönekler oraya!” ‘işletme birimi ve markası’dır. TAV’ın Ankara için bu markayı kullanmasının nedeni öncelikle yabancı havayolu şirketleri nezdinde Ankara’yı bir ‘merkez’ olarak konumlandırmak, Ankara üzerinden tüm Anadolu’ya ulaşımın mümkün olduğu temasını vurgulamak ve bu şekilde Ankara Esenboğa Havalimanı’nı, daha fazla uluslararası havayolu şirketine pazarlamaktır. Bu çerçevede, hitap edilecek en temel hedef kitle yabancılar olduğu için, pazarlama stratejisi açısından işletme birimi ve marka olarak ‘Anatolia’ tercih edilmiştir.” Ülkede iktidar sorunu var. Özelleştirmeler yüzünden devlet kuşu artık ötmüyor! Hiç gelmeyen 2006 sezonunun sonu PINAR DAĞ Bu yıllın ilk vurgununu kış gribiyle başlatan Akdeniz sahilleri, sezonu istenilen keyifle maalesef bitiremedi. Yoğun erken rezervasyonlarıyla her yıl turist bekleyen işletmeler, iptallerle daha fazla uğraştı. Kuş gribinin haziran ayıyla sakinleştiğini umarken, Dünya Kupası rezervasyonları bir sonraki tarihe atmakta gecikmedi. Dünya ülkelerinin Almanya’ya akın ettiği süreçte Akdeniz Bölgesi sancılı dönemler geçirdi. Dünya Kupası bittiğinde yazın beklenen turistte kayıplar yaşandı. Ve ardından Antalya’da ardı ardına yaşanan bomba olayları. Bu durum tatil satışlarında indirim politikalarına, esnafın giriş fiyatına ürün satmasına, hizmet vermesine neden oldu ve az parayla tatil nasıl yapılır reklamının farklı bir kurtarma çalışması oldu. Ancak turist sayısında artış sağlarken döviz girdisine olumsuz olarak yansıdı. Turist artışı olumlu yönde hareketlilik olduğunu düşündürttüyse de, müşteri kalitesinde istenileni yanıtlamadı. Alışverişe gelen müşteri sayısı, otellerinde her şey dahil sisteminin suyunu nasıl çıkarabiliriz mantığındaki Rus, Çek, Polonyalı turistlere hizmet vermekten öteye gidemedi. Yarım pansiyon ve alakart hizmetini gerilerde bırakan her şey dahil sistemi de ucuz müşteri, paket programa odaklı tatil satışını ateşledi. ??? Turizmi etkileyen olaylar yıllarla sabitlenen bir durum halinde yaşansa da Akdeniz Bölgesi kaymağını bitirdiği bir müşteriye hizmet ettiğinin yıllardır farkında. Ve yaşanan her olumsuzluk, kaybedilen kaliteli müşterinin rezervasyonunu tekrar gözden geçirmesine ortam hazırlıyor. Akdeniz’i, pamuk ipliğine bağlı bir turizm bölgesi haline dönüştürdü. Her yıl kendini tekrar yenilemeye, daha iyi pazarlamaya hevesli bu sektör, sürdürülebilirlik turizm çalışmalarını desteklemekten öte gerilemesine daha fazla elverişli manzaralarla karşılaşıyor. Bilindiği gibi, bu sektörün çok yönlülüğü, hizmetin genişlemesine destek, alt hizmet anlayışlarının da artışına yatırım dinamiği taşıyor. Ve bu dinamik yapının her parçası birbiriyle uyum ve destek bilincini taşırsa Akdeniz Bölgesi de bununla birlikte zarar görmeyecektir. Zarar alması halinde turizm için iyileşme arz eden makro ve mikro politikalar, amaçlar, projeler ve elverişli çalışma ortamları, turizm sektörü için daha da öncelikli bir durum arz edecektir. Turizmin önemliliği, getirileri, her şekilde sahili, kumu, güneşi bol olan Türkiye’nin gündemine gelse de, bu alan için ciddi anlamda organizasyon bilinci, kararlılık politikaları rayına oturtulamamıştır. Yaşanan her olay, turizm sektörünün iyileşmeden ayağa kalkmasını mecburi hale dönüştürmüştür. Sektöre gereken itinanın verilmesiyle orantılı verimlilik sağlayan turizm, kamu yönetiminin gereken istikrarlılığı gösteremeyişiyle, bunu takip eden özel kurumlarda ekonomik, kolektif ve örgüt bilincini ivedileştirememiştir. ??? Sürekli sekmelere uğrayarak aylak bir çarkın içinde olan turizm, tekil bilincin kendini kurtarma politikalarıyla sezonu kapatmaya çalışıyor. Reklamın, tanıtımın ciddi anlamda sağlam yapılmadığı Akdeniz’e tabii ki önce kalitesiz müşteri akın edecektir. Kuş gribi, Dünya Kupası, bombalar, belki 2006 yılını en çarpıcı şekilde etkileyen olaylar; ancak Akdeniz Bölgesi’nin ciddi anlamda sahip çıkılması gereken bir realitesi var. Yaz sezonunu istenilen randımanla bitiremeyen Akdeniz, uzun süre konaklama kalışlarıyla kış turizmine giriş yaptı, ancak sektörün büyük bir çaba, büyük bir tanıtımla kazandığı turizm kitlesinin habercisi olamadı. Çünkü bu yöntem kalışlar, otelleri huzurevi amaçlı kullanmaya niyetli gelen emekli yaşlı turiste yaradı. Gecikmeli 2006 yılı turizm sezonu, otelcisiyle, esnafıyla ve tüm özel alt kuruluşlarıyla bu yılın en iyilerde seyretmediği gelir, emek, hizmet alanlarında sezonu nakitsiz kapattı. ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci?mynet.com HARBİ SEMİH POROY HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN hetiyatrosu?mynet.com BULMACA SOLDAN SAĞA: SEDAT YAŞAYAN TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 24 Ekim www.mumtazarikan.com İZMİR 2. SULH HUKUK MAHKEMESİ SATIŞ MEMURLUĞU’NDAN DOSYA NO: 2006/5 SATIŞ Davacı Yaşar Kızılaslan, Sevim Kızılaslan vekili tarafından davalı Seher Keleş, Ercüment Yüksel, Bülent Yüksel Sevil Demir, Önur Şerife Karakaş, Özgür Karakaş Sevim Reyhan Gözler aleyhine açılan izalei şüyu davasında duruşma günü ve Mahkeme kararı davalılardan Ercüment Yüksel, Bülent Yüksel Sevil Demir, Onur Şerife Karakaş, Özgür Karakaş Sevim Reyhan Gözler ‘e ilanen tebliğ yapılmış olduğundan Mahkememizin 2006/9 Satış sayılı dosyada bilirkişi Hakkı Koray Oskay tarafından verilen 15/09/2006 tarihli bilirkişi raporunun davalılar Ercüment Yüksel, Bülent Yüksel Sevil Demir, Onur Şerife Karakaş, Özgür Karakaş Sevim Reyhan Gözler’e ilanen tebliğ edilmesi gerektiğinden, 15.09.2006 tarihli kıymet takdiri raporunda; İzmir ili, Konak ilçesi, Eşrefpaşa yerleşim alanı Yağhaneler mevkii Atilla mahallesi 514 sokak no:24 adresinde bulunan ve mesken tipi muhtelif ebatlı bağımsız bölümlerine sahip; dar ve ara sokağa cepheli konumda olan tapunun l. Süleymaniye mahallesi 221 pafta, 1688 ada 48 parselinde kayıtlı 131,06 m2 miktarlı arsa niteliğinde olan taşınmazın üzerinde herhangi bir yapının mevcut olmadığı boş durumda olduğu da dikkate alınarak değerinin 60.000,00 YTL olduğu belirtilmiş olup işbu raporun davalılar daha önce 121 sk no:2 Buca İzmir adresinde ikamet ettiği anlaşılan davalılar ERCÜMENT YÜKSEL, BÜLENT YÜKSEL ile yine daha önce 47 sokak no: D:3 Yeniçamlık İzmir adresinde ikamet ettiği anlaşılan SEVİL DEMİR, yine Salcı sokak no:27 Tarabya /İstanbul adresinde ikamet ettikleri anlaşılan dayalılar ÖZNUR ŞERİFE KARAKAŞ, ÖZGÜR KARAKAŞ VE SEVİM REYHAN GÖZLER’e yayımı tarihinden itibaren 7 gün sonra tebliğ edilmiş sayılacağından bu tarihten sonra 7 gün içersinde itiraz edilmediği takdirde kesinleşeceği ilanen tebliğ olunur. 28/09/2006 Basın: 50757 TC İLAN ADALET BAKANLIĞI ARSİN İCRA MÜDÜRLÜĞÜ’NDEN TAŞINIRIN AÇIK ARTIRMA İLANI Dosya No: 2006/96 Es. Bir borçtan dolayı hacizli ve aşağıda cins, miktar ve değerleri yazılı mallar satışa çıkarılmış olup: Birinci artırmanın 09.11.2006 günü saat 10.00 10.10’da ARSİN, Hükümet Konağı bahçesinde yapılacağı ve o gün kıymetlerinin % 60’ına istekli bulunmadığı takdirde 14.11.2006 günü aynı yer ve saatte 2. artırmanın yapılarak satılacağı; şu kadar ki, artırma bedelinin malın tahmin edilen değerinin %40’ını bulmasının ve satış isteyenin alacağına rüçhanı olan alacakların toplamından fazla olmasının ve bundan başka paraya çevirme ve payların paylaştırma giderlerini geçmesinin şart olduğu; mahcuzun satış bedeli üzerinden % ....... oranında KDV’nin alıcıya ait olacağı ve satış şartnamesinin icra dosyasında görülebileceği; gideri verildiği takdirde şartnamenin bir örneğinin isteyene gönderilebileceği; fazla bilgi almak isteyenlerin yukarıda yazılı dosya numarasıyla Dairemize başvurmaları ilan olunur. 10/10/2006 Takdir Edilen Değeri Lira Krş. Adedi Cinsi Niteliği ve Önemli Özellikleri 35.000,00YTL 1 61 EV 292 plakalı. Nisan marka, 2004 model, TiphPickUp. 4x4, çift kabinli, gümüş renkli kamyonet, 22.000,00YTL 1 61 DN 599 plakalı, Ford marka, 2004 model, Tipi: Transit Connect, Cinsi: Yan. Cam. Kamyonet Aytozu Gri renginde (İİK m. 114/1, 114/3) (Basın: 51531) GAZİOSMANPAŞA 2.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ HAKİMLİĞİ’NDEN; ESASNO: 2005/281 Davacı Sevinç Uçar vekili Av.Gönül AYDEMİR tarafından davalı Elif GENÇ aleyhine açılan “Gaiplik” davasının yapılan açık yargılamasında verilen ara karar gereğince; İstanbul ili,Gaziosmanpaşa ilçesi,Merkez Mah.,Cilt: 3,Hane: 1043 numaralarında nüfusa kayıtlı bulunan,Mehmet ve Habibe’den olma,23.12.1946 Kırcalı (Bul garistan)doğumlu, AZİZ GÜLER ile İstanbul ili,Gaziosmanpaşa ilçesi,Merkez Mahallesi,Cilt:3,Hane: 1043,Aziz ile Firdevs’ten olma,24.02.1971 Kırcalı(Bulgaristan) doğumlu NERTUN GÜLER’in, 17 Ağustos 1999 tarihinde meydana gelen Marmara depreminde Gölcük veya Gebze civarında bulunduğu,deprem sonrasında kendilerinden haber alınmadığı,deprem nedeni ile ölmüş sayılmasını kesin olarak gerektirecek bir hal içinde kaybolduğu,bütün aramalara rağmen bulunamadıkları anlaşıldığından;nerede oldukları, nerede oturdukları hakkında bilgi sahibi olanların ilan tarihinden itibaren 6 ay süre içerisinde Mahkememizin ;2005/281 Esas sayılı dosyasına bilgi vermeleri,MK. 32 ve 33. maddeleri gereğince 2.(ikinci)GAİPLİK İLANI olarak duyurulur.18.10.2006 (Basın: 51747) 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Alışverişte çok kâr ama 1 cını güden ki 2 şi. 2/ Türlü 3 renklerde kareli olan ku 4 maş... “Be 5 nim olmuş 6 dilim / Ne de7 sem yâr incinir” (Türkü). 8 3/ Avrupa’da 9 bir ırmak... 1 2 3 4 5 6 7 8 9 Narçiçeği renginde 1 Y A L A N K O Z bir süs taşı. 4/ Ku2 A H A G A R U Z ran’ı güzel, yüksek 3 L O L İ T A HO sesle ve usulünce L İ T Y UM okuma. 5/ Orta Ana 4 A R A R A dolu’ya özgü halay 5 Z A M İ R A N İ türü bir halk oyu 6 A F A K O V A Ç nu... Fas’ın plaka i 7 N O T mi. 6/ Japonya’da 8 B İ N D A L L I 1100’lerde ortaya 9 D İ Z D A R A N çıkan tüccar ve zanaatçı loncalarına verilen ad... Küçük mağara... İtalya’nın en uzun ırmağı. 7/ Briçte, atılan bir kâğıtla eşine oynamasını istediği kâğıdı belirtme... Bira yapmak için çimlendirilip kurutularak hazırlanmış arpa. 8/ Lozan Antlaşması’nın yapıldığı saray... Lityum elementinin simgesi. 9/ Kuşbaşı et... İnce kamış. YUKARIDAN AŞAĞIYA 1/Armağan, hatıra, andaç. 2/ Tecrübeli, usta... Eskimiş bez parçası. 3/ Argoda kaba saba ve görgüsüz kimseye verilen ad... Bir tembih sözü. 4/ Duman lekesi... Karşılık beklenilmeden yapılan yardım. 5/ Pelerinli bir palto... Bir soru sözü. 6/ Üzerine yazı yazılan tabaklanmış ceylan derisi... Kuzu sesi. 7/ “Durur gibi dallarda kanlı bülbüller” (Ahmet Haşim)... Panama’nın plaka imi. 8/ Vücutça ve ruhça dayanıksız kimseler için kullanılan bir alay sözü. 9/ Dar ve kalınca tahta... İnce ve keskin ses. CUMHURİYET 17 K