Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
22 HAZİRAN 2005 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
Destek
Milli Eğitim Bakanlığı,
özel okullara vergi
indirimi, bedelsiz arsa
tahsisi, velilere faizsiz
kredi ile "destek"
veriyor. CHP
milletvekili
eğitimci Mustafa
Gazalcı ise özel
okullann eğitimdeki
payının yüzde 2'yi
bile bulmadığını
söylüyor. Tarikat
okullanna biraz daha
dikkat edilmesi
gerekiyor.
Bektrofâk posta: denbsom9cumhuriyetconri.tr
17
- Istanbul, güvenli
ellerdeymiş...
"Ya Istanbullular!"
M Dünya Okçuluk
f Federasyonu
| Başkanı bizden.
™ Şimdi sıra atıcılıkta!
BAKANLARIN birçoğunu cemaziyel
evvellerinden tanıyor olmakla biriikte ampul
partisinin devri iktidannda bir tekini dahi görmek
bugüne kadar nasip olmamıştı. Bakanlardan birini
dünya gözüyle görmeyi Allah sonunda nasip etti;
Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koç dün turizm
sektörünün sonjnlarını öğrenmek üzere AJanya'ya
geldi; ben de gittim ve kendisine baktım.
Koç'un adı her ne kadar "uyuklayan bakan"a
çıkartıldıysa da bunun zinhar yanlış olduğunu
söyleyebilirim. Koç, asla uyuklamıyor. Ama Koç'u
dinlerken itiraf etmeliyim ki benim içim geçti.
Atilla Koç, Alanya'daki turizmcileri neredeyse
sabah ezanını müteakip toplantıya çağırmıştı.
Çünkü öğle namazından önce Ântalya'daki
turizmcilerin toplantısında olacaktı. Bu nedenle
kargalann henüz kahvaltısını etmediği bir saatte
yapılan toplantıda göz kapaklanma fazla söz
Atilla Koçgeçiremedim. Bakana mahmur gözlerle bakmaya
çalışırken, neyse ki irndadıma bizzat Bakanın
kendisi yetişti. Çünkü Bakan, sağ elinin işaret
parmağını ağzına sokarak üst dişlerinden birini
kanştırmaya başladı. Gözlerimi fal taşı gibi açarak
baktım; evet parmağıyla dişini kanştınyordu. Hatta
bir ara, ceketinin sol yakasından çıkarttığı sanınm
bir toplu iğneyi de dişini kanştırmakta kullandı.
Iğneleri kanştırmış olabilirim; parti rozetinin iğnesi
de olabilir.
Bir süre sonra diş kanştırma ameliyesi sıradan
bir görüntü halini alınca göz kapaklarım yine
düşmeye başladı. Ama gözüm üstünde; asla
uyuklamıyordu. Gülümsüyordu. Kürsüden
kendisine turizmin sorunlan arz edilirken ve
anlatılan konunun nükteli bir taran yokken
dudaklan iki yandan yukarı kıvnlıp yüzünde bir
tebessüm beliriyordu. Bu tebessüm "bana
bildiklerimi anlatıyorsunuz" gibisinden müstehzi
bir tebessüm mü yoksa o an aklına gelen yeni bir
fikrin yüzüne yansıması mı anlamak zor; hele o
sıra parmağını ağzına sokarsa hepten zordu.
Yaklaşık yanm saat turizmcileri dinledikten
sonra gelelim Bakanın yaklaşık yanm saatlik
konuşmasına. Bir kere hem Kültür hem de Turizm
Bakanı olduğu için doğal olarak geniş bir kültüre
sahip. Her konuya vakıf, her şeyi biliyor ve "haklı
olmaktan bıktım" diyecek kadar mütevazj. Aynca
çok zengin bir kelime haznesi var. Kelimeleri yan
yana getirirken cümlenin başı ile sonu birbirini
tutmasa da arif olanlar anlıyon geri kalanlar ise
benim gibi, Bakana bakıyor. Yalanım varsa
turizmciler orada.
Transfer
Hamza Saykan: "Bu
yıl transfer mevsimi
diğer yıllara göre
sönük geçiyormuş.
Acele etmeyin!
Hele Meclis
kapansın, asıl
transferleri o zaman
görürsünüz!"
Kaçak
Süleyman Ekim:
"Yasal Kuran kurslan
da kaçak
olmalıdır. Kaçak
Kuran kurslan
Kuran'ı yasal
Kuran kurslanndan
daha iyi öğretiyor!"
SESStZ SEDASIZ (!) Tüpban ve etnik kimlik özgürlüğü
TÜRBAN ve etnik kimlikler
konusunda süregıden "özgürlük"
tartışmalan için Haşim Can Sözer,
"özgüriük kavramının, bu tartışmanın
taraflarından hiçbirince tam olarak
açıklanmaması, üstelik bundan
özenle kaçınılması dikkatimi çekiyor"
diyor ve devam ediyor
"Oysa özgüriük; insanın insan üst
kimligine varma yolunda geçırdiği
zihinsel dönüşüm sürecidir. Olayları,
olgulan ve kişileri değerlendırirken ve
bunlar karşısında eyleme geçerken,
doğuştan gelen belirienimler ya da
aile, toplum, çevre, eğitim ve devlet
gibi kurum ve unsurlar tarafından
\
sonradan oluşturulan kimlikler, dinsel
inançlar ve ideolojik görüşlerden
bağımsızlaşabilme çabası
özgürlüktür. Toplumsal anlamda, laiklik
ve uluslaşabilme, demokrasinin diğer
unsurianyla biriikte özgürieşebilme
aşamasının en önemli dayanaklandır.
Laik ve demokratik bir rejim içinde
başı açık bir kadının örtünmesi
özgürleşme değil, kendi isteğiyle daha
alt kimlikli birtanımlanmasürecini
kabullenmesi demektir. Etnik
kimlikten yola çıkarak alt kimlikte
buluşmak da o güne kadar kazanılmış
haklardan vazgeçen bir köleleşme
hareketıdir."
Yüksek Yerilim Hattı
erdincutku ı yahoo.com
Balık burcunda diye balıklama atlama...
llişkinize biraz zaman tam abi!
ÇED KÖŞESI
OKTAY EKINCI
'Karslı'nınkitabma selam...
"Hep özkdiğimiz, zaman za-
man gfttjğimiz, yer yer uzaktan
bakıp iç geçirdigimiz memleketi-
mizin. hepinıizin özelindc ayn bir
veri, ayn bir tadı, ayn bir rengi
var-.""
Neşe Doster'in, Doğu'nun en
"Bath" kenti dediğımiz Kars'a
ait yazılannı da içeren "Memle-
ketim Benim" kitabında bunlan
"keyifle" okuyunca düşündüm:
Yaşadıklan kentlere değil de aile
kökenlerindekı kentlere "mem-
leketim" diyerek sahiplenenlere
aslında kızmaz mıyız?..
Güzelliklerini ve sorunlannı
paylaştığı kentten çok daha faz-
la, o bırakıp geldikleri "memle-
kefleriyle övünenlen, hep "ora-
h" kimliğini öne çıkartanlan. ora-
ya hizmet için çalışanlan. "kent
ve kentti kühüründen yoksıuT
saymazmıyız?..
Hele bunu bir de okumuş, yaz-
mış, "aydm"laryaparsa?..
Peki, bu kitaba ve yazanna kar-
şı da aynı kızgınlığı acaba neden
duyamıyoruz
9
le yok edecek 3. Boğaz köprüsü
projesine karşı umursamazlık
içindeyseniz, "Karadeniz uşağT
olmanızın da hiçbir değeri kalnu-
yor...
Neşe Doster'de gözlenen ise bu
yaygın "memJeketçilik" gösten-
sinin tam tersine bir "ulusal bi-
hnç" içinde Kars'a değer verme-
si ve sevmesi. Öncelikle "bu ül-
keninaydmı" olma sorumluluğu-
nu ve "tstanbuTda" yaşama bi-
lincini de Kars'la ilgili toplumsal
etkinliklerinde çok daha yoğun
ve özverili olarak göstermesi...
Örneğin. Türk devrim tarihi.
tiyatrotarihi,kadm tarihi gibi ko-
nulardaki "öğretmen"lik hızmet-
lennde \IilB Eğitim ile Kültür
Bakanbğı'ndan aldığı ödüllenn
nedeni de aynı ulusal kimliğiyle
"aydınlanmaya ve kültürel geliş-
meye olan katkılan"
'Dostiuğun memleketi
1
tşte bütün bunlan izleyerek ki-
tabın sayfalannda gezindiğiniz-
de. 124. savfada biraz daha fazla
Karshlar kentlerini "temiz tutma" kanıpanyasında...
Kapağından son sayfasına ka-
dar hemen tüm "memleketim"
sözlerini neden tepki yerine beğe-
niyle okuyoruz?
Nânm'dan öğrendik-.
Bizler. şöyle yürek dolusu
"memleketim'' demenin. aslında
"yurtseverlik'' olduğunu Nâzun
Hikmet ten öğrendik...
Neredeyse tüm yaşanuna yan-
sıyan "memkketsevdasrnın as-
la "şovenizm" olmadığını; bunun
tüm içtenliğiyle "insanını. kenti-
ni. vatamnı sevme" duy gusundan
kaynaklandığını; hemen tüm şiir-
lerinde, mektuplannda gördük ve
kendimize rehber aldık...
Ne var ki aynı sözün genellik-
le bir il, bir kent, bir kasaba, hat-
ta bir köy için söylenmesi, "sade-
ce oraya bağhhğm" öne çıkması,
bırakalım "aydm davranışı"nı,
"yurttaşhk" bihncinden de uzak-
laşmanın göstergesi değil midir?
Örneğin, İstanbuTda yaşıyor-
sanız ve aile kökeniniz de Kara-
deniznyse, güzelim kıyılann dol-
gu karayolu ile yok edilmesine.
yaylalann işgaline ve betonlaş-
masına karşı çıkanlann arasında
"orah" olarak yer almanız elbet-
tekiçokanlamlı...
Ama, ömeğin aynı kıyı kuşa-
ğında olan Beykoz ve Sanyer'de-
ki ormanlann ve yeşil alanlann
işgaline de benzer tepkıyi göster-
miyorsanız; hatta buralan tümüy-
durun... Son zamanlarda yeniden
gündeme getirilen "Ermeni"ler
konusunda, belki de en "gerçek-
çi" ve "insancıT gözlemlerden
birini, Kars'ı "Doğu'nun Uygar
Kenti'' yapan anılarda okuyacak-
suıız.
Ermenistan Devlet Halk Dans-
lan Topluhığu'nun Istanbul'daki
gösterisini anlatanyazıdan birkaç
cümJeyi. Ermenilerin de "mem-
leketi" olan Türkiye'deki tüm
"memJeketsever"lere armağan
ediyorum. Gerisi ise Neşe Dos-
ter'in "sırnmı bir kaya gibi yasla-
dığım" diyerek Beşir Doster ile
Banş Doster"e adadığı kitabının
hersayfasında...
-Gümrii ile Kars kardeş şehir
olmuşlar. Zaten kardeş değiller
miydi? Gümrü'den gelenler.
Kars'ın ve Karshnın yaşammda
kentti duruşlanyla, uygar kişilik-
leriyle, okumuş-aydm kimtikle-
riyle hep etkin oldular; \x>l göster-
diler,lidertikyapnlar_.Tıpkı,gös-
terinin ardmdan yönetmen Suren
Çançuryan'ın dediği gibi: Dan-
sın büyüsüne kapılırken. banş
ve mutluluk içinde biriikte ya-
şadığımız bir dünya hayal ede-
lim..."
Ne dersiniz? Bu kitaptaki
"memleketim benim'" vurgusuna
kızmak yenne bir "selam" gön-
dermekte haklı değil miyiz?
oekincic cumhuriyetcom.tr
KtM KİME DLM DUMA BEHIÇAK behicaki<ı turk.net
ÇİZGİLİK KÂMtL MASARACI
tJL.
kamilmasaraci <ı mynet.com
1 1
HARBİ SEMİHPOROY semihporoy <ı yahoo.com
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 22 Haziran utctc.munüaz-arikan. com
SAVAS ACtlARf..
1898'PE BUGÜN, ü/VLÜ ALMAN KOMANCIS/
SAUAÇIM KOBKUHÇLUĞVUU,GEMÇ Bi£ AStZER
OLARAK K4T7t.t>tGr T.&ÜUYA SAVAÇt'NDA VA-
ŞAYAN R.EMARQUE, DAHA SOMRA YAZO/ĞI
"BATI CEPHEStUDE VENİ KİRÇEY YOK"ROMA-
NINOA DEMEYIMLEKJNİ ANlATbNÇrt. KİTAP
BÛYÜK geĞEMI TVPLAYfNCA, 'PÖ/VÛŞ YOCü"
V£ OİĞERLE&Nİ YAZMAYA KOYULMUŞTU..
HEPSİNPE SAVAÇA KAEŞ/ ÇJKIYDG, ACtt-t İtJ-
SAAJiARf ANLATTYO/iDU. BitZ KEIZESlNDE,
ROMAN KAHRAMANLAGIYLA İCGİU OIASAK
ŞUAJlAS/ SÖYLEUİŞTİ : "KrŞİLEIliM ZO8 PU-
RUMOAKt StRAOAN ALMA*tLAfZDte.MİLİ7Xersr
ALMAMYA'NfN 8ÖĞÜE£M LİDEKLE/Z/ DEĞİL. ! '
KARTAL 2. AİLE MAHKEMESİ'NDEN
Esas No: 2004 464
Davacı Ahmet Özbilir tarafından davalı Emine Özbilir
aleyhıne açılan boşanma davasının ahnan ara karan gere-
ğince. Mahkememizce davalı Emine Özbilir'e adresi be-
lirlenemediğinden teblıgat yapılamamış olmakla duruşma
gününün gazete ile ilanen tebliğine karar %erilmiş olup.
Da\-alı Emine Özbılır'in duruşma günü olan 28.09.2005
günü saat 10.00'da mahkememızde hazır bulunması veya
kendisinı bir vekille temsilettirmesi, duruşmaya gelmedi-
ği ya da kendisıni bir vekılle de temsil ettirmediği takdir-
de yargılamaya yokluğunda devam edileceği ve karar ve-
rileceği hususu davetrve verine eeçerli olmak üzere ilanen
tebliğ olunur. 17.06.2005 Basın
r
29352
ADANA 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN
Esas No: 2003'1318
Davacı Mehmet Şenpınar veküı tarafından davahlar Yüreğir Beledi-
yesi, Ibrahim Nota ve Mehmet Özer aleyhine açılan tescıl davasının
mahkememiTde yapılan açık duruşmasına verilen ara karan gereğince:
Adana ili, Yurt Mah. 602 Sk. No: 59'da ikâmet ettikleri bildirilen davah-
lar tbrahim Nota ve Mehmet Özer'in belirtilen adreslerine tebligat çı-
kartıbnış bulunamadığı, zabıta tahkikattnda da aramalara rağmen adresi
meçhul kaldığından, adına ilanen tebligat yapılmasına karar verilmiş.
karar gereğince; 14.07.2005 günü saat 09.00'da duruşmada hazır bulun-
manız veya kendinizı bir vekille temsil ettirmeniz, hazır bulunmadığı-
nız, vekille temsil ettirmediğiniz veya geçerü bir mazeret bıldırmediği-
niz takdırde yoklufunuzda devam edilip karar verileceği, dava dilekçesi
yerine kaim olmak üzere ilan olunur. 03.06.2005 Basın: 29095
PANO
DENİZ KAVUKÇUOĞLU
Yaprak Dökümü
Daha birkaç gün önce, "Sağlığı nasıl?" diye sor-
muştum oğlu Ümrt lyem'e. Onunlaon üç yıldırTÜ-
YAP'ta omuzdaş olmamızın ötesinde sıcak bir
dostluğumuz da var. "Kötüye gidiyor" deyince
daha fazla üstelememiştim. Yüzünde bir anda be-
liriveren çizgiler, öğrenmek istediklerimden çok
daha fazlasını anlatıyoriardı zaten. Ama "kaçınıl-
maz son" yine de beklenenden önce geldi, Türk
resminin en büyük ustalarından biri olan Nuri
lyem'i iki gün önce toprağa verdik.
Nuri Usta'yı çok yakından tanıyan Ertıan Kara-
esmen pazartesi günü kesilip saklanacak duyar-
lılıkta bir yazı yazdı Cumhuriyet'te. Bir ders notu
değerindeki yazının bir bölümünü buraya alıyo-
rum. Nuri lyem anlatıyor: "Gardiyan, hapishane
müdürü vb. adamlara karşı sürekli tavır koyuyor-
dum ve sık sık beni daha özel bir koğuşa kapatı-
yorlardı. Ama önceden yapılmış bir centilmenlik
anlaşmasıyla, o dip delikte bile olsam bana ka-
lem, kâğıt ve boya ve hatta bazen fırça veriyor-
lardı. Bir gün fazla diklenmiş olmalıyım; sana bu
sefer çok ağır bir ceza vereceğiz, dediler. ödüm
patladı, artık kâğıt, kalem, boya vermeyeceklerve
resim yapamayacağım sandım. Sonra cezayı söy-
lediler: Yirmi dört saat yemekyok. Deii gibi sevin-
dim. Hatta ne olduğunu anlamaksızın onlar da
fark etti. Ben bir iki gün yemek yemesem hiçbir
şey olmazdım. Ancak bir iki gün resim yapmasam
herhalde geberirdim." Nuri lyem'in bu tutkusu,
resim dünyamıza birbirinden güzel altı binden faz-
la yapıt kazandırdı.
Resim yapmaya tutkulu olduğu kadar iyiye, gü-
zele, doğruya, insana da tutkuluydu. Içindeki bu
tutkuyu 90 yıllık yaşamı boyunca hep koruduğu,
hep beslediği için o güzel resimleri yaptı.
llerici, devrimci, aydınlıkbirgeleceğedairumut-
lan hep yeşil kalmış bir insandı. Pazartesi günü Be-
bek Camii'nin avlusundaki kalabalığın arasında
gözlerim resme ilk başladığı dönemdeki meslek-
taşlarını, devrimci kavgasındaki yoldaşlannı ara-
dı. Ferruh Başağa'dan Mihri Belliye kadar hep-
si oradaydı.
• • •
O gün sevgili dostlarım Aydın Boysan, Erdal
Öz, Faruk Şüyun Rumelihisan'nda biriikte yemek
yedik, Nuri lyem'i ve yakın zamanda son yolculuk-
larına uğurladığımız başka dostlarımızı andık.
Mehmet Ulusoy'u, Uğur Cankoçak ı. Nuri
lyem'le aynı gün toprağa verdiğimiz Recep Bilgi-
ner'i... Ne uğursuz bir haziranmış, nasıl bir yap-
rak dökümüymüş?..
Uğur Cankoçak'la aramızda eski Türkiye Işçi
Partili olmaktan, Mehmet Ali Aybar'a olan ortak
sevgimizden, sosyalizmi bugün de ödün vermek-
sizin savunmaktan gelen bir yoldaşlık bağı vardı.
Recep Bilginer Ağabey'le ise Cumhuriyet Mey-
hanesi'ndeki çarşamba yemeklerinden birinde ta-
nışmıştım. O yemeklerde birkaç kez biriikte olduk,
güzel sohbetlerinden yarariandım, çok şey öğren-
dim. Recep Bilginer, demokrasinin çalkantılı yılla-
nnda hapse giren ilk gazeteciydi. Yirmi dört tiyat-
ro yapıtının yanı sıra şiir, roman, libretto, senaryo,
deneme, belgesel ve anı türünde çok sayıda ya-
pıtın da sahibiydi.
Tanımış olmaktan övünç duyduğu, eksiklikleri-
ni hep anımsayacağı dostlannı yitirmesi, insana
büyük acı veriyor. Mehmet Ulusoy'un ardmdan da
yazmıştım, her dost ölümüyle insan biraz daha
yalnızlaşıyor, eksiliyor, yoksullaşıyor. Bu haziran-
daki yaprak dökümü ise iyice yoksullaştırdı bizi.
• • *
Yemekten sonra Erdal öz ve Faruk Şüyun'la Ci-
hangir'e, ortak dostumuz Fethi Naci'yegittik. Na-
ci Ağabey biraz rahatsız şu sıralar. Bizi, yüzünde
hiç eksik olmayan ve hep kalmasını istediğimiz o
bildik gülümsemesiyle karşıladı. Bir saat kadar
kaldık. Evinin duvarında kadim dostu Nuri lyem'in
kendisine armağan ettiği bir tablo asılıdır; bizi
uğuriarken gözü bir an o tabloya takılı kaldı, hiç-
bir şey söylemedi. Hüzünlerin harmanlandığı bir
gündü, ama aynı zamanda umutlann da... Yoksa
nasıl yaşayabilirterdi geride kalanlar?
(e-posta: dkavukcuoglu a superonline.com)
(Faks:0212-234 68 73)
B U L M A C A SEDATYAŞAYAN
S0LD.4NSAĞA:
1/ Trab-
zon'un Çay-
kara ilçesin-
de, doğal gü-
zelligiyle ta-
nınan ve
1989"da "ta-
biat parkı"
kapsamına
alınan göl. 2/
Ayakkabının
yumuşak
olan üst bölü-
mü... Meyve kopar-
mak için ucuna üçlü
ya da dörtlü bir çatal
geçirilmiş sınk. 3/
Azerbaycan ve Kars 4
yöresınde yaygın 5
telli bir çalgı... An- 6
talya'nın turistik bir
ilçesi. 4/Çürüme ve 8
kokuşmadan doğan 9
kötükoku... Germanyumelementininsimgesi. 5/
Saçı dökülmüş olan... Bir ağaç. 6/Italya'da bir o-
va... Neden, sebep, bahane. 7/Çukurova'da, bir-
çok kuş türünü banndıran bir göl. 8/Yüzme spo-
runda bir stil. 9/Sanat yapıtlannı sergilemek ama-
cıyla düzenlenmiş salon... Dolma yapmak için
hazırlanan kanşım.
YIIKARTOAN AŞAĞIYA:
1/ tnce bir halatın ucuna kurşun parçası bağlana-
rak yapılan bir çeşit kırbaç. 2/ Istenç zayıflığı...
Eski bir ağırlık ölçüsü. 3/ Bir devletin bagımı al-
tındaolankimse... Romatizma ağnsı. 4/Sodyum
elementininsimgesi...Gerekenyiyecekveiçecek
şeyler. 5/ İki kulplu ve kiife biçiminde büyük se-
pet. 6/Öldürücü hastalık salgını... Henüz ergen-
lik çağına gelmemiş erkek çocuk. 7/ Mikroskop
camı... Aydın'ın bir ilçesi. 8/Yasal... Ilgi eki. 9/
Edepsiz, şamatacı.