19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
24 EKİM 2006 SALI CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ ekonomi?cumhuriyet.com.tr Uygulamadaki sistemde, köpüklü şaraplar, cin, votka, likör ve rakı üzerinde yüzde 275.6’lık ÖTV bulunuyor 13 İŞÇİNİN EVRENİNDEN ŞÜKRAN SONER Alkollü içkiye yeni vergi yolda ANKARA (AA) Alkollü ürünlerden, alkol derecesine göre özel tüketim vergisi alınması için çalışma yapılıyor. Alınan bilgiye göre, Avrupa Birliği (AB) ile yürütülen tarama görüşmelerinde, AB tarafı, Türkiye’nin alkollü ürünlerdeki özel tüketim vergisi (ÖTV) uygulamasının, birlik normlarına uymadığını ileri sürdü. Türkiye’nin mevcut vergileme rejimiyle başta rakı olmak üzere yerli ürünleri koruduğunu iddia eden AB temsilcileri, ÖTV uygulamasının birlik normlarına göre acilen değiştirilmesi gerektiğini bildirdi. Bu arada Maliye Bakanlığı Müsteşarı Hasan Basri Aktan başkanlığındaki Türk heyetinin de görüşmelerde, AB’ye alkollü ürünlerde özel tüketim vergisi uygulamasının yeniden düzenleneceği sözünü verdiği öğrenildi. Kanlı Bayram Bu başlık sokakların kan revan içinde kaldığı kurban bayramlarına yakışıyordu. Şeker bayramında, bayram keyfinize turp sıkmak gibi bir kastım da yok. Ama sabah sabah ana haberlerin yan yana gelişine baktığımda aklıma ne yazık ki gündemin özeti olabilecek daha uygun bir başlık gelmedi. Sabahın alacakaranlığında, gözümü ilk açtığımda dinlediğim ilk haber tabii ki yine Irak’ta yeni çatışmalarda ölenler ve yaralananlar üzerine idi. Sayı vermenin bir anlamı ve etkisi de kalmadı. 24 saatin akışı içinde eylemler, ölenler, yaralananların sayıları birbirine karışıyor. Dış haberlerdeki arkadaşlara yazıyı yazdığım sırada soracak oldum. Net bir rakama ulaşamayacağımı anlayınca da vazgeçtim. Önemli olan Iraklıların bayram günü bile, çok az sayıda ulaşabildikleri Amerikalı, çok sayıda Sünni ve Şii, hepsi de Müslüman, din kardeşi, vatandaş olarak acımadan birbirini öldürmeleri değil mi? Dinimize göre kutsal, barış günü bayram yüreklerdeki kini soğutamamış, düşman kardeşlerin, kan davalıların barıştıkları gün olamamış, yeni düşmanlıklara, kin ve yaralara yol açan yeni çatışmalarla başlamıştı. Müslümanlığın tarikatlar, mezhepler, aşiretler, siyasal İslamcıların elinde nereye doğru sürüklenmekte olduğunun sorgulanmasının zamanı geldi de geçmedi mi? Dünya siyaset ve çıkar dengelerinde siyasal İslamı sonuna kadar kullanmış olan ABD emperyalizmi, gizli örgütleri, Müslümanlar arasındaki dal budak salan bu vahşi, ilkel çatışmanın boyutlarından korkmuşa benziyorlar. ABD kaynaklı dün sabah yayımlanan ve Irak’ta yaşananları değerlendiren raporda, Irak’taki iç savaşın boyutları ve çatışmanın sonuçlarından öylesine kaygıyla söz ediliyor ki... ABD Irak’ta yarattığı bataklıktan nasıl çıkacağına formül bulamıyor. Komşumuzdaki bu iç savaş niteliğini kazanmış çatışmanın bizden ırak olduğuna şükredebiliriz. Ancak yansımalarının olmayacağından ne kadar güvenli olabiliriz. Siyasal İslam giderek fanatikleşerek örgütlenirken Cumhuriyetin kazandırdığı değerler, laikliğin bizi nereye kadar koruyabileceğine güvenebiliriz. ??? Bizim bayramımız neyse ki sadece ve sadece bayram tatili yolculuklarında, trafik kazalarıyla kanlandı. Geçmiş bayramlardan alışkanlığımız, bağışıklığımız var. Dünyada bayram tatillerinde trafiğe, çolukçocukailece en çok kurban veren ülke rekoru bizde. Hani insanların tatilde sinirleri gevşermiş, keyifli olurlarmış, hele de aracın içinde çoluk çocuk aile varsa daha bir dikkatli davranırlarmış.. Türk erkekleri ata biner gibi araba kullanıyorlarmış, erkekliklerini kanıtlama güdüleri şahlanıyormuş ya.. (Ben günahsızım, uzmanları böyle açıklıyorlar.) besbelli gözleri bağlanıyor. Bayram tatili çıkışı, ölü ve yaralı, trafik kazası sayısında rekor kırılmış. Şimdi dönüşte bu sayıların daha yüksek olmaması için dua edeceğiz.. Bayram, ramazan, töre cinayetlerini durdurur mu? Van Başkale’den yine çocuk yaşta bir kızımızın, kardeşi tarafından ölüm infazının tüyler ürperten haberi geldi. Göz göre göre, planlanmış bir cinayeti seyreden, suç ortağı konumunda bir sürü insan. 15 yaşındaki çocuk anne, tecavüze uğradığı, sakladığı çocuğunu, baş ağrısı gerekçesiyle gidebildiği hastanede doğuruyor. Bir tek hastane görevlileri sağduyulu davranıyorlar. Doğumu güvenlik önlemi altında gerçekleştiriyorlar. Sonra çocuk anne, ailesine teslim ediliyor. Doğumundan 4 gün sonra 16 yaşındaki ağabeyi tarafından evden sokağa çıkarılarak öldürülüyor. Ne oldu töre cinayetlerini durdurabilme uğruna onca çığırışımız, kadın örgütlenmelerinin çıkışları; hukukla, kamuoyu oluşturarak çözüm arayışımız? Eskiden kamuoyundan gizli kalırdı. Şimdilerde kamuoyunda sanki reklamı yapılırcasına, töreler daha bir savunulmak, katılaştırılmak üzere töre cinayetleri işlenmekte. Topluma ilkel vahşet pompalanmakta. Bir dizi cinayetin saklandığı bir tarikata, camide cinayet ve linç eylemi sonrasında, bizzat Başbakan tarafından kamuoyu önündeki açıklamayla sahip çıkılıyorsa başka ne olabilir ki? Sanki dünkü gazetelerin çoğunun birinci sayfalarında, televizyon görüntülerinde öne çıkan AKP milletvekilinin cenaze törenindeki fotoğraf karesinden daha masum bir anlamı mı var? Yeşil sermaye, inanmış binlerce Müslümanın dolandırılması nedeniyle kırmızı bültenle aranan kişi, cenaze namazının kılınmasında, imamın hemen arkasında, bakanlarla aynı safta. Ve Sayıştay raporunda milyonlarca YTL’lik kayıp teşviklerden birinci derecede sorumlu Bakan ve müsteşarı... Din, ahlak.. nereye doğru bu yolculuk? [email protected] ? AB, hem oransal vergilerin hem de asgari maktu ÖTV’nin alkol derecesine göre belirlenmesini istiyor. Böylece ithal içkiler üzerindeki ÖTV yükünün düşeceği belirtiliyor. Türkiye’nin mevcut vergileme rejimiyle başta rakı olmak üzere yerli ürünleri koruduğunu iddia eden AB, ÖTV uygulamasının birlik normlarına göre acilen değiştirilmesi gerektiğini aktardı. Bir Maliye yetkilisinin, AA muhabiri Türkan Al’a yaptığı açıklamada “Avrupa Birliği, alkollü ürünlerde yerliyabancı ayrımının son bulmasını istiyor. Buradaki esas şu: Alkollü ürünler alkol derecelerine göre bir ayrıma tabi tutulacak ve aynı alkol derecesine sahip üründen aynı oranda özel tüketim vergisi alınacak. Asgari maktu vergide de bu esas geçerli olacak. Bizde birçok ithal ürünün vergisi, rakının üzerinde. AB tarafı, bu ayrıma itiraz ediyor. Görüşmelerde, AB’ye bu konuda uyumun sağlanacağı söylendi. Bu konudaki çalışmaların yılbaşına kadar tamamlanmasını ve yeni vergilemeye geçilmesini bekliyoruz’’ dedi. Halen uygulamada olan sistemde, köpüklü şaraplar, cin, votka, likör ve rakı üzerinde yüzde 275.6’lık özel tüketim vergisi bulunuyor. Oransal vergilerdeki bu eşitliğe karşılık, alkollü ürünlerden alınan asgari maktu vergi tutarları farklılık gösteriyor. Halen köpüklü şaraplardan 11.2120 YTL, vermut ve diğer taze üzüm şaraplarından 15.6040 YTL, üzüm şarabı veya üzüm cibresinin damıtılması yolu ile elde edilen alkollü içkilerden 51.3660 YTL özel tüketim vergisi alınıyor. AB, hem oransal vergilerin hem de asgari maktu ÖTV’nin alkol derecesine göre belirlenmesini istiyor. Bu şekilde bir vergilemeye gidilmesi durumunda, rakı üzerindeki ÖTV artarken ithal içkiler üzerindeki ÖTV yükünün düşeceği belirtiliyor. Tütün Fonu’na da itiraz Ayrıca görüşmelerde AB tarafı, tütün ve tütün ürünleri ithalatında alınan Tütün Fonu kesintisinin de kaldırılmasını talep etti. AB tarafı, fon kesintisinin kalkmaması durumunda, yerli üreticilerin de bu kesintiye tabi tutulması gerektiğini ifade etti. Öte yandan tarama görüşmelerinde, AB tarafının beyaz eşyanın ÖTV kapsamında yer almasına da eleştiri getirdiği belirtildi. Katma değer vergisinde (KDV) de oran sayısının 2’ye düşmesi gerektiği dile getiriliyor. Görüşmelerde,AB tarafı, KDV’deki istisnaları çok fazla bulurken birliğin tam üyelik sonrası gündeme gelecek KDV’de bilgi değişim sistemi için de teknik destek sağlayacağı öğrenildi. Türkiye Bilişim Vakfı Başkanı Faruk Eczacıbaşı: Türkiye eğitimde çok geriden geliyor. Dogmalardan uzaklaşmalıyız Bu her zaman sürecek bir savaş FATMA KOŞAR Türkiye Bilişim Vakfı (TBV) Başkanı Faruk Eczacıbaşı, dogmalara her zaman karşı olduğunu belirtirken “Bu her zaman sürecek bir savaş gibi algılanmalı” dedi. Eğitim sistemiyle ilgili tartışmalara ilişkin soruyu yanıtlarken “Dogmalar hep vardı, sadece biçim değiştirebiliyor. Dogmalara, ezbere karşı savaş, hep devam edecek bir savaş” diye konuştu. TBV Başkanı Eczacıbaşı, Türkiye’nin bilişim ve araştırmageliştirmedeki (ArGe) durumu ve eğitim sistemiyle ilgili sorularımızı yanıtladı. Türkiye’nin 2010 yılına doğru bilgi toplumu hedeflerini belirleyecek olan ‘edönüşüm Strateji Raporu’ yayımlandı. eDönüşüm Strateji Raporu, kamuoyunda algılandığı gibi teknoloji kullanımıyla ilgili değil. Bu rapor, Türkiye’nin bilgi toplumuna dönüşmesi için hazırlanan bir yol haritası. Hedeflenen öncelikle sosyal dönüşüm.Bizim belli bir katma değer, sosyal ve ekonomik katma değer yaratmamız için bir araç. 2010’a kadar hedefi olan bir rapor. 2010’dan çok daha uzun hedefleri olması gereken bir çalışma ve uygulanması çok önemli. Farklı kurumların bu işe ilgi göstermesi gerekir. Bundan sonra Türkiye’yi nasıl bir süreç bekliyor? Rapor, layıkıyla uygulanır ve kalkınma planlarında yer alırsa, faydalı bir değişime öncülük yapar. Bu stratejinin 80’li, 90’lı yılların başında oluşturulması gerekiyordu. 20 yıllık gecikme var. Hükümetin bu yıldan itibaren bütçede yer vermesi gerekli. Bu 4 yıla yayılmış bir süreç ve bu süre için 2.5 milyar dolarlık kaynak gerekli. ‘ Bakanlar Kurulu’nda çıkarılan edönüşüm strateji raporunun takipçisiyiz. Hep yangına su yetiştirmek zorunda kaldığımız için uzun vadeli işler yapamadık. Türkiye çok geç kaldı... Eğitim mi? Çok geriden geliyoruz... Dogmalar ve ezberle bir arada yaşadık. Belki dogmalar azalmadı, eklendi, bazıları renk değiştirdi, ama dogmalar zaten vardı.. Atılacak her adım önemli. Atma hızı, gelişme hızı yeterli değil. Eğitim sistemimiz çok çabuk değişmeli. ’ (Fotoğraflar: VEDAT ARIK) Kaynak vardır, bulunur bence. Zaten bir yılda verilecek değil. Ama bulmaktan çok nasıl harcanıyor o önemli. Uygulanmasının önemini vurgulamalıyım, doğru yapıldığı zaman bu gibi çalışmaların verimlilik etkileri, yapılan yatırımın çok daha ötesinde. Altyapı yatırımıdır, getirisini hemen görmezsiniz. Hayatınızı değiştirir. Uygulamanın takibini görev edindik. Bu sorumluluğu herkes paylaşmalı. Uzun vadede getiri ne olacak? Bürokraside verimlilikten, eğitim ve sektörün gelişimine kadar çeşitli alanlara gözle görülebilir katkı sağlayacak. Örneğin mahkemelerde, vergi dairelerinde uzun kuyrukların bitmesi anlamına geliyor. Eğitim sisteminde ciddi sorunlarımız var. Ancak nedense imamhatip, türban, ders kitaplarında dini mesajlar yıllardır güncelliğini koruyan gündem maddeleri. Ne düşünüyorsunuz? Eğitimde çok geriden geliyoruz... Dogmalar hep vardı, biçim değiştirebiliyor. Bu bir savaş... Her zaman ve rilmesi gereken bir savaş diye düşünüyorum. Gençlere sorgulamacılığı öğreten, ezberden uzaklaştıran bir eğitim sistemi için her cephede mücadele verilmesi lazım. Yoksa bunun eksikliğini uzun dönemde çok çekeriz ve zaten çekiyoruz... “Dogmalar ve ezberle” bir arada yaşadık. Belki dogmalar azalmadı, eklendi, belki bazıları renk değiştirdi, ama dogmalar zaten vardı.. Atılacak her adım önemli. Eğitim sistemimiz çok çabuk değişmesi gereken bir alan. Eğitimin bağımsız, siyasal müdahalelerden uzak tutulması çözüm olabilir mi? Bu bir ütopya. Siyasal müdahaleye nasıl kapatacaksın? Hedef olabilmeli. Ama başka tehlikeleri de var. Karar vericilerin görmeleri gereken konu: Yetiştirdikleri insanları gelecekteki rekabet ortamına hazırlamak. Yalnız ekonomi değil sadece temel bilimlerde de durum aynı. Türkiye’nin beyin göçü yüzde 40’ı bulmuş.. Onları getirebilmek çok önemli. ‘Enflasyonla büyüdük, yeni döneme alışıyoruz’ Bilişim ve ArGe yatırımlarında bu kadar gecikmenin sorumlusu kim, özel sektör üzerine düşeni yaptı mı? Türkiye krizlerle uğraşmaktan bilişime eğilemedi. Yıllarca bir motivasyon bozukluğu yaşadık. Şimdi bilişim sektörü çok şeyin farkında. Son 10 yılda örgütlendiler, iyice piştiler, hatta ızgaralandılar. Çeşitli krizler gördüler. Bunlar yeterli değil, tabii kuruluşların başarı öykülerini yaratmaları gerekiyor. Ekonomik sorunların ortaya çıkması son zamanlardaki yorgunluğu pekiştirdi. Kriz dönemlerinde hiçbir zaman altyapıyla meşgul olunamıyor. Zaten bilgi iletişim teknolojileri bir altyapı konusu olarak krizlerin konusu değildir. Rahat, sakin kafalarla uğraşılması gereken bir konudur. Krizler olduğunda bu konular birdenbire kenara atılır. Bilişim her krizden ilk etkilenen sektör oldu. Son finansal gelişmeler sektörü olumsuz etkiler tabii ki ama 2001 krizi tarzında şeyler yaşamayız. ArGe’de tablo nasıl? ArGe’de de durum çok farklı değil. Ekonomik nedenle çok geride kaldık. 30 yıllık bir enflasyon öyküsü var, bu ithalatı körükledi ve kendi yaratım gücümüzü çok geriye götürdü. Dışa bağımlılığın bu kadar yoğun olduğu ortamlarda ArGe geride kalıyor. Şimdi yeni yeni başlıyoruz. Hep yangına su yetiştirmek zorunda kaldığımız için uzun vadeli işler yapamadık. Kaçmaktan kovalayacak vakit bulumadık. Bizim sadece 3 yıldır enflasyon derdimiz yok. Bu kolay öğrenilecek bir şey değil. Bugünkü Türkiye ekonomisi, yavaş yavaş ve çok sancılı bir şekilde yol alıyor, aslında enflasyon bitti mi bitmedi mi belli değil, her an tırmanabilir. Çok dikkatli olmak lazım. Geçmişten gelen çok büyük bir yük taşıyorsunuz, adapte olmak zaman alacak. Bugün karar mekanizmasındaki, deneyimli bütün yöneticiler enflasyonist bir ortam içinde yetiştiler. Yeni döneme alışmaya çalışıyorlar. Bu hepimiz için geçerli, yeni şartlara uymaya çalışıyorlar. 2010 için hedefler uygulandığında açığı kapatabilecek mi? Yayımlanan strateji raporunda hemfikir olmadığımız noktalar var, bunlarla ilgili diyaloglar devam ediyor. Deklarasyon da yayımladık. Ancak ilerigeri çekişler olması doğal. Diyalog sürüyor. Biz izleme konusunda, daha çok pay sahibi olmak istiyoruz. Uygulama daha çok emekleme safhasında. Karar verme aşamasında, danışılması, fikir alınması konusunda çok daha ciddi pay sahibi olmak istiyoruz. Hedefler yeterli mi? Uygulamaya bakmalı. Ama en azından bu hükümete şu krediyi vermeli: Bu işi başlattı. Devamının da gelmesi önemli. İşçiler kesintinin peşine düştü ZONGULDAK (A A) Genel Maden İşçileri Sendikası (GMİS), 20052006 yıllarında üyelerinin maaşlarından 52 milyon 901 bin 219 YTL kesintiye karşın, vakıf aracılığıyla 3 milyon 935 bin 373 YTL yardımda bulundu, ayrıca çeşitli faaliyetler düzenledi. GMİS Maden İşçileri Eğitim ve Spor Vakfı’ndan hizmet alamayan işçiler ise maaşlarından yapılan kesintinin peşine düştü. Türkiye Taşkömürü Kurumu’nda (TTK) çalışan işçi sayısına göre söz konusu yıllarda en fazla aidat 11 milyon 137 bin 602 YTL ile 2002, en az ise 6 milyon YTL ile 2005’te gerçekleşti. İşçilerin maaşlarından bir yevmiye olarak kesilen aidatlar, GMİS Maden İşçileri Eğitim ve Spor Vakfı’nca eğitim ve spor giderlerinin karşılanmasının yanı sıra sendika çalışanlarının maaş ödemeleri ile verilen hizmetlerde kullanılıyor. Vakıf, 2000’den itibaren futbol turnuvası giderleri, spor kulüplerine destek ve burs gibi öğrenim yardımları kapsamında 3 milyon 935 bin 373 YTL harcama yaptı. GMİS Genel Başkan Yardımcısı ve Vakıf Başkanı Rahmi Yaman, kurumda yeraltı ve yerüstünde çalışan yaklaşık 11 bin işçiden kesilen aidatların, üyelerine daha iyi hizmet verilebilmesi için kullanıldığını söyledi. Yaman, vakıflarının, kuruluşundan bugüne kadar 4 bin 100 üniversite öğrencisine karşılıksız burs imkânı sağladığını kaydederek, “Zor koşullarda çalışarak maaşlarının çok daha fazlasını hak eden madencilerden kesilen aidatlar üyelerimizin yararına kullanılmakta’’ dedi. Avrupa, Türk kirazını sevdi Avrupa ülkelerinin her yıl Türkiye’den kiraz talebinin ortalama yüzde 20 artış gösterdiği kaydedildi. Alara Fidan Üretim ve Pazarlama şirketinden yapılan açıklamaya göre, kiraz üretimi yapılan bölgelerdeki fidan dikimi ve ekici geçici bölgelerdeki kiraz üretiminin desteklenmesi halinde Türkiye’den kiraz ihracatının 2010’lu yıllarda 100 bin ton düzeyine ulaşabileceği kaydedildi. Bunun için mevcut üretime ek olarak 60 dekar araziye kiraz dikimi yapılması gerektiğine işaret eden açıklamada 4 milyon âdetin üzerinde bodur kiraz fidanı dikiminin zorunlu olduğu belirtildi. Alara açıklamasında, şirket olarak bodur ve yarı bodur kiraz ağaçlarının dikimi konusunda üreticilere destek olmaya hazır olduğunu açıkladı. Açıklamada şu görüşlere yer verildi: “2006’da Türkiye Avrupa’ya günlük kiraz ihracatını 2’ye katlayarak bin tona yükseltti.. Avrupa’daki süpermarketlerin Türk kirazına olan talebi her geçen gün artıyor. Bu da modern kiraz bahçe tesisi çalışma ve yatırımlarının hızlı biçimde arttırılmasını gündeme getirmektedir.” Maden işçileri maaşlarından yapılan büyük kesintiye karşın GMİS Maden İşçileri Eğitim ve Spor Vakfı’ndan hizmet alamadı. CUMHURİYET 13 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle