Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA
4
CUMHURİYET 8 MART 2005 SALI
4 HABERLER
DUNYADABUGUN
ALİ SİRMEN
İki Haber Bir Gerçek:
'Gel Desen Gelemem ki'
Dünkü Cumhuriyet'in birinci sayfasındaki ha-
ber, şimdiye kadar benzeri çok görülmüş türden-
di.
17 Aralık sonrasında AB yetkilileri ile yapılan
ilk resmi temasta, Dışişleri Bakanı Abdullah Gül,
AB'nin genişlemeden sorumlu komiseri Rehn ve
Dönem Sözcüsü Lüksemburg Dışişleri Bakanı
Jean Asselbrou ile görüştü.
Rehn'in, bütün AB yetkilileri gibi reform giri-
şimlerinin önemini vurguladıktan sonra, sözü yi-
ne hemen uygulamaya getirmesi ve "Uygulama
Türkiye'nin herköşesinde ve hayatın heralanın-
da olmalı" sözü şimdiye dek birçok kez karşı-
laştığımız bir uyarı.
Doğrusu, birbirini izleyen bu uyarılar, Tanzi-
mat Dönemi'ni çağırıştırmakta ve kamuoyunda
ilk bakışta "Neyapsak, bunlarayaranamıyoruz"
izlenimini uyandırmaktadır.
Avrupa'nın geçmişte olduğu gibi bugün de
süren çifte standardını vurgulamak ve eleştirmek-
te haklı olduğumuzu belirtmek gerek.
Ancak tıpkı geçmişte olduğu gibi bugün de Tür-
kiye'ye yöneltilen Bir de uygulamayı görelim"
uyarılarının haksız olduğunu da söyleyemeyiz.
Kabul etmek gerekir ki Tanzimat'ta da olduğu
gibi bugün de Türkiye'de kimi yasalar, salt Av-
rupa'nın isteği ve baskısıyla çıkıyor.
Geçmişte mesele Avrupa'ya yaranmak ve özel-
likle azınlıklar konusundaki baskıları ortadan kal-
dırmak amacına yönelikti, bugün ise AB ile bü-
tünleşme hedeflenmiş durumda.
•••
Ama açıklıkla görülüyor ki her iki dönemde de
köklü bir değişim, yeni birtoplum modeli hedef-
lenmiş değildir.
Böyle bir değişim, toplumsal ve siyasal bir ira-
deyi, temele inecek reformların tutmasını sağ-
layacak, eğitimden başlayan sosyal girişimleri zo-
runlu kılmaktadır.
Türkiye'nin AB ile bütünleşebilmesinin iki ko-
şulundan biri budur, ikincisi ise AB'nin de bizi is-
temesidir.
Bu iki koşulun, ikisinin gerçekleşmediğini ve
gerçekleşemeyeceğini görmekteyiz.
AB Türkiye'yi tümüyle dışlamak istemese bi-
le kesinlikle tam üye olarak içine almak da iste-
memektedir.
Bu gerçeği açıklıkla görmemiz gerekiyor. Ama
görmemiz gereken ikinci gerçek de Türkiye'nin
de köklü bir değişimi ve yeni bir modeli isteme-
mesidir.
Bu durumda AB'nin bizi isteyip istememesi de
pek anlam taşımıyor.
Yakın biryabancı gazeteci dostumla konuşu-
yordum:
- Bizi istememenize pek aldırmıyorum, önemi
yok, dediğimde çok şaşırmıştı.
- Nasıl olur, dedi.
- Evet, diye yanıtladım, nasıl olsa Türkiye de
değişim istemiyor. Yani siz istesenizde bizim ko-
şulları yerine getirme konusunda ciddi bir irade-
miz yok. Bizde pek popüler bir şarkı vardır "Gel
desen gelemem ki.." der, işte durum aynen öy-
le.
•••
Bilmem kaçıncı "Reformlar yetmez, uygula-
maya bakalım" haberinin yer aldığı dünkü Cum-
huriyet'in 17. sayfasında Nilgün Cerrahoğ-
lu'nun köşesindeki "Orospu Alman Gibi Yaşı-
yordu!" başlıklı yazısı, Berlin'de ailesinin tutucu,
gerici değerlerine uymayıp başını açarak "Alman
gibiyaşayan" Hatun Sürücü'nün kardeşi tara-
fından öldürülmesi üzerine, Türk gençlerinin kü-
çümsenmeyecek bir bölümünün "Orospu, Al-
man gibiyaşıyordu " tepkisi üzerine Alman ve Av-
rupa kamuoyunun içine düştüğü dehşeti anla-
tıyordu. Yine aynı yazıda son zamanlarda, 6 Türk
kızının evlilik dışı ilişkiye girdiği için aynı akıbete
uğradıkları da belirtiliyordu.
Olay ne ilktir ne de son ve ne Berlin ne de Al-
manya ile sınırlıdır. Türkiye'nin değişmemekte
direnen yapısının Almanya'daki bir yansımasıdır
ve Türkiye'nin birçok bölgesinde aynı davranış,
aynı akıbetle sonuçlanacaktır.
Yani Türkiye değişmemekte direnmektedir.
Yasal değişikliklerle, göz boyamakla yetinen erk,
değişmemekte ısrarlı, hatta geriye doğru bir
değişimde öncü olduğuna göre, Avrupalı bizi is-
tese ne olur, istemese ne olur?
Gel deseler bile gidecek halimiz yok ki!..
Bütün bunlardan sonra, kadına bakışı bu olan
ve bu bakışı gittikçe daha da beterleşen bir ül-
kenin "8 Mart Kadınlar Günü"r\ü kutlamaya kalk-
mamamı anlayışla karşılayacağınızı tahmin ederim.
asirmenfacumhuriyet.com.tr
AKP MÎLLETVEKİLÎ KÖŞDERE
'Adalar kumar
turizmine açılsm'
TURHAN NARLER
ÇANAKKALE -
AKPÇanakkaleMillet-
vekili İbrahim Köşde-
re, Bozcada ile Gökçe-
ada'nın kumar turizmi-
ne açılmasını istedi.
Kendisinin kumar oy-
namadığını, ancak Tür-
kiye'nin tıırizm potansi-
yelinin giderek artmak-
ta olduğunu belirten
Köşdere, kumarı yasak-
lamanın çözüm olmadı-
ğını savunarak "Kumar
düşkünlerioynamakiçin
yabancı ülkeleregidiyor
ve harcamalannı orada
yapıyorlar. Bu nedenle
dövizlerimizdeyurtdışı-
na kaçıyor" dedi.
Daha önce de bu ko-
nuda bir girişim başlat-
tığını, ancak sonuç ala-
madığını söyleyen Köş-
dere, bu konuda Külrür
ve Turizm Bakanlığı' na
birrapor sunduğunu kay-
detti. Köşdere, iki ada-
nın kumarturizmine açıl-
ması halinde bölgenin
cazibe merkezi haline
gelecegini savundu.
Emek Platformu toplantısmdan çıkan karar: SEKA'ya müdahale hepimize müdahaledir
BubaharbaşkaolacakANKARA (Cumhuriyet Bürosu)-
Hmek Platformu SEKA gündemli
olarak olağanüstü toplanırken Emek
Platformu Dönem Sözcüsü Metin
Bakkalcı, sürekli eylem sinyali ver-
di. Bakkalcı, "Bubaharbaşka bahar
olacak" dedi. Platform, SEKA Iz-
mit Fabrikası'na müdahale edilme-
si durumunda tünı Emek Platfor-
mu'nun tepki göstermesi kararı al-
dı.
Emek Platformu Başkanlar Kuru-
lu, Türk TabiplerBirliği Genel Mer-
kezi'nde olağanüstü toplandı. Plat-
form Dönem Sözcüsü Türk Tabip-
ler Birliği'nın 2. Başkanı Metin Bak-
kalcı, burada yaptığı açıklamada,
• Emek Platformu'nun yaptığı olağanüstü toplantıda, SEKA Izmit Fabrikası'na müdahale
edilmesi durumunda tüm Emek Platformu'nun tepki göstermesi karan alındı. Dönem
Sözcüsü Metin Bakkalcı, yakın dönemde yapılması planlanan eylemlere dikkat çekerek
"Bu baharın, hayatı, Türkiye açısından daha da güzelleştireceğine inanıyoruz" dedi.
SEKA'nın, "sadece750kişininişme-
selesi" olmadığını belirtti. Türk-tş
üyeleriııin geçen hafta işyerlerini terk
etmeyerek "uyarı eylemi" gerçek-
leştirdiklerini dile getiren Bakkalcı,
"bu uyarının yeterince algılanama-
dığının görüldüğünü" söyledi. Baş-
bakan RecepTayyipErdoğan'ın SE-
KA'nın şov merkezi haline dönüştü-
ğüne ilişkin sözleriniyse son derece
talihsiz bulduklannı vurgulayan Bak-
kalcı şöyle devam etti:
"Sayuı Başbakan, 'SEKA siyasi
şova çevrilnıiştir. Işçiler politikleşti-
rilmektedir' benzeri cümleler ifade
ediyor. Bu, devlet adamı ciddiyetiyle
bağdaşmayan ifadeler olsa gerektir.
Ortadaki şov degil, hayatın içindeki
acıların, hayatın içindeki unıutların,
inançlann meselesidir. Bu şov değil-
dir. Orada gerçekinsaniaryaşıyor. O
gerçek insanlarla bu kaderi payla-
şan Türkiye'deki gerçek insanlar ça-
ba gösteriyorier. Hayatı şov diye ni-
telendirmenin doğru olmadığını ifa-
de etmek gerekiyor."
Sorunun tehditkâr bir üslupla kar-
şılanmaması gerektiğini söyleyen
Bakkalcı, "SEKA'ya bir müdahale
olursabu ülkenin vicdanı nıutlak an-
lamdaisyaneder" dedi. Yakın dönem-
de yapılacak eylemlere de dikkat çe-
ken Bakkalcı, "Bu bahar, bir süre-
dir söylüyorduk, bir başka baharola-,
cak. Türkiye tarihine <le böyle geçe-
cek. Istense de istenmesede böyleola-
cak. Bu baharın, hayatı,Türkiye açı-
sından daha da güzelleştireceğineina-
nıyoruz" diye konuştu.
Toplantı sonrası yapılan açıkla-
mada, SEKA Izmit Tesisleri'ne mü-
dahalenin tüm Emek Platformu1
na
karşı bir müdahale anlamına gelece-
ğine dikkat çekilerek "Böyle bir ola-
sılıkta Emek Platformu olarak ge-
rekli müdahale yapılacaktır" denil-
di. Açıklamada, sosyal güvenlik ve
özelleştirmelere dönük olarak Emek
Platformu'nun ortak bir çalışma baş-
latacağı da vurgulandı.
MÜDAHALE ETME TEHDlDİ
Hükümetten
operasyon
işareti
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - SEKA işçilerinin
Izmit fabrikasındaki direnışini görüşen Bakanlar
Kurulu'ndan, çahşanlann daha önce reddettiği
önerılerı içeren bir paketle "eylenıe müdahale etme"
tehdidi çıktı. Bakanlar Kurulu toplantısıyla ilgili
açıklama yapan Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek,
sorunu insani açıdan diyalog yoluyla çözmek için
azami iyi niyeti gösterdiklerini savundu. Fabrikanın
son zamanda bir siyaset alanı haline getirildiğini
söyleyen Çiçek, "Buradaki işçiler üzerinden bir kısım
nartilerimiz siyaset yapmakta, istisnıar yapmakta.
İkincisi nıarjinaL, ideolojik gruplar, yine oradaki
işçilerimiz üzerinden kendi emellerini gerçekleştirmeye
ve Türkiye'de huzursuzluk çıkarmaya gayret
etmişlerdir" diye konuştu. Bakan Cemil Çiçek,
fabrikanın kapatılması için 1998 yılında çıkanlan
Özelleştirme Yüksek Kurulu karannda dönemin
başbakanı Bülent Ecevit'in imzası bulunduğunu, buna
• rCanunsuzluğa
devletin uzun süre
müsaade
etmesinin
mümkün
olmadığını
söyleyen Bakan
Çiçek, "Azami
sabır da gösterdik.
Bu sabrın
smırımn
zorlandığı
dönemlcr oluyor"
dedi.
karşın Ecevit'in de lzmit'e
gidip "işçiler üzerinden
siyaset yapüğmı" söyledi. 100
işçinin emeklilik süresinin
geldiğini, 200'ünün Akdeniz
fabrikasına yerleştirilmek
istendiğini, bir grubun Izmit
Büyükşehir Belediyesi'nde
istihdam edilebileceğini
belirten Hükümet Sözcüsü
Cemil Çiçek, açıkta kalan
işçilerin de Devlet Memurlan
Yasası'nın daha önce
özelleştirme mağduru işçiler
için değiştirilen 4-c
maddesine göre kamuda
istihdam edilmek üzere
başvuruda bulunabileceğini
Haklar ve Özgürlükler Cephesi ile Ezüenlerin Sosyalist Platformu üyeleri gözaltdan protesto etti.
Işçilere destek içinfabrikada nöbet tutan 16 lüşi gözaltına alındı
SEKA destekçilerine müdahale
AHMET KURT
İZMİT- SEKA lzmıt lşletme-
si'nin kapatılmasına karşı fabri-
kaya kapanan işçilere destek ver-
mek amacıyla fabrika önünde
nöbet tutan Haklar ve Özgürlük-
ler Cephesi (HÖC) ve Ezilenle-
rin Sosyalist Platformu (ESP)
üyelerine müdahale eden polis 16
kişiyi gözaltına aldı.
20 Şubat Pazar gününden itiba-
ren fabrikanın önünde çadır kuran
HÖC ve ESP üyeleri 24 saat sü-
reyle işçilere yönelik herhangi bir
müdahaleye karşı nöbet tutuyor-
du. Dün sabah saatlerinde güven-
lik güçleri toplantı ve gösteri yü-
rüyüşlerini düzenleyen 2911 sayı-
lı kanuna muhalefet ettikleri ge-
rekçesiyle HÖC ve ESP üyeleri-
ne müdahale etti.
Standlannı dağıtan polis, Meriç
Solmaz,AhmetTelli, SerdarEryıl-
maz, Kurtuluş Sankaya, Berrin
Özer,Hasibe Çoban,SezaiDemir-
taş,ErenDoğru,CeyhunBoy,Cen-
giz Karakaş, Sait Ali Aslan, İlker
Şahin, Musa Yıldırun Demirci,
Emrah Çolak, Cenı Özcan ve so-
yadı belirlenemeyen Ulaş adında
bir kişiyi gözaltına aldı. ESP ve
HÖC üyeleri de dün belediye iş-
hanı önünde toplanarak arkadaş-
lannm gözaltına alınmasını pro-
testo ettiler.
DSP'DEN TEPKİ
'Çiçek
doğruları
söyletniyor'
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu)-DSP Genel
Merkezi, Hükümet Söz-
cüsü Cemil Çiçek'in
SEKA'nın kapatılması
kararında Bülent Ece-
vit'in de imzası olduğu
yönündeki beyanıyla
gerçekleri çarpıttığını
öne sürdü.
DSP Genel Merke-
zi'nden yapılan açıkla-
mada, Hükümet Sözcü-
sü Cemil Çiçek'in Bü-
lent Ecevit hakkındaki
sözlerine tepki gösteril-
di. SEKA'nın 55'inci
hükümet döneminde
Özelleştirme Yüksek
Kurulu kararıyla özel-
leştirme kapsamına
alındığı anımsatılarak
Ecevit'in 11 Ekim 1998
tarihinde konuyla ilgili
olarak yaptığı, "SEKA
işçilerinin işsiz kalması-
m önlemek için hiçbir
hak kaybına yol açmak-
sızın fabrikalaruu elden
çıkarmama karan al-
dık" sözlerine yer veril-
di.
CHP'li Amber, hükümetin SEKA'yı karalama eğilimine girdiğini söyledi
'Erdoğan gerçekleri çarpıtıyor'
kaydetti. 4-c maddesinden yararlanmak için başvuru
süresinin 17 Mart'ta sona ereceğine dikkat çeken
Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek, sözlerini şöyle
sürdürdü: "Bütün bu tekliflere ragmen bu direniş
devam ederse korkarun ki bugün kendilerini
desteklemeye gelenler kenara çekilir, oradaki işçilerimiz
yasalarla, yargıyla, devletin güvenlik güçleriyle karşı
karşıya kalabilirler. tşsizliğin had safaya vardığı bir
dönemde bol keseden yatınnı yapma imkânı yoktur.
Biı takıın illegal örgütlerin veyafirsatçısiyasetçilerin
istisnıanııa ınaruz kalmamalan için her türlü gayreti
gösteriyoruz. Şu anki durum fiili bir durumdur. Uzun
süre kanunsuzluğa devletin müsaade etmesi de
mümkün degil. Vatandaşın kesesinden kimscye aruk
ağalık yapacak halimiz yok. 440 trilyon lira gibi önemli
bir kaynak 1998'den beri buraya aklanlıyor. Umanz
sorunun barışçıl yoldan çözümüne katkı sağlarlar,
değilse kanuıüar yüriuiUkte. Uzun süre şu işi götürmek
niyetinde değiliz. Azami sabır da gösterdik. Bu sabnn
sınırının zorlandığı dönemler oluyor."
ANKARA (CumhuriyetBüro-
su) - CHP Hatay Milletvekili
Züheyir Amber, Başbakan
Recep Tayyip Erdoğan'ın SE-
KA ile ilgili gerçekleri çarpıttı-
ğını söyledi. SEKA fabrikası-
nın 5.8 milyon dolarlık yatırım-
la alanında rekabet edebilir bir
yapıya kavuşacağını belirten
Amber, bu rakamın, Başbakan-
lık eski ve yeni binası ile yazın
Erdoğan'ın Istanbul'da çalışa-
cağı makam odası için yapılan
harcamaların altında olduğuna
dikkat çekti.
Züheyir Amber dün; Mersin
Milletvekili Hüseyin Özcan ve
Diyarbakır Milletvekili Muh-
sin Koçyiğit'le birlikte SEKA
Izmit fesisleri'nde yaptığı in-
• SEKA'ya yapılacak yatınmın, Başbakanhk makam odası
harcamasından daha az olduğunu savunan Amber, "SEKA
namusumuzdur" diyenleri sözlerini tutmaya çağırdı.
celeme sonuçlarına ilişkin bir
basın toplantısı düzenledi.
SEKA olayıyla özelleştirme
adı altında yaşanan sanayisiz-
leştirme politikasının bir kez da-
ha gündeme geldiğini belirten
Zübeyir Amber, "En başta hü-
kümet yetkilileri olmak üzere
tüm sosyal devlet karşıtlan SE-
KA'yı karalama, rakamlan,ve-
riieri çarpıtarakkamuoyunuya-
nıltma ve SEKA işçisinegösteri-
len desteği kırma eğüimine gir-
miştir" dedi.
Başbakan Erdoğan'ın, "SE-
KA'mn devlete maliyeti 30 mil-
yar lira, şu anda aylık 2 milyara
yakın elimizcpara geçiyor" yö-
nündeki açıklamalanna dikkat
çeken Amber, oysa çahşanların
gerçek maaşlarımn 617 milyon
lira olduğunun anlaşıldığını, bu
açıklamaların "yargıyıetkileme
amacı" taşıdığını ifade etti.
•çözüm önerlyoruz'
SHP Genel Başkanı Murat
Karayalçın da Erdoğan'ın "SE-
KA'yagidenlerşovyapıyor'' söz-
lerini eleştirdi. 4 Mart Cuma gü-
nü SEKA işçilerini ziyaret etti-
ğini belirten Karayalçın, SE-
KA'ya 1994 yılında KARDE-
MlR'de uygulanan modelin uy-
gulanmasını önerdi. SHP lideri
Karayalçın, şöyle konuştu: "Ön-
celikle SEKA'da yıllardır ihmal
edilen modernizasyonyatuımla-
n yapılarak piyasa şartlannda
üretime geçmesi sağlanmalıdır.
Gerekliyaünmlaryapılmca SE-
KA'yı ister kamu işletnıesi ola-
rak çahştınn, isterseniz işçilerle
sendikanın oluşturacağı bir ya-
pıya devredin. Hükümetyaürıın
için para bulamam diyorsa ona
da çözüm gösteriyoruz. Avrupa
Yatmm Bankası 2005-2007 dö-
neminde Türkiye'ye proje kre-
disi olarak2.5 milyar Euro ayır-
dığmıaçıkladLİştekaynakproje."
St^IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@cumhuriyet.com.tr
Katıldığım bir toplantıda, "8 Mart
Dünya Kadınlar Günü eğer kadın
sorununu birgüne hapsetmek an-
lamına geliyorsa, bunu doğru gör-
müyorum" diyordu bir kadın ko-
nuşmacı. Haklıydı, Türkiye'de ka-
dın günü, diğer anma günleri gibi
seremonilerle dar bir alana hap-
sedilebilir. Bu uyarıyı dikkate almak
gerekiyor.
Kadınlar günü nedeniyle erkek-
lerin egemen olduğu resmi ve gay-
ri resmi örgütler, kadınların ne ka-
dar önemli olduğuna ilişkin kutla-
ma mesajları yayımlıyor, tıpkı öğ-
retmenler Günü'nde olduğu gibi.
Bu bir anlamda kadın sorununun
içinin boşaltılması olarak da kabul
edilebilir.
Yazımın başlığında da belirtti-
ğim gibi kadın sorununun aslında
bir erkek sorunu olduğunu düşü-
nüyorum. Çünkü, kadın konusun-
da duyarlı davranmamızın asıl ne-
deni dünyadaki erkek egemen dü-
zen. Dünyanın yarısı kadın, yarısı
Kadm Sorunu Erkek Sorunudur
da erkek. Eğer bir yarısı diğer ya-
rısı üzerinde egemenlik kuruyor-
sa, öyle bir dünyada zaten baştan
adalet ve eşitlik olanağının önü
kesiliyor demek.
• ••
Biz erkekler, erkek egemenliğin-
de kurulan bu düzenden mutlu
muyuz? Bir yönüyle bakıldığında
evet. Türkiye'de yapılan araştır-
malara göre taşınmaz malların yüz-
de 93'ü erkeklere ait. Bu erkekle-
ri mutlu ediyor olabilir. Mülkiyete
egemen olmak iktidara da, gün-
delik yaşama da egemen olmak
anlamına geliyor. Bu sayede erkek-
ler, cinsellik dahil birçok alanda
düzeni kendi isteklerine göre kur-
ma olanağını elde ediyorlar.
Ancak bu kadar haksız, adalet-
siz ve eşitsiz ilişki, insan ilişkileri-
nin de sağlıksız olduğu anlamına
gelmez mi? Yaşamı paylaştığımız
kadınları, elimizdeki ekonomik,
toplumsal ve siyasi güçlerle bağım-
lı hale getirdiğimizde, bu ilişkinin
sevgiye, aşka ve de güvene da-
yalı olması mümkün mü?
• ••
Savaşlar dünyasında yaşıyoruz.
Irak, ABD işgali altında. Bu işga-
lin acısını Irak halkı çektiği gibi bü-
tün dünya da bu acıdan nasibini
alıyor. Bu işgalin en çok acısını
çekenlerse kadınlar ve çocuklar.
Işgalci askerler, Irak halkına acı
çektirirken kadınlar bu acıya ek
olarak tecavüze uğruyor, cinsel
saldırılann hedefi haline geliyor.
Savaş ve silahlanmanın bedelini en
çok onlar ödüyorlar.
Dünyadaki erkek egemen dü-
zene karşı eşitlik, adalet için kar-
şı çıkan feministlere erkek dün-
yası iyi gözle bakmıyor. Bazen kü-
çümseyerek, bazen öfkeyle dile
getiriyorlartepkilerini. Bu tepkile-
ri, kırsal kesimde töre cinayetini
sürdüren, evde karısını döven ka-
sabalı erkeklerden çok kentli, oku-
muş erkeklerin gösterdiğinin tanı-
ğıyım. Aydın diye bilinen birçok
okumuş erkeğin, sorun kadın ko-
nusu olunca nasıl ilkel tepkiler
gösterdiğini biliyorum.
Ben bu konunun önce okumuş
erkeklerin değişmesinden geçtiği-
ne inanıyorum. Bu kolay mı? Ta-
bii ki kolay değil. Çünkü, mülkiyet,
cinsel sömürü gibi temel üstünlü-
ğün de ötesinde gündelik yaşamın
küçük imkânlarını bile kendi leh-
lerine kullanmaktan erkeklerin vaz-
geçmesi, kendi kendine olamaz.
Mutlaka bu durumun değişmesi
için bir müdahale gerekiyor.
İşte bu müdahaleyi ilk önce fe-
ministler yapıyorlar. Onlar yaptık-
ları için de kadınlar arasındaki en
tehlikeli günah keçileri olarak on-
lar görülüyorlar. Kadın dünyası
geçmişe göre çok mesafe aldı.
Artık haklarını savunmak konu-
sunda belli birtavıralabiliyorlar, bu
tavır her alanda gelişiyor.
Kadınları ezmek ve sömürmek
yerine onlarla, dünyayı paylaş-
mak, yer küreyi daha yaşanılabi-
lir bir yer haline getirecek. Kadın-
larla paylaşılan dünyada, ezilen-
lerle de paylaşılacak şeyler oldu-
ğu görülecek.
• • *
Sevgi ve gerçek aşk, eşitlik te-
melinde kurulabilir. Bir cinsin di-
ğer cins üzerinde egemenliğinden
aşk da, sevgi de çıkmaz.
Erkekler, eşitlik dünyasına her
adım attıklarında, aslında daha
gerçek bir sevgiye de adım ata-
caklar. Bunu bir erkek sorunu ola-
rak görsek dünya daha güzel ola-
cak.
8 Mart, daha güzel bir dünyay-
la gerçek anlamına kavuşacak.