10 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 28 OCAK 2006 CUMARTESİ 6 İNCELEME Muhafazakâr partilerin oy deposu olarak görülen Orta Anadolu’da iki dönemdir CHP’den Belediye Başkanı seçilen Bekir Ödemiş, oylarını arttırarak hizmeti sürdürüyor LEYLA TAVŞANOĞLU CUMARTESİ YAZILARI ATAOL BEHRAMOĞLU Bizim Kapadokya bambaşka bir âlem. İç Anadolu’da inanılmaz bir tarihi ve kültürel zenginlik. Bölgede Ürgüp ilçesinin ise apayrı bir yeri var. Tarihi ve kültürel zenginliğinin yanı sıra yaklaşık yedi yıldır da ilginç bir siyasi özellik gösteriyor. İç Anadolu’da sosyal demokrasinin kalesi gibi. Tüm çevresi AKP’li belediyelerce kuşatılmışken Ürgüp’te üs üste iki yerel seçimi CHP ve onun belediye başkanı Bekir Ödemiş kazanıyor. Hem de oyunu arttırarak. Geçenlerde kar kış demeden Ürgüp’e gidiyorum ve Bekir Başkan’la bir araya geliyorum. Ürgüp’ün tarihi, kültürel ve doğal dokusundan etkilenmemek mümkün değil. Ama beni asıl etkileyen CHP’nin burada nasıl olup da böylesine üst üste seçim başarıları kazandığı. Bekir Başkan’la konuşurken kendi kendime, ‘‘Bu başarı şaşırtıcı değil,’’ diyorum. Zaten Bekir Başkan’la söyleşimizi okuyunca neden şaşırmamak gerektiğini sizler de anlayacaksınız: ‘Tutsak Dergiler...’ F Tipi denilen cezaevlerinin varlığı sürdükçe benim bu türden yazılarım da sürecek. Çünkü en başından beri içime sindiremediğim bir uygulama bu. Geçen yılın TÜYAP Kitap Fuarı’nda, orta yaşlarda bir annebabayla gözlerimizde biriken yaşları birbirimizden gizlemeye çalışarak konuşuyorduk. Belli ki mütevazı bir memur ailesiydi bu. Üniversite öğrencisi oğulları F Tipi cezaevlerinden birinde tutukluydu. Tek suçlanma nedeni, ‘‘örgüt üyesi’’ olmaktı... Ve şu anda, F Tipi cezaevlerinde ‘‘tecrit’’ koşullarında tutulan (sayılarını tam olarak bilmediğim, fakat birkaç bin olduğunu tahmin ettiğim) ‘‘siyasi’’ tutukluların pek çoğunun yıllardır hapiste ve pek çoğunun akıl almaz ağırlıkta hapis cezalarına çarptırılmış olmalarının genellikle tek bir gerekçesi var: ‘‘Örgüt üyesi’’ olmak... Birkaç yıl önce İstanbul’da Hâkimler Evi’nde, basın mensupları için düzenlenmiş yemekli bir toplantıda dönemin adalet bakanı Hikmet Sami Türk’le bir araya gelmiştik. Ben de kendisine bir soru yöneltmiştim: F Tipi cezaevlerindeki tutukluların kaç tanesi cinayet, silahlı eylem türünden suçlamaların sanığı ya da bu gibi suçlar nedeniyle mahkum olmuşlardır? Ellerinde bu türden bir döküm bulunmadığı söylenerek sorum yanıtsız kalmıştı... Aynı soruyu şimdi buradan bugünün Adalet Bakanı’na yöneltiyorum. İlgili kurum, kişi, her kimse, açık bir yanıt ve döküm bekliyorum. Otuz yıl, kırk yıl gibi akıl almaz cezalara çarptırılan ya da yıllardır tutuklulukları süren, çoğunluğu çok genç bu insanlar, ‘‘örgüt üyesi’’ olmak dışında acaba hangi suçların tutuklu ya da sanığı olarak tecrit hücrelerinde tutulmaktadırlar? Bu soruyu aynı zamanda, siyasal iktidarın, muhalefetin tüm sorumlularına ve kamuoyumuzun vicdanına da yöneltilmiş sayıyorum... ??? Birkaç gün önce de gazetedeki masamın çevresinde TAYAD’dan konuklarım vardı. İçlerinden biri, F Tipi cezaevinde çocuğu olan bir başka anneydi. Bir halk annesi. Ona, geçen yıl kitap fuarında ziyaretime gelen tutuklu annesine söylediğim şeyleri söyledim. Bizi kendilerinden ayrı görmesinler. Benim annem, babam, başka kuşaktaşlarımın anneleri babaları da cezaevleri kapılarına aylarca, yıllarca gidip geldiler... Sonra birlikte, neler yapılabileceğini konuştuk. TAYAD’lılar Büyük Millet Meclis’ine bir ziyaretin hazırlığındalar. Ankara yolculuğuna 29 Ocak Pazar günü saat 18.00’de Galatasaray Lisesi önünde bir basın açıklamasıyla başlayacaklar. (Sanatçı ve aydınları da dayanışmaya çağırdıkları bu demokratik haklarının engellenmeyeceğini umuyorum ve diliyorum.) TAYAD’ın mücadelesi, bir kahramanlık öyküsüdür. Her türlü baskıya, gözaltına alınmalara, dernek lokallerinin basılıp kapatılmasına, tehdide, işkenceye göğüs geren bu insanlar, F tiplerinde tecrit koşullarının sona ermesi, bu hücre hapishanelerinin büsbütün ortadan kalkması için savaşımlarından vazgeçmiyorlar. Toplumu aydınlatma, daha duyarlı kılma çabalarını inatla, inançla sürdürüyorlar. Bu çaba bence F tiplerinin sınırlarını çoktan aşmış, Türkiye’de demokrasinin gerçekten var olup olmadığının sorgulanışına dönüşmüştür. ??? TAYAD’dan ziyaretçilerimin getirdiği birkaç dergi ve broşür arasında bir de kitap vardı. Boran Yayınevi’nce, ‘‘TAYAD’lı ailelerin katkılarıyla’’ basılmış bu kitap ‘‘Tutsak Dergiler’’ adını taşıyor. F Tipi cezaevlerinden aldığım mektuplarda, zaman zaman, orada yazılmış şiirler, çizilmiş karikatürler olur. Yaklaşık 600 sayfalık bu kitap, bu türden şiir, yazı ve karikatürlerden derlenmiş... Giriş yazısında ‘‘Tutsak Dergiler’’ şu sözlerle tanıtılıyor: ‘‘Bu kitap bir ‘dergiler kitabı’. 17 dergiden seçmeler göreceksiniz bu kitapta. Bu dergiler, dünyanın başka hiçbir yerinde bu şekilde bir araya gelmedi. Çünkü dünyanın hiçbir yerinde, böyle bir ‘hapishane basını’na rastlanmadı. Dolayısıyla elinizdeki kitap, büyük olasılıkla, dünyada ilk ‘hapishane dergileri’ kitabıdır’’. ‘‘Tutsak Dergiler’’deki yazıları, çizimleri eleştirebilir, kimilerini fazlaca amatörce, ya da ‘‘sekter’’ bulabilirsiniz. Fakat üretildikleri koşullar düşünüldüğünde bütün bu değerlendirmeler anlamsız kalacak, yapılacak tek şey onları içeride üretmeyi ve dışarıda yayımlamayı başaranları alkışlamak olacaktır. Asıl yapılması gereken ise ‘‘tecrit’’ koşullarının bir an önce sona erdirilmesi ve aslında ‘‘düşünce suçu’’ demek olan ‘‘örgüt üyeliği’’ suçlamasının (ülkenin üzerindeki bu utancın) bütün sonuçlarıyla ve tümüyle ortadan kaldırılmasıdır. ‘Ürgüp hep ileriye gidecek’ Bu bölgede sosyal demokrat partilere pek oy çıkmıyor. Ama siz CHP’den adaylığınızı koymanıza karşın üst üste iki yerel seçimde, üstelik oy oranınızı arttırarak seçildiniz. Bunu neye bağlıyorsunuz? ÖDEMİŞ Bölgemle ilgili daha çok muhafazakâr partilere oy veriliyor gibi bir tespitte bulunmam kolay bir şey değil. Ama sizin tespitiniz doğru. 1946’da çok partili döneme geçişten bu yana İç Anadolu’daki bölgesel siyasi eğilimin yoğun olarak muhafazakâr partilere yöneldiği ortadadır. Türkiye’nin Karadeniz, Doğu, Güneydoğu Anadolu, Ege bölgelerinde müthiş bir hareketlilik var. Ülkemize dışardan olumluolumsuz bütün etkenler o sınır noktalarından giriyor. O andan itibaren de ilk çarpma şiddetiyle oraları etkiliyor. Bize gelinceye kadar da hızını kaybediyor. Buralarda dönüşüm biraz daha yavaş oluyor. Zaten İç Anadolu insanı hep ılımlı olmuştur. İç Anadolu insanı mevcut statükosunun bozulmasını istemez. Bir de İç Anadolu insanı iktidarı sever. Yani, o günkü eğilim hangi siyasal partiyi iktidara getirecekse hisseder ve ona doğru bir eğilim gösterir. Burada başka bir nokta da var. Ürgüp Nevşehir’in bir ilçesi. Nevşehir AKP’ye ağırlıklı oy verirken Ürgüp’ten CHP çıkıyor. Bu nasıl iş? ÖDEMİŞ Ürgüp belki de İç Anadolu’da CHP’nin kazandığı en önemli merkezlerden birisi. Dediğiniz gibi, son seçimde de oy oranımızı arttırarak seçildik. AKP, Türkiye genelinde aldığı oy oranının çok daha fazlasını İç Anadolu’da aldı. İlk göreve seçildiğimiz 19992004 arası dönemi biz hizmet açısından çok iyi değerlendirdik. Biz göreve geldiğimizde 1999 depremi olmuştu. Devletin kaynakları o bölgeye yöneldi. Zaten kıt olan belediye kaynakları iyice kesildi. Daha sonra bir Apo krizi yaşandı. 11 Eylül olaylarında turizm tam anlamıyla dibe vurdu. Bütün bunları yaşadığımız o beş yıl içinde Ürgüp açısından çok verimli geçtiğini söyleyemem. Evet, iyi çalıştık. Deyim yerindeyse, bisikletin pedalını sürekli çevirdik. ‘Ürgüp halkı çalışana hakkını teslim eder’ Yani siz örnek bir yerel yöneticilik mi sergilemeyi amaçlıyorsunuz? ÖDEMİŞ Tabii ki Türkiye’nin yaşadığı sıkıntılardan Ürgüp’ü soyutlamak mümkün değil. Ama biz bu çalışmalarımızla yerel yönetimlerin, sadece belediyelerin klasik hizmetlerini yerine getiren anlayış yerine, bulundukları yörenin ekonomik, sosyal, kültürel gelişiminin de lokomotifi olabileceğini özel ve bana göre anlamlı bir örnekle ortaya koymaya çalıştık. O süre içinde Ürgüp geriye gitmedi. Hep ileriye doğru hareket etti. İlk beş yıl toplumla ilişkilerimiz de gayet iyi geçti. Toplumun her kesimiyle barışık bir yerel yönetim oluşturduk. Üretken olduk. Halk, sonuçta bunu gördü ki 2004 seçimlerinde, sizin de belirttiğiniz gibi, bir önceki seçime göre oy oranımızı arttırdık. Halk da başarılı çalışmayı görmüştür. Ürgüp halkı açık fikirlidir. Katı ve muhafazakâr değildir. Çalışanın hakkını teslim eder. Burada gördüğüm toplumsal profil çok ciddi olarak beni şaşırttı, diyebilirim... ÖDEMİŞ Burada İstanbul ölçeğinde bir aydın kitle var ki oyunu belediye hizmetleri açısından değil, Türkiye’nin genel konseptine göre kanalize ediyor. Rejimin içinde bulunduğu durum, mevcut siyasal yapının ülkeye bakışı gibi bir sürü etkenleri göz önünde tutarak oy kullanıyor, bu kitle. Ürgüp’te yüzde 51 oy alınması reele dönüştüğünde bana göre çok önemlidir. Örneğin Kayseri’de AKP’den belediye başkanı yüzde 71 oy aldı, ama orada alınır. Zaten Kayseri’de sekiz milletvekilinin yedisini AKP aldı. Orada o partiye eğilim gösteren bir taban var. Ama Ürgüp’te öyle değil. Biz İç Anadolu’da zoru başarıyoruz. Bir başka partiye hızla giden kitleyi önce durduruyoruz, ikna edip bu tarafa oy verdiriyoruz. Bu kolay değil. Yerel seçimler öncesi hükümetten Ürgüp yöresel el sanatları ile ünlü bir ilçe. Yabancı turistler için hazırlanmış ve İsa’nın son yemeğini tasvir eden bu halı yöredeki el sanatları becerisini çok güzel ortaya koyan eserlerden biri. turizmcilere baskı yapıldı mı? ÖDEMİŞ Bakın, Nevşehir’in bütün milletvekilleri AKP’li. Her gün bir milletvekili buraya geliyordu. Turizm Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı her gün geliyor ve otelcilerle tek tek toplantı yapıyor, ‘‘AKP’nin adayına oy vereceksiniz’’ diyordu. Otelciler bakanlıkla yakın ilişki içindeler. Bütün bunları göz önüne aldığımızda kolay bir seçim değildi. Başkan, önümüzdeki dönem için projeleriniz neler? ÖDEMİŞ Önümüzdeki dönem için en önemli projemiz Kaya Kapı Projesi. Ardından, inşaatı devam eden, binası ve arsası Ürgüp Belediyesi’ne ait, 49 yıllığına Kültür ve Turizm Bakanlığı’na tahsis ettiğimiz, inşaatının yaklaşık yüzde 65’i tamamlanmış olan Ürgüp Kongre Merkezi. Yine Hacettepe Üniversitesi’nin, YÖK’ün de onayıyla kesinleştirdiği bilgisayar ve inşaat bölümlerini içeren ve inşaatı sürmekte olan üniversite binası. Bunlar bizim önemli dönüşüm projelerimiz. Toplu konut, Damsa Çayı gibi yörenin rekreasyonuna ve yöredeki gelişime katkı yapacak öbür projeleri ben klasik projeler olarak tanımlıyorum. Ama, Kaya Kapı, Kongre Merkezi ve üniversite projelerini tüm Anadolu kültür turizminin önünü açıp çeşitlendireceğine inandığım üç temel zenginlik olarak görüyorum. ‘Bizdeki kırmızı şarabın rengi’ Aklı evvel hükümetin belediyelerde içki yasağı koyduğunu duyduğunuzda tepkiniz ne oldu? Bu konuda size hiç baskı geldi mi? ÖDEMİŞ İçişleri Bakanlığı’nın ekim ayı itibarıyla bir genelgesi geldi. Genelge özü itibarıyla şunu söylüyor: ‘‘Belediye sınırları içinde içkili bölgeleri belediyeler belirlesin. Belediye sınırları dışında da valilikler tespit etsin. Bunlar da bölgesel olarak tespit edilsin.’’ Burada bana göre şöyle bir yanlış var: Ürgüp gibi bir yerde bölge ayrımı yapılamaz. Şu anda söyleşi yaptığımız yer bir mahalle içindeki bir butik otel. Eski bir ev restore edilerek otel yapılmış. Bana göre sürdürülebilir turizmin çok güzel örneklerinden birisi. Şimdi ben içkili bölgeyi Ürgüp dışında bir noktaya çeksem, bu otele içki ruhsatı vermemezlik nasıl yapabilirim? Bir kere, bu yanıyla bu genelgenin çok iyi değerlendirilmesi lazım. Buna ben hiçbir şekilde yanlı değil, bir yönetici gözüyle bakıyorum. Böyle bir uygulama pratikte mümkün değil. Sonra bir televizyon programına çıktım. Sunucu bana Ürgüp’te kırmızı bölge olup olmadığını sorunca, ‘‘Bizde bir tek kırmızı var. O da şarap kırmızısı’’ yanıtını verdim. Burası şarabın anavatanı. Dolayısıyla bunu yok saymak mümkün değil. İbadethaneler siyasi malzeme olmamalı Siz bir belediye başkanı olarak bu gereksiz sayıda cami yapılması işini nasıl karşılıyorsunuz? ÖDEMİŞ Bunları siyasi malzeme yapmamamız gerektiğini düşünüyorum. İmar planlamamızı yaparken bu süreç içinde o bölgedeki nüfus yoğunluğunun ihtiyacı olan ibadet, okul, kreş, sosyal donatı, rekreasyon yeri lazımsa o yapılmalı. Ama sadece belirli siyasi bir mesaj vermek için bu tür yapıların yapılmasını ben doğru bulmuyorum. Size bir örnek vereyim: Ürgüp’ün Kavakdönü ve Altıkapı mahallelerinde, ki bunlar Ürgüp’ün en büyük mahalleleridir, bir tek cami vardır. Bir cami yapılması gerekiyordu, çünkü vatandaşın ihtiyacı vardı. Biz belediye arsasını bedelsiz olarak bu amaçla tahsis ettik. Hayırsever vatandaşların desteğiyle de yörenin mimari dokusuna uygun olarak abartmadan, reklama, şova dönüştürülmeden çok güzel bir cami el birliğiyle bir yılda yapıldı. Bu bir ihtiyaçtı ve yapılması gerekiyordu. Yabancılar buraya geliyorlar; Uçhisar’da, Göreme’de, Ürgüp’te, Avanos’ta ev alıp yerleşiyorlar. Bu yabancı nüfus sayısı artar, onların ibadetleri için dinine uygun bir kilise yapılması gerekiyorsa o da yapılabilir. Kaya Kapı açık müze oluyor Ya Kaya Kapı Projesi? ÖDEMİŞ O, çok özel bir proje. Türkiye ve Avrupa ülkelerinde bu ölçekte bir proje yok. Kaya Kapı, Ürgüp’te tarihi, içinde burada yaşamış tüm kültürlerin izleri bulunan bir mahalle. Bu mahallede tescilli çok sayıda bina var. İbrahim Paşa dönemine ait çeşmeler bulunuyor. Türkiye Ermenileri Patriği Sayın Mutafyan’ın kayıtlardan tespitlerine göre de bu bölgedeki ilk kaya kilise Kaya Kapı’da. Bu mahalleyle ilgili çalışmalara başladığımızda hiçbir kaynağımız yoktu. Burada bulabileceğimiz en uygun kaynak da özel sektör dinamizmiydi. Bunu sağladık. Mahalleyi Ürgüp Belediyesi olarak kamulaştırdık. Ama belediye olarak hiç para harcamadık. Tüm harcamaları özel sektör verdi. Kamulaştırmanın yüzde 90’ını tamamladık. Koruma Amaçlı İmar Planı bitti. Restorasyon çalışmaları da şu anda bitmek üzere. Bir de önem li nokta UNESCO’nun bu projeye 55 bin dolar destek vermesi. Kaya Kapı’da sadece 120 oda bulunacak. Geri yanı buranın her türlü kültür birikiminin yaşatıldığı bir açık hava müzesi haline getirilecek. Proje üç yıl önce başlatıldı ve 50’ye yakın bilim adamı çalıştı ve çalışıyor. Bir de buradaki bazı mekânların restore edilmemesi kararı alındı. Neden? ÖDEMİŞ Bunun nedeni gelen misafirlere ve burada yaşayan insanlara geçmişin izleriyle bugünü kıyaslama olanağı vermek. Ben buna, bir insanlık projesi, diyorum. Burada 12 Ermeni bile yaşadıysa o 12 Ermeninin izlerine saygı gösteriliyor. Ürgüp’te tarihte Ermeni ve Rum nüfus yoğunluğu olmuştur. Yunanistan’da da aylarca çalışıldı. Oradaki Küçük Asya Araştırmalar Merkezi’yle diyalog kuruldu. Yunanistan’da Ürgüplü tarih profesörü Evangela Balta var. Onunla çok sıkı çalışmalar yapıldı. Ayrıca tüm bu çalışmalar yazılı belge ve kitaba dönüştürüldü. ataolb?cumhuriyet.com.tr. Faks: (0212) 513 85 95 Kamyoneti ABD’liler yakmış ? DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) Irak’taki ABD askerlerine 21 DH 488 plakalı kamyonetiyle yük götüren Selahattin Tunç’un aracı, Tikrit yakınındaki Belet Havaalanı’na 15 kilometre mesafede milislerle girilen çatışmanın arasında kaldı. Tunç’a ait araç, Amerikan askerlerince yakıldı. ABD askeri Foreman, Tunç’un yükü ve aracıyla ilgili konşimentonun arkasını imzalayarak, aracın kendilerince yakıldığını not etti. Ancak belgeye karşın Tunç’un zararı halen karşılanmadı. PORTRE / BEKİR ÖDEMİŞ 1959, Ürgüp doğumlu. Yükseköğrenimini İTÜ Maden Fakültesi’nde yaptı. Türkiye Ortadoğu Amme İdaresi’nde master eğitimi yaparak kamu yönetimi uzmanı unvanını aldı. Çeşitli kamu kurumlarında çalıştı. 1991’de belediyecilik konusunda görevli olarak Almanya’ya gitti. 1994’te şehircilik ala nında incelemeler yapmak için Belçika, Fransa, Hollanda, Lüksemburg ve Almanya’da bulundu. ‘‘Yerel YönetimYerinden Yönetim’’ adlı kitabı Kültür Bakanlığı Yayın Kurulu’nca kaynak kitap kabul edilip Türkiye çapında tüm kütüphanelere dağıtıldı. 1999’dan beri CHP’den Ürgüp Belediye Başkanı. 2002’den bu yana Nevşehir Meslek Yüksekokulu’nda öğretim görevlisi olarak dersler veriyor. CUMHURİYET 06 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle