Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
8 MART 2005 SALI
t
CUMHURİYET SAYFA
17
Sahle Alalürkçüler
^ leşhir edilereknüş.
3 t-ı>rrp]sleri ayırsınlar,
dalıa kolay!
Elektronik posta: denizsom@cumhuriyet.com.tr www.denlzsom.com Tel: 0.212.512 09 05 Faks: 0.212.512 44 97
- Başbakanın gündeminde
erken seçim yokmuş...
"Desenize secime aidh/oruz!"
UyumProf. Dr. Aydın
Aybay: "Orman Ba-
kanı üniter yapıyı koru-
mak için tilki türü 'Vul-
pes Vulpes Kurdistani-
ca'nın adını değiştirdi-
ğine göre Kültür Bakanı
da müzikteki 'Kürdili
Hicazkâr' ve 'Acem
Kürdi' makamlarının
adını değiştirmelidir."
Kocaeli
Mustafa Çınar:
"Kocaeli'nin Kullar Bele-
diyesi'ne ait belediye
otobüsünde ön koltuk-
lar bayanlara ayrıldı. Er-
kek yolcuların eşleri ve
kızlarıyla bile yan yana
oturmaları yasak. Koca-
eli'ndeki şeriat uygu-
lamasını valiliğe bildir-
dim; yanıt bekliyorum."
Havale
Ayşe Meral:
"Başbakan, Etiyop-
ya'nın kalkınmasına kat-
kıda bulunacakmış.
Türkiye gibi, IMF'ye ha-
vale ederek mi!"
S
on birkaç yıldır Amerika'da Amerikalı uz-
manlar tarafından itina ile tedavi edilen
emekli vaiz Fethullah Gülen hakkında, Hik-
met Çetinkaya'nın hazırladığı yazı dizisi Üs-
küdar 5. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin kararı ile dur-
durulunca yazı işlerindeki arkadaşlar "övmek ser-
best, eleştirmek yasak" başlığını atmıştı. Aynı gün
Hikmet Çetinkaya'nın yazısının başlığı da aynı görü-
şü yansıtıyordu:
Fethullah Gülen'i eleştirmek yasak.
Fethullah Gülen kim? Istanbul ili Üsküdar ilçesi
Emniyet mahallesinde ikamet eden ve Amerika'da
Amerikalılar tarafından tedavi edilen Türkiye Cumhu-
riyeti Diyanet Işleri Başkanlığı'ndan emekli sıradan bir
vaiz mi? Yoksa, Türkiye'de laik devlet yapısını değiş-
tirerek yerine dini kurallara dayalı bir devlet kurmak
amacıyla yasadışı örgüt kurup bu amaç doğrultu-
sunda faaliyette bulunduğu iddiasıyla hakkında da-
va açılacağını sezip kapağı Amerika'ya atmış; dava-
Övmece
sı ise yasal düzenlemeler sayesinde ertelenmiş bir ta-
rikat şeyhi mi?
Bunun kararını tarih verecek...
Laik düzeni değiştirmeyi amaçladığı iddiasıyla hak-
kında dava açılmış Fethullah Gülen'i öven, yere gö-
ğe sığdıramayan yazı dizileri daha dün Sabah, Milli-
yet ve Zaman gazetelerinde yayımlanırken cumhuri-
yetin savcılarının kılının kıpırdamadığını biliyoruz.
Çetinkaya'nın dizi yazısı durdurulunca Cumhuri-
yet'in attığı "övmek serbest, eleştirmek yasak" baş-
lığı işte bu durumu saptaması açısından tarihi bir
önem taşıyor.
Çumhuriyet'in yayınının durdumlması üzerine med-
yanın sergilediği tavır ise Türkiye'nin içine düştüğü
durumunu gözlerönüne seriyor. Birkaç demokrat kö-
şe yazarı dışında, Fethullah Gülen'i eleştirmeye ge-
tırilen yasak medyada yankı bulmuyor. Medya, ses-
siz kalarak eleştiri yasağını onaylıyor. Basın Konseyi
adındaki "hükmi kişiliksiz" kuruluşun başında bulu-
nan Oktay Ekşi, "Mahkemeye intikal etmiş bir ko-
nudur" diyerek görüş bildirmekten imtina ediyor.
Türkiye'de Islamcı bir iktidar döneminde eleştiriye
getirilen yasak, medyanın genelinde onay buluyorsa
durup düşünmek gerekiyor.
Çünkü tarih, çarpıcı örnekleriyle bize bakıyor...
Bugün övmek serbest, eleştirmek yasaksa bu gi-
dişin sonunda yarın, övmek zorunlu olacak demek-
tir. Günümüz medyasındaki övgüler, şimdilikticari çı-
kar ilişkileriyle düzülüyor. Ama yarın, yeni devlet dü-
zeninin gereği ve siyasi otoritenin buyruğu olacak.
Çumhuriyet'in yayın durdurma kararına karşı yap-
tığı itiraz 15 Mart'ta görüşülecek. Mahkeme, Cum-
huhyet'i haklı bulsa bile 1 Nisan'da yeni ceza yasası
yürürlüğe giriyor; artık geçmiş olsun!
KısacaAkif Kökçe: "1 Ni-
san'dan itibaren hırsıza
hırsız, katile katil demek
suç olacakmış. Kısaca,
Bush desek olur mu?"
SESSÎZ SEDASIZ (!) Masadaki parmak izi ve polis parmağı
Kültür ve Sanat Emekçileri Sendikası
Genel Başkanı Bilal Şimşir, Ankara'da
SEKA'nın kapatılmasını protesto ıçin dü-
zenlenecek basın açıklaması toplantısına
katılmadan bir saat önce pasaport baş-
vurusu yapmak üzere Ankara Emniyet
Müdürlüğü'ne gidiyor ve gözaltına alı-
nıp götürüldüğü Çankaya Emniyet
Amirliği'nde dört saat tutuluyor. Suçu
hırsızlık!
Peki hırsızlık suçlaması neyin nesi olu-
yor?
40 yıl düşünseniz aklınıza gelmez!
Geçen yıl Mayıs ayında Bilal Şimşir Is-
tanbul'da bir toplantıdayken sendika ge-
nel merkezine hırsız giriyor. Hırsız, belli ki
siyasi amaçla sendıkanın arşivinı çalıyor.
Polis sendıkada inceleme yapıyor; kapı-
da ve genel başkanın çalışma masasın-
da Bilal Şimşir'in parmak izlerini buluyor!
Soyulan evde ev sahibinin parmak ız-
lerinin bulunması gibi bir "kanıf'la Bilal
Şimşir polis tarafından savcılığa "hırsız"
olarak bildiriliyor ve savcılık Ankara 20.
Asliye Ceza Mahkemesi'nde dava açı-
yor.
Ne var ki Aralık ayındaki ilk duruşma-
da yargıç, polisin ve dolayısıyla savcılı-
ğın yaptığı hatayı saptayarak Şimşir'in
beraatına karar veriyor.
Ama üç ay sonra Ankara polisi, yar-
gı kararıyla saptanmış hatasına daya-
narak Bilal Şimşir'i yolu Emniyet'e düş-
müşken yakalayıp gözaltına alma başa-
rısını gösteriyor! Aynı başarıyı, Şimşir'in
açacağı tazmınat davasındaki savunma-
larında da gösterirler inşallah...
Yüksek Yerilim Hattı
Ülkeyi bit pazarıııa çevirdiler:
Basın özgürlüğüne nur yağıyor!
erdincutku a yahoo.com
1935'ten Sonra Türk
Kadınının Siyasete Katıhmı
AYŞE GÜROCAK*
Küçük birkasabadayörenin her
kadını gibi evinin yakacağını sırtın-
da taşıyan, ve bir gün sancısı tu-
tarak beni dünyaya getiren, uzun
süre tekelde tütün işçiliği yapmış
biremekçi annenin kızı, üç kızço-
cuğunu büyütüpyükseköğrenim-
lerini tamamlatan bir anne, mes-
leğe öğretmenlikle başlayıp en
son Tunceli ll Milli Eğitim Müdür-
lüğü görevinden DSP Ankara 2.
Bölge Milletvekilliği'ne seçilen bir
kadın olarak sızleri sımsıcak duy-
gularla selamlıyorum.
Yıl 1923 - 'Bizim sosyal toplu-
mumuzun başarısızlığının sebebi,
kadınlarımıza karşı gösterdiğimiz
ihmallerden doğmaktadır' dıyen
Mustafa Kemal Atatürk, Os-
manlı dönemindeki kadınsız top-
lumyapısından, kadınlann hayatın
heralanındayeralacakları modern
topluma geçişi Türk devrimleriyle
sağlamıştır.
Kadınlanmız, Avrupa ülkelerinin
çoğunda mücadele sonucu kaza-
nılmış haklarına karşın 4 Ekim
1926'da Atatürk gibi dehanın ve
onu destekleyen aydınların saye-
sinde Türk Medeni Kanunu ile va-
tandaş olma hakkını elde etmişler-
dir. Gazi Mustafa Kemal Paşa, Is-
tiklal Savaşı'nı yönetirken güç al-
dığı, yaslandığı Türk kadınını Türk
anasını hiç unutmamış, vefa duy-
gusunu daima belirtmiştir. Belki de
devrimler arasında kadın hakları-
na öncülük tanıması ve çok önem
vermesinde bu duygunun etkisi
vardır.
Sakarya Savaşı'nın ölüm kalım
günlerindeyiz. Ankara Öğretmen-
ler Kongresi toplanıyor. Atatürk,
cehaletle mücadele düşmanla
mücadeleden daha önemlidır di-
yerek toplantıya katılacağını belir-
tiyor... Toplantı sonrası Atatürk
Mazhar Müflt Bey'in telaşına gü-
len erkek milletvekillerine "Kong-
reye hanım öğretmenleri çağırdı-
ğınız için teşekkür ederim. Ama
onlan neden ayrı sıralara oturttu-
nuz? Sizin kendinize migüveniniz
yok, yoksa Türk kadınının iffetine
mi?" diyerek ayrımcılığaduyduğu
tepkiyi belirtmiştir.
1934 yılında çıkan Teşkilat-ı
Esasiye Kanunu'nun 10 ve 11.
maddelerinde değişiklikle 1935'te
yapılan ilk genel seçimlerde;
18 Kadın Milletvekili ile Mec-
lis'te temsil edilmiştir. Yaş ortala-
malan 32-50 yaş arası olan ilk ka-
dın milletvekillerinin 15'i yükseko-
kul mezunu, öğretmen ve yöneti-
cidir. 1 'i lise, ikisi çifçidir. Bu çifçi-
lerden birisi Kazan Köyü muhtarı
Satı Kadındır.
Satı Kadın; gençliğinde köyün
mütegallibiyesi ile mücadele edip
üstün gelen, Istiklal Savaşı'nda
milli kuvvetlere erzak temini için
canla başla çalışan, nihayet Kazan
Köyü'ne muhtar, daha sonra da
Ankara Mebusu seçilmiş, üzerine
düşen görevı huzur içinde yerine
getirmiştir.
Diğer Avrupa ülkelerinin duru-
muna bakıldığında;
Fransa'da kadınlann 1944'te,
Yunanistan'da kadınlann 1952, Is-
viçre'de ise 1974'te seçme ve se-
çilme hakkını uzun mücadeleler
sonucunda elde ettiğıni düşünür-
sek TBMM kadın sayısının 1935'te
ilk seçimde o günkü taassuba rağ-
men 18 kadın Mv. Meclis'te yer al-
mışken;
1939'da 15, 1943'te 16,
1946'da 16,1950'de 3,1954'te 4,
1957'de 8,1965'te 8,1969'da 5,
1973'te 6, sonraki seçimlerde sı-
rasıyla 5, 3, 4 milletvekili sayısına
gerilemişolmasıaffedilmezbirdu-
rumdur.
Dünya ülkeleri sıralamasında
Türkkadınlannın parlamentoyagi-
rebilme oranının yüzde4.4 ile Ken-
ya, Romanya, Cezayir, Sri Lanka,
Ruanda gibi ülkelerin çok gerisin-
de kalmıştır.
1950'den sonra Türkiye'de Ata-
türk'ün bütünsel kalkınma mode-
linden bir ölçüde uzaklaşılmış,
maddi kalkınma modeline doğru
bir kayma olmuştur.
8 Ağustos 1951'de TBMM'de
Halkevlerı ve Halkodalannı devlet-
leştiren biryasa kabul edilmiş, bü-
tün o kültür yuvaları (478 Halkevi,
4322 Halkodası) taşınır ve taşın-
maz malvarlığı ile Hazine'ye dev-
redilmiştir.
Türkiye'nin ilk kadın belediye
başkanı Müfide llhan birCumhu-
riyet kadınıdır... Okuyup muallim
olmuş, bu doğrultuda öğrenciler
yetıştirmiştir.7çocukANNESlDlR.
Belediye başkanı olduğu zaman
40 yaşındadır.
Aydınlanma sürecinde önemli
olan bu kurumlara indirilen darbe,
kadınlann Meclis'etaşınmasında-
ki sayılarda da kendini göstermiş-
tir. CHP iktidarının son dönemle-
rinde Köy Enstitüleri'ne desteği
azalmış;
1954 DP iktidarında Köy Ensti-
tüleri fesh edilmiş, öğretmen okul-
larıyla birleştirilmiştir.
2 Mayıs 1954 seçimlerinden
sonra yatırımlar rasgele yapılmış,
ABD'den 300 bin dolarkredi isten-
miş, ama alınamamıştır.
1954'te Kıbrıs sorunu Türki-
ye'nin gündemine girmiştir ve bu
yıllarda kadın milletvekilleri sayı-
sında ciddi bir azalma görülmüş-
tür. 1950'de 3 kadın milletvekili
sayısına sahıp ıken 1954 seçimle-
rinde bir kişi eklenerek 4 olmuştur.
1961 Anayasası ile başlayan
dönemlerde, Cumhuriyet Senato-
su'nda 6 üye ve Cumhurbaşkanı-
na, seçilen 4 kadın üye görev yap-
mıştır.
Bunlardan Bahriye Üçok, Ner-
min Abadan Unat, Nimet Zerrin
Tüzün, Adile Ayda 1980-1999
arası 5 ile 12 kadın milletvekili ara-
sında değişen sayılarda görev
yapmıştır..
1999'da ilk kez 1939'daki 18
kadın milletvekili sayısı aşılarak22
kadın milletvekili Meclis'te temsil
edilmiştir.
Bizden sonra kadın haklarına
ulaşan ve AB üyesi ülkelerin kadın
milletvekili oranı ve sayıları bunun
çok üstündedir.
67 yıllık bıze sunulan seçme ve
seçilme hakkımız karşılığında 202
kadın milletvekili görev yapmıştır.
Şu anda Meclis'te sadece yüzde
4.4 oranında kadın parlamenter
bulunmaktadır. Yerel yönetimler-
de ise durum daha da vahimdir.
Türkiye'de 3000'den fazla beledi-
ye içinde sadece 18 tane kadın
belediye başkanı vardır. Bunların
bir tanesi il belediye başkanıdır.
Yerel siyasete kadınlann katıhmı
yüzde 1 'e bile ulaşamamaktadır.
Yasama görevinde kadın tem-
silcilerinin önemi kadının güven-
cesidir. kadını hak ettiği yere taşı-
mak hepimizin görevi ve sorumlu-
luğudur.
*DS1'21 Dönem Ankara Mv
ÇtZGİLİK KÂMtL MASARACA kamilmasaracka mynet.com
H A R B t SEMİII POROY semihporoyCcpyahoo.com
BULUT BEBEK MIRAYÇÎFTÇİ
} • -
<>ü\e.n
bulutbebek(ahotmail.com
HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA Riu;i hayatepikuı mynet.com
SAHTE RAKI
ÎÇTÎM!..
SEN?..
/
DEDÎM!
.1 "S
TARİHTE BUGİj^ MÜMTAZAMKAN HMnrt tvtuu).munıtaz-firiktm .com
TOROSLAfM OUŞEN YOLCU UCAGIL
136Z'DE 8UGÜM, TÛSK H4W yOLLARt'NfAJ F-Z~? Tlfi
St/Ç yOLCU UÇAĞ1, APAMA IL
DUŞMUŞTÜ / KAPTAM PlLOT MEJAT
İK.INCI PlLOT ZULFIKA/S &4yA YOU£r/MI/<J£>£K/
SBKİZ YCILCu /
B/Ç/MCE e/rM'çr/. OKAPAM DA, HIÇ
At/ALAMAieAK ^£>AAJA 'yA YÖ-
sü/ee Ğ
PA PÜÇTIJSÜ
yAYLA£w/i DufTzıĞu
. roeo£ot#w s/e
, st-
GÖRÜŞ
BEDRİ BAYKAM
Kuzu Demokratların
Ürkek Sessizliği...
Fethullah Gülen'i çağımızın halifesi ilan eden,
gerçekleri saptırıcı tek yönlü "reklam" dizilerinin
aynı anda medyamızda peydahlanması hakkın-
daki tepkilerimi okumuştunuz. Hikmet Çetinka-
ya'nın madalyonun öbüryüzünü ifade eden dizi-
sinin mahkeme kararıyla durdurulması, "demok-
rasi" kelimesinin ülkemizde artık nasıl birbinbirsu-
rat bukalemuna döndüğünün açık bir göstergesi.
Amigoluk sınırlarını zorlayan gülünç, tekdüze
Fethullah röportajlarının bu tarikat liderinin Cum-
huriyet'e yönelik komplolarını, gerçekleri unuttu-
rup aklamayı hedefleyen yayınlarının ardından
"Gülen'in 40 Yıllık Arkadaşı Nurettin Veren Anla-
tıyor" başlıklı dizi, bir nebze olsun oluşturulan bu
sahte halifelik havasının içyüzünü topluma açıkla-
maya başlamıştı. Alınan karar, Çumhuriyet'in avu-
katlarının deyişiyle Gülen'e resmen bir çeşit doku-
nulmazlık getiriyor.
Bu sütunlarda irdelediğimiz AKP'nin sahte de-
mokratlığının ötesinde, medyamızın "bukalemun
demokrasisi" diye adlandıracağımız virüsten na-
sıl bir felç geçirdiğini böyle tekrar görmüş oluyo-
ruz. Toplumun gözü önünde yaşanan bu demok-
rasi katliamına sözde liberal ve özgürlükçü, özde
2. Cumhuriyetçi, sansürcü (ve kimi zaman ılımlı Is-
lamcı!) parlak medyamız, tepki vermemeyi seçti.
Ne Sabah, ne Vatan, ne Radikal'in haberi olmuş(!)
bu büyükoperasyondan...
Bir milyon Ermeni ve otuz bin Kürt kestiğimizi
buyurarak, "Bari bunları söyleyen yiğit ben ola-
yım" diyerek bu acı olaylarında tek yanlı demok-
ratik kredisini(!) toplamaya soyunan liberal ente-
lektüel demokrasi kahramanı Orhan Pamukdos-
tumuzdan ses çıkmadı. Daha önce Cumhuriyet'e,
Atatürk'e, laikliğe karşı yapılan hiçbir saldırıda da
pektepkisine ulaşamamıştık. Demek ki Orhan kar-
deşimizin demokrasisi de kendi çapında, ancak
kendi seçtiği kızılötesi belgesiz iddia dalgalarını al-
gılayabilen yanardöner bir çanak antene sahip.
AKP'yi ve RTE'yi demokrasinin cesur önderle-
ri olarak görme körlüğünün içine düşenlere bu
ikazları yapmak, bir işe yaramıyor. Onlar bozuk
düzenden nasiplerini almayı sürdürdükleri sürece,
böyle bir dertleri olmaz. Ne SEKA işçilerınin dire-
nişi, ne Erdoğan'ın şimdiden kendisine başkanlık
sıfatını yakıştırmış olmasından kaynaklanan ger-
ginlikler, onları ilgilendiriyor.
Üzerimize ağır ağır bir demir perde indiriliyor.
Yıllardır bu senaryoyu, şeriatçılığın vidalarının çe-
şitli uyuşturucu iğneler eşliğinde hissettirilmeden
sıkılacağını anlatıyoruz. Ama ne kadar acıdır ki, bu
gerçekleri görmek istemeyen de bir türlü görmü-
yor. Hangisini hatırlatalım? Yine nisanda devreye
girecek olan, kabul edilemez basın sansür yasa-
larını mı? TRT'nin adım adım hükümetin ideoloji-
sinin merkezine dönüştürüldüğünü mü? Yine ni-
sandan itibaren kendi rızasıyla birbiriyle sevişecek
18 yaş altı gençlerin hapse girecek olmasının or-
taçağ yobazlığını mı? Zeki Triko'nun zorla afişler-
den indirilen havalimanı mayo reklamlarını mı? Ür-
kütücü kadrolaşma faaliyetlerini mi?
"AB standartları" adı altında, göz boyamak için
çıkarılan malum yasaların ötesinde, sessiz ve de-
rinden, tüm yaşam tarzımız ve özgürlüklerimizi
tehdit eden yasa ve uygulamalar devreye sokulu-
yor. Musa Kart'ın "Kedi" karikatürü ve Fethullah
dizisinin akıbeti, bu bağlamda AKP'nin maskesi-
ni indirişinin ağır çekim karelerinden hatırlanacak
birkaç tanesi...
e-mail: bedbay(« tnn.net - Faks: 0212 227 34 65
B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN
SOLDANSAĞA:
1/ Güzel ve
etkili konuş-
ma sanatı. 2/
Yumurtalık...
Hindulann
kutsal kitabı.
3/ Elisıkı,
cimri... Sat-
rançta özel
birhareket. 4/
Fazla bön,
avanak. 5/ Sı-
nırboyu...Bir
yerde oturma. 6/Ta-
nelerin içini kurum
karası bir tozla dol-
duran ekin hastalı-
ğı... Lantan elemen-
tinin simgesi. II
Çemberin çevresi-
nin çapırıa oranını
gösteren sayı... Çin, 8
Vietnam, Malez- 9 |
ya'da yetişen ve lifleri dokumacılıkta kullanılan
değerli bir bitki. 8/ Amerika'da yaşayan ve yav-
rularını sırtında taşıyankeseli sıçan... Üye. 9/K.a-
le hendeği... Tahta oymacısı.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Uzun siyah ceketle, çizgili pantolondan oluşan
erkek giysisi... "Ruhi —": Saz ve türkü ustası. 2/
Havva'nın Batı dillerindeki adı... Takadan büyük
bir çeşit Karadeniz teknesi. 3/Kirliliği gösteren iz...
"Sac sınnu" da denilen, Tunceli yöresine özgü ha-
mur yemeği. 4/ Kum büyüklüğünde taneciklerden
oluşan tortul kayaçlann ortak adı... Köpek. 5/Ke-
ne. 6/ "Şili'de —": Orhan Asena'nın oyunu... Kı-
yı, kenar. II Bir bilim ya da sanat dalında kullanı-
lan özel anlamlı sözcük... Bir çeşit börülce. 8/Bir
nota... Vücuttaki AIDS virüsünü saptamakta kul-
lanılan test. 9/Bir tür ince meşin... Tarla sının.
ÜMRANtYE 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
2004/96 hsas
Davacı ÖZ BİI. İNŞ. TURİZM SAN. ve TİC. I.TD vckılı
taral'ından davalılar Fevzı Ismaıl Ö/.kan, Fahrettin I uncay
Özkan, Fatma Çetinkaya, Giılnaz Kılıç, Sevım Özkan, Metin
Üzkan, Mehmet Özkan, Hülya Uzun, Ismaıl Vurgem, Naşıdc
Vurgem alcyhine mahkenıennizde açılan tescıl davasında vc-
nlcn ara kararı uyarınca; Davalılar HÜLYA UZUN, İSMAİI.
VURGEN, NAŞİDF VURGEN tüm aramalara ragmen bıılıı-
namadığından dava dılekçesinin gazele yolu ile tebliğ edil-
mesıne karar verıldiğinden; Bu davanın duruşnıasının
26 04 2005 günü saat II 10'da olup davalılar HÜI.YA
UZUN, İSMAİL VURGEN, NAŞİDE VURGF.N'ın dııruş-
maya bızzat gelmelerı veya gelmedıklerı, gclıp de kendılenni
bu vekıl ile temsil ettirmedıklerı takdırde yargılamanın yok-
luklarında bıtırıleceğı ılanen teblıfi olunur
Basın: 9480