12 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
20 OCAK 2006 CUMA CUMHURİYET SAYFA SAĞLIK Maliye Bakanlığı’nın uygulamasının bilimsel ve tıbbi bir yanının olmadığı belirtildi 7 DÜZ YAZI ORHAN BİRGİT Yurttaşa ilaç eziyeti Unakıtan’a istifa çağrısı ? İstanbul Haber Servisi Türk SağlıkSen üyesi bir grup, devlet hastanelerinde döner sermaye gelirlerinin kesilmesini protesto ederek Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ı istifaya çağırdı. Cağaloğlu’nda toplanan grup adına konuşan İstanbul 1 No’lu Şube Başkanı Mahmut Akman, sağlık sektörünü ayakta tutan döner sermaye gelirlerinin kesilmesinin sağlık sistemini işleyemez duruma getirdiğini söyledi. Akman, birçok ilde döner sermaye gelirlerinin, SSK, BağKur ve Emekli Sandığı’nın Sağlık Bakanlığı’na bağlı hastanelere olan borçlarını ödememesi nedeniyle kesildiğini ifade etti. Bilmece Bildirmece... Medyada yazılanlara baktıkça ‘‘acaba’’ diyorum ‘‘Ağca’yı salıverenler, ülkenin onca gündemini unutturup konu saptırmayı mı amaçladılar?’’ DTP Genel Başkanı, arkasına Güneydoğulu 56 belediye başkanını da almış, adının başına ‘‘sayın’’ sözcüğünü özellikle yerleştirmeye dikkat ettiği ünlü teröristin cezaevinde, yargı kararı ile çektiği hücre cezasını eleştirirken böylesi bir yaklaşımın ortamı gerginleştirmeye yönelik olduğunu söylüyor. Anayasanın korumasında olması gereken partisini öylelikle eli kanlı terör örgütü ile özdeşleştirmekten çekinmiyor. Kuş gribini gerekçe göstererek kanatlı hayvanları köylerden kazımak gibi akıl almaz bir politika, adım adım bütün ülkede pervasızca uygulanıyor. Doğalgazda Ruslara en fazla parayı verenin bizimkiler olduğu gerçeğini zaten unutmuştuk. Bir başka ‘‘sayın’’ terörist Ağca’nın cezasını tamamlamadan salıverilmesinde, eski iktidarlar zamanında çıkarılan afların mı, yoksa başka etkenlerin mi neden olduğunu tartışıyorduk. O tartışma hiç değilse gerçeğin bir yüzünü olsun açığa çıkarttı. Kartal Cumhuriyet Başsavcılığı, İtalya’daki müebbet hapis cezasıyla sonuçlanan mahkumiyet kararının uygulamada eksik hesaplandığını neden sonra fark etti. Öte yandan Adalet Bakanı da, yine lütfen, ‘‘sayın’’ Ağca’nın cezasını tamamlamadan cezaevinden salıverildiğini öğrenmiş oldu. Yasal hakkını gecikmeli kullanarak Yargıtay’a başvuruda bulundu. Kazan neyi anlatmak isti yor? Tüm bu tartışmaların 1 numaralı nedeni olan Ağca, tıpkı öteki milyonlarca vatandaş gibi özgür ve serbest. Gazeteler, bu konuda nasıl sabıkalı bir düzenimiz olduğunu bildikleri için dün, bu ‘‘özgür vatandaş’’ın, tıpkı ülküdaşları Haluk Kırcı ve Alaattin Çakıcı gibi kaçabileceği endişesini manşetlerine taşımışlar, bazı hukukçulardan bu yönde demeçler almışlardı. İpekçi ailesinin avukatı Turgut Kazan, aynı doğrultuda bir başvuruyu dün Kartal Savcılığı’na yapmış. Kazan’ın, Kartal İnfaz Savcısı Cuma Ülgen’in dünkü gazetelerde yayımlanan ve ‘‘Şu anda bizim yapabileceğimiz hiçbir şey yok. Yargıtay inceliyor. Ayrıca dosya Üsküdar 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde. İnfaz yeri orası. Şimdi bizden çıktı, artık Yargıtay karar verecek’’ sözlerini okuyarak yaptığı bu başvuru, adalet sistemimizde görev yapanlar için acaba neyi anlatmak istiyor? Kendisini, Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarı’na ‘‘kardeşim’’ diye hitap edecek kadar bulutlarda gören, izin verirlerse Bin Ladin’i Türkiye’ye getirebileceğinden söz eden teröriste birileri ‘‘Kaç Ağca, kaç’’ demiş olsalar, o da bu buyruğu yerine getirmeye kalkışsa, Kartal Savcısı ya da Adalet Bakanı ne duruma düşeceklerini düşünüyorlar mı? Hükümlüyü, cezasını tamamladığı için salıveren yetkili kişi ya da kurul, o hesaplamada yanlışlık olduğunu, cezaevi kapısı açılmadan bir dakika önce fark etmiş olsa, gardiyanlarla vedalaşarak özgür dünyaya adım atan kişinin arkasından yine ‘‘uğurlar olsun’’ mu diyecekti? Hükümetten Ağca’ya ödül Doğrusu, şayet evinde uslu uslu oturarak Yargıtay’dan gelecek kararı beklemeyi yeğliyorsa, Mehmet Ali Ağca gerçekten o eski kişiliğini Türkiye ve İtalya’daki hücrelerinde bırakmış demektir. O takdirde, Hükümetin, ülke gündemini azımsanmayacak bir süre için doldurup onca yaşamsal sorunu ikinci plana atarak unutturmadaki katkılarından dolayı Ağca’ya bir ödül vermesi gerekmez mi? Ama ya yarın ya da öbür gün bir yabancı haber ajansı, Avrupa yollarını çok iyi bildiği eski deneyimleri ile kanıtlanmış Ağca’nın artık Türkiye’de olmadığı haberini ‘‘flaş flaş’’ uyarıları ile verirse... Hiçbir yetkilinin o zaman da sorumluluk kabul etmeyeceğini, bahse girerek söyleyebilirsiniz. Baksanıza hesabı yanlış yaptığını söylemekte sakınca görmeyen yetkili kişilerimizden, topu Yargıtay’a atmak gibi çok kolay bir işleme başvurmaktan başka bir eylem duyuyor muyuz? Devlet görevlisi, başarılı bir iş yaptığı zaman haklı olarak takdir bekler. Ya, yanlış yaptığı zaman? O yanlışın yanına kâr olacağını bilir ve kılını bile kıpırdatmaz.. ? Maliye Bakanlığı’nın bazı ilaçlar için ‘‘uzman hekimler tarafından yazılması’’ ya da ‘‘heyet raporu olması’’ zorunluluğu getirmesi, yurttaşı zora soktu. Tansiyon, şeker, kalp gibi hastalığı olan yurttaşlar uygulamayla ilaç için daha uzun süre hastane kuyruklarında bekleyeceklerini söylediler. Kararın ilaç tüketimini arttıracağını savunan uzmanlar ise kırsal bölgelerde yaşayan hastaların uzman hekim bulmakta zorlanacağını belirttiler. SİBEL BAHÇETEPE ‘SAATLERCE KUYRUKLARDA BEKLEYECEĞİZ’ Tansiyon ve şeker hastası olan Osman Solman (44) adlı yurttaş, uygulamadan haberinin olmadığını belirterek ‘‘Sürekli ilaç kullanmam gerekiyor. Bu uygulama ile her zaman ilaç yazdırmam için uzman doktor bulmam zor olacak’’ dedi. Solman, ‘‘80 yaşındaki bir hasta nasıl hastaneye gelip ilaç yazdırsın, saatlerce kuyruklarda beklesin?’’ diye konuştu. Pınar Akçabey (65), tansiyon ve kolesterol hastası olduğunu ve yeni uygulama ile hastanelerde saatlerce kuyruklarda bekleyerek ilaç yazdırmak zorunda kalacaklarını ifade ederek, ‘‘İlaçlarımı heyet raporu ile alıyorum. Bunu çıkarmak bile zorken bir de uzman hekim şartının getirilmesi, durumu daha da zorlaştıracak’’ dedi. Şeker hastası Osman Ergün (46) hastanelerde kuyruklarda beklememek için ilacını sürekli parayla aldığını söyledi. sağlık hizmetini veren sağlık ocağı, dispanser gibi yerlerdeki hekimler ‘Ben bu hastalığı tedavi ederim’ derse onu ilaçla tedavi edebilir. Ne zaman ki halledemezse 2. basamağa, yani hastanelere yönlendirir. Ama direkt hastayı 2. basamak sağlık hizmetine yönlendirmek hem hastanın maliyetini, hem de doktorun yükünü arttırır.’’ Kapaklı, dernek olarak vatandaşın bilinçlenmesini sağlamak için bir imza kampanyası düzenleyeceklerini de bildirdi. ‘DOKTORLARIN İLAÇ YAZMASI ENGELLENMEMELİ’ Sağlıklı Bir Nesil İçin El Ele ? İstanbul Haber Servisi Notre Dame de Sion Lisesi Eğitim Vakfı Kuruluşu Özel Neslin Değişen Sesi İlköğretim Okulu ve Vehbi Koç Vakfı Amerikan Hastanesi işbirliği ile ‘‘Bilinçli ve Sağlıklı Bir Nesil İçin El Ele’’ seminerleri düzenliyor. Özel Neslin Değişen Sesi İlköğretim Okulu Müdürü Silva Tanel, seminerle amaçlarının sadece eğitim vermek değil daha da önemlisi, hayatın her alanında bilinçli ve sağlıklı bir nesil yetiştirmek olduğunu söyledi. Amerikan Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. Teoman Dal ise ‘‘Gelişim çağındaki çocuklar için bu eğitimi almak, sağlıklı bir yaşam sürdürebilmek adına çok önemlidir’’ dedi. Maliye Bakanlığı’nın, yayımladığı talimatname ile birlikte bazı ilaçların devlet tarafından geri ödemesinin yapılabilmesi için ‘‘uzman hekimler tarafından yazılması’’ ya da ‘‘heyet raporu olması’’ zorunluluğu getirmesi, başta yaşlılar olmak üzere yurttaşları zor durumda bıraktı. 2005 yılının aralık ayında yayımlanan ‘‘Bütçe Uygulama Talimatnamesi’’ başta bazı antibiyotikler, depresyon ilaçları, yüksek lipid ve kolesterol ilaçları, alerjik rinit, mantar, astım, bronşit ve kronik akciğer hastalarının ilaçlarını pratisyen hekimlerin yazmasını engelledi. Bu uygulamayla birlikte önceleri lar yaşayacağına dikkat çekti. ilaçlarını sağlık ocaklarındaki Kaplan, ‘‘Heyet raporu alan hashekimlere yazdırabilen hasta, ta için burada bir problem söz konusu değil. Ancak raporu olmayeni uygulamayla birlikte artık bir uzman doktora yazdırmak ya yan, özellikle kırsal yerlerdeki da heyet raporu almak zorunda. hastalar uzman hekim bulmakBu da tansiyon, şeker, kalp gibi ta sorunlarla karşı karşıya kalahastalıkları olan ve sürekle ilaçcak.” la yaşamak zorunda kalan yurt Zafer Kaplan Pratisyen Hekimler Derneği taşın uzun süre hastanelerde kuyGenel Sekreteri Dr. Erkan Karuklarda beklemesine yol açacak. paklı, yeni uygulamanın bilimsel ve tıbbi bir yanının bulunmadığını söyledi. Türkiye’deki ilaç kullanımının fazla olKIRSALDA UZMAN BULMAK ZOR duğunu ve bunun önüne geçilmesi geİstanbul Eczacılar Odası Yönetim Ku rektiğini belirten Kapaklı, şöyle devam rulu Başkanı Eczacı Zafer Kaplan, yurt etti: ‘‘Bu şekilde yapılan bir kısıtlama ilaç taşların uzman hekim bulmakta zorluk kullanımını daha da arttırır. 1. basamak İstanbul Tabip Odası (İTO) Basın Sözcüsü Dr. Osman Öztürk, yapılan düzenlemenin ekonomik çıkarları göz önüne alarak yapıldığını öne sürerek ilaçların uzman doktor tarafından yazılmasının doğru olduğunu, ancak hastalığın tedavisini yapan doktorun da ilaç yazmasının engellenmesinin yanlış olduğunu belirtti. Öztürk, şunları söyledi: ‘‘Örneğin, tansiyon tanısını pratisyen hekim koyarken, ilaç yazması yasaklanmıştır. Bu kabul edilemez bir şeydir. Kırsal kesimde yaşayan bir depresyon hastası bir psikiyatra ilacını yazdırmalı, peki bu kişi nasıl o doktora ulaşacak? Bu durumda ya ilacını alamayacak ya da parası ile eczanelerden kendisi ilaca ulaşacak.’’ Deprem, trafik kazaları, sel ve kapkaç terörü, stres ve korkuyu körüklüyor Travmalarla yaşıyoruz İstanbul Haber Servisi İnsanlarda stresi arttıran, günlük yaşam akışını bozan, ani ve beklenmedik şekilde gelişen dehşet, kaygı ve panik yaratan olaylar travmaya neden oluyor. Trafik kazaları, deprem, sel gibi doğal afetler ile taciz, zorlayıcı bir yaşantı gibi olayları da travmaya örnek oluşturuyor. Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr.Emin Önder, ülkemizin bir deprem ülkesi olduğunu anımsatarak ‘‘Bu nedenle ülkemizde, afetlerin yaratttığı travmalara daha fazla maruz kalınıyor’’ dedi. İnsanların yaşadıkları travmanın özellikle çocuklar üzerinde ağır etkiler yarattığını belirten Önder, ‘‘Travma tüm bireyleri etkiler, ancak çocuklar daha fazla etkilenir. Bu nedenle travma yaşayan insanlar destek almalıdır. Aksi halde, anksiyete bozukluğu, depresyon, alkol ve madde bağımlılığının artması gibi davranışlar ortaya çıkar’’ dedi. TRAVMANIN BELİRTİLERİ Travma durumunda bir sağlık kurumuna başvuranların sayısının çok az olduğunun altını çizen Önder, travma yaşayan kişinin önce kâbuslar görmeye başladığını ve tekrar tekrar bu korkuyu yaşadığını söyledi. Sürekli kalp çarpıntısı ve terlemenin hastalığın belirtilerinden olduğunu dile getiren Önder, sözlerini şöyle sürdürdü: ‘‘Türkiye maalesef oluşabilecek bir felakette çok daha ağır durumlarla karşılaşabilir. Herhangi bir altyapının bulunmaması travmanın daha da artmasına neden olacaktır. Bu konuda herkese büyük görevler düşüyor. Travmayı yaratan en büyük etkenlerden biri ‘stres’tir. Stresin nedenlerini iyice incelemek gerekiyor.’’ 1999 Marmara depreminin ardından Kocaeli’ndeki bireyler üzerinde bir araştırma yaptıklarını anımsatan Önder, ‘‘Depremden sonra bölgede yaşayan insanların yüzde 6070’i travma belirtileri gösteriyordu. Bu oran bugün tedavilerle yüzde 1015’e kadar indi. Tedavi ve destek çok önemli’’ dedi. IQS MERKEZİNİN İDDİASI Sağlıkçılar haklarını istedi ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) SağlıkSen Genel Başkanı Ahmet Aksu, 460’a yakın hastanede çalışanlara döner sermaye ödenmediğini söyledi. Aksu, bir grup sendika üyesiyle Sağlık Bakanlığı önünde yaptığı basın açıklamasında, döner sermaye komisyonlarında en fazla mesai harcayan birimlerin hastaneler olmasına rağmen en çok mağdur edilen kesimin sağlık çalışanları olduğunu söyledi. Aksu, ‘‘Sağlıkçıların hakkını ödeyin ki çalışanlar da daha rahat ve huzur içinde görevlerini yapabilme imkânına kavuşsun’’ dedi. Bir saatte sigara tiryakiliğine son İstanbul Haber Servisi IQS (I Quit Smoking) Sigara Bırakma Merkezi bir saatte sigarayı bıraktırdığını iddia ediyor. İrlanda’da keşfedilen yöntem dünyada 16 ülkede uygulanırken, Türkiye’de de İstanbul, Bursa ve İzmir’deki şubelerde hizmet veriliyor. Dünyada 300 binden fazla kişiye uygulanan yöntemin yüzde 8090 başarı oranına sahip olduğu belirtiliyor. Taksim’deki IQS Sigara Bırakma Merkezi Terapisti Eylem Ergun, sigarayı bıraktıktan sonra ortaya çıkan sinirlilik, uykusuzluk, gerginlik gibi belirtiler gösteren fiziksel bağımlılığın önemli bir aşama olduğunu belirterek ‘‘Bu aşama 3 ile 15 gün sürer. IQS yöntemiyle de önce fiziksel bağımlılık ortadan kaldırılıyor. Bu belirtiler görülmüyor. Bu aşamadan sonra hastaya 36 ay kadar psikolojik destek verilmesi gerekiyor. Bu desteği de merkezimiz sağlıyor, ama hastalar çoğunlukla buna ihtiyaç duymuyor ya da bize telefon ederek psikolojik destek ihtiyaçlarını karşılıyorlar’’ dedi. Başarı oranının yüzde 8090 olduğunu ifade eden Ergun, uygulama süresinin 2040 dakika arasında değiştiğini söyledi. Merkezin terapistlerinden Hülya Gök Çekim ise yöntemin ağır depresyon hastalarına, kalp pili olanlara, epilepsi hastalarına ve hamilelere uygulanmadığını söyledi. Faks: 0 212 677 08 21 obirgit?ekolay.net TTB Yasası’nda değişiklik ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Türk Tabipleri Birliği (TTB), muayene ve ameliyatların asgari fiyatlarını, bütçe uygulama talimatına paralel olarak belirleyecek. TBMM Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu’nda, AKP’li Cevdet Erdöl ve CHP’li Kemal Kılıçdaroğlu’nun, TTB Yasası’nda Değişiklik Yapılmasına Dair Yasa teklifleri birleştirilerek görüşüldü. Benimsenen teklife göre, bir odanın kurulabilmesi için gereken tabip sayısı, 200’den 100’e indirildi. Teklife göre, muayene, ameliyat ve girişimsel işlem ücretlerinin en az miktarını gösteren tarifeler, bütçe uygulama talimatı veya sosyal güvenlik kuruluşları ve kamu kesiminin tedavi giderleri ödemelerine esas olan ve yetkili makamlarca çıkarılan tarifelerle belirlenen miktarı aşamayacak. 46. yılını kutladı ? İstanbul Haber Servisi Samatya’daki İstanbul Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin 46. kuruluş yıldönümü, önceki gün düzenlenen törenle kutlandı. Törende konuşan Başhekim Dr. Özgür Yiğit, hastanenin tarihçesi ve çalışmaları hakkında bilgi verdi. Hastanesi, 16 Ocak 1960 yılında, dönemin Cumhurbaşkanı Celal Bayar tarafından hizmete açılmıştı. Tedavi şeklini bilgisayar belirliyor IQS yönteminde, öncelikle kişiye ne kadar bağımlı olduğunu belirlemek için test yapılıyor ve bilgiler bilgisayara yükleniyor. Bilgisayar, bağımlılık düzeyini değerlendirerek tedavi şemasını belirliyor. Daha sonra, sağ kulakta 18, sol kulakta 19 noktaya uygulanan ışınlarla vücudun mutluluk hormonu Beta Endorfini salgılaması sağlanarak nikotin isteği ortadan kaldırılıyor. Şarap mı bira mı? ? LONDRA (AA) Şarap içenlerin birayı tercih edenlerden daha sağlıklı beslendiği ortaya çıktı. Danimarkalı bilim adamlarının yaptıkları araştırmada, şarap içenlerin daha çok sebzemeyve tükettiği, zeytinyağını ve az yağlı peyniri tercih ettiği belirlendi. Araştırma, bira içenlerin ise daha ziyade hazır yemekleri tercih ettiğini ve şeker, sosis, kuzu eti, tereyağı ve margarini daha çok tükettiğini ortaya koydu. ABD ve Fransa’da yapılan benzeri araştırmalarda da aynı sonuçların çıktığına dikkat çekildi. Prof. Dr. COŞKUN ÖZDEMİR u sütunlarda tıpta tanı ve tedavi uygulamalarında yapılan yanlışlıklara, aldatmalara sık sık değindim ve bunlardan örnekler verdim. Bu çok önemli bir konu, yinelemeye değer. Düşünün, zengin bir ülke olan Amerika’da hatalı hekimlik sonucu yılda 5090 bin hastanın kaybedildiği bildiriliyor. Bu yanlışlıkları sanırım kasıtlı olan ve olmayanlar diye ayırmak yerinde olur. Kasıtlı yanlışlıklar ile geçersizliği, etkisizliği bilindiği halde sadece aldatmak ve haksız kazanç elde etmek eylemini kastediyorum. İkincisi ise bilgi yetersizliğinden, yanlış bilgilenmeden, ciddiyetsizlikten, sorumsuzluktan ileri geliyor. Sürekli tıp eğitimi ve denetimi o kadar önemli ki; medya ve TV kanalları bu alanda inanılmaz sorumsuzluk sergiliyorlar. Böyle programlar zaman aralıkları ile çeşitli televizyonlarda yayımlanıyor. Bu tür bir yayından önce bir uzman kişiye danışmak gereği duy B Sağlıkta Hatalı Tıp Uygulamaları muyorlar. Yineliyorum; bu bizim ülkemizde bilime, bilimselliğe ne kadar az değer verildiğinin çarpıcı kanıtıdır. Dünyanın en ünlü merkezlerinde yıllardır ünlü araştırıcılar tarafından büyük çalışmalara karşın henüz gerçekleştirilmemiş olan bir tedaviyi bizden birileri (ilahi güçlerin desteği ile olmalı) başardığını ileri sürüyor ve TV’lerimizde bunu pervasızca yayımlıyor. Hiç kimse o birilerine bu konudaki yayınlarının nerede yer aldığını ve neden hâlâ Nobel ödülü almadığını sormuyor. UMUTSUZ ÇABA Çok yineledim; çaresiz binlerce, on binlerce insanımız boş yere umutlanıyor, evini barkını satıp bu tedaviye ulaşmak istiyor. Biz böylece kandırılmış insanlar tanıyoruz ve böyle bir umutla ve medyanın da yönlendirmesi ile yurtdışına giden sayısız insanımız var. Önümüzdeki haftalarda onlardan bu sütunlarda söz edeceğiz. Gerçek şu ki gazetelerimizde tıpki TV’ler gibi tıp haberlerini verirken, yeni bir tedavi umudunu aktarırken çoğunlukla ilgili haberi doğru bir şekilde anlayıp anlamadığını sorgulamıyorlar. Yazıişleri müdürleri, sütun sorumluları, sağlık muhabirleri bilimsel bir konuyu ve haberi anlamakta, yorumlamakta güçlük çekebilirler. Bu çok doğal, ama eğer güvenilir bilim insanlarına, uzman kişilere danışmıyorlarsa bu elbette onları sorumluluktan kurtaramayacaktır. Çünkü böylece benim çoğunlukla bilimsel mantığın, bilimsel düşüncenin çok uzağında yaşayan halkım yanlışlıklar içinde bocalayacak, boş yere umutlanacak ve bunun için büyük paraları bo şuna harcayacaktır. Onların hiç de iyi niyetli olmayan insanların eline düşmesine yol açacaktır. Mal Practise (hatalı hekimlik) yasasının böyle bir ortamda yararlı olabileceğini doğrusu hiç düşünmüyorum. Bunu izleyen yazılarımda ve bu sütunlarda hatalı, yanlış, kasıtlı tıp uygulamalarına ait çok çeşitli örnekler sunacağım. Halkın aldatılmaması için öncelikle iyi bir eğitim; sağlam akla, bilime dayanan dogmalardan arındırılmış bir eğitimin, aydınlanmanın önemini ne kadar vurgulasak azdır. Bilimin, bilimsel düşüncenin halka mal olması pek çok sorunun çözümü için vazgeçilmez koşuldur. Bu nedenle o güzelim Köy Enstitülerini, Halkevlerini yok edenleri, Tevhidi Tedrisat’ı delenleri halka ihanetle suçlarsak hiç de abartma sayılmayacaktır. Unutmayalım; serbest piyasa ekonomisinin kötüye kullanımı ve halkın bu yolla sömürülmesi, eğitim ve aydınlanma yoksunu bir ülkede çok daha kolaylıkla hüküm sürme olanağına kavuşur. Yüz nakli yaptıran kadın... ? ANKARA (AA) Fransa’da dünyada ilk kez yüz nakli yaptıran 38 yaşındaki kadının yeni dudaklarını kullanarak yeniden sigaraya başlaması doktorları endişelendiriyor. Öncü nakil ameliyatını 27 Kasım’da gerçekleştiren ekibin başkanı Dr JeanMichel Dubernard, hastanın yeniden sigaraya başlamasının iyileşmesini geciktirebileceğini ve dokunun reddi riskini arttırabileceğini belirtti. ‘‘Bu bir sorun’’ diyen Dr. Dubernard, sigaranın ayrıca genel olarak hastanın sağlığına ve nekahet dönemine etki etmesinden endişe duyduklarını söyledi. CUMHURİYET 07 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle