Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA
+
CUMHURİYET 22 HAZİRAN 2005 ÇARŞAMBA
tNCELEME
Kimine göre izole bir yaşama mahkûm edildi, kimine göre krallar gibi bir yaşam sürüyor
• • •
Ocalan'ınImralıgünleriERCANÇİTLtOĞLU
A
ÎHM YüksekKuruhı'nun Ocalanın
avukatlannın yaptığı başvuruyu so-
nuçlandırarak, yargılama sırasında
Türkiye"nin de taraf olduğu Avru-
pa tnsan Haklan Sözleşmesi'nin,
gözaltı süresi ve yeterli savunma olanağı tanınma-
mış oluşu gibi konularda ihlal edildiğine ilişkin ka-
rannı açıklaması ile birlikte Imralı günleri bir kez
daha gündeme taşınmış görünüyor. Irak'ta, açık-
lanmayan bir yerde tutuklu bulunan Saddam Hü-
seyin'in, kendisinden habersiz çekilen fotoğrafla-
nnın yayımlanması ve devrik liderin çamaşırlan-
nı kendisinin yıkadığı, çok küçük bir hücrede ya-
şamını sürdürdüğü haberleri de, aralannda hiçbir
benzerlik olmamasına karşın Saddam ve Ocalan'ın
tutukluluk koşullannın karşılaştınlması sonucuna
eşlik etmiş bulunuyor. Saddam ve Ocalan'ın hüc-
relerinin metrekarelerinin dahi karşılaştırma ko-
nusu yapıldığı kimi haberlere bakıldığında Öca-
lan, trnrairda neredeyse lüks bir yaşam sürüyor.
Haziran 2004'te, Avrupa Insan Haklan Mahke-
mesi 'nde yapılan temyiz duruşmasında, avukatla-
nnca; izole yaşama mahkûm edildiği için sağlık
ve psikolojik sonınlan bulunduğu ileri sürülen,
kimilerine göre Imralfda krallar gibi yaşayan, ki-
milerine göre ise dünyada cehennem azabı çekti-
rilen Abdullah Öcalan acaba Imralı günlerini ger-
çekte nasıl geçiriyor?
Öcalan. işlediği suçlann cezasını çekmek yeri-
ne kimilerinin inandığı ya da ileri sürdüğü gibi ger-
çekten ayncalıklı, rahat bir yaşama mı sahip? Ya
da özellikle yandaşlarının iddia ettiği ve Avru-
pa'da propagandalanna temel yapüklan gibi ağır
şartlar, hatta manevi işkence altında mı günlerini
geçiriyor. Işte Ocalan'ın gerçek Imralı günlüğü...
Öcalan hakkında verilen ölüm cezası, Türk Ce-
za Kanunu'nda yapılan değişiklik sonucu kaldı-
nldığı ıçin ağırlaşhnlmış müebbet hapis cezasına
dönüştürülmüş ve cezanın, yargılamanın yapıldı-
ğı Imrah'da infazı kararlaştınlmışh.
Imrah'da cezasını çekmekte olan Öcalan, her
gün sabah saat 6'da uyanıyor, mutlaka duş ahyor
ve her sabah sakal tıraşı olmayı ihmal etmiyor.
Kahvaltı ve yemek
Tıraş ve duştan sonra, sabah kahvaltısını hücre-
sinde yapan Öcalan'a özel bir mönü uygulanmı-
yor. Cezaevinde görevli güvenlikpersonelinin kah-
valhsının (er kahvaltısı) aynısı Öcalan'a da verili-
yor. Erlere verilen ve Ocalan'ın da yararlandığı kah-
valtı dönüşümlü olarak genelde çay, beyaz peynir,
siyah zeytin, poşet tereyağı veya çay ya da süt, po-
şet tereyağı, poşet reçefbaldan oluşuyor. Bazı gün-
ler sabah kahvaltısında çay, ıspanaklı ya da pey-
nirli börek, mevsimine göre domates ve salatalık
da veriliyor. Kahvaltıdan sonra, avukatlannca haf-
talık olarak Imralı'ya gönderilen ve herhangi bir
smırlama ve yasaklama getirilmeyen günlük ga-
zeteleri okuyan Öcalan, saat 10'da, bir saat süre ile
hücresinden geçilen havalandırmaya çıkanlıyor.
Ocalan'ın yararlandığı havalandırma, dört bir ta-
rafi yüksek duvarlarla çe\Tili tek kişilik bir alan.
Havalandırma sırasında düzenli olarak kültürfizik
hareketleri yapan ve bu hareketleri zaman zaman
hücresinde de sürdüren Öcalan'a öğle yemeği sa-
at 12'de veriliyor. Öcalan'ın öğle yemeği de tıpkı
sabah kahvaltısı gibi, cezaevinde görevli erlerle ay-
nı... Erler için hazırlandığı için Türkiye'deki tüm
birliklerde olduğu gibi belirli bir kalori hesabını
içeren öğle ve akşam yemekleri, ömeğin; kadın-
budu köfte, barbunya pilaki, tulumba tatlısı; kıy-
malı kuru fasurye, pirinç pilavı, meyve kompos-
tosu'hoşaf veya meyve; çorba, patlıcan musakka,
yoğurt gibi her gün değişen mönülerden oluşuyor.
Personelln konusma vasaflı
Her akşam düzenli olarak saat 22.00'de yatan Öca-
lan ile sınırlı sayıdaki yetkililer dışuıda (o da an-
cak gerektiğinde) cezaevinde görevli personelin ko-
nuşmalan ve iletişim kurmalan kesinlikle yasak.
Acil bir durum olmadığı sürece her ay sağlık
kontrolünden geçirilen Ocalan'ın durumunda her-
hangi bir anormallik bulunmuyor. Cezasını çek-
meye başladığı günden bu yana spor yaparak ki-
lo verdiği gözlemlenen Ocalan'ın, tutukluluğu-
nun ilk günlerinde doymadığı gerekçesi ile ek
yemek talebinde bulunduğu ve bu talebinin ce-
zaevi yönetimince yerine getirildigi biliniyor.
Sağlık durumu
Avukatlannın, Strasbourg Avrupa Insan Hakla-
n Mahkemesi'nde ileri sürmelerinin aksine ciddi
bir sağhk sorunu bulunmayan Ocalan'ın başında,
lipom adı verilen bir yağ kistinin oluşması, zaman
zaman gözlerindeki yanma ve yaşarmanın dışın-
da şu anda bilinen bir şikâyeti yok.
Tıp dilinde lipom olarak adlandınlan yağ kist-
lerinin, erkeklerde özellikle baş çevresinde çok
yaygın olduğu ve estetik kaygılar dışında hiçbir teh-
likesininbulunmadığrnı söyleyenuzmanlar, gerek
duyulması halinde bu yağ kistlerinin lokal anes-
tezi altında beş dakikalık bir operasyonla alınabil-
diğini belirtiyorlar.
Gözlerinin yanması ve yaşanyor oluşunun ne-
denini, hücresinde sürekli ışık yanması ile açıkla-
yan uzmanlar, bunun görme bozukluğuna neden
olabilecek bir riske eşlik etmediğini ifade ediyor-
lar. Yetkililer; Ocalan'ın hücresinde 24 saat sürey-
le uygulanan aydınlatmanın güvenlik nedeni ile ya-
pıldığını; gece, gözü rahatsız edecek ve uyumayı
engelleyecek güçte bir ışıklandırma yapılmadığı-
nı, gece aydınlatmasının ancak kamera kaydına ye-
tecek ölçüde olduğunu söylüyorlar.
Ocalan'ın
hayatında bir gün:
06.00 Kalkış
06.00-07.00 Tıraş-duş-sabah kahvaitısı
(cezaevi er kazanından)
07.00-10.00 Istirahat/kültürftzik/gazete
okuma/anı ve mektup yazma/radyo
dinleme
10.00-11.00 Havalandırma-spor
11.00-12.00 Istirahat-okuma/anı ve
mektup yazma/kültürfizik/radyo
dinleme
12.00-12.30 öğle yemeği (cezaevi er
kazanından)
12.30-16.00 Istırahat-kıtap okuma/anı
ve mektup yazma/kültürfizik/radyo
dinleme
16.00-17.00 Havalandırma-spor
17.00-1B.00 Istirahat-
okuma/yazma/radyo dinleme
18.00-18.30 Akşam yemeği (cezaevi er
kazanından)
18.30-22.00 Istirahat-okuma/anı ve
mektup yazma/radyo dinleme
22.00-06.00 Uyku
O
calan'ın hücresinde yatak dı-
şında bir plastik sandalye ile
küçük bir plastik masa bulu-
nuyor. Hücresinde; ayn bir bölümde
lavabo. duş ve tuvalet bulunan Öca-
lan her noktada 24 saat kameralarla
gözetim altında tutuluyor. Bu göze-
timin güvenlik gerek-
çesi ile uygulandığı
ve amaçlı suçlamalar
karşısında kanıt açı-
sından gerekli oldu-
ğunu ifade eden yet-
kililer, yurtdışında da
kritik olarak nitele-
nen mahkûmlar için aynı yöntemle-
rin uygulandığını ve bunun insan
haklanna aykınlık taşımadığını, tu-
tuklu olmanın zaten kişilerin özgür-
lüklerinin kısıt altına alınması anla-
mına geldiğinin alünı çiziyorlar. Oku-
duğu ve hücresinde biriken kitaplar
bir başka yerde muhafaza edildiği
için, masasının üzerinde en fazla 4-
5 kitap bulunan Ocalan'ın hücresin-
Hücresinde
nelervar?
de çiçek ya da herhangi bir bitki yok.
Saç ûraşı, cezaevi berberi tarafından
yapılan Öcalan'a, gömlek. pantolon,
kazak gibi giyecekler, isteği ve ceza-
evi yönetiminin uygun görmesi ha-
linde genelde avukatlan tarafindan ge-
tiriliyor. Ocalan'ın sağlık kontrolle-
ri, îmrah Cezaevi re-
virinde görevli bir
doktortarafindan dü-
zenli olarak yapılı-
yor. Görevli hekimin
gerek gördüğü hal-
lerde ise Bursa'dan
uzman hekimler ada-
ya helikopter ya da motorla gelerek
konsültasyon yapıyorlar.
Imralı ile kara arasındaki irtibat, ce-
zaevine ait Denizyollan Şehir Hatla-
n Işletmesi 'nden satın alınan bir ge-
miyle sağlanıyor.
Bazen, hava şartlannın olumsuz-
luğu nedeniyle; ada ve kara arasın-
daki irtibatın birkaç hafta süre ile
sağlanamadığı oluyor.
AMANININ ÇOĞUNU KİTAP OKUYARAK VE YAZARAK GEÇİRİYOR
O
ğle yemeğinden sonra
hücresinde, cezaevi yönetimine
verdiği liste üzerine
avukatlarınca getirüen ve Cezaevleri
Yönetmeliği hükümleri uyannca
incelendikten sonra sakınca
görühnemesi halinde kendisine verilen
kitaplan okuyan ve notlar çıkaran ya da
mektup ve anılannı yazmayı sürdüren
Öcalan, saat 16.00-17.00 arasında günün
ikinci bir saatlik havalandırmasma
çıkarılıyor. Öcalan genellikle siyasi,
tarihi ve sosyal araştırmalar ağrrlıklı
olmak üzere felsefı ve stratejik analizler
içeren kitaplar okuyor. Samuel
Huntington'un Medeniyetler Çatışması,
Heidi ve Arvin Toefler ile Brzezinski'nin
eserleri, Helmreichın Se\T Entrikalan,
Öcalan'm bugüne kadar okuduğu
yüzlerce kitaptan birkaç örnek.
Havalandırma sırasında kültürfizik
hareketlerini yineleyen Öcalan'a akşam
yemeği saat 18.00'de veriliyor.
Er kazanından verilen akşam
yemeğinden sonra Öcalan, yatana kadar
zamanuıı genelde kitap okuyarak ve
yazarak geçiriyor.
Imralı da
yargılanan terör
örgütü lideri
Abdullah
Öcalan 'a ölüm
cezası verilmişti.
Türk Ceza
Kanunu 'nda
yapılan
değişiklikle
cezası
ağırlaştınlmıs
müebbet hapse
dönüştürülen
Öcalan 'ın
cezasının
infazımn da
Imralı da olması
kararlaştırılmıştı.
Yetkililere göre güvenlik ve kötü muamele iddialanna karşı yapılması zorunlu bir uygulama
24 saat kamera gözetimi altında
K
ritik mahkûmlann
hücrelerinde 24 saat
aydınlatma yapılması
ve yine 24 saat kamera
gözetiminin bulunmasının, tüm
ülkelerde uygulanan bir sistem
olduğunun altını çizen
yetkililer, bunun yahıızca
güvenlik değil, Öcalan'a kötü
muamele ve işkence
yapılmadığının kayda
geçirilerek kanıt oluşturması
açısmdan da bir zorunluluk
oluşturduğuna dikkat
çekiyorlar. Nitekim Saddam
Hüseyin'in de 24 saat kamera
gözetimi altında
bulundurulduğu basına
yansrmış ve ABD'li yetkililer
bunun güvenlik gerekçesi ile
uygulandığını açıklamışlardı.
Öcalan'm hücresinde
televizyon bulunmuyor. Gerek
Öcalan gerek avukatlarının bu
konudaki taleplerinin, bilgiye
ve güncele erişimi engelleme
açısından değil, güvenlik
gerekçesi ile kabul
edilmediğini anrmsatan
yetkililer, tüp patlaması, yangın
ve elektrik akûnına dogrudan
erişim gibi riskler nedeni ile
Öcalan'a televizyon
verilmesinin mümkün
olmadığını belirtiyorlar.
Nitekim, Strasbourg'da,
Ocalan'ın avukatlan bu konuyu
da mahkemeye getirerek
televizyon verilmemesini
izolasyona gerekçe olarak
göstermişlerdi. Yine Avrupa
ülkelerinde; kritik
mahkûmlann hücrelerinde
hiçbir şekilde elektrik anahtan,
priz, açıkta veya duvar içi
kablo dahi bulunmadığını
belirten yetkililer,
aydınlatmanın dışandan ya da
tavana gömülü olarak
yapıldığını belirterek
uygulanan sistemin Öcalan'a
özgü değil genel olduğunu
ifade ediyorlar.
Sadece TRT FM
dlnleveblliyor
Ocalan'ın; avukatlan dışında
dış dünya ile irtibatını sağlayan,
hücresinde bulundurmasma
izin verilen ve sadece FM bandı
olan transistörlü bir el radyosu.
Tek bandı olan bu radyodan
Öcalan, tmralı'nın coğrafi
koordinatlan nedeni ile
yahıızca TRT FM kanalını
dinleyebiliyor. TRT FM
dışında, diğer radyo yaymlannı
dinleme olanağına sahip
bulunmayan Ocalan'ın
avukatlan bu durumu da
izolasyona gerekçe gösterip,
AJHM'ye şikâyette
bulunuyorlar. Tutuklu
bulunduğu sürece yüzlerce
kitap okuduğu ve okumayı
sürdürdüğü belirtilen Öcalan'rn
hücresinde, cezaevleri
yönetmeliği gereği üçten fazla
kitap bulundurmasma izin
verilmiyor olsa da yetkililer bu
kuralı biraz gevşettiklerini
söylüyorlar. Bugüne kadar
okuduğu kitaplann küçük bir
odayı dolduracak miktara
ulaştığını belirten ilgililer,
Öcalan'm son zamanlarda
anılannı yazmaya ağırlık
verdiğini ve okuduğu
kitaplann ayn bir yerde
muhafaza edildiğini
belirtiyorlar.
Avukatlarını azarlıvor
Genelde sakin görünen ve uysal
davranan Ocalan'ın son
zamanlarda sinirli ve gergin
olduğunu belirten ilgililer,
görüşmelerde avukatlannı
yüksek sesle bağırarak
azarladığmı ve hakarete varan
ağır sözler sarf ettiğini,
KADEK içindeki bölünmeler
ve Osman Öcalan olayından
sonra daha asabi olduğunu
söylüyorlar. Ocalan'ın,
avukatlan ile yaptığı
görüşmeler mutlaka cezaevi
yetkililerinin gözetiminde
gerçekleşiyor ve ses kaydına
alınıyor. Bu kayıtlar cezae\i
yönetimince düzenli olarak
ilgili makamlara iletiliyor.
Avrıcalık yok
Ocalan'ın yazdığı ve kendisine
gelen mektuplar da yine
Cezaevleri Yönetmeliği
hükümleri uyannca
denetlemeden geçtikten sonra
gönderiliyor ya da kendisine
teslim ediliyor. Avukatlannın,
Ocalan'ın F tipi bir cezaevinde
3-4 kişilik bir hücreye nakli
konusundaki talepleri ise
güvenlik gerekçesi ile şu
aşamada mümkün görülmüyor.
Öcalan'a, olumlu ya da
olumsuz hiçbir ayncalık
uygulanmadığını belirten
ilgililer, Ceza ve Tutukevleri
Yönetmeliği hükümleri dışında
hiçbir kısıtlama getirilmediği
ve yine hiçbir ayncalık
tanınmadığının altını çizerek
yürürlükteki mevzuat her
ne ise onun aynen
uygulandığını belirtiyorlar.
AVRUPA'DAN
GURAY OZ
Avrupa Birliği Neden
Bizi Üzüyor?
Avrupa Biriıği'nin başına gelenler hepimizi üzdü!
Doğrusunu isterseniz, şu günün birinde bizi de
kurtaracak olan, o güzelim, o müthiş proje, böyle-
sini hak etmemişti. Oysa ne güzel gidiyordu; üç,
beş derken 25 üyeye çıkmış, telefon şirketinin Se-
lo'su gibi tüm Avrupa'yı "kapsamış", Türkiye'ye
bile on beş yirmi yıl sönmeyecek bir umut ışığı
yakmış, elini kolunu Asya'ya, Ortadoğu'ya daha bir
güvenle uzatmış, hani neredeyse çevik kuvvetle-
rini kurup gerekli görülen bölgelerde çağa uygun
düşmeyen "demokrasi düşmanlarına" haddini
bildirme konusunda ABD ile yanşa çıkmaya bile ni-
yetlenmişti ki... Aksilik işte; "yol kazası" mı diye-
lim, "iyi olur inşallah" mı diyelim, ne dersek di-
yelim, hastalık pek geçici gibi görünmüyor. AB yet-
kililerinin itiraflarına bakarsanız kriz derindir ve bu
derinliğin üzerinde durmakta gelecegimiz açısın-
dan büyük yarar vardır.
• • •
Avrupa Birliği projesinin yaşadığı krizin iki temel
nedeni var. Bu nedenlerden birisinin adı, iç reka-
bettir. Gerçekte çıkar çatışmalan AB'yi bir krize
sürükleyecek boyutlara bu kadar kolay çıkmazdı.
Çıkması, ikinci nedene sıkıca bağlıdır. Ama biz bi-
rinci neden üzerinde biraz duralım. Bütçe yükünün
paylaşılması ya da tanm sübvansiyonlan biçimin-
de kendisini gösteren iç kapışma, AB ülkelerinin
sürekli erteleyerek ve geçici uzlaşmalarla "çözdük-
leri" bir sorundu. AB'nin sermayeci bürokratlan-
nın bu türden krizleri erteleyebilmek için ellerinde
yeteri kadar ve henüz tüketilmemiş araçlar vardı.
Kriz erken patladı. Krizi tetikleyen, vaktinden ön-
ce öten ve Fransız muhafazakârlarının damgasını
taşıyan anayasa horozudur. MuhafazakârGal ho-
rozu her zaman problem çıkarmıştır. Anayasayı
akıllı Almanlar gibi parlamentoda onaylamak yeri-
ne, halka sormak ise vahim bir hata olmuştur. Hiç
böyle şeyler halka sorulur mu?
• • •
Yine de AB krizinin asıl nedeni bu değildir.
Asıl neden, Anglosakson provokasyondur.
Şu sırada Başkan Bush ellerini ovuşturmakta,
Evangelist tanrısına hamd-ü sena etmekte, "God
bless America" demektedir. Çok yakın bir za-
mandaTeksas'taki çiftliğınde Blair'i ağıriayacak ve
yeniden alkol tedavısi gerekmesin diye kadeh kal-
dırmasa da, bu müthiş olayı kutlamak için bir şey-
ler yapacaktır.
Bush ile birlikte, Türkiye'de kimilerinin bir za-
manlar pek bir heves ettiği Irak macerasına dalan
Blair için, ABD politikalarına daha sıkı sanlmaktan
başka bir yol yoktur. Ingiltere'nin AB bütçesine ge-
rekli katkıyı yapmaktan kaçınması, anayasanın red-
dinden de ağır bir darbe oldu. Şimdi AB, bir içer-
den bir dışardan yediği darbelerle "knock out" du-
rumdadır. Kuşkusuz dirseklerinin üzerine dayanıp
kalkacak, hakeme "yeniden say" diyecektirama...
Peki bu knzden bize bir ders çıkıyor mu? Bir de-
ğil, birden fazla çıkıyor. Önce AB'ci solcular için
bir ders var. AB Anayasası'nı geçmişte okumadı-
nız, bari şimdi okuyun, anayasanın ülkelerin gele-
ceğine nasıl ipotek koymaya çalıştığını hiç değil-
se şimdi görün. İkinci ders hükümetleredir, birbi-
rini yemekte hiç tereddüt etmeyen AB'nin baba-
ları sizi nasıl yer bir düşünün. Üçüncü ders, şim-
diden "ayncalıklı ortaklık" düşleri görmeye baş-
layanlaradır; siz en iyisi şımdiden "ayncalıklı pa-
zar" olmanın "erdemlerini" keşfetmeye bakın.
Bir ders daha var ki, herkese yarariıdır: Siz siz
olun, "Asılacaksan Ingiliz sicimiyle asıl" sözü-
ne inanmayın:
Ingilizin sicimiyle, kuyuya bile inilmez çünkü.
e-posta: [email protected]
RGÜTÜ YÖNETMESAVLARI
Talimatlar nasıl
dışarı çıkıyor?
O
calan'ın, hücresinden örgütünü yönertiği ve
örgüte sürekli talimatlar verdiği yönündeki
haberler ve eleştirilere ise yetkililer, Imrah'dan
dışanya hiçbir şekilde yazılı bir talimat ulaştınlma-
sının söz konusu olmadığı yanıtını vererek şu açık-
lamayı yapıyorlar: "...Ocalan'ınavukaÜanileolağan
görüşmelerinde kullandığı baa cümlelerbu kişiler ta-
rafindan görüşme bitiminde basın organlanna ve ör-
güteDetiByDr. ÖcalanTa her defasmda birdenfazla avu-
kat görüştüğü ve bu yönde bir suurlama yasal açıdan
mümkün olmadığı için görüşmeye gelen avukaüann,
konuşmalann betirti bölümlerini hanzalannda tutma-
lan ve bunlan gerekli gördükleri yerlere fletmelerini
engelleyebilecek bir yapünma cezaevi yönetimi ve
savcdığı olarak \etkimiz yok. Bu konudaki sonımlu-
luk, Ocalan'ın avukatlannın bağfa bulunduğu baro-
lara düşer. Çünkü avukatiann davraıuşlannı düzen-
leyen kurallann tatdpçisi öncetikle barolardır. Ancak
bugüne kadarbarolann bu konudabiryapünmda bu-
lunduğunu söytemek mümkün değJL."
Mahkûmlann a\Tikatlan ile görüşmelerini kısıtla-
yacak bir hüküm bulunmadığı, aksine eğer yapılır-
sa böyle bir kısıtlamanın "yeni bir davaya zemin ha-
zuiayacağı'' dikkate alındığında, Ocalan'ın a^aıkat-
lan aracılığı ile dışanya göndermekte olduğu mesaj-
lann cezaevi yönetimi veya cezaevi savcılığınca en-
gellenmesi hukuken mümkün bulunmuyor.
Ocalan'ın, hücresinden örgütünü yönetmekte ol-
duğu yönündeki eleştiri ve suçlamalar, cezaevinde-
ki görevüleri son derece rencide ediyor ve gerekli araş-
tırmalar yapıhnaksızın yöneltilen bu suçlamalar ne-
deniyle kendilerine büyük bir haksızlık yapıldığı gö-
rüşünü taşıyorlar. Bazen hava muhalefeti nedeniyle
Gemlik-Imralı arasında deniz ulaşımının sağlana-
mamasını dahi amaçlı olarak niteleyerek izolasyona
ve Öcalan'a manevi baskı yapıldığına kanıt gösteren
avukatlann tutumlan Imrah'da genel bir rahatsızlık
yaratmış durumda.
Göre\i gereği Öcalan'ı uzun yıllar izleyen bir yet-
kili, özellikle idam cezasının kaldınlması ile birhk-
te tavnnda bir değişiklik olduğunu, başlangıçtaki ür-
kek ve korkak duruşunun giderek değiştiğini, yaşa-
mını garanti altına aldıktan sonra daha rahat davran-
maya başladığına ışaret ederek; ilk günlerin "Siz ne
isterseniz yapanm" havasının azaldığını söylüyor.