18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA + CUMHURİYET 8 NİSAN 2005 CUMA HABERLER DÜIVYADABUGUN ALİ SİltMEN UEFA'nın Ayıbı Yok Türkiye Bu İşte! Olay yerinde olan arkadaşım anlatmıştı aşa- ğıdaki öyküyü: Kolektif AB rüyasının hummasıyla yandığımız günlerde, seçkin temsilcilerden oluşan bir Türk heyeti, ülkemizin AB üyeliğine hiç de hoş bak- mayan Avusturya'nın başkentinde, müzakere tarihi verilmesi için lobi yapmaktadır. Toplantı sırasında, Avusturya'nın kadın politi- kacılarından biri, hiç de parlak olmayan bir Tür- kiye görüntüsü çizer. Türk heyetinin üyelerinden, güzel, zarif, kültür- lü, zeki Meral Gezgin Eriş Hanım, söz ister kal- kar, kusursuz Almancasıyla salona: - Konuşmayı dinledikten sonra, "Acaba ben iki gün önce başka bir Türkiye'den mi buraya geldim?" diye kendi kendime sormadan edeme- dim, der. Alman Hanım politikacının yanıtı kısa ve net- tir: - Evet, siz başka birTürkiye'de yaşıyorsunuz! UEFA'nın Türkiye tanıtım filmine tepki göste- ren Cumhuriyet Spor Servisi'nin manşetini gö- rünce bu olay aklıma geldi. Çarşaflı kadınlar görüntüleriyle dolu klibi arka- daşlarımız, "UEFA'nın tanıtım ayıbı" olarak yo- rumluyorlar. Oysa, tanıtım ayıbı falan yok, Türkiye bu işte! • • • Zaman zaman düşünüyorum. Biz acaba hiç gerçeğin aynasından Türkiye'nin görüntüsünü ya- kalamaya çalışıyor muyuz diye. Çuvaldızını başkasına batırırken iğneyi kendi- mize batırma ilkesinin gereğini yerine getirmek için belirteyim, aynı yanlışı ben de yaptım. Türkiye'nin yazgısının belirleneceğini sandığı- mız günlerde, Paris'te yayımlanan Lib'eration gazetesine bir yazı yazdım. Birinci sayfadan anons edilen yazının ana fikri, Atatürk önderli- ğinde gerçekleşen Cumhuriyet reformlarıyla da- ha geçen yüzyılın başında Türkiye'nin Avrupa de- ğerlerini, Hıristiyan olmayan ve büyük bölümü coğrafi olarak Avrupa dışında bulunan bir ülke- de uygulayarak bunların evrenselliğini bütün dünyaya kanıtladığı ve salt bu yüzden AB üye- liğini hak ettiği şeklindeydi. O gazetede, Türkiye'yi yakından tanıyan kişi- ler vardı. Belki de içlerinden şöyle söylenmişlerdi: - Bizim saf Ali hangi Türkiye'deyaşadığının bi- le farkında değil herhalde. Böyle söyleyen olduysa haklıydı; çünkü benim anlattığım birzamanların Türkiyesi'nin 2004 Tay- yip Türkiye'siyle bir ilgisi yoktu. • • • Yabancılar Türkiye'yi iyi tanıyorlar. Tanımayan, gerçek Türkiye'yi görmek istemeyen, gerçeği içine sindiremeyenler bizleriz. Türkiye'nin Başbakanı Tayyip Erdoğan'ı, aile- sini, ilişkilerini, partisini, partisinin hazırladığı Is- lami sermayeyle ilgili yasa tasarısını, Türkiye'yi laikliğinden dolayı AlHM'ye dava eden, davayı TC'nin kazanacağını anlayınca çark edip geri çekilen Dışişleri Bakanı'nın eşi Hayrünnisa Gül'ü iyi biliyorlar. Yabancılar Türkiye'yi iyi tanıyorlar, gerçeğin aynasından görüntüsünü anında kapıyorlar. O yüzden gerçekçi davranıyorlar. Biz tanıma- dığımız için yabancılara posta koyuyoruz, - Höst! Hadi oradan! Siz Türkiye'yi nesanıyor- sunuz! diyoruz enayi gibi. Onlarsa bize gülüp geçerek işlerini sürdürüyor- lar. - O yasayı değiştir! diyorlar. Türkiye değiştiriyor. - Kıbrıs'ı tanı! diyorlar! Türkiye tanımaya hazırlanıyor. - Apo'yu yeniden yargıla! diyorlar. Türkiye onu da yapmaya hazırlanıyor. - Incirlik'i daha iyi ver! diyorlar. Türkiye onun hazırlığını yapıyor. Yabancı, Türkiye'yi çok iyi tanıyor; tanımayan- lar, bu hali içine sindiremeyen bizleriz. Emin olun ki UEFA'nın tanıtımı, Türkiye'yi temsil edenlerin imajına tıpatıp uyuyor. Bu durumda neden Şenes Erzik'in gerçeğe tepki gösterip de enayi durumuna düşmesini is- tiyoruz ki?.. [email protected] SEKlZ SANIĞTN ALTISI SÎVÎL 'JITEM Çetesf askeri mahkemeye DİYARBAKTR (Cumhuriyet Biirosu) - Kamııoyuna "JİTEM Çetesi" olarak yansıyaıı 2'si asker toplam 8 sa- nıkh davada Diyarbakır Ağır Ceza Mahkemesi "GörevsJztik" kararı vcı - di. Mahkemc, sivillcrin de askeri mahkemede yargılanmasını karar laştırdı. Diyarbakır 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde 1990'h yılların başın- daki 8 faili meçhul ci- nayetten sorumlu tutu- lan "Yeşjl" kod adlı MahmutYıldınm, dev- let övünç madalyası sa- hibi emekli biııbaşı Ab- dulkerim Kırca, PKK ve JtTEM itirafçısı Ab- dulkadir Aygan, lıaleıı Siirt Jandarma Komu- tanlığı'nda görcvli Uz- man Çavuş Yüksel Uğur, itirafçılar Muh- sin GiiL, Fethi Çetin, Ke- mal Enılük ve eşi Sani- ye Enılük hakkındaki davada ilginç gclişme- ler yaşanıyor. Daha ön- ce asker kökenli sanık- lar Kırca, Uğur ve Sa- niye Emlük'ün dosyala- nnı tefrik ederek aske- ri mahkemeye gönde- ren Ağır Ceza mahke- mesi, diğer sanıklarla ilgili de "Görevsizlik" kararı verdi. Askeri Malıkemeleri Yargıla- ma Usulü Kanunu'nun "Askerolmayan kişilerin asker kişilerie müştere- ken işledikleri suçlarda yetkili askeri mahkeme, asker kişiler yöniinden yetkili olan askeri mah- kemedir" ifadeleri yer alan 21. maddesine da- yanarak vcrilen kararla dosya Diyarbakır 7. Ko- lordu Askeri Mahkeme- si'ne gönderildi. Yargıtay Başkanı Arslan, 1926'da başlayan sürecin ilerleyerek ve gelişerek devam ettiğini söyledi: 'Laik devrimbitmemistir'ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Yargıtay Başkanı Osnıan Arslan, 1926'da başlayan laik hukuk devri- minin ilerleyerek ve gclişcrck devam ettiğini, sürecin bitmediğini kaydetti. En çok değışen yasalann ceza yasa- lan olduğunu belirten Arslan, "Yeni TCY'de de eksiklikler ve yanhşlıklar vardır. 2 aylık sürede de yeni bir çalış- ma başlallık, adliyeti olan konulan tespit edip Adalet BakanlığTna suna- cağız" dedi. Arslan, mükemmel yasa olmadığını, ancak mükemmelc yak- laşılabilecegini söyledi. Yargıtay ile Askcn Yargıtay'ın or- taklaşa düzenledıği" Yeni Türk Ceza Yasası (TCY) ve Ceza Muhakemesi Yasası (CMY)" konulu sempozyu- nıun ikinci günü Yargıtay'da başladı. • Osman Arslan, anayasanın ikinci maddesinde sayılan Cumhuriyeti ve niteliklerini korumak ve sürdürmekle görevli kurumlardan biri olduğunu vurguladığı Yargıtay'ın bu görevi bugüne kadar özenle yaptığını ve yapmaya da devam edeceğini belirtti. Yargıtay Başkanı Arslan, Yargı- tay'ın, anayasanın ikinci maddesinde sayılan cumhuriyeti ve niteliklerini korumak ve sürdürmekle görevli ku- rumlardan biri olduğunu vurguladı. Yargıtay'ın bu görevi bugüne kadar özenle yaptığını ve yapmaya da devam edeceğini anlatan Arslan, "Yüce Ata- tüık'ün yantcokraü'kdcvlcUcn laik Ba- tı hukuk sistcminc geçiş için haşlatüğı 1926'da başlayan hukuk devrimi iler- leyerek,gelişerek devam ediyor. Süreç bitmemistir" dcdi. Mevcut TCY 'nin gelişen koşulla- n karşılayamaz hale geldiğinın bir gerçek olduğunu vurgulayan Osman Arslan, 1926'da yasalann ahntı ya- pılarak hazırlanmasında zonınluluk olduğunu, ancak bugün Türk hukuk- çulan ve akademisyenlerinin kendi yasalannı kendilerinin hazırlaması nın zamanının geldiğini ve bu biri- kimin oluştıığunu anlattı. 'TCY için çahşma başlattık' Alatürk' ün "TürkÖvün, Çalış, Gii- ven" sözüne atıfla bulunan Arslan, Türk hukukçulannın çok çalışarak Atatürk'ün bu öğüdünü gerçekleştir- mek zorunda olduğunu söyledi. I liç- bir yasanın mükemmel olmadığını, mükemmel olamayacağını belirten Arslan, şöyle konuştu: "Ençokdeği- şen yasalar da ceza yasalandır. Mev- cut TCY'de de çok değişiklik yapıl- nuştır. Yeni TCY'de de eksiklikler ve yanbşhklar vardır. Bu konudakidüşün- celerimizi daha önce Adalet Bakanlı- ğı'na ilctmiştik. Bu 2 aylık siirede de yeni biı çalışma haşlatük, aciliyeti olan konulan tespitedip bakanlığa sunaca- ğız. Mükemmel yasa yok, ancak mü- kemmele varılabilir, yaklaşılabilir." Panelde konuşan Prof. Doğan Soyas- lan, yeni TCY'nin aceleyc getınldıği- ni, hâkımlere tanınanyetkilerin çok sert uygulamalaradayol açabileceğini sa- vundu.Yeni TCY'nin daha esnck bir yapıyı benimsediğini belirten Soyas- lan bunun, hâkim ve savcıların takdir yetkısmi arttırdığını vurguladı. Soruşturmacıya 'suç lıakkT l'rof. Durmuş Tezcan ise gizli so- ruşturmacıya sınırlı da olsa "suç iş- lenıe" hakkı tanınmamasınm hiçbir şey yapamayacağı anlamma geldiğini söyledi. Cumhuriyet savcısının so- ruşturmanın başında ctkin bulunma- sının temel alındığına, ancak mevcut savcı sayısıyla böylesine bir görevin yürütülmesinin zorluğuna işaret eden Tezcan, altyapının mutlakahazırlan- ması gerektiğini söyledi. ABlH KANADOĞLU: 'Rejim karşıtı düşünce iktidarda' • Türkiye'de laikliğin sürekli tehdit altında olduğunu vurgulayan Kanadoğlu, "İktidar, laliklik ilkesini koruma iradesinc sahip değildir. Bir ülkcdc Cumhuriyetin temcl ilkelerinin artık eskidiğini ve bunlann yerine daha Müslüman bir toplum olması gerektiğini ifade eden bir kişinin bürokrasinin en üst makamında oturmasının başka izahı olamaz" dedi. ANKARA (Cum- huriyet Bürosu) - Yar- gıtay Onursal Cum- huriyet Başsavcısı Sa- bih Kanadoğlu, laik- likkaışıtlarının devle- te sızdınldığını belir- terek "Bugün laiklik karşıtı düşünce ikti- dardadır" dedi. Yargıtay Onursal Cumhuriyet Başsavcısı Kanadoğlu, dün Uğur Mumcu Araştırmacı Gazeteeilik Vakfı'nda "Çağdaş Demokra- si ve Türkiye" konulu söyleşiye katıldı. Ka- nadoğlu, laiklik, çogulculuk, saydamlık ve hukukun üstünlüğü ılkelennın çağdaş denıok- rasinin temel unsurlan olduğunu söyledi. Tür- kiye'de laikliğin sürekli tehdit altında oldu- ğunu vurgulayan Kanadoğlu, "İktidar, laik- likilkesinin koruma iradesine sahip dcğildir. Bir ülkcdc Cumhuriyetin temel ilkelerinin artık eskidiğini vc bunlann yerine daha ka- tılımcı, daha Müslüman bir toplum olması gerektiğini ifade eden ve bu düşüncelerini ko- ruduğunu açıklayan bir kişinin Türkiye Cumhuriyeti'nin biiıokıasisinin en üst ma- kamında oturmasının başka türlü izahı ola- maz" dedi. 'Bölge idare mahkemeleri üniter yapıyı bozar' Kurulması planlanan bölge idare mah- kcmelcrinin yargıyı yerelleştirmesı ve ünı- tcr yapıyı esnetmesinin mümkün olup ol- madığı konusundaki soru üzerine Kana- doğlu, "Hükümctin, böyle bir düşüncesi var ınıdır yok nıudur bilemem. Ama AB, bölge adliye mahkemelerinin Diyarbakır, Erzu- rum, Ankara olmak üzere 3 şehirde kurul- masını mııtlak istiyor. Komploteorileri üret- nıenin anlamı yok ama kadrolara baktığı- mızzaman kuşkulannıaınak olanaklı değil. Bölgelere göre bunu yapar, denetimsiz bıra- kırsanı/, bölgelere göre hukuk uygıılamala- n ile karşı karşıya kalırsını/. Zaten bu da üni- ter yapıyı parçayabilecek bir şeydir" değer- lendirmesinde buluııdu. İCNELİ FTRÇA ZAFER TEMOÇlN Turizm Bakanı Atilla Koç, Rus turistler hakkında " Sonradan zengin, görgüsüzler." şeklinde konuştu. AVUNMAYA TEPKİ 'Tarafsız din dersi biryalan' ANKARA (Cumhuriyet Biimsu) - Pir Sultan Abdal Kültür Derneğı Ge- nel Başkanı KazunCenç, 2004 yılın- da zorunlu din dersinin kaldırılması için Avrupa Insan Hakları Mahkemesi'nde (AÎHM) açtıklan davada hükümetin yaptığı savunmanın doğru olmadığı- nı söyledi. "lîkemizde okutulan zorunlu din dersi tektaraflıdır. Derslerde sadece Is- lamiyet öğretiliyor" görüşünü dile ge- tiren Genç şıınlan kaydetti: "Savun- mada belirtilen zorunlu din dersinin tarafsızokutulduğu yönündeki söylem ocaman bir yalandır. Zomnlıı din der- si tarafsız olarak okuhüuyorsa Alevi- lerin cenı törenleri, Huistiyanlann ki- lise törenleri, Musevilcrin sinagog tö- renleri neden uygulamalı olarak öğre- tilmemektedir? Aynca bu kitaplarda Alevilikle ilgili bir tek kelinıe yoktur." Genç, zorunlu din dersi uygulama- sının Alevileri asimile etmeyc yöne- lik bir uygulama olduğunu savundu. Milli Eğitim Bakanı, bazı bürokratlan 'kamu yararını gözeterek' görevden almış 4 Kamu yararuıa 9 kadrolaşma F1RATKOZOK ANKARA - Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, AKP hükümetinin göreve geidiği günden bu yana 12 ıl milli eğitim müdürü, 2 müsteşar yar- dımcısı, 3 genel müdür yardımcısı, 14 daire başkanı ve 4 şube müdürü- nün görevden alındığını bildirdi. Bu kişilerden 17'si yargı karanyla gö- revine iade edildi. Çelik'in, bazı bü- rokratlann görevine "kamuyarangö- zetilerek" son verildığını açıklama- sı dikkat çekti. CHP Muğla Milletvekili Cumhur Yaka, Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'in yanıtlaması istemiyle ver- diği önergede, 3 Kasım 2002 seçim- lerinden sonra ıl milli eğitim mü- dürlennden ve merkez teşkilat kad rosundan kaç kişinin görevden alın- dığını ve bunların kaçının yargı ka- rarıyla görevine iade edildiğini sor- du. Çelik'in, Yaka'nın yazılı soru önergesine verdiği yanıtlar isc il mil- li eğitim müdürlükieri ile bakanhk merkez teşkilatında yaşanan "kad- rolaşma çetelesini" ortaya koydu. Buna göre, AKP hükümetinin göre- ve gelmesinden bu yana Milli Eği- tim Bakanlığı'nda 12 milli eğitim müdürü görevden alındı. Müdürle- rin 3'ü yürütmeyi durdurma karan alarak görevlerine döndü. Merkez tcşkilatta ise soruşturma sonucu gö- ahnırken, yargı kararları ile yeniden görevlerine iade edildi. Daire başkanlanndan 5'i soruştur- ma sonucu, 4'ü daire teklifi, 1 'i "ka- muyarangözetUerek", 4'ü yargı ka- rarının uygulanmasıyla olmak üze- re 14'ügörevinden alındı. Bunlardan, 6'sı yargı kararı gereğince görevine iade edilirken, 2'si idari davayı kay- • 3 Kasım seçimlerinden bu yana 12 milli eğitim müdürü, 2 müsteşar yardımcısı, 3 genel müdür yardımcısı, 14 daire başkanı, 4 şube müdürü görevden alındı; bunlardan 17'si yargı karanyla görevine iade edildi. revden alınan Müsteşar Yardımcısı Remzi Sezgin yargı karanyla göre- vine iade edildi. Ancak Sezgin' in şu anda bakanlıkta odası bile bulun- nıuyor. Hakkında soruşturma işlemi süren bir müsteşar yardımcısı ise kendi isteğiyle önce müşavirliğe atandı, sonra da emekli oldu. Genel müdür yardımcılarından 3'ü soruşturma sonucu görevinden betti, 6'sının davası ise sürüyor. Şu- be müdürlcrinden 2'si soruşturma sonucu, I 'i "kamuyarangözenTerek", 1 'i daire teklifi olmak üzere 4'ü gö- revinden alındı ancak yargı kararı gereğince görevlerine iade edildi. Böylece, bakanlıkta il milli eğitim müdürlükieri ve merkez teşkilatta görevden alınan 35 kişiden 17'si yar- gı karanyla görevine dönme hakkı ka- zandı. CHP'li Yaka, bakanlıkta gö- revden alınan vc yargı karanyla gö- revine dönen bürokratlann birçoğıı- nım başka yerlerde görevlendinldık- lerini ya da hiçbir ış verilmediğini söy- ledi. Görevden alınan milli eğitim müdürü sayısının açıldanandan da- ha fazla olduğunu anlatan Yaka, "Vc- küken görevden aluıanlan saymıyor- lar. Zaten hükümct bizim soru öııer- gclerimize doğru yanıtvermiyor. An- cak bu rakamlar bile Milli Eğitim Bakanlığı'nda kadrolaşmanın hangi saflıaya geldiğini gösteriyor" dedi. 'Uydurma bahanelcr' Bakanın bazı bürokrallan görev- den alma gerekçesi olarak "kamu yarannı" göstermesini "haksızuk" olarak değerlendircn Yaka, şunlan kaydetti: "Kamu yaran ne demek- tir, bu arkadaşlanmız, devlet nıe- mıırları kamuya zarar mi vermek- tedirler, bunlar hakkında disipUn soruşturması yapıunış mıdu ? Bun- lar uydurma bahanelerdir." \p!R NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR [email protected] Trabzon'da bildiri dağıtırken saldı- rıya uğrayan ve linç girişiminden zor kurtulan gençler, mahkeme tarafın- dan tutuklandı. Tutuklama gerekçe- si, "Halkın infiale kapılmasına neden olmak, yurttaşlan darp etmek ve de polise karşı gelmek" şeklinde açık- landı. 5 gencin suçu, Trabzon'da bil- diri dağıtmaya kalkışmak. Yani de- mokratik bir ülkede yurttaşlık hakkı- nı kullanmak istemek. Görüntüleri izledik. Burada darp edilen kim merak ettim. Bildiri dağıt- maya kalkışan gençlerin elleri yüzle- ri kan içindeydi. Kendileri darp edil- mişti. Demek ki bizim anlamadığımız bir darp şekli daha bulunuyor. Bildi- riciler, binlerce kişilik gösterici ve linç kalabalığını nasıl darp ettiler doğru- su anlamaya çalışıyorum. • •• Içişleri Bakanı Abdülkadir Aksu, Trabzon polisini, linç girişimini engel- ledikleri için kutlamış. Biz de kutla- rız. Ancak ülkenin önemli kentlerin- den birisinde tamamen uydurma bir Trabzon'daki Kışkırtma ve Diyarbakır'daki Savcı söylentiyle, isyan benzeri bir göste- ri ortaya konuyor, polis suçlu olarak bildiri dağıtmaya kalkan gençleri şi- kâyet edip tutuklanmalarına giden yolu açıyor. Adalet bu herhalde. Ben de Içişleri Bakanı'nı kutluyorum. Ken- disi Sütçüler Kaymakamı'nın da en büyük amiri oluyor. Birlikte bu ülke- nin idari düzenini sağlıyorlar. Sütçüler'de o kaymakamın göre- vine hâlâ devam ediyor olması, de- mokratik rejim için zaaftır. Sütçüler Kaymakamı görevine devam ediyor, ancak 8 faili meçhul cinayeti delille- riyle ortaya koyan bir iddianame ya- zan Diyarbakır Cumhuriyet Savcısı Mithat Özcan işten el çektiriliyor. özcan'ın, iddianamede belge ve ta- nıklıklara dayanarak cinayet işlemek- le suçladığı kişiler ise görevlerine de- vam ediyorlar. Eğri oturup doğru konuşalım. San- ki dönüp aynı noktaya yeniden gel- dik. Ankara'daÖcalan'ın savunman- lığını yapan bir avukat yol ortasında bir arabadan açılan ateşle vuruldu. "Bayrak yakılıyor" diyerek başlayan gerginlik ülkenin dört bir yanına ya- yılıyor. Kontrolsüz topluluklar, sonu- cu belli olmayan provokasyonlara yelken açıyorlar. Bir ülkede milliyetçilik de olur, yurt- severlik de... Ancak milliyetçilik adı- na şiddet, korkutma ve silah konuş- maya başlarsa... O zaman bunun arkasından baş- ka şeyler gelir. Unutmayın, bu ülke- de milliyetçilik adına cinayet işleyen- lerin cebinden daha sonra yeşil pa- saportlarçıktı. Darbeler, butürcina- yetlerin yarattığı çaresizlik ortamında hayat buldular. • • • Gazeteci meslektaşlarıma sesle- niyorum: Aşırı milliyetçiliği kışkırtıp, bundan bazı satış ve ilgı yaratma he- sapları yapabilirsiniz. Kısa vadede böyle yaparak bazı sonuçlar da elde edebilirsiniz. Yaşadıklarımızı unut- mayın. Silah bir kez meşruiyet ka- zandı mı, kime yöneleceği bilinmi- yor. Birçok değerli meslektaşımızı su- ikastlarda yitirdiğimizi unutmayalım. Silah cepten çıkınca; sağcıyı mı, sol- cuyu mu hedef alacak onu da bile- mezsiniz. Normal, parlamenterrejimden baş- ka bir çıkış yolu olmadığını kabul ede- lim. Parlamenter rejim dışındaki ara- yışlardan küçük bir kesim dışında herkes zarar görür. 12 Eylül sonrası sağcılarlasolcuların aynı koğuşlarda yatıp özeleştiri yaptıkları günler çok uzak bir geçmiş sayılmaz. • • • Siyasetçiler de, toplum içindeki aşırı milliyetçi kalkışmadan kendile- rine bir pay çıkarmaya çalışabilirler. Bu mümkündür. Unutmayalım, siya- set parlamenter rejimin dışına kaydı- ğı zaman, bundan siyasetçiler de za- rar görüyor. Hepimizin aklımızı başı- mıza toplamamız gereken bir dö- nemden geçiyoruz. Türkiye, Avrupa Birliği üyeliği ile otoriter hevesler arasında dar bir kav- şakta. Avrupa Birliği üyeliği zor ve zahmetli bir süreç. Böylesine zor bir süreci sağlıkh birşekilde idare etmek kolay değil. • •• AKP de bir yol kavşağında. Diyar- bakır Cumhuriyet Savcısı neden iş- ten el çektirildi? AKP bunun nedeni- ni açıklayacak bir iradeye sahip mi? Sütçüler Kaymakamı hâlâ nasıl aynı görevi sürdürebiliyor? Trabzon'da olanlaryarın Sütçüler'de olsa, bu kay- makama nasıl güven duyulabilir? Ankara'da sokak ortasında avuka- tın vurulması işi yeni gelişmelerin işa- reti mi? lyimser olmak istiyoruz. Bunun için herkes yeniden düşünsün.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle