12 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
20 OCAK 2006 CUMA CUMHURİYET SAYFA HABERLER Abdi İpekçi’nin eşi Sibel İpekçi, Ağca’nın yakalanması istemiyle mahkemeye başvurdu 5 POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA Tahliyede bir skandal daha İLHAN TAŞCI Siyaset ve Futbol... ANKARA Türkiye’de ‘‘siyasetin kalbi’’ Ankara’da atar. Şu anda ‘‘futbolun kalbi’’ Ankara’da atıyor. Önceki gün Oral Çalışlar’la birlikte İstanbul’dan Ankara’ya gelirken Fenerbahçe Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım, eski milli takımlar teknik direktörlerinden Coşkun Özarı’yla aynı uçaktaydık... Ankara kar yağışlı... Hava oldukça soğuk... Kızılay Bulvarı’ndan Cumhuriyet’in Ankara bürosuna gelirken çevreme baktım... İnsanlar yürümüyor, koşuyorlardı... Mustafa Balbay, dünkü yazısının başlığını ‘‘Siyaset: 5, Futbol: 0’’ koymuştu... Ne diyordu Balbay: ‘‘Ne sağcıyım, ne solcu; futbolcuyum futbolcu...’’ AKP iktidarı bugüne dek hiçbir siyasal iktidarın yapmadığını yaptı, ‘‘gâvur icadı’’ futbolun içine siyaseti soktu. Özellikle Milli Eğitim Bakanlığı’nda hızını alamayan ‘‘dinci örgütlenme’’ Futbol Federasyonu’na el attı... Neden ve niçin? Çünkü orada trilyonlar var!.. AKP üç yıldır iktidarda. Üç yıl içinde devletin tüm kurum ve kuruluşlarında tam anlamıyla örgütlendi AKP. Van Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yücel Aşkın’a vurucu bir darbe indirip 19 Mayıs Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ferit Bernay’a gözdağı verdi. Şimdi hedefte üçüncü bir kişi var: İnönü Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu. Karlı bir Ankara sabahında Futbol Federasyonu seçimlerinden çıkacak sonucu düşünüyorum... Seçimleri Haluk Ulusoy mu kazanacak, yoksa Ayhan Bermek mi? ??? Aslında AKP kendi içinde bölünmüş durumda... Ortalık karışık.. Ulusoy ve Bermek arasında geçecek yarışta, AKP kendi içinde bir iç hesaplaşma yapıyor; Trabzonspor Kulübü Başkanı Nuri Albayrak, Devlet Bakanı Mehmet Ali Şahin’e meydan okuyup ‘‘Adayımız Haluk Ulusoy’’ diyor... Nuri Albayrak aynı zamanda Yeni Şafak gazetesinin sahibi, Trabzon Limanı’nı özelleştirmeden alan kişi... Üstelik Başbakan Erdoğan’a yakın... Kimi AKP’liler bu olup bitenler karşısında şu yorumu yapıyorlar: ‘‘Erdoğan, spordan sorumlu Devlet Bakanı Mehmet Ali Şahin’i yıpratmak için, Ulusoy aleyhine konuşturdu. Başbakan Erdoğan, Ulusoy’u kullanıp Şahin’i yıpratmak istiyor...’’ Abdülkadir Yücelman da dün bu konuya değinmişti Cumhuriyet’te. Yücelman’ın aldığı duyum doğru... İşin içinde bir Fethullahçılar etkisi dikkati çekiyor. İlginçtir, onlar da Bermek’i destekliyor. Futbol her dönem siyasetin içindeydi. Ama, bugün daha fazla siyasetin içinde gözüküyor. O zaman da insanın aklına şu soru geliyor: ‘‘Futbol ne kadar özerk?..’’ Gördüğüm kadarıyla Başbakan Erdoğan, spora da el attı. Türkiye Futbol Federasyonu seçimlerine açık bir biçimde karışıyor. Yazımı yazdığım saatlerde Futbol Federasyonu Genel Kurulu’nda Devlet Bakanı Mehmet Ali Şahin konuşuyordu... Genel kurulda Celal Doğan divan başkanı seçilmişti. ??? Genel kurulda ‘‘kilit isim’’ Hasan Doğan. Futbolla ilgisinin çok az olduğu söyleniyor. Hasan Doğan, Haluk Ulusoy’a şu öneriyi getirmiş: ‘‘Siz ve Ayhan Bermek adaylıktan çekilin. Çekilmezseniz Türk futbolu çıkmaz sokağa girecek.’’ Ulusoy’un yanıtı şu olmuş Hasan Doğan’a: ‘‘Hayır çekilmeyeceğim, sonuna kadar varım...’’ Hasan Doğan: ‘‘Hakkında dosyalar var, başın derde girer...’’ Ulusoy: ‘‘Bugün Başbakan, bakanlar ve AKP milletvekilleri hakkında da açılmış davalar var.’’ AKP’nin bir kanadı Haluk Ulusoy’a karşı çıkıyor, bir kanadı ise destekliyor... Ankara’da kar yağışı sürüyor... Siyasetin kalbinin attığı başkentte, futbolun kalbi atıyor... Futbol ve siyaset bu denli iç içe olmamıştı hiç... Sonuç: Türkiye Futbol Federasyonu seçimlerini Haluk Ulusoy 109 oy alarak kazandı, Bermek ise 102 oyda kaldı... Bu demokrasinin zaferidir!.. AKP’nin baskısına futbol kulüpleri boyun eğdi ama hakemler boyun eğmedi... Kartal’da Mumcu konferansı ? İstanbul Haber Servisi Uğur Mumcu Kültür ve Dayanışma Derneği (UMDER) ‘‘Uğur Mumcu boşa mı öldürüldü?’’ konulu bir konferans düzenliyor. Avukat Ceyhan Mumcu’nun konuşmacı olarak katılacağı konferans, 21 Ocak Cumartesi günü saat 17.30’da derneğin Kartal’daki Uğur Mumcu Mahallesi’ndeki binasında düzenlenecek. ANKARA Abdi İpekçi’nin eşi Sibel İpekçi, Mehmet Ali Ağca’nın tahliyesindeki maddi hatanın kesinleşmesi nedeniyle Ağca hakkında yakalama emri çıkarılması için Kartal Başsavcılığı’na başvurdu. Ağca’nın ‘‘hesap hatası’’ nedeniyle erken tahliyesine ilişkin tartışmalar sürerken Ağca dosyasındaki tuhaflıklara bir yenisi daha eklendi. Tahliyeye vize niteliğindeki kararı veren Üsküdar 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nin, Ağca’nın İtalya’da aldığı müebbet ağır hapis cezasının 20 yıl olduğu varsayımıyla hareket ettiği anlaşıldı. Mahkemenin kararında, ‘‘Hükümlünün... 20 yıl hapis ceza ? Tahliyeye vize niteliğindeki kararı veren Üsküdar 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nin, Ağca’nın İtalya’da aldığı müebbet ağır hapis cezasının 20 yıl olduğu varsayımıyla hareket ettiği anlaşıldı. sıyla cezalandırıldığı ve bu süreyi kesintisiz olarak yurtdışında cezaevinde geçirdiği dosya içindeki belgelerden anlaşılmıştır’’ denilmesi dikkat çekti. Ağca, suikast nedeniyle İtalya’daki yargılama sonunda müebbet ağır hapis cezası almıştı. Papa tarafından ‘‘vicdanen affedilince’’, İtalyan Cumhurbaşkanı Oscar Luigi Scalfaro tarafından da affedilmiş ve Türkiye’ye iade edilmişti. Başsavcılığı’na başvurarak Ağca hakkında yakalama emri çıkarılmasını istedi. Başsavcılığa dün verilen dilekçede, ‘‘Bakanlık ve savcılığınız, 20 yılla ilgili saptamanın yanlış olduğu sonucuna varmıştır. Bu durum, kanun yararına bozma başvurusunda belirtildiği gibi, gazete haberleri savcılığınızın da aynı gerçeği paylaştığını gösteriyor. Ama mahkeme kararına bakınca aynen şöyle denildiğini görüyoruz: ‘Hükümlünün 20 yıl hapis cezasıyla cezalandırıldığı ve bu süreyi kesintisiz olarak yurtdışında cezaevinde geçirdiği dosya içindeki belgelerden anlaşılmıştır.’ Bir kere İtalya’da 20 yıl değil müebbet hapis cezasına çarptırılmıştır. Dolayısıyla 20 yıl hapis cezasına çarptırıldığı yolunda resmi belge olamaz’’ denildi. Dilekçede, yurtdışındaki eylem tarihinin 13 Mayıs 1981, iade tarihinin ise 13 Haziran 2000 olduğu anımsatılan dilekçede, ‘‘Dolayısıyla yurtdışında 20 yıl hapis cezası çektiği yolunda resmi nitelikli belge olamaz. Nitekim, dosyada böyle bir belge yoktur’’ denildi. Tüm bunlara karşın Ağca’nın salıverildiği belirtilen dilekçede, şöyle denildi: ‘‘İnfaz hesabının bu bölümü Yakalama emri çıkarılsın Abdi İpekçi’nin eşi Sibel İpekçi, avukatı Turgut Kazan aracılığıyla Kartal Cumhuriyet açık bir maddi hataya dayanıyor. Bu hatanın düzeltilmesi için, kanun yararına bozma başvurusunun sonucu beklenemez. Hatanın bunu yapan mahkeme aracılığıyla derhal düzeltilmesi gerekir. İnfaza ilişkin mahkeme kararları, mutlak bir kazanılmış hak sağlamaz. Eğer açık bir maddi hata varsa, hata düzeltilir, gereği yapılır. Hukuk devleti böyle bir hataya seyirci kalamaz. Dosyada belgesi bulunmayan 20 yıl hesabının, herkesçe bilinen suç tarihi ile iade tarihi esas alınarak bakanlık ve savcılığınızın görüşü doğrultusunda, Üsküdar 3. Ağır Ceza Mahkemesi’ne başvurulup düzeltilmesinin temini ile hükümlü için yakalama müzekkeresi çıkarılması gerektiğini belirtiyor.” BCP’de görev değişimi ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Bağımsız Cumhuriyet Partisi (BCP) Ankara İl Başkanlığı’nda görev değişimi yapıldı. BCP’nin 1 yıldır Ankara il başkanlığı görevini yürüten İzzet Polat Ararat, genel sekreterlik tarafından 31 Aralık 2005’te merkez örgütlenme birimi örgütlerle ilişkiler görevine atandı. Atama sonucu boşalan Ankara il başkanlığı görevine ise tüzük gereği, Ankara il yönetimi tarafından yönetim kurulu üyesi Süleyman Dinçel seçildi. Dinçel, 3 Ocak itibarıyla göreve getirildi. ŞEMDİNLİ DAVASI ÇİZMEDEN YUKARI MUSA KART Tahliye kararı tepki çekti DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) Hakkâri’nin Şemdinli ilçesinde çıkan olaylarda 1 kişiyi öldüren, 5 kişiyi de yaralayan sanık Tanju Çavuş’un tahliye edilmesi tepkiyle karşılandı. 9 Kasım’da Umut Kitapevi’nin bombalanmasından sonra savcı keşif yaptığı sırada kalabalığın üzerine ateş ederek 1 kişinin ölümüne, 5 kişinin de yaralanmasına yol açan Jandarma Uzman Çavuş Tanju Çavuş önceki gün 31 yıl hapis istemiyle yargılandığı davanın ilk duruşmasında serbest bırakıldı. Çavuş’un öldürdüğü ve yaraladığı kişilerin avukatı Mehmet Ekici, sanığın duruşmada kaçamak yanıtlar verdiğini söyledi. Dosyanın çete davasıyla birleştirilmesi yönündeki taleplerini mahkemenin dikkate almadığını anımsatan Ekici, sanığın ateş etmesinin de kesinlikle meşru müdafaa sınırları ile bağdaşmadığını vurguladı. Çavuş’un tahliye edilmesinin adalate güveni azalttığını ifade eden Ekici, şunları söyledi: ‘‘Mahkemede dinlenen tanıklar olay anında sanığın iddia ettiği gibi yolun kapalı olmadığını söylediler. Yolun açık olduğunu, bir aracın hızla gelip keşif yapan savcıyı izleyen kalabalığa ateş ettiğini belirttiler. Bu kadar açık bir eylem olmasına rağmen tahliye edildi. Bu durum ailelerin mağduriyetlerini de arttırdı. Şemdinli halkı da verilen bu tahliye kararını tepkiyle karşılıyor. Halk kendi eliyle adalete olan güvenle teslim ettiği sanığın salıverilmesine tepki gösteriyor. Ailelerin manevi acılarının dindirilmesi için içerde belli bir süre kalması gerekirdi. Halk da adaletin doğru işlemediğini düşünüyor.’’ AB binası kaçak mı? ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) DYP Denizli Milletvekili Ümmet Kandoğan, Avrupa Birliği Genel Sekreterliği’nin faaliyet gösterdiği binanın, kaçak ve ruhsatsız olduğu yolundaki iddiaları TBMM gündemine taşıdı. Kandoğan, Devlet Bakanı Ali Babacan tarafından yanıtlanması istemiyle TBMM Başkanlığı’na sunduğu soru önergesinde, ‘‘Avrupa Birliği Genel Sekreterliği’nin faaliyet gösterdiği binanın kaçak olduğu ve ruhsatının bulunmadığı yönündeki iddialar doğru mudur; doğruysa böylesine önemli görevler üstlenen bir kurumun kaçak binada faaliyet göstermesini nasıl değerlendiriyorsunuz? Genel Sekreterlik, su ve elektriği de kaçak olarak mı kullanmaktadır?’’ sorularını yöneltti. [email protected] ‘Kişinin üstlendiği görev ne kadar önemliyse hakkındaki eleştiriler de o derece sert olabilir’ Yargıtay muhalefeti sevindirdi ANKARA (ANKA) Yargıtay, kişinin üstlendiği görev ne kadar önemliyse hakkında yapılan eleştirilerin de o derece sert olabileceğini bildirdi. Yargıtay, Ankara 17’nci Asliye Hukuk Mahkemesi’nin Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a hakaret edildiği gerekçesiyle verdiği 10 bin YTL’lik manevi tazminat kararını, ‘‘Ağır dahi olsa yapılan eleştirilerin hoşgörü ile karşılanması gerekir. Kişinin üstlendiği görev ne kadar önemliyse hakkında yapılan eleştirilerin de o kadar yo ? Yargıtay, Ankara 17’nci Asliye Hukuk Mahkemesi’nin Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a hakaret edildiği gerekçesiyle verdiği 10 bin YTL ’lik manevi tazminat kararını, ‘‘Ağır dahi olsa yapılan eleştirilerin hoşgörü ile karşılanması gerekir’’ diyerek bozdu. ğun ve gerektiğinde sert olabileceğinin kabulü gerekir’’ diyerek bozdu. Ankara 17’nci Asliye Hukuk Mahkemesi, CHP Grup Başkanvekili Haluk Koç’un 5 Mart 2004’te Meclis’te düzenlediği basın toplantısında, Başbakan Erdoğan’a yönelik sarf ettiği sözlerden dolayı 10 bin YTL ’lik tazminata mahkum etti. Haluk Koç, karara itiraz ederek temyize gitti. Yargıtay 4’üncü Hukuk Dairesi, Koç’un sarf ettiği ‘‘Şimdi ben soruyorum, Sayın Başbakanım, sen kimin başbakanısın? Meşru olmak için, millet için utanç olan bir emperyalist aferini almak için kalıptan kalıba giriyorsun, kimlikten kimliğe giriyorsun. Bazen demokrat oluyorsun, bazen dayatıcı. Bazen din bezirgânı, bazen sahte laik. Kimsin Allah aşkına sen, kimlerin maşasısın sen, seni ipinde oynatanlar kimler?’’ sözlerinin hakaret içermediğini bildirdi. Yargıtay 4’üncü Hukuk Dairesi bozma kararında şu görüşlere yer verdi: ‘‘Basın açıklaması bir bütün olarak değerlendirildiğinde açıklama öncesi ülke günde Solda yenilenme tartışılacak ? İstanbul Haber Servisi İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Mezunları Derneği’nce, Sıraselviler’deki Aybay Vakfı’nda, yarın saat 15.00’te düzenlenecek toplantıda, Prof. Dr. Burhan Şenatalar, ‘‘Solda yenilenme çabaları ve Türkiye’’ konulu bir konferans verecek. minde uzun süre yer alan olaylar örneklerle açıklanmış ve davacının olaylarda gösterdiği tavır, kullandığı ifadeler ve siyasi anlayışı eleştirilmiştir. Başbakan olan davacının ve ana muhalefet partisi grup başkanvekili olan davalının siyasi kimlik ve konumları gözetildiğinde ağır dahi olsa yapılan eleştirilerin hoşgörü ile karşılanması gerekir. Kişinin üstlendiği görev ne kadar önemliyse hakkında yapılan eleştirilerin de o kadar yoğun ve gerektiğinde sert olabileceğinin kabulü gerekir.’’ hikmet.cetinkaya?cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: 0212/ 343 72 69 ERBAKAN’IN ALDIĞI CEZANIN İNFAZI BÜLENT ORAKOĞLU’NUN İDDİASI Arınç: Yasadaki adaletsizlik giderilmeli ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TBMM Başkanı Bülent Arınç,‘‘kayıp trilyon’’ davasında hüküm giyen Necmettin Erbakan’ın durumuyla ilgili olarak ‘‘Bir eşitsizliğin, adaletsizliğin olduğunu söyleyebiliriz. Siyasi partiler ve milletvekillerinin bu adaletsizliği giderecek yasa önerisini sunması gerekmektedir’’ dedi. Arınç, gazetecilerin Erbakan’ın, ‘‘kayıp trilyon’’ davasında aldığı 2 yıl 4 aylık hapis cezasının infazının 4. erteleme süresinin dolması konusundaki sorularını yanıtladı. ‘‘İnfaz kanununa göre Erbakan hakkındaki mahkumiyetin evinde çektirilmesi için 2 şartın birlikte olması gerekiyor’’ diyen Arınç, bunlardan birisinin sağlık koşullarının elverişsiz olması, diğerinin de yargılandığı davada bir kamu zararı meydana gelmişse bu zararın aynen tazmin edilmesi olduğunu söyledi. Arınç, şu görüşleri dile getirdi: ‘‘Geçen yıl hem TCK’de hem de Ceza İnfaz Kanunu’nda düzenleme yapılırken 75 yaşını bitiren hükümlülerin, hükümlülüklerini evlerinde geçirmeleri bu iki şarta bağlanmıştır. Ceza İnfaz Kanunu’nun 110. maddesini incelediğimizde 65 yaşını bitiren hükümlüler için rapor ve zararın karşılanması istenmemektedir. Tam tersine yaşı biraz daha ilerlemiş olmasına rağmen 75 yaşını bitirmiş hükümlüden hem sağlık raporu hem de zararın tazmin edilmesi istenmektedir. Çıplak gözle baktığımız zaman burada bir eşitsizliğin, bir adaletsizliğin söz konusu olduğunu söyleyebiliriz.’’ ‘Hablemitoğlu MİT’e talip olmuştu’ ANKARA (ANKA) Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Dairesi eski başkanlarından Bülent Orakoğlu, ABD, AB ve Şanghay Beşlisi ülkelerinin istihbarat örgütlerinin Türkiye’de ‘‘cirit attığını’’ öne sürdü. Orakoğlu, suikasta kurban giden Necip Hablemitoğlu’nun da MİT başkanlığına talip olduğunu iddia etti. CIA ve FBI başkanlarının Türkiye’ye yaptığı ziyaretlerin Büyük Ortadoğu Projesi ile ilgili olduğunu öne süren Orakoğlu, ‘‘Yeni Çizgi’’ adlı dergide yayımlanan söyleşisinde ilginç açıklamalarda bulundu. Orakoğlu, Türkiye’de başta ABD, AB ve Şanghay Beşlisi ülkelerinin istihbarat örgütlerinin ‘‘cirit attığını’’ belirtirken ‘‘Türkiye, istihbaratların çatışma ve çalışma ortamı haline gelmiştir’’ dedi. CIA ve FBI başkanlarının Türkiye’ye yaptığı ziyaretlerin ‘‘gerçek amacının’’ sorgulanması gerektiğine işaret eden Orakoğlu, ‘‘Bu başkanların gerçek amacını anlamak imkânsızdır. Bizim yetkililerimiz de bilemez’’ diye belirtti. Bölgede Türkiye’nin yararına çalışan üst düzey kişilerin ‘‘cinayete’’ kurban gittiğini ifade eden Orakoğlu, şu değerlendirmelerde bulundu: ‘‘Hablemitoğlu cinayeti bu hükümet döneminde işlendi. Bu hükümet bunu çözmeli. Hablemitoğlu’nun ilişkileri çok önemliydi. Çünkü 15 milletvekili ile dönemin Başbakanı Abdullah Gül’ü ziyaret etmiştir. Ne vardı burada? Bu kadar ciddi istihbaratçılar cezaevlerine girerken, bir üniversite hocasının MİT’in başkanlığına talip olmasının ardında ne vardı?’’ Deriİş’e saldırılara tepki ? İstanbul Haber Servisi Türkiye Deriİş Sendikası Tuzla Şubesi’ne önceki akşam kendisini polis olarak tanıtan kişilerin yaptıkları saldırı şiddetle kınandı. DİSK Genelİş Sendikası 3 No’lu Şube Başkanı Veysel Demir, sendikaya yapılan her türlü saldırılara karşı emek cephesini dayanışmaya davet etti. CUMHURİYET 05 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle