19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
24 EKİM 2006 SALI CUMHURİYET SAYFA KÜLTÜR kultur?cumhuriyet.com.tr 15 Gümüşsuyu Papatyalar ? Kültür Servisi Atilla Birkiye’nin yeni kitabı “Gümüşsuyu Papatyalar” roman içinde bir oyun, bir oyunun romana dönüşmesini, romanın içinde oyunun sürmesini ve tiyatroyla romanın buluşmasını konu alıyor. Romanda bir oyunun sahneleniş sancıları, aşk acılarıyla karışırken; yazar arka planda modernizmi sorguluyor. Farklı yönlerden kurgulanmış paraleller, roman boyunca kimi zaman teğet geçerken, kimi zaman kesişiyor. Gümüşsuyu Papatyalar yenilikçi üslubu ve deneysel kurgusuyla, alışılanın tersine, bir oyunun romanlaştırılması... Rembrandt’ın desenleri 7 Ocak tarihine kadar Pera Müzesi’nde Manzaradan portreye... ÜMRAN BULUT Pera Müzesi her deseniyle ayrı bir kurgu kurmak, onunla bir yerlere gitmek gibi hoş bir denemeye fırsat verecek unutulmaz bir sanatçıyı ağırlıyor. Kişiliğini, yaşantısını anlatıyor; karısını, çoluk çocuğunu, öğrencilerini, yaşlılığını, gençliğini gösteriyor. Söylenecek tek şey: “Rembrandt, yapıtlarıyla hayran edip nefes kesici, görüşleriyle ilgi çeken düşündürücü bir sanatçı, şimdi Pera Müzesi’nde… Çizgisi, ışık gölgesi öyle özel ki, içselliğini ve duygularını hissetmemek imkânsız. Deseninde sizi de sarıveren bir özgünlük var. Kendisine yakınlaştıran, hatta dost kılan ya da alıp götüren Barok’a, Hollanda’ya, Batı Avrupa’ya.” SAHNELER Rembrandt baskılarını üst üste ve defalarca çalışmış, desenlerini ise daha farklı yapmış. Onlarda düşünceleri, duyguları, mimik ve jestleri anlatan hızlı çizimi yeğlemiş. Amacı, konunun özünü yakalamak, duyguyu anlatmakmış. Yaşadığı bölgelerden esinlenmiş genelde, Amsterdam ve Leiden’den, çıplakları ise atölyesinden almış. Vahşi hayvanlarla kurduğu bağ, döneminin bir getirisiymiş. Peki, ifadeleri ve desen sağlamlığını nasıl bir çırpıda yakalıyormuş? Bu güçlü bir gözlem yeteneğini, güçlü bir belleği, güçlü bir estetik seç kinliği gerektiriyor, ne etkileyici! Sipariş resim yapmıyor muydu acaba? Yoo, o da var; ancak desenleri, yapacağı tablolar için araştırmalar ve eskizlerden oluşuyordu genellikle. Doğadan kopya etmek değildi Rembrandt’ın amacı. O, kullanacağı bir figür için birçok ön çalışma yapıyor, dosyalar dolu GÜNLÜK HAYATTAN ? “Rembrandt’ın desenleri mi dediniz? 17. yüzyıl sanatı mı? İstiklal Caddesi’nde mi? Nerede?” diye soruyor, “Bir an önce gitmeliyim” diye acele ediyorsanız haklısınız. Sergi gerçekten şaşırtıcı; bir o kadar da özenle hazırlanmış. Kaçırılmayacak denli estetik. su araştırmayla zenginleştiriyordu çizimini; dolayısıyla birbirlerinden farklı birçok portre, birçok manzara çıkıyordu ortaya. Örneğin, bir dilenci çizimini ileride Saint Paul’ü resmetmek için kullanabiliyordu ya da koltuğunda oturan yaşlı adam deseni İncil’den alınmış bir konu için de olabilirdi, günlük hayattan aldığı bir sahne için de... Sergi hem hocasını hem de öğrencilerini tanıtıyor bize. Atölyesindeki akademik öğretici tarzını belgeliyor adeta. Yapılan kopyaları, çoğaltmaları sergiliyor. Onlarla arasındaki çizim farkını da gösteriyor, benzerliği de. Desenin önemini her fırsatta belirten Rembrandt’ın öğrencilerinden Samuel van Hoggstraten, yazdığı kitabında konuyu şöyle açıklıyor: “Bu atölyede genç sanatçılar göz, kulak, burun ve değişik yüzleri kopya etme fırsatı buluyorlar. Böylece birçoklarının uzun zaman harcayarak öğreneceği teknikler burada kolayca kavranıyor.” (Bob Haak, Rembrandt dessins, Edition du Chêne, s. 13) Pera Müzesi’nin sade ve şık merdivenlerinden inerken Rembrandt’ı duyumsuyor, izleyenlerin nasıl da desenlerle bütünleştiklerini hissediyorum. Bu sergi hem güzel hem de iyi bir öğretici. İki sene önce İstiklal Caddesi’nde bir müzede Rembrandt’ın desenlerini izleyeceğimizi söyleselerdi “Ancak rüyada” diye yanıtlardık; şimdi ise onu yaşıyoruz diye düşünüyorum. Artık plastik sanatları gözetip geçmişten günümüze birçok sanatçıyı ağırlayan üç tane müzemiz var. Picasso’yu, Rodin’i, Rembrandt’ı orijinallerinden tanıyıp bilgileniyoruz. Geniş salonlarda ve ön çalışmaları yapılmış çarpıcı sergileri gezmek müthiş oluyor doğrusu! İlerisi için daha iyiyi vaat eden müzeden ayrılırken katalogların, kitapların çeşitlenmesini, alışveriş yapacaklara farklı seçeneklerin sunulmasını arzuluyor, “Sergi beni zenginleştirdi, birazdan Beyoğlu’nda bir başka yürüyeceğim” diyorum… ‘ANCAK RÜYADA’ Fatih Millet Kütüphanesi’nin onarımı ? İSTANBUL (AA) Fatih Millet Kütüphanesi’nin, İstanbul İl Özel İdaresi’nin desteğiyle yapılan onarımında son aşamaya gelindiği bildirildi.Yapılan açıklamaya göre, projesi İstanbul Röleve ve Anıtlar Müdürlüğü tarafından yapılan kütüphane, bahçe düzenleme çalışmalarının ardından hizmete girecek. İl Özel İdaresi bütçesinden ayrılan payla onarımı yapılan Millet Kütüphanesi’nde 2000 yılından bu yana, 17 Ağustos 1999 depreminden sonra zemin ve yapının güçlendirilmesi, cephe restorasyonu, kalem işi ve altın varak süslemeleri gibi çalışmalar yapıldı.Toplam 1638 metrekarelik alanda, 1916 yılında kurulan kütüphanede 30 bini aşkın elyazması, kıymetli eski harfli matbu eser, padişah fermanları, tıp kitapları, minyatürlü tek nüsha eserler bulunuyor. Sergide Rembrandt’ın 99 yapıtı bulunuyor. Minikler bale pabucuyla tanıştı ANKARA (AA) Devlet Opera ve Balesi’nin (DOB) Çocuk Balesi seçmelerine başvuran 199 küçükten 64’ü zorlu yarışı kazandı.1 Ekim Pazar günü başvuruda bulunanlar arasından, gerekli şartları taşıyan 199’u sınava girdi. Sınava girenlerin sadece 12’sini erkek öğrenciler oluşturdu. Adaylar DOB Çocuk Balesi Bölüm Başkanı Ömür Uyanık’ın gözetiminde elemeden geçirildi. Çocukların vücut yapısı ve müzik kulağının değerlendirildiği elemede esneklik, ayak ve bacakların baleye uygunluğu, ritm duygusu gibi kıstaslar gözetildi. Seçmelere ilköğretim 3 ve 4. sınıfa gidenler katılabildi. 36 Ekim tarihleri arasında ise seçmelerin ikinci aşaması yapıldı ve kazanan 64 balerin ve balet adayı belirlendi. Mevlana treni kültür taşıyacak ANKARA (AA) Konya’dan 17 Aralık’ta yola çıkması planlanan “Mevlana Sevgi ve Hoşgörü Treni’’, Mevlana’nın felsefesini Avrupa kentlerine taşıyacak. “2007 Mevlana Yılı’’ dolayısıyla Konya Gösteri Sanatları Merkezi’nce organize edilen, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı ile Devlet Demiryolları’nın katkılarıyla gerçekleştirilecek proje kapsamında hazırlanacak tren, Avusturya, Almanya, Hollanda, Belçika ve İspanya gibi ülkelere gidecek. Müze olarak düzenlenen 13 vagonlu tren, Türkiye’de de çeşitli illerde durarak, ziyarete açılacak.Trenin mola verdiği istasyonlarda tasavvuf müziği konseri ve sema gösterileri gerçekleştirilecek. Ömer Seyfettin Öykü Yarışması ? Kültür Servisi Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Türk Edebiyatı Vakfı’nın birlikte düzenlediği 2006 Türk Dünyası Ömer Seyfettin Hikaye Yarışması’nı kazananlar belli oldu. Seçici Kurul, yurt içi ve yurt dışından 600 civarında hikayenin gönderildiği yarışmada, “Hayat” adlı hikayesiyle Ayşe Çokçevik’i birinci, “Hasar’a Uğrar mı Zaman?” adlı hikayesiyle Veysi Atıcı’yı ikinci, “Sürgün” adlı hikayesiyle Hasan Yıldız’ı üçüncü seçti. Seçici Kurul’un değerlendirmesine göre, İlksen Dinçer Baş, H. Aytaç Dalgalıdere, Şener Şükrü Yiğitler, Murad Ertaylan, Mehmet Fatih Mülayim, Sultanova Ağanise Alikarakızı ve Koray Avcı Çakman da özendirme ödülüne layık görüldü. Birinciye 3 bin, ikinciye 2 bin ve üçüncüye bin YTL para ödülünün verileceği yarışmanın ödül töreni, 4 Kasım 2006’da Atatürk Kültür Merkezi’nde (AKM) gerçekleştirilecek. 512 Kasım tarihleri arasında Adana’da işçi filmleri festivali ADANA (AA) Adana’da DİSK, KESK, Adana Tabip Odası ve Halkevleri işbirliğiyle 512 Kasım tarihleri arasında, Uluslararası İşçi Filmleri Festivali düzenlenecek. Festival süresince film gösterimlerinin yanı sıra paneller düzenleneceği ve sergiler açılacağı bildirildi. MAÇ, İLETİŞİMİ ARTIRMAK Festival Komitesi’nden yapılan açıklamada, özellikle 1970’li yıllarla birlikte Batı işçi sınıfının ‘’sosyalizme dair yaşadığı hayal kırıklığı’’ ve “uzaklaşmanın sonucu olarak sinema alanında işçi sınıfı’’nı ele alan veya sınıf mücadelelerini anlatan filmlere rastlamanın oldukça zor olduğu, 19601980 döneminde de “işçi filmi’’ olarak tarif edilebilecek filmlerin sayılarının yetersiz kaldığı bildirildi. Açıklamada, sinema sanatının etkin olduğu ABD, Fransa, İtalya, İngiltere gibi ülkelerde işçi sınıfının toplumsal bir aktör olarak tarih sahnesinden geri çekil Atölye Tiyatrosu A mesinin bunda rolü olabileceği vurgulandı. İşçi Filmleri Festivali’nin 1994 yılında ABD’de başladığının belirtildiği açıklamada, şunlar kaydedildi: “Etkinlik daha sonra Güney Kore, Latin Amerika ve İspanya’da da düzenlenmeye başlamış. Türkiye’de ise birkaç sendika ve Halkevleri Emek Çalışmaları Merkezi’nin bir süredir konuştukları bu konu geçen yılın sonlarında uygulamaya konuldu. Festivalle dünyayı sosyal, bireysel ve çevresel özellikleriyle insanca yaşanabilir olmaktan çıkaran neoliberalizme karşı direniş öykülerini görsel bir anlatımla sergileyelim istedik. Amacımız, işçilerin hem ülke içinde hem de ülke dışındaki kendi sınıfından insanlarla iletişim kurmalarını sağlamak. Bu festivalin Türkiye’de ve dünyada işçi filmlerine olan ilgiyi artıracağına ve üretimlerini teşvik edeceğine inanıyoruz.” ? Kültür Servisi Atölye Tiyatrosu 20062007 sezonunda sahneleyeceği iki yeni oyunla tiyatro severlerin karşısına çıkıyor. Nikolay Gogol’ün büyük ustalıkla yazdığı öyküsünden yola çıkılarak oyunlaştırılan “Bir Delinin Hatıra Defteri “Savaş Mutlu tarafından sahneye konuyor. “Bir Delinin Hatıra Defteri”nde aynı zamanda oyunun yönetmenide olan Savaş Mutlu,Yeliz Alkan, Erdem Topuz, Esin Eraydın, Gülistan Sarbas, Ezgi Besen, Arev Kazan, Zeynep Okyay rol alıyor. Oyun 25 Ekim çarşamba günü Kulis Sanat Evi’nde sahneleniyor. (0 212 427 29 86 www.atolyegroup.com) CUMHURİYET 15 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle