25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 11 TEMMUZ 2005 PAZARTESİ DİZt Aziz Nesin, satmayacağını bile bile mektuplar, amlar, günlükleryayımlamak üzere Düşün Yayınevi'ni kurmuştu Yayıncılığıticariolarak görmedi I lginçtir, başka yazarlanmız da geçüımek için yayıncılık yapmaya başlamışlardır. Örneğın, ŞûkraJn Kurdakul önce Taksim Gümüşsuyu'nda bir kitabevi açmış ve Yel- ken dergısini yönetmeye başlamış, 1958 yılında da Ataç Yayınevi'nı kurmuştur. 21 Mayıs 1960 devrimınden sonra ıse kuşkusuz 1961 Anayasa- sı'nın da yüreklendirmesiyle, yayınevi sayısı bir- den çoğalmaya başlamıştır. Orneğin Gün, Sol, Ağaoğlu, Sosyal, Cem, May vb. gibi o günlerde kurulan birçok yayıne^inin yanı sıra, anımsadı- ğım kadanyla VedatGünyol Çan Yayınlan adı al- tında kitap yayunına başiarken, 1960'ta Memet Fuat De Yayınevi'ni; 1964'te Remri tnanç Top- lum Yayınevi'ni; 1965 'te Fethi Nad Gerçek Ya- yınevi'ni; 1966'daKemalDemirelYankı Yayıne- vi'ni, BülentHaboraFIabora Yayınevi'ni; 1967'de Vaşar Kemal, önce Doğan Ozgüden ile birlikte Ant Yayınevi'ni, bir siire sonra bu kez bir hem- şerisiyleArarat Yayınevi'ni, 1980'lerde oğlu Ra- şit Gökçeli ile Toros Yayınevı'ni; 1968'de Cen- giz Tuncer, Aydın Emeç 'le E Yayınevi 'ni; gene o günlerde Orhan Kemal, Nurer Uğurlu ile, adı- nın ilk harflerinden ad yaparak OK Yayuıevi'ni; 1970'te Hayati Asıryazıcı Sınan Yayınevi'ni; 197rdeGündAtantaşSoyutYa>inevi'ni; 1975'te TankDursunKKoza Yayıevi'nı; 1977'deFerit Edgü Ada Yayınevi 'ni, Necati Tosuner Derinlik Yayınevi'ni, AfşarTîmuçinKavram Yayınevi'ni kurmuşlardır saptayabildiğim kadanyla. Ama ne ilginçtirki, AzizNesin'in ÜhanSdçuk ve Tur- han Sekjuk'la ortaklaşa kurduklan Karikatür Ya- yınevı de, görünmez güçlerce 1963 yılı Şuban'nda bir pazar günü kundaklanıp, failı meçhul bir yan- gınla tam 110 bin kitaplan yakılarak sona erdi- rilmiştir. Bu olayın ardından Azdz Nesin Bilgi Ya- yınevi'yle anlaşmışsa da, anımsadığım kadany- la çok sürmemiştir bu işbirliği ve 1965'lerde ki- taplannı gene Düşün Yayınevi adına kendisi ya- yımlamaya başlamıştır. BU ADAMA DAYANAMIYORUM Ancak, kısa bir süre sonra Tekin Yayınevi ile, bir çeşit ortaklık şeklinde çok özel koşullar içeren bir anlaşma yaparak ya>Tmcılığa ara vermiştir gene. Nevarki,"Yaşasın Aziz Nesin" adlı anıla- nmda "Aziz Nesin Çok tyi Bir Savunman Oldu- ğiına da tnanırdı" başlık- lı bölümde de anlatnğımgibi, 1978 yılı sonlannda bırden "Bu adama daha fazla dayanamayacağun" diyerek anlaşmayı bozmuş ve bütün kitaplannı çekip almıştı. Yayınevi sa- hibi ise, Aziz Bey'in bu öfkesinin nedenini bir türlü kavrayamadığından, ne zaman karşılaşsak hemen bu konuyu açıyor ve aracı olmamı, ba- nştırmamı istiyordu benden. Asluıda Aziz Bey de, gördüğüm kadanyla zor durumdaydı. Güya bu amaçla ortak olduğu Cem-May Dağıtım Şir- keti'nin bir odasındakıtaplannı gene kendisi ya- yunlayacaktı, ama bu işlere ayuacak zamanı yok- tu kesinlikle. PARASI PULU KENDİSİNİN OLSUN Dolayısıyla banşmasuu, çıkarlan açısuıdan ben de en ıyi çözüm olarak görüyordum. Fakat, Nuh diyor, peygamber demiyordu. "Bu işten büyük zarara uğradığunı ben de büiyorum Demirtaş" dıyordu. "Ama dayanamıyonım bu adama." Anlattığuıa göre, 1978 sonbahannda sah- nelenen "Toros Canavan" adlı oyunu- nun galasına kendisini Üsküp'e ça- ğırmışlar yayuıevi aracıhğıyla. Bu çağnyı öğrenen Yugoslav göçmeni yayuıevi sahibi, ^, "AzizAğbi, otomobflhn- k ben götüreyim sizi, büükte gidelim'* de- yince de, hiç kuşku yok,hemotobüsye- rineotomobillegi- deceğini.hemyol parasuıdankurtu- lacağını hem de kendisi- ne bedava Sırpça dilmaçlık yapacağuu düşünerek mutlaka, önerisi- ni kabul etmiş hemen. Doğal olarak galaya da birlikte gitmişler. Oyun Türkçe oynanıyormuş za- ten ve seyircilerin de tamamı fürk'müş. Ama, oyun bittikten sonra sahneye de kendisiyle bir- likte çıkmış yayıncı. Seyircilerin oyunla ilgili Türkçe sorulannı yanıtlarken de hemen atılıp Aziz Bey'in sözünü keserek, "Yani AzizBey de- mekistiyorkL." diye başlıyormuş hemen. Bir... Üç... Beş... "Yapüğı kababğm bile farkmda de- ğikli cahil herif. Düşünsene. ben derdimi Türk- çe anlatamıyorum, o cahil anlaoyor. Paraa da kendinin obun, pulu da~. Gönneye bile dayana- mıyonun" demişn Aziz Bey. Kısa süre sonra da Adam Yaymevi'yle anlaş- mıştı ve gerek bütün kitaplannı hemen yayım- lattığı, gerekse telif ücretini düzenli biçimde öde- diği için yayınevinin sahibi NazarBüyüm'den de hep sevgiyle söz ederdi. Ne var ki, aynı günlerde gene Düşün Yayuıe- vi'ni kurdu yeniden, ama sanınm bu kez oğlu Ah- met Nesin'in aduıa. Üstelık satmayacağını bile bile, ünlü yabancı yazarlann, eşlerinin, sanatçı- lann ülkemizdeki herhangi bir yayınevinin ke- sinlikle yayunlamayacağı mektuplannı, anılan- nı, notlannı, günlüklerini yayunlamak üzere... Yayuıcılığı da, kesinlikle salt ticari bir iş de- ğil, yazarlığın olmazsa olmaz bir parçası sayar- dı çünkü Aziz Nesin, yakın tamğıyundır. Aziz Nesin, Vatan gazetesinde 79 gün süren Nâzım Hikmet üzerine yazdığı yazılann büyük tepki almasına çok üzülür, kınlır... 'Nâzım da insandı, zaafları vardı' Aziz Nesin'in Okuduğu Kitaplar O ğullan, bilindiği gibi AzizNe- sin'in ardmda brraktığı kimi dosyalan da kitap halinde ya- yımlamışlardır ölümünden sonra. Ömeğın Ahinet Nesin, eminim "Babam mektuplannın ve güncelerinin bu dizkleyayınüanmasına acaba ne der- di?" diye bir an bile düşünmeden, baba- suun salt ünJü yabancı yazarlann gün- celerini, anılannı, mektuplannı yayun- latmak için kurduğu Düşün Yaymevi 'nin önce "Mektuplar" dizisüıde, babasuun Ah" Nesin'e yazdığı mektuplarla onun yanıtlannı "An" Nesin'le Mektuplaşma- bn" adıyla 1994 yüında; arduıdan "Gün- ce" dızısinde babasının eskı yazıyla tut- ruğu güncelerirun 1951 -1971 yıllan ara- sındaki bölümünü de yeni yazıya aktar- tarak 1996 yıluıda "Mum Hala" adıyla yayımlamıştu. Ali Nesin de, yazdığı önsözde "ÖKi- münden sonra Aziz Nesin'in arşhinden Nâzun'a değgin 10 bü\ük klasör belge, not, kupür ve fotoğraf çıkmıstir. Klasör- lerden Udsi Aziz Nesin'in eski notlann- dan oluşmaktadn-. Yeni yazıya çevrildi- ğinde, notlar Nâzım Hikmet üzerine ye- ni bir kitap ohışturabfliıier" şeklinde bir de açıklama notukoyarak, kitabuı sonu- na eklenmiş "Yanküar" bölümünde de belirtildiği gibi, babasuun, daha önce Vatan gazetesinde 8 Temmuz-21 Eylül 1976 tarihleri arasuıda tam 79 gün "Şen Olasın Nâzım Hikmet" adıyla tefhka edilmiş Nâzun Hikmet'le ilgili değerlen- dirmelerini, derlediği bilgileri, andan, yo- rumlan içeren yazılannı "Türkiye Şar- kısı Nâzun" adıyla yayunlatmıştu 1998 yıluıda Adam Yayınlan arasında. NÂZIM HİKMET YAZILARI Nasılunutulur?.. Aziz Nesin'in buya- zılan Vatan gazetesinde tefrıka edilir- ken, kendisinin kesip dosyaladığı kuş- kusuz kitabuı sonuna eklenmiş "Yanla- lar" bölümündeki soruşturma yanıtlan, eleştiriler ve mektuplardan da anlaşıla- cağı gibi, sözcüğün tam anlamıyla kıya- met kopmuştu edebıyat dünyamızda, görgü tanığıyımdu... Bir yandan Adnan Cemgfl,MüzehherVâ-îVu,Nâzun'uıkız kardeşi Samrve Yalünm, Faik Muaffer Amaç vb. gibi yakın dostlan, bir yandan başta Kemal Sülker ve Şükran Kurda- kul, Asun Bezirci, ArifDamar,A. Kadir, tbrabim Balaban gibi meslektaşlan ne bencilliğini buakmışlardı bu jiizden, ne kendini aşuı beğenmişliğini, ne hskanç- lığını ne de çıkarcılığuu... Kimileri Nâ- zun Hikmet'i kıskandığı ve edebiyattmız- daki yerine göz diktiği için böyle dav- randığuıı savlamıştı. Kimileri, zatenko- münist değildi ki diyerek, TKP düşman- hğmdan dolayı onu küçük düşürmeye ça- lıştığuu ileri sürmüştü. Hatta, homosek- süel olduğu için böyle davrandığını söy- leyenler bile çıkmışü. Nitekim tefhka da, Ali Nesin'in "Geride Nâzun Hik- met'in yaşamı üzerine bir kitap oluşru- racak kadar daha >ı azı var" diyerek be- lirttiğı gıbı, bü>-ükbir olasüıkla ikinci bö- lümü de yazümış olduğu halde, salt bu salduılaruı yılguılığıyla Aziz Bey tara- findan kesilmiş olsa gerek ki, yazüar so- na erdirilirken gazete yöneticileri, "Bi- rinciBolümSonaErerkenVatan'mAçık- laması" başhğıyla "AzizNesin,gözlerin- deki glokom hastahğuun artması nede- nrvle çahşamadığından, bu dizi yazılan- na bir süre ara vermek zorunda kabnış- Aziz Nesin'i öyle çok özlüyorum ki İDEMIRTAS CEYHUN ] ^l Aziz Nesin, Nâzım Hikmet üzerine yazdığı yazılara gelen tepkilerden ne zaman söz edilse hemen sinirlenir, ali al moru mor bağırarak, "N'apayım, yalan mı yazayun, Nâzım da insandı, elbette birtakım zaaflan vardı" diye bağırarak savunuya da kalbşırdı ya, öylesine kınlmıştı ki bu olaylardan...Vatan'da çıkan yazılannı niçin kitaplaştırmadığını soranJan, hemen "Yeniden gözden geçireceğim" der sustururdu. "Şen Olasın Nâzun Hikmet" adını da, mutlaka bu kırgınlıkla değiştirmiş ve kendisi "Türkiye Şarkısı Nâzım" yapmış... fır. tvikşirjyflpşmp?,Nâ7im'myaşamınm ikinci bölüinünü yazacak v% bu yazüan Vatan'da yayımlanacakür. Bu konuda gelen eleştiri ve açıklama mektuplan da, dizinin ikincibolümune gjrecektir" diye bir not düşerek, gü>r a sağlık nedeniyle Aziz Nesin yazamadıgı için kesilmiş gi- bi birgerekçe uydurmak zorundakalmış- lardu-sanki. SERTEL İN SON DAMLASI îlginçtir, Aziz Bey tam o günlerde bir de, 1945'teki ünlü Tan olayından canı- nı zor kurtanp gizlice yurtdışuıa gitmiş ve tam 32 yıldu gurbette yaşayan yakuı dostu Zekeriya Sertel'in ülkeye döne- bilmesi için ugraşmaktadu. Bir yandan Ecevit hükümetinden izin koparmaya çalışuken, biryandan da kamuoyu oluş- tunnak amacıyla, bir dış gezi dönüşün- de yanuıda getirdiği Sertel'in "Nâzun Hikmet'in Son YıDan" başlıklı anılan- nuı Milliyet gazetesinde yayımlanması- na aracılık etmektedir söylentilere göre. îşte, bu tefhkalann arduıdan kısa bir süre sonra Milliyet gazetesinde yayım- lanmaya başlanan bu anılarda da Zeke- riya Sertel'in Nâzun Hikmet hakkında hemen hemen ayru şeyleri yazması, üs- telik bir de Sovyetler Birliği'ni eleştir- mesi, sanki suyu taşuan son damla ol- muş ve ateşin üzerine benzin dökülmüş gibi, saldınlar daha da alevlenmişti bir anda. Anunsadığun kadanyla, TYSYö- netim Kurulu üyesi arkadaşlanmız Ke- mal Sülker'le Şükran Kurdakul, bu aru- lann yayunlanmasuıa aracılık ettiği için sendika başkanlığından da aynlmasını is- temişlerdi Aziz Bey'in ve bu kuguılık- la gerçekten TYS başkanlığından da is- tifa etmişti. Ve ne acıdır ki, Dışişleri Ba- kanhğı'nuı oluruyla Istanbul'a gelen Ze- keriya Sertel de kopanlan bu futına yü- zündenyurdasokulmamış ve birgece Ye- şilköy'de tutulduktan sonra yeniden Pa- ris'e gönderilmişti ertesi sabah. AZİZ NESİN'İN KIRGINLICI Gerçi daha önce de yazmıştım, bu ko- nu ne zaman açılacak olsa, hemen sinir- lenir, ah al moru mor bağuarak, "N'apa- yım, yalan mı yazayun, Nâzun da insan- dı, elbette birtakun zaaflan vardı'' diye bağuarak sa\r unuya da kalkışudı ya, öy- lesine kınlmıştı kı bu olaylardan... Sov- yetler Birligi'nin dağılmasından sonra eşi Vera Tulj-akova'nuı dahi artık "Komû- nist şair" derülmesine şiddetle karşı çı- karak Nâzun'ın salt "aşkşairi" olduğu- nu savunduğu günlerde, İ990'lı yıllar- da bile, Vatan'da çıkan yazılannı niçin kitaplaşûrmadığını soranİan, hemen "İ&- nidengözden geçireceğim" der susturur- du. Kaç kez tanık olmuşumdur... "Şen Olasın Nâzun Hikmet" adını da, mutla- ka bu kırgınlıkla değiştirmiş ve kendisi "Türkiye Şarkısı Nâzun" yapmıştır... Kuşkumyok... Ancak hemen şunu da belirteyim ki, Vatan'da yayunlanırken nasıl olsa önü- müzdeki günlerde kitap halinde çıkar diyerek tamamını okumadığım için, ki- tabı da bu kaygıyla tedirgin ele almışnm doğrusu. Ama, bütün içtenliğimle söy- leyeyim ki, Vâlâ Nurettin' in Bu Dünya- dan Nâzun Geçti'sı de dahil, Nâzun ffik- met üzerine bu denli ilginç ve güzel bir başka kitap daha okuduğumu anun- samıyorum. B urada asıl sözünü etmek is- tediğim kitap ise, Aziz Ne- sin'in 2000 yılında gene Adam Yayınlan arasında çıkmış "Okuduğum Kitaplar" adlı dosyasıdu. Nasıl unuturum?.. Izmir Fuan 20 Ağustos'ta açıldığmdan be- lediyenin TYS'ye verdiğı pavyonu onartmak için 1979'un Ağustos başuı- da Aziz Bey'le birlikte gitmiştik Iz- mir'e. HikmetÇetinkaya'nınyol gös- tericiliğinde kapı kapı dolaşarak ona- nm giderlennı üstlenecek kuruluş an- yorduk. Pavyondaki kitap sanşlannı dü- zenleme işi için de gene Ege'deki en büyük kitap dağıtım kuruluşu olan Datiç'le anlaşmıştık. Datiç'in sahibi, bu anlaşmanın onuruna bizi öğleyin deniz kıyısında salaş bu balık lokan- tasına götürmüş, güzel bir öğle rakı- sı içmiştik. Işte o gün öğleyin, ola ki hem bir iki yudum da içmenin hem de demek hâlâ havasmdan çıkamamış ol- manuı coşkusuyla, "Belki Yann An- larlar" adlı son öykümü keyıfle uzun uzun anlatmıştun, nasıl unuturum?.. AVŞALI ÇOCUKU İSTEDİ Aradanyedisekizaygeçmişti. 1980 yıhnrn Mayıs veya Haziranbaşı olma- h. Yunanistan'a gıtmeden önce sendi- kaya uğramıştı. "Yahu Demirtaş. Iz- mir'deDatiç'in sahibhieyemekyerken sen bize biröykü anlatmışün,o yayun- landı mı?" dedi. "Aman ağbi", de- dim. "Kitaphalindeyayımlanahenaz ara ay oldu. Avşab Çocuk adh o ldta- bmu imzalayıp size de vermişnın da- ha çıköğıgün." "Yooo", dedi. "Hanr- lamr.orum. Vermedin galiba. Oöykû- nü merak etmiştim. Bakahm anJatü- ğın gibi güzel yazabibniş misin? Ora- da okurum hiç olmazsa». Yann o ki- tabmdan birtanedaha getirsene-." di- ye ekledi. "A\'şah Çocuk" adlı kitabım- dan hemen ertesi gün bir tane daha ge- tirip imzalayıp verdim. Merakla bek- liyordum dönmesini. Geziden dönerdönmez de, hani hoş geldin bile demeden, "Nasıl bukhm ba- ri öykümü ağbi?" diye sordum he- men. "Okudum" dedi. "Ama bak, sana soruyorum, öykülerin üzerine düşüncemiyazaymı mı, yoksa şimdi mi söylejeyim?" "Aman ağbi", dedim hemen, "Aziz Nesin bir öyküm hakkında yazı yaza- cak.. Benim için ne büyük muthüuk-. YaztabiL." "Amapişmanolmakvoksonra,' 1 de- di... "Bir daha soruyorum, yazayun mı, yoksa sana şimdi mi söyleyevim?" Hani, bu ısran karşısuıda ürkmeye başlamadun da değil doğrusu. Ama yi- ğitliğe toz kondurmadan,"Yaz ağbi" dedim. "Niçin pişman olacak mışnn AzizNesm'ineleştirisinden?" "Bak,bir kezdaha tekrar edh orum" dedi gene sakin sakin. "Yazayun mı, yoksa şim- di mi söyleyeyim düşüncelerimi?" Öylesine bozulmuştumki... "Yahu ağbi,dedimo öfkeyle, sinirh' süûrU. Üç beş sayfaok bir öyküde ne suç işlenü- şim kibeni bunca tehdit ediyorsunuz? Vazgeçtim, şimdi söyleyin!" "Pekâlâ_." dedi. "Nodanm yanım- da değü, geiecek sefere yanımda geti- reyim de düşüncelerimi sana söyleye- vim." BENİM İÇİN SURPRIZ OLDU Merakla bekhyordum gelmesini. Dk buluşmamızda da "Nouannı getir- din mi ağbi?" diye yapıştım yakasına hemen. "Unuttum" dedi. Birkaç kez daha yineledim. Hep "Unuttum" di- yordu. Işte, yıllar sonra Aziz Nesin'in gerçekten de okuduğu her kitap hak- londa kendisi için notlar tutup eleşti- riler yazdığını ve oğlu Ali Nesin'in de, bu notlann bir bölümünü "Okudu- ğum Kitaplar" adıyla yayımlattığını duyunca, öylesine heyecanlandun ki... Neler yazmıştı acaba öyküm için de, getirip bana gösterememişti? Ama, ne "Avşah Çocuk" adlı kita- bım ne de "Belki Yann Anlarlar" ad- lı öyküm ile ilgili bir not vardı yayun- lananbu kitapta. Fakat benim için tam bir sürpriz oldu. Çünkü, Aziz Bey, günlerce emek verildiği belli, olaylar Adana'da geçtiği için anlaölan atmos- ferin tamamlanması amacıylaroman- cuun dili olarak da kullandığım yerel deyim ve sözcükleri tek tek saptaya- rak dilimi yerden yere vurduğu, tam 13 kitap sayfası uzunluğunda, ciddibir eleştiri yazmıştı "Cadı Fırnnası" ad- lı romanun üzerine. Doğrusu, Ali Nesin'in de önsözde belirttiği gibi, Aziz Nesin bu notlar- da ne hatu gönül gözetmişti ne de bir başkasuıca eleştirilmekten çekinmiş- ti yargılannı açıklarken. Orneğin, Ü- han Berk için, "Hele şu Ühan Berk.- Hele şu Taşbaskısı' adh Idtabmdald şür diye verdüderL. (_) Tek dizeü bir şiiri var, şür demeye utanıyorum, o dizeninalüna höst!' diyeyazmısnn.(_) ÜhanBerkve onungibüer.gerçeketeş- tirüere uğramadıklan, tersine kendi gruplannda ya da özel Uişkileri or- tamında sürekn' ö\üldükleri için öyle şımarmışlar. kendilerini öyle büyük görmeye başlamışlar Id, geğirseler keramet saçüklannı. şür söylediklerini sanrvx>rlar" diye yazmaktadu. Bu nedenle, hele hele Ali Nesin'in belirttiğine göre geride daha "dört klasör dolusu" eleşon notunun bulun- duğu düşünülürse, "O öyküm için acaba ne demiş?" diyerek gerçekten tedirgin olduğumu itiraf etmeliyim doğrusu... SURECEK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle