Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 8 MART 2005 SALI
OLAYLAR VE GORUŞLER
EVET / HAYIR
OKTAY AKBAL
'Ağlarız Gülünecek
Halimize!./
Sevgili Ibrahim Yıldız hepimize bir mektup gön-
dermiş: "Yazılarıkısa tutun"diyor 570 sözcüğü geç-
mesin ya da 2900 vuruş...
Ben altmış yıldır daktilo ile yazdığım için vuruş-
ları değil de, sözcükleri saymak zorundayım.. Doğ-
rusu ya, bildim bileli kısa yazmaya çalışırım. Ner-
de uzun mu uzun bir yazı görsem başını sonunu
okumakla yetindiğim çok olur. Yazar, diyeceğini en
özlü, en kısa biçimde okura sunmalıdır, derim.
"Zamanım olmadığı için uzunyazdım" diyenler
çok haklıdır. Bir türlü ne diyeceğini bilemezsen,
sözü uzattıkça uzatırsın!. Cumhuriyet Yayın Kuru-
lu'nun bu kararını alkışlayanlardan biri olmam da
doğaldır.
Oysayazılacak ne kadarçok konu var!. Hergün
sütunları doldurmak kadar kolay bir iş yok! Al sa-
bah gazetelerini, istediğin yerden başla, aramaya
gerek yok, yüzlerce sorun, yüzlerce olay... Hangi
birini yeğlemeli?
Şu Başbakan'la ve "mutadzevat"\n uçakla An-
kara gezisinde başlarına gelenler. Konu komşu,
kadın erkek, bakan makan cümlesi dolmuş Ata
uçağına, yola çıkmış o fırtınalı gecede. ödleri pat-
lamış, ha düştük ha düşeceğiz, derken başlamış
Milli Eğitim Bakanı fıkralar anlatmaya, bir, bir da-
ha, hepsi eğlenceli, vakit geçirici, korkuları alt edi-
ci!.. Işte birtanesi, kadınıyla erkeğiyle bakanıyla ma-
kanıyla hepsini kahkahadan geçireni!..
Efendim, yabancının biri gelmiş Doğu illerimize,
bakmış erkekler önden gidiyor, kadınlar arkadan.
Zaman geçmiş, o yabancı bir dahaki gelişinde bak-
mış, bu kez, kadınlar önden gidiyor, erkekler arka-
dan!.. Nedenini sorunca, şu karşılığı almış: "Efen-
dim topraklarda mayın var, buyüzden kadınları öne
alıyoruz..."
Çok mu komik, çok mu eğlenceli!.. Varsın kadın-
lar ölsün, erkekler yaşasın!.. Kadınlarını kurbanlık
koyun yerine koyanların, kadınlarını 'insan' say-
mak istemeyenlerin kafa yapısını gösteren bir fık-
ra! Aman ne kadar komik, değil mi? Uçaktakiler,
en başta da Başbakan'ın hanımı, öteki hanımlar,
başlamışlar gülmeye, korkuları geçip gitmiş!..
Böyle bir fıkraya değil gülmek, olsa olsa ağlamak
yakışmaz mı? Böyle bir fıkra iktidar kadrolarının be-
ğeni düzeyini, gizli özlemini, kafa yapısını birayna
gibi yansıtmıyor mu?
"Güleriz ağlanacak halimize" atasözü ne denli
doğru!.. Kadınları ölsünler diye öne almayı komik-
lik sayan anlayışlarla bu toplum ancak karanlıkla-
ra sürüklenebilirdi, öyle de oluyor!..
Kimilerinin rakı içenlere yakıştırdığı bir söz var:
"Zehir zıkkım olsun..." Zam yaptıkça rakı içenler
artıyor. Arttıkça ucuz rakılar daha çok ilgi görüyor.
Dolayısıylasahtesi, ölümcüsü, rakı seven halkımı-
za dünyayı zehir zıkkım hale sokuyor... Ölen öle-
ne, giden gidene. Varsın "kalan sağlar sizin ol-
sun"...
Zekâ yoksulluğudur bir toplumu çıkmazlara so-
kan. Üstelik de kendilerini zeki sayan kişilerin gün-
den güne arttığı birtoplumda!..
Altı yüz sözcük oldu mu? Geçti mi? Hiç sayma-
dım. Belki, siz sayarsınız!..
8 Mart ve Tannçalann Feryadı
Kadımn medyada negatif ve onur kıncı tanıtımı devam etmekte,
kadmı aşağılayan ve şiddet unsurlan içeren pornografik materyaller
sıkça kullanılmaktadır. Küreselleşme sonucunda eğlence sektöründe
kadın ve kız çocuklarına yönelik cinsel istismar artmış
bulunmaktadır.
Şemsettill ORHAN Araştırmacı- Yazar
8
Mart, vahşi kapita- renişin ruhunu taşımak-
lizmin gayri insa-
ni yaşam koşulla-
rınakarşıkadınla-
nn hak arayışına yönel-
dikleri, insanca çalışma
koşullanna kavuşmak için
direnişe geçtikleri, bu yol-
da yanarak can verdikle-
ri, tutuklandıklan, fakat
yılmadıkları acılı ama
onurlu günlerin yıldönü-
müdür...
8 Mart, dünya emekçi
kadınlannın vahşi sömü-
rüye karşı "eşit işe eşit üc-
ret" talebiyle başlattık-
lan uzun erimli bir sava-
şımı anma günüdür... 8
Mart'lar; aynı zamanda,
kadınlann kurtuluşu uğ-
ruııa verilen savaşımlar-
da gelinen noktaların de-
ğerlendirildiği, ileriye yö-
nelik yeni stratejilerin be-
lirlendiği günlerdir...
8 Mart, "yiyip içip eğ-
lenilen" yalın bir "kadın
günü" ya da "dünya ka-
dınlar günü" değil, ağır
iş koşullarında emek güç-
lerini sataıı kadınlann bir-
lik ve dayaruşma günüdür.
Bir başka deyişle çalışan
emekçi kadınlann, kendi-
lerini ezerek insanca ya-
şama haklarını gasp eden
vahşi kapitalizme karşı
ayağa kalkarak dik duruş
sergiledikleri, savaşma-
ya başladıklan günlerin
yıldönümüdür.
Bugün, dünya tarihin-
de yerini almış şanlı bir
günün, onurlu bir müca-
delenin yıldönümüdür.
Kısacası, bugün, insan-
lığın gerçek ve kalıcı kur-
tuluşu yönündeki tarih-
sel savaşımın bir parçası,
böyle bir gerçekliğin sim-
gesidir.
Bu anlamlı gün, maya-
smda uzun soluklu bir di-
tadır. Bu boyutuyla tıpkı
1 Mayıs gibi sömürü dü-
zenlerine karşı verilen
mücadelenin de bir sim-
gesidir.
Bugün Dünya Emekçi
Kadınlar Günü'dür...
Kutlu olsun...
Tannçalann tahtından
indirildikleri anaerkil dö-
nemin son günlerinden
bu yana geçen binlerce
yıldan beri süregelen er-
kek egemenliği günü-
müzde de varlığını sürdü-
rüyor. "Yeni dünya düze-
ni" ise bu egemenliği pe-
kiştiriyor. Dünyada ya-
şanan bunca değişim ve
dönüşüme karşm kadına
yönelik aynmcılık ve şid-
det, tüm kültürlerde kök
salmaya devam ediyor.
Köle ticareti çığ gibi bü-
yüyor. Küresel pazarda
kadın bedeni bir mal ola-
rak işlem görüyor. Her
yıl yüz binlerce çocuk
yaştaki genç kadın, seks
ticareti için uluslararası
dolaşıma sokuluyor. Mil-
yarlarca dolarlık uyuştu-
rucu ve silahtan sonra kü-
reselleşen dünyanın en
büyük pazannı kadın ti-
careti oluşturuyor. Dün-
yada milyonlarca kadın
fiıhuşa zorlanırken işken-
ceyletehditediliyor. Suç
örgütlerine boyun eğme-
yen kadınlar acımasızca
öldürülüyor.
'Ve kadınlar / bizim
kadınlarımız...'
Eski Sovyetler Birliği
ülkelerinden sadece 1997
yılında, seksüel sömürü
için 100 binin üzerinde
genç kadının kaçınldığı-
na resmi raporlarda vur-
gu yapılıyor.
Başta Türkiye olmak
üzere Ortadoğu'da töre
cinayetleri hâlâ tüm hı-
zıyla devam ediyor. Ka-
dınlar, kendi bedenleri
üzerinde tasarruf hakkın-
dan yoksun bulunuyor.
Çünkü kadın bedeni bir
mal olarak görülüyor ve
o mal da erkeğe ait bulu-
nuyor. Bu nedenle gerek-
tiğinde bekâret kontrolle-
ri de yapılıyor.
Kadınlann duygu ve
yaşamları hiçe sayılarak
başta Afrika ülkeleri ol-
mak üzere dünyada her
gün 6 bin genç kızın sün-
net yoluyla klitorisleri alı-
nıyor. Birleşmiş Milletler
tarafından yayımlanan bir
rapora göre, çoğu Afrika
ülkelerinde yaşayan 130
milyon kızın, cinsel ar-
zulannın azaltılması ama-
cıyla kadınlık organlan
sünnet edilmiş bulunu-
yor.
Görüldüğü gibi kadın
bedenine yönelik acıma-
sız saldırıların detayları-
nı öğrendikçe, insanın
dehşete kapılmaması ola-
naksız hale geliyor; in-
san, insanlığından utanı-
yor.
Ekonomik, siyasal ve
toplumsal yaşamda er-
kek egemenliği her gün
kendisini yeniden üreti-
yor. Bu nedenle kadınla-
nn yüz elli yıllık bir geç-
mişi olan örgütlü müca-
delesi de devam ediyor,
fakat güneşi bir türlü doğ-
muyor. Çünkü dinsel ina-
nışlar, gelenek ve göre-
nekler, toplumsal değer
yargılan, ahlak normlan
ve aynmcı yasaklar er-
kek egemenliğini pekiş-
tiriyor.
Kadınlann siyasette ön-
leri tıkanıyor, parlamen-
tolara girişleri engelleni-
HAZIR KART'TAN
KONTÖR KARNAVALI
Hemen bir Hazır Kart hattı al.
30 gün içinde en az
250 kontör yükle. m
Hediye kontörler kazan. 1
Telefonun kontöre doysun!
Üstelik, alacağın
Hazır Kart hattına ve
yükleyeceğin her
500 ve 1.000 kontöre
vade farksız 6 taksit
imkânı sadece Axess'te!
Hadi şimdi Hazır Kart almaya,
Abone Merkezleri'ne,
TurkcellExtra'lara...
Kampanyadan kazanılan kontörler abonenin hattına
5 taksitte yüklenecektir. Taksltll paket satışları
100, 250,1.100 kontörlük paketler ve
Genç Hazır Kart için geçerlidfr. Taksitli kontör satışları
TurkcellExtra'lar, Abone Merkezlerl ve kampanyaya katılan
Turkcell Satış Noktaları'ndan yapılmaktadır.
Kampanya 3 1 Mart 2005 tarihine kadar geçerlldir.
Axess
HAZIR
KART
ess'e özel
vade farksız
6 taksit
yor. Dünya nüfusunun
yüzde 52'sini teşkil eden
kadınlann, dünya parla-
mentolannda ele geçire-
bildikleri sandalye sayı-
sı ise yüzde 12'yigeçmi-
yor. lslam şeriatı ile yö-
netilen Suudi Arabis-
tan'da bu yıl yapılan se-
çimlerde kadınlann oy
bile kullanamadıkları bi-
liniyor.
Kadınlık onuru bugün
de ayaklar altında tahrip
olmakta, aşağılanan kadın
ikinci sınıf bir yaratık ola-
rak görülmektedir. Bu tes-
pitlerimiz elbette salt ül-
kemiz için değil, geliş-
miş Batı toplumlan için
de geçerli olmaktadır. Ör-
neğin Almanya'da dev-
let, işsizlik yardımı al-
makta olan kadınlara ge-
nelevde çalışmayı teklif
etme onursuzluğunu gös-
terebilmektedir.
Kadınlann işyerlerin-
de cinsel taciz nesnesi
olarak görülmelerine bir
türlü son verilmemekte-
dir.
Kadınların miras ve
mülkiyet hakkı, birçok
ülkede ulusal yasalarda
yer almamaktadır.
Kadınlann aile içinde-
ki geleneksel rolleri ve
mali açıdan güçsüzlük-
leri, karar alma mekaniz-
malannda yer almaları-
nı engellemektedir.
Kadının medyada ne-
gatif ve onur kıncı tanı-
tımı devam etmekte, ka-
dını aşağılayan ve şiddet
unsurlan içeren pornog-
rafik materyaller sıkça
kullanılmaktadır.
Küreselleşme sonucun-
da eğlence sektöründe ka-
dın ve kız çocuklarına yö-
nelik cinsel istismar art-
mış bulunmaktadır.
Yoksulluk, bilgisayar
eğitiminden yoksunluk
ve diğer nedenler, kadın-
lann internete ulaşımla-
nnın sınırlı kalmasına ne-
den olmaktadır.
Küreselleşmenin bir so-
nucu olan kayıt dışı eko-
nomi, kadınlann az ücret-
le ve sosyal güvenceden
yoksun işlerde yığılma-
lanna neden olmaktadır.
Kadın işsizliği
Ekonomileri geççiş sü-
recinde olan ülkelerde,
özellikle kadın işsizliği
artmaktadır. Kadınlann,
soyunmadan bir iş bula-
bilme istek ve özlemle-
ri çoğu kez gerçekleşe-
memektedir. Eve kapan-
mak zorunda bırakılan
milyonlarca kadın için
ev, bir "sığınak" değil,
dehşet yuvası olmaktadır.
Özellikle gelişmekte
olan ülkelerde
HIV/AIDS'in hızla ya-
yıldığı ve kadınlann ha-
yatını mahvettiği göz-
lenmektedir.
Tüm dünyada kadın-
lar arasında uyuşturucu
madde bağımlıhğının art-
tığına, tütün kullanımın-
da önemli artışlann göz-
lendiğine tanık olunmak-
tadır. Doğal felaketler-
den kadınların daha da
olumsuz etkilendiği ve
bunlan gidermek için du-
yarlı programlann geliş-
tirilmediği bilinmektedir.
Saldırgan militarist
güçler, sıkça başvurduk-
lan tecavüzü bir savaş si-
lahı olarak görmekte, sa-
vaşlann yıkıcı sonuçla-
nndan doğrudan etkile-
nen ise erkeklerden çok
kadınlar olmaktadır.
Amerikalı saldırganlar-
ca bugün Irak'ta ırzma
geçilen kadınlann çığlık-
lan, "yeşil kuşak" proje-
sinin yıllarca gönüllü fi-
güranlığını yapan siya-
sal Islamcılanmızın İcu-
laklannda çınlamaktadır.
Köktendincilik, faşizm
ve ırkçılık gibi cinsiyet-
çi ideolojiler, kadınlann
bedensel bütünlüğünün
amansız düşmanı olma-
yı sürdürmektedir. Sal-
dırganlığın kutsandığı,
erkekliğin yüceltildiği;
banş, demokrasi, eşitlik
ve özgürlüklerin yok var-
sayıldığı bu dünyada ka-
dınlara yer kalmamakta;
umutlanna bile tecavüz
edilen kadın, tıpkı solan
bir gül gibi boynu bükük
durmaktadır.
"Demokratun" diyen
herkesin zulüm, vahşet
ve kan kokan böylesi bir
dünyada yaşananlara ta-
nıklık etmekten gerçek-
ten acı ve utanç duyma-
sı gerekmektedir.
Ancak nerede olursa
olsun, insanlığa karşı olan
her hareketin karşısında
gelişen tüm savaşımlarda,
kadınJar da üzerlerine dü-
şen görevi yerine getir-
me çabası içine girmek-
tedirler. Ne ki bunca sa-
vaşıma karşın, sadece bir
arpa boyu yol alındığı gö-
rülmektedir. Kadın kişi-
liğinde yaratılan trajik
tahribatın giderilmesi için
daha onlarca yılın geç-
mesi, uzunca bir yolun
alınması gerekmektedir.
Büyük bir çaba, sabır ve
inatla alınması gereken
bu yol, umut ve sevday-
la dolu, çetin ve dikenli,
sarp ve bükümlüdür. An-
cak aşılamaz değildir ve
mutlaka aşılacaktır. Bu-
nun için yılın 365 günü-
nü 8 Mart'lara çevirerek
birlik ve dayanışmayı
güçlendirmemiz gerek-
mektedir. Bu bağlamda
özellikle kadın aydınlan-
mıza büyük ve tarihi so-
rumluluklar düşmekte-
dir. Kadın aydınlarımı-
zın öncülüğünde geniş ta-
banlı bir kadın platformu
oluşturulmalı ve somut
eylem planları üzerinde
çalışılmalıdır. Hazırlana-
cak stratejik eylem plan-
lan, sadece ülkemiz ka-
dınının hak arayışı ile sı-
nırlı olmamalıdır. Ülke-
mizin güzel yüzlü ve gü-
zel ruhlu kadınlan, dün-
yadaki tüm kadınların
gerçek kurtuluşu için ön-
cülük etmelidir. Gerekir-
se bu platformda seçile-
cek bir kadro, uluslara-
rası kadın haklan örgütü
adında bir örgüt kurmalı
ve acilen çahşmaya baş-
lamalıdır.
Kadınlanmızca yakı-
lan ağıtlar yerine, coşku-
lu türkülerin söylenece-
ği günlerin yakın olması
umut ve özlemiyle...
turkcell.com. hazirkart
ANTALYA 5. ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİ
SAYI: 2003/1219
Davacı DHMl Genel Müdürlüğü tarafından
davalı Ziya Aydın aleyhine açılan ecrimisil dava-
sında: Davahnın adresi meçhul olduğundaıı ila-
nen tebligat yapılmasına karar verilmekle, davacı
"Antalya Güzeloba 1120 Parsel sayılı Hazine
adına olan taşınmazın 2942 sayılı kamulaştırma
yasasının 30. maddesı gereğince Danıştay 1. Da-
irenin 2000/ 154-2000/172 sayılı kararı ile ıdare-
lerine intıkal etmiş olduğunu, arazi üzerinde yüz-
me havuzlu paladyen saha, sondaj, garaj ve su
deposu olan 2 katlı villanın şagili olan davalıya
42.761.128.000 TL 10.12.1997 tarihinde ödendi-
ğini, anılan evi 20.05. 2002 tarihine kadar tahliye
etmediğinı, 11 ldare Kurulu'nun 15.01.2002 gün
ve 3091-8/4 sayılı kararı ile anılan taşınmazın
tahliyesine ve idarelerine teslimine karar veril-
mış ve 20.05.2002 tarihinde teslim edilmiş oldu-
ğunu, bu nedenle kamulaştırma bedelini aldığı
tarihten itibaren 20.05.2002 tarihine kadar top-
lam 8. 402.000.000-TL haksız işgal nedeniyle
ecrimisil'in 12.12. 1998 tarihınden itibaren işle-
yecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline
karar verilmesini" talep ve dava ettiğinden, dava-
lının duruşma günü bulunan 18.05.2005 günü sa-
at 09.35'de duruşma salonunda hazır bulunması
veya kendisini bir vekille temsill ettirmesi aksi
takdirde HUMK'nun 213 ve 377. maddeleri uya-
nnca yokluğunda karar verileceği dava dilekçesi-
nin tebliği yerine kaim olmak üzere ilan olunur.
Basın: 9449
PENCERE
Iki T : Yoksulluk
ve YolsuzlukL
"Türkiye'de bugün özelleştirme konusunda
yaşanan gelişmelere bakıldığında yapılanların
'özelleştirme' olarak tanımlanması mümkün de-
ğildir.
özelleştirmeler artık sosyal bir cinayet halini al-
mıştır.
SEKA'nın alıcıları hazırdır.
Alanlar, SEKA'ya değil, arazisine taliptir.
Bu hükümetin toprak satma merakı aslında bir
sorgulama konusu olmalıdır. Maljye Bakanı'nın
defterdarlara 'Kamu arazilerine ucuz fiyat verin'
anlamında gönderdiği genelgeler, kendi toprak-
lanmızda kiracı olarak yaşayacağımıza dair ilk
işaretlerdir.
Bu özelleştirme dosyasının pis kokuları da ya-
kında Türkiye'ye yayılacaktır.
Eğer 59'uncu hükümet (AKP) bu konuda sa-
mimi olsaydı, en azından sendika yetkilileriyle
bir durum değerlendirmesi yapar, sonra da gö-
rüşmeler çerçevesinde bir tutum izlerdi.
Anlaşılıyor ki 'Ben yaptım oldu' mantığı daha
önceki iktidarlar gibi bu hükümetin de hastalı-
ğı...
Ama bu hastalığın felç getirdiğini hatırlamala-
rı gerekiyor.
Ingiltere'de bugüne kadar yapılan özelleştirme-
lerin ardında birkuruşyolsuzlukyoktur, Türkiye'de
her özelleştirme girişimi beraberinde skandal ve
şaibe dosyalarını da taşımaktadır."
•
Kim söylüyor bunlan?..
Mustafa Özbek!..
Türk Metal Sendikası Genel Başkanı...
özbek başka şayler de söylüyor:
"Türkiye 'de insanların yüzde 217 (5 kişiden 1 'i)
yoksulluk içinde yaşıyor. 2 milyon insan en te-
mel ihtiyaçlarını karşılayamıyor. Bunu biz söyle-
miyoruz. Bunu 'Devlet Istatistik Enstitüsü' söy-
lüyor."
'2005 Türkiyesi'm vurgulayan iki sözcük var:
Bir: Yoksulluk..
Iki: Yolsuzluk..
AKP iktidarı ikisinin üstünde yürüyor...
özbek alınteri kesiminin sözcüsüdür...
Emekçi diyor ki:
"Yoksulluğun kirlettiği, yolsuzluğun anıtlaştığı
bu ülkede, insanlar, gelecek konusunda birplan
yapamamaktadır.
Türkiye 'nin geleceği giderek belirsizleşmek-
tedir.
Gençler, Türk toplumunun yüzde 70'i, Türki-
ye'nin yaşadığı siyasi ve ekonomik çalkantıların
geleceğe güveni azalttığını söylüyor. Bu ülkenin
geleceği olan, Ulu önder'in Türkiye Cumhuriye-
ti'ni emanet ettiği gençlerin yüzde 38'i bir daha
dönmemek üzere bu ülkeden ayrılmak istemek-
tedir.
Bu dehşet verici bir rakamdır." . '
v
Peki, bizi kim kurtaracak?., '
Avrupa mı?..
Amerika mı?..
Neyazık ki kendimize güvenimizi yitirdik, bir 'dış
gücün' bizi kurtaracağına inanmak toplumda
yaygın sanıya dönüştü; bu ülkenin işçisini ve köy-
lüsünü baş belası gibi algılayıp kalkınmanın üre-
tici gücü ve bu toprakların sahibi olarak görme-
yen birtakım 'asalak', ülkenin yazgısını ele geçir-
di.
Işçi ve köylü, daha başka deyişle 'halkın gücü'
sesini yükseltmeden ve yazgısına el koymadan
iflah olamayız.
DÜNYA KADINLAR GÜNÜ
KUTLU OLSUN
Bugün "8 Mart Dünya Kadınlar Günü".
Kadınlar, insanlığın başta analık erdemi
olmak üzere sahip olduğu banş, kardeşlik
ve eşitlik gibi bütün yüksek değerleri ile
en özdeş olan varlıklardır.
Onlar ki doğurdukları her insana can katan,
yaşama tutunmalarını sağlayan
birer kutsal hayat emekçisidhier.
Ve onlar, hiç kuşkusuz
emeğin ta kendisidirler.
Bütün insanhk ana, bacı, eş ve kız evlat
olarak varlığını onlara borçludur.
En içten minnettarlığımla
bütün kadınlarımızın
"Dünya Kadınlar Günü'nü"
yürekten kutluyor,
şükranlarımı sunuyorum.
FİKRET AKOVA
Burhaniyc Belediye Başkanı
GAZİOSMANPAŞANIN PARLAYAN ALTIN YILDIZI
Haşhaşlar
KUYUMCULUKLTD.ŞTİ.
8 MART TÜM DÜNYA KADINLAR
GÜNÜ'NÜ KUTLAR. HER 8 MART'TA
BİRLİKTE OLMAK DİLEĞİYLE...
Murat Haşhaş
BEYKOZ 1. ASLİYE HUKUK
HÂKİMLtĞÎ'NDEN
Dosya No: 2004/546
Vediha Yılmaz tarafından Salih Çiçekçi aleyhine
açılan tescıl davasmda; davalının Yemre Caddesi,
No: 88/18, Pursaklar-Ankara adresinden duruşmanın
bırakıldığı, 12.04.2005 saat: 09.45'de Mahkememiz-
de hazır bulunması, veya kendisini bir vekille temsil
ettırmesı, aksı takdirde yokluğunda karar verileceği
hususu ilanen teblığ olunur. 25.02.2005 Basın: 9432