23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
21 MART 2005 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA H i J v U i l U I T J L I ekonomiÇ' cumhuriyet.com.tr 13 OECD, kara para ve terorizmin finansmanıyla mücadele konusunda denetime başlayacak Türkiye sanık sandalyesindeANKARA (AA) - OECD Mali Eylem Görev Grubu'nun (FATF) 3. tur ülke denetimlerine geçildi. Bu çerçevede, 2006'daki genel kurulda durumu ele alınacak olan Türki- ye'de de bu denetime ilişkin mara- ton başladı. Incelemeye baz teşkil eden değer- lendirme kriterlerini Maliye Bakan- lığı Mali Suçlan Araştırma Kuru- mu'na (MASAK) gönderen FATF, • Hazırlanacak raporların değerlendirilmesinin ardından OECD Mali Eylem Görev Grubu uzmanlan Türkiye'ye gelecek ve kara para ve terorizmin finansmanıyla mücadele konusunda yerinde inceleme yapacaklar. Uzmanlar, Türkiye'nin getirilen kriterlere uyup uymadığını değerlendirecekler. belirlenen kriterlerle ilgili sorulara yanıt verilmesini de istedi. FATF'ın üye ülkelerde aradığı kri- terler, MASAK tarafından, "Bizim durumumuz nedir" sorusuyla bir- likte Adalet Bakanlığı, Içişleri Ba- kanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü, BDDK, SPK, Merkez Bankası, Ha- zine Müsteşarlığı ve ilgili diğer ku- ruluşlara iletildi. Eylüle kadar geçecek dönemde, her kuruluş, FATF'ın kriterleri ara- smda kendilerini ilgilendiren konu- larda hangi noktada olduğumuzu ortaya koyacak ve Türkiye fotoğra- fı daha sonra ortak bir toplantıda tar- tışılacak. Türkiye'nin durumu ve yöneltilen sorulara yanıtlar, eylül başında bir rapor şeklinde FATF'a gönderilecek. Bu raporlann değerlendirilmesi- nin ardından bu defa FATF uzman- ları Türkiye'ye gelecek ve kara pa- ra ve terorizmin finansmanıyla mü- cadele konusunda yerinde inceleme yapacaklar. Uzmanlar, Türkiye zi- yaretinin ardından da Türkiye rapo- runu hazırlayacaklar. Raporda, Tür- kiye'ye getirilen kriterlere uyum de- recesine göre "Uvumlu", "Büyük ölçüdeuyumlu", "Kısmenuyumlu" ya da "Uyumsuz" notu verilecek. 3YILDA%143ARTTI Teknoloji yatırımlan katlandı ANKARA/ADANA (AA) - Devletin, yaptığı bilgi ve iletişim teknolojisi yatırımlan için ayırdığı ödenek tutan 2002 yılından bu yana dolar bazında yüzde 143 artti. Dcvlet Planlama Teşkilatı (DPT) verilerini baz alarak yapılan hesaplamaya göre 2002-2005 döneminde bu yatınmların ödcneği 158 milyon dolar seviyesınden 386 milyon dolara çıktı. Bilgi ve iletişim teknolojisi yatırımlan için 2005 yılı ıtibanyla devletin elinde 199 adet proje bulunurken, bunlara 319 milyon dolarlık harcama yapıldı. Söz konusu projelcrin tutarı ise 1 milyar 286 ınilyon doları buluyor. Bilgi ve iletişim teknolojileri alanında en fazla proje ise 78 adet ile eğitim sektöründc bulunuyor. Buna karşılık turizm alanında proje bulunmazken, enerji sektöründc 5, madencilik sektöründc 6, tarımda da sadcce 8 adet bilgi ve iletişim teknolojisi projesi bulunuyor. Türkiye'de, 2003 yılında yüzde 58 olan yasadışı yazılım kullanım oranının geçen yıl yüzde 66'ya tınnandığı bildirildi. lş Yazılımcıları Birliği "Business Software Alliance" (BSA) Avrupa Bölgesi Başkan Yardımcısı Beth Scott, AB uyum sürecinde fikri mülkiyet alanında Türkiye'ye destekte bulunmanın çabası içinde olduklarını söylcdi. Scott, Türkiye'de 2003'te yüzde 58 düzeyinde bulunan yasadışı yazılım kullanım oranının geçen yıl yüzde 66'ya tırmandığını belirtli. Vakıfbank'tan turizme destek ANKARA (AA) - Vakılbank, gelencksel "Turizm Destek Kredısini" yenileyerek üç sezon vadeli "V-Turizm" kredisi uygulaması başlattı. Vakılbank'tan yapılan açıklamaya göre, bu alanda faaliyet gösteren firmalann 2005 yılı turizm sezonuna hazırlanmalanna yardımcı olmak amacıyla V-Turizm kredisi geliştirdi. Açıklamada, Vakılbank'ın geliştirdiği V- Turizm kredisınin, 36 aya varan vade ve aylık yüzde 1.95'ten başlayan faiz avantajını içerdiği belirtildi. Turizm işletmeleri, ihtiyaçlan için 500 bin YTL'ye kadar kredı çekebilecek. Patent alabilmek için en az 1.5 yıl beklenmesi tasarımı demode hale getiriyor Tasarımcı engel îstemiyor • Türkiye'de tasarımcılığa olan ilginin her geçen gün artmasına karşın tasarımcıyı koruyacak yeterli altyapının olmayışı nedeniyle liderliği bir türlü yakalayamadığımız kaydediliyor. BAŞAK SEZEN Türkiye'de tasarımcılığa olan ilgi- nin her geçen gün artmasına karşın ta- sarımcıyı koruyacak yeterli altyapının olmayışı nedeniyle liderliği bir türlü yakalayamadığımız kaydediliyor. Kuyumculuk sektöründe pazar lide- ri Italya. ttalya, tekstil ve hazır giyim sektörlerindeki tasarım liderliğini bu sektörde de elinde bulunduruyor. Türkiye'nin ise Italya'dan sonra '•'f\ ikinci sırada geldiğini kaydeden ' * tstanbul Altın Rafinerisi Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Halaç, bi- rinci sıraya yükselemeyişimi- zin en önemli nedeni olarak Türkiye'de tasarımcıyı koruyacak yeterli altya- pının olmayışını gös- terdi. Halaç şunları kaydetti: "PatentEnsti- tüsü'ne gidip patent al- maya kalktığınızda en az 1.5 sene geçiyor. Zaten o zaman da tasarımınızdemode oluyor. Şu anda Meclis'te görüşülmek üzere olan bir kanun var: 'Esnaf ve Sanat- kârlarOdaları Kanunlan'.Eğerbu ka- nun kabuledilir ve Patent Knstilüsü'ne verilen birtakım haklar bu odalara vc- rilirse, Türkiye'detasannun önü açıla- caktır" Halaç, tüm sorunlara karşın tasarım- cılığa olan talebin arttığını da kaydet- ti. Gold News dergisinde yer alan ha- bere göre Faruk Saraç ve şarkıcı Ege de bu işle uğraşmaya karar veren isim- ler arasında bulunuyor. MARKALAŞMA GELİŞME AŞAMASINDA- ABD'de 20 bin kişiye bir kuyumcu düşerken, 70 milyonluk Türkiye'de bu savı 1500. I ürkiye\leki kuyumcu sayısının fazlalığına karşın marka sayısı çok az. Kuyumcu zenginiyiz 2001 ve 2002 krizlerinden sonra altın, senrıayesini enflasyona ve devalüasyona karşı kommak isteyenler için bir alternatif oldu Ancak, insanlar sadece altın almakla kalmadı. Ömer Halaç'ın verdıği bilgiye göre bu sektöre olan talep o kadar arttı kı, kriz önce iş imkânı yaratırken sonra tekrar kendi içinde bir krize yol açtı. Nüfusu daha kalabalık olan ABD'de 20 bin kişiye bir kuyumcu düşerken Türkiye'de 1500 kişiye bir kuyumcunun düştüğünü belirten Halaç, "Sayı bu kadar hızlı arnnca, hem rekabet arttı hem de pastadan elde edilen pay azaldı. Sektörde faaliyet gösterenlerin gclirleri azaldı" diye konuştu. Verilen bilgiye göre Türkiye geçen yıl direkt olarak 850 milyon dolar, endirekt olarak da 650 milyon dolar altın ihracatı gerçekleştirdi Ancak, bu 1.5 milyar dolarlık oranın sadece 250 bin dolar kadan Türkiye'ye katma değer yarattı, çünkü ilıraç edilen üriinün 1.3 milyar dolarlık kısmı ithal edilen hammaddenin işlenmesiyle sağlandı. Halaç, Türkiye içinden işlenmemiş altın satm ahnamadığı için ithal edihnek zorunda kalındığını belirterek, "250 bin dolar, Türkiye'deki hiitiin tasarımcı, işletmeci, üretici vb arasında paylaşılan miktardır" dedi. TASARIM KONSEYİ YOLDA Türkiye fhracatçılar Meclisi (TtM) bünyesinde kurulması planlanan ve uzun süredir gündemde olan Türkiye Tasanm Konseyi'nin tü/ük çalışmasının sonuçlandığı ve nisan ayında yasalaşmasının beklendıği belirtildi. TİM Genel Sekreter Yardımcısı Seda Lafçı, konseyin amacımn, Türkiye'de tasannun yaşamın her alanında etkin olarak kullanılmasına yönelik devlet politikalanmn oluşmasına katkıda bulunmak, tasanm alanındaki faaliyetleri teşvik etmek, tasanmdan yararlanmanın yaygınlaştınhnasını, her kesimden sanayicinin ve ihracatçının tasanmdan yararlanmasıru sağlamak olarak sıraladı. YDK raporuna göre, kurumun alacaklan Türkiye'nin yıllık yatınm bütçesi seviyesine ulaştı BOTAŞ'ın alacaklan 5.7 katrilyon MURATKIŞLALI ANKARA - Başbakanhk Yüksek Denetlenıe Kurulu (YDK), "BOTAŞBoru Hatlan ile Petrol Taşıma AŞ 2003 Yılı Raporu"nda, 31 Ekim 2004 tarihi itibanyla kurumun diğer kurumlardan tahsıl edilmeyen alacaklarının 5 katrilyon 762 trilyon liraya ulaştığı belirtilerek "Kuruluşun • Her fırsatta ülkeyi "tüccar zihniyetiyle yönettiğini" ileri süren AKP hükümeti döneminde, BOTAŞ'm alacaklan 5.8 katrilyon liraya çıktı. YDK, kurumun borçlarını ödemekte zorlandığına dikkat çekerek 'gecikme zammınm tahsili için bir ödeme kolaylığı getirilmesi' önerildi. borçlarını ödemesinde finansman sıkıntısı had saihaya gelmiştir. Bu durumda doğalgaz ithalatı için bankalardan flnansman kredisi kullanma yoluna gitmiştir. Cari harcamaları için ihtiyaç duyulan tlnansnıanı, yüksek faizle temin edilen kredilerle yürütmeye başlamıştır" dendi. YDK raporunda alacakların 4 katrilyon 8 trilyon lirasının gecikme zammından (gecikme faizi) oluştuğu vurgulanarak "Yeni kayııakların arandığı şu günlerde gecikme zammuun tahsili için bir ödeme kolaylığı getirilnıesi" önerildi. YDK'nin BOTAŞ raporuna göre alacaklann 4 katrilyon 824 trilyon liralık kısmı yine BOTAŞ'tan aldığı doğalgaz ile elektrik üreten Elektrik Üretim AŞ'ye (EÜAŞ) ait. EÜAŞ'ı, 396 tnlyon lıra ile bağlı ortaklığı Hamitabat Elektrik AŞ(HEAŞ), 317 trilyon lira ile de Melih Gökçek'ın başında bulunduğu Ankara Büyükşehir Belediyesi'ne bağlı EGO izliyor. DÜNYA EKONOMtStNE BAKIŞ / ERGİN YILDIZOĞLU LONDRA ANKARAPAZARI YAKUP KEPENEK Doğadan Topluma Bugün, 21 Mart, baharın başlangıcıdır. Doğada değişim yeni bir nitelik kazanıyor; can- lılar, canlanıyor. Her sabah renk değiştiren ve gi- derek irileşen tomurcuklar, açılıyor; çiçekler döllen- meye yöneliyor. Ancak tomurcukların canlanması her zaman do- ğal akışı içinde olamıyor. Bazı ağaçlarda, eskiden kalan cansız dallar, filizlerin önünü kesiyor; tohum- lanmayı; doğallığı sınırlıyor. O durumda yeni filiz- lenme, eğri-büğrü oluyor; doğal doğrultusundan sapıyor. Ancak doğadaki bu tür kendini engelle- meler, kural değildir; canlı, sonuçta doğal akışının bir yolunu buluyor; eski-yeni çelişkisi yeninin üs- tünlüğüne dönüşüyor. Sıra toplumsal ilişkilere gelince, süreç tümüyle değişiyor; tersine dönüyor; canlanma ve yenilen- me, hiç doğadaki kadar kolay olmuyor. Toplumsal değişimin yerini durağanlık alıyor. Doğada, çok seyrek görülen engeller, toplumsal alanda, geçer- li kural ya da belirleyici etken oluyor; tutuculuk ve bağnazlık yeni açılımların önünü kesiyor; yeni filiz- lenmeleri boğuyor; yok ediyor. Ancak doğadan çok, ama çok, farklı olarak top- lumsal değişim, tekrar ederek, dört mevsim çem- berinin içinde dönmüyor; öyle olsaydı, insanlık iler- lemezdi. Toplumsal değişim, kimi zaman ters dön- se de sonuçta ileriye doğru oluyor; onun çekici gü- zelliği de buradadır. Bu büyük doğa-toplum değişim farkını yaratan, insandır; insanın bilinçlenmesidir; üretim yapabi- len insan aklıdır. Tarih boyunca yaratılan kültür, sa- nat ve uygarlık ürünleri, aklın, doğaya egemen ol- ma uğraşısının doğal sonuçlarıdır. Ancak teknolojik yeniliklerin kullanımındaki ba- şarı, sıra kurumsal yapılara gelince, gösterilemiyor. Türkiye'nin toplumsal/siyasal yapısı, on yıllardır, eski ile yeninin iç içe geçmişliğinin ve çelişkisinin çilesini çekiyor; kimi dönemlergeri düşmenin san- cılarıyla kıvranıyor; kimi zaman da ileriye yönel- menin çiçeklerini topluyor. Türkiye eski-yeni bireşimi (sentezi), 1980'lerde, siyasal düzlemetaşınmak istendi; düşünsel eğilim- lerin birleştiği müjdesi verildi; yetmedi, en tutucu, bağnaz ve kurtuluşu eskide arayan eğilimlerin sa- hipleri, bir gecede olmasa bile, bir mevsimlik bir sürede, ilerici kesildi. Gelinen noktada tıkanıklık var. Tıkanıklığın asıl nedeni, bireşimin yanlışlığıdır. Çünkü kurumlar, iç yapılarını demokratikleştirip kendi kendini yenile- medikçe, sendikalar, siyasal partiler, üniversiteler, basın-yayın kuruluşları, merkezi veyerel kamu yö- netimleri toplumsal bağlarını çağa uygun olarak ta- nımlama devingenliğini göstermedikçe, eski-yeni bireşiminin başarısızlığı kaçınılmazdır. Cumhuriyet devrimlerini tepeden inmeci diye eleştirip işbaşına gelenler, şimdilerde, eğitimden hukuka hemen her alanda, tepeden inmeci geri- cilikyapıyor. Devrimleri savunduğunu söyleyen ki- mileri de onlara eşlik ediyor. Bahara girerken, Türkiye, "yeni gibi görünen" eskiciler ile "yenileşmesi gerekirken" kendi filizle- rini yiyenlerin iç içe geçtiği ipliklerin örgüsüne gö- mülüyor ve toplum, tam anlamıyla "kalakalıyor". * • • Cuma günü yaşamın sonsuzluğuna uğurladığı- mız A. Armağan Anar; ilerici kişiliği ve yaptıkları yaşıyor. yakupm metu.edu.tr 724 bin çiftçiııin borcu ertelendi Ekonomi Servisi - Ta- nm ve Köyişleri Baka- nı Sami Güçlü, kredı borçlarını zamanında ödemeyenlerin, bu borçlarını 2 ay içinde de ödememeleri halin- de yasal takibat başla- tılacağını bildirdi. CHP'nin soru öner- gesini yanıtlayan Güç- lü, 2003 'te çıkarılan borç ertelemesinden, Tarım Kredi Koopera- tifi'nden 546 bin 103, Ziraat Bankası'ndan da 178 bin olmak üze- re toplam 724 bin 103 çiftçinin faydalandığı- nı kaydetti. NTV'de yer alan habere göre, 47 bin 491 çiftçinin Ekim 2004'e kadar taksitlerini yatırmadık- larını belirten Sami Güçlü, bu çiftçilerin yaklaşık 48 milyon YTL borcu bulundu- ğunu açıkladı. erginy(S)tr.net Geçen haftauluslararası başında, dün- ya ekonomisine ilişkin öne çıkan tartış- maları izleyenler, yorumcuların, enerjiden kredi piyasalarına kadar, hemen her alan- da belirmekte olan çeşitli tehlike sinyal- lerine dikkat çekmeye çalıştıklarını, kor- kutucu yorumlar yaptıklarını gördüler. Bunlara bakarak "Yine ekonomlkzaman- da bir hızlanma mı başladı? Yine bir kı- rılma noktasına mıyaklaşıyoruz" diye sor- mamak elde değil. Petrolde rekor fîyat Geçen hafta petrol fiyatları yalnızca, ye- niden varil başına 55 dolara yükselmekle kalmadı, hafta sonuna doğru, New York Borsası'nda ilk kez 57 doları geçerek 60 doları ufkunun içine aldı. llginç olan şu ki, bu kez kısa dönemli bir jeopolitik ya da si- yasi istikrarsızlık değildi petrolün varil fiya- tını rekor düzeyeçeken. Uzun dönemli so- run, arz ve talep arasında oluşan açık ar- tık iyice bilinçlere çıkmıştı. Bu açığın bü- yümeye devam edeceği, petrol analisti Jan Lundberg'in Electric Vehicle (EV) Magazine dergisinde vurguladığı gibi, ka- pitalist "uygarlığın hidro karbon dönemi- nin" sonuna gelinmiş olduğu artık kabul gören birteze dönüşmeye başlamıştı. Piyasalar bir kere bunu kabul ettikten sonra, daha önce de aktardığımız "hub- bert peak" (petrol üretiminin zirve yap- tıktan sonra gerilemeye başlayacağına ve artık bu döneme girdiğimize ilişkin sav) ile ilgili tartışmalar bir başkagerçeklik ka- zanmaya başladı. Üretim gerileme döne- mine girerken Çin ve Hindistan'dan git- tikçe artan bir hızla gelen yeni petrol ta- lebi, arz ve talep arasındaki farkın büyü- meye devam edeceğini gösteriyordu. Bu saptamaların, fiyatları daha da sıkış- tırmaeğilimindeolan başkayan etkileri de var. Birincisi mali piyasalardaki speküla- törler, özellikle heç edilmiş fonlar, "artık petrol fiyatlarında belirgin bir gerileme olmaz" varsayımından hareketle bu ala- nı, "sağlam yatınm" kabul ederek girme- ye başladılar. Ikincisi petrol piyasalarında, hem rafinerilerde hem de tankerlerde belirgin bir kapasite yetersizliğı söz konu- su. Ancak, kimse, giderek azalacak bir kaynağın işlenmesi ve taşınması için ye- ni kapasite yaratmayayanaşmıyordu; ya- tırımcılar, bir süre sonra bu kapasiteierle kârlı bir biçimde rafine edecek ve yeni tankerlerle taşıyabilecek miktarda petrol bulup bulamayabileceklerini bilmiyor, atıl kapasiteyle ortada kalmak istemiyorlar. Bunun iki çözümü var: Ya devletler bu alana girecek ya da petrol fiyatları bu ya- tırımları cazip kılacak bir düzeye yükse- Piyasalar Huzursuz lecek. Bu noktada ufuk varil başına 100 doların çok ötesine, 180 dolara kadar ge- nişleyebiliyor. Geçen hafta piyasalar, Cezayir Petrol Bakanı "OPEC elinden geleni yaptı", Katar Pet- rol Bakanı "Bu OPEC'in denetiminden çıktı" de- diklerine (MSNBC, 16/03) ilk kez OPEC'de de artık fiyatları düzenle- yebilecek fazla kapasite kalmadığı gerçeğiyle kar- şılaştılar. Bir tehlike sinyalidete- mel mallar piyasaların- dan geliyor. Buna da Morgan Stanley baş ekonomisti Stephen Roach dikkat çekti. Bir süredir uluslara- rası meta piyasalarında belirleyici etken Çin'den gelen talep. Çin ekonomisi "ger- çek" ekonomiye sabit sermaye yatırım- larına dayalı bir büyüme yaşadığından geçen dönemde, dünya piyasalarında bakır, alüminyum, çimento, çelik vb. mal- larda toplam alımların yüzde 45'ini ger- çekleştiriyordu. Bu talep de bu malların fiyatlarını yükseltiyordu. Şimdi Çin ekono- misi kontrollü bir biçimde yavaşlıyor. Dev- let bu konuda kesın kararlı. Ancak meta piyasaları adeta bu gerçeğin farkında değiller, hâlâ fıyat- lara asılmaya de- vam ediyorlar. Ro- ach, "Peki ama neden" sorusuna da yine dönüp heç edilmiş fonların spekülatifhareket- lerine, bu piyasala- ra girmeye başla- masına işaret ede- rek cevap veriyor. Bu bırbirinin tersi iki hareketin daha fazla devam etmesi olanaksız diyor Roach. Sonra ekliyor: "Çin yavaşlamaya devam ederse, yatı- rımcılar kendilerini ters köşeye yatmış bulacaklar." Eğer Roach'ın yorumu doğruysa ki, ben de doğru olduğunu düşünüyorum, o an gelince fiyatların hızla gerilemesi, ge- çen yıllardaoluşturulan kapasitenin yeni- den açıkta kalması büyük olasılık. Böyle bir eğilim petrol fiyatlarındaki ilerlemeyle çakıştığında, temel mallar ihraç eden ve petrol ithal eden gelişmekte olan ülkeler açısından ağırekonomik sorunların gelip kapıya dayanacağı kesin Mali piyasalar da çok kırılgan Gecen pazartesi Financial Times'ta Dan Roberts ve David VVighton imza- sıyla çıkan bir yorum/analiz yazısı kredi pi- yasalarını izleyenler açısından adeta bir alarm zili niteliğindeydi. Yazıdaayrıntılı bir biçimde uluslararası piyasalarda yine bir kredi köpüğünün oluştuğu, buna karşılık, bankalann hâlâ menkul kıymetler şirket- lerine spekülasyon amaçlı kredi vermeye devam ettiği saptanıyordu. Geçen sene ABD'de ve Avrupa'da bu alanda verilen yeni kredilerin hacmi 100 milyar doları geçmişti. Bankacılar Birliği'nin verilerine göre bu tür borçlar 1997'den bu yana, her yıl ikiye katlanarakartmış, piyasadaki kre- di türevlerinin hacmi de 5 trilyon doları bulmuştu. Borçlanan şirketler de piyasada kala- bilmek için nereyi bulurlarsa oraya ve de risklere fazla dikkat etmeden yatınm yap- maya devam ediyorlardı. Ancak önceki hafta yaşanan birgelişme burada da oyu- nun sonuna gelindiğini düşündürüyordu. İki büyük menkul kıymetler yatınm şirke- ti, başladıkları şirket satın alma operas- yonlarını desteklemek için gereken kre- diyi piyasada bulamadılar; çıkardıkları bo- nolara talep yoktu. Bu olay, köpüğün ar- tık patlama noktasına ulaşmış olduğu- nun bir göstergesiydi. Geçen hafta açıklanan ABD dış ticaret verileri, cari açıkta yine yeni bir rekora işaret ediyordu. Geçen yılın dördüncü dört aylık döneminde ABD cari açığı ön- görülenden daha büyük bir düzeyde ger- çekleşmişti. Buna bağlı olarak dolar, Eu- ro ve yen karşısında yeniden gerilemeye başladı. Bu gelişmelere, yüksek petrol fi- yatları, ABD'nin en büyük şirketlerinden General Motors'un zarar açıklaması, fa- izlerde yeni bir artış beklentisi eklenince de Dow Jones'da yine bir günde yüzde 1 'den fazla gerileme yaşandı. Tüm bunları bir araya koyunca (daha jeopolitik riskleri göz önüne almadan) çok karışık ve kırılgan bir dünya ekonomisi çı- kıyor karşımıza. Ocak ayında bir yazım- da "Kemerlerinizi bağlayın inişe geçiyo- ruz" demiştim, hâlâ aynı düşüncedeyim. Hele Suriye ve Iran'daki olası gelişmele- ri de fiyatların içine sokmaya başlayın, siz de bana hak vereceksiniı. &
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle