25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 8 MART 2005 SALI OLAYLAR VE GORUŞLER EVET / HAYIR OKTAY AKBAL 'Ağlarız Gülünecek Halimize!./ Sevgili Ibrahim Yıldız hepimize bir mektup gön- dermiş: "Yazılarıkısa tutun"diyor 570 sözcüğü geç- mesin ya da 2900 vuruş... Ben altmış yıldır daktilo ile yazdığım için vuruş- ları değil de, sözcükleri saymak zorundayım.. Doğ- rusu ya, bildim bileli kısa yazmaya çalışırım. Ner- de uzun mu uzun bir yazı görsem başını sonunu okumakla yetindiğim çok olur. Yazar, diyeceğini en özlü, en kısa biçimde okura sunmalıdır, derim. "Zamanım olmadığı için uzunyazdım" diyenler çok haklıdır. Bir türlü ne diyeceğini bilemezsen, sözü uzattıkça uzatırsın!. Cumhuriyet Yayın Kuru- lu'nun bu kararını alkışlayanlardan biri olmam da doğaldır. Oysayazılacak ne kadarçok konu var!. Hergün sütunları doldurmak kadar kolay bir iş yok! Al sa- bah gazetelerini, istediğin yerden başla, aramaya gerek yok, yüzlerce sorun, yüzlerce olay... Hangi birini yeğlemeli? Şu Başbakan'la ve "mutadzevat"\n uçakla An- kara gezisinde başlarına gelenler. Konu komşu, kadın erkek, bakan makan cümlesi dolmuş Ata uçağına, yola çıkmış o fırtınalı gecede. ödleri pat- lamış, ha düştük ha düşeceğiz, derken başlamış Milli Eğitim Bakanı fıkralar anlatmaya, bir, bir da- ha, hepsi eğlenceli, vakit geçirici, korkuları alt edi- ci!.. Işte birtanesi, kadınıyla erkeğiyle bakanıyla ma- kanıyla hepsini kahkahadan geçireni!.. Efendim, yabancının biri gelmiş Doğu illerimize, bakmış erkekler önden gidiyor, kadınlar arkadan. Zaman geçmiş, o yabancı bir dahaki gelişinde bak- mış, bu kez, kadınlar önden gidiyor, erkekler arka- dan!.. Nedenini sorunca, şu karşılığı almış: "Efen- dim topraklarda mayın var, buyüzden kadınları öne alıyoruz..." Çok mu komik, çok mu eğlenceli!.. Varsın kadın- lar ölsün, erkekler yaşasın!.. Kadınlarını kurbanlık koyun yerine koyanların, kadınlarını 'insan' say- mak istemeyenlerin kafa yapısını gösteren bir fık- ra! Aman ne kadar komik, değil mi? Uçaktakiler, en başta da Başbakan'ın hanımı, öteki hanımlar, başlamışlar gülmeye, korkuları geçip gitmiş!.. Böyle bir fıkraya değil gülmek, olsa olsa ağlamak yakışmaz mı? Böyle bir fıkra iktidar kadrolarının be- ğeni düzeyini, gizli özlemini, kafa yapısını birayna gibi yansıtmıyor mu? "Güleriz ağlanacak halimize" atasözü ne denli doğru!.. Kadınları ölsünler diye öne almayı komik- lik sayan anlayışlarla bu toplum ancak karanlıkla- ra sürüklenebilirdi, öyle de oluyor!.. Kimilerinin rakı içenlere yakıştırdığı bir söz var: "Zehir zıkkım olsun..." Zam yaptıkça rakı içenler artıyor. Arttıkça ucuz rakılar daha çok ilgi görüyor. Dolayısıylasahtesi, ölümcüsü, rakı seven halkımı- za dünyayı zehir zıkkım hale sokuyor... Ölen öle- ne, giden gidene. Varsın "kalan sağlar sizin ol- sun"... Zekâ yoksulluğudur bir toplumu çıkmazlara so- kan. Üstelik de kendilerini zeki sayan kişilerin gün- den güne arttığı birtoplumda!.. Altı yüz sözcük oldu mu? Geçti mi? Hiç sayma- dım. Belki, siz sayarsınız!.. 8 Mart ve Tannçalann Feryadı Kadımn medyada negatif ve onur kıncı tanıtımı devam etmekte, kadmı aşağılayan ve şiddet unsurlan içeren pornografik materyaller sıkça kullanılmaktadır. Küreselleşme sonucunda eğlence sektöründe kadın ve kız çocuklarına yönelik cinsel istismar artmış bulunmaktadır. Şemsettill ORHAN Araştırmacı- Yazar 8 Mart, vahşi kapita- renişin ruhunu taşımak- lizmin gayri insa- ni yaşam koşulla- rınakarşıkadınla- nn hak arayışına yönel- dikleri, insanca çalışma koşullanna kavuşmak için direnişe geçtikleri, bu yol- da yanarak can verdikle- ri, tutuklandıklan, fakat yılmadıkları acılı ama onurlu günlerin yıldönü- müdür... 8 Mart, dünya emekçi kadınlannın vahşi sömü- rüye karşı "eşit işe eşit üc- ret" talebiyle başlattık- lan uzun erimli bir sava- şımı anma günüdür... 8 Mart'lar; aynı zamanda, kadınlann kurtuluşu uğ- ruııa verilen savaşımlar- da gelinen noktaların de- ğerlendirildiği, ileriye yö- nelik yeni stratejilerin be- lirlendiği günlerdir... 8 Mart, "yiyip içip eğ- lenilen" yalın bir "kadın günü" ya da "dünya ka- dınlar günü" değil, ağır iş koşullarında emek güç- lerini sataıı kadınlann bir- lik ve dayaruşma günüdür. Bir başka deyişle çalışan emekçi kadınlann, kendi- lerini ezerek insanca ya- şama haklarını gasp eden vahşi kapitalizme karşı ayağa kalkarak dik duruş sergiledikleri, savaşma- ya başladıklan günlerin yıldönümüdür. Bugün, dünya tarihin- de yerini almış şanlı bir günün, onurlu bir müca- delenin yıldönümüdür. Kısacası, bugün, insan- lığın gerçek ve kalıcı kur- tuluşu yönündeki tarih- sel savaşımın bir parçası, böyle bir gerçekliğin sim- gesidir. Bu anlamlı gün, maya- smda uzun soluklu bir di- tadır. Bu boyutuyla tıpkı 1 Mayıs gibi sömürü dü- zenlerine karşı verilen mücadelenin de bir sim- gesidir. Bugün Dünya Emekçi Kadınlar Günü'dür... Kutlu olsun... Tannçalann tahtından indirildikleri anaerkil dö- nemin son günlerinden bu yana geçen binlerce yıldan beri süregelen er- kek egemenliği günü- müzde de varlığını sürdü- rüyor. "Yeni dünya düze- ni" ise bu egemenliği pe- kiştiriyor. Dünyada ya- şanan bunca değişim ve dönüşüme karşm kadına yönelik aynmcılık ve şid- det, tüm kültürlerde kök salmaya devam ediyor. Köle ticareti çığ gibi bü- yüyor. Küresel pazarda kadın bedeni bir mal ola- rak işlem görüyor. Her yıl yüz binlerce çocuk yaştaki genç kadın, seks ticareti için uluslararası dolaşıma sokuluyor. Mil- yarlarca dolarlık uyuştu- rucu ve silahtan sonra kü- reselleşen dünyanın en büyük pazannı kadın ti- careti oluşturuyor. Dün- yada milyonlarca kadın fiıhuşa zorlanırken işken- ceyletehditediliyor. Suç örgütlerine boyun eğme- yen kadınlar acımasızca öldürülüyor. 'Ve kadınlar / bizim kadınlarımız...' Eski Sovyetler Birliği ülkelerinden sadece 1997 yılında, seksüel sömürü için 100 binin üzerinde genç kadının kaçınldığı- na resmi raporlarda vur- gu yapılıyor. Başta Türkiye olmak üzere Ortadoğu'da töre cinayetleri hâlâ tüm hı- zıyla devam ediyor. Ka- dınlar, kendi bedenleri üzerinde tasarruf hakkın- dan yoksun bulunuyor. Çünkü kadın bedeni bir mal olarak görülüyor ve o mal da erkeğe ait bulu- nuyor. Bu nedenle gerek- tiğinde bekâret kontrolle- ri de yapılıyor. Kadınlann duygu ve yaşamları hiçe sayılarak başta Afrika ülkeleri ol- mak üzere dünyada her gün 6 bin genç kızın sün- net yoluyla klitorisleri alı- nıyor. Birleşmiş Milletler tarafından yayımlanan bir rapora göre, çoğu Afrika ülkelerinde yaşayan 130 milyon kızın, cinsel ar- zulannın azaltılması ama- cıyla kadınlık organlan sünnet edilmiş bulunu- yor. Görüldüğü gibi kadın bedenine yönelik acıma- sız saldırıların detayları- nı öğrendikçe, insanın dehşete kapılmaması ola- naksız hale geliyor; in- san, insanlığından utanı- yor. Ekonomik, siyasal ve toplumsal yaşamda er- kek egemenliği her gün kendisini yeniden üreti- yor. Bu nedenle kadınla- nn yüz elli yıllık bir geç- mişi olan örgütlü müca- delesi de devam ediyor, fakat güneşi bir türlü doğ- muyor. Çünkü dinsel ina- nışlar, gelenek ve göre- nekler, toplumsal değer yargılan, ahlak normlan ve aynmcı yasaklar er- kek egemenliğini pekiş- tiriyor. Kadınlann siyasette ön- leri tıkanıyor, parlamen- tolara girişleri engelleni- HAZIR KART'TAN KONTÖR KARNAVALI Hemen bir Hazır Kart hattı al. 30 gün içinde en az 250 kontör yükle. m Hediye kontörler kazan. 1 Telefonun kontöre doysun! Üstelik, alacağın Hazır Kart hattına ve yükleyeceğin her 500 ve 1.000 kontöre vade farksız 6 taksit imkânı sadece Axess'te! Hadi şimdi Hazır Kart almaya, Abone Merkezleri'ne, TurkcellExtra'lara... Kampanyadan kazanılan kontörler abonenin hattına 5 taksitte yüklenecektir. Taksltll paket satışları 100, 250,1.100 kontörlük paketler ve Genç Hazır Kart için geçerlidfr. Taksitli kontör satışları TurkcellExtra'lar, Abone Merkezlerl ve kampanyaya katılan Turkcell Satış Noktaları'ndan yapılmaktadır. Kampanya 3 1 Mart 2005 tarihine kadar geçerlldir. Axess HAZIR KART ess'e özel vade farksız 6 taksit yor. Dünya nüfusunun yüzde 52'sini teşkil eden kadınlann, dünya parla- mentolannda ele geçire- bildikleri sandalye sayı- sı ise yüzde 12'yigeçmi- yor. lslam şeriatı ile yö- netilen Suudi Arabis- tan'da bu yıl yapılan se- çimlerde kadınlann oy bile kullanamadıkları bi- liniyor. Kadınlık onuru bugün de ayaklar altında tahrip olmakta, aşağılanan kadın ikinci sınıf bir yaratık ola- rak görülmektedir. Bu tes- pitlerimiz elbette salt ül- kemiz için değil, geliş- miş Batı toplumlan için de geçerli olmaktadır. Ör- neğin Almanya'da dev- let, işsizlik yardımı al- makta olan kadınlara ge- nelevde çalışmayı teklif etme onursuzluğunu gös- terebilmektedir. Kadınlann işyerlerin- de cinsel taciz nesnesi olarak görülmelerine bir türlü son verilmemekte- dir. Kadınların miras ve mülkiyet hakkı, birçok ülkede ulusal yasalarda yer almamaktadır. Kadınlann aile içinde- ki geleneksel rolleri ve mali açıdan güçsüzlük- leri, karar alma mekaniz- malannda yer almaları- nı engellemektedir. Kadının medyada ne- gatif ve onur kıncı tanı- tımı devam etmekte, ka- dını aşağılayan ve şiddet unsurlan içeren pornog- rafik materyaller sıkça kullanılmaktadır. Küreselleşme sonucun- da eğlence sektöründe ka- dın ve kız çocuklarına yö- nelik cinsel istismar art- mış bulunmaktadır. Yoksulluk, bilgisayar eğitiminden yoksunluk ve diğer nedenler, kadın- lann internete ulaşımla- nnın sınırlı kalmasına ne- den olmaktadır. Küreselleşmenin bir so- nucu olan kayıt dışı eko- nomi, kadınlann az ücret- le ve sosyal güvenceden yoksun işlerde yığılma- lanna neden olmaktadır. Kadın işsizliği Ekonomileri geççiş sü- recinde olan ülkelerde, özellikle kadın işsizliği artmaktadır. Kadınlann, soyunmadan bir iş bula- bilme istek ve özlemle- ri çoğu kez gerçekleşe- memektedir. Eve kapan- mak zorunda bırakılan milyonlarca kadın için ev, bir "sığınak" değil, dehşet yuvası olmaktadır. Özellikle gelişmekte olan ülkelerde HIV/AIDS'in hızla ya- yıldığı ve kadınlann ha- yatını mahvettiği göz- lenmektedir. Tüm dünyada kadın- lar arasında uyuşturucu madde bağımlıhğının art- tığına, tütün kullanımın- da önemli artışlann göz- lendiğine tanık olunmak- tadır. Doğal felaketler- den kadınların daha da olumsuz etkilendiği ve bunlan gidermek için du- yarlı programlann geliş- tirilmediği bilinmektedir. Saldırgan militarist güçler, sıkça başvurduk- lan tecavüzü bir savaş si- lahı olarak görmekte, sa- vaşlann yıkıcı sonuçla- nndan doğrudan etkile- nen ise erkeklerden çok kadınlar olmaktadır. Amerikalı saldırganlar- ca bugün Irak'ta ırzma geçilen kadınlann çığlık- lan, "yeşil kuşak" proje- sinin yıllarca gönüllü fi- güranlığını yapan siya- sal Islamcılanmızın İcu- laklannda çınlamaktadır. Köktendincilik, faşizm ve ırkçılık gibi cinsiyet- çi ideolojiler, kadınlann bedensel bütünlüğünün amansız düşmanı olma- yı sürdürmektedir. Sal- dırganlığın kutsandığı, erkekliğin yüceltildiği; banş, demokrasi, eşitlik ve özgürlüklerin yok var- sayıldığı bu dünyada ka- dınlara yer kalmamakta; umutlanna bile tecavüz edilen kadın, tıpkı solan bir gül gibi boynu bükük durmaktadır. "Demokratun" diyen herkesin zulüm, vahşet ve kan kokan böylesi bir dünyada yaşananlara ta- nıklık etmekten gerçek- ten acı ve utanç duyma- sı gerekmektedir. Ancak nerede olursa olsun, insanlığa karşı olan her hareketin karşısında gelişen tüm savaşımlarda, kadınJar da üzerlerine dü- şen görevi yerine getir- me çabası içine girmek- tedirler. Ne ki bunca sa- vaşıma karşın, sadece bir arpa boyu yol alındığı gö- rülmektedir. Kadın kişi- liğinde yaratılan trajik tahribatın giderilmesi için daha onlarca yılın geç- mesi, uzunca bir yolun alınması gerekmektedir. Büyük bir çaba, sabır ve inatla alınması gereken bu yol, umut ve sevday- la dolu, çetin ve dikenli, sarp ve bükümlüdür. An- cak aşılamaz değildir ve mutlaka aşılacaktır. Bu- nun için yılın 365 günü- nü 8 Mart'lara çevirerek birlik ve dayanışmayı güçlendirmemiz gerek- mektedir. Bu bağlamda özellikle kadın aydınlan- mıza büyük ve tarihi so- rumluluklar düşmekte- dir. Kadın aydınlarımı- zın öncülüğünde geniş ta- banlı bir kadın platformu oluşturulmalı ve somut eylem planları üzerinde çalışılmalıdır. Hazırlana- cak stratejik eylem plan- lan, sadece ülkemiz ka- dınının hak arayışı ile sı- nırlı olmamalıdır. Ülke- mizin güzel yüzlü ve gü- zel ruhlu kadınlan, dün- yadaki tüm kadınların gerçek kurtuluşu için ön- cülük etmelidir. Gerekir- se bu platformda seçile- cek bir kadro, uluslara- rası kadın haklan örgütü adında bir örgüt kurmalı ve acilen çahşmaya baş- lamalıdır. Kadınlanmızca yakı- lan ağıtlar yerine, coşku- lu türkülerin söylenece- ği günlerin yakın olması umut ve özlemiyle... turkcell.com. hazirkart ANTALYA 5. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ SAYI: 2003/1219 Davacı DHMl Genel Müdürlüğü tarafından davalı Ziya Aydın aleyhine açılan ecrimisil dava- sında: Davahnın adresi meçhul olduğundaıı ila- nen tebligat yapılmasına karar verilmekle, davacı "Antalya Güzeloba 1120 Parsel sayılı Hazine adına olan taşınmazın 2942 sayılı kamulaştırma yasasının 30. maddesı gereğince Danıştay 1. Da- irenin 2000/ 154-2000/172 sayılı kararı ile ıdare- lerine intıkal etmiş olduğunu, arazi üzerinde yüz- me havuzlu paladyen saha, sondaj, garaj ve su deposu olan 2 katlı villanın şagili olan davalıya 42.761.128.000 TL 10.12.1997 tarihinde ödendi- ğini, anılan evi 20.05. 2002 tarihine kadar tahliye etmediğinı, 11 ldare Kurulu'nun 15.01.2002 gün ve 3091-8/4 sayılı kararı ile anılan taşınmazın tahliyesine ve idarelerine teslimine karar veril- mış ve 20.05.2002 tarihinde teslim edilmiş oldu- ğunu, bu nedenle kamulaştırma bedelini aldığı tarihten itibaren 20.05.2002 tarihine kadar top- lam 8. 402.000.000-TL haksız işgal nedeniyle ecrimisil'in 12.12. 1998 tarihınden itibaren işle- yecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini" talep ve dava ettiğinden, dava- lının duruşma günü bulunan 18.05.2005 günü sa- at 09.35'de duruşma salonunda hazır bulunması veya kendisini bir vekille temsill ettirmesi aksi takdirde HUMK'nun 213 ve 377. maddeleri uya- nnca yokluğunda karar verileceği dava dilekçesi- nin tebliği yerine kaim olmak üzere ilan olunur. Basın: 9449 PENCERE Iki T : Yoksulluk ve YolsuzlukL "Türkiye'de bugün özelleştirme konusunda yaşanan gelişmelere bakıldığında yapılanların 'özelleştirme' olarak tanımlanması mümkün de- ğildir. özelleştirmeler artık sosyal bir cinayet halini al- mıştır. SEKA'nın alıcıları hazırdır. Alanlar, SEKA'ya değil, arazisine taliptir. Bu hükümetin toprak satma merakı aslında bir sorgulama konusu olmalıdır. Maljye Bakanı'nın defterdarlara 'Kamu arazilerine ucuz fiyat verin' anlamında gönderdiği genelgeler, kendi toprak- lanmızda kiracı olarak yaşayacağımıza dair ilk işaretlerdir. Bu özelleştirme dosyasının pis kokuları da ya- kında Türkiye'ye yayılacaktır. Eğer 59'uncu hükümet (AKP) bu konuda sa- mimi olsaydı, en azından sendika yetkilileriyle bir durum değerlendirmesi yapar, sonra da gö- rüşmeler çerçevesinde bir tutum izlerdi. Anlaşılıyor ki 'Ben yaptım oldu' mantığı daha önceki iktidarlar gibi bu hükümetin de hastalı- ğı... Ama bu hastalığın felç getirdiğini hatırlamala- rı gerekiyor. Ingiltere'de bugüne kadar yapılan özelleştirme- lerin ardında birkuruşyolsuzlukyoktur, Türkiye'de her özelleştirme girişimi beraberinde skandal ve şaibe dosyalarını da taşımaktadır." • Kim söylüyor bunlan?.. Mustafa Özbek!.. Türk Metal Sendikası Genel Başkanı... özbek başka şayler de söylüyor: "Türkiye 'de insanların yüzde 217 (5 kişiden 1 'i) yoksulluk içinde yaşıyor. 2 milyon insan en te- mel ihtiyaçlarını karşılayamıyor. Bunu biz söyle- miyoruz. Bunu 'Devlet Istatistik Enstitüsü' söy- lüyor." '2005 Türkiyesi'm vurgulayan iki sözcük var: Bir: Yoksulluk.. Iki: Yolsuzluk.. AKP iktidarı ikisinin üstünde yürüyor... özbek alınteri kesiminin sözcüsüdür... Emekçi diyor ki: "Yoksulluğun kirlettiği, yolsuzluğun anıtlaştığı bu ülkede, insanlar, gelecek konusunda birplan yapamamaktadır. Türkiye 'nin geleceği giderek belirsizleşmek- tedir. Gençler, Türk toplumunun yüzde 70'i, Türki- ye'nin yaşadığı siyasi ve ekonomik çalkantıların geleceğe güveni azalttığını söylüyor. Bu ülkenin geleceği olan, Ulu önder'in Türkiye Cumhuriye- ti'ni emanet ettiği gençlerin yüzde 38'i bir daha dönmemek üzere bu ülkeden ayrılmak istemek- tedir. Bu dehşet verici bir rakamdır." . ' v Peki, bizi kim kurtaracak?., ' Avrupa mı?.. Amerika mı?.. Neyazık ki kendimize güvenimizi yitirdik, bir 'dış gücün' bizi kurtaracağına inanmak toplumda yaygın sanıya dönüştü; bu ülkenin işçisini ve köy- lüsünü baş belası gibi algılayıp kalkınmanın üre- tici gücü ve bu toprakların sahibi olarak görme- yen birtakım 'asalak', ülkenin yazgısını ele geçir- di. Işçi ve köylü, daha başka deyişle 'halkın gücü' sesini yükseltmeden ve yazgısına el koymadan iflah olamayız. DÜNYA KADINLAR GÜNÜ KUTLU OLSUN Bugün "8 Mart Dünya Kadınlar Günü". Kadınlar, insanlığın başta analık erdemi olmak üzere sahip olduğu banş, kardeşlik ve eşitlik gibi bütün yüksek değerleri ile en özdeş olan varlıklardır. Onlar ki doğurdukları her insana can katan, yaşama tutunmalarını sağlayan birer kutsal hayat emekçisidhier. Ve onlar, hiç kuşkusuz emeğin ta kendisidirler. Bütün insanhk ana, bacı, eş ve kız evlat olarak varlığını onlara borçludur. En içten minnettarlığımla bütün kadınlarımızın "Dünya Kadınlar Günü'nü" yürekten kutluyor, şükranlarımı sunuyorum. FİKRET AKOVA Burhaniyc Belediye Başkanı GAZİOSMANPAŞANIN PARLAYAN ALTIN YILDIZI Haşhaşlar KUYUMCULUKLTD.ŞTİ. 8 MART TÜM DÜNYA KADINLAR GÜNÜ'NÜ KUTLAR. HER 8 MART'TA BİRLİKTE OLMAK DİLEĞİYLE... Murat Haşhaş BEYKOZ 1. ASLİYE HUKUK HÂKİMLtĞÎ'NDEN Dosya No: 2004/546 Vediha Yılmaz tarafından Salih Çiçekçi aleyhine açılan tescıl davasmda; davalının Yemre Caddesi, No: 88/18, Pursaklar-Ankara adresinden duruşmanın bırakıldığı, 12.04.2005 saat: 09.45'de Mahkememiz- de hazır bulunması, veya kendisini bir vekille temsil ettırmesı, aksı takdirde yokluğunda karar verileceği hususu ilanen teblığ olunur. 25.02.2005 Basın: 9432
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle