17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
^S ı«ĞUSTOS 2005 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA BeJrtronik posta: [email protected] 0.212.512 05 05 Faks: 0,212.512 44 9? 17 .Ahmet Mete Apak: "Suudi Arabistan Kralı Fahd'ın ölümüyle 32 milyar dolartık f servet bıraktığı ~ biliniyor. Peki, çjeride kaç bin boş viski şişesi bıraktığını bilen var mı?" - Irak'ta PKK bayrağı asılmış... "ABD'de konsolosluk da açarlar!" â AKP Kıbns'ı % kesinlikle satmaz... £ Verir! Alışkanlık Anıl öçal: "Mali suçlardan okulda sınıf geçmeye kadar her alanda af getirenler; toplumda af alışkanlığını ileride <endilerine jerekecek diye mi raygınlaştınyor?" Urla Devlet Demir ı'ollan'nın Izmir Jria'daki yaz kampında her cuma öğle saatine yakın, "Cumanamazı nedeniyle, öğle yemeğisaat 12.30'a alınmıştır. Namaz için yemekten sonra servis kaldınlacaktır" anonsu yapılıyor. TIP Kurumu Başkanı Dr. Mehmet Altınok ve Tıp Kurumu Genel Sekreteri Dr. Ali Rıza Üçer, Devlet Istatistik Enstitüsü'nün verilerine bakarak diyortar ki: "Türkiye'nin 2004 yılında ithal ettiği ilk 10 ürün grubu arasında ilk sırayı 14.3 milyar dolar ile içinde petrol ve doğalgazın da bulunduğu mineral yakrtlar ve yağlar alıyor. Aynı yıl ithalat kalemleri arasında dokuzuncu sırada ise 2.7 milyar dolar ile eczacılık ürünleri bulunuyor. Eczacılık ürünleri ithalatımız petrol ithalatımızın yanya yakınını oluşturuyor. 2005 yılı Ocak-Haziran dönemini kapsayan altı ayda eczacılık ürünleri ithalatımız, bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 10 oranında artış göstererek 1.5 milyar dolara yaklaştı. Aynı dönemde eczacılık ürünlerinde ihracatımızın ithalatımızı karşılama oranı ise yalnızca yüzde 10 oldu. 2005 yılında eczacılık ürünleri ithalatımızın 3 Reçetemilyar dolar sınınnı aşması muhtemel. Türkiye ilaç pazannın yüzde 65'i yabancı ilaç tekellerinin hâkimiyeti altında. 2005 yılında ilaç ticaret açığımız 2.5 milyar doları aşarak 3 milyar dolara yaklaşacak. AB ülkeleh ise ilaç ticaretinde her yıl 40 milyar Avro üzerinde fazlalık veriyor. İlaç sektöründe yaşanan hızlı tekelleşme pazann rekabetçi yapısını bozuyor. Yeıii ilaç sanayisinin pazar payı her yıl gerilerken, yerli ilaç şirketleri uluslararası şirketler tarafından yutuluyor. Uluslararası şirketlerin 'patent', 'veri koruması' ve 'veri imtiyazı' gibi dayatmalan nedeniyle Türkiye, ilaç sektöründe büyük zarara uğruyor. Bu şirketlerin pazarladığı ilaçlar 'fikri mülkiyet haklanyla korunan ithal ürün' olmalannın etkisiyle çok pahalıya satılıyor. Böylesi bir dışa bağımhlık ortamında SSK sağlık kuruluşlannın Sağlık Bakanlığı'na devri ve SSK ilaç alım modelinin tasfiye edilmesi nedeniyle 2004 yılında 6.3 milyar dolar olan ilaç tüketimiz 2005 yılında 9 milyar dolar sınınnı aşacak. Böylece sosyal güvenlik ve sağlık alanında varolan kriz daha da derinleşecek. Küresel güç odaklannın dayatmasıyla gerçekleştirilecek sözde reformlarla yurttaşlar aşama aşama sağlık ve sosyal güvenlik haklannı yitirecek. Ulusal ilaç politika ve stratejilerinin geliştirilerek uygulanmaması nedeniyle küresel dalgalarda savrulan Türkiye, bu alanda da kaybedecek, ulusötesi şirketler kazanacak. Bu oyunu bozmak için Türkiye'nin Türkiye'den yönetileceği bir kurtuluş reçetesine ihtiyacı var." Sağlık Bakanı'na sormalı: Var mı? SESSİZSEDASIZ(!) j* 11 w. Üvey annenin gayri meşru çocuğu BİR saptaması ve sorusu var Ankara'dan Nurcan Tüfekçi'nin: "Türkiye'yi bugünkü yıkıma sürükleyen 1/95 sayılı Ortaklık Konseyi kararıyla imzalanan Gümrük Birliği Anlaşması; sadece dönemin Başbakanınca imzalanmış, dönemin Bakanlar Kurulu'nun herhangi bir karan olmadığı gibi anlaşma TBMM'nin onayına sunulmamış ve Resmi Gazete'de yayımlanmamıştır; dolayısıyla Gümrük Birliği anlaşması iç hukukumuza göre yok hükmündedir. Yani birilerinin anlayacağı şekilde medeni nikâh yapılmamış, sadece 'şeri nikâh' kıyılmış, evimize yerleşen 'üvey anne'ye de evimizin bütün ı iktisadi ve sosyal düzenini Imahvetmesi izni verilmiştir. Gümrük Birliği Anlaşması'nı yırtarak 'üvey anne'yi kapı önüne koymak varken ve üstelik kendi ilkelerine aykın olarak sınır sorunu bulunan, Londra ve Zürih Anlaşmalanna göre Türkiye ve Yunanistan'ın birlikte üye olmadığı hiçbir uluslararası kurulusa giremeyeceği ortadayken Güney Kıbns'ı üye olarak AB'ye alan, 'üvey anne'nin meşru olmayan çocuğunu tanıyan ek protokol yangından mal kaçırırcasına ve gızli metin açıklanmadan neden imzalandı?" Yüksek Yerilim Hattı erdincutku n yahoo.com Kıbns'ı gözden çıkaran AKP de vatansevermiş: Vatansavar! ÇED KÖŞESÎ OKTAY EKİNCİ Tanmda 'imar affı' "Siyasüeri yönJendirin_ Çağ- daş kentieşme anlamında yan- hşjanmızı bize söyieyin— Kendi adıma yanhşlanmı düzettmek- ten asla gocunmam; bilakis, söylediğiniz için mutiu olu- rum.-" (6 Temmuz 2005-Va- tan) Bu sözler, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a ait... Dünya Mimarlık Kongresi'nin 3 Tem- muz 2005 Pazar günü Istan- bul'daki en eski tarihsel mekân- lardan Yedikule Zindanlan'nda düzenlenen açılış törenindeki konuşmasından... Başbakan, tüm kıtalardan ve 100 ülkeden binlerce mimann karşısında, özellikle "Türkmi- marlan"na yönelik bu "söz"le- ri verirken "aynıtarihli'' bir ka- nunda da yeni bir "imar afl&" yürürlüğe giriyordu... Böylece, Türk mimarlannın artık neredeyse "kuşaktan ku- şağa" karşı çıktıklan ve Başba- kan'ın da son günlerde beledi- ye başkanlanna "Acunayın, he- men yıkm" diye talimatİar ver- diği "kaçak yapılar" için, "Dünya Mimarİan"run Türki- ye'deki buluşmalanyla aynı günde "ruhsata bağjanma" olanağı yaratılmıştı... Üstelik özellikle şu "tüketim ekonomisTrun karşısında, ulusal geleceğimi- zin esenliği; yannlann beslen- me kaynağı ve yaşam güven- cesi olarak "gözümüz gibi ko- nımamız" gereken "tanm ara- züeri"ndeki yasadışı yapılar için... Üstelik bir yabancı konuk mimann deyimiyle, aslmda topluma karşı "yüz tazarücı suç" olan bu yapılann bulun- duklan arazilerin de her metre- karesinden 5 YTL devlete "pa- ra" toplayarak! AB bahanesiyle.... 3 Temmuz 2005 gün ve 5403 sayılı "Toprak KDnımaveAra- n KuDammı Kanunu"na ekle- nen geçici 1. madde, özetle, "11 Ekim 2004 tarihinden ön- ce. izin alınmadan tanm dışı amaçlı kullanuna açılmış ara- zikre,toprakkonıma projesine uyulması ve her metrekaresi için beş Yeni Türk lirası öden- mesişarüjia izinveriKr" diyor... Ülkemiz tanmının "AB'yie uvTunlu" olmasmı hedefleyen kanunun 1 numaralı "amaç" maddesinde ise bakın neler ya- zümış: ".- toprağın doğal veya vapayyoDarlakaybmı ve nitefik- lerini yitirmesini engelleyerek korumnasını, geUştirilmesini ve çe\re öncelikli sürdürülebilir kalkuuna ilkesine uygun ola- rak, planlı arazi kullanımını sağlayacak usulveesaslan betir- lemek_" Peki, geçici 1. maddede "pa- rayia kurtanlaıT tanm dışı amaçlı kaçak yapılar, "kaha" 1. maddedeki "toprak kay- bı"mn, "tanmsal nheügıni yi- tirnıesin nin, "planlıkuDanımın engeflenmesrnin ve aslında her türlü "melanetin" önde gelen nedenleri değil midir? Hangi AB ülkesinde tanm alanına "fabrika" izni verilebi- lir; hangisinde bunlar eğer ka- çaksa "Avro karşdığT yasal ha- le getirilir; hangisinde de böy- lesine "amacı ile niyed farktT yasalar çıkabilir? Kentsel dövüş(ûm) Tanm arazilerindeki kaçak tesislerin yasallaştınlması ile kentlerdeki kaçak yapılann kavgalı "yıkun" operasyonlan da aym günlere rastladı... Böy- lece belediyelerin ve kimi şehircilerin "toplumsal uzlaşma projesi" olarak dört elle sanldıklan "kentsel dönüşüm" planlan, "kentsel dö- vüşOirn)" döne- mini başlatrı... Bu durum karşısında halk eğer "YoksuDann evleri başlan- na yıküryor, zenginlerin işyerle- ri korumaya ahmyor™" derse, sorumlusu artık "solcu"lar de- ğildir... Yasadaki imar affi maddesi- nin geçici olması, bu tür kaçak tesislerin yıkımdan kurtulabil- meleri için 6 ay içinde başvur- malan kuralından kaynaklanı- yor. Yani, 3 Ocak 2006'da bu furya bitecek... Peki. 6 ay içinde gerçekleşe- cek "yağmaya ruhsat" işlemle- riyle "sürekli" hale gelecek olan toprak kaybının ve planla- ma sorununun giderilmesi, aca- ba hangi "kahcı" maddeyle mümkün olabilecek? Bu sorunun yamtı kocaman bir "hiç"... Acaba, Sayın Başbakan, ya- sanın yürürlüğe girdiği gün dünya mimarlannın önünde bi- ze verdiği sözleri anımsayabi- lir ve bu "vahim" durumu gi- dermek için geçici 1. maddeyi daha fazla zaman geçmeden ip- tal edecek bir yasa daha önere- bilir mi? Bu sorunun yamtı da "uygar- laşmamızın' 1 düzeyini göstere- cek... oekinck" cumhuriyet.com.tr KİM KİME DUM DUMA BEHIÇAK behicaktı yahoo.com.tr H A R B Î SEMİH POROY semihporoytayahoo.com HAYAT EPlK TİYATROSU MLSTAFA BILGIN hayatepik(d mynet.com zırriN PEICINI HER TARAFA YAYACAâlM BOYLE BÖYLE EVVELALLAKI TARİHTE BUGÜN MLMTAZARIKAIS 3 Ağustos tcww.munUaz-arikan.com • - A ; : ' •• UCAN KARYOLAL 13S4-'TB BU6ÛN, *UÇAN KA&VOIA " P£NEN AOAÇ İLK KEZ BAŞAe/YLA DEN6NDI. TEKNİK AOI "f'r/Ç ÖL- ÇBN ARAÇ " OLAN 8U GA&P NESNE, iSOO KILOUJK IK.İ HOUS-KOYCB "NENB" TUÜBO JBT MOVORUNUH GETİ&LME& I/E SUULAgtM E62OS vt. cUlune imp kalltalfHen înglliz yopımı tm- Harrier 6R Mk f savof uçağı. Uçan Kanjola'nın profilden görünûfO AŞA&I ÇEI/RİLMŞSlYLE GER— î£JO£?r/GİLA4İfr/. OEHEME PİLOTU R.T.SHEPUERD YÖAJE- İLIİNPE, DİK/ME HA- VALANlP İfJEN UÇAN KARVOLA, GELECEĞİH UÇAKLA&N1 YORPU. VTOL Cingilizce "Vert-icaf Tak£.-otf and LandUng "/» baf ivtrflen^ ADI VEJZİLEM BU UÇAIOAR YARlM FUTBGL SANASI KADAR BİR OÜ2LÛ&E INİP KALKABİLECEKJ-EIZDİR. AKT1K.,. TC İSTANBUL MNCİ ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞl'NDEN EsasNo: 1991333 KararNo: 1992114 Hâkim: Erol Türel 16586 Kâtip: Hayal Orhan Davacı: Dimitro Nıkolof Veküi: Av. M. Aysel Işık, Inkılap Cad. Özanşelik Işhanı No: 305 Aksaray Ist. Davalı: Elisavet Nikolof Dava: Boşanma. Davatarihi: 19.6.1991 Karartarihi: 17.3.1992 Davacı Dimitro Nıkolof vekilı Av. M. Aysel Işık tarafından davalı Elisavet Nikolof aleyhine açüan boşanma davasında taraflann bo- şanmalanna 17.3.1992 tanhınde karar venlmiş olup, ışbu ılanın neşır tarihinden itibaren 15 gün içinde ılamın tebliğ edilmiş sayılacağı, ilam yerine kaim olmak üzere ilanen tebliğ olunur. Basın: 36698 PANO DENİZ KAVUKÇUOĞLU Maviliklere Açılmak Her şey yolunda giderse, sizler bu yazıyı okur- ken ben güneye doğru iniyorolacağım. Insan, Is- tanbul gibi bol denizli bir kentte yaşıyor olsa da Ege'nin mavisini özlüyor. Niyetim, maviliklerin or- tasında, kıyılara uzaktan bakarak dostlar arasın- da dingin bir hafta geçirmek. Eskiden kıyılan da özlerdim, ama artık kıyılar, kıyılardaki yeni insan- lar ürkütüyor beni. Biliyorsunuz, bir süredir "kıyı", "sahil", "kum- sal", "plaj" gibi sözcükler kovuldu dilimizden; sözünü ettiğim o yeni insanlar bu sözcüklerin ye- rine "5eacrı"i yeğliyorlar. Antalya'da, Marma- ris'te, Bodrum'da her gün bir yenisi açılan "be- ach"\ere akın ediyorlar. Televizyonlann magazin programlan, renkli gazeteler her gün "beach" haberleriyle doluyor. Bu "beach"ler olağanüstü şık ve pahalı yerler, dolayısıyla müşterileri de şık ve paralı insanlar oluyor. Güneşleniyoriar, gülü- şüyorlar, akşam üzerleri "drink" alıyorlar, ve en fazla iki üç gece süren "seviyeliberabertikler" ya- şıyorlar. Bu yıl haftalığı on-on beş milyara gulet kirala- yıp "beach "lerin karşısına demir atmak da özel- likle şarkıcı, türkücü gibi ünlü kişiler tarafından tercih edilen başka bir "şıklık". Guletteki ünlü gü- zel bir kadınsa, hele bir de bikiniliyse magazin ba- sınının ilgi odağı oluyor. Derken gazeteler, "Gü- zelim, açanm, gösteririm...", "Ben daha güze- lim, ama açmam, göstermem..." türünden ha- berlerle doluyor. Böyle haberieri okumaya merak- lı pek çok sayıda okur olmalı ki çilekeş magazin habercilerinin "göstermeli, açma//"haberierüret- mek için göbekleri çatlıyor. O "beach "ler, oralardaki o yeni insanlar, o aç- malı, göstermeli guletler adamakıllı canımı sıkı- yor. • • • Bu arada Caddebostan Plajı açıldı; orası da başka bir âlem. Balık istifi plajın cumartesi, pa- zar görüntülerini anlatmaya sözcükler yetmiyor. Uzun donlu adamlar, başörtülü, şalvarlı kadınlar denize karşı oturup çoluk çocuk bol soğanlı ku- ru köfte yiyorlar. Gençleri gruplar halinde geziyor, oturuyor, küfürieşiyor, itişip kakışıyor. Bunlar da bir "başka" yeni insanlar. Kendileri gibi olmaya- na yiyecek gibi bakıyorlar. Yapacak, yapılabile- cek hiçbir şey yok. Yann bir gün başka kıyılarda açılacağı söylenen öbür plajlara da benzer gö- rüntüler egemen olacak. Yeni insanlar kumsallan ellerine geçiriyorlar; Akdeniz, Ege kıyılannın "beachleştirilmesi" ile Istanbul plajlannın piknik alanlanna dönüştürül- mesi arasında denizi, "deniz" olarak, bir doğa parçası olarak algılayan insanlar açısından o yer- lerin sergiledikleri görüntülerdışında pek birfark- lan yok. En iyisi o yeni insanlardan olabildiğince uzak- lara kaçmak. Maviliklere açılmak da bu kaçışın bir yolu. Doğal ki bela insanı her yerde bulabilir, sözgelimi ıssız bir koya demirlemiş, gece serin bir uykuya dalmışsınızdır. Bangır bangır bir mü- zikle fırlarsınız yerinizden, burnunuzun dibine o yeni insanlaria dolu bir tekne demir atmıştır. Dü- şünebiliyor musunuz? Ay ışığı denize vurmuş, gökte pınl pınl yıldızlar. uzaklardan belli belirsiz ağustos böceklerinin sesleri geliyor. Ve birden, "o şimdi asker, canı nelerister" diye bağıran bir ka- dın, tepinen birtakım insanlar... Eğer şansı yok- sa, maviliklere açılmak da kurtaramayabilir insa- nı. Bakalım, göreceğiz. • • • Kısacası iki haftalığına siz sevgili okurlanmdan izin istiyorum. Bakalım, bu iki hafta içinde Türto- ye'de ve dünyada neler olacak, neler yaşanacak? Şu sıralar herkes bir yerlerde olduğundan gaze- telerin en ciddi köşeleri bile tatil izlenimleriyle do- lu. Bense maviliklerin ortasında olacağımdan ge- ri döndüğümde sanınm anlatmaya değer "mal- zeme" toplayamayacağım. En fazla, geceleri yıl- dızlı gökyüzüne bakıp hayaller kurabilir, sizlerle hayallerimi paylaşabilirim. Şimdilik hoşça kalın. (e-posta: dkavukcuogluasuperonline.com) 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 I I U II \\m U M u • TTTMTI I I n I 9 ! 1 2 3 4 5 6 7 8 9 B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN SOLDANSAĞA: 1/ Antal- ya'nın bir plajı. 2/ Ku- zey Ameri- ka'nın beş büyük gölün- den biri... Ölen kimse- nin vücudu. 3/ Papağan, kartal gibi kuşlann ke- merli gaga- sı... "Evet" anla- mmdakullamlanbir 1 söz. 4/ Hayvanlara 2 vurulan damga... 3 Ivedi. 5/ Gözleri gönneyen... Güney Amerika'daki dağ 6 sırası. 6/Hisse... At- 7 lann taşınması için 8 yapılmış kapalı taşı- 9 ma aracı. 7/Notada durak işareti... Soyaçekim... Kemiklerin yuvarlak ucu. 8/ Osmanlı devletinin Müslüman olmayan uyruklanna verilen ad... Ka- nşık renkli. 9/Herhangi bir işte eski ve deneyim- li olan kimse. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ "Oyun, tuzak" anlammda argo sözcük. 2/Ma- kam, mevki... Osmanlılarda gece bekçisi. 3/ "Bir — neşe say bu cihanın baharmı" (Nedim)... Bir za- man birimi... Birrenk. 4/Açıkyeşil vepemberenk- te, değerli bir süs taşı... Istenilen nitelikleri taşıyan. 5/"Cümlesi giyinmiş nâmertpostunu / — belli de- ğil erbelli degil" (Ruhsati) 6/Birmasal kuşu... Is- kambilde bir kâğıt. 7/Bir nota... "— kafeste duran kuştur / Elbet uçar gider bir gün" (Karacaoğjan)... Bağışlama. 8/ Öğütühnüş susarmn koyu sıvı duru- mu... Ispanyollann sevinç ünlemi. 9/Panldamak.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle