Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 22 HAZİRAN 2005 ÇARŞAMBA
HABERLER
AKP iktidannı sıkıştırmak ve tabanda prim yapmak için 'siyasi malzeme' yanşına girdiler
Merkezsağ 'türban'a sanldıANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Merkez sağdakı partiler hem iktidan
sıkıştınnak hem de tabanlan önünde
prim yapmak için u
türban*a sanldı.
ANAVATAN lideri Erkan Mumcu tür-
ban konusunda hükümete bir öneri gö-
türürken DYP de bu öneriye destek
verdi. Merkez sağda bir yandan "tür-
ban" ittifakı sergilenirken diğer yan-
dan aynı konunun bu partiler arasın-
daki yanşın en önemli malzemesi ol-
ması dikkati çekti.
AKP iktidannın TBMM'deki sayı-
sal üstünlüğüne karşın türban konu-
sunda kendi tabamnı tatmin edecek
adunlar atamaması. diğer merkez sağ
partileri harekete geçirdi. Mumcu,
"Anayasada YÖK Ue ilgili bir değjşik-
Hkyapahm. Çünkü üniversitelerdeba-
• Önceki dönemlerde merkez sağ partilerce seçim malzemesi olarak kullanılan türban yine sağ
yelpazenin gözdesi oldu. Tansu Çiller, Mesut Yılmaz. Süleyman Demirel'in ardından Mehmet Ağar
ile Erkan Mumcu da türbana sahip çıkıyor. Başbakan Erdoğan ise Mumcu'nun önerilerini reddetti.
şörtüsü yasağını getiren yegâne yönet-
melik, YÖK Yönetmeüği'dir. Gelin
YÖK'ü değiştireüm. Bunu yapüğınuz-
da başörtüsü sorununu da çözmüş ola-
cağız" önensini getirdı.
Üniversitelerde türban serbestliğini
savunan DYP lideri Mehmet Ağar da
Mumcu'ya destek verdi. Türban yasa-
ğı konusunda hükümeti eleştiren Ağar,
sık sık "Hükümet, yapabiliyorsa bu
düzenlemeyi yapsın. Biz bu olaya ide-
olojik bakmryoruz. tküdarda olduğu-
muz dönemde bu konuda kimsenin SJ-
kuıosı olmadT görüşünü dıle getiri-
yor. Ağar, son olarak Erzurum'da ya-
şanan olaylarla ilgili olarak AKP hü-
kümetinin başörtüsü sorununu tüm va-
tandaşlan kapsayacak biçimde büyüt-
tüğü görüşünü dile getirmişti.
Erdoğan'dan Mumcu'ya ret
Mumcu'nun türban konusunda ya-
sa değişikliği için randevu istediğj Baş-
bakan Recep Tayyip Erdoğan' ın, "Sa-
yın Erkan Mumcu'nun önerisi kendi
içindetutarsızveçenşkür değerlendir-
mesinde bulunduğu öğrenildi. AKP
Merkez Yürütme Kurulu toplantısın-
da Erdoğan'ın değerlendirmesinin ar-
dından konunun kapandığı öğrenildi.
Mumcu ise tekliflerinin "yeterince
açık ve somuf oldugunu belirterek
"Saboiabekteyeceğim. Potemiğegirme-
meye özen göstererek, konunun çözü-
mününçokyakm oJduğunu görerek,çö-
zümden yana tutumumu sürdürece-
ğun" dedi. Mumcu, "YÖK Başkanı
Erdoğan Teziç'in 'konuyla ilgili Ana-
yasa Mahkemesi, AİHM. Danıştay'ın
içtihatlan var. Buna rağmen yapılacak
düzenlemeler anayasaya karşı hile oluş-
turur' sözkrminasddeğeriendiriyorsu-
nuz" sorusu üzerine ise şunlan kaydet-
ti: "Anayasamn 130 ve 131. maddele-
rinideğiştirerek 12 Eylül rejiminin ürû-
BAYKAL, ERDOĞAN'A YÜKLENDİ
'İnandığın bir
davan olmazsa
milletide satarsın'ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP liden Deniz
BaykaL Ankara Anlaşmasf nı yeni AB üyelerini
kapsayacak şekilde genişleten Gümrük Birliği (GB)
ek protokolünü imzalaması durumunda Türkiye'nin
Kıbns davasında "ağır bir darbe" yiyeceği
uyansmda bulundu. CHP lideri Baykal partisinin
grup toplantısmda, Ankara Anlaşması'nın Güney
Kıbns Rum Yönetimı'ni (GKRY) de kapsayacak
şekilde genişletilmesini içeren protokolün
imzasmdan önce konunun TBMM'de tartışılmasını
istediklerini anunsattı. Bu konuda verdikleri genel
görüşme önergesinin
TBMM Daruşma
Kurulu'nda Meclis
gündemine alınmasını
umduklannı belirten
Baykal, söz konusu
anlaşmanın imzalanması ile
Kıbns Rum kesimine
meşruiyet kazandınlacağını
söyledi. Baykal şu görüşleri
dile getirdi: "Biz tuzağa
düşmek istemiyoruz. 17
Arahk'ta atdan imzalar veni
imzalan ortaya çıkanh. O
zaman imzaladın. eğer şimdi
de şart koşuyoriarsa hiç
imzalama. Çünkii bu imza
da başka imzalara neden
olacak. Eğer imzaJanırsa,
diyecekler ki, İimanlannı
aç, havaalanlannı aç'. Eğer
açmazsan mahkeme
kararlan getirecekJer. Eğer
imzalarsanız, Kıbns
davasında çok ağır bir bedel
ödeyeceksiniz, karşıhğuida ise AB'den etinize hiçbir
somut şey geçmeyecektir'' dedi. Hükümetin Kıbns
konusunda "tesfim ohmış bir pofitika" izlediğini
kaydeden Baykal. "Herkes kendi doğnısunu
Başbakan'a kabul etnriyor. Bir kez de sen doğnınu
onlara kabul ertir. Senin mandıgm bir hakfa davan yok
mu? Türldye'nin bir doğnısu yok mu? tnandığın bir
davan olmazsa işte böyle Erdemir'i de, Seydişelıir'i
de, miUeti de satarsm'' dedi. Protokolün
imzalanmasından sonra Türkiye'nin Kıbns davasının
ciddi darbe yiyeceğini kaydeden Baykal, "Bu
imyanın gerisi de gelecektir. Kıbns Rum kesiminin
de\1et olarak kabul edilnıe süreci hızJa işleyecektir.
Bizi bu tuzağa çekmek istiyoriar" diye konuştu.
Dışişleri Bakanı AbduDah Gül'ün, ABnin sayesinde
Türkiye'nin değişim yolunda adrm attığı yönündeki
sözlerini anımsatan Baykal, "Türkiye'nin tarihi,
AB'nin adı bfle anıhnazken çok ciddi değişim
programınm uygulamaya konulduğu tarihtir" diye
konuştu. Baykal, Türidye'nin modernleşme süreci
ber zaman devam edecektir. Yeter ki siz gölge
etmeyin, yeter ki siz engellemeyin, yeter ki siz
Türkrye'nin önüne başka hedefler koymaym" dedi.
• Türkiye'nin
hiçbir teklife
'hayır'
diyemeyecek
bir politika
izlediğini
belirten Baykal,
Erdoğan'ı sert
birdille
eleştirdi.
İĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇtN
ALÜMÎNYUM
TESİSLERİ
Yasadışı Kuran kurslanyla ilgili düzenleme için MGK'yi bekledi
AKP'den gündetn taktiği
ANKARA (CumhuriyetBürosu)
- Yasadışı Kuran kurslanyla ilgili
Türk Ceza Yasası değişikliğini ye-
niden Meclis'ten geçirmeye hazır-
lanan iktidar, konunun Milü Güven-
lik Kurulu'nda tartışılmasını önle-
mek için "gündem taktiği" izledi.
Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet
Sezer'in anayasaya aykın bularak
geri gönderdiği Türk Ceza
Yasası değişikliği, yann
TBMM Adalet Komisyo-
nu'nda görüşülecek. Başba-
kan Recep Tayyip Erdoğan
yasayı değiştırmeden ye-
niden Çankaya Köşkü'ne
göndereceklerini açıklamış,
ancak Meclis görüşmesiy-
le ilgili takvim vermemişti. AKP
yöneticileri, Meclis çalışmaların-
daki yoğunluk nedeniyle düzenle-
menin yeni yasama yılına kalaca-
ğı izlenımi vermişlerdi. îktidar yet-
kililerinin, MGK toplantısı önce-
sinde tartışmayı tırmandırmamak
ve konunun kurul gündemine gel-
mesini önlemek amacıyla bu tak-
tiği izledikleri öğrenildi. Çankaya
Köşkü'nde dün saat 13.30'da MGK
toplantısı başladıktan hemen son-
ra Adalet Komisyonu'nun yannki
gündemi açıklandı.
Taruşmalı yasa, yasaya aykın ola-
rak eğitim kurumu açanlara ve bun-
lan çalıştıranlara verilecek cezanın
üst sınınnı 3 yıldan 1 yıla indiriyor.
• Yasadışı Kuran kurslanyla ilgili
düzenleme, MGK toplantısı başladıktan
sonra Adalet Komisyonu'nun gündemine
alındı. Karannı önceden duyurmayan
iktidar, böylece konunun MGK'de gündeme
gelmesini önlemeye çalıştı.
hükümlerinın hukuk devleti ve eşit-
lik ilkesine aykın olduğu gerekçe-
siyle yasayı bir kez daha görüşülmek
üzere geri göndermişti.
AKP yöneticileri, komisyondaki
göriişmesi yann tamamlandıktan
sonra yasanın gelecek hafla genel ku-
rulda görüşülmesini ve Meclis tati-
le girmeden önce yeniden Cumhur-
— başkanı'nın onayına sunul-
masını hedefliyor.
Buna göre, bu durumda olanlara üç
aydan bir yıla kadar hapis veya ad-
li para cezası verilecek. Cumhur-
başkanı Sezer, bu konuda verilecek
cezanın üst sınınmn indirilmesı ile
yabancı ülkelerde suç işleyen Türk
vatandaşlannın Türkiye'de yargıla-
nabilmesinin Adalet Bakanı'nın ta-
lebine bağlı olmasım düzenleyen
Yapûnmsız kalabilir
Anayasa gereği Cumhur-
başkanı, değiştirilmeden
ıkinci kez gönderilen yasa-
yı onaylamak zorunda.
Cumhurbaşkanı'nmveana
muhalefetin Anayasa Mahkeme-
si"ne yasayla ilgili dava açma hak-
kı bulunuyor. Ancak yasa madde-
sinin Anayasa Mahkemesi 'nce ip-
tal edilmesi ve bunun yerine yeni
hüküm getırilmemesi durumunda
yasaya aykın eğitim kurumlannın
tamamen yaptuımsız kalması ola-
sılığı da bulunuyor.
nü, çağdışı bir kurum olarak yükse-
köğretim sitemini çağm gerisine kilh-
kyen YÖK'ü kaldırdığımızda bu sorun
otomatikman ortadan kalkar. Anaya-
saMahkemesi kararlannınkurucuka-
rariarohnadığı, sadeceüşli konıryia bağ-
lanosı oldugunu aşüârdır."
Türban, siyasi malzeme
Türban sorunu, önceki dönemlerde
de merkez sağ partilerce seçim mal-
zemesi olarak kullanıldı. Seçim dö-
nemlerinde bu konuyu sık sık günde-
me getiren eski D\T lideri Tansu Çil-
ler, şu görüşleri sa\-unmuştu:
"Türkiye'deki türbanh kadmlann
yamızca yüzde 10'u siyasi amaç gü-
dihor. Devlet, ünh ersiteü kızlar üze-
rinde aşınbaskıyapryor. Türban tak-
mak, ümversiteta' lazlann
doğal haldadn". Ben bunu
söyleyince azudıkta kah-
yonım. Oğrencflerdevlet
memunı değil dola>ısı>-
la türban takmalan en-
geüenemez."
Çiller'in seçim kam-
panyalannda başörtülü
posteri de kullanılmıştı.
Çiller. seçim meydanla-
nnda "Demokrasi aşınız-
dn-,ekmeğinizdir. Demok-
rasi başörtünüzdür. na-
musunuzdur, sahip çıkm"
diye konuşmuştu.
Çiller, "Bu seçim, ezi-
lenlerin seçimi olacak. Bu
seçim, e\1admı başörtülü
diye üniversiteye yoüaya-
mayanlarm seçimi olacak
Zulüm edenlere karşı he-
sap soranlann seçimi ola-
cak Bu seçim. inançhlar,
nücaadijıe üzerinegjdflen-
lere,zulüm \apanJara kar-
şı besap sormanın seçimi
olacak. Bizi korkutmak,
susturmak mümkün de-
ğiL Herkesi susturdular.
Bizi yıkbrmak da müm-
kün değfl. Hiçbir biçimde
bizi kacjramazlar. Değil üç.
beş ay, bizi ipe götürseler
sonuna kadar yanınızda-
yız" diyerek oy istemişti.
28 Şubat yasalannı çı-
karan eski ANAP lideri
Mesut Yılmazda 3 Kasım
seçimleri öncesinde bu ko-
nuda tavır değişrirerek tür-
ban sorununun uzlaşmay-
la çözülmesi gerektiğini
söylemişri. Yıhnaz, üni-
versitelerdeki türban yasa-
ğının krnıi noktalarda ay-
runcıhk boyutuna vardığı-
nı ve bunun, onaylanma-
sı mümkün olmayan, yan-
hş bir uygulama oldugu-
nu kaydetmişti.Yılmaz,
"tnsanı kendi devletinin
kurumlannakarşısoğutn-
cusonuçhrayolaçabilecek
ber tür aynmcı uygulama
hukuk dışıdır. Devletimi-
zevatandaşhkbağıDe bağ-
koianherkesinancma,kö-
kenineve kryafeüne bakıl-
maksızm birinci smıf \"a-
tandaşor*1
demişti.
Eski Cumhurbaşkanı
Süteyman Demirel ise üni-
versitelerde türban yasa-
ğını savunmalda birlikte
türban takan bir kadının
cumhurbaşkanı seçilebile-
ceği yönündeki görüşüyle
dikkat çekmişti. Demirel,
"Meclis öyle birini seçse,
bugünkü hukuk sistemi
içindebuna bir mani yok"
diye konuşmuştu.
IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcatislar@cumhuriyet.com.tr
Şarkıcı Metin Şentürk'ün gör-
meyen gözleriyle jet ski kullanması
ülkemizi tanımlamak açısından
zengin bir özet sayılabilirdi. İşte
biz buyuz" diyordu fotoğraf. Siya-
setin her tıkanışında gündeme ge-
len türban tartışmasını anlamak mı
istiyorsunuz, bakın o fotoğrafa.
• • •
Daha düne kadar, başörtülü,
türbanh fark etmiyordu "kamu ala-
nı"na sokulmamak için. Her ne ka-
dar, "Başörtüsüyle türban farklı,
başörtüsü analanmızın geleneksel
giysisi, türban ise siyasi simge"
dense de uygulama pek değişmi-
yordu. Sonuçta nasıl örtünürse ör-
tünsün, başı örtülü kadınlar "kamu
alanı"na sokulmuyorlardı.
Engelleme, Erzurum'da çığırın-
dan çıktı ve bir başörtülü annenin
gözleri yaşlı görüntüsü, tartışmala-
n bir başka plarforma taşıdı. Top-
lumsal duyarlılık iyice artınca, ön-
ce askerler açıklama yaptılar: "Ba-
şörtülüye yasak yok, türbanlıya
Görmeyenin Jet Ski Kullandığı Ülke
var, Erzurum'daki görevliler abart-
mışlar." Bir de fotoğraf yayımlandı,
başörtülü kadınlar askeri binalar-
dan içeri girebiliyoriardı.
• • •
Bu açıklamayı, CHP Genel Baş-
kanı Deniz Baykal'ın açıklaması
izledi: Erzurum'da yapılan, kabul
edilir gibi değildi. Bu tartışmalaıia
yeni bir aşamaya gelmiştik. Şimdi
başörtüsü yasağı kalkmış, türban
yasağı kalmıştı. Dün gazetelerin
manşetlerine "eşarp kriteri" man-
şetleri yansımıştı. Haber şöyle de-
vam ediyordu: "Ankara'daki Gül-
hane Askeri Tıp Akademisi'ne
bağlı Hemşirelik Yüksekoku-
lu'ndaki mezuniyet törenine gelen
kadın veliler, eşarplı olup olmadık-
lanna bakılmaksızın salona alındı-
lar."
• • •
Türbanla, eşarp arasında bir fark
var mı? Bence var. Eşrap gelenek-
sel bir giysi, türban ise yeni bir gi-
yim tarzı.
Bazılarına göre modern Islamcı
kadını temsil ediyor. Daha bir ha-
valı, kendini göstermeye yönelik
oldugunu söyleyebiliriz.
Şimdi ne olacak? Kız ögrenciler
eşarpla üniversiteye gelirlerse,
okul kapısındaki güvenlik güçleri
nasıl davranacak? Eşarplı anneye
izin var, eşarplı öğrenciye izin var
mı? Eşarpla, türban arasında bir
fark olduğu kabul edilip, böyle
farklı bir uygulama gündeme gele-
cek mi?
• • •
Türban tartışması zaman içinde
çok çeşitli boyutlar kazandı. Ka-
musal alanın ne olup ne olmadığı
henüz tam olarak netleşemedi.
Süleyman Demirel geçenlerde il-
ginç bir benzetme yaptı. "Çanka-
ya'da Cumhurbaşkanlığı ile Baş-
bakanlığı bir yol ayınyor, yolun üs-
tü kamusal alan da, altı kamusal
alan değil mi?" Tartışmanın bir
başka boyutu ise, hizmet verenle
hizmet alan arasındaki ilişki.
Bir kısım öğretim üyesi, öğrenci-
lerin hizmet aldığını, hizmet alanla-
nn nasıl giyineceğine değil, hizmet
verenin yani öğretim üyesinin nasıl
giyineceğine devletin karışması
gerektiğini söylüyor. Fransa'daki
uygulama ise, liseyi bitirinceye ka-
dar devletin giysilere müdahale et-
mesi şeklinde. Üniversitede ise bu
sınırı kaldırıyor. Almanya'da son
yıllarda öğretmenlerin örtünmesi
yasaklanırken öğrencilerinkine ka-
nşılmryor.
• • •
Sonuç olarak, türban, eşarp der-
ken siyasi yaşamımız gerilimlere
kilitleniyor. Ancak, bu tartışmalar-
dan kamuoyunun yorgun düştüğü
de bir gerçek. Partiler arasında,
kurumlar arasında bir uzlaşma
sağlanamaz mı? Bu tartışmayı ge-
ride bırakamaz mıyız?
• • •
Metin Şentürk, gönmeyen gözle-
riyle jet skiyi üzerimize sürüyor. Bu
tehlikeli gidişi, suda olmayanlar
gülerek izliyorlar. Halbuki bugün
suda araç kullanan, yann karada
da kullanabilir ve bizi de tehlike al-
tında bırakabilir.
örtünme sorunu olmayan insan-
lann bir kısmı, bu tartışmalan ilgi-
siz izliyorlar. Bir kısmı da korkuyla.
Gerginlik sonunda bütün toplumu
sanyor.
Bu köşede defalarca dile getirdi-
ğim gibi, tartışmayı yapan erkekler,
mağduru ise kadınlar. Erkekler ikti-
dar mücadelelerini kadınlar üzerin-
den yaptıkça, o sistem demokrasi
dışı ve erkek egemen bir sistem
olmaya devam eder.
Türkiye'de olan da budur.
GLOBALPOLITIKÜLTÜR
ERGIN YıLDıZOĞLU
Schadenfpeude'
ABD medyasında, özellikle "neo-con"lara yakın
kesimlerde, Avrupa "kriziyle" ilgili bir schadenfre-
ude (kötü niyetli sevinme) var: AB Anayasası'nın
rafa kalkması, AB'yi rakip bir hegemonya odağı
olmaya doğru götüren süreci aksattı. Bu, bir ulus-
lararası rezerv para olarak yükselmekte olan Av-
ro'nun arkasındaki siyasi desteği zayıflattı. Dolar
yeniden yükselmeye başladı, uluslararası konumu
güçlendi. Ancak, neo-con kesimin zevkle seyretti-
ği bu gelişmelerin içinde, umulanın tam tersı so-
nuçlara açılabilecek dinamiklerin tohumlan gizli.
Ğüçierinyeni dizilişi
Anayasa oylaması fiyaskosu, uluslararası diplo-
maside ABD'ye büyük sorun çıkaran Fransa Dev-
let Başkanı Chirac'ın zayıflamasına neden oldu.
2007'de yerine geçmesı beklenen Sarkozy'nin
neo-liberal eğilimli, ABD'ye daha yakın olduğu ileri
sürülüyor. Irak savaşına güçlü bir biçimde karşı çı-
kan Schröder'in de önümüzdekı genel seçimleri
kaybederek yerını muhafazakâr, neo-liberal
(ABD'ye yakın) eğilimli Merkel'e bırakması bekle-
niyor. Bu koşullarda, AB içinde Ingiltere, Almanya
ve Fransa arasında, ABD'ye daha yakın bir strate-
jik ittifakın kurulabileceği hayal edilirken bütçe zir-
vesinde yaşananlar, Financial Times'dan Munc-
hau'nun deyimiyle, "köklü bir kayma yaratarak...",
"stratejik ittifakı neredeyse olanaksızlaştırdı".
Tony Blair'in AB zirvesınde, Ingıltere'ye yapılan
geri ödemelere karşıiık, AB ortak tarım politikasını,
sübvansiyonların kaldırılmasını talep etmesi büt-
çenin imzalanmasını engelledi, Biriiğe yeni katılan
ülkelerin almayı beklediği yaklaşık 60 milyar Avro
transferi tehlikeye soktu. Bu ülkelerin, Ingıltere'yi
tavrını değıştırmeye ikna etmek için bazı sübvansi-
yonlardan vazgeçmeyi dahı kabul etmelerine kar-
şın Blair'in sekterliği kızgınlık yarattı. Muhafazakâr
Daıly Telegraph'a göre, Polonya'da gazeteler zır-
vedeki başansızlıktan Blaır'i sorumlu tuttular. Böy-
lece, başlangıçta Ingıltere'ye ve Anglosakson mo-
deline yakın olan, Irak savaşında ABD'yi destekle-
yen "Yeni Avrupa", Ingiltere'den uzaklaşarak, "Es-
ki Avrupa'ya" yakınlaştı. ABD'nın AB içindeki en
önemli "Truva Atı" Blaır tecrit oldu, devralmakta
olduğu dönemsel AB liderliğinde başarılı olma
şansı büyük ölçüde zayıfladı.
AB projesinin geleceği konuşulurken yalnızca
Avro kullananlardan oluşan bir çekirdeğin güç-
lendirilmesi olasılığından daha çok söz edilmeye
başlanması, Avro'ya dahil olmayan Ingiltere'nin
siyasi etkisinin zayıflamaya devam edeceğini
gösteriyor. özetle başlangıçta siyasi kriz olarak
kendini açığa vuran süreç, Avrupa'da daha güçlü
ve derin bir bütünleşmeye yol açabilecek dina-
mikleri de hareket geçirdi. Diyalektik işte...
Yeniden dolar...
"Avrupa krizi" öncesinde dolar, önceki iki yılda
Avro karsısında yaklaşık yüzde 40 değer kaybet-
mişti. Bu ABD açısından üç tehlikeli gelişmeye işa-
ret ediyordu. Birincisı, bu dönem boyunca dış tica-
ret açığı artmaya devam ettiğine göre ABD'nin de-
valüasyondan faydalanacak bir ihracat kapasitesi
yoktu. Ikincisi, Avro yükselirken Avrupa'nın özellik-
le Almanya'nın dış ticareti fazla vermeye devam et-
ti. Bu, özellikle, dünyanın en büyük ihracatçısı olan
Almanya'da, üretkenliğın, neo-liberal propaganda-
lann aksine, revalüasyona rağmen rekabet gücünü
korumaya yetecek kadar yüksek oldugunu gösteri-
yordu. Uçüncüsü, dolara güven azalmış, Asya ül-
keleri merkez bankaları, Avro'ya geçmekten söz
etmeye başlamışlardı. Bu gelişmeler dolann ulusla-
rarası konumunun zayıflamaya başladığını, The
Economist'e göre "döviz bölgeleri" oluşması olası-
lığının güçlendiğini gösteriyordu.
Ocak ayından bu yana dolar Avro karsısında
yüzde 12 değer kazanmış. "Avrupa krizi" bu eğili-
mı güçlendırdi. Şimdi kimi ABD'Iİ yazarlar, ömeğın
Newsweek'te Prof. Garten, "Vüce dolar geri gel-
di" başlıklı yazılar yazmaya başladılar. Ama gerçek
durum daha kaımaşık. Birincısi, dolardaki güçlen-
me uluslararası yatınmcılann ABD varlıklarına ilgile-
rini canlandırarak ABD'yi dış borçlanmaya, ithalata,
tüketime bağımlı büyüme modelini korumaya teş-
vik edecek, sermayenin yeniden yapılanmasını er-
teleyecek, böylece kriz geldiğinde çok daha sert
yaşanacak.
Evet kriz gelecek! Çünkü, ABD cari açığı ve bütçe
açıkları, doîarın değerlenmesiyle birlikte daha da
büyüyecek. Dolar revalüasyonu ihracatı caydıracak,
Bloomberg mali analiz sitesindeki bir yorumun bel-
gelediği gibi ABD'nin en büyük çokuluslu şirketleri-
nin dış satışlan, gelirleri, dolayısıyla hisse senetleri-
nin değeri düşecek. Bu, dış dünya gelirierinin azal-
ması, üretken sermayenin ABD'den, fabrikalannı, iş-
letmelerini sökerek başka ülkelere kaçmasını hızlan-
dıracak, ihracat kapasitesini daha da azaltacak, dış
açık, dış borçlar daha da büyüyecek, böylece, dola-
nn zemini çürümeye devam edecek. Tam bu sırada
petrolün varil fiyatının 60 dolara dayanması, ABD
için düşük dolar avantajının ortadan kalkmasıyla da
giderek daha büyük bir enerji faturası ve üretim ma-
liyeti anlamına geliyor. özetle dolann güçlenmesi de
ABD'nin ekonomik siyasi gerileme sürecini hızlandı-
racak dinamikler taşıyor. Diyalektik işte...
ergin.yildizoglu'• gmail.com
Değişiklik aynen kabul edildi
RTÜK içingözler
Çankaya'da
ASKARA (Cumhuri-
yetBürosu) - TBMM Ge-
nel Kurulu, Cumhurbaş-
kanı Ahmet Necdet Se-
zer'in TBMM'ye iade et-
tiği RTÜK'le ilgili anaya-
sa değişikliğini 397 oyla
aynen kabul etti.
Oylamada anayasa de-
ğişikliğinin doğrudan re-
feranduma gitmeden yü-
rürlüğe girmesi yolunu
açan 367 rakamının üze-
rine çıkılırken gözler
Çankaya'ya çevrildi.
Cumhurbaşkam'nın her
durumda anayasa deği-
şikliğini referanduma gö-
türme yetkisi bulunuyor.
Sezer,RTÜK'ün9ü\'e-
den oluşması ve bu üye-
lerın siyasi parti grupla-
nrnn milletvekili oranına
göre belirlenecek üye sa-
yısınının ikişer katı ola-
rak gösterecekleri aday-
lar arasından Meclis ta-
rafindan seçihnesini ön-
gören anayasa değişikli-
ğini "RTLTC üyelerinin
partilertaraândan belir-
lenmesininpartiyandaş-
hğı yanşuun önünü aça-
cağı" gerekçesiyle geri
göndermişti. AKP ve
CHP'nin anlaşması ne-
deniyle değişiklik Mec-
hs'te aynen benimsendi.