Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 13 TEMMUZ 2005 ÇARŞAMBA
HABERLER
Başbakan ile yardımcısı arasındaki fikir aynlıklannın son halkası 'yabancı sermaye' oldu
Şeııeı;faükümetisarayorA.NKARA (Cumhurfyet Bürosu) -
Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şe-
ner'in "yabancısermayeye smırlama
getirmeD"" açıklaması. Şenerile Baş-
bakanRecepTayyipErdoğan arasın-
dakifikiraynlıklannın sonhalkası ol-
du. Ücilinin arasındaki çekişme ilk
olarak, Şener'in, Erdoğan henüz baş-
bakan olmadan, TÜSIAD'ın Anka-
ra Sheraton'da yaptığı 5 Şubat 2003
tarihii toplantısında ortaya çıkmıştı.
Şener'in Erdoğan ile ters düşrüğü ve
zaman zaman kamuoyuna da yansı-
yan bazı olaylar şunlardı:
Şener'in liderlik çıkışi: Şener.
5 Şubat 2003 'te Ankara'daki TÜSI-
AD toplantısında, "kunıflannözerk-
liğinin sondereceönemliolduğunu"
belırterek "özerk kuruflann siyasi
iradenjn denetimi altma girmesini"
• Yabancı sermaye çıkışıyla Başbakan Erdoğan'a ters düşen Şener, ilk olarak
TÜSlAD'ın 5 Şubat 2003 'teki toplantısında, "Parti genel başkanlannın parti adına
konuştuğu dönemler geride kalmıştır" sözleri ile dikkati çekmişti.
sa\ıınan Erdoğan ile açıkça ters düş-
müştü. Şener'in bu toplantıda, o za-
man henüz başbakan olmayan Erdo-
ğan ile ilgili isim vermeden sarf et-
tiği "Parti genel başkanlannın par-
ti adına konuştuğudönem geridekal-
mışür. Hiçbir zaman herhangi bir
fîJdr akırru, bir ideoloji, tek bir kişi-
nin fikirleri belh' bir ülkeye özgü so-
runlan çözmeyeyetmemiştir, bunun
böyle olduğunu düşünmek, tarihin
geçmiş dönemlerinde kabmşdüşün-
ceferdir" sözleri, ikilinin arasında-
ki gerilimi ortaya çıkarmıştı.
OİB'nin Şener'den alınmasi:
Başbakan Erdoğan başkanlığmdaki
hükümet, 26 Mart 2003'te sürprk bir
kararla Özelleştirme Idaresi Başkan-
lığı'nı Şener'den alarakMaliye Baka-
nı Kemal Unakrtana bağladı. Baş-
kanlık'ın Şener'den alınmasının ar-
dında, Şener'in, ÖİB'den Deniz Nak-
liyat'ı satın alanAKP Istanbul Millet-
vekili armatörCengizKaptanoğhı'nun
borçlannın ötelenmesi isteğine karşı
çıkrnasının yattığı ortayaçıkmıştı. Şe-
ner, Idare'nin kendisinden alınmasın-
dan bir süre sonra da Özelleştirme
Yüksek Kurulu üyeliğinden çıkanldı.
AB ile müzakereler: AB ile
müzakerelerin hangi yapıda gerçek-
leşeceğine ilişkin Avrupa Birliği Ge-
nel Sekreterliği ile Abdüllarif Şe-
ner'e bağlı olan Devlet Planlama
Teşkilatı arasında çekişme çıkmış, so-
nuçta hâlâ kesinleştirilmeyen yapı-
nın ABGS'nin istediği düzende ol-
masına karar verilmişti.
Yabancı sermaye tartısma-
lan: Abdüllatif Şener, Bankacılık Ya-
sa Tasansı'nın hazırlanması sırasın-
da bankacılık sektöründe yabancı
sermaye sırun getirilmesini, zor du-
nıma düşen bankalann yükümlü-
lüklerinin devletin sırtına yüklen-
memesi için de TMSF'ye devredil-
memesini istemişti. Buna IMF kar-
şı çıkmış, IMF'nin isteğini hükü-
mete taşıyan Devlet Bakanı AB Ba-
bacan'ın baskısıyla da tasarı,
IMF'nin istediği gibi yasalaşmıştı.
Medyada yabancı serma-
ye: Son olarak TMSF bünyesinde-
ki Star grubunun satışuu kolaylaş-
tınr gerekçesiyle, medyanın yüzde
25'ini yabancılara açan yasa Cum-
hurbaşkanı AhmetNecdet Sezer'den
geri döndüğünde, Abdüllatif Şener,
yasayı Cumhurbaşkanı Sezer'in çe-
kincelerini dikkate alarakdüzeltip ye-
niden yasalaştırdı. Amerika'da bu-
lunan Başbakan Erdoğan, medya-
nın yabancılara açıünasuıı önleyen
bu düzenleme ile ilgili olarak yap-
tığı açıklamada, "Arkadaşlar yasa-
yı bana haber vermeden çıkartmış-
lar. Çok kızdım. Gelince düzeltece-
ğjz" diye konuşmuştu.
Şener'in açıklamalannın farklı yorumlandığını belirten Çiçek, hükümette görüş aynlığı olmadığını savundu
'"Vabancı sermayeden yanayız'ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Bakanlar
Kurulu'nda, ulusal ve uluslararası terör olaylan ile
yabancı sermayeyle ilgili tartışmalar değerlendirildi.
Hükümet Sözcüsü Cemil Çîçek, Türkiye'de etnik
terörün insan ve malzeme kaynağının Irak'tan
geldiğini söyledi. Bakanlar Kurulu'nun dünkü
toplanhsından sonra açıklama yapan Adalet Bakanı
ve Hükümet Sözcüsü Çiçek, teröre karşı önlemlerin
göriişüleceği toplantılann gelecek günlerde
kurumlann daha geniş katılımıyla sürdürüleceğini
söyledi. Teröre karşı uluslararası alanda samimi bir
işbirliği zorunlu görünmesine karşın bazı ülkelerin
işi ağırdan aldığuıı, bazılanrun da umursamazlıktan
geldiğini belirten Çiçek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Yaşananlar samimi bir işbirliği için yeterü ders
olsun. Uluslararası noktada \eterii kararhhk var
mıdır derseniz, bunun somut kanıtlannın ortaya
konması gerekir. Türkiye'de terör işleyenler bazı
ülkelerde özgürlük savaşçısı olarak
görüJebümektedir. yasal boşluklardan istifade edip
serbest bırakılabilmektedir veya yargüaması
yeterince yapılamamaktadır. Maalesef uluslararası
hukuk bu noktada yavaş iştiyor; bu da cezalann
^ - ^ — ^ — _ _ ^ — _ caydıncıhğı açısından en
• TfirÖrÜn öoemüprobiemiteşkil
Iravnaâı Iralf edjyor." Türkiye'deki terör
Rdyıidyı ıidR eylemlennin artışını
Bakanlar değerlendınrken
Kurulu'nda "Türkiye'nin çevresi teröre
terörün de müsait bir çevre. ÖzeDikle
görüşüldüğünü Irak'daki geüşmeler, oradaki
bildiren Çiçek,
o t o r i t e b o
5
| t |
İ
u
-
e t m k t e r o r
Türkive 'deki etnik
ı urıaye aeıa ernıx o l u ş t u r u y o r
terorun kaynağının ^
Irak olduğunu kuOamlao malzemenin de
ileri sürdü. doğan boşhığu kuOanarak
^ — ^ — — — oradan geldiğini bilmeyen
yoktur. Ortaya çıkan getişmeler de bu yöndeki
tespitierimizin doğruiuğunu ortaya koyuyor" dedi.
Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener'in uyanda
bulunmasına neden olan yabancı sermaye konusu da
hükümette görüşüldü. Adalet Bakanı Çiçek,
uyanlannın ne anlama geldiği konusunda Şener'in
açıklama yaptığım, ancak bunun da gazetelerde
farklı yorumlandığını söyledi. Hükümetin "yabancı
sermayenin Türkiye'ye olabDdiğince gelmesinden
yana olduğunu" vurgulayan Çiçek, Türkiye'nin
kalkmma çabalarmda yabancı sermayeden azami
ölçüde istifade etmemiz lazım. Biz konuya ohımhı
bakryoruz" dedi. Cemil Çiçek, 1994 yılmda
Telekom'un özelleştirilmesine karşı açıklama yapan,
ancak şimdi hükümette özelleştirmeyi savunan bazı
bakanlann yaklaşımının "Anayasal kuraflardan
kaynaklandığuu'' savundu. Ekonomik kriz
söylentilerinin Türkive'nin bazı eski
rahatsızlıklanndan kaynaklandığını söyleyen Çiçek,
bu beklentinin arkasında hükümete karşı bazı siyasi
emellerin olabileceğirü savundu. Çiçek, "Türldye'de
kriz olmasını gerektirebOecek veya bu lafin telafruz
edümesini gerektirecek hiçbir gösterge yok" dedi.
nönemIİ
Şener'in yabancı sermayeye ilişkin sözleri AKPhükümetinizor durumda bırakü.
Kılıç: Şener'iyüreMi çıhşından dolayı kutluyoruz
Türk-İş'tenBakan'a destek
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Türk-îş Genel Başkanı Salih Kıhç, Baş-
bakan Yardımcısı ve Devlet Bakanı Ab-
düuatif Şener'in yabancı sermaye giri-
şine ilişkin tespitlerinekatıldığını bildir-
di. Kılıç, Şener'in açıklamalannın ken-
dilerinin uzun zamandır dile getirdikle-
ri gerçeklerin hükümetin en yetkili ki-
şilerinden biri tarafindan teyit edihnesi
olduğunu belırterek "Sayın Bakan'm
tespitlerineaynenkaüldığımızı vekendi-
sinibuyürekli çıkışmdan dolayıkutiadı-
gunıa ifade etmek istiyonun" dedi.
Kılıç'ın yaptığı yazılı açıklamada şu
ifadeler yer aldı: "Türk-tş ülkemizin
enerjisinin, bankacıhğının. haberieşme-
sinin. basın- yayuı organlarmın, demir
çeüğinin yabancısermayeye terkedihne-
sine karşı ohnuştur. Sayın Şener, ülke-
mizin en büyük kamusal varhklannın
yok pahasma yabancılara saülmak is-
tendiği, birkaç yüük kârlan karşıuğı
uluslararası sermayeye peşkeş çekildi-
ği bugünlerde bu son derece önemli so-
runa vıırgu yaparak tarihi bir sorum-
luluğu yerine getirmiştir."
Kılıç, "Ancak rüm bunlann yanın-
da Türk-lş, ülkemize yabancı sermaye
gjrişine de karşı değildir. Fabrika ku-
ran, insana iş veren, aş veren yabancı
sermayeden yanadır. Türk-İş yeni ya-
tuımlar yapan, istihdam yaratan, ver-
gi veren, kayıt ahmda turulan yabancı
sermayeyi desteklemektedir" dedi.
KENDtLERÎNE YAKIN BULUYORLAR
SaadetPartisVnde
'Latif sesieri
yenidenyükseliyor
ANKARA (ANKA) - Başbakan Yardımcısı
AbdüOatif Şener, yabancı sermayeyle ilgili son
çıkışıyla değil, çok uzun bir süredir AKP içinde
Necmettin Erbakan ve SPTilerin kendilerine en
yakın hissettikleri isim oldu.
SP'lilerin AKP'nin işbaşına gelmesinin ardından
Abdüllarif Şener'le ilişkileri diğer bakan ve
partililere göre hep farklı oldu. Bu nedenle
yabancı sermaye konusunda Başbakan Recep
TayyipErdoğan'la çelişen açıklamalan SP'de
şaşkınlık yerine "beklenen geüşme" şeklinde
karşılandı. Şener'in farklılığı ilk kez Necmettin
Erbakan'ın RP'nin kayıp trilyon davasından hapis
ve siyaset yasağı
cezasının ^ SP'lilerin AKP
kesmleşmesı uzenne - 1 1 .1 •
SP'mn kongre
l<
^
mde
kendılenne en
hazırlıklannm yakın ısım olarak
başlaması aşamasında gördükleri Devlet
gündeme geldi. Recai Bakanı Şener'in
Kutan'ın da artık Başbakan Erdoğan
genel başkanlık ile ters düşen
ıstememesı uzenne , • , „ „ , ,
sayılan 40', bulan açıklamalan SP de
ısmin adayhğı parti 'beklenen gelışme
içinde ortaya atıldı. olarak yorumlandl.
Bu adaylar arasmda Şener'in ismi SP
AKP içinden tek isim Genel Başkanlığı için
Şener oldu. Erbakan d e
^ ^ ^ g e
lmişti.
da, partılılerle yaptığı
değerlendirmelerde
Abdullah Gül, Bülent Annç gibi isimlere
hep olumsuz yaklaşırken Şener hakkmda
sürekli sıcak mesajlar verdi. Parti içinde
Şener için, "AKP içinde MiDi Görüş gömleğini
değiştirmeyenlerin başmda 0 getiyor. Bugüne
kadar MilM Görüş çizgjsine farklı uygulamalara
tek ses çıkaran isim oldu" görüşleri ifade edildı.
Şener'den 'Latif' diye söz ediyorlar
Hatta parti yöneticileri AKP içinde kendilerine en
yakın isim olarak hissettiklerini, Şener'den, "LatiP
diye söz ederek gösterdiler. Şener'in SPTilere
AKP döneminde hükümete yönelik taleplerinin
yerine getirilmesinde en çok kolaylık sağlayan isim
olduğu da öğrenildi. Şener'in yabancı sermaye
konusundaki son çıkışı da, partide "Latif yırvaya"
seslerinin yeniden yükselmesine neden oldu.
IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@cumhuriyet.com.tr
Van'da otelde kalırken birden karşıma
arkadaşım mimar Zacharias Mildanoğlu
çıktı. Zacharias, Kültür Bakanlığı'nca res-
torasyonuna karar verilen Akdamar Kili-
sesi'nin danışmanlanndandı. Ermeni top-
luluğunun tanınmış isimlerinden olan
Zacharias, bu danışmanlık görevine res-
torasyon ihalesini kazanan Kartalkaya fir-
masının Yönetim Kurulu Başkanı Cahrt
Zeydanlı tarafından davet edilmişti.
Hakkâri-Yüksekova gezimizin son du-
rağı Van'da, Akdamar Kilisesi'nin resto-
rasyonunu yerinde görmek olanağına ka-
vuştuk. Cahit Zeydanlı bir incelik göste-
rerek restorasyonu izlememizi istedi.
Doğrusu söyleyeyim, ben ülkemizdeki
çeşitli restorasyon rezaletlerine defalarca
tanık olduğum için, Akdamar'a gitsem mi
gitmesem mi diye tereddüt geçirdim.
• • •
Akdamar adası Van Gölü'nün ortasın-
da en önemli adalardan birisi. Akdamar
Kilisesi bölgede barışın hüküm sürdüğü
10. yüzyılda Ermeni Prensi Gagik ve kar-
deşi Gourghen zamanında inşa edilmiş-
ti. 1100 yıldır ayakta kalan bu kilise geç-
mişte çevresinde manastırlar ve şapeller-
le de çevrelenmişti.
Mimari açıdan özgün duvar kabartma-
lan ve duvar resimleriyle diğer kiliseler-
Akdamar Kilisesi'nde Zacharias Şapeli
den ayn özelliklere sahipti. Bir diğer özel-
liği ise, sağlam yapısı nedeniyle günümü-
ze kadar ayakta kalmayı başarmasıydı.
Friz ve bordürlerde vahşi hayvanlar ve
kuşlar, yabandomuzlan, aslanlar, boğalar
ve ayılar tasvir edilmişti. Kilise duvarlan-
nın çeşitli yerierinde üzüm salkımlan, as-
ma yapraklan, bağcılar, tavşanlar, balık-
lar ve değişik sürüngenlerie kanat takmış
hayvanlar canlandınlmıştı. Kilisede bütün
bu kabartmaların durduğunu müjdeleye-
bilirim.
• • •
Kültür Bakanlığı bu tarihi ve kültürel
değer taşıyan kilisenin restorasyonu
amacıyla bir proje hazırlatmıştı. 2002-
2004 yılları arasında hazırlanan bu proje-
nin Diyarbakır Kültür ve Tabiat Varhklannı
Koruma Kurulu tarafından onaylanmasıy-
la faaliyet başlamıştı. Ihaleyi alan Kartal-
kaya firması, büyük bir titizlikle çok sayı-
da uzmanın katıldığı bir çahşmayı başlat-
mıştı.
Çalışma uluslararası genel restorasyon
ilkelerine uygun olarak yapılacaktı. Yapı-
nın özgün karakteri, yapılan plan şemala-
n, yapım sistemleri, mevcut malzemele-
rin özellikleri, iç cephelerde bulunan
freskler aynen korunacaktı. Varsayıma
dayanan tamamlama yapılmayacaktı.
Belirli bir dönemi yansıtan karakteristik
ilaveler korunacaktı.
llkeleri şöyle özetleyebilirdik: Resto-
rasyonda amaçlanan minimum müdaha-
le ile yapının ömrünün uzatılarak korun-
masını, olumsuz doğa koşullarından en
az etkilenmesini sağlayarak gelecek ku-
şaklara aktarmak.
• * •
Işler istenildiği şekilde yürüyor muydu?
Kilisedeki restorasyonu izlemek amacıyla
Akdamar adasına, Van Müzesi Müdürü
Ahmet Mete Tozkoparan, Diyarbakır
Koaıma Kurulu'nun görevlendirdiği uz-
man restoratör mimar Metin Süllü, pro-
jenin koordinatörü restorasyon alanında
doktora yapmış mimar Fatma Sedes,
Kartalkaya Inşaat Yönetim Kurul Başkanı
Cahit Zeydanlı'yla biıiikte gittik.
Ben uzman değilim ancak izlenimleri-
mi aktarabilirim. Her şey büyük bir titiz-
likle yürütülüyor. Görebildiğim kadarıyla
Cahit Zeydanlı bu projeyi kendisi için bü-
yük bir prestij sorunu haline getirmişti.
En küçük detaylar konusunda bile uz-
manlara başvuruyordu.
• • •
Italya'dan ünlü taş uzmanı Paolo Pa-
gini kiliseyi gezmiş, projeyi incelemiş ve
bazı itirazlarda bulunmuştu. hirazlarından
birisi kubbe taşlarının sökülerek araya
izolasyon yapılmasıydı. Sağlam taşlara
dokunulmasının yanlış olduğunu söyle-
mişti ve söylediklerine uyulmuştu.
Duvar resimlerinin nasıl onanlacağı ko-
nusunda karar vermek için bu konunun
uzmanı Rrdvan Işler davet edilmişti ve
onun önerileri doğrultusunda çalışmalar
yürütülüyordu. Yandaki yansı yıkık şapel
temizJeniyordu. Yıkık yerleri yeniden yapıl-
mayacaktı. Yıkık bölüm camla tamamla-
nacak, orijinal bölüm aynen korunacaktı.
• • •
Restorasyonu yapan ekibin bir uyansı
vardı. Akdamar adası yaz mevsimi nede-
niyle piknikçilerin hücumuna uğramıştı.
Mangallar yakılıyor, çaylar pişiriliyordu.
Geçen günlerde bu nedenle adada yan-
gın çıkmıştı. Ada doğal sıt alanıydı, bura-
da piknik yapılması yasaJ olarak mümkün
değildi. Bölge yöneticilerinin bu konuda
önlem alması gerekiyordu.
Bir başka sorun ise, kilisesin restoras-
yonunun tamamlanmasından sonra ne
olacağıydı. Çünkü yeniden tahrip olmaya
açık bir durum ortaya çıkabilirdi. Yapıla-
cak en doğru iş buranın müze haline ge-
tirilmesiydi. Dünyanın dört bir yanından
turistler bu kiliseyi görmek için akın akın
geliyorlardı. Müze, gezenlerden kazanı-
lan parayla hem korunur, hem de yeni
onanmlar için imkânlar elde edilebilirdi.
• • •
Akdamar Kilisesi, duvarına kapılarla
açılan şapellerle çevrilmişti. Binanın çev-
resini dolaşırken mimar Metin Süllü,
"Burası da Aziz Katalikos Zacharias Şa-
peli" dedi. Bu şapelin 1500 yıllık bir tarihi
vardı. 1500 yıl sonra bir Ermeni mimar bir
başka Zacharias, Zacharias Mildanoğlu
bu kilisenin restorasyonunun danışrnanı
olmuştu.
Yaşam boylesine tesadüflerle doluydu.
Akmadar Kilisesi'ndeki restorasyon bü-
tün hızıyla sürüyor. 2006 yılında tamam-
landığında başarılı bir restorasyon örneği
olacağı konusunda umutlandığımı söyle-
yebilirim.
GLOBALPOLÎTIKÜLTÜR
ERGtN YILDIZOĞLU
Batan Geminin
Malları, Afrika'dan
Eğer Londra'da bombalar patlamasaydı, G-8
toplantısı, bu bahaneyle verilen demeçler, çekti-
rilen resimler, "kitch" yardım konseri, vıcık vıcık
bir halkla ilişkiler gösterisi olarak kalabilirdi. An-
cak bombalarla birlikte G-8 toplantısı bir gün
içinde iğrenç bir ironiye dönüştü.
Efendiler ve hokkabazlar
G-8'in zengin sofrasından, Afrika halkının önü-
ne atılması planlanan kınntılann karşılığında iste-
nenlere geçmeden önce bir gerçeği kısaca
anımsamalıyız. G-8 toplantısında dünyayı kurtar-
ma iddialarıyla bir araya gelen grubun merkezin-
deki Bush ve Blair iflah olmaz birer yalancıdır.
Yalanları 100 binden fazla insanın ölümüne yol
açan bu iki adam, şimdi karşımıza geçmiş, "Biz
burada dünyayı kurtanyoruz, onlarsa bomba atı-
yortar" ya da "bizim uygarlığımız"... "onların bar-
bariığı" vb... gibisinden ölenlerin üzerinden "ra-
ting" yapmaya çalışıyorlar. Bu dünyanın efendisi
taklidi yapan adamları, düzenledikleri konserde,
Bush ve Blair'i eleştirmeyi yasaklayan Bob Gel-
dof yalakasını, Bush ve Blair'i John Lennon ve
Paul McCartney'e benzeten Bono gibi hokka-
bazlan herhangi bir biçimde ciddiye almak ola-
naklı mı?
Aslında ciddiye alsak ne olacak, ortada kayda
değer bir yardım, borç silme operasyonu da yok.
Irak'ın toplam borcu 30 milyar doları bir toplantı-
da silenler, toplam 700 milyon nüfuslu 60 Afrika
ülkesine ancak 50 milyar dolar çıkarabildiler. Afri-
ka'nın toplam 300 milyar dolara yakın borcu olan
yoksul ülkelerine sunulan yaklaşık 40 milyar do-
lar borç silme olanağıysa, tam anlamıyla bir soy-
gunu haber veriyor. Gelecek 15 yıl içinde bu kı-
rıntıdan pay almak isteyen ülkelerin, IMF prog-
ramlarını eksiksiz uygulayarak ülkelerini çokulus-
lu şirketlerin kullanımına tümüyle açmalan gere-
kiyor. The Guardian'dan John Monbiot'un işaret
ettiği gibi bu yardımların yönetimi ABD tarafında,
Afrika Gelişme Inisryatifi Yasası'yla Halliburton,
Exxon Mobil, Coca-Cola, General Motors, Star-
bucks, Raytheon, Microsoft, Boeing, Cargill, Ci-
tigroup vb. çokuluslu şirketlerin temsilcilerinden
oluşan Corporate Council for Africa (CCA) kuru-
luşuna, Ingiltere tarafında da Businesss Action
For Africa (BAA) adlı bir inisiyatife ihale edilmiş.
CCA'nın da dahil olduğu BAA'nin içindeyse Afri-
ka'nın yüz yıldır kanını emen Debeers, Anglo
American Tobacco gibi sömürgeci şirketler var.
Pazartesi yazımda değindiğim küreselleşme ve
"mekâna düzenleme" bağlamında yaklaştığımız-
da görürüz ki, esas yapılan Afrika'ya yardım filan
değil, Afrika ülkelerinin doğal zenginliklerini, ne
kadar kaldıysa o kadar pazariannı, emekçilerinin
ne kadar kaldıysa o kadar yaşam enerjisine son
derecede düşük bir maliyetle uluslararası mali
sermayenin engelsiz kullanımına açmaktır. Buna
karşılık gelişmiş ülkelerin pazariannı bu ülkeler
açmaya gelince, konu karambole getirilerek ileri-
ki bir tarihe ertelenmiştir.
Bataklı damın...
Bunlan, burnumu tutarak değertendirmeye çalı-
şırken pazartesi günü değerii dostum Türkel Mi-
nibaş'ın yazısını (kesinlikle arşivlik) okudum. Oku-
yunca da bu kez, aklıma, Oktar Türel hocamızın
birkaç yıl önce IMF ve Türkiye ilişkileri üzerine
yaptığı bir konuşma geldi. Hocamız sunuşuna,
eski bir Türk filminin (Bataklı Damın Kızı...) afişini
göstererek başlamıştı. Bir farkla ki, afışteki oyun-
cu, rejisör, yapımcı isimlerinin yerinde bu kez,
Derviş, Hükümet, IMF-Dünya Bankası vb.. vardı.
Afrika'ya kurulan tuzakla başlayıp Minibaş'ın
yazısındaki saptamalardan Türel hocamın film
afişine geldiğimde de bugünkü durumumuzu ga-
yet iyi kavramış durumdaydım: Dış ticaret açığı-
mız büyüyor (bu talep yetersizliği dünyasında bi-
rilerini memnun ediyoruz), bu açığı sıcak para gi-
rişiyle denetim altında tutabiliyoruz. Dışarıdan
"uygun faizle" borçlanan "bankalarımız" bunu
içerde yüksek riskle, yüksek faizle plase ediyor-
lar (kredi kartları, tüketici kredileri vb...) diğer bir
değişle tatlı bir "carry trade" sürüp gidiyor (şim-
dilik). Kredi kartları, tüketici kredileri ithalatı bü-
yütüyor... Bu arada Türkiye, ekonomisinin kınl-
ganhğı sürekli arttığından, en stratejik ulusal var-
lıklannın ucuza kapatılmasına direnemiyor.
Diğer bir deyişle durum "Bataklı damın" yos-
masınınkinden pek farklı değil. Her açıdan kulla-
nılıyor, yeni kullanma biçimlerine de hayır diye-
mez hale geliyoruz. Ingiliz hükümetinden basına
sızan bir bilgi notuna göre, ABD ve Ingiltere
Irak'tan, 2006 ortalarına kadar önemli ölçüde as-
ker çekmeyi planlıyorlarmış. "Aa, bu da nereden
çıktı şimdi" mi dediniz? Valla bilmiyorum, birden-
bire aklıma düşüverdi işte.. nedense?..
ergin.yildizoglu ; gmail.com
MECLİS OLAĞANÜSTÜ TOPLANIYOR
RTÜKüyeleri
bugün seçiliyor
.4NKARA(Cumhuri-
yet Bürosu) - TBMM,
Radyo ve Televizyon Üst
Kurulu'nun (RTÛK) ye-
ni üyelerini belırlemek
için bugün toplanıyor.
Genel Kurul, RTÜKüye-
liği seçimi için TBMM
Başkanı BülentAnnç'ın
çağnsı doğrultusundabu-
gün saat 15.00'te olağa-
nüstü toplanacak.
RTÜK'eAKPkonten-
janından 6. CHPkonten-
janından 3 üye seçilecek.
Toplam 18 adayın yarı-
şacağı seçimlerde
CHP'nin 6, AKP'nin 12
adayı için ayn bırleşik oy
pusulalan bastınlacak.
Seçimlerde en fazla oyu
alan 9 isim RTÜK'ün ye-
ni üveleri olacak.
Eski CHP Genel Sek-
reteri Ertuğrul Günay,
içrüzük değişikligini
protesto ederek Meclis
çalışmalannı terk etme
karan veren CHP yöne-
ticilerinin 3 RTÜK üye-
liği için "koşa koşa
TBMM'ye gideceğine''
dikkat çekti. Günay, şu
görüşleri dile getirdi:
"Siyaset, bir flketilik ve
rutârhlık işidir. CHP
merkezyöneticfleri ana-
yasa de^şüdiğikonusun-
da kötü sınav verdiler.
Öteyandan Mecfis'teiç-
tüzük değişikliklerine,
muhaiefetin sesi kısıb-
yor diye karşı çıkanlar,
partiiçjndeher türlfi bu-
kuksuztuğa başvurmak-
tan sakmmıjorlarr