Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 11 TEMMUZ 2005 PAZARTESİ
DİZt
Aziz Nesin, satmayacağını bile bile mektuplar, amlar, günlükleryayımlamak üzere Düşün Yayınevi'ni kurmuştu
Yayıncılığıticariolarak görmedi
I
lginçtir, başka yazarlanmız da geçüımek
için yayıncılık yapmaya başlamışlardır.
Örneğın, ŞûkraJn Kurdakul önce Taksim
Gümüşsuyu'nda bir kitabevi açmış ve Yel-
ken dergısini yönetmeye başlamış, 1958 yılında
da Ataç Yayınevi'nı kurmuştur. 21 Mayıs 1960
devrimınden sonra ıse kuşkusuz 1961 Anayasa-
sı'nın da yüreklendirmesiyle, yayınevi sayısı bir-
den çoğalmaya başlamıştır. Orneğin Gün, Sol,
Ağaoğlu, Sosyal, Cem, May vb. gibi o günlerde
kurulan birçok yayıne^inin yanı sıra, anımsadı-
ğım kadanyla VedatGünyol Çan Yayınlan adı al-
tında kitap yayunına başiarken, 1960'ta Memet
Fuat De Yayınevi'ni; 1964'te Remri tnanç Top-
lum Yayınevi'ni; 1965 'te Fethi Nad Gerçek Ya-
yınevi'ni; 1966'daKemalDemirelYankı Yayıne-
vi'ni, BülentHaboraFIabora Yayınevi'ni; 1967'de
Vaşar Kemal, önce Doğan Ozgüden ile birlikte
Ant Yayınevi'ni, bir siire sonra bu kez bir hem-
şerisiyleArarat Yayınevi'ni, 1980'lerde oğlu Ra-
şit Gökçeli ile Toros Yayınevı'ni; 1968'de Cen-
giz Tuncer, Aydın Emeç 'le E Yayınevi 'ni; gene o
günlerde Orhan Kemal, Nurer Uğurlu ile, adı-
nın ilk harflerinden ad yaparak OK Yayuıevi'ni;
1970'te Hayati Asıryazıcı Sınan Yayınevi'ni;
197rdeGündAtantaşSoyutYa>inevi'ni; 1975'te
TankDursunKKoza Yayıevi'nı; 1977'deFerit
Edgü Ada Yayınevi 'ni, Necati Tosuner Derinlik
Yayınevi'ni, AfşarTîmuçinKavram Yayınevi'ni
kurmuşlardır saptayabildiğim kadanyla. Ama
ne ilginçtirki, AzizNesin'in ÜhanSdçuk ve Tur-
han Sekjuk'la ortaklaşa kurduklan Karikatür Ya-
yınevı de, görünmez güçlerce 1963 yılı Şuban'nda
bir pazar günü kundaklanıp, failı meçhul bir yan-
gınla tam 110 bin kitaplan yakılarak sona erdi-
rilmiştir. Bu olayın ardından Azdz Nesin Bilgi Ya-
yınevi'yle anlaşmışsa da, anımsadığım kadany-
la çok sürmemiştir bu işbirliği ve 1965'lerde ki-
taplannı gene Düşün Yayınevi adına kendisi ya-
yımlamaya başlamıştır.
BU ADAMA
DAYANAMIYORUM
Ancak, kısa bir süre sonra Tekin
Yayınevi ile, bir çeşit ortaklık
şeklinde çok özel koşullar
içeren bir anlaşma yaparak
ya>Tmcılığa ara vermiştir
gene. Nevarki,"Yaşasın
Aziz Nesin" adlı anıla-
nmda "Aziz Nesin Çok
tyi Bir Savunman Oldu-
ğiına da tnanırdı" başlık-
lı bölümde de anlatnğımgibi, 1978
yılı sonlannda bırden "Bu adama daha fazla
dayanamayacağun" diyerek anlaşmayı bozmuş
ve bütün kitaplannı çekip almıştı. Yayınevi sa-
hibi ise, Aziz Bey'in bu öfkesinin nedenini bir
türlü kavrayamadığından, ne zaman karşılaşsak
hemen bu konuyu açıyor ve aracı olmamı, ba-
nştırmamı istiyordu benden. Asluıda Aziz Bey
de, gördüğüm kadanyla zor durumdaydı. Güya
bu amaçla ortak olduğu Cem-May Dağıtım Şir-
keti'nin bir odasındakıtaplannı gene kendisi ya-
yunlayacaktı, ama bu işlere ayuacak zamanı yok-
tu kesinlikle.
PARASI PULU KENDİSİNİN OLSUN
Dolayısıyla banşmasuu, çıkarlan açısuıdan ben
de en ıyi çözüm olarak görüyordum. Fakat, Nuh
diyor, peygamber demiyordu. "Bu işten büyük
zarara uğradığunı ben de büiyorum Demirtaş"
dıyordu. "Ama dayanamıyonım bu adama."
Anlattığuıa göre, 1978 sonbahannda sah-
nelenen "Toros Canavan" adlı oyunu-
nun galasına kendisini Üsküp'e ça-
ğırmışlar yayuıevi aracıhğıyla.
Bu çağnyı öğrenen Yugoslav
göçmeni yayuıevi sahibi,
^, "AzizAğbi, otomobflhn-
k ben götüreyim sizi,
büükte gidelim'* de-
yince de, hiç kuşku
yok,hemotobüsye-
rineotomobillegi-
deceğini.hemyol
parasuıdankurtu-
lacağını hem de kendisi-
ne bedava Sırpça dilmaçlık
yapacağuu düşünerek mutlaka, önerisi-
ni kabul etmiş hemen. Doğal olarak galaya da
birlikte gitmişler. Oyun Türkçe oynanıyormuş za-
ten ve seyircilerin de tamamı fürk'müş. Ama,
oyun bittikten sonra sahneye de kendisiyle bir-
likte çıkmış yayıncı. Seyircilerin oyunla ilgili
Türkçe sorulannı yanıtlarken de hemen atılıp
Aziz Bey'in sözünü keserek, "Yani AzizBey de-
mekistiyorkL." diye başlıyormuş hemen. Bir...
Üç... Beş... "Yapüğı kababğm bile farkmda de-
ğikli cahil herif. Düşünsene. ben derdimi Türk-
çe anlatamıyorum, o cahil anlaoyor. Paraa da
kendinin obun, pulu da~. Gönneye bile dayana-
mıyonun" demişn Aziz Bey.
Kısa süre sonra da Adam Yaymevi'yle anlaş-
mıştı ve gerek bütün kitaplannı hemen yayım-
lattığı, gerekse telif ücretini düzenli biçimde öde-
diği için yayınevinin sahibi NazarBüyüm'den de
hep sevgiyle söz ederdi.
Ne var ki, aynı günlerde gene Düşün Yayuıe-
vi'ni kurdu yeniden, ama sanınm bu kez oğlu Ah-
met Nesin'in aduıa. Üstelık satmayacağını bile
bile, ünlü yabancı yazarlann, eşlerinin, sanatçı-
lann ülkemizdeki herhangi bir yayınevinin ke-
sinlikle yayunlamayacağı mektuplannı, anılan-
nı, notlannı, günlüklerini yayunlamak üzere...
Yayuıcılığı da, kesinlikle salt ticari bir iş de-
ğil, yazarlığın olmazsa olmaz bir parçası sayar-
dı çünkü Aziz Nesin, yakın tamğıyundır.
Aziz Nesin, Vatan gazetesinde 79 gün süren Nâzım Hikmet üzerine yazdığı yazılann büyük tepki almasına çok üzülür, kınlır...
'Nâzım da insandı, zaafları vardı'
Aziz Nesin'in
Okuduğu Kitaplar
O
ğullan, bilindiği gibi AzizNe-
sin'in ardmda brraktığı kimi
dosyalan da kitap halinde ya-
yımlamışlardır ölümünden
sonra. Ömeğın Ahinet Nesin, eminim
"Babam mektuplannın ve güncelerinin
bu dizkleyayınüanmasına acaba ne der-
di?" diye bir an bile düşünmeden, baba-
suun salt ünJü yabancı yazarlann gün-
celerini, anılannı, mektuplannı yayun-
latmak için kurduğu Düşün Yaymevi 'nin
önce "Mektuplar" dizisüıde, babasuun
Ah" Nesin'e yazdığı mektuplarla onun
yanıtlannı "An" Nesin'le Mektuplaşma-
bn" adıyla 1994 yüında; arduıdan "Gün-
ce" dızısinde babasının eskı yazıyla tut-
ruğu güncelerirun 1951 -1971 yıllan ara-
sındaki bölümünü de yeni yazıya aktar-
tarak 1996 yıluıda "Mum Hala" adıyla
yayımlamıştu.
Ali Nesin de, yazdığı önsözde "ÖKi-
münden sonra Aziz Nesin'in arşhinden
Nâzun'a değgin 10 bü\ük klasör belge,
not, kupür ve fotoğraf çıkmıstir. Klasör-
lerden Udsi Aziz Nesin'in eski notlann-
dan oluşmaktadn-. Yeni yazıya çevrildi-
ğinde, notlar Nâzım Hikmet üzerine ye-
ni bir kitap ohışturabfliıier" şeklinde bir
de açıklama notukoyarak, kitabuı sonu-
na eklenmiş "Yanküar" bölümünde de
belirtildiği gibi, babasuun, daha önce
Vatan gazetesinde 8 Temmuz-21 Eylül
1976 tarihleri arasuıda tam 79 gün "Şen
Olasın Nâzım Hikmet" adıyla tefhka
edilmiş Nâzun Hikmet'le ilgili değerlen-
dirmelerini, derlediği bilgileri, andan, yo-
rumlan içeren yazılannı "Türkiye Şar-
kısı Nâzun" adıyla yayunlatmıştu 1998
yıluıda Adam Yayınlan arasında.
NÂZIM HİKMET YAZILARI
Nasılunutulur?.. Aziz Nesin'in buya-
zılan Vatan gazetesinde tefrıka edilir-
ken, kendisinin kesip dosyaladığı kuş-
kusuz kitabuı sonuna eklenmiş "Yanla-
lar" bölümündeki soruşturma yanıtlan,
eleştiriler ve mektuplardan da anlaşıla-
cağı gibi, sözcüğün tam anlamıyla kıya-
met kopmuştu edebıyat dünyamızda,
görgü tanığıyımdu... Bir yandan Adnan
Cemgfl,MüzehherVâ-îVu,Nâzun'uıkız
kardeşi Samrve Yalünm, Faik Muaffer
Amaç vb. gibi yakın dostlan, bir yandan
başta Kemal Sülker ve Şükran Kurda-
kul, Asun Bezirci, ArifDamar,A. Kadir,
tbrabim Balaban gibi meslektaşlan ne
bencilliğini buakmışlardı bu jiizden, ne
kendini aşuı beğenmişliğini, ne hskanç-
lığını ne de çıkarcılığuu... Kimileri Nâ-
zun Hikmet'i kıskandığı ve edebiyattmız-
daki yerine göz diktiği için böyle dav-
randığuıı savlamıştı. Kimileri, zatenko-
münist değildi ki diyerek, TKP düşman-
hğmdan dolayı onu küçük düşürmeye ça-
lıştığuu ileri sürmüştü. Hatta, homosek-
süel olduğu için böyle davrandığını söy-
leyenler bile çıkmışü. Nitekim tefhka
da, Ali Nesin'in "Geride Nâzun Hik-
met'in yaşamı üzerine bir kitap oluşru-
racak kadar daha >ı
azı var" diyerek be-
lirttiğı gıbı, bü>-ükbir olasüıkla ikinci bö-
lümü de yazümış olduğu halde, salt bu
salduılaruı yılguılığıyla Aziz Bey tara-
findan kesilmiş olsa gerek ki, yazüar so-
na erdirilirken gazete yöneticileri, "Bi-
rinciBolümSonaErerkenVatan'mAçık-
laması" başhğıyla "AzizNesin,gözlerin-
deki glokom hastahğuun artması nede-
nrvle çahşamadığından, bu dizi yazılan-
na bir süre ara vermek zorunda kabnış-
Aziz Nesin'i
öyle çok
özlüyorum ki
İDEMIRTAS CEYHUN ] ^l
Aziz Nesin, Nâzım Hikmet üzerine yazdığı yazılara gelen
tepkilerden ne zaman söz edilse hemen sinirlenir, ali al
moru mor bağırarak, "N'apayım, yalan mı yazayun,
Nâzım da insandı, elbette birtakım zaaflan vardı" diye
bağırarak savunuya da kalbşırdı ya, öylesine kınlmıştı
ki bu olaylardan...Vatan'da çıkan yazılannı niçin
kitaplaştırmadığını soranJan, hemen "Yeniden gözden
geçireceğim" der sustururdu. "Şen Olasın Nâzun
Hikmet" adını da, mutlaka bu kırgınlıkla değiştirmiş
ve kendisi "Türkiye Şarkısı Nâzım" yapmış...
fır. tvikşirjyflpşmp?,Nâ7im'myaşamınm
ikinci bölüinünü yazacak v% bu yazüan
Vatan'da yayımlanacakür. Bu konuda
gelen eleştiri ve açıklama mektuplan da,
dizinin ikincibolümune gjrecektir" diye
bir not düşerek, gü>r
a sağlık nedeniyle
Aziz Nesin yazamadıgı için kesilmiş gi-
bi birgerekçe uydurmak zorundakalmış-
lardu-sanki.
SERTEL İN SON DAMLASI
îlginçtir, Aziz Bey tam o günlerde bir
de, 1945'teki ünlü Tan olayından canı-
nı zor kurtanp gizlice yurtdışuıa gitmiş
ve tam 32 yıldu gurbette yaşayan yakuı
dostu Zekeriya Sertel'in ülkeye döne-
bilmesi için ugraşmaktadu. Bir yandan
Ecevit hükümetinden izin koparmaya
çalışuken, biryandan da kamuoyu oluş-
tunnak amacıyla, bir dış gezi dönüşün-
de yanuıda getirdiği Sertel'in "Nâzun
Hikmet'in Son YıDan" başlıklı anılan-
nuı Milliyet gazetesinde yayımlanması-
na aracılık etmektedir söylentilere göre.
îşte, bu tefhkalann arduıdan kısa bir
süre sonra Milliyet gazetesinde yayım-
lanmaya başlanan bu anılarda da Zeke-
riya Sertel'in Nâzun Hikmet hakkında
hemen hemen ayru şeyleri yazması, üs-
telik bir de Sovyetler Birliği'ni eleştir-
mesi, sanki suyu taşuan son damla ol-
muş ve ateşin üzerine benzin dökülmüş
gibi, saldınlar daha da alevlenmişti bir
anda. Anunsadığun kadanyla, TYSYö-
netim Kurulu üyesi arkadaşlanmız Ke-
mal Sülker'le Şükran Kurdakul, bu aru-
lann yayunlanmasuıa aracılık ettiği için
sendika başkanlığından da aynlmasını is-
temişlerdi Aziz Bey'in ve bu kuguılık-
la gerçekten TYS başkanlığından da is-
tifa etmişti. Ve ne acıdır ki, Dışişleri Ba-
kanhğı'nuı oluruyla Istanbul'a gelen Ze-
keriya Sertel de kopanlan bu futına yü-
zündenyurdasokulmamış ve birgece Ye-
şilköy'de tutulduktan sonra yeniden Pa-
ris'e gönderilmişti ertesi sabah.
AZİZ NESİN'İN KIRGINLICI
Gerçi daha önce de yazmıştım, bu ko-
nu ne zaman açılacak olsa, hemen sinir-
lenir, ah al moru mor bağuarak, "N'apa-
yım, yalan mı yazayun, Nâzun da insan-
dı, elbette birtakun zaaflan vardı'' diye
bağuarak sa\r
unuya da kalkışudı ya, öy-
lesine kınlmıştı kı bu olaylardan... Sov-
yetler Birligi'nin dağılmasından sonra eşi
Vera Tulj-akova'nuı dahi artık "Komû-
nist şair" derülmesine şiddetle karşı çı-
karak Nâzun'ın salt "aşkşairi" olduğu-
nu savunduğu günlerde, İ990'lı yıllar-
da bile, Vatan'da çıkan yazılannı niçin
kitaplaşûrmadığını soranİan, hemen "İ&-
nidengözden geçireceğim" der susturur-
du. Kaç kez tanık olmuşumdur... "Şen
Olasın Nâzun Hikmet" adını da, mutla-
ka bu kırgınlıkla değiştirmiş ve kendisi
"Türkiye Şarkısı Nâzun" yapmıştır...
Kuşkumyok...
Ancak hemen şunu da belirteyim ki,
Vatan'da yayunlanırken nasıl olsa önü-
müzdeki günlerde kitap halinde çıkar
diyerek tamamını okumadığım için, ki-
tabı da bu kaygıyla tedirgin ele almışnm
doğrusu. Ama, bütün içtenliğimle söy-
leyeyim ki, Vâlâ Nurettin' in Bu Dünya-
dan Nâzun Geçti'sı de dahil, Nâzun ffik-
met üzerine bu denli ilginç ve güzel bir
başka kitap daha okuduğumu anun-
samıyorum.
B
urada asıl sözünü etmek is-
tediğim kitap ise, Aziz Ne-
sin'in 2000 yılında gene
Adam Yayınlan arasında
çıkmış "Okuduğum Kitaplar" adlı
dosyasıdu. Nasıl unuturum?.. Izmir
Fuan 20 Ağustos'ta açıldığmdan be-
lediyenin TYS'ye verdiğı pavyonu
onartmak için 1979'un Ağustos başuı-
da Aziz Bey'le birlikte gitmiştik Iz-
mir'e. HikmetÇetinkaya'nınyol gös-
tericiliğinde kapı kapı dolaşarak ona-
nm giderlennı üstlenecek kuruluş an-
yorduk. Pavyondaki kitap sanşlannı dü-
zenleme işi için de gene Ege'deki en
büyük kitap dağıtım kuruluşu olan
Datiç'le anlaşmıştık. Datiç'in sahibi,
bu anlaşmanın onuruna bizi öğleyin
deniz kıyısında salaş bu balık lokan-
tasına götürmüş, güzel bir öğle rakı-
sı içmiştik. Işte o gün öğleyin, ola ki
hem bir iki yudum da içmenin hem de
demek hâlâ havasmdan çıkamamış ol-
manuı coşkusuyla, "Belki Yann An-
larlar" adlı son öykümü keyıfle uzun
uzun anlatmıştun, nasıl unuturum?..
AVŞALI ÇOCUKU İSTEDİ
Aradanyedisekizaygeçmişti. 1980
yıhnrn Mayıs veya Haziranbaşı olma-
h. Yunanistan'a gıtmeden önce sendi-
kaya uğramıştı. "Yahu Demirtaş. Iz-
mir'deDatiç'in sahibhieyemekyerken
sen bize biröykü anlatmışün,o yayun-
landı mı?" dedi. "Aman ağbi", de-
dim. "Kitaphalindeyayımlanahenaz
ara ay oldu. Avşab Çocuk adh o ldta-
bmu imzalayıp size de vermişnın da-
ha çıköğıgün." "Yooo", dedi. "Hanr-
lamr.orum. Vermedin galiba. Oöykû-
nü merak etmiştim. Bakahm anJatü-
ğın gibi güzel yazabibniş misin? Ora-
da okurum hiç olmazsa». Yann o ki-
tabmdan birtanedaha getirsene-." di-
ye ekledi. "A\'şah Çocuk" adlı kitabım-
dan hemen ertesi gün bir tane daha ge-
tirip imzalayıp verdim. Merakla bek-
liyordum dönmesini.
Geziden dönerdönmez de, hani hoş
geldin bile demeden, "Nasıl bukhm ba-
ri öykümü ağbi?" diye sordum he-
men. "Okudum" dedi. "Ama bak,
sana soruyorum, öykülerin üzerine
düşüncemiyazaymı mı, yoksa şimdi mi
söylejeyim?"
"Aman ağbi", dedim hemen, "Aziz
Nesin bir öyküm hakkında yazı yaza-
cak.. Benim için ne büyük muthüuk-.
YaztabiL."
"Amapişmanolmakvoksonra,'
1
de-
di... "Bir daha soruyorum, yazayun
mı, yoksa sana şimdi mi söyleyevim?"
Hani, bu ısran karşısuıda ürkmeye
başlamadun da değil doğrusu. Ama yi-
ğitliğe toz kondurmadan,"Yaz ağbi"
dedim. "Niçin pişman olacak mışnn
AzizNesm'ineleştirisinden?" "Bak,bir
kezdaha tekrar edh orum" dedi gene
sakin sakin. "Yazayun mı, yoksa şim-
di mi söyleyeyim düşüncelerimi?"
Öylesine bozulmuştumki... "Yahu
ağbi,dedimo öfkeyle, sinirh' süûrU. Üç
beş sayfaok bir öyküde ne suç işlenü-
şim kibeni bunca tehdit ediyorsunuz?
Vazgeçtim, şimdi söyleyin!"
"Pekâlâ_." dedi. "Nodanm yanım-
da değü, geiecek sefere yanımda geti-
reyim de düşüncelerimi sana söyleye-
vim."
BENİM İÇİN SURPRIZ OLDU
Merakla bekhyordum gelmesini.
Dk buluşmamızda da "Nouannı getir-
din mi ağbi?" diye yapıştım yakasına
hemen. "Unuttum" dedi. Birkaç kez
daha yineledim. Hep "Unuttum" di-
yordu. Işte, yıllar sonra Aziz Nesin'in
gerçekten de okuduğu her kitap hak-
londa kendisi için notlar tutup eleşti-
riler yazdığını ve oğlu Ali Nesin'in de,
bu notlann bir bölümünü "Okudu-
ğum Kitaplar" adıyla yayımlattığını
duyunca, öylesine heyecanlandun ki...
Neler yazmıştı acaba öyküm için de,
getirip bana gösterememişti?
Ama, ne "Avşah Çocuk" adlı kita-
bım ne de "Belki Yann Anlarlar" ad-
lı öyküm ile ilgili bir not vardı yayun-
lananbu kitapta. Fakat benim için tam
bir sürpriz oldu. Çünkü, Aziz Bey,
günlerce emek verildiği belli, olaylar
Adana'da geçtiği için anlaölan atmos-
ferin tamamlanması amacıylaroman-
cuun dili olarak da kullandığım yerel
deyim ve sözcükleri tek tek saptaya-
rak dilimi yerden yere vurduğu, tam
13 kitap sayfası uzunluğunda, ciddibir
eleştiri yazmıştı "Cadı Fırnnası" ad-
lı romanun üzerine.
Doğrusu, Ali Nesin'in de önsözde
belirttiği gibi, Aziz Nesin bu notlar-
da ne hatu gönül gözetmişti ne de bir
başkasuıca eleştirilmekten çekinmiş-
ti yargılannı açıklarken. Orneğin, Ü-
han Berk için, "Hele şu Ühan Berk.-
Hele şu Taşbaskısı' adh Idtabmdald
şür diye verdüderL. (_) Tek dizeü bir
şiiri var, şür demeye utanıyorum, o
dizeninalüna höst!' diyeyazmısnn.(_)
ÜhanBerkve onungibüer.gerçeketeş-
tirüere uğramadıklan, tersine kendi
gruplannda ya da özel Uişkileri or-
tamında sürekn' ö\üldükleri için öyle
şımarmışlar. kendilerini öyle büyük
görmeye başlamışlar Id, geğirseler
keramet saçüklannı. şür söylediklerini
sanrvx>rlar" diye yazmaktadu.
Bu nedenle, hele hele Ali Nesin'in
belirttiğine göre geride daha "dört
klasör dolusu" eleşon notunun bulun-
duğu düşünülürse, "O öyküm için
acaba ne demiş?" diyerek gerçekten
tedirgin olduğumu itiraf etmeliyim
doğrusu...
SURECEK