Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
11 TEMMUZ 2005 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
17
Kadpolaşma
Milli Kütüphane'de
Milli Kütüphane yaklaşık
50 yıldır kütüphaneci
olmayan başkan
görmemiştir... Adnan
Otügen, Sami Nabi
Özerdim, Müjgan
Cumbur, Altınay
Sernikli. Bu ısımlerin
hepsi kütüphanecidir.
Bir başka geleneği de
vardır ulusal belleğimiz
Milli Kütüphane'nin...
Iktidarlar sık sık
değişmesine karşın Milli
Kütüphane başkanlarına
pek dokunulmamıştır.
Milli Kütüphane Başkanı
Tuncel Acar da bu
geleneğin
temsilcilerindendi.
Kütüphaneciydi ve
görevini yaklaşık 10
yıldır sürdürüyordu. AKP
iktidannın, bildik
"soruşturma açma"
taktiği ona da uygulandı.
Yargıtay Cumhuriyet
Başsavahğı'nın
hakkında kovuşturmaya
yer olmadığı karan
verdiği bir soruşturma
bahane edilerek
görevinden alındı.
Yerine, kütüphaneci
olmayan Celal Tok
atandı. "Celal Tok'un
özelliği nedir?"
derseniz... Kendisi
politikada milli olmuştur:
Önce DYP'den ve
ANAP'tan, son
seçimlerde de AKP'den
Kars milletvekili aday
adayıdır...
IŞIK KANSL
Durum ve Çöziimüdeıiiğini Mürrrtaz Soysal'ın yürüttüğü
Bağımsız Cumhuriyet Partisi'nin (BCP) ha-
zırladığı "Durum ve Çözüm" başlıklı met-
nin girişinde "durum" şöyle özetleniyor:
"Türkiye'nin sömürgeleştirilme süreci
son aşamaya gelip dayanmıştır. Henüz
Cumhuriyet'in sınırian yerliyerinde, ulus-
devletin yönetici kurumlan işbaşındadır,
ama, ulusun ekonomik ve siyasal birliği
sarsılmış, kurumlarulusal nitelikleriniyitir-
miştir."
"Çözüm"ür\ yolunun ise "bağımsızlık ve
toplumsal eşitlik mücadelesini yükselt-
mekten" geçtiği vurgulanmış BCP met-
ninde:
"Bu mücadele, kendini 'hak ve özgür-
lükler' başlığı altında toplayan küreselci
sağ ve sol görünüşlü cephelere karşı dur-
makanlamına gelir. BCP, hak ve özgürtük-
lerin ancak bağımsızlık ve eşitlik mücade-
lesiyle gerçekleşebileceğine inanmaktadır.
Bu inanç, bağımsız olmayanın özgür, eşit
olmayanın ise haksahibi olamayacağı ger-
çeğinden kaynaklanır. Bu zorunlu bağı gö-
remeyen 'hak ve özgüriükler' talebi, em-
peryalizmin ve sermayenin değirmenine su
taşımaktan başka bir sonuç vermez."
BCP'ye göre, duruma karşı çözümün
olanaklannın ortamı da hazır
- Halk, bağımsızlığa ve laik Cumhuriyet
ilkesine yatkındır.
- AB'ye üyelik beklentisi boşa çıkmıştır.
ABD saygınlığını yitirmiştir.
- 25 yıllık ekonomik ve sosyal politika-
lardan beMentiler boşa çıkmış, yıkıcı sonuç-
larla yüz yüze gelinmiştir. Işsizlik ve yok-
sulluk yaygınlaşmıştır.
- Tanm kesiminde gerilemeyle ve üretim
artış hızının nüfus artış hızının gerisine düş-
mesiyle birlikte ekonomi kritik eşiğe gelmiş,
ekonomik ve sosyal politikalarda değişik-
lik zorunlu hale gelmiştir.
- Meclis'te ve bürokraside "etkisizlik" ve
"iktidarsızhk" duygusu yükselmiştir.
- Halkta hareketsizlik ve durgunluk ne-
deni olan yargılar geçeriiliğini yitirmiştir:
"Nasıl olsa izin vermezled" güveninin ye-
rine "Iş başa düştü!" bilinci yaygınlaşmak-
tadır.
- Halkın bir bölümünde tarikat dayanış-
masından umulan yarar boşa çıkmış, yay-
gın istismarla yüz yüze gelindiği için degi-
şiklik isteyen tepkiler belirmiştir.
- Halkın tekelci medyaya güveni sarsıl-
mış, medyanın olumsuz gücü zayıflamış-
tır.
- Benzer olduklan varsayılan hareketle-
rin birbirlerinden farklılıklan ortaya çıkmış,
bazılan erimiş, kalanlarsaflannı açıkçabe-
lirlemiştir. Siyasal liderlik boşluktadır, siya-
sal liderliğe duyulan ihtiyaç kesinleşmiştir.
BCP, "manzara-/umum/ye"ninfotoğra-
fını çekmiş. Üç boyutlu bu fotografın de-
rinliklerinde hepimiz vanz. Karamsariığa
yeryok. Durum belli, çözüm de elimizde...
AKP'nin ormanlan rahat bı-
rakmadığını biliyoruz da, onla-
n bu alanda hep eleştirmiş gi-
bi gözükenlerin de rahat dur-
madığını öğrenmek şaşırtıcı
geldi biraz...
Doç. Dr. Yücel Çağlaruyar-
dı... Geçenlerde Orman Genel
Müdürlüğü'nde bir toplantıda,
"ormanseveriik" adına konuş-
Ormanseverlerin dikkatine
tuklarını ileri sürenler "orman
olarak muhafazasında yarar
görülmeyenyeherin orman sı-
nırlan dışına çıkanlması"n\ sa-
vunmuşlar.
Dahası, "Belediye ve müca-
vir alanlann aynlmaz parçası
haline dönûşen yerlehn ilgili
belediyenin tasarrufuna geç-
mesini ve bu arazilerin üzerin-
de bina ya da tesisi bulunan-
lara rayiç bedel karşılığında
devredilerek değehendirilme-
sini" de önermişler.
Yücel Çağlar, bu tür "orman-
severtere" bir anımsatmada
bulunuyor
"2003 yılında, siyasal iktida-
nn devlet orman işletmeciliği-
nin özelleştirilmesi ve2B ara-
zilerinin işgalcilehne satılması-
na yönelik anayasa değişikliği
girişimini başanyla püskürtebi-
len 'Ormanlanmıza Sahip Çıka-
lım Birliği'n/n önerileri hâlâ ge-
çeriiliğini korumaktadır."
ÇALIŞANLARIN
SORULARI/SORUNLARI
YILMAZ ŞİPAL
Temmuz 2005: SSK
Aylıklaruun Alt Sınırı
Kamuoyuna "Sosyal Güvenlik Refonnu" olarak tanıtılan
4447 sayılı yasa ile, SSK yaşhlık ayhklan ile "telafi edici öde-
meier, her ay ödeme tarihkrinde bir önceld aya göre Devlet Is-
tatistik Enstitüsü tara&ndan açıklanan en son temel yıllı kent-
sel yeıier tüketici fiyatlan endeksi aröş oranı kadar arrnnlarak"
belirlenmesı öngörüldü.
Böylece, SSKaylıklanndakiartışlarTÜFE'yeayarlandı. An-
cak, aylıklara Ocak 2003'ten geçerli olarak, Bakanlar Kurulu
kararlan ile belirli tutarlarda ya da oranlarda zam yapılmakta-
dır.
2005 yılı için öngöriilen zam oranı, 1 Ocak - 30 Haziran dö-
nemi için % 6 ve 1 Temmuz - 31 Aralık dönemi için yine % 6
olmak üzere kümülatif olarak toplam % 12.36 olmuştur.
Yasa uyannca, "Maluüük ve Yaşhhk Sigortalanndan bağla-
nacak ayhklar ile Ölünı Sigortasından hak sahibi künsekre bağ-
lanacak ayhklann hesabına esas tutulan ayhğın alt sının, gös-
terge tablosundaki en düşük göstergenin katsayt ile çarpımıııın
% 70'inden az" olamayacaktır. Aynca, sigortalunn ölümü du-
rumunda gende kalan hak sahiplerine bağlanacak gelir ve ay-
lıklann da, hak sahibi bir kişi ise emekli ve maluller için "he-
saplanan alt smır avhğının % 80'inden, hak sahibi Ud kişi ise %
90'uıdan az olamayacaktır."
1 Aralık 1999'dan önce yaşhlık ayhklan "Sigortahnm, ka-
dın ise 50, erkek ise 55 yaşından sonra doldurduğu her tam yaş
için ve 5.000 günden fazla ödediği her 240 günlük mahıllük Yaş-
hhk ve Ölüm Sigortalan primi için % 60 oranı (l)'er artünla-
rak" bağlanmaktaydı. "Ancak, ayhk bağlama oranı, herhalde
% 85'i geçemez" denilerek bu oran % 85'te dondurulmuştur.
Bu verilere göre, Temmuz 2005'te SSK uygulamalannın
prim ödeme gün sayılanna ve en düşük gösterge 9.475'e (Alt
Gösterge Tablosu 12. derece 1. kademe göstergesi) göre % 6
zamlı alacaklan alt sınır aylıklan.
Temmuz 2005 SSK En Az Yaşhhk Ayhklan
Alt Gösterge Tablosu (12. Derece 1. Kademe)
Prim
Gün
3.600
5.000
5.240
5.480
5.720
5.960
6.200
6.440
6.680
6.920
7.160
7.400
Ayhk
Oranı
%55
%60
%61
%62
%63
%64
%65
%66
%67
%68
%69
%70
Yaşhhk
Ayh&
349.69
381.49
387.84
394.20
400.56
406.92
413.28
419.63
425.99
432.35
438.71
445.07
(1) Toplam
Katkı (2) Avhk
95.37 449.76
63.58 449.76
57.22 449.76
50.86 449.76
44.51 449.76
38.15 449.76
31.79 449.76
25.43 ı 449.76
19.07 449.76
12.72 ı 449.76
6.36 ! 449.76
0.00 449.76
(1) Alt Sınır Aylığı farkı olarak eklenen
(2) 4.60 YTL Sosyal Yardım Zammı içinde
Bu uygulama ile 3.600 gün (10 tamyıl) prim ödeyenle, 7.400
gün (20 yıl 6 ay) prim ödeyen aynı aylığı (alt sınır aylığı, 449.76
YTL) almaktadır.
10 yıl fazla çalışıp. fazla prim ödeyen sigortalılann hakları
da böylece yok sayılmaktadır.
Bu da sosyal güvenlik sistemindeki çelişkilerden biridir.
Yangının Davası
Bitmeden
Sıvas yangınının meydana gel-
diği Madımak Oteli'nin yerine
kebapçı dükkânı açılmasınatep-
ki olarak binayı müze yapma
kampanyası başlatılmış...
Sıvas yangınında ruhları ve
bedenleri kül edilmek istenen
canlara yönelen saldınya karşı içi-
mizdeki öfke harlanarak sürü-
yor.
Unutmuyoruz, unutamıyoruz...
Srvas kıyımı sırasında itfaiye mer-
diveninde gözleri dönmüş RP'Iİ
Belediye Meclis Üyesi Cafer Er-
çakmak aradan geçen 12 yıl
içinde hâlâ yakalanabilmiş de-
ğil. Onunla birlikte haklannda gı-
yabi tutuklama karan çıkanlmış
sanıklar ellerini kollannı sallaya
sallaya dolaşıyoriar. Insanları ve
Cumhuriyet'i kundaklamaktan
hüküm giymiş 50'yeyakın mah-
kûm dilekçe vermiş, "eve dön-
meyi" bekliyor...
Görüyoruz, yaşıyoruz... Insan-
lar kavrulduktan sonra "Yetkim
vardı, haberim yoktu" gibisinden
sözler edenleri bağrına basan-
lar, kıyımı izleyenler, yangına kö-
rükle gidenler bugün siyaset
meydanlarında... Gözümüzün
içine baka baka yine bizden des-
tek istiyoriar, hatta bir kısmı ül-
keyiyönetiyoriar...
Bu koşullarda kebapçı dük-
kânına karşı müze önermek...
Ne yani? Haksızlığa karşı dur-
ma, Cumhuriyet ve yurttaş kun-
dakçılığına karşı hesap sorma,
adalet, vicdan müzelik mi ola-
cak?
Bırakın dinmeyen acısını, da-
ha davası bile tam kapanmayan
Sıvas yangını müzelik edilemez!
KİM KİME DUM DUMA BEHIÇAK behicakio turk.net
HARBt SEMİHPOROY semihporoyOiyahoo.com
HAYAT EPlK TtYATROSU MUSTAFABÎ hayatepik a mynet.com
...bız Irak'o
kitle imha Silahı
bulmak için ve
özgürlük götürmek '•
j için gıttik, bu şavas
1
S teröre korşı bir
savaştır.
onkır deger
vcrdigimız
$evleri asla
yok edemeye-
cekjcrdir.
tngiltcre her-
zanwn baŞım-
sızlığa saygılıdır..
* -
r y
— •
ı i I i ! i i ! i ! i 1 1 i i i i 1
TC
YUNAK ASIİYE HUKUK MAHKEMESt'NDEN
Esas No: 2005 33
Davalı Hasan Alphan adına kayıtlı bulıman Konya ili, Yunak ilçe-
si, Yenı Mah. Çarşı mevkii 46.47 d pafta, 104 ada 8 parselde kayıtlı
bulunan taşınmazın 15.12. 2004 tarih ve 2004 137 belediye encüme-
ni karan ile kamulaştınlmasına karar verilmıştir.
Kamulaştınlmasına karar venlen taşınmazın 2942 sayılı Kamulaş-
tınna Yasası'nın 4660 sayılı yasa ile değışik 8. maddesine göre oluş-
tunılan kıymet takdır komisyonu tarafından taşınmazın tahmini be-
deli 18.000.00- YTL. olarak tespit edilmış a>Tiı madde uyannca tak-
sitle ödeme, pazarlıkla satın alma ve trampa yolu ile devir alma ko-
nulannda anlaşmaya vanlamadığmdan, kamulaştınna yapan idare
tarafından 2942 sayıh yasanrn 10. maddesi gereğince taşınmazın ka-
mulaştınna bedelınin tespıtı ve idare adına tapuya tescilı ıçın 03.02.
2005 tarihinde mahkememize dava açılmıştır. 2942 sayılı yasanın
4650 yasa ile değişik 10. maddesinin 4. fikrası gereğince ilan olu-
nur.
Basın: 32222
OTOBUSTEKİLER KEMAL
Ofadafi oföfi birlMu
LRG£İVÇ
/.
/
*f_urgenc(âya/»oo.com
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZARI: ıU dkau
İNÛNÜ PtANÖR KAMPIACILDI
1336'DA BUSVN.ESKİÇEHİR'E BA6LI İNÖNÜ'DE
BİR PlAVÖfi *S4AV/ AÇ/LDl. BİR YIL ĞNCB, TÜRK.
(4AYA lOJlZiJMU'NUN SİVİL HAUACIUK OKCUM
OCAN TÜR.K.KUŞUIATATÜBK.'ÜN ÖNPERU6İNPE
&LA#ŞTİ- KAAnflN AÇlLIŞ &
, 'DA HAVACILIK ÖĞRENİMI SÖ-
6£MÇ ÖĞIZ£TMEULE8. DE YueOA DÖN-
Ş BULUNUYOgPÜ. TÜ&C HAVA KMlfUlMU
BAŞKAU MRfrlMCISI PERİOUN Pf&MTEKİN
TAKAFM&AN rAPlLAN AÇJUŞ SÖrLEYİNDEN
SONRA, 7 PLAUÖfiÜN StÇgfiMA HA&£kJErt
VE PABAŞÜT GÖSTERİl-efZİ l2L£NMf$T'. BU
ASAPA, İUC 7İİ&C &AYAH PARAÇÜTÇUSU
YILPtZ UÇMAM PA 2O.ATLAY/SIM YAPMlÇTt.
SAGNAK
NİLGÜN CERRAHOĞLU
Srebreriçaf
dan Lonfra'ya...
"En büyükaa, oğlumunyokluğudeğil. Yüreğimiya-
kan keder, Şefik'/n sesi ve aklımda kalan son yakanş-
lan... Onu sürükleyerekgötürdüler.
Sürûklendiği her metrede kendinden birparça yitir-
di. Genç bir erkek olarak yeni yeni edindiği tüm gurur
ve cesareti kaybetti. Sırp bombalannda ölen babası-
nın bıraktığı boşluğu evde oysa doldurmayı hep bilmiş,
bir gün öncesine dek bana destek olmuştu. Ama Sırp-
lar. bizi dışan çağırmaya başladığında titremeye baş-
ladı... Çığlıklardan, gece boyu göz kırpmamıştık. Şafak
sökerken, megafondan birses yükseldi: 'Hepiniz dışa-
nçıkın!'..."
Srebreniça katliamının dehşetini, ilk kez bu feci tanık-
lıkla kavramıştım. Oğlu Şefik'in Srebreniça'da götürü-
lüşünü, iise öğretmeni Seniha Saraç bir Italyan gaze-
tesinde {"La Stampa", 18 Temmuz 1995) şöyle anlatı-
yordu:
'Kurtar beni anne!'
"Kayınpederim ağlamaya başladı. Zaman, 50yıl ön-
cesine dönmüştü. Vaktiyle yaşadığı Jablanica kentin-
de Naziler de aynı şeyleri yapmıştı. Bütün gece ağzın-
dan tek kelime çıkmayan oğlum, o zaman bana sanldı
ve 'Her şey bitti anne' dedi: 'Hepimızi öldürecekler'...
Dışan çıktığımızda diğergençlerigördüm. Kimi, kal-
dınmın üstûnde annesinin eteğine yapışıyordu. Kimi ba-
şı dik, Sırplara doğru yürûyordu. Böyte yapmakla, va-
kurbirson hak edeceklerini, son anda birşeyierin de-
ğişeceğini umuyor gibiydiler. Ama değişen bir şey ol-
madı. Hepsini götürdüler. Kıpırdamakistemeyenieri, ba-
caklanndan tutup yere attılar. Köpekler gibi sürükledi-
ler.
Sırp askeriehnin onu da yere atmasını beklemedi
Şefik. Yere uzandı. Onu ayak bileklerinden tutup sürük-
lediler. önce hiç ses çıkarmadı. Ama birkaç metre son-
ra hiç tanımadığım bir sesle bağırmaya başladı. O gü-
ne dek gırtiağından böyle bir sesin çıktığını hiç duyma-
mtştım. 'Anne' diye bağmyordu: 'Kurtar beni anne!'...
Oğlum 17yaşındaydıveannesiniistiyordu. Yanlız ba-
na değıl,' Kurtar beni' diye dünyadaki tüm analara ses-
leniyordu. Yerlerde sürükleyerek alıp kendisini götüren-
lere, onlann da biranası olduğunu hatıriatmak istiyor-
du. Ve analara bu yapılmaz, diyordu..."
Srebreniça soykınmının 10. yildönümü bugün. Şefik
gibi böyle kaç genç yok edildi? Nasıl ve niçin oldu bun-
lar? Kim hatıriıyor?
'11 Temmuz'da nerdeydiniz?'
Balkan uzmanı Paolo Rumiz, "soykınmın "10. yıldö-
nümü üzerinde Batı basınında gördüğüm ("Repubbli-
ca") ender yazılardan birinde bakın ne diyor.
"11 Eylül'de nerde olduğumuzu hepimiz hatırlıyoruz.
17 Temmuz'u hatıriayan var mı? Srebreniça'da yaşa-
mını yitirenlerin sayısı halbuki, New York'tan üç misli
fazla. Ama Srebreniça'yı TV'de izlemedik. Avrupaplaj-
daydı. Savaş sona ermek üzereydi. Hem bilmek neye
yarayacaktı? Avrupa, BM, NATO... Katliamın gerçek-
leşmesıne biz olanak verdik ve suç ortaklığı yaptık."
New York'tan Londra'ya uzanan "Islamcı terörün"
çekirdeklerinın Balkanlar'da atılmış dabileceğini, çok az
uzman, çok az yazar görüyor ve itiraf ediyor bugün. Sağ-
duyunun her gün biraz daha dibe vurduğu bu uğursuz
şafakta, "kurban" deyince de yalnız "Batılılar" akla ge-
liyor. Onlann da "Batılılan" sayılıyor. Sadece Srebreni-
ça ve Irak'ta değil; 2003 Kasım'ında Istanbul'da yaşa-
mını yitiren terör kurbanlan için de böyle bu.
"11 Eylül 2001, New York-11 Mart 2004, Madrid-7
Temmuz 2005, Londra"... Yorumlar, haberler böyle baş-
lıyor. "Milat" 11 Eylül. öncesi yok. öncesi olmadığı gi-
bi, sonrası da sadece "Batı kentlerine" yapılan saldın-
lan hesaba katıyor. Bali bombalannda (Ekim 2002) ya-
şamını yitiren 202 kurban, listede yok; sayılmıyor. 2003
Kasım'ında Istanbul bombalannda ölenler de listeye
girmiyor.
Terör aynıterör. Bombanın pimini çeken ölümcül ide-
oloji aynı ideolojı.. Ama yalnız Batı tehdit altında. "Uy-
gariık çatışması şablonu" yalnız nerden türediği belli ol-
mayan "El Kaide "yi tanıyor. O da sade "6af/"yı tehdit
ediyor!
Afganistan magaralanndaki Usame bin Ladin bulu-
namıyor. Burnumuzun dibindeki Balkanlar'da ellerini
kollannı sallaya sallaya gezen Srebreniça katilleri Mla-
diç'le Karadziç nerde peki? Onlar neden bulunamıyor?
Bu korkunç ölüm spiralıni durdurmak isteyenler; -
Chirac'ın ünlü deyışiyle- artık bir "bellek çalışması"
yapmalı! Ve Batılısıyla, Doğulusuyla Seniha Saraç'lann
acısına yüreklerinı açmalılar:
"Analara bu yapılmaz!"
BULMACA SEDAT YAŞAYAN
1 2 3 4 5 6 7 8 9
SOLDANSAĞA:
1/ Felsefede
Tann'nın tek 1
ve nihai ger- 2
çeklik olduğu- 3
nu, sonlunes-
ne ve olayla-
nn bağımsız 5
olarak var ol- 6
madığını sa- 7
vunan göriiş.
II Ikiyüzlü- 8
lük... Istenç 9
zayıflığı. 3/
Bedri Bavkam'ın bir
romanı... Kaz Da-
1
ğı'nın antik dönem- 2
lerdeki adı. 4/ Bir işi 3
yapmada. bir aracı
onarmada kullanılan
araç ve aygıt takımı.
5/ "Bir alev şarkısı 7
halinde geçerken o - 8
-/Külolupkaldıha- 9
yalimde onun nağmeleri" (F. N. Çamhbel)... Bir
nota. 6/ Hararet... El, göz ya da başla yapılan işa-
ret. 7/Bir başlangıç melodisinin belirli bir zaman
aralığında aynı biçimde taklit edilmesine dayanan
müzik biçimi..."'— kapılı bir handa / Gidiyorum
gündüz gece" (Âşık Veysel). 8/ Ağaç çivi, takoz.
9/At üretilen çiftlik... Maddenin, kimyasal bir tep-
kimeye girebilen en küçük parçası.
YUKARTOAN AŞAĞIYA:
1/Ev içinde giyilen kolsuz ve kalınca bir tür kısa
hırka. 2/Ukrayna'nın başkenti... Güzel ötüşlü bir
kuş. 3/ Manavgat Çayı üzerinde kurulu olan bir
baraj. 4/Mozart'ın, Türk müziğinden esinlenerek
bestelediği ilk operası... Düz ve geniş arazi. 5/Bü-
yük Menderes Irmağı deltasında, zengin bir kuş
yapısına sahip olan göl. 6/Belirti... Duvar içinde
bırakılan oyuk bölüm... Bir nota. 7/Yok olan. or-
tadan kalkan... Kullanma süresi. 8/Ufak yeşil yap-
raklan yenilebilen bir kır bitkisi. 9/ Bedene ezi-
yeti ruhun kurtuluşu ve mutluluğu için gerekli
gören Hint çileciliği.