25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA + CUMHURİYET 22 HAZİRAN 2005 ÇARŞAMBA tNCELEME Kimine göre izole bir yaşama mahkûm edildi, kimine göre krallar gibi bir yaşam sürüyor • • • Ocalan'ınImralıgünleriERCANÇİTLtOĞLU A ÎHM YüksekKuruhı'nun Ocalanın avukatlannın yaptığı başvuruyu so- nuçlandırarak, yargılama sırasında Türkiye"nin de taraf olduğu Avru- pa tnsan Haklan Sözleşmesi'nin, gözaltı süresi ve yeterli savunma olanağı tanınma- mış oluşu gibi konularda ihlal edildiğine ilişkin ka- rannı açıklaması ile birlikte Imralı günleri bir kez daha gündeme taşınmış görünüyor. Irak'ta, açık- lanmayan bir yerde tutuklu bulunan Saddam Hü- seyin'in, kendisinden habersiz çekilen fotoğrafla- nnın yayımlanması ve devrik liderin çamaşırlan- nı kendisinin yıkadığı, çok küçük bir hücrede ya- şamını sürdürdüğü haberleri de, aralannda hiçbir benzerlik olmamasına karşın Saddam ve Ocalan'ın tutukluluk koşullannın karşılaştınlması sonucuna eşlik etmiş bulunuyor. Saddam ve Ocalan'ın hüc- relerinin metrekarelerinin dahi karşılaştırma ko- nusu yapıldığı kimi haberlere bakıldığında Öca- lan, trnrairda neredeyse lüks bir yaşam sürüyor. Haziran 2004'te, Avrupa Insan Haklan Mahke- mesi 'nde yapılan temyiz duruşmasında, avukatla- nnca; izole yaşama mahkûm edildiği için sağlık ve psikolojik sonınlan bulunduğu ileri sürülen, kimilerine göre Imralfda krallar gibi yaşayan, ki- milerine göre ise dünyada cehennem azabı çekti- rilen Abdullah Öcalan acaba Imralı günlerini ger- çekte nasıl geçiriyor? Öcalan. işlediği suçlann cezasını çekmek yeri- ne kimilerinin inandığı ya da ileri sürdüğü gibi ger- çekten ayncalıklı, rahat bir yaşama mı sahip? Ya da özellikle yandaşlarının iddia ettiği ve Avru- pa'da propagandalanna temel yapüklan gibi ağır şartlar, hatta manevi işkence altında mı günlerini geçiriyor. Işte Ocalan'ın gerçek Imralı günlüğü... Öcalan hakkında verilen ölüm cezası, Türk Ce- za Kanunu'nda yapılan değişiklik sonucu kaldı- nldığı ıçin ağırlaşhnlmış müebbet hapis cezasına dönüştürülmüş ve cezanın, yargılamanın yapıldı- ğı Imrah'da infazı kararlaştınlmışh. Imrah'da cezasını çekmekte olan Öcalan, her gün sabah saat 6'da uyanıyor, mutlaka duş ahyor ve her sabah sakal tıraşı olmayı ihmal etmiyor. Kahvaltı ve yemek Tıraş ve duştan sonra, sabah kahvaltısını hücre- sinde yapan Öcalan'a özel bir mönü uygulanmı- yor. Cezaevinde görevli güvenlikpersonelinin kah- valhsının (er kahvaltısı) aynısı Öcalan'a da verili- yor. Erlere verilen ve Ocalan'ın da yararlandığı kah- valtı dönüşümlü olarak genelde çay, beyaz peynir, siyah zeytin, poşet tereyağı veya çay ya da süt, po- şet tereyağı, poşet reçefbaldan oluşuyor. Bazı gün- ler sabah kahvaltısında çay, ıspanaklı ya da pey- nirli börek, mevsimine göre domates ve salatalık da veriliyor. Kahvaltıdan sonra, avukatlannca haf- talık olarak Imralı'ya gönderilen ve herhangi bir smırlama ve yasaklama getirilmeyen günlük ga- zeteleri okuyan Öcalan, saat 10'da, bir saat süre ile hücresinden geçilen havalandırmaya çıkanlıyor. Ocalan'ın yararlandığı havalandırma, dört bir ta- rafi yüksek duvarlarla çe\Tili tek kişilik bir alan. Havalandırma sırasında düzenli olarak kültürfizik hareketleri yapan ve bu hareketleri zaman zaman hücresinde de sürdüren Öcalan'a öğle yemeği sa- at 12'de veriliyor. Öcalan'ın öğle yemeği de tıpkı sabah kahvaltısı gibi, cezaevinde görevli erlerle ay- nı... Erler için hazırlandığı için Türkiye'deki tüm birliklerde olduğu gibi belirli bir kalori hesabını içeren öğle ve akşam yemekleri, ömeğin; kadın- budu köfte, barbunya pilaki, tulumba tatlısı; kıy- malı kuru fasurye, pirinç pilavı, meyve kompos- tosu'hoşaf veya meyve; çorba, patlıcan musakka, yoğurt gibi her gün değişen mönülerden oluşuyor. Personelln konusma vasaflı Her akşam düzenli olarak saat 22.00'de yatan Öca- lan ile sınırlı sayıdaki yetkililer dışuıda (o da an- cak gerektiğinde) cezaevinde görevli personelin ko- nuşmalan ve iletişim kurmalan kesinlikle yasak. Acil bir durum olmadığı sürece her ay sağlık kontrolünden geçirilen Ocalan'ın durumunda her- hangi bir anormallik bulunmuyor. Cezasını çek- meye başladığı günden bu yana spor yaparak ki- lo verdiği gözlemlenen Ocalan'ın, tutukluluğu- nun ilk günlerinde doymadığı gerekçesi ile ek yemek talebinde bulunduğu ve bu talebinin ce- zaevi yönetimince yerine getirildigi biliniyor. Sağlık durumu Avukatlannın, Strasbourg Avrupa Insan Hakla- n Mahkemesi'nde ileri sürmelerinin aksine ciddi bir sağhk sorunu bulunmayan Ocalan'ın başında, lipom adı verilen bir yağ kistinin oluşması, zaman zaman gözlerindeki yanma ve yaşarmanın dışın- da şu anda bilinen bir şikâyeti yok. Tıp dilinde lipom olarak adlandınlan yağ kist- lerinin, erkeklerde özellikle baş çevresinde çok yaygın olduğu ve estetik kaygılar dışında hiçbir teh- likesininbulunmadığrnı söyleyenuzmanlar, gerek duyulması halinde bu yağ kistlerinin lokal anes- tezi altında beş dakikalık bir operasyonla alınabil- diğini belirtiyorlar. Gözlerinin yanması ve yaşanyor oluşunun ne- denini, hücresinde sürekli ışık yanması ile açıkla- yan uzmanlar, bunun görme bozukluğuna neden olabilecek bir riske eşlik etmediğini ifade ediyor- lar. Yetkililer; Ocalan'ın hücresinde 24 saat sürey- le uygulanan aydınlatmanın güvenlik nedeni ile ya- pıldığını; gece, gözü rahatsız edecek ve uyumayı engelleyecek güçte bir ışıklandırma yapılmadığı- nı, gece aydınlatmasının ancak kamera kaydına ye- tecek ölçüde olduğunu söylüyorlar. Ocalan'ın hayatında bir gün: 06.00 Kalkış 06.00-07.00 Tıraş-duş-sabah kahvaitısı (cezaevi er kazanından) 07.00-10.00 Istirahat/kültürftzik/gazete okuma/anı ve mektup yazma/radyo dinleme 10.00-11.00 Havalandırma-spor 11.00-12.00 Istirahat-okuma/anı ve mektup yazma/kültürfizik/radyo dinleme 12.00-12.30 öğle yemeği (cezaevi er kazanından) 12.30-16.00 Istırahat-kıtap okuma/anı ve mektup yazma/kültürfizik/radyo dinleme 16.00-17.00 Havalandırma-spor 17.00-1B.00 Istirahat- okuma/yazma/radyo dinleme 18.00-18.30 Akşam yemeği (cezaevi er kazanından) 18.30-22.00 Istirahat-okuma/anı ve mektup yazma/radyo dinleme 22.00-06.00 Uyku O calan'ın hücresinde yatak dı- şında bir plastik sandalye ile küçük bir plastik masa bulu- nuyor. Hücresinde; ayn bir bölümde lavabo. duş ve tuvalet bulunan Öca- lan her noktada 24 saat kameralarla gözetim altında tutuluyor. Bu göze- timin güvenlik gerek- çesi ile uygulandığı ve amaçlı suçlamalar karşısında kanıt açı- sından gerekli oldu- ğunu ifade eden yet- kililer, yurtdışında da kritik olarak nitele- nen mahkûmlar için aynı yöntemle- rin uygulandığını ve bunun insan haklanna aykınlık taşımadığını, tu- tuklu olmanın zaten kişilerin özgür- lüklerinin kısıt altına alınması anla- mına geldiğinin alünı çiziyorlar. Oku- duğu ve hücresinde biriken kitaplar bir başka yerde muhafaza edildiği için, masasının üzerinde en fazla 4- 5 kitap bulunan Ocalan'ın hücresin- Hücresinde nelervar? de çiçek ya da herhangi bir bitki yok. Saç ûraşı, cezaevi berberi tarafından yapılan Öcalan'a, gömlek. pantolon, kazak gibi giyecekler, isteği ve ceza- evi yönetiminin uygun görmesi ha- linde genelde avukatlan tarafindan ge- tiriliyor. Ocalan'ın sağlık kontrolle- ri, îmrah Cezaevi re- virinde görevli bir doktortarafindan dü- zenli olarak yapılı- yor. Görevli hekimin gerek gördüğü hal- lerde ise Bursa'dan uzman hekimler ada- ya helikopter ya da motorla gelerek konsültasyon yapıyorlar. Imralı ile kara arasındaki irtibat, ce- zaevine ait Denizyollan Şehir Hatla- n Işletmesi 'nden satın alınan bir ge- miyle sağlanıyor. Bazen, hava şartlannın olumsuz- luğu nedeniyle; ada ve kara arasın- daki irtibatın birkaç hafta süre ile sağlanamadığı oluyor. AMANININ ÇOĞUNU KİTAP OKUYARAK VE YAZARAK GEÇİRİYOR O ğle yemeğinden sonra hücresinde, cezaevi yönetimine verdiği liste üzerine avukatlarınca getirüen ve Cezaevleri Yönetmeliği hükümleri uyannca incelendikten sonra sakınca görühnemesi halinde kendisine verilen kitaplan okuyan ve notlar çıkaran ya da mektup ve anılannı yazmayı sürdüren Öcalan, saat 16.00-17.00 arasında günün ikinci bir saatlik havalandırmasma çıkarılıyor. Öcalan genellikle siyasi, tarihi ve sosyal araştırmalar ağrrlıklı olmak üzere felsefı ve stratejik analizler içeren kitaplar okuyor. Samuel Huntington'un Medeniyetler Çatışması, Heidi ve Arvin Toefler ile Brzezinski'nin eserleri, Helmreichın Se\T Entrikalan, Öcalan'm bugüne kadar okuduğu yüzlerce kitaptan birkaç örnek. Havalandırma sırasında kültürfizik hareketlerini yineleyen Öcalan'a akşam yemeği saat 18.00'de veriliyor. Er kazanından verilen akşam yemeğinden sonra Öcalan, yatana kadar zamanuıı genelde kitap okuyarak ve yazarak geçiriyor. Imralı da yargılanan terör örgütü lideri Abdullah Öcalan 'a ölüm cezası verilmişti. Türk Ceza Kanunu 'nda yapılan değişiklikle cezası ağırlaştınlmıs müebbet hapse dönüştürülen Öcalan 'ın cezasının infazımn da Imralı da olması kararlaştırılmıştı. Yetkililere göre güvenlik ve kötü muamele iddialanna karşı yapılması zorunlu bir uygulama 24 saat kamera gözetimi altında K ritik mahkûmlann hücrelerinde 24 saat aydınlatma yapılması ve yine 24 saat kamera gözetiminin bulunmasının, tüm ülkelerde uygulanan bir sistem olduğunun altını çizen yetkililer, bunun yahıızca güvenlik değil, Öcalan'a kötü muamele ve işkence yapılmadığının kayda geçirilerek kanıt oluşturması açısmdan da bir zorunluluk oluşturduğuna dikkat çekiyorlar. Nitekim Saddam Hüseyin'in de 24 saat kamera gözetimi altında bulundurulduğu basına yansrmış ve ABD'li yetkililer bunun güvenlik gerekçesi ile uygulandığını açıklamışlardı. Öcalan'm hücresinde televizyon bulunmuyor. Gerek Öcalan gerek avukatlarının bu konudaki taleplerinin, bilgiye ve güncele erişimi engelleme açısından değil, güvenlik gerekçesi ile kabul edilmediğini anrmsatan yetkililer, tüp patlaması, yangın ve elektrik akûnına dogrudan erişim gibi riskler nedeni ile Öcalan'a televizyon verilmesinin mümkün olmadığını belirtiyorlar. Nitekim, Strasbourg'da, Ocalan'ın avukatlan bu konuyu da mahkemeye getirerek televizyon verilmemesini izolasyona gerekçe olarak göstermişlerdi. Yine Avrupa ülkelerinde; kritik mahkûmlann hücrelerinde hiçbir şekilde elektrik anahtan, priz, açıkta veya duvar içi kablo dahi bulunmadığını belirten yetkililer, aydınlatmanın dışandan ya da tavana gömülü olarak yapıldığını belirterek uygulanan sistemin Öcalan'a özgü değil genel olduğunu ifade ediyorlar. Sadece TRT FM dlnleveblliyor Ocalan'ın; avukatlan dışında dış dünya ile irtibatını sağlayan, hücresinde bulundurmasma izin verilen ve sadece FM bandı olan transistörlü bir el radyosu. Tek bandı olan bu radyodan Öcalan, tmralı'nın coğrafi koordinatlan nedeni ile yahıızca TRT FM kanalını dinleyebiliyor. TRT FM dışında, diğer radyo yaymlannı dinleme olanağına sahip bulunmayan Ocalan'ın avukatlan bu durumu da izolasyona gerekçe gösterip, AJHM'ye şikâyette bulunuyorlar. Tutuklu bulunduğu sürece yüzlerce kitap okuduğu ve okumayı sürdürdüğü belirtilen Öcalan'rn hücresinde, cezaevleri yönetmeliği gereği üçten fazla kitap bulundurmasma izin verilmiyor olsa da yetkililer bu kuralı biraz gevşettiklerini söylüyorlar. Bugüne kadar okuduğu kitaplann küçük bir odayı dolduracak miktara ulaştığını belirten ilgililer, Öcalan'm son zamanlarda anılannı yazmaya ağırlık verdiğini ve okuduğu kitaplann ayn bir yerde muhafaza edildiğini belirtiyorlar. Avukatlarını azarlıvor Genelde sakin görünen ve uysal davranan Ocalan'ın son zamanlarda sinirli ve gergin olduğunu belirten ilgililer, görüşmelerde avukatlannı yüksek sesle bağırarak azarladığmı ve hakarete varan ağır sözler sarf ettiğini, KADEK içindeki bölünmeler ve Osman Öcalan olayından sonra daha asabi olduğunu söylüyorlar. Ocalan'ın, avukatlan ile yaptığı görüşmeler mutlaka cezaevi yetkililerinin gözetiminde gerçekleşiyor ve ses kaydına alınıyor. Bu kayıtlar cezae\i yönetimince düzenli olarak ilgili makamlara iletiliyor. Avrıcalık yok Ocalan'ın yazdığı ve kendisine gelen mektuplar da yine Cezaevleri Yönetmeliği hükümleri uyannca denetlemeden geçtikten sonra gönderiliyor ya da kendisine teslim ediliyor. Avukatlannın, Ocalan'ın F tipi bir cezaevinde 3-4 kişilik bir hücreye nakli konusundaki talepleri ise güvenlik gerekçesi ile şu aşamada mümkün görülmüyor. Öcalan'a, olumlu ya da olumsuz hiçbir ayncalık uygulanmadığını belirten ilgililer, Ceza ve Tutukevleri Yönetmeliği hükümleri dışında hiçbir kısıtlama getirilmediği ve yine hiçbir ayncalık tanınmadığının altını çizerek yürürlükteki mevzuat her ne ise onun aynen uygulandığını belirtiyorlar. AVRUPA'DAN GURAY OZ Avrupa Birliği Neden Bizi Üzüyor? Avrupa Biriıği'nin başına gelenler hepimizi üzdü! Doğrusunu isterseniz, şu günün birinde bizi de kurtaracak olan, o güzelim, o müthiş proje, böyle- sini hak etmemişti. Oysa ne güzel gidiyordu; üç, beş derken 25 üyeye çıkmış, telefon şirketinin Se- lo'su gibi tüm Avrupa'yı "kapsamış", Türkiye'ye bile on beş yirmi yıl sönmeyecek bir umut ışığı yakmış, elini kolunu Asya'ya, Ortadoğu'ya daha bir güvenle uzatmış, hani neredeyse çevik kuvvetle- rini kurup gerekli görülen bölgelerde çağa uygun düşmeyen "demokrasi düşmanlarına" haddini bildirme konusunda ABD ile yanşa çıkmaya bile ni- yetlenmişti ki... Aksilik işte; "yol kazası" mı diye- lim, "iyi olur inşallah" mı diyelim, ne dersek di- yelim, hastalık pek geçici gibi görünmüyor. AB yet- kililerinin itiraflarına bakarsanız kriz derindir ve bu derinliğin üzerinde durmakta gelecegimiz açısın- dan büyük yarar vardır. • • • Avrupa Birliği projesinin yaşadığı krizin iki temel nedeni var. Bu nedenlerden birisinin adı, iç reka- bettir. Gerçekte çıkar çatışmalan AB'yi bir krize sürükleyecek boyutlara bu kadar kolay çıkmazdı. Çıkması, ikinci nedene sıkıca bağlıdır. Ama biz bi- rinci neden üzerinde biraz duralım. Bütçe yükünün paylaşılması ya da tanm sübvansiyonlan biçimin- de kendisini gösteren iç kapışma, AB ülkelerinin sürekli erteleyerek ve geçici uzlaşmalarla "çözdük- leri" bir sorundu. AB'nin sermayeci bürokratlan- nın bu türden krizleri erteleyebilmek için ellerinde yeteri kadar ve henüz tüketilmemiş araçlar vardı. Kriz erken patladı. Krizi tetikleyen, vaktinden ön- ce öten ve Fransız muhafazakârlarının damgasını taşıyan anayasa horozudur. MuhafazakârGal ho- rozu her zaman problem çıkarmıştır. Anayasayı akıllı Almanlar gibi parlamentoda onaylamak yeri- ne, halka sormak ise vahim bir hata olmuştur. Hiç böyle şeyler halka sorulur mu? • • • Yine de AB krizinin asıl nedeni bu değildir. Asıl neden, Anglosakson provokasyondur. Şu sırada Başkan Bush ellerini ovuşturmakta, Evangelist tanrısına hamd-ü sena etmekte, "God bless America" demektedir. Çok yakın bir za- mandaTeksas'taki çiftliğınde Blair'i ağıriayacak ve yeniden alkol tedavısi gerekmesin diye kadeh kal- dırmasa da, bu müthiş olayı kutlamak için bir şey- ler yapacaktır. Bush ile birlikte, Türkiye'de kimilerinin bir za- manlar pek bir heves ettiği Irak macerasına dalan Blair için, ABD politikalarına daha sıkı sanlmaktan başka bir yol yoktur. Ingiltere'nin AB bütçesine ge- rekli katkıyı yapmaktan kaçınması, anayasanın red- dinden de ağır bir darbe oldu. Şimdi AB, bir içer- den bir dışardan yediği darbelerle "knock out" du- rumdadır. Kuşkusuz dirseklerinin üzerine dayanıp kalkacak, hakeme "yeniden say" diyecektirama... Peki bu knzden bize bir ders çıkıyor mu? Bir de- ğil, birden fazla çıkıyor. Önce AB'ci solcular için bir ders var. AB Anayasası'nı geçmişte okumadı- nız, bari şimdi okuyun, anayasanın ülkelerin gele- ceğine nasıl ipotek koymaya çalıştığını hiç değil- se şimdi görün. İkinci ders hükümetleredir, birbi- rini yemekte hiç tereddüt etmeyen AB'nin baba- ları sizi nasıl yer bir düşünün. Üçüncü ders, şim- diden "ayncalıklı ortaklık" düşleri görmeye baş- layanlaradır; siz en iyisi şımdiden "ayncalıklı pa- zar" olmanın "erdemlerini" keşfetmeye bakın. Bir ders daha var ki, herkese yarariıdır: Siz siz olun, "Asılacaksan Ingiliz sicimiyle asıl" sözü- ne inanmayın: Ingilizin sicimiyle, kuyuya bile inilmez çünkü. e-posta: [email protected] RGÜTÜ YÖNETMESAVLARI Talimatlar nasıl dışarı çıkıyor? O calan'ın, hücresinden örgütünü yönertiği ve örgüte sürekli talimatlar verdiği yönündeki haberler ve eleştirilere ise yetkililer, Imrah'dan dışanya hiçbir şekilde yazılı bir talimat ulaştınlma- sının söz konusu olmadığı yanıtını vererek şu açık- lamayı yapıyorlar: "...Ocalan'ınavukaÜanileolağan görüşmelerinde kullandığı baa cümlelerbu kişiler ta- rafindan görüşme bitiminde basın organlanna ve ör- güteDetiByDr. ÖcalanTa her defasmda birdenfazla avu- kat görüştüğü ve bu yönde bir suurlama yasal açıdan mümkün olmadığı için görüşmeye gelen avukaüann, konuşmalann betirti bölümlerini hanzalannda tutma- lan ve bunlan gerekli gördükleri yerlere fletmelerini engelleyebilecek bir yapünma cezaevi yönetimi ve savcdığı olarak \etkimiz yok. Bu konudaki sonımlu- luk, Ocalan'ın avukatlannın bağfa bulunduğu baro- lara düşer. Çünkü avukatiann davraıuşlannı düzen- leyen kurallann tatdpçisi öncetikle barolardır. Ancak bugüne kadarbarolann bu konudabiryapünmda bu- lunduğunu söytemek mümkün değJL." Mahkûmlann a\Tikatlan ile görüşmelerini kısıtla- yacak bir hüküm bulunmadığı, aksine eğer yapılır- sa böyle bir kısıtlamanın "yeni bir davaya zemin ha- zuiayacağı'' dikkate alındığında, Ocalan'ın a^aıkat- lan aracılığı ile dışanya göndermekte olduğu mesaj- lann cezaevi yönetimi veya cezaevi savcılığınca en- gellenmesi hukuken mümkün bulunmuyor. Ocalan'ın, hücresinden örgütünü yönetmekte ol- duğu yönündeki eleştiri ve suçlamalar, cezaevinde- ki görevüleri son derece rencide ediyor ve gerekli araş- tırmalar yapıhnaksızın yöneltilen bu suçlamalar ne- deniyle kendilerine büyük bir haksızlık yapıldığı gö- rüşünü taşıyorlar. Bazen hava muhalefeti nedeniyle Gemlik-Imralı arasında deniz ulaşımının sağlana- mamasını dahi amaçlı olarak niteleyerek izolasyona ve Öcalan'a manevi baskı yapıldığına kanıt gösteren avukatlann tutumlan Imrah'da genel bir rahatsızlık yaratmış durumda. Göre\i gereği Öcalan'ı uzun yıllar izleyen bir yet- kili, özellikle idam cezasının kaldınlması ile birhk- te tavnnda bir değişiklik olduğunu, başlangıçtaki ür- kek ve korkak duruşunun giderek değiştiğini, yaşa- mını garanti altına aldıktan sonra daha rahat davran- maya başladığına ışaret ederek; ilk günlerin "Siz ne isterseniz yapanm" havasının azaldığını söylüyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle