28 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8 MART 2005 SALI t CUMHURİYET SAYFA 17 Sahle Alalürkçüler ^ leşhir edilereknüş. 3 t-ı>rrp]sleri ayırsınlar, dalıa kolay! Elektronik posta: denizsom@cumhuriyet.com.tr www.denlzsom.com Tel: 0.212.512 09 05 Faks: 0.212.512 44 97 - Başbakanın gündeminde erken seçim yokmuş... "Desenize secime aidh/oruz!" UyumProf. Dr. Aydın Aybay: "Orman Ba- kanı üniter yapıyı koru- mak için tilki türü 'Vul- pes Vulpes Kurdistani- ca'nın adını değiştirdi- ğine göre Kültür Bakanı da müzikteki 'Kürdili Hicazkâr' ve 'Acem Kürdi' makamlarının adını değiştirmelidir." Kocaeli Mustafa Çınar: "Kocaeli'nin Kullar Bele- diyesi'ne ait belediye otobüsünde ön koltuk- lar bayanlara ayrıldı. Er- kek yolcuların eşleri ve kızlarıyla bile yan yana oturmaları yasak. Koca- eli'ndeki şeriat uygu- lamasını valiliğe bildir- dim; yanıt bekliyorum." Havale Ayşe Meral: "Başbakan, Etiyop- ya'nın kalkınmasına kat- kıda bulunacakmış. Türkiye gibi, IMF'ye ha- vale ederek mi!" S on birkaç yıldır Amerika'da Amerikalı uz- manlar tarafından itina ile tedavi edilen emekli vaiz Fethullah Gülen hakkında, Hik- met Çetinkaya'nın hazırladığı yazı dizisi Üs- küdar 5. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin kararı ile dur- durulunca yazı işlerindeki arkadaşlar "övmek ser- best, eleştirmek yasak" başlığını atmıştı. Aynı gün Hikmet Çetinkaya'nın yazısının başlığı da aynı görü- şü yansıtıyordu: Fethullah Gülen'i eleştirmek yasak. Fethullah Gülen kim? Istanbul ili Üsküdar ilçesi Emniyet mahallesinde ikamet eden ve Amerika'da Amerikalılar tarafından tedavi edilen Türkiye Cumhu- riyeti Diyanet Işleri Başkanlığı'ndan emekli sıradan bir vaiz mi? Yoksa, Türkiye'de laik devlet yapısını değiş- tirerek yerine dini kurallara dayalı bir devlet kurmak amacıyla yasadışı örgüt kurup bu amaç doğrultu- sunda faaliyette bulunduğu iddiasıyla hakkında da- va açılacağını sezip kapağı Amerika'ya atmış; dava- Övmece sı ise yasal düzenlemeler sayesinde ertelenmiş bir ta- rikat şeyhi mi? Bunun kararını tarih verecek... Laik düzeni değiştirmeyi amaçladığı iddiasıyla hak- kında dava açılmış Fethullah Gülen'i öven, yere gö- ğe sığdıramayan yazı dizileri daha dün Sabah, Milli- yet ve Zaman gazetelerinde yayımlanırken cumhuri- yetin savcılarının kılının kıpırdamadığını biliyoruz. Çetinkaya'nın dizi yazısı durdurulunca Cumhuri- yet'in attığı "övmek serbest, eleştirmek yasak" baş- lığı işte bu durumu saptaması açısından tarihi bir önem taşıyor. Çumhuriyet'in yayınının durdumlması üzerine med- yanın sergilediği tavır ise Türkiye'nin içine düştüğü durumunu gözlerönüne seriyor. Birkaç demokrat kö- şe yazarı dışında, Fethullah Gülen'i eleştirmeye ge- tırilen yasak medyada yankı bulmuyor. Medya, ses- siz kalarak eleştiri yasağını onaylıyor. Basın Konseyi adındaki "hükmi kişiliksiz" kuruluşun başında bulu- nan Oktay Ekşi, "Mahkemeye intikal etmiş bir ko- nudur" diyerek görüş bildirmekten imtina ediyor. Türkiye'de Islamcı bir iktidar döneminde eleştiriye getirilen yasak, medyanın genelinde onay buluyorsa durup düşünmek gerekiyor. Çünkü tarih, çarpıcı örnekleriyle bize bakıyor... Bugün övmek serbest, eleştirmek yasaksa bu gi- dişin sonunda yarın, övmek zorunlu olacak demek- tir. Günümüz medyasındaki övgüler, şimdilikticari çı- kar ilişkileriyle düzülüyor. Ama yarın, yeni devlet dü- zeninin gereği ve siyasi otoritenin buyruğu olacak. Çumhuriyet'in yayın durdurma kararına karşı yap- tığı itiraz 15 Mart'ta görüşülecek. Mahkeme, Cum- huhyet'i haklı bulsa bile 1 Nisan'da yeni ceza yasası yürürlüğe giriyor; artık geçmiş olsun! KısacaAkif Kökçe: "1 Ni- san'dan itibaren hırsıza hırsız, katile katil demek suç olacakmış. Kısaca, Bush desek olur mu?" SESSÎZ SEDASIZ (!) Masadaki parmak izi ve polis parmağı Kültür ve Sanat Emekçileri Sendikası Genel Başkanı Bilal Şimşir, Ankara'da SEKA'nın kapatılmasını protesto ıçin dü- zenlenecek basın açıklaması toplantısına katılmadan bir saat önce pasaport baş- vurusu yapmak üzere Ankara Emniyet Müdürlüğü'ne gidiyor ve gözaltına alı- nıp götürüldüğü Çankaya Emniyet Amirliği'nde dört saat tutuluyor. Suçu hırsızlık! Peki hırsızlık suçlaması neyin nesi olu- yor? 40 yıl düşünseniz aklınıza gelmez! Geçen yıl Mayıs ayında Bilal Şimşir Is- tanbul'da bir toplantıdayken sendika ge- nel merkezine hırsız giriyor. Hırsız, belli ki siyasi amaçla sendıkanın arşivinı çalıyor. Polis sendıkada inceleme yapıyor; kapı- da ve genel başkanın çalışma masasın- da Bilal Şimşir'in parmak izlerini buluyor! Soyulan evde ev sahibinin parmak ız- lerinin bulunması gibi bir "kanıf'la Bilal Şimşir polis tarafından savcılığa "hırsız" olarak bildiriliyor ve savcılık Ankara 20. Asliye Ceza Mahkemesi'nde dava açı- yor. Ne var ki Aralık ayındaki ilk duruşma- da yargıç, polisin ve dolayısıyla savcılı- ğın yaptığı hatayı saptayarak Şimşir'in beraatına karar veriyor. Ama üç ay sonra Ankara polisi, yar- gı kararıyla saptanmış hatasına daya- narak Bilal Şimşir'i yolu Emniyet'e düş- müşken yakalayıp gözaltına alma başa- rısını gösteriyor! Aynı başarıyı, Şimşir'in açacağı tazmınat davasındaki savunma- larında da gösterirler inşallah... Yüksek Yerilim Hattı Ülkeyi bit pazarıııa çevirdiler: Basın özgürlüğüne nur yağıyor! erdincutku a yahoo.com 1935'ten Sonra Türk Kadınının Siyasete Katıhmı AYŞE GÜROCAK* Küçük birkasabadayörenin her kadını gibi evinin yakacağını sırtın- da taşıyan, ve bir gün sancısı tu- tarak beni dünyaya getiren, uzun süre tekelde tütün işçiliği yapmış biremekçi annenin kızı, üç kızço- cuğunu büyütüpyükseköğrenim- lerini tamamlatan bir anne, mes- leğe öğretmenlikle başlayıp en son Tunceli ll Milli Eğitim Müdür- lüğü görevinden DSP Ankara 2. Bölge Milletvekilliği'ne seçilen bir kadın olarak sızleri sımsıcak duy- gularla selamlıyorum. Yıl 1923 - 'Bizim sosyal toplu- mumuzun başarısızlığının sebebi, kadınlarımıza karşı gösterdiğimiz ihmallerden doğmaktadır' dıyen Mustafa Kemal Atatürk, Os- manlı dönemindeki kadınsız top- lumyapısından, kadınlann hayatın heralanındayeralacakları modern topluma geçişi Türk devrimleriyle sağlamıştır. Kadınlanmız, Avrupa ülkelerinin çoğunda mücadele sonucu kaza- nılmış haklarına karşın 4 Ekim 1926'da Atatürk gibi dehanın ve onu destekleyen aydınların saye- sinde Türk Medeni Kanunu ile va- tandaş olma hakkını elde etmişler- dir. Gazi Mustafa Kemal Paşa, Is- tiklal Savaşı'nı yönetirken güç al- dığı, yaslandığı Türk kadınını Türk anasını hiç unutmamış, vefa duy- gusunu daima belirtmiştir. Belki de devrimler arasında kadın hakları- na öncülük tanıması ve çok önem vermesinde bu duygunun etkisi vardır. Sakarya Savaşı'nın ölüm kalım günlerindeyiz. Ankara Öğretmen- ler Kongresi toplanıyor. Atatürk, cehaletle mücadele düşmanla mücadeleden daha önemlidır di- yerek toplantıya katılacağını belir- tiyor... Toplantı sonrası Atatürk Mazhar Müflt Bey'in telaşına gü- len erkek milletvekillerine "Kong- reye hanım öğretmenleri çağırdı- ğınız için teşekkür ederim. Ama onlan neden ayrı sıralara oturttu- nuz? Sizin kendinize migüveniniz yok, yoksa Türk kadınının iffetine mi?" diyerek ayrımcılığaduyduğu tepkiyi belirtmiştir. 1934 yılında çıkan Teşkilat-ı Esasiye Kanunu'nun 10 ve 11. maddelerinde değişiklikle 1935'te yapılan ilk genel seçimlerde; 18 Kadın Milletvekili ile Mec- lis'te temsil edilmiştir. Yaş ortala- malan 32-50 yaş arası olan ilk ka- dın milletvekillerinin 15'i yükseko- kul mezunu, öğretmen ve yöneti- cidir. 1 'i lise, ikisi çifçidir. Bu çifçi- lerden birisi Kazan Köyü muhtarı Satı Kadındır. Satı Kadın; gençliğinde köyün mütegallibiyesi ile mücadele edip üstün gelen, Istiklal Savaşı'nda milli kuvvetlere erzak temini için canla başla çalışan, nihayet Kazan Köyü'ne muhtar, daha sonra da Ankara Mebusu seçilmiş, üzerine düşen görevı huzur içinde yerine getirmiştir. Diğer Avrupa ülkelerinin duru- muna bakıldığında; Fransa'da kadınlann 1944'te, Yunanistan'da kadınlann 1952, Is- viçre'de ise 1974'te seçme ve se- çilme hakkını uzun mücadeleler sonucunda elde ettiğıni düşünür- sek TBMM kadın sayısının 1935'te ilk seçimde o günkü taassuba rağ- men 18 kadın Mv. Meclis'te yer al- mışken; 1939'da 15, 1943'te 16, 1946'da 16,1950'de 3,1954'te 4, 1957'de 8,1965'te 8,1969'da 5, 1973'te 6, sonraki seçimlerde sı- rasıyla 5, 3, 4 milletvekili sayısına gerilemişolmasıaffedilmezbirdu- rumdur. Dünya ülkeleri sıralamasında Türkkadınlannın parlamentoyagi- rebilme oranının yüzde4.4 ile Ken- ya, Romanya, Cezayir, Sri Lanka, Ruanda gibi ülkelerin çok gerisin- de kalmıştır. 1950'den sonra Türkiye'de Ata- türk'ün bütünsel kalkınma mode- linden bir ölçüde uzaklaşılmış, maddi kalkınma modeline doğru bir kayma olmuştur. 8 Ağustos 1951'de TBMM'de Halkevlerı ve Halkodalannı devlet- leştiren biryasa kabul edilmiş, bü- tün o kültür yuvaları (478 Halkevi, 4322 Halkodası) taşınır ve taşın- maz malvarlığı ile Hazine'ye dev- redilmiştir. Türkiye'nin ilk kadın belediye başkanı Müfide llhan birCumhu- riyet kadınıdır... Okuyup muallim olmuş, bu doğrultuda öğrenciler yetıştirmiştir.7çocukANNESlDlR. Belediye başkanı olduğu zaman 40 yaşındadır. Aydınlanma sürecinde önemli olan bu kurumlara indirilen darbe, kadınlann Meclis'etaşınmasında- ki sayılarda da kendini göstermiş- tir. CHP iktidarının son dönemle- rinde Köy Enstitüleri'ne desteği azalmış; 1954 DP iktidarında Köy Ensti- tüleri fesh edilmiş, öğretmen okul- larıyla birleştirilmiştir. 2 Mayıs 1954 seçimlerinden sonra yatırımlar rasgele yapılmış, ABD'den 300 bin dolarkredi isten- miş, ama alınamamıştır. 1954'te Kıbrıs sorunu Türki- ye'nin gündemine girmiştir ve bu yıllarda kadın milletvekilleri sayı- sında ciddi bir azalma görülmüş- tür. 1950'de 3 kadın milletvekili sayısına sahıp ıken 1954 seçimle- rinde bir kişi eklenerek 4 olmuştur. 1961 Anayasası ile başlayan dönemlerde, Cumhuriyet Senato- su'nda 6 üye ve Cumhurbaşkanı- na, seçilen 4 kadın üye görev yap- mıştır. Bunlardan Bahriye Üçok, Ner- min Abadan Unat, Nimet Zerrin Tüzün, Adile Ayda 1980-1999 arası 5 ile 12 kadın milletvekili ara- sında değişen sayılarda görev yapmıştır.. 1999'da ilk kez 1939'daki 18 kadın milletvekili sayısı aşılarak22 kadın milletvekili Meclis'te temsil edilmiştir. Bizden sonra kadın haklarına ulaşan ve AB üyesi ülkelerin kadın milletvekili oranı ve sayıları bunun çok üstündedir. 67 yıllık bıze sunulan seçme ve seçilme hakkımız karşılığında 202 kadın milletvekili görev yapmıştır. Şu anda Meclis'te sadece yüzde 4.4 oranında kadın parlamenter bulunmaktadır. Yerel yönetimler- de ise durum daha da vahimdir. Türkiye'de 3000'den fazla beledi- ye içinde sadece 18 tane kadın belediye başkanı vardır. Bunların bir tanesi il belediye başkanıdır. Yerel siyasete kadınlann katıhmı yüzde 1 'e bile ulaşamamaktadır. Yasama görevinde kadın tem- silcilerinin önemi kadının güven- cesidir. kadını hak ettiği yere taşı- mak hepimizin görevi ve sorumlu- luğudur. *DS1'21 Dönem Ankara Mv ÇtZGİLİK KÂMtL MASARACA kamilmasaracka mynet.com H A R B t SEMİII POROY semihporoyCcpyahoo.com BULUT BEBEK MIRAYÇÎFTÇİ } • - <>ü\e.n bulutbebek(ahotmail.com HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA Riu;i hayatepikuı mynet.com SAHTE RAKI ÎÇTÎM!.. SEN?.. / DEDÎM! .1 "S TARİHTE BUGİj^ MÜMTAZAMKAN HMnrt tvtuu).munıtaz-firiktm .com TOROSLAfM OUŞEN YOLCU UCAGIL 136Z'DE 8UGÜM, TÛSK H4W yOLLARt'NfAJ F-Z~? Tlfi St/Ç yOLCU UÇAĞ1, APAMA IL DUŞMUŞTÜ / KAPTAM PlLOT MEJAT İK.INCI PlLOT ZULFIKA/S &4yA YOU£r/MI/<J£>£K/ SBKİZ YCILCu / B/Ç/MCE e/rM'çr/. OKAPAM DA, HIÇ At/ALAMAieAK ^£>AAJA 'yA YÖ- sü/ee Ğ PA PÜÇTIJSÜ yAYLA£w/i DufTzıĞu . roeo£ot#w s/e , st- GÖRÜŞ BEDRİ BAYKAM Kuzu Demokratların Ürkek Sessizliği... Fethullah Gülen'i çağımızın halifesi ilan eden, gerçekleri saptırıcı tek yönlü "reklam" dizilerinin aynı anda medyamızda peydahlanması hakkın- daki tepkilerimi okumuştunuz. Hikmet Çetinka- ya'nın madalyonun öbüryüzünü ifade eden dizi- sinin mahkeme kararıyla durdurulması, "demok- rasi" kelimesinin ülkemizde artık nasıl birbinbirsu- rat bukalemuna döndüğünün açık bir göstergesi. Amigoluk sınırlarını zorlayan gülünç, tekdüze Fethullah röportajlarının bu tarikat liderinin Cum- huriyet'e yönelik komplolarını, gerçekleri unuttu- rup aklamayı hedefleyen yayınlarının ardından "Gülen'in 40 Yıllık Arkadaşı Nurettin Veren Anla- tıyor" başlıklı dizi, bir nebze olsun oluşturulan bu sahte halifelik havasının içyüzünü topluma açıkla- maya başlamıştı. Alınan karar, Çumhuriyet'in avu- katlarının deyişiyle Gülen'e resmen bir çeşit doku- nulmazlık getiriyor. Bu sütunlarda irdelediğimiz AKP'nin sahte de- mokratlığının ötesinde, medyamızın "bukalemun demokrasisi" diye adlandıracağımız virüsten na- sıl bir felç geçirdiğini böyle tekrar görmüş oluyo- ruz. Toplumun gözü önünde yaşanan bu demok- rasi katliamına sözde liberal ve özgürlükçü, özde 2. Cumhuriyetçi, sansürcü (ve kimi zaman ılımlı Is- lamcı!) parlak medyamız, tepki vermemeyi seçti. Ne Sabah, ne Vatan, ne Radikal'in haberi olmuş(!) bu büyükoperasyondan... Bir milyon Ermeni ve otuz bin Kürt kestiğimizi buyurarak, "Bari bunları söyleyen yiğit ben ola- yım" diyerek bu acı olaylarında tek yanlı demok- ratik kredisini(!) toplamaya soyunan liberal ente- lektüel demokrasi kahramanı Orhan Pamukdos- tumuzdan ses çıkmadı. Daha önce Cumhuriyet'e, Atatürk'e, laikliğe karşı yapılan hiçbir saldırıda da pektepkisine ulaşamamıştık. Demek ki Orhan kar- deşimizin demokrasisi de kendi çapında, ancak kendi seçtiği kızılötesi belgesiz iddia dalgalarını al- gılayabilen yanardöner bir çanak antene sahip. AKP'yi ve RTE'yi demokrasinin cesur önderle- ri olarak görme körlüğünün içine düşenlere bu ikazları yapmak, bir işe yaramıyor. Onlar bozuk düzenden nasiplerini almayı sürdürdükleri sürece, böyle bir dertleri olmaz. Ne SEKA işçilerınin dire- nişi, ne Erdoğan'ın şimdiden kendisine başkanlık sıfatını yakıştırmış olmasından kaynaklanan ger- ginlikler, onları ilgilendiriyor. Üzerimize ağır ağır bir demir perde indiriliyor. Yıllardır bu senaryoyu, şeriatçılığın vidalarının çe- şitli uyuşturucu iğneler eşliğinde hissettirilmeden sıkılacağını anlatıyoruz. Ama ne kadar acıdır ki, bu gerçekleri görmek istemeyen de bir türlü görmü- yor. Hangisini hatırlatalım? Yine nisanda devreye girecek olan, kabul edilemez basın sansür yasa- larını mı? TRT'nin adım adım hükümetin ideoloji- sinin merkezine dönüştürüldüğünü mü? Yine ni- sandan itibaren kendi rızasıyla birbiriyle sevişecek 18 yaş altı gençlerin hapse girecek olmasının or- taçağ yobazlığını mı? Zeki Triko'nun zorla afişler- den indirilen havalimanı mayo reklamlarını mı? Ür- kütücü kadrolaşma faaliyetlerini mi? "AB standartları" adı altında, göz boyamak için çıkarılan malum yasaların ötesinde, sessiz ve de- rinden, tüm yaşam tarzımız ve özgürlüklerimizi tehdit eden yasa ve uygulamalar devreye sokulu- yor. Musa Kart'ın "Kedi" karikatürü ve Fethullah dizisinin akıbeti, bu bağlamda AKP'nin maskesi- ni indirişinin ağır çekim karelerinden hatırlanacak birkaç tanesi... e-mail: bedbay(« tnn.net - Faks: 0212 227 34 65 B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN SOLDANSAĞA: 1/ Güzel ve etkili konuş- ma sanatı. 2/ Yumurtalık... Hindulann kutsal kitabı. 3/ Elisıkı, cimri... Sat- rançta özel birhareket. 4/ Fazla bön, avanak. 5/ Sı- nırboyu...Bir yerde oturma. 6/Ta- nelerin içini kurum karası bir tozla dol- duran ekin hastalı- ğı... Lantan elemen- tinin simgesi. II Çemberin çevresi- nin çapırıa oranını gösteren sayı... Çin, 8 Vietnam, Malez- 9 | ya'da yetişen ve lifleri dokumacılıkta kullanılan değerli bir bitki. 8/ Amerika'da yaşayan ve yav- rularını sırtında taşıyankeseli sıçan... Üye. 9/K.a- le hendeği... Tahta oymacısı. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Uzun siyah ceketle, çizgili pantolondan oluşan erkek giysisi... "Ruhi —": Saz ve türkü ustası. 2/ Havva'nın Batı dillerindeki adı... Takadan büyük bir çeşit Karadeniz teknesi. 3/Kirliliği gösteren iz... "Sac sınnu" da denilen, Tunceli yöresine özgü ha- mur yemeği. 4/ Kum büyüklüğünde taneciklerden oluşan tortul kayaçlann ortak adı... Köpek. 5/Ke- ne. 6/ "Şili'de —": Orhan Asena'nın oyunu... Kı- yı, kenar. II Bir bilim ya da sanat dalında kullanı- lan özel anlamlı sözcük... Bir çeşit börülce. 8/Bir nota... Vücuttaki AIDS virüsünü saptamakta kul- lanılan test. 9/Bir tür ince meşin... Tarla sının. ÜMRANtYE 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ 2004/96 hsas Davacı ÖZ BİI. İNŞ. TURİZM SAN. ve TİC. I.TD vckılı taral'ından davalılar Fevzı Ismaıl Ö/.kan, Fahrettin I uncay Özkan, Fatma Çetinkaya, Giılnaz Kılıç, Sevım Özkan, Metin Üzkan, Mehmet Özkan, Hülya Uzun, Ismaıl Vurgem, Naşıdc Vurgem alcyhine mahkenıennizde açılan tescıl davasında vc- nlcn ara kararı uyarınca; Davalılar HÜLYA UZUN, İSMAİI. VURGEN, NAŞİDF VURGEN tüm aramalara ragmen bıılıı- namadığından dava dılekçesinin gazele yolu ile tebliğ edil- mesıne karar verıldiğinden; Bu davanın duruşnıasının 26 04 2005 günü saat II 10'da olup davalılar HÜI.YA UZUN, İSMAİL VURGEN, NAŞİDE VURGF.N'ın dııruş- maya bızzat gelmelerı veya gelmedıklerı, gclıp de kendılenni bu vekıl ile temsil ettirmedıklerı takdırde yargılamanın yok- luklarında bıtırıleceğı ılanen teblıfi olunur Basın: 9480
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle