23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
11 OCAK 2006 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ ekonomi?cumhuriyet.com.tr Tavukçuluk sektörünün başına gelen pişmiş tavuğun başına gelmezken üreticiler isyanda: 13 EKONOMİ POLİTİK ERİNÇ YELDAN Bayram gelmiş neyime! NECDET ÇALIŞKAN Doğrudan Yabancı Sermayeyi Çekmek Dünya Bankası verilerine göre gelişmekte olan ülkelere ulaşan doğrudan yabancı sermaye (DYS) miktarı 2004 yılında 165 milyar dolardır. Bunun yaklaşık 50 milyarını Çin tek başına elde etmekte; Brezilya ve Meksika ile birlikte üç ülkenin çekmekte olduğu DYS, gelişmekte olan ülkelere giden toplamın yarısını aşmaktadır. Türkiye uzun yıllardan bu yana DYS elde edememekten şikâyet etmektedir. Türkiye’nin tasarruf miktarının düşük olmasından hareketle, yabancı sermaye yatırımlarının ileri teknoloji getireceği, istihdamı arttıracağı ve çağdaş kurumsallaşma sağlayacağı beklentisiyle ‘‘Çin’e gitmekte olan DYS’nin hiç olmazsa birazını çekebilsek’’ öykünmeleri sık sık duyulan bir özlemi ifade etmektedir. Bu konuda bugüne değin süregelen ‘‘başarısızlığımız’’ ise ‘‘Türkiye üzerine düşeni yapmıyor’’ şikâyetleri ile açıklanmaktadır. ??? Daha fazla DYS elde etmek için gerekli iktisadi ve kurumsal altyapının arasında en önemlilerinden birisinin ‘Serbest Ticaret Bölgeleri’nin (STB) kurulması olduğu bilinmektedir. STB’ler ulusötesi şirketleri çekmek için vergiden muafiyet, kâr transferleri üzerine sınırlamaların kaldırılması, teşvikli kredi, bedelsiz arazi tahsisi ve işgücünün ucuzluğu gibi özendirici öğeler içermektedir. Bu tür STB’lerin tipik bir tanesini Naomi Klein, Türkçeye de çevrilmiş bulunan, No Logo (Markaya Hayır) adlı kitabında yakından tanıtmaktadır. Klein’in Filipinler’de başkent Manila’nın 150 km. güneyinde bulunan Cavite adlı STB’deki çalışma koşullarına ilişkin gözlemleri, kapitalizmin 19. yüzyıl ilkel birikim koşullarını aratmaktadır. Penceresiz, havalandırmasız, çoğunlukla plastik ya da alüminyum kaplı yan yana barakalardan inşa edilmiş ve her birinin kendi özel güvenlik sistemi bulunan 207 atölyeden oluşan Cavite STB’sinde 50 bine yakın işçi çalışmaktadır. Çalışanlarının çoğunu genç kadın ya da çocukların oluşturduğu Cavite’de iş günü iş yoğunluğuna bağlı olarak sabah 7’den gece 10’a kadar sürmekte; işçiler sık sık gece yarısı 2’ye kadar fazla mesaiye zorlanmaktadır. Klein, işçilerin çoğunlukla uykulu ve yorgun olduklarını ve günde yarım saatlik molalarını dahi uyuyarak değerlendirmekte olduğunu aktarmaktadır. Klein’in anlatımına göre Cavite STB’sinin koşullarını özetleyen en iyi sözcük ‘‘korku’’dur. İşçiler ‘‘işlerini kaybetmekten’’ korkmakta ve her türlü ücrete ve çalışma koşuluna razı olmakta; yerel taşeron sermaye ‘‘yabancıların iş getirmemesinden’’, Filipin devleti ise ‘‘yabancı sermaye şirketlerinin bölgeyi terk etmesinden ve Çin ile rekabet edememekten’’ korkmaktadır. Bu korku dünyasının sonucu ücretlerde, çalışma koşullarında ve vergi gelirlerinde ‘‘dibe doğru yarış’’ diye ifade edilen ve gelişmekte olan ülkelerin hangisinde yabancı sermaye için daha elverişli koşulların yaratılacağına dayanan acımasız bir rekabet ortaya çıkmaktadır. ??? Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) tahminlerine göre 2000 yılı itibarıyla dünyada en az 850 STB bulunmakta ve buralarda yaklaşık 27 milyon işçi çalışmaktadır. Dünya Ticaret Örgütü’nün tahminlerine göre STB’lerin ticaret hacmi yılda 200250 milyar dolar arasındadır. Klein’in vurgusuyla, yerleri ve adları ne olursa olsun, STB’lerdeki çalışma koşulları benzerlik içindedir: İş günleri uzun olup Sri Lanka’da 14 saat, Endonezya’da 12 saat, Güney Çin’de 16 saat ve Filipinler’de 12 saati aşmakta; çoklukla genç kadın ve çocuk emeği her türlü iş güvencesi ve sendikal haklardan uzak olarak çalıştırılmakta ve yabancı sermayeyi her ne pahasına olursa olsun bölgelerinde tutabilmek için her türlü fedakârlığa razı gözükmektedir. 1960’ların sonundan bu yana derinleşen bu olgu sonucunda ücretli emeğin ulusal gelirden aldığı pay da sürekli gerileme içine girmiştir. 1972 ile 1990 arasında ücretli emeğin ulusal gelirden aldığı pay, örneğin Şili’de yüzde 48’den yüzde 28’e, Arjantin’de yüzde 41’den yüzde 25’e; Meksika’da ise yüzde 38’den yüzde 27’ye geriletilmiş durumdadır. Ulusötesi şirketler için artık üretim maliyetleri bir ‘‘sorun’’ olmaktan çıkmış gözükmektedir. Klein’in değerlendirmelerine göre, ‘‘üretim’’den giderek kopan ulusötesi sermayenin yeni rekabeti ise ‘‘marka ve tasarım’’ alanındadır. Bu şartlar altında Türkiye’ye daha çok yabancı sermaye çekebilmenin koşulları açıktır: Stratejik kamu varlıklarımızı ‘‘özelleştirme’’ adı altında ulusötesi şirketlere pazarlamak ve küresel sermayeye ucuz işgücü ve olağan dışı mali teşvikler sunarak ‘‘dibe doğru yarışa’’ katılmak. Geçen yıl ekim ayında ortaya çıkan kuş gribi vakalarıyla büyük darbe yiyen tavukçuluk sektörü, ilk krizin etkilerini atlatamadan ikincisine yakalandı. 100 binin üzerinde kanatlı hayvan itlaf edilirken, 2005 Ekim ayının ortasında Türkiye’den kanatlı hayvan ithalatına yasak getiren Avrupa ülkeleri, geçen yıl aralık ayında tekrar ticarete başlanmasından sadece 3 hafta sonra tekrar ithalatı yasakladı. Türkiye’de toplam sayısı 150 milyon olan kanatlı hayvanların 300 bini aşkını bir haftada kuş gribi endişesiyle itlaf edildi. Maliye Bakanlığı 25 milyar YTL ’lik ek bir ödenek hazırlarken, açıkta kanatlı hayvan beslenmesinin önüne geçilmesi için çalışmalara başlandı. Kuş gribi yumurta üreticilerini de derinden etkiledi. Bu ayın başında 2.5 YTL ’den satılan yumurtanın viyolu bir haftada yüzde 70’e yakın değer kaybederek 1.5 YTL ’ye ? Bir haftada 100 binin üzerinde kanatlı itlaf edildi. Avrupa’dan 4 ayda 2 kez ithalat yasağı geldi. Sektörün günlük zararı 1 milyon doları buldu. kadar düştü. Sektörde faaliyet gösteren 5 bin civarındaki yumurta işletmecisinin destek bulamaması durumunda iflas ile karşı karşıya kalabileceği belirtiliyor. İstanbul Menkul Kıymetler Borsası’nda (İMKB) işlem gören Banvit ve Şeker Piliç’in hisseleri de kuş gribinden etkilendi. Şeker Piliç’in hisseleri 26 Ocak arasında yüzde 10.46 değer kaybederken; Banvit hisseleri yüzde 7.98 düştü. Sektör çıkış yolu arıyor İzmir Ticaret Odası (İZTO) Yönetim Kurulu Başkanı Ekrem Demirtaş, beyaz et satışlarında büyük düşüş yaşandığını belirterek sektöre krizi aşması için verilen ertele melerin uzatılması gerektiğini bildirdi. Yazılı açıklama yapan Demirtaş, risk olmamasına karşın vatandaşların duyduğu endişe nedeniyle beyaz et tüketiminde düşüş olmaya başladığını ve bunun bir süre daha devam edebileceğini belirtti. Beyaz et üreticileri ve ticareti yapanlara destek olunması gerektiğine işaret eden Demirtaş, açıklamada şunları kaydetti: ‘‘Yaşanan son talihsiz gelişmeler nedeniyle daha önce şubat ayına kadar ertelenen KDV, sigorta, muhtasar gibi ödemelerin 6 ay daha uzatılmasını istiyoruz. Yine beyaz et üreticilerinin kullandıkları elektrikte yüzde 50 oranında indirim yapılmalı. Bu konuda Bakanlıklar nezdinde girişimlerimize başlıyoruz.’’ Demirtaş, son krizler nedeniyle zor günler yaşayan sektörün tekrar toparlanması için uzun vadeli ve sıfıra yakın işletme kredisine de ihtiyaç olduğunu ve bu konuda da girişimlere başlayacaklarını ifade etti. 3 MİLYAR DOLARLIK CİRO Türkiye’de tarım kesiminin en güçlü sektörlerinden biri olan tavukçuluk ile geçimini sağlayan insan sayısı üretim, yem, ilaç, yan sanayi, nakliye, pazarlama ve satış aşamasında yer alanlarla birlikte 2 milyonu aşıyor. Sektörün yıllık cirosu 3 milyar doları bulurken; Türkiye’deki piliç üretimi son yıllarda ciddi artışlar göstermesine karşın, gelişmiş ülkelerdeki tüketimin yarısına ancak ulaşabiliyor. Kişi başına yılda tüketilen ortalama kanatlı et miktarları ABD’de 47 kilo, İngiltere’de 28 kilo, Fransa’da 26 kilo, İspanya’da 25 kilo iken, Türkiye’de bu rakam 13 kiloyu ancak bulabiliyor. Üreticiler hükümete tepkili Tüm Üretici Köylüler Sendikası (Tüm KöySen) kuş gribiyle ilgili yaşanan krizin devletin bugünkü zihniyetinin bir sonucu olduğunu belirtti. Genel Başkan Şevki Konur imzasıyla Tüm KöySen tarafından yapılan açıklamada, ‘‘Bir süre önce Manyas’ta bugünse Ağrı’dan başlayıp ülkenin her yanını saran kuş gribi, sanki kadermiş ve önlenemez bir sorun gibi yansıtılmaktadır. Bugün yaşananlar, ‘Devlet et mi üretirmiş’, ‘Devlet süt mü üretirmiş?’, ‘Devletin işi mi gübre üretmek?’ zihniyetinin bir sonucudur’’ denildi. Açıklamada, ‘‘250 milyon doz aşı kapasitesi bulunan ve kuş gribi dahil 17 çeşit kanatlı aşısı, 19 çeşit teşhis amaçlı aşı üreten bir enstitüyü kapatarak mazisi 110 yılı aşan aşı üretimimizi bir kalemde durdurmak ne anlama gelmektedir. Aşı üretim merkezini kapatarak geleceğimiz ilaç tekellerinin insafına bırakılıyor’’ denildi. Kanatlılara özgürlük uyarısı Ankara Ticaret Odası (ATO), AB’ye hazırlık sürecinin uygulamada sancılı ve uzun geçeceğini belirterek tavuk üreticilerine, AB’ye uyumda tavukların artık sadece kümeslerde değil serbest alanlarda da beslenmek zorunluluğu bulunduğunu hatırlattı. ATO’nun tarımda uyum çalışmasına göre çiftçiler, tarlaya tuvalet yapacak, sürüleri AB’ye göre güdecek, hayvanları değil mazotla diri diri itlaf etmek, dövemeyecek, ikaz etmek istiyorsa küçük elektro şoklar uygulayacak. Tavuk üreticilerinin AB’ye uyumda tavukları artık sadece kümeslerde değil, serbest alanlarda beslenmek zorunda kalacağı hatırlatılan çalışmada, ‘‘açıkta yemlenen tavukların erken kilo alıp vaktinden önce besili gözükemeyeceğini’’ belirtti. Çalışmada tavuk etinin ambalajsız satılamayacağı ve yumurtaların soğuk ortamda depolanıp satışa sunulacağı kaydediliyor. YUMURTACILIK HEP KRİZDE Sektörde yaklaşık 12 bin 652 adet broiler, 2 bin 805 adet de yumurta işletmesi bulunuyor. 1990’da 7.7 milyar adet olan yumurta üretimi, 1998’de 12 milyar adede çıkmasına karşın yıllardır süren fiyat dalgalanmaları ve ekonomik krizlerin etkisiyle günümüzde 8 milyar adede kadar geriledi. Yumurta fiyatlarının, kuş gribinin etkisiyle bir haftada yüzde 70’lere varan oranlarda düşmesi üreticilerine bir darbe daha vurdu. Türkiye’de 1500’e yakın tesiste günde yaklaşık 30 milyon adet yumurta üretilirken, 1998’de 177 adet olan kişi başına tüketim 2004’te 118 adede kadar geriledi. İhracatta Rusya, Ukrayna ve Balkanlar’da lider Hatay, dünyayla yarışıyor HATAY (AA) Antakya Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Ali Kavak, yöredeki işadamlarının girişimcilik ruhunun her geçen gün arttığını belirterek tarım, nakliyecilik, ambalaj, mobilya ve ayakkabı sektöründe yaptıkları kaliteli üretimle dünya devleriyle yarıştıklarını söyledi. Gelişmiş ülkelerin ihracatçılarının girmekte zorlandığı Rusya, Ukrayna ve Balkan ülkeleri pazarlarında en büyük payı Hataylı işadamlarının aldığını da belirten Kavak, ‘‘Bu ülkelerin sebze hallerine istihdam yaratıyor’’ dedi. Kavak, tarımın ülkenin yanı sıra bölge için de büyük önem taşıdığına, ülke nüfusunun üçte birinin tarımla uğraştığına işaret ederek ancak son yıllarda ? Antakya Ticaret ve Sanayi yanlış tarım politikaları nedeniyle Odası Başkanı Ali Kavak, sektörde daralma ve Hataylı işadamlarının tarım, sorunlar yaşandığına nakliye, ambalaj, mobilya ve da dikkat çekti. AB giriş sürecinde en ayakkabıda dünya devlerine çok zorlanılacak ‘kafa tuttuğunu’ söyledi. konunun tarım olacağını söyleyen ticaret gerçekleştiriyorlar. Kavak, ‘‘Tarımsal Ortadoğu’nun birçok üretimde planlama ve ülkesine işçi olarak giden koordinasyon hemşerilerimiz, daha gerçekleştirilemedi, üretici sonra memleketine kayıt sistemi sağlıklı dönerek yeni yatırımlarla değil’’ dedi. girdiğiniz zaman kendinizi Hatay’da hissedersiniz. İşadamlarımız bununla da yetinmeyip Ortadoğu ve özellikle son günlerde Sudan’da önemli ölçüde Turizm 2005’te rekor kırdı Ekonomi Servisi Turizm sektörü 2005 yılını 21 milyonun üzerinde rekor turistle kapattı. 2005 yılı OcakAralık döneminde Türkiye’yi ziyaret eden yabancı sayısı bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 20.6 oranında artarak son yılların en yüksek düzeyine erişti.Türkiye’ye 2005 yılının tamamında gelen yabancı ziyaretçi sayısı 21 milyon 122 bin 798 kişiye ulaştı. Bu rakam 2004 yılının tamamında 17 milyon 516 bin 908 kişi, 2003 yılında ise 14 milyon 29 bin 558 kişi olarak belirlenmişti. ozlem.yuzak@cumhuriyet.com.tr Zeytinyağında butik mağaza ilgisi İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) TARİŞ Zeytin ve Zeytinyağı Birliği’nin ‘‘TaZe’’ markasıyla kurduğu butik mağazalardan açmak için yoğun başvuru yapıldığı bildirildi. Yurtiçi ve yurtdışından gelen ‘‘franchising’’ taleplerinin sayısının 350’ye yaklaştığı belirtildi. Sabundan aksesuvara zeytinyağıyla ilgili 100’ü aşkın çeşidin satıldığı ‘‘TaZe’’ mağazalarının bugüne dek Konak Pier, İstanbul Suadiye, ABD’de Şikago ve Kanada’da da Montreal kentinde açıldığını anımsatan TARİŞ Genel Müdürü Fatih Cenikli, yeni mağazalar açmak için kendilerine günde 4 başvuru yapıldığını bildirdi. Yurtiçinden 220, yurtdışından da 136 başvuru olduğunu belirten Cenikli, ‘‘ABD’de zeytinyağı pazarı yılda yüzde 10 büyüyor. Yurtdışı mağazalarımızla TARİŞ markasını güçlendirirken Türk zeytinyağı sektörüne de alan açıyoruz. Başvuruların 50’si ABD, 54’ü Avrupa ülkeleri ve 32’si de diğer ülkelerden’’ dedi. Şikago mağazasından geçen bir yılda 22 bin ABD’linin alışveriş yaptığını, kişi başı ortalama harcamanın da 50 doları bulduğunu vurgulayan Cenikli, ‘‘www.taze.com’’ adresli sanal mağazanın da devreye girmesiyle marka tanınırlığının arttığını söyledi. B İ L Gİ TOPLUMUNA DOĞRU / ÖZLEM YÜZAK Ölüm kanatlandı, uçuyor. Uçtukça yayılıyor. Havadaki küçük dostlarımızdan, kümeslerdeki kanatlılarımıza... Oradan da bizlere... Önceleri çok uzaktaydı. Hong Kong’da, Vietnam’da, Endonezya’da, Tayland’da. Üzerimize alınmadık. Sonra yaklaştı. Rusya’ya, Romanya’ya geldi. Yine aldırmadık. ‘‘Henüz doğruluğu bile kanıtlanmamış tek tük vakalar’’ deyip geçti Sağlık Bakanımız ve ilgili diğer kurumlar. Tavuk ölümleri 2 ay önce başlamış olmasına karşın umursamadı yetkililer. Sonra aniden Van’da patlak verdi ve peş peşe yurdun dört bir yanına yayıldı. İşte o zaman irkildi insanlar, küçük bir nezle bile hastanelerin dolup taşmasına yetti. Türkiye’de patlak veren kuş gribi vakaları bilinçsizliğin, eğitimsizliğin de aynası oldu aynı zamanda. Dünya kamuoyu Türkiye’yi zamanında önlem almamakla suçlamaya başladı. Kuş gribi aslında belki de çok uzun zamandan beri unuttuğu Ölüm Kanatlandı, Uçuyor... muz bir gerçeği bize hatırlattı: İnsanların da doğanın bir parçası olduğunu ve doğada her şeyin birbiri ile ayrılmaz şekilde bağlantılı olduğunu. Küreselleşmenin doğal bir sonucu olarak gördüğümüz için sanayileşme uğruna bilinçsizce tahrip ettiğimiz, ekolojik dengesini bozduğumuz doğanın rövanşı mı yoksa? H5N1 virüsünün mutasyona uğraması sonucu kuş gribinin insanlar arasında kısa bir süre içinde yayılabilmesi... Tıpkı küreselleşme sonucu sermaye hareketlerinin hızla yer değiştirmesi, domino etkisi ile ekonomik krizlerin ülkeleri bir anda allak bulluk etmesi gibi... Yalnız kanatlılar arasında görülen kuş gribi, şu her geçen gün biraz daha katlettiğimiz gezegenimizde görülebilecek en tehlikeli biyolojik güçlerden birine dönüşmek üzere. Dünya Sağlık Örgütü kuş gribi ile mücadele girişim koordinatörü David Nabarro, virüsün insanlar arasında yayılması durumunda, salgından 5 ila 150 milyon arasında insanın yaşamını yitirebileceğini söyledi. Avrupa Birliği’nin 25 üyesinin doktorları perşembe günü Lüksemburg’da bir araya gelerek kuş gribinin nasıl bir seyir izlediğini ve ne tür önlemler alınacağını tartışacaklar. İçlerinde Türkiye yok. Zaten AB ve ABD şimdiden on milyonlarca kutu ilaç stokladılar. Kuş gribinin şimdiye kadar bilinen en etkili ilacı Tamiflu. İlacın üreticisi ve patent sahibi Roche firması geçen aylarda hem gelişmekte olan ülkelerin hem de Birleşmiş Milletler’in baskısı ile jenerik üretimine izin verdi. Bu arada da aralarında Türkiye’nin de bulunduğu kimi ülkelerde geçen aylarda eczanelerden Tamiflu’yu sessiz sedasız topladı. Bugün gelişmekte olan diğer ülkeler Çin, Brezilya, Hindistan ve Tayvan, gerektiğinde kendi ulusal güçlerini seferber ederek çıkış yolları buluyorlar. Hindistan’ın önde gelen ilaç şirketi Bombay Cipla Tamiflu’nun jenerik versiyonunu (Oseltamivir Fosfat) üretmeye başladı. Tayvan Ulusal Sağlık Enstitüsü de kendi ürettikleri oseltamivir fosfat’ın kalite özellliklerinin Tamiflu ile yüzde 99 benzeştiğini hem de çok daha ucuz olduğunu açıkladı. Kuş gribinin bilinçsizlik ve eğitimsizliğin de etkisi ile amansızca yayıldığı Türkiye ise bekliyor. 70 milyon nüfusu ile... Jenerik üretiminin yapılabileceğine ilişkin en küçük bir açıklama yok. Eczanelerde ne normal grip aşısı bulabiliyor insanlar, ne de Tamiflu. Yapılan tek şey kuşları, tavukları torbalara koyup itlaf etmek... Ne yapalım, önümüzde 9 günlük babalar gibi bayram tatili. Her yer kapı duvar. Doğal Hayatı Koruma Derneği bile sessiz. İsterseniz Türkiye’nin gerçeği deyip geçin, isterseniz durup düşünün... İyi bayramlar... EBSO’dan cari açık uyarısı İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO) Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Taşkın, cari açığın kontrol edilmesi gerektiğini belirterek ‘‘Olayları akışına bırakmak yerine, bazı önlemler almakta yarar olduğuna, konuyla ilgili politikaların belirlenmesi gerektiğine inanıyoruz’’ dedi. Taşkın yaptığı yazılı açıklamada, cari açığın ihracat ve turizm gelirleriyle kapatılamayacağına dikkat çekti. Dış kaynaklı fonların Türkiye’ye girişinde sorun olmaması ve GSMH’deki artışın olumlu gelişmesi nedeniyle bir krizin beklenmediğini kaydeden Taşkın, şunları vurguladı: ‘‘Dengenin, kontrol edemeyeceğimiz faktörlere bağımlı olması, gelecek için bir tahmin yapmamızı imkânsız kılmaktadır. Başta hükümet olmak üzere tüm kurum ve kuruluşlar konunun önemine değinmekte, ancak bir çözüm önermemektedir. Büyümenin üreten sektörlere kaydırılması için mevcut teşvik ve yatırım politikaları gözden geçirilmelidir. İhracat teşviklerinde üretime dayalı olanlar için bir ayrıcalık getirilmelidir.’’ CUMHURİYET 13 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle