12 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
18 OCAK 2006 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ ekonomi?cumhuriyet.com.tr Ankara Ticaret Odası Başkanı Sinan Aygün, kuş gribi kadar tehlikeli olduğu kanısında 13 EKONOMİ POLİTİK ERİNÇ YELDAN ‘Kart gribinde 33 ölü var’ ? Aygün, kuş gribinin bugüne kadar 5 can aldığını hatırlatarak kredi kartı borçlarının faturasının ise son iki ayda 33 kişi olduğunu vurguladı. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ankara Ticaret Odası (ATO) Başkanı Sinan Aygün, Türkiye’de kuş gribi kadar önemli bir gribin daha bulunduğunu kaydederek ‘‘O da kredi kartı gribi. Kuş gribinin faturası 5 kişi, kredi kartı gribinin faturası son iki ayda 33 kişi’’ dedi. Tüketiciler Birliği’nin başlattığı ve ATO’nun da destek verdiği ‘‘Kredi Kartları Yasa Tasarısı’’na eklenmesi istenen maddelerle ilgili imza kampanyası dün Başkan Aygün tarafından başlatıldı. Aygün, kampanyanın tanıtıldığı basın toplantısında yaptığı konuşmada, kuş gribini önlemek için hayvanların itlafının yapıldığını, ama kredi kartı gribini önlemek için 28 milyon kredi kartının itlaf edilmesinin mümkün olmadığını söyledi. ‘‘28 milyon kredi kartının itlafının yolu şu anda Meclis’te Sanayi ve Ticaret Komisyonu’nda bekleyen Kre Arjantin, Brezilya, Türkiye: Ekonomik Performans Türkiye 2000’li yıllara Arjantin ve Brezilya ile birlikte finansal kriz ve krizsonrası yapısal uyum programlarıyla girdi. Aslında iktisadi tarihçeleri 1960’lardan bu yana çok benzeşmesi nedeniyle sık sık karşılaştırılan bu üç ülke, söz konusu dönemde oldukça farklı politikalar uyguladı ve bu politikaların sonuçları da ciddi farklılıklar gösterdi. Türkiye ve Brezilya 2002 Kasım’ında iktidar değişikliği yaşadı. Brezilya’da sendika lideri Ignacio de Lula’nın İşçi Partisi, Türkiye’de de muhafazakâr İslamcı AKP iktidar oldu. İşin ilginç yönü her iki ülkede de iktidar olan partilerin seçim öncesi propagandalarını ‘‘IMF programının eleştirisine’’ dayandırmaları ve kitleleri ‘‘IMF’ye muhalefet’’ ekseninde kucaklamaya çalışmaları idi. Ancak her iki ülkede de iktidar partileri, IMF’nin güdümündeki reel politikaya karşı duramayacak ve ‘‘farklı iktidarlar, tek siyaset’’ çizgisinde kendilerine dayatılan yapısal koşullandırmaları uygulama yoluna çekileceklerdir. Arjantin ise 2001 sonundaki kriz sonrasında ulusalcı bir sol kimliğe bürünerek Nestor Krichner’in başkanlığında IMF programı dışında arayışlara yöneldi ve iç talebe dayalı bir büyüme stratejisi benimsedi. 2005 sonuna gelindiğinde de Brezilya 15.5, Arjantin ise 9.5 milyar dolar tutan IMF borçlarını kapatarak daha bağımsız bir politika izlemeye yöneleceklerini ilan ettiler. Türkiye ise yeni bir 3 yıllık standby imzalayarak ekonomisini 2008’e kadar IMF denetimine teslim etmeyi yeğledi. 2006 başında üç farklı yapısal uyum sürecinden geçen bu üç ülkeyi makro ekonomik göstergeleri bakımından karşılaştırmanın öğretici olacağı kanısındayım. Bu amaçla bugünkü yazımda söz konusu ülkelerin ekonomik performanslarını sunmayı amaçlamaktayım. Bu ülkelerdeki makro ekonomik fiyatların seyrini ise önümüzdeki hafta ele almayı planlıyorum. Büyüme: Milli gelirin yıllık reel artış hızı bakımından en geride kalan ülkenin Brezilya olduğu, Türkiye’nin de dalgalı bir büyüme patikası izlediği görülmektedir. Türkiye 2004’teki çok hızlı büyümesinin ardından önce göreceli bir yavaşlama içine girmiş, ancak 2005’in üçüncü çeyrek dönemi itibarıyla tekrardan yüksek bir büyüme hızı yakalamıştır. Arjantin ise 2000 ve 2001’deki şiddetli daralmanın ardından yüzde 8 civarında bir büyüme temposu yakalamıştır. TÜKETİCİLER BİRLİĞİ: Katile af, kredi kartına laf ADANA (Cumhuriyet Bürosu) Tüketiciler Birliği Adana Şube Başkanı Dr. Ramazan Yıldız, TBMM’de görüşülmekte olan ‘‘Kredi Kartları Yasa Tasarısı’’nın mevcut borçlara ödeme kolaylığı getirmekten uzak bir içeriğe sahip olduğunu söyledi. Yıldız, ‘‘Katile, hırsıza af, kredi kartına laf. Olmaz böyle şey. Çıkacak yasada yer almayan mevcut borçlar toplumun üzerinde karabasan gibidir. Mevcut borçlara ödeme kolaylığının getirilmesi kaçınılmaz bir sorun olarak önümüzde duramaz’’ dedi. Yasa tasarısına karşı imza kampanyası başlatan Yıldız, kredi kartlarına uygulanacak faize sınır getirilmemesini ve halen 1.3 katrilyona ulaşan kredi kartı borçlarının tasfiyesini içermemiş olmasını eleştirdi. Ankara Ticaret Odası Başkanı Sinan Aygün, ‘Kredi kartı aşısı, 550 milletvekilinin elinde’ dedi. (AA) di Kartı Tasarısı’dır’’ diyen Aygün, ‘‘28 milyon tane tavuk yakalanacağına, 550 tane milletvekili önerisi alınarak, kredi kartı gribi önlebilir’’ dedi. Takipteki kredi kartı sayısının 709 bin 72, ödenmeyen borç miktarının 1.4 katrilyon olduğunu anla tan Aygün, seneye bu rakamın 4.55 katrilyon, mağdur sayısının da 11.5 milyon civarında olacağının tahmin edildiğini söyledi. ‘‘Kredi kartı aşısını’’ beklemeye gerek olmadığını ifade eden Aygün, kredi kartı gribi aşısının Sanayi ve Ticaret Komisyonu ile 550 millet vekilinde olduğunu bildirdi. Şu anda ödenecek kredi kartı borcunun, yani virüse yakalanmak üzere olan borcun 16 katrilyon 551 trilyon lira, icra takibindeki borcun ise 1.4 katrilyon lira olduğunu belirten Aygün, ‘‘Bunlar da her an kuş giribine yakalanabilirler’’ dedi. İNTERNETTEN BAŞVURUN L AT İ N A M E R İ K A’ D A N AV R U PA’ YA D Ü N YA H A L K L A R I ‘ B A Ş K A B İ R D Ü N YA’ A R AY I Ş I N D A ( 4 ) İş Bankası 2500 kişi alacak Ekonomi Servisi Türkiye genelinde 875 şubesi ve 17 bin çalışanı olan Türkiye İş Bankası, 2006’da 2 bin 500 kişiyi daha işe alacak. 2005 yılını 17 bin kişilik çalışan kadrosuyla tamamlayan İş Bankası’nın, personel sayısının yüzde 11’lik artışla 2006’da 19 bin kişiyi aşması bekleniyor. İş Bankası’ndan yapılan açıklamada, personel arttırımının büyük oranda uzman, müfettiş, memur ve operasyon destek pozisyonlarında yoğunlaşacağı belirtildi. İş başvurusunda bulunmak isteyen ve üniversitelerin bankacılıkla ilgili dört yıllık bölümlerinden mezun olan adayların İş Bankası internet sitesindeki insan kaynakları sayfasından iş başvurusu formu doldurmaları yeterli olacak. Aranan niteliklere sahip olan başvuru sahipleri yine internet üzerinden sınava davet edilecekler. Avrupa ‘sosyal’i Fransa’ya emanet ÖZLEM YÜZAK Avrupa Anayasası’na karşı Fransızların ve bir ölçüde de Hollandalıların ‘‘hayır’’ oyu kıta genelinde son yılların en önemli sosyal hareketlerinden biri olarak yorumlanıyor. Çoktan şekillenmiş olan ‘‘liberal Avrupa’’ gerçeği ile Avrupa sözcüğünün Avrupalının kafasındaki anlamı arasındaki çizgide çatırdamaların başladığının işareti... ALMANYA: Almanya’da gerek istihdam politikaları gerekse öteki sosyal haklar, ‘‘ulusal ekonominin rekabet gücü’’ söylemi ve baskısı altında büyük oranda eridi gitti. Sendikaların gücü ile övünen Almanya’da sivil toplum artık fazla ses çıkaramıyor. Ülkede iki model çarpışıyor. Ucuz işçi, az gelir ve minimum sosyal haklar esasına dayalı Anglosakson modeli ile Avrupa sosyal modeli. İTALYA: İtalya’da sosyal hareketlerin odak naktalarını genellikle AB kurumları, Dünya Bankası ve IMF politikaları, NATO ve çokuluslu şirketlere tepkiler oluşturuyor. Tabii bunlara son yıllarda Silvio Berlusconi hükümetine karşı giderek artan tepkileri de eklemek gerek. İtalyanların ‘‘Başka bir dünya mümkün’’ hareketi aslında pek çok Avrupa ülkesine kıyasla önemli aşamalar kaydetti. 20022003 döneminde 18 kez, 20042005 döneminde ise 16 kez eylem yaptı. Berlusconi hükümeti ve uygulamakta olduğu politikalar bu hareketin eylemlerinin ana hedefini oluşturdu. Milli Gelir 2001 2002 2003 2004 2005 Yıllık Büyüme (%) Brezilya 1.3 1.9 0.5 4.9 3.2 Türkiye 7.6 7.4 5.8 9.9 7.4 Arjantin 4.4 10.8 8.7 8.2 8.5 YENİ MÜDÜR EBİK ? ‘Hayır’ oyları, çoktan şekillenmiş olan ‘‘liberal Avrupa’’ gerçeği ile Avrupa sözcüğünün Avrupalının kafasındaki anlamı arasındaki çizgide çatırdamaların başladığının işareti. FRANSA: Tüm Avrupa sosyal hareketleri içinde Fransa farklı bir konumda. Çünkü Fransa’da liberalizme karşı oluşan sosyal direnişi anlatabilmek için gerçekleştirilen bütün grev ve protestoları alt alta sıralamak bile yetmiyor. Ücretlilerin derin isyan içinde olduğunu anlamak için siyasi oyların ve sosyal mücadelelerin ortak sentezini yapmak gerek. 1995’te ülke genelindeki büyük sosyal hareket tüm dünyayı şaşırtmıştı; çünkü bu, zengin ülkeler arasında birinin ilk, büyük, genel antiliberal grevi idi. Etkileri büyük oldu. Alain Juppe hükümeti düştü, 1997 seçimlerinde onun yerini ‘‘ücret kaybı olmadan haftada 35 saat çalışmanın değiştirilmeyeceğini açıklayan’’ bir sol hükümet aldı. 2002 seçimlerinde Fransız aşırı sağının lideri Jean Marie Le Pen’in başkanlık seçimlerinde ikinci tura yükselmesini protesto için milyonlarca insan sokaklara döküldü. 2003 rakamları da il Dış Denge: Cari işlemler dengesi bakımından Brezilya 2004’e değin mütevazı sayılabilecek boyutlarda açık vermiş iken, 2004’ten başlayarak ciddi boyutlarda cari işlemler fazlası yaratan bir ekonomi görünümündedir. Arjantin’de de cari işlemler fazlası krizsonrası uyum prgramının tipik bir karakteristiğini oluşturmaktadır. Her iki ülkede de cari fazla, dış ticaret dengesinde yaratılan ihracat gelirlerine dayanmaktadır. Türkiye ise iktisadi büyümesini cari işlemler açığına dayandırarak sürdürmektedir. Cari İşlemler Dengesi / Milli Gelir (%) Arjantin Brezilya Türkiye 2001 1.5 4.0 2.4 2002 9.4 4.6 1.0 2003 6.1 1.7 3.4 2004 2.5 1.9 5.2 olonya uzun bir süreden beri sessizliğini koruyor, İngiltere’de tepkilerin önemli bir kısmı Blair hükümetinin Irak politikalarına yönelik, Rusya’da 2004’te oluşturulan Sosyal Dayanışma Konseyi (SOS) reform adı altında yürütülen sosyal tırpanlara karşı büyük bir güç birliği oluşturmaya başladı. AIG, Çin bölgesine Türk yönetici atadı İSTANBUL (AA) Dünyanın en büyük sigorta kuruluşlarından AIG, Çin Bölgesi Nakliyat Sigortaları Müdürlüğü’ne Türk yönetici atadı. AIG Sigorta’dan yapılan açıklamaya göre, 1997 yılından bu yana AIG Sigorta AŞ’de çalışan Kurt Ebik, ocak ayı itibarıyla AIG Çin Bölgesi Nakliyat Sigortaları Müdürlüğü’ne getirildi. ABD’de uluslararası ilişkiler ve uluslararası ticaret ekonomileri üzerine yükseköğrenim gören, iş yaşamına New York’ta Mobil Oil şirketinde başlayan Ebik, son olarak AIG MEMSAOrtadoğu, Akdeniz ve Güney Asya Bölgesi’nin Nakliyat Sigortaları Müdür Yardımcısı olarak görev yapıyordu. P ginç: 11 gün süren eğitimcilerin grevi, emeklilerin hakları için 1 Şubat23 Haziran arasında 140 gün sokaklarda gösteriler, 4 gün boyunca 2 milyon Fransızın sokağa dökülmesi, 1995 grevinin üzerinde sayıya ulaşıldığını gösteriyor. İNGİLTERE: İngiltere’de işler biraz daha farklı. İngiliz seçim sisteminin yeni ulusal siyasi bir gücün filizlenmesi için uygun koşulları sağlamaktan uzak olduğu vurgulanıyor. Dolayısıyla sosyal dire nişler de Fransa’da olduğu gibi güçlü olamıyor. Tüm bunlara karşın Irak’ta sürdürülen savaşa destek veren Blair hükümetine yönelik tepkiler, İngiltere tarihinin, sendikacılığın en canlı dönemlerini yaşadığı 1970’li yıllarından sonra en büyük tepkiler oldu. Şüphesiz yeni İşçi Partisi’nin politikaları sonucu sendikalı çalışan sayısı son yirmi yılda yüzde 50’den yüzde 25’e düştü. Bu da çalışan kesimi daha edilgen hale getirdi. POLONYA: Polonya halkı sosyal direniş açısından oldukça pasifize olmuş bir toplum. Bir partiye, sendikaya, sivil toplum örgütüne üye olan insan sayısı az. Toplumda hem siyasi yaşama hem de sosyal konulara ilgi zayıflamış durumda. Sosyal bilimciler bu durumu, yakın tarih içinde belli dönemlerde halkın umutlarının birden yükselip ardından büyük hayal kırıklıkları yaşamasına bağlıyorlar. Son 15 yıl içinde iktidara gelen hükümetler özelleştirmelerden tutun, sosyal bütçelerin tırpanlanmasına kadar liberal politikaların uygulayıcıları oldular. Ülke uzun süre IMF politikalarının etkisi altında yönetildi. RUSYA: Rusya da son yıllara kadar sosyal direnişlerin oldukça zayıf olduğu bir ülke oldu. Ancak Mart 2004’te Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in yeniden seçilmesi ile yeni bir dönem başladı. Çünkü Rusya parlamentosunun alt kanadı Duma’da çoğunluğu ele geçiren iktidar partisi, peş peşe en liberal politikaları uygulamaya soktu. Sosyal yardımların tırpanlanması ve reformların gerçekleştirilebilmesi için hazırlanan yasa tasarıları blok halinde, oldubittiye getirilerek geçirildi. Bunlar toplumda olumsuz tepkiler oluşmasına yol açtı. Sosyal direniş hareketleri küçük çaplı olarak önce sendikalarda başladı, ancak cılız kaldı. 2004’te alternatif sendikaların olaya el atmasıyla sosyal bir koalisyon oluşturuldu: Sosyal Dayanışma Konseyi (SOS). Bu koalisyon, reform adı altında yürütülen sosyal tırpanlara karşı büyük bir güç birliği oluşturmaya başladı; bölgesel sendika federasyonları, araştırmacı ve eğitimcilerin sendikaları, çevreci örgütler, gençlik örgütleri ve insan hakları örgütleri gayretli bir şekilde çalışmalarına başladılar. BİTTİ İşsizlik: Brezilya ve Türkiye’nin 2001 sonrasında sıçrama gösteren açık işsizlik olgusu karşısında anlamlı bir başarı gösteremediği görülmektedir. Arjantin’de ise işsizlik oranı 2002’de yüzde 20’ye değin yükselmiş olmasına karşın kriz sonrasında hızla gerilemiş ve 2005’in üçüncü çeyreğinde yüzde 11 düzeyine inmiştir. Arjantin kriz sonrasında neredeyse yarı yarıya indirmeyi başardığı işsizlikle mücadelesini, öncelikle iç talebin uyardığı ve istihdam teşviklerine dayalı bir kamu istihdam programı (Plan Jefas y Jefes de Hogar Desocupados) çerçevesinde yürütmüştür. Türkiye’de ise işsizlik sorunu ‘‘üretkenliğe dayalı büyüme’’ söylemi ile göz ardı edilmiş gözükmektedir. 2001 2002 2003 2004 2005 İşsizlik Oranı (%) Arjantin Brezilya 17.4 6.2 19.7 11.7 17.3 12.3 13.8 11.5 11.1 10.3 Türkiye 8.5 10.3 10.5 10.3 9.7 Burada sözü edilen ekonomik gelişmelerin nihai olarak ne tür iktisat politikalarına ve hangi makro ekonomik fiyatlama mekanizmalarına dayandığını önümüzdeki hafta tartışmaya çalışacağım. THY, LJUBLJANA SEFERİNE BAŞLADI Türk Hava Yolları’nın (THY) Slovenya’nın başkenti Ljubljana’ya tarifeli uçak seferleri başladı. Atatürk Havalimanı’ndan gerçekleşen ilk tanıtım uçuşuna, milletvekili ve THY yetkililerinin de aralarında bulunduğu 54 kişi katıldı. Pazartesi, çarşamba ve cumartesi günleri Airbus 320 uçak tipiyle yapılacak seferlerin gidişdönüş bilet ücretleri, ekonomik sınıfta 149 dolarla 399 dolar arasında değişirken business classta 605 dolar (vergiler hariç) olarak belirlendi. THY Genel Müdür Yardımcısı Halil Tokel, Ljubljana’da yaptığı açıklamada, ‘‘Türkiye’nin son yıllarda artan ihracat gelirlerine ve yurtdışı faaliyetlerine, açacağımız yeni hatlarla yardımcı olmak istiyoruz’’ dedi. TURKCELL 28 MİLYON ABONEYE ULAŞTI Turkcell’den İMKB’ye gönderilen açıklamada, geçen yıl abone sayısının yüzde 19 oranında artarak 27.9 milyona ulaştığı bildirildi. Abonelerin 5.4 milyonu faturalı, 22.5 milyonu da ön ödemeli. 2005 yılındaki toplam 1 milyon 157 bin abonenin yüzde 10’u faturalı, yüzde 90’ı ise ön ödemeli. Turkcell’in abone kayıp oranı ise yüzde 9.1’den yüzde 10.1’e çıktı. Öte yandan, uluslararası derecelendirme kuruluşu Standart and Poor’s, Turkcell’in, döviz cinsinden uzun vadeli kredi notunu B’den B+’ya yükseltti. TÜZMEN: UKRAYNA İLE İŞBİRLİĞİ ŞART Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen enerji bağımlısı ülkeler olarak Ukrayna ve Türkiye’nin bu konuda beraberce hareket etme zorunluluğu bulunduğunu bildirdi. Ukrayna Parlamentolar Arası Dostluk Grubu heyetini kabul eden Tüzmen, Ukrayna Devlet Başkanı Viktor Yuşçenko’nun Türkiye’ye yaptığı ziyaretin arkasından iki ülke arasında yeni bir dönemin başladığını, özellikle Karadeniz’i serbest ticaret alanı haline getirme konusunda tam bir fikir birliğine varıldığını belirtti. Tüzmen, enerji konusunda da ‘‘Bu, aslında bizim gibi ülkelerin enerji bağımlılığı konusunda ne kadar hassas olduğunun bir göstergesi de oluyor. Bu konuda da diğer konularda olduğu gibi beraberce hareket etme zorunluluğumuz olduğunu görüyoruz’’ dedi. CUMHURİYET 13 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle