Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA
+
CUMHURİYET 8 NİSAN 2005 CUMA
HABERLER
DÜIVYADABUGUN
ALİ SİltMEN
UEFA'nın Ayıbı Yok
Türkiye Bu İşte!
Olay yerinde olan arkadaşım anlatmıştı aşa-
ğıdaki öyküyü:
Kolektif AB rüyasının hummasıyla yandığımız
günlerde, seçkin temsilcilerden oluşan bir Türk
heyeti, ülkemizin AB üyeliğine hiç de hoş bak-
mayan Avusturya'nın başkentinde, müzakere
tarihi verilmesi için lobi yapmaktadır.
Toplantı sırasında, Avusturya'nın kadın politi-
kacılarından biri, hiç de parlak olmayan bir Tür-
kiye görüntüsü çizer.
Türk heyetinin üyelerinden, güzel, zarif, kültür-
lü, zeki Meral Gezgin Eriş Hanım, söz ister kal-
kar, kusursuz Almancasıyla salona:
- Konuşmayı dinledikten sonra, "Acaba ben
iki gün önce başka bir Türkiye'den mi buraya
geldim?" diye kendi kendime sormadan edeme-
dim, der.
Alman Hanım politikacının yanıtı kısa ve net-
tir:
- Evet, siz başka birTürkiye'de yaşıyorsunuz!
UEFA'nın Türkiye tanıtım filmine tepki göste-
ren Cumhuriyet Spor Servisi'nin manşetini gö-
rünce bu olay aklıma geldi.
Çarşaflı kadınlar görüntüleriyle dolu klibi arka-
daşlarımız, "UEFA'nın tanıtım ayıbı" olarak yo-
rumluyorlar.
Oysa, tanıtım ayıbı falan yok, Türkiye bu işte!
• • •
Zaman zaman düşünüyorum. Biz acaba hiç
gerçeğin aynasından Türkiye'nin görüntüsünü ya-
kalamaya çalışıyor muyuz diye.
Çuvaldızını başkasına batırırken iğneyi kendi-
mize batırma ilkesinin gereğini yerine getirmek
için belirteyim, aynı yanlışı ben de yaptım.
Türkiye'nin yazgısının belirleneceğini sandığı-
mız günlerde, Paris'te yayımlanan Lib'eration
gazetesine bir yazı yazdım. Birinci sayfadan
anons edilen yazının ana fikri, Atatürk önderli-
ğinde gerçekleşen Cumhuriyet reformlarıyla da-
ha geçen yüzyılın başında Türkiye'nin Avrupa de-
ğerlerini, Hıristiyan olmayan ve büyük bölümü
coğrafi olarak Avrupa dışında bulunan bir ülke-
de uygulayarak bunların evrenselliğini bütün
dünyaya kanıtladığı ve salt bu yüzden AB üye-
liğini hak ettiği şeklindeydi.
O gazetede, Türkiye'yi yakından tanıyan kişi-
ler vardı.
Belki de içlerinden şöyle söylenmişlerdi:
- Bizim saf Ali hangi Türkiye'deyaşadığının bi-
le farkında değil herhalde.
Böyle söyleyen olduysa haklıydı; çünkü benim
anlattığım birzamanların Türkiyesi'nin 2004 Tay-
yip Türkiye'siyle bir ilgisi yoktu.
• • •
Yabancılar Türkiye'yi iyi tanıyorlar. Tanımayan,
gerçek Türkiye'yi görmek istemeyen, gerçeği
içine sindiremeyenler bizleriz.
Türkiye'nin Başbakanı Tayyip Erdoğan'ı, aile-
sini, ilişkilerini, partisini, partisinin hazırladığı Is-
lami sermayeyle ilgili yasa tasarısını, Türkiye'yi
laikliğinden dolayı AlHM'ye dava eden, davayı
TC'nin kazanacağını anlayınca çark edip geri
çekilen Dışişleri Bakanı'nın eşi Hayrünnisa Gül'ü
iyi biliyorlar.
Yabancılar Türkiye'yi iyi tanıyorlar, gerçeğin
aynasından görüntüsünü anında kapıyorlar.
O yüzden gerçekçi davranıyorlar. Biz tanıma-
dığımız için yabancılara posta koyuyoruz,
- Höst! Hadi oradan! Siz Türkiye'yi nesanıyor-
sunuz! diyoruz enayi gibi.
Onlarsa bize gülüp geçerek işlerini sürdürüyor-
lar.
- O yasayı değiştir! diyorlar.
Türkiye değiştiriyor.
- Kıbrıs'ı tanı! diyorlar!
Türkiye tanımaya hazırlanıyor.
- Apo'yu yeniden yargıla! diyorlar.
Türkiye onu da yapmaya hazırlanıyor.
- Incirlik'i daha iyi ver! diyorlar.
Türkiye onun hazırlığını yapıyor.
Yabancı, Türkiye'yi çok iyi tanıyor; tanımayan-
lar, bu hali içine sindiremeyen bizleriz. Emin olun
ki UEFA'nın tanıtımı, Türkiye'yi temsil edenlerin
imajına tıpatıp uyuyor.
Bu durumda neden Şenes Erzik'in gerçeğe
tepki gösterip de enayi durumuna düşmesini is-
tiyoruz ki?..
[email protected]
SEKlZ SANIĞTN ALTISI SÎVÎL
'JITEM Çetesf
askeri mahkemeye
DİYARBAKTR
(Cumhuriyet Biirosu) -
Kamııoyuna "JİTEM
Çetesi" olarak yansıyaıı
2'si asker toplam 8 sa-
nıkh davada Diyarbakır
Ağır Ceza Mahkemesi
"GörevsJztik" kararı vcı -
di. Mahkemc, sivillcrin
de askeri mahkemede
yargılanmasını karar
laştırdı.
Diyarbakır 2. Ağır
Ceza Mahkemesi'nde
1990'h yılların başın-
daki 8 faili meçhul ci-
nayetten sorumlu tutu-
lan "Yeşjl" kod adlı
MahmutYıldınm, dev-
let övünç madalyası sa-
hibi emekli biııbaşı Ab-
dulkerim Kırca, PKK
ve JtTEM itirafçısı Ab-
dulkadir Aygan, lıaleıı
Siirt Jandarma Komu-
tanlığı'nda görcvli Uz-
man Çavuş Yüksel
Uğur, itirafçılar Muh-
sin GiiL, Fethi Çetin, Ke-
mal Enılük ve eşi Sani-
ye Enılük hakkındaki
davada ilginç gclişme-
ler yaşanıyor. Daha ön-
ce asker kökenli sanık-
lar Kırca, Uğur ve Sa-
niye Emlük'ün dosyala-
nnı tefrik ederek aske-
ri mahkemeye gönde-
ren Ağır Ceza mahke-
mesi, diğer sanıklarla
ilgili de "Görevsizlik"
kararı verdi. Askeri
Malıkemeleri Yargıla-
ma Usulü Kanunu'nun
"Askerolmayan kişilerin
asker kişilerie müştere-
ken işledikleri suçlarda
yetkili askeri mahkeme,
asker kişiler yöniinden
yetkili olan askeri mah-
kemedir" ifadeleri yer
alan 21. maddesine da-
yanarak vcrilen kararla
dosya Diyarbakır 7. Ko-
lordu Askeri Mahkeme-
si'ne gönderildi.
Yargıtay Başkanı Arslan, 1926'da başlayan sürecin ilerleyerek ve gelişerek devam ettiğini söyledi:
'Laik devrimbitmemistir'ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Yargıtay Başkanı Osnıan Arslan,
1926'da başlayan laik hukuk devri-
minin ilerleyerek ve gclişcrck devam
ettiğini, sürecin bitmediğini kaydetti.
En çok değışen yasalann ceza yasa-
lan olduğunu belirten Arslan, "Yeni
TCY'de de eksiklikler ve yanhşlıklar
vardır. 2 aylık sürede de yeni bir çalış-
ma başlallık, adliyeti olan konulan
tespit edip Adalet BakanlığTna suna-
cağız" dedi. Arslan, mükemmel yasa
olmadığını, ancak mükemmelc yak-
laşılabilecegini söyledi.
Yargıtay ile Askcn Yargıtay'ın or-
taklaşa düzenledıği" Yeni Türk Ceza
Yasası (TCY) ve Ceza Muhakemesi
Yasası (CMY)" konulu sempozyu-
nıun ikinci günü Yargıtay'da başladı.
• Osman Arslan, anayasanın ikinci maddesinde sayılan Cumhuriyeti ve niteliklerini
korumak ve sürdürmekle görevli kurumlardan biri olduğunu vurguladığı Yargıtay'ın
bu görevi bugüne kadar özenle yaptığını ve yapmaya da devam edeceğini belirtti.
Yargıtay Başkanı Arslan, Yargı-
tay'ın, anayasanın ikinci maddesinde
sayılan cumhuriyeti ve niteliklerini
korumak ve sürdürmekle görevli ku-
rumlardan biri olduğunu vurguladı.
Yargıtay'ın bu görevi bugüne kadar
özenle yaptığını ve yapmaya da devam
edeceğini anlatan Arslan, "Yüce Ata-
tüık'ün yantcokraü'kdcvlcUcn laik Ba-
tı hukuk sistcminc geçiş için haşlatüğı
1926'da başlayan hukuk devrimi iler-
leyerek,gelişerek devam ediyor. Süreç
bitmemistir" dcdi.
Mevcut TCY 'nin gelişen koşulla-
n karşılayamaz hale geldiğinın bir
gerçek olduğunu vurgulayan Osman
Arslan, 1926'da yasalann ahntı ya-
pılarak hazırlanmasında zonınluluk
olduğunu, ancak bugün Türk hukuk-
çulan ve akademisyenlerinin kendi
yasalannı kendilerinin hazırlaması
nın zamanının geldiğini ve bu biri-
kimin oluştıığunu anlattı.
'TCY için çahşma başlattık'
Alatürk' ün "TürkÖvün, Çalış, Gii-
ven" sözüne atıfla bulunan Arslan,
Türk hukukçulannın çok çalışarak
Atatürk'ün bu öğüdünü gerçekleştir-
mek zorunda olduğunu söyledi. I liç-
bir yasanın mükemmel olmadığını,
mükemmel olamayacağını belirten
Arslan, şöyle konuştu: "Ençokdeği-
şen yasalar da ceza yasalandır. Mev-
cut TCY'de de çok değişiklik yapıl-
nuştır. Yeni TCY'de de eksiklikler ve
yanbşhklar vardır. Bu konudakidüşün-
celerimizi daha önce Adalet Bakanlı-
ğı'na ilctmiştik. Bu 2 aylık siirede de
yeni biı çalışma haşlatük, aciliyeti olan
konulan tespitedip bakanlığa sunaca-
ğız. Mükemmel yasa yok, ancak mü-
kemmele varılabilir, yaklaşılabilir."
Panelde konuşan Prof. Doğan Soyas-
lan, yeni TCY'nin aceleyc getınldıği-
ni, hâkımlere tanınanyetkilerin çok sert
uygulamalaradayol açabileceğini sa-
vundu.Yeni TCY'nin daha esnck bir
yapıyı benimsediğini belirten Soyas-
lan bunun, hâkim ve savcıların takdir
yetkısmi arttırdığını vurguladı.
Soruşturmacıya 'suç lıakkT
l'rof. Durmuş Tezcan ise gizli so-
ruşturmacıya sınırlı da olsa "suç iş-
lenıe" hakkı tanınmamasınm hiçbir şey
yapamayacağı anlamma geldiğini
söyledi. Cumhuriyet savcısının so-
ruşturmanın başında ctkin bulunma-
sının temel alındığına, ancak mevcut
savcı sayısıyla böylesine bir görevin
yürütülmesinin zorluğuna işaret eden
Tezcan, altyapının mutlakahazırlan-
ması gerektiğini söyledi.
ABlH KANADOĞLU:
'Rejim karşıtı
düşünce
iktidarda'
• Türkiye'de laikliğin sürekli tehdit
altında olduğunu vurgulayan
Kanadoğlu, "İktidar, laliklik ilkesini
koruma iradesinc sahip değildir. Bir
ülkcdc Cumhuriyetin temcl ilkelerinin
artık eskidiğini ve bunlann yerine
daha Müslüman bir toplum olması
gerektiğini ifade eden bir kişinin
bürokrasinin en üst makamında
oturmasının başka izahı olamaz" dedi.
ANKARA (Cum-
huriyet Bürosu) - Yar-
gıtay Onursal Cum-
huriyet Başsavcısı Sa-
bih Kanadoğlu, laik-
likkaışıtlarının devle-
te sızdınldığını belir-
terek "Bugün laiklik
karşıtı düşünce ikti-
dardadır" dedi.
Yargıtay Onursal Cumhuriyet Başsavcısı
Kanadoğlu, dün Uğur Mumcu Araştırmacı
Gazeteeilik Vakfı'nda "Çağdaş Demokra-
si ve Türkiye" konulu söyleşiye katıldı. Ka-
nadoğlu, laiklik, çogulculuk, saydamlık ve
hukukun üstünlüğü ılkelennın çağdaş denıok-
rasinin temel unsurlan olduğunu söyledi. Tür-
kiye'de laikliğin sürekli tehdit altında oldu-
ğunu vurgulayan Kanadoğlu, "İktidar, laik-
likilkesinin koruma iradesine sahip dcğildir.
Bir ülkcdc Cumhuriyetin temel ilkelerinin
artık eskidiğini vc bunlann yerine daha ka-
tılımcı, daha Müslüman bir toplum olması
gerektiğini ifade eden ve bu düşüncelerini ko-
ruduğunu açıklayan bir kişinin Türkiye
Cumhuriyeti'nin biiıokıasisinin en üst ma-
kamında oturmasının başka türlü izahı ola-
maz" dedi.
'Bölge idare mahkemeleri
üniter yapıyı bozar'
Kurulması planlanan bölge idare mah-
kcmelcrinin yargıyı yerelleştirmesı ve ünı-
tcr yapıyı esnetmesinin mümkün olup ol-
madığı konusundaki soru üzerine Kana-
doğlu, "Hükümctin, böyle bir düşüncesi var
ınıdır yok nıudur bilemem. Ama AB, bölge
adliye mahkemelerinin Diyarbakır, Erzu-
rum, Ankara olmak üzere 3 şehirde kurul-
masını mııtlak istiyor. Komploteorileri üret-
nıenin anlamı yok ama kadrolara baktığı-
mızzaman kuşkulannıaınak olanaklı değil.
Bölgelere göre bunu yapar, denetimsiz bıra-
kırsanı/, bölgelere göre hukuk uygıılamala-
n ile karşı karşıya kalırsını/. Zaten bu da üni-
ter yapıyı parçayabilecek bir şeydir" değer-
lendirmesinde buluııdu.
İCNELİ FTRÇA ZAFER TEMOÇlN
Turizm Bakanı Atilla Koç, Rus turistler hakkında " Sonradan zengin, görgüsüzler." şeklinde konuştu.
AVUNMAYA TEPKİ
'Tarafsız
din dersi
biryalan'
ANKARA (Cumhuriyet Biimsu) -
Pir Sultan Abdal Kültür Derneğı Ge-
nel Başkanı KazunCenç, 2004 yılın-
da zorunlu din dersinin kaldırılması için
Avrupa Insan Hakları Mahkemesi'nde
(AÎHM) açtıklan davada hükümetin
yaptığı savunmanın doğru olmadığı-
nı söyledi.
"lîkemizde okutulan zorunlu din
dersi tektaraflıdır. Derslerde sadece Is-
lamiyet öğretiliyor" görüşünü dile ge-
tiren Genç şıınlan kaydetti: "Savun-
mada belirtilen zorunlu din dersinin
tarafsızokutulduğu yönündeki söylem
ocaman bir yalandır. Zomnlıı din der-
si tarafsız olarak okuhüuyorsa Alevi-
lerin cenı törenleri, Huistiyanlann ki-
lise törenleri, Musevilcrin sinagog tö-
renleri neden uygulamalı olarak öğre-
tilmemektedir? Aynca bu kitaplarda
Alevilikle ilgili bir tek kelinıe yoktur."
Genç, zorunlu din dersi uygulama-
sının Alevileri asimile etmeyc yöne-
lik bir uygulama olduğunu savundu.
Milli Eğitim Bakanı, bazı bürokratlan 'kamu yararını gözeterek' görevden almış
4
Kamu yararuıa
9
kadrolaşma
F1RATKOZOK
ANKARA - Milli Eğitim Bakanı
Hüseyin Çelik, AKP hükümetinin
göreve geidiği günden bu yana 12 ıl
milli eğitim müdürü, 2 müsteşar yar-
dımcısı, 3 genel müdür yardımcısı,
14 daire başkanı ve 4 şube müdürü-
nün görevden alındığını bildirdi. Bu
kişilerden 17'si yargı karanyla gö-
revine iade edildi. Çelik'in, bazı bü-
rokratlann görevine "kamuyarangö-
zetilerek" son verildığını açıklama-
sı dikkat çekti.
CHP Muğla Milletvekili Cumhur
Yaka, Milli Eğitim Bakanı Hüseyin
Çelik'in yanıtlaması istemiyle ver-
diği önergede, 3 Kasım 2002 seçim-
lerinden sonra ıl milli eğitim mü-
dürlennden ve merkez teşkilat kad
rosundan kaç kişinin görevden alın-
dığını ve bunların kaçının yargı ka-
rarıyla görevine iade edildiğini sor-
du. Çelik'in, Yaka'nın yazılı soru
önergesine verdiği yanıtlar isc il mil-
li eğitim müdürlükieri ile bakanhk
merkez teşkilatında yaşanan "kad-
rolaşma çetelesini" ortaya koydu.
Buna göre, AKP hükümetinin göre-
ve gelmesinden bu yana Milli Eği-
tim Bakanlığı'nda 12 milli eğitim
müdürü görevden alındı. Müdürle-
rin 3'ü yürütmeyi durdurma karan
alarak görevlerine döndü. Merkez
tcşkilatta ise soruşturma sonucu gö-
ahnırken, yargı kararları ile yeniden
görevlerine iade edildi.
Daire başkanlanndan 5'i soruştur-
ma sonucu, 4'ü daire teklifi, 1 'i "ka-
muyarangözetUerek", 4'ü yargı ka-
rarının uygulanmasıyla olmak üze-
re 14'ügörevinden alındı. Bunlardan,
6'sı yargı kararı gereğince görevine
iade edilirken, 2'si idari davayı kay-
• 3 Kasım seçimlerinden bu yana 12 milli eğitim
müdürü, 2 müsteşar yardımcısı, 3 genel müdür yardımcısı,
14 daire başkanı, 4 şube müdürü görevden alındı;
bunlardan 17'si yargı karanyla görevine iade edildi.
revden alınan Müsteşar Yardımcısı
Remzi Sezgin yargı karanyla göre-
vine iade edildi. Ancak Sezgin' in
şu anda bakanlıkta odası bile bulun-
nıuyor. Hakkında soruşturma işlemi
süren bir müsteşar yardımcısı ise
kendi isteğiyle önce müşavirliğe
atandı, sonra da emekli oldu.
Genel müdür yardımcılarından
3'ü soruşturma sonucu görevinden
betti, 6'sının davası ise sürüyor. Şu-
be müdürlcrinden 2'si soruşturma
sonucu, I 'i "kamuyarangözenTerek",
1 'i daire teklifi olmak üzere 4'ü gö-
revinden alındı ancak yargı kararı
gereğince görevlerine iade edildi.
Böylece, bakanlıkta il milli eğitim
müdürlükieri ve merkez teşkilatta
görevden alınan 35 kişiden 17'si yar-
gı karanyla görevine dönme hakkı ka-
zandı. CHP'li Yaka, bakanlıkta gö-
revden alınan vc yargı karanyla gö-
revine dönen bürokratlann birçoğıı-
nım başka yerlerde görevlendinldık-
lerini ya da hiçbir ış verilmediğini söy-
ledi. Görevden alınan milli eğitim
müdürü sayısının açıldanandan da-
ha fazla olduğunu anlatan Yaka, "Vc-
küken görevden aluıanlan saymıyor-
lar. Zaten hükümct bizim soru öııer-
gclerimize doğru yanıtvermiyor. An-
cak bu rakamlar bile Milli Eğitim
Bakanlığı'nda kadrolaşmanın hangi
saflıaya geldiğini gösteriyor" dedi.
'Uydurma bahanelcr'
Bakanın bazı bürokrallan görev-
den alma gerekçesi olarak "kamu
yarannı" göstermesini "haksızuk"
olarak değerlendircn Yaka, şunlan
kaydetti: "Kamu yaran ne demek-
tir, bu arkadaşlanmız, devlet nıe-
mıırları kamuya zarar mi vermek-
tedirler, bunlar hakkında disipUn
soruşturması yapıunış mıdu ? Bun-
lar uydurma bahanelerdir."
\p!R NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR [email protected]
Trabzon'da bildiri dağıtırken saldı-
rıya uğrayan ve linç girişiminden zor
kurtulan gençler, mahkeme tarafın-
dan tutuklandı. Tutuklama gerekçe-
si, "Halkın infiale kapılmasına neden
olmak, yurttaşlan darp etmek ve de
polise karşı gelmek" şeklinde açık-
landı. 5 gencin suçu, Trabzon'da bil-
diri dağıtmaya kalkışmak. Yani de-
mokratik bir ülkede yurttaşlık hakkı-
nı kullanmak istemek.
Görüntüleri izledik. Burada darp
edilen kim merak ettim. Bildiri dağıt-
maya kalkışan gençlerin elleri yüzle-
ri kan içindeydi. Kendileri darp edil-
mişti. Demek ki bizim anlamadığımız
bir darp şekli daha bulunuyor. Bildi-
riciler, binlerce kişilik gösterici ve linç
kalabalığını nasıl darp ettiler doğru-
su anlamaya çalışıyorum.
• ••
Içişleri Bakanı Abdülkadir Aksu,
Trabzon polisini, linç girişimini engel-
ledikleri için kutlamış. Biz de kutla-
rız. Ancak ülkenin önemli kentlerin-
den birisinde tamamen uydurma bir
Trabzon'daki Kışkırtma ve Diyarbakır'daki Savcı
söylentiyle, isyan benzeri bir göste-
ri ortaya konuyor, polis suçlu olarak
bildiri dağıtmaya kalkan gençleri şi-
kâyet edip tutuklanmalarına giden
yolu açıyor. Adalet bu herhalde. Ben
de Içişleri Bakanı'nı kutluyorum. Ken-
disi Sütçüler Kaymakamı'nın da en
büyük amiri oluyor. Birlikte bu ülke-
nin idari düzenini sağlıyorlar.
Sütçüler'de o kaymakamın göre-
vine hâlâ devam ediyor olması, de-
mokratik rejim için zaaftır. Sütçüler
Kaymakamı görevine devam ediyor,
ancak 8 faili meçhul cinayeti delille-
riyle ortaya koyan bir iddianame ya-
zan Diyarbakır Cumhuriyet Savcısı
Mithat Özcan işten el çektiriliyor.
özcan'ın, iddianamede belge ve ta-
nıklıklara dayanarak cinayet işlemek-
le suçladığı kişiler ise görevlerine de-
vam ediyorlar.
Eğri oturup doğru konuşalım. San-
ki dönüp aynı noktaya yeniden gel-
dik. Ankara'daÖcalan'ın savunman-
lığını yapan bir avukat yol ortasında
bir arabadan açılan ateşle vuruldu.
"Bayrak yakılıyor" diyerek başlayan
gerginlik ülkenin dört bir yanına ya-
yılıyor. Kontrolsüz topluluklar, sonu-
cu belli olmayan provokasyonlara
yelken açıyorlar.
Bir ülkede milliyetçilik de olur, yurt-
severlik de... Ancak milliyetçilik adı-
na şiddet, korkutma ve silah konuş-
maya başlarsa...
O zaman bunun arkasından baş-
ka şeyler gelir. Unutmayın, bu ülke-
de milliyetçilik adına cinayet işleyen-
lerin cebinden daha sonra yeşil pa-
saportlarçıktı. Darbeler, butürcina-
yetlerin yarattığı çaresizlik ortamında
hayat buldular.
• • •
Gazeteci meslektaşlarıma sesle-
niyorum: Aşırı milliyetçiliği kışkırtıp,
bundan bazı satış ve ilgı yaratma he-
sapları yapabilirsiniz. Kısa vadede
böyle yaparak bazı sonuçlar da elde
edebilirsiniz. Yaşadıklarımızı unut-
mayın. Silah bir kez meşruiyet ka-
zandı mı, kime yöneleceği bilinmi-
yor. Birçok değerli meslektaşımızı su-
ikastlarda yitirdiğimizi unutmayalım.
Silah cepten çıkınca; sağcıyı mı, sol-
cuyu mu hedef alacak onu da bile-
mezsiniz.
Normal, parlamenterrejimden baş-
ka bir çıkış yolu olmadığını kabul ede-
lim. Parlamenter rejim dışındaki ara-
yışlardan küçük bir kesim dışında
herkes zarar görür. 12 Eylül sonrası
sağcılarlasolcuların aynı koğuşlarda
yatıp özeleştiri yaptıkları günler çok
uzak bir geçmiş sayılmaz.
• • •
Siyasetçiler de, toplum içindeki
aşırı milliyetçi kalkışmadan kendile-
rine bir pay çıkarmaya çalışabilirler.
Bu mümkündür. Unutmayalım, siya-
set parlamenter rejimin dışına kaydı-
ğı zaman, bundan siyasetçiler de za-
rar görüyor. Hepimizin aklımızı başı-
mıza toplamamız gereken bir dö-
nemden geçiyoruz.
Türkiye, Avrupa Birliği üyeliği ile
otoriter hevesler arasında dar bir kav-
şakta. Avrupa Birliği üyeliği zor ve
zahmetli bir süreç. Böylesine zor bir
süreci sağlıkh birşekilde idare etmek
kolay değil.
• ••
AKP de bir yol kavşağında. Diyar-
bakır Cumhuriyet Savcısı neden iş-
ten el çektirildi? AKP bunun nedeni-
ni açıklayacak bir iradeye sahip mi?
Sütçüler Kaymakamı hâlâ nasıl aynı
görevi sürdürebiliyor? Trabzon'da
olanlaryarın Sütçüler'de olsa, bu kay-
makama nasıl güven duyulabilir?
Ankara'da sokak ortasında avuka-
tın vurulması işi yeni gelişmelerin işa-
reti mi?
lyimser olmak istiyoruz. Bunun için
herkes yeniden düşünsün.