10 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
16 OCAK 2006 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA KÜLTÜR kultur?cumhuriyet.com.tr HAYATIN ÖTE YAKASI FERİDUN ANDAÇ 15 Bir tren yolculuğundan Trenle yolculuk için yönümü ne zaman Haydarpaşa’ya dönsem, babamın upuzun boyu, briyantinli saçları, kruvaze takım elbisesi, beyaz gömleği, kravatı, mendili, fötr şapkası, parıltısı gözünüzü alan mokasen ayakkabıları, kol düğmeleri, yüzünün gülümseyen ışıltılı hali gelir gözümün önüne. Biz, karatrenle üç gün üç gece sürdürdüğümüz Erzurumİstanbul yolculuğunun son durağı Haydarpaşa’ya ulaşmışız. Gözlerimiz, bizden önce gelip kente yerleşen babamın bizi karşılama sevincinin arayışında. Zamanını hiç sektirmeden çıkıyor karşımıza o kalabalığın arasından. Yıl: 1957. Üç yaşındayım. Onun silueti belleğimde silinmeyen bir fotoğraf karesi gibi iz bırakmış. İstanbul dendi mi, önce Haydarpaşa buluşması gelir aklıma. Sonra trenlerin ayıran, buluşturan, savuran, koparan, çekip götüren derin hüznü ile sevinci... Kentte, bir zamanlar, tren yollarının gözleyicisiydim. Mutlaka birileri gelir, birileri giderdi. Eğer bu halamsa, İstanbul’un kokularını, renklerini taşırdı bize. Ansızın çıkıp gelen dayımsa, o meşin bavulunda dünyanın kitabını/yazarını getirir koyardı önümüze. Günlerce bavul ile dayım arasında gider gelirdim. Trenlerin hayatımızı bu denli kuşatmış olduğunu, sınırlarımı zorlayıp o kentten kopmaya karar verdiğim gün anlamıştım. Çünkü, çocukluk kentimi bir karatrenle terk etmiş, o kente küsmüştüm. Uzunca süre de dönmemiştim. Nice yıl sonra ilk dönüşüm trenle olmuştu. Derin bir özlem, hayatın sarsıcı güzelliğine bağlanmanın sevinci vardı bir yanımda, diğerinde ise bir o kadar hüzün... Tren yolculuğunun büyüsü Okumuşoğlu’nun sergisi Dirimart’ta Kültür Servisi Dirimart Sanat Galerisi, 17 Ocak5 Şubat tarihleri arasında Argun Okumuşoğlu’nun kişisel resim sergisine ev sahipliği yapıyor. Sanat eğitimini 1982’de Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Resim Bölümü Özdemir Altan Atölyesi’nde tamamlayan sanatçı, ilk kişisel sergisini 1987’de İstanbul’da açtı. Bugüne kadar 13 kişisel sergi açan sanatçı, yapıtlarında Anadolu figürlerinden, dünya sanat tarihi ve kültürümüzdeki çoksesliliğe göndermeler yaparak evrensel bir dil yakalamak istiyor. Sanatçı, resim ve heykel çalışmalarını İstanbul’da sürdürmekte. (0 212 291 34 34) Büyük Ödül Susan Gunn’a ? LONDRA (BBC) Ressam Susan Gunn 22 ülkeden 30 aday sanatçı arasından birinci seçilerek Uluslararası Sovereign Sanat Ödülü’nde 25 bin Avro’luk ödülün sahibi oldu. 300’den fazla Avrupalı sanatçı yarışmaya katılmıştı. ‘‘Bu benim için başlangıç, henüz bir galeri tarafından sanat dünyasında temsil edilmemiştim, bundan sonraki adımım bu olacak’’ diyen Gunn, güzel sanatlar okuluna altı yıl önce gitmişti. ‘‘Aday listesinde olmak bile beni çok mutlu etmişti, bu bile benim için bir ödüldü’’ diyen Gunn’ın ödül alan büyük boy yapıtı ‘Specto Spectus I & II’ adını taşıyor. Bu ödüller, Sovereign Art Foundation/Sovereign Sanat Fonu tarafından Avrupa’da çağdaş sanatçılara destek vermek amacıyla düzenleniyor. OKUMA/ DİNLEME ÖNERİLERİ * Reşat Nuri Güntekin; Anadolu Notları, İnkılap Kit., 287 s. * Nasırı Husrev; Sefername, Çev.: Abdülvehhab Tarzi, 1994, MEB Yay., 262 s. * Ümit Sarıaslan; Demir Ağlarından Örümcek Ağlarına, 2004, Otopsi Yay., 332 s. * Mehmet Aycı; Serkisof Ahbabım Olur, 2005, Elips Yay., 86 s. * Henri Laborit; İnsan ve Kent, Çev.: Bertan Onaran, 1990, Payel Yay., 190 s. * Atatürk’le Bir Tren Yolculuğu; Atatürk’ün yurt gezilerinde trende dinlediği taş plaklardan seçmeler. STR Film Yapımcılığı, 2005. * Semahat Özdenses; Türk Müziği Koleksiyonu: 3, AS Yapım, 2005. * Albinoni/Pachebel; Adagio/Canon, Teldec Classics. BELLEK KUTUSU ‘‘Gazi Mustafa Kemal Atatürk uçakla yolculuk etmedi. Çıktığı sayısız yurt gezisini gemi, çoğu zaman trenle gerçekleştirdi. Tren en çok kullanılan taşıttı. Özel vagonda saatler, günler boyu süren yolculuklar yapmıştı. Elinizde bulunan musiki albümü; işte bu yolculuklar sırasında ‘Beyaz Tren’de çalınan plaklardan derlenerek hazırlandı. Özel kutuları içinde Ankara TCDD Müzesi’nde korunan plaklar, Alman yapımı özel vagonda ‘başköşede’ yer alan ‘elektrikli gramofonda’ çalınarak (radyosu da olan, o dönem için hayli ileri sayılabilecek bir müzik seti) yolculukları boyunca Atatürk’e eşlik etmişti. Ve bu plakların sayısı 65 kadardır, bir başka deyişle 130 şarkıdır (eser).’’ Cemal Ünlü Biz Doğu insanları, tutkunun uçlarında gidip geldiğimizden olacak; neredeyse, bir treni, o vagonların art arda sıralanışını, birbirine açılan kompartımanların içe dönüklüğünü görünce iki gözü iki çeşme olma halini kendimize yakıştırarak buğulu gözlerle belleğin labirentlerinde gezinmeye çıkarız. Öyle yabansı bir duygu da değildir bu, sevgili okurum. Trenlerle yolculuğun büyüsüne bir kapılın, onunla gelen ayrılığı, buluşmayı bir yaşayın... Görürsünüz sonra, demiyorum... Bir gün yolunuzu trenlerle yolculuğa düşürün, kendinizi önceden buna hazırlayarak bir Doğu yolculuğuna çıkın derim... Geçen yılın son günlerinde öyle yaptım ben de. O dayanılmaz sıla özlemi gelip aldı beni, çekip götürdü çocukluk kentime. İki gün, bir gece Doğu Ekspresi’yle yolculuğa çıktım. Yanımda kitaplarım, CD çalarım, dinlemek istediğim müziklerin CD’leri, fotoğraf makinelerim, defterlerim, kalemlerim vardı. Kendimi bir anda sonsuz bir yolculuğun içinde bulmuştum. Yataklı vagonda yerimi alırken, küçük masa örtümü çıkarıp açılıp kapanan masaya yaymış, kompartımanın camının isini silmiş, rayların akıp giden takırtısına bırakmıştım kendimi. Demiryoluyla yolculuk demek, benim için yurdumun renklerini, insanlarını, coğrafyasını bir baştan bir başa tanımak demekti. Kondüktörün sıcak, güven veren bakışları, restoranın si Ayşe Tütüncü Üçlüsü konseri ? Kültür Servisi Caz sanatçısı Ayşe Tütüncü ve Üçlüsü, bugün saat 20.30’da Oyun Atölyesi’nde dinleyici karşısına çıkacak. Piyanoda Tütüncü, Yahya Dai (soprano saksofon, tenor saksofon), Oğuz Büyükberber (bas klarinet, Si b klarinet) bu konserde son çıkan albümlerinden parçaları seslendirecek. Topluluğun geçen günlerde yayımlanan yeni albümü ‘Panayır’ adını taşıyor. (0 212 243 85 06) zi çağıran hali, insanların, onca yoksunluğa karşın işlerini özenle yapma çabası... Dilimde bir türkü: ‘‘Giden ay tutulur mu, Bala tuz katılır mı, Şu uzun gecelerde, Yâr sensiz yatılır mı...’’ Sonra, araya Semahat Özdenses’ten bir şarkı giriyor: ‘‘Yalnız bırakıp gitme bu akşam yine erken, Öksüz sanırım kendimi ben sensiz içerken.’’ Ezgilerin getirdiği hüznün kapısını aralamışken, Mustafa Kemal’in trenle yaptığı yurt gezilerinde dinlediği taş plakların kayıtlarının yer aldığı seçmeleri dinlemeye koyuluyorum. Bir Rumeli türküsünün getirdiği hüznü, o daracık mekâna sığdırmanın olanağı yok: ‘‘Dağlar dağlar, viran dağlar Yüzüm güler, kalbim ağlar Yüreğime kan damlar Min olaydı, min olaydı O senin pamuk ellerin.’’ Raci Alkır’ın sesinden bir Tatyan havasını dinlemek yolculuğumun karla boranla süren sessizliğine iz bırakıyor: ‘‘Dün gece yâr hanesinde yastığım bir taş idi Altım çamur üstüm yağmur yine gönlüm hoş idi.’’ Bir an o sözlerin derin kederinden kopup, Bach’a, Haçaturyan’a, Çaykovski’ye bırakıyorum kendimi. Okumanın, yazmanın vakti gelip çatıyor. Çıktığım yolculukta trenle gelen her görüntü, durduğumuz her istasyon, kıvrıla kıvrıla geçip gittiğimiz dağların enginlikleri arasından ağıp gelen gün bizi zirveye taşıyordu. Deni zi arkamızda bırakmış, 1800 metrelik bir zirveye tırmanmıştık hiç farkında olmadan. Demiryolunun getirdiği dinginlikte zamanın duran bir anının tanığı gibiydiniz. Doğrusu benim bu yolculuğumun varış yeri olan Erzurum’daki günlerim trenle gitmenin, yolculuğu anlamlı kılmanın duygusal yanını daha da ortaya çıkarıyordu. Yol boyunca trende yazmaya yöneldiğim ‘Yedi Cihan Kenti’ anlatısını tren yolculuğum öylesine biçimlendirmişti ki gitmek, kavuşmak, bellek labirentlerinde gezinmek, anımsamak, kopmak, beklemek, savrulmak gibi kavramların uzun bir yolculukta ne anlam içereceğini gösteriyordu bir bir... Yazmak/okumak, eğer uzun, içsel bir yolculuksa, trenlerle yolculuk bunun hangi katmanlarla oluşarak bizi biçimlediğini güzelce gösteriyor. Bunu bir denemenizi salık veririm sevgili okurum. İzmit’e ‘Kültür Tepesi’ ? İZMİT (AA) İzmit’te Sultan ‘Abdülaziz’in Av Köşkü’ olarak bilinen Kasrı Humayun ile Redif Dairesi ve tarihi savcılık binasının yer aldığı bölgenin, ‘Kültür Tepesi’ olarak düzenleneceği bildirildi. Kocaeli Valiliği’nce yayımlanan Kocaeli Dergisi’nden derlenen bilgilere göre, Redif Dairesi ‘Atatürk Müzesi’ ve ‘Askeri Müze’ olarak halkın hizmetine sunulacak. Kasrı Humayun, ilk kez IV . Murat döneminde ahşap temeller üzerine inşa ettirildi. Depremler ve yangın sonucu yıkılan saray, Sultan Abdülaziz döneminde (18611876) Karabet Amira Balyan başkanlığında yeniden inşa edildi. Atatürk, büyük zaferden sonra 16 Ocak 1923’te, İstanbul gazetelerinin başyazarlarıyla Av Köşkü’nde basın toplantısı düzenledi. Çeşitli süreçlerin sonunda 2004 yılında 530 bin YTL ’ye restorasyonu yapılan sarayın müştemilatında ise bu çalışmalar henüz tamamlanmadı. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın sanat kurumlarına yaklaşımı tepki çekiyor Devlet Tiyatroları’nda karmaşa ESRA YAZDIÇ ANKARA Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın geçen yaz Lemi Bilgin’in yerine atadığı Devlet Tiyatroları (DT) Genel Müdürü Mine Acar, bu görevini ‘‘vekâleten’’ sürdürüyor. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in, Acar’ın asaleten atanmasını veto etmesi tepkileri yeniden kuruma yöneltti. Acar, göreve gelmelerinden bu yana DT sahnelerinin yüzde yüz doluluk oranına ulaştığını dile getirdi. Eski DT Genel Müdürü Lemi Bilgin, tiyatroda politikasızlık yaşandığını savundu. Yüzde 100 doluluk oranı kökenli olduğuna işaret eden Acar, bunun yadırganacak bir şey olmadığını söyledi. Şu anda DT Yasası’nda bir karmaşa olmadığını da ifade eden Acar, Lemi Bilgin döneminde açıklanan projelerin izinden gitmediklerinin altını çizerek, 81 ilde tiyatro projesinin tamamen kendi dönemlerinde başlatıldığını söyledi. DT’ye hükümetten, ne idari ne de sanatsal konularda bir müdahalenin olmadığını vurgulayan Acar, kurumun özerk yapısının korunduğu görüşünü savundu. DT’nin yıllardır süregelen repertuvar litikasından bahsedilemeyeceğini söyleyen eski genel müdür, bakanlığın bütün sanat camiasını karşısına alan bir yol izlemekte olduğuna işaret etti. Bilgin’in görevden alınma sürecinde Genel Müdür Yardımcılığı’ndan ayrılan Devlet Tiyatroları Opera ve Balesi Çalışanları Yardımlaşma Vakfı (TOBAV) Genel Başkanı Tamer Levent, 20042005 tiyatro sezonundaki kaliteyi bugün görmenin mümkün olmadığını söyledi. Bir önceki dönemin oturmuş mekanizmasının, idari anlayışının da oturmuş oldu türüyle oyunlar sahneye koyabilirsiniz. O zaman seyirci kitlenizi ikiye katlar, hatta bir ay önceden bilet satışlarını durdurursunuz. Tabii bu sizin başarı anlayışınızla bağlantılıdır’’ şeklinde konuştu. ‘İstifa çağrısı’ Rembrant’ın tablosu müzayedede ? AMSTERDAM (AFP) Rembrandt’ın ‘St James’ portresinin fiyatının mart ayında yapılacak müzayedede 40 milyon Avro’ya kadar yükselebileceği açıklandı. Açık arttırma, 10 19 Mart tarihleri arasında Tefaf Sanat Fuarı’nda yapılacak. 65 yıldan bu yana halka açık bir alanda sergilenmeyen ve özel bir koleksiyonda yer alan yapıtın eksperlere göre fiyatının belirlenmesinde Raphael’in ‘Madonna and Child’ı ölçü alınabilir. Fuar yetkilileri, bu yıl 400. doğum yıldönümü kutlanan Rembrandt’ın bu yapıtının anavatanı Hollanda’ya dönmesi durumunda memnun olacaklarını açıkladılar. Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü’ne yapılan atamanın ardından tartışmalar sürüyor. DT Genel Müdürvekili Acar, atanması ve yapılan çalışmalara ilişkin yaptığı değerlendirmede, ‘‘Cumhurbaşkanı kararnamemi sadece ‘uygun değildir’ gerekçesiyle iade etti. Ancak bize herhangi bir hukuksal gerekçe bildirilmediği için Sayın Atilla Koç’un talimatıyla 5 aydır sürdürdüğüm görevime devam ediyorum’’ dedi. Göreve geldiği günden bu yana DT’ye bağlı sahnelerin yüzde 100 doluluk oranına ulaştığını belirten Acar, atanmasıyla birlikte bir kaos yaşandığını söyleyerek, DT’den ayrılanların yalnızca idari kadrolardan olduğuna dikkat çekti. Dünyadaki tiyatrolara bakıldığında yüzde 70’inin başındaki genel müdürlerin dramaturg ? Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın geçen yaz Lemi Bilgin’in yerine atadığı Devlet Tiyatroları (DT) Genel Müdürü Mine Acar, bu görevini ‘‘vekâleten’’ sürdürüyor. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in, Acar’ın asaleten atanmasını veto etmesi tepkileri yeniden kuruma yöneltti. çizgisinin dışına çıkmadıklarını belirten vekil, ‘‘Kültür Bakanlığı’nın ve DT’nin kültüre ve sanata bakış politikası yıllardır neyse biz de aynı yapıyı muhafaza ediyoruz’’ dedi. DT’den geçen yaz olaylı bir şekilde ayrılan eski Genel Müdür Lemi Bilgin ise yaptığı değerlendirmede; yeni yönetimle ilgili değerlendirmenin gelecek sezonda yapılacağını söyledi. Türkiye’de tiyatro sanatına büyük bir darbe vurulduğunu belirten Bilgin, ‘‘Bu yanlış düzen bir an önce düzeltilmelidir’’ diye konuştu. Kültür Bakanlığı’nın olmayan kültür poğunu dile getiren Levent, ‘‘DT’de eski bir anlayış vardır, o da belli zaman dilimlerinde genel müdürü devirerek yerine geçme anlayışıdır. Bunun sebebi, genel müdürü belirlemede belli kriterlerin oluşmamış olmasıdır’’ dedi. Bugün uygulanan tutum devam ederse DT’den bahsetmenin mümkün olmayacağını savunan TOBAV Başkanı, ‘‘Sanırım tiyatronun varlığı bazı kesimleri rahatsız ediyor’’ diye konuştu. Mine Acar’ın tüm oyunlarıın yüzde 100 doluluk oranıyla oynandığı açıklamasını da eleştiren Levent, ‘‘Ortalamanın altında, televole kül Devlet Tiyatroları Sanatçıları Derneği (DETİS) Başkanı Mehmet Ege ise yeni dönem ile birlikte DT’nin idari ve sanatsal işleyişinde pek çok kaybın yaşandığını ve bu kayıpların en büyüğünün de sahnelenen oyunların nitelikleri açısından olduğunu ifade etti. Kültür Bakanlığı’nın kültür politikasını değerlendiren Ege, ‘‘Bakanlık, bağlı olduğu hükümet doğrultusunda Cumhuriyet ilkeleriyle çatışmaya düşebilecek bir yaklaşım izlemektedir’’ görüşünü dile getirdi. DETİS Genel Başkanı Mehmet Ege, Acar’a şu çağrıda bulundu: ‘‘Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in kararnamenizi imzalamaması üzerine ortaya çıkan durum dolayısıyla, sizin yasaya aykırı olarak getirildiğiniz DT koltuğunu bir an önce boşaltmanız gerekmektedir. Kurumun geleceği adına bu gereklidir. Eğer, Sayın Kültür ve Turizm Bakanı’nın ‘Biz kendisine sahip çıkıyoruz’ açıklamasının arkasına sığınarak görevinize devam edecekseniz, bu durumda DT’nin değil Kültür Bakanı’nın genel müdürü olursunuz.’’ Mine Acar ÖĞRENCİ SEÇME VE YERLEŞTİRME MERKEZİ’NDEN DUYURU 1 Eylül 2000 tarih ve 24157 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Doçentlik Sınav Yönetmeliği’nin 5. maddesi uyarınca, doçent adaylarının Üniversitelerarası Kurul Yabancı Dil Sınavı’na (ÜDS) girmeleri gerekmektedir. Bu sınav ile ilgili bazı bilgiler aşağıdadır: 1. ÜDS, Alman, Fransız ve İngiliz dillerinde, fen bilimleri, sağlık bilimleri ve sosyal bilimler olmak üzere üç ayrı alanda, yılda iki kez Mart ve Ekim aylarında; Adana, Ankara, Antalya, Bursa, Diyarbakır, Erzurum, Eskişehir, İstanbul, İzmir, Konya, Malatya, Samsun, Sivas, Trabzon ve Van illeri ile Lefkoşa’da, merkezi olarak Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) tarafından yapılacaktır. 2. 2006 ÜDS’nin ilk uygulanma tarihi 26 Mart 2006’dır. Başvurular 23 Ocak 1 Şubat 2006 tarihleri arasında üniversite rektörlüklerine yapılacaktır. 3. ÜDS’de 100 üzerinden 65 veya daha fazla puan alan doçent adayları başarılı olacaklardır. 4. Yabancı dil koşulunu karşılamak için, doktora ve sanatta yeterlik sınavına girecek adayların da ÜDS’ye girmeleri ve 100 üzerinden 50 veya daha fazla puan almaları gerekmektedir. 5. Üniversitelerarası Kurul’un 27.04.2003 tarihli toplantısında; Lisansüstü Eğitim ve Öğretim Yönetmeliği’nin 21 ve 29. maddelerine göre doktora ve Sanatta Yeterlik sınavlarında ÜDS ile birlikte, KPDS sınavının da kabulüne, doktora yeterlik sınavına girebilmek veya sanatta yeterlik çalışmasını sonuçlandırabilmek için ÜDS veya KPDS sınavlarından herhangi birinden en az elli (50) puan alınması gerektiğine karar verilmiştir. 6. ÜDS sonuçları yüksek lisans programlarına giriş için de kullanılabileceğinden, lisans programı mezunu ile lisans programlarının son sınıfında veya son sınıftan bir önceki sınıfta okuyan öğrenciler de bu sınava girebileceklerdir. Ancak bu öğrencilerin ilgili üniversiteden yüksek lisans programları için ÜDS sınav sonuçlarının kullanılıp kullanılamayacağını öğrenmeleri gerekmektedir. ÖSYM BAŞKANLIĞI Basın: 1220 DOÇENT, DOKTORA ve YÜKSEK LİSANS ADAYLARININ DİKKATİNE CUMHURİYET 15 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle