19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 11 TEMMUZ 2005 PAZARTESİ HABERLERlN DEVAMI TURKIYE Istanbul B 30 Sınop B 26 Adana B 34 =dirne PB 32 Samsun B 26 Kocaelı B 31 Trabzon PB 26 ganakkale B 29 Gıresun PB 27 B 35 Ankara B 32 Njianisa B 40 Eskişehır B 33 B 39 Konya B 34 Denızlı B 39 Sıvas B 29 'onguldak B 24 Antalya B 34 Kars Mersin Dıyarbakır Şanlıurfa Mardın Siirt Hakkân Van B B B B B B B 31 40 41 38 39 38 27 Parçalı bulutlu Yurdun kuzeydoğu kesımlen ıle Trakya parçalı bulutlu, Doğu Anadolu'nun kuzey- doğusu ıle Artvın çev- relen sağanak ve gok- gurultulu sağanak ya- ğışlı, dığer yerler az bulutlu ve açık geçe- cek Hava sıcaklığın- da onetnlı bır değışık- lık olmayacak DIS MERKEZLER Oslo Helsınkı Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Parıs Bonn B PB B B B PB PB Y 3Ü 27 29 26 23 26 26 26 Münıh Y 25 Zürıh Berıın Budapeşte Madrıd Viyana Belgrad Sofya Roma Atına PB Y B Y Y Y PB B 21 22 35 20 23 27 26 34 Y 19 Şam Moskova Aşkabat Astana Taşkent Bakû Bişkek Tiflıs Kahıre PB B B PB B Y Y A 21 40 29 40 32 36 19 36 A 41 Bulutlu ^ Çok bulutlu . Yağmurlu Kartı Sulu kar > Gok gurultulü ^IMAM HATÎPLÎLERIÇİN' SAVI Heybeliada'da 'tesettürkampı' SİBEL BAHÇETEPE / ÖZGE SARI Heybeliada'da Değırmenburnu pıknik alanına "yaz okulu" adı altında Üsküdar ve Adalar be- lediyeleri tarafindan imam hatip öğrencilerinin dini eğitım alacağı bir kamp kuruluyor. CHP Is- tanbul Milletvekilı Ali Rıza Gülçiçek Heybeli- ada'da "tesettür kampları" kurulduğunu belir- terek "Bu davranış. genel ve yerel yönetimler tarafindan halkın huzurunu bozmaya sebep olmakta ve adalann modern ve çağdaş gö- rüntüsünü bozmaktadır" dedi. Ada sakinleri, "yaz okulu"nun "Ruhban Okulu'nun hemen yakınlanna kurulmasının manidar" olduğunu ifade ederlerken alanın halkın kullanımına kapatılmasından duydııklan rahatsızlığı dile getirdıler. Üsküdar ve Adalar il- çe beledıyelennin AKP tarafından yönetildiğinı anımsatan yurttaşlar, "Imam hatipli öğrencile- rin burada 'haşema' adındaki mayolan ile de- nize gireceği ve dini sohbetler yapacağı söyle- niyor. Turistik bir mekânda bu görüntü ra- hatsız edici" dediler. Bazı yurttaşlar, kampa din görevlilerinın gelerek dini sohbet toplantılan ya- pacağını öğrendiklenni anlattılar. Çakır: Gayrimüslimler de gelecek Adalılann ıddialarına karşılık gazetemizin so- rulannı yanıtlayan Üsküdar Beledıye Başkanı Mehmet Çakır ve Adalar Belediye Başkanı Coşkun Ozden, söylenenlerin gerçekle ilgisı ol- madığını savundular. Heybeliada halkının bir şı- kâyetinın olmadığını, bu iddialan medyanın çı- kardığını öne süren Çakır, "Kampa gelecek öğ- renciler Üsküdar'daki ilköğretim 4. ve 8. sı- nıflarda okuyan ve dereceye girmiş öğrenciler olacak. Söylendiği gibi, imam hatip öğrenci- leri değil, ilçe milli eğitim müdürlüğünün seç- tiği başanlı olan Müslüman ve gayrimüslüm öğrenciler de kampa gelecektir" dedi. Özden ise kampın Ruhban Okulu ile aynı yerde olması- nın tesadüf olduğunu ifade ederek "Biz burayı halkımıza kazandırmak istiyoruz. Halktan, yaptıklanmızdan dolayı teşekkür beklerken başımıza bunlar geldi." dedi. Özden, kampa gelecek öğrencılerin iddıa edilenler gibi imam hatipli öğrenciler olmadığını ifade ederek "Kampın açılışı 13 Temmuz Çarşamba günü yapüacak Tüm Istanbullular ve basın men- supları Heybeliada'ya gelerek olayın böyle ol- madığını görecek" dedi. Gülçiçek: Uygulamadan vazgeçilmeli CHP'li Gülçiçek ise bölgeyi yerinde ıncele- dikten sonra gazetemıze yaptığı açıklamada, bölgenin hızla ışgale uğradığım ifade ederek "Değirmenburnu Plajı'nı Orman Bakanlı- ğı'ndan 15 yıllığına kiralayan Üsküdar ve Adalar Belediyesi, adanın en güzel bölgesini yaz okulu adı altında işgal etti" dedi. Değır- mendere Plajı'na Üsküdar Belediyesi'nin kendi çöp bidonlannı koyduğunu, öğrencilerin Kızı- lay'a ait çadırlarda kalacağını söyleyen Gülçi- çek, uygulamanın durduruhnasını istedi. Gülçi- çek, şöyle devam etti: "Heybeliada'daki çam ağaçlan kesilip yerine çadırlar kuruluyor, adanın otantik yapısı gün geçtikçe kaybolu- yor, insanlanmızı daha fazla tedirgin etme- den bu uygulamadan vazgeçilmesi gerek." GEZÎLER IÇİN 3 TRlLYON LÎRA Milletvekilleri dünya turunda AYŞE SAY1N ANKARA - TBMM Genel Sekreterliği'nin çalışması, gezgin milletvekillerini ortaya çıkar- dı. Seçilmek için vekillerin her dönem büyük mücadele verdiği uluslararası komisyonlann şanslı üyeleri, yılın büyük bir bölümünü yurtdı- şında geçirdi. Vekillerin yurtdışı gezilerinin TBMM'ye faturası ise 3 trilyon lirayı aştı. TBMM Genel Sekreterliği'nin verilerine gö- re, masraflan TBMM'ce karşılanan görev gezi- leri çerçevesinde AKP'li Zekeriya Akçam, Meclıs'in en çok gezen vekili oldu. Avrupa Konvansiyonu üyesi, Türkiye-AB Karma Parla- mento Komisyonu üyesi, TBMM AB Uyum Komisyonu üyesi Akçam 2.5 yılda 53 yurtdışı gezisine katıldı. Akçam 214 gün yurtdışında kaldı. Yurtdışı gezi sıralamasında Avrupa Kon- seyi Parlamenter Meclisi üyesi CHP'li Abdül- kadir Ateş ise ikinci sırada yer aldı. Ateş aynı dönemde 51 yurtdışı gezı çerçevesinde toplam 199 günü yurtdışında geçırirken, gezginlik sıra- lamasında 3. sırada ise 50 gezi ile AKP'li Mev- lüt Çavuşoğlu yer aldı. Çavuşoğlu da 2.5 yılda toplam 189 günü yurtdışında geçirdi. TBMM Genel Sekreterliği'nin verileri, her yıl ortalama 150 milletvekilinin masraflan Meclis tarafindan karşılanan bu tip gezilere ka- tıldığını da ortaya koydu. Genel sekreterlik verilerine göre, geçen yıl 185 mületvekili yurtdışı geziye gıderken, bu gezilerin Meclis'e faturası ise 1 trilyon 511 mil- yar 349 milyon 200 bin TL oldu. Telekom'da sebeke ranüI Baştarafı 1. Sayfada uzatılmasını talep edebilir. Kurum yenileme talebini 406 sayıü kanunun ilgili hükümle- ri ve mer'i mevzuat uyarınca değerlendirerek, sözleşmenin süresini uzatabilir" ifadesi y- er aldı. Eski Ulaştırma Bakanı ve MHP Genel Başkan Yardım- cısı Oktay Vural, "Burada TürkTelekom'un imtiyazının sona ermesi halinde şebeke- nin kime ait olacağı hususu açık olarak yazılmıyor. Böyle- ce iade işleminin önü kesile- rek önemli bir pazarük ve rant kaynağının önü açık bı- rakılıyor" dedi. Turkcell, Telsim ve Avea gi- bi işletmecilerle yapılan imti- yaz sözleşmelerinde yer alan "tşletmenin devri" başlıkh 49. maddede ise, Telekom söz- leşmesinin aksine şu hüküm yer alıyor: "Sözleşme uzatılmadığı takdirde, lisans süresinin biti- minde kendiliğinden sona er- er. Bu durumda işletmeci GSM 900/1800 sistemine ait merkezi işletme birimleri olan şebeke yönetim merke- zi, gateway santrallan, mer- kezi abone işlemleri sistemi ile sistemin işleyişini etkileyici tüm teçhizatı ve tesisatın ku- rulu bulunduğu işletmecinin TASLAK SÖZLEŞMEDE UCU AÇIK VE MUÖLAK IFADELER VAR Alıcıya 'geniş hareket alanı' Taslak sözleşmenin "ucu açık ve muğlak ifa- delerle alıcıya geniş hareket alanı sağlayan" çeşitlı maddeleri de şöyle: • "Makul talepte bulunan" herkese, "makul bir süre içinde" telefon hızmeti sağlamr. • Istek sahiplennın hızmet talepleri "kabul edilebiür bir gerekçe olmadan" reddedilemez. ^ "Aksini gerektiren objektif nedenler" bulunmadıkça aboneler arasında aynm göze- tilemez. • Ücretler "uygun olduğu ölçüde" uluslarara- sı standartlara ve ölçeklere yaklaştırüır. ^ Ücretlerin belirlenmesinde Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası anlaşmalar ile uluslararası kuruluşların tavsiyeleri "uygun olduğu ölçü- de" dikkate alnıır. t/ Bilinmeyen numaralar damşma sistemi "ma- kul bir ücret karşüığı" düzenlenir. Türk Tele- kom, ana şebekesinden diğer şebekelerin aran- masını "makul bir ücret karşüığında" yapar. kullanımında olan taşınmaz- lan kurumuna veya kurumun göstereceği kuruluşlara be- delsiz olarak devredecektir." GSM operatörlerinın kendi yaptıklan şebeke yatınmlan da dahil tüm şebekeyı devredecek- ken Türk Telekom'u alacak ya- bancı şirkete bu durumla ilgili bir açık yaptırım getirilmediği- ne dikkati çeken Vural, "Işlet- meciler arasında da çifte standart uygulanıyor. Bu ma- lın imthaz sonunda kesintisiz hizmet vermek üzere aynen geri verileceği hüküm altına alınmalıdır" diye konuştu, Sözleşme taslağının "Şirket kurulması ve şirketlere işti- rak" başlıklı 23. maddesinde ise "Türk Telekom, bu imti- yaz sözleşmesi ve diğer ilgili yasalar çerçevesinde yetkilen- dirildigi hizmetleri kendi eliy- le veya doğrudan veya dolay- lı, sahip olduğu iştirakleri aracılığı ile sunabilir" hükmü yer aldı. Buna göre Türk Telekom'u alan alıcı, üstlendiği hizmetleri, kuracağı başka şirketlere yaptı- rarak kurum kârmı bu şirketle- re aktarabilecek. Sözleşmenin "Kamulaştırma" başlıklı 29. maddesı ıle de Türk Telekom'u alacak yabancının talep etmesi halinde, bedelini ödemesi kay- dıyla "bakanlıkça kamulaştır- ma işlemi yapümasma" olanak tanınıyor. Kâr transferi nasü oluyor Sözleşmenin 23. maddesine göre yüzde 45 'i kamuya ait olan Türk Telekom, vereceği hizmeti yüzde 5l'i kendisine ait bir işti- rakine gördürebüiyor. Bu iştirakin yüzde 49 payuun alıcıya ait olduğu varsayıldığın- da, kamunun iştirakteki oram yüzde 51'in yüzde 45'i, yani yüzde 22.95 ile sınırh kalıyor. Bu durumda, alıcının istedıği fi- yatı uygulayarak kân bu iştirak- te bırakması, kamunun kârdan alacağı payı yüzde 45'ten yüzde 22.95'e düşürüyor. Çeşme'de meydana gelen patlama yurttaşlar arasında büyük panik yarattı. Yaralanan yurttaşlar, tedavi altına ahnırken, ayakkabı boyacısı Ali Çelikli'nin durumunun ciddi olduğu bildirildi. (AA) Çöpkutusuna bırakılan bombamnpatladı: Biriağır,20yaralı Çeşme bombayla sarsıldıÇEŞME (Cumhuriyet) - Iz- mir'in Çeşme ilçesinde çöp ku- tusuna konulan bombamn patla- ması sonucu l'i ağtr 20 kişi ya- ralandı. Yaralanan Ramazan Mert, patlamadan yanm saat ön- ce 2 kişinin çöp kutusuna siyah poşet bıraktığuu söyledı. Çeşme Meydanı'ndaki Ziraat Bankası'mn 15-20 metre uzağın- da bulunan çöp kutusuna meşru- bat şişesinin içıne yerleştirilmiş halde konulan parça tesirli bom- ba dün 14.30 sıralannda patladı. Patlamada, ayakkabı boyacısı Ali Çelikli ağrr, 2'si turist 20 kişı de çeşitli yerlerindenyaralandı. Çe- likli'nin durumunun cıddiyetini koruduğu öğrenildi. tngılız tunst John \Villoghby'de yumuşak do- ku yaralanması meydana geldıği, Rus turist Aleksander Dani- luk'un da sol kolundan yaralan- dığı kaydedildı. Patlamada yara- lanan diğer yurttaşlann isirnleri ise şöyle: "Ali Rıza Coşkun, Se- lin Ertan, tdris UtaL, Bendi Yü- dız, Yümaz Arıkan, Ramazan Mert, Merve Kıbç, Akın Demir, Ali Ziya Gökmen, Günnur trld- lir, Sait Kocalevent, Şükrü Yo- rulmaz, Üker Ersan, Havva De- niz, Şahabettin Özgü, tsmail Demirkol, Ece Demirkol." Patlamadan sonra bölgeye gi- den Izmir Olay Yeri Inceleme ve KimlikTespit Şubesi Müdürlüğü ekipleri bomba parçalannı topla- yarak incelenmek üzere laboratu- vara götürdü. Polisin, patlamarun meydana geldıği alana bakan be- lediye binası ve bankalara ait ka- meralann görüntü kayıtlannı in- celeme altnıa alarak zanlılan be- lirlemeye çahştığı öğrenildi. Patlamada yaralanan görgü ta- nığı Ramazan Mert, "Patlama- nın olduğu çöp kutusu önünde oturuyordum. tki kişi geldi ve siyah poşet bıraktı.Yaklaşık ya- nm saat sonra patlama meyda- na geldi. Esmer tenli, 25 yaşla- rındaydüar. Biri kırmızı, diğeri gri tişörtlü ve bıyıklıydı" dedi. CANLI BOMBA İstanbul Emniyeû darmageçû Haber Merkezi - Te- rör örgütü PKK'nm inti- har eylemlerinde bulun- mak üzere Istanbul'a bir kaduı teröristi gönderdi- ği yönündeki bilgi istan- bul Emniyetini alarma geçirdi. Polis, hassas böîgelerde ek güvenlik önlemleri alırken, terö- ristin eşkâlini de çeşitli birimlere bildirdi. Ön- lemler kapsamında is- tıhbarat ve sivil gü\ enlik güçlerine "şüpheli kişi- lerin" izlenmesı taluna- tı da verildi. Emniyet Genel Mü- dürlüğü Sözcüsü tsma- il Çalışkan geçen hafta yaptığı haftalık basın toplantısında, PKK'nin "büyük şehirlerden birine eylem için bir kadın terörist gönder- diği" yönündeki haber- leri doğrulamış ancak kentin admı vermekten kaçınmıştı. îsmail Ça- lışkan, güvenlik önlem- lerine ilişkin bir soruya, "Türkiye'de güvenlik tedbirleri her zaman en üst se>iyede uygu- lanmaktadır" yanıtını vermişti. G U N D E M MUSTAFA BALBAY I Baştarafı 1. Sayfada G-8 ülkelerinin temsilcilerinden gelen kınama- da ise tümcelerden biri şuydu: "Bu saldın uygar dünyaya yöneliktir!" Yani başka bir dünyaya değil. Ya da henüz uy- gar dünyanın bir parçası olamamış kesımlere de- ğil! Fisk'in vurguladığı aynm sürdükçe doğal olarak akla çok karmaşık, çözüldükçe düğümlenen sü- reçler gelecek. Urneğin El Kaide... Bundan böyle onganize, eşzamanlı yapılmış sal- dınlann tümü El Kaide örgütüne ait olacak. Han- gi El Kaide? Bu da karmaşık. Her bölgenin, her devletin, belki de her istihbarat servisinin ayrı bir El Kaide'si var. Kim bilir, belki de El Kaide'ler ya- rışacak: - Senin El Kaide'nin eylemi de eylem mi? Sen benimkini gör... "Asıl El Kaide, benim El Kaide... Ne demek is- tediğimi yakında anlarsın..." • • • Küreselleşen El Kaide'ye koşut, şöyle bir sap- tama da yapılabilir: Terör, tıpkı atom bombası, nükleer başlıklı füze, uzun menzilli füze gibi bir silah. Küresel aktörler böy- le bir silahın kendilerinde de bulunmasını istiyor... Hazır El Kaide gibi bir marka varken siparişi ye- rine getirecek başka taşeronlar bulmak da zor ol- masa gerek! Bir başka deyimle El Kaide, dünyanın her yerin- de fason olarak üretilebilen, üzerine bilinen bir markanın yazıldığı ürüne benziyor! ABD-lngiltere ittifakının "terörün merkezleri" di- ye işgal ettiği Afganistan ve Irak, terörün daha da artmasına neden olan alanlar haline geldi. özel- likle Irak. giderek uluslararası güçlerin kapıştığı vahşi bir sahaya dönüşüyor. Ispanya'dan sonra Italya da Irak'tan çekilme kararı alıyor. Bu, elbet- te Irak'ta işgale direnenlerin başarısı. Acaba baş- ka kimlerin başarısı? Başta da vurguladığımız gibi karmaşık konular- la karşı karşıyayız. Olayı tümüyle çözdüğünüzü iddia ertiğiniz gün, bambaşka bir düğümle karşı- laşabilirsiniz. Terör çok karanlık bir silah. Bir o kadar karanlık olan da terörle mücadele uğruna atılan adımlar. Tıpkı suyun başındaki kurdun aşağıdaki kuzuya, "suyumu kiriettin" demesi gibi, aktör ülkelerden biri herhangi bir devletin kapısını çalıp "senin ül- kende terörist var. Müdahale etmek gerek. Bunun adı önleyici savaştır" diyebilir. • • • Türkiye, yukarıda aktardığımız karanlık sürecin ne yazık ki etki sahası içinde. 2001 'de New York'ta yapılan saldırıyı İstanbul ve Madrid izlemişti. Şim- di ürkütücü soru şu: Londra'yı neresi izleyecek? Keşke, son olur diyebilsek. Terörün kullanımı bir süre daha bu tür saldırıların yaşanacağını göste- riyor. Gerçek çözüm dünyanın herkes için yaşanabi- lir bir yer olmasında yatıyor. G-8 ülkelerinin duya- cağını, duysa da dikkate alacağmı hiç sanmıyo- ruz, ama atasözümüz şöyle diyor: Sefaletin olduğu yerde, safahat rahat edemez! Ne yazik sefalet coğrafyası genişlıyor ve terör için giderek daha verimli bir saha haline geliyor. Terör tohumu da özel üretim ve hormonlu olunca... ankcum/ı cumhuriyet.com.tr Polis noktasına saldın: 2 yaralı TUNCELİ (Cumhuriyet) - Son günlerde ar- tan terör olaylanna bir yenisi daha eklendi. Tunceli'nin Hozat ilçesinde, polis noktasına el bombası atılırken saldında iki polis memuru yaralandı. Hozat Kaymakamlığı binası önünde- ki polis kontrol noktasma atılan el bombasının patlaması sonucu yaralanan polis memurları Elazığ Askeri Hastanesi'ne kaldınldı. Tunceli Valisi Mustafa Erkal. yaralılann sağlık durumlanrun iyi olduğunu belirterek "Saldınyı, ilçe merkezindeki birinin düzen- lediği yönünde değerlendirmeler yapılıyor. Olayın terör saldırısı olabileceği ihtimali üzerinde de duruluyor" diye konuştu. SÖYLEŞİ ATTİLÂ İLHAN "... Evet tabii, insanın aklına, o kaçınılmaz so- ru geliyor: Sosyalist Blok'un, Demokrasi'yi seçmiş halkları, bu kadar mı saf? Nasıl 'Ihtilâl Ticareti' yapan, bu imalatçılara, unutamaya- caklanfırsatiarveriyorlar? Gerçekten sorulacak, cevabı şiddetle tartışılacak konudur bu! (Çağnşım/9."... Sanınmherşey, EdvardŞe- vardnadze'nin, 1984'te bir kış akşamı Gürcis- tan'daki Pinsunda'da. Gorbaçof'a söyledıği şu sözlerle başlamıştır: "... her şey çürümüş, hepsini değiştirmek gerekiyor!" Haksız mıy- dı, tam değil: Sovyetler Birliği hanidir işçinin ve köylünün sosyalist devleti olmaktan çıkmış; No- menklatura'nın saltanat sürdüğü, totaliter bir oligarşiye dönüşmüştü; Işte Mihail Gorba- çof'un, o meşhur, o ümit saçan Glasnost'u ve Perestroika'sı, bu noktada hareket ediyordu. Gorbaçof, 1985 llkbahannda ne demişti, hatır- lar mısınız: "Silahtan annmış, birbiriyle banşmış, aske- ri bloklan olmayan bir dünya; Sosyalizm'in kendisini, demokrasi, özyönetim, çevreyi ko- ruma istikametinde yeniden üretmesi!" Buna gerçekten ihtiyaç vardı ama, herhalde örnek almacak 'özgür' ve 'insan haklanna say- gılı ülke' ABD değıldi; sonra Yugoslavya'dan başlayarak, Ukrayna'ya, Gürcistan a, Kırgı- zistan'a ve ilh.. yayılan. 'Ihtilâl imalatçılığı ve ihracatçılığı', daha o zaman, ışte böyle başla- mıştı; SSCB bunun bedelini çok pahalı ödedı; • •• 'Küreselleşme'ye, 'Küresel1 TepkiL" bilahare Yugoslavya'nın yaşayacağı, bölünme, parça parça kontrol altına alınma süreci; yeryü- zünün ikinci büyük askeri gücü olan bir ülkeyi, bir hamlede, parçalamıştı; başta Gorbaçof ve Şevardnadze, yaşananları, 'demokrasinin icâ- bâtından mı sayıyorlardı, bilinmez ama; sonra- ki yaşadıkları hayatı, hiç de Gorbaçof un baş- langıçtaki hayallerine benzemiyordu...) Kerimofun kanlı tepkisi ne anlama geliyor? Tesbit/10 "... Peki, göz göre göre, sermâye- nin esâretine giren halklar, -hele kötü de olsa, sosyalizm 'iyaşamış olanlar- buna niye tepki gös- termiyor? Acaba sâhidengöstermiyormu?Vın- cent Javert, daha Le Nouvel Observateur'de- ki çalışmasını hazırlarken, yazısına, şöyle bir not eklemek gereğini duymuştu: "... O 'kadife devrimler 1 sona mı erdi? 13 Mayıs ayaklanmasında, Başkan Kerimof; ka- labalığa ateş etnrini vererek, düzinelerce, hatta belki yüzlerce insanı öldürmekten çe- kinmedi. Gerçi yaşanan halk hareketi, Ukray- na ya da Gürcistan'dakinin aynı sayılamaz- dı; protestocular, hileli seçimler peşinde de- ğillerdi; Islamcılar, kavganın çıkarılmasında belirgin bir rol oynamışlardı ama; Kerimof'un kanlı cevabı (tepkisi) ve buna karşı uluslara- rası bir protestonun yükselmemesi, bölgede- ki öteki dikta rejimlerinde, korkunç baskıla- ra yol açmış oldu..." (Le Nouvel Observateur, 1 Temmuz 2005, s. 10) Hepsi bu kadar mı? Elbette hayır, Rusya'da Putin'in, ne türden ve nasıl korunma önlemleri oluşturduğuna, göz atmakta da yarar var ama; acaba sizce de, Avrupa'da bırdenbire patlayan halk muhâlefeti, 'Dip Dalgası'nın, bu türden oyunlara müsaade etmeyeceği izlenimini yarat- mıyor mu? Benim en ziyade şaştığım, nedir bi- lin bakalım: Le Monde Diplamatique'in Hazi- ran 2005 sayısında kullandığı şu başlık oldu: 'Dip Dalgası'!!.. Eskiler ne demiştir, 'Aklın yolu biri'. İlk defa bir dur işaretr verilmlş oldu.. (Tesbrt/11. "... aynı Le Monde Diplamati- que, başyazısında Fransa'dakı 'tepkiyi' değer- lendirırken, öyle bir lisan kullanıyor ki, 'Küresel- leşme'ye tepkinin, yöresel ya da ulusal kalma- dığını, açıkça 'küreselleştigini' gösteriyor. "... Asi Fransa, 20 Mayıs 2005'te AB Ana- yasası tasansına, tantanalı bir 'hayır' dryerek, siyasi milletlerin en iyisinden olmak gelene- ğini sürdürdüğünü isbat etmiştir; böylece halklann yeniden ümitlenmesi, buna mûkâ- bil, 'mevcut seçkinler sattanatı'nın, kaygılan- masını sağlayarak, 'yaşlı Avrupa'yı iyice sarsmıştır. Yurttaşlannın bu gözü pek eyle- miyle, tarihi misyonunu sürdürdüğünü kanrt- lamış oluyor; öyle ki, bir kere daha mevcut siyasi ve ekonomik düzenin cazibesine baş eğmeyerek, kadere kafa tutmanın hâlâ müm- kün olabildiğini göstermiştir..." "... Zira bu 'hayır' cevabı temel bir anlam taşıyor: 'küreselleşme' dogması yok mu, yurttaşlann karşı çıkmasına (aşağılamasına) rağmen; kendi tanıyıp benimsediği o 'tektip ekonomik modeli', yeryüzünde ne kadar ül- ke mevcutsa, hepsine dayatma iddiasına, ilk defa bir 'dur' işareti verilmiş oluyor..." (Igna- cio Romanet, Le Monde Diplamatique, Haziran 2005...) Biliyorsunuz, bu ilk dur işaretinin hemen ar- kasından Hollanda vs.'nin tepkilen sürdürüldü. O kadarla da kalmadı, hemen her kıt'anın, her köşesinden, red sedâları yükseliyor.. Ne demiştık, 'devrimler durmaz'. e-mailrtilahan ı isnet.nettr http://www.bilgiyayinevi.com.tr/ailhan Faks:0-212 / 26019 88
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle