Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
21 MART 2005 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
H i J v U i l U I T J L I ekonomiÇ' cumhuriyet.com.tr 13
OECD, kara para ve terorizmin finansmanıyla mücadele konusunda denetime başlayacak
Türkiye sanık sandalyesindeANKARA (AA) - OECD Mali
Eylem Görev Grubu'nun (FATF) 3.
tur ülke denetimlerine geçildi. Bu
çerçevede, 2006'daki genel kurulda
durumu ele alınacak olan Türki-
ye'de de bu denetime ilişkin mara-
ton başladı.
Incelemeye baz teşkil eden değer-
lendirme kriterlerini Maliye Bakan-
lığı Mali Suçlan Araştırma Kuru-
mu'na (MASAK) gönderen FATF,
• Hazırlanacak raporların değerlendirilmesinin ardından OECD Mali Eylem Görev Grubu uzmanlan
Türkiye'ye gelecek ve kara para ve terorizmin finansmanıyla mücadele konusunda yerinde inceleme
yapacaklar. Uzmanlar, Türkiye'nin getirilen kriterlere uyup uymadığını değerlendirecekler.
belirlenen kriterlerle ilgili sorulara
yanıt verilmesini de istedi.
FATF'ın üye ülkelerde aradığı kri-
terler, MASAK tarafından, "Bizim
durumumuz nedir" sorusuyla bir-
likte Adalet Bakanlığı, Içişleri Ba-
kanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü,
BDDK, SPK, Merkez Bankası, Ha-
zine Müsteşarlığı ve ilgili diğer ku-
ruluşlara iletildi.
Eylüle kadar geçecek dönemde,
her kuruluş, FATF'ın kriterleri ara-
smda kendilerini ilgilendiren konu-
larda hangi noktada olduğumuzu
ortaya koyacak ve Türkiye fotoğra-
fı daha sonra ortak bir toplantıda tar-
tışılacak. Türkiye'nin durumu ve
yöneltilen sorulara yanıtlar, eylül
başında bir rapor şeklinde FATF'a
gönderilecek.
Bu raporlann değerlendirilmesi-
nin ardından bu defa FATF uzman-
ları Türkiye'ye gelecek ve kara pa-
ra ve terorizmin finansmanıyla mü-
cadele konusunda yerinde inceleme
yapacaklar. Uzmanlar, Türkiye zi-
yaretinin ardından da Türkiye rapo-
runu hazırlayacaklar. Raporda, Tür-
kiye'ye getirilen kriterlere uyum de-
recesine göre "Uvumlu", "Büyük
ölçüdeuyumlu", "Kısmenuyumlu"
ya da "Uyumsuz" notu verilecek.
3YILDA%143ARTTI
Teknoloji
yatırımlan
katlandı
ANKARA/ADANA (AA) -
Devletin, yaptığı bilgi ve
iletişim teknolojisi yatırımlan
için ayırdığı ödenek tutan 2002
yılından bu yana dolar bazında
yüzde 143 artti. Dcvlet
Planlama Teşkilatı (DPT)
verilerini baz alarak yapılan
hesaplamaya göre 2002-2005
döneminde bu yatınmların
ödcneği 158 milyon dolar
seviyesınden 386 milyon dolara
çıktı. Bilgi ve iletişim
teknolojisi yatırımlan için 2005
yılı ıtibanyla devletin elinde
199 adet proje bulunurken,
bunlara 319 milyon dolarlık
harcama yapıldı. Söz konusu
projelcrin tutarı ise 1 milyar 286
ınilyon doları buluyor.
Bilgi ve iletişim teknolojileri
alanında en fazla proje ise 78
adet ile eğitim sektöründc
bulunuyor. Buna karşılık turizm
alanında proje bulunmazken,
enerji sektöründc 5, madencilik
sektöründc 6, tarımda da sadcce
8 adet bilgi ve iletişim
teknolojisi projesi bulunuyor.
Türkiye'de, 2003 yılında yüzde
58 olan yasadışı yazılım
kullanım oranının geçen yıl
yüzde 66'ya tınnandığı
bildirildi. lş Yazılımcıları Birliği
"Business Software Alliance"
(BSA) Avrupa Bölgesi Başkan
Yardımcısı Beth Scott, AB
uyum sürecinde fikri mülkiyet
alanında Türkiye'ye destekte
bulunmanın çabası içinde
olduklarını söylcdi. Scott,
Türkiye'de 2003'te yüzde 58
düzeyinde bulunan yasadışı
yazılım kullanım oranının
geçen yıl yüzde 66'ya
tırmandığını belirtli.
Vakıfbank'tan
turizme destek
ANKARA (AA) - Vakılbank,
gelencksel "Turizm Destek
Kredısini" yenileyerek üç sezon
vadeli "V-Turizm" kredisi
uygulaması başlattı.
Vakılbank'tan yapılan
açıklamaya göre, bu alanda
faaliyet gösteren firmalann
2005 yılı turizm sezonuna
hazırlanmalanna yardımcı
olmak amacıyla V-Turizm
kredisi geliştirdi. Açıklamada,
Vakılbank'ın geliştirdiği V-
Turizm kredisınin, 36 aya varan
vade ve aylık yüzde 1.95'ten
başlayan faiz avantajını içerdiği
belirtildi. Turizm işletmeleri,
ihtiyaçlan için 500 bin YTL'ye
kadar kredı çekebilecek.
Patent alabilmek için en az 1.5 yıl beklenmesi tasarımı demode hale getiriyor
Tasarımcı engel îstemiyor
• Türkiye'de tasarımcılığa olan
ilginin her geçen gün artmasına
karşın tasarımcıyı koruyacak
yeterli altyapının olmayışı
nedeniyle liderliği bir türlü
yakalayamadığımız kaydediliyor.
BAŞAK SEZEN
Türkiye'de tasarımcılığa olan ilgi-
nin her geçen gün artmasına karşın ta-
sarımcıyı koruyacak yeterli altyapının
olmayışı nedeniyle liderliği bir türlü
yakalayamadığımız kaydediliyor.
Kuyumculuk sektöründe pazar lide-
ri Italya. ttalya, tekstil ve hazır giyim
sektörlerindeki tasarım liderliğini bu
sektörde de elinde bulunduruyor.
Türkiye'nin ise Italya'dan sonra
'•'f\ ikinci sırada geldiğini kaydeden
' * tstanbul Altın Rafinerisi Yönetim
Kurulu Başkanı Ömer Halaç, bi-
rinci sıraya yükselemeyişimi-
zin en önemli nedeni olarak
Türkiye'de tasarımcıyı
koruyacak yeterli altya-
pının olmayışını gös-
terdi. Halaç şunları
kaydetti: "PatentEnsti-
tüsü'ne gidip patent al-
maya kalktığınızda en
az 1.5 sene geçiyor. Zaten
o zaman da tasarımınızdemode oluyor.
Şu anda Meclis'te görüşülmek üzere
olan bir kanun var: 'Esnaf ve Sanat-
kârlarOdaları Kanunlan'.Eğerbu ka-
nun kabuledilir ve Patent Knstilüsü'ne
verilen birtakım haklar bu odalara vc-
rilirse, Türkiye'detasannun önü açıla-
caktır"
Halaç, tüm sorunlara karşın tasarım-
cılığa olan talebin arttığını da kaydet-
ti. Gold News dergisinde yer alan ha-
bere göre Faruk Saraç ve şarkıcı Ege
de bu işle uğraşmaya karar veren isim-
ler arasında bulunuyor.
MARKALAŞMA GELİŞME AŞAMASINDA- ABD'de 20 bin
kişiye bir kuyumcu düşerken, 70 milyonluk Türkiye'de bu savı 1500.
I ürkiye\leki kuyumcu sayısının fazlalığına karşın marka sayısı çok az.
Kuyumcu
zenginiyiz
2001 ve 2002 krizlerinden sonra altın,
senrıayesini enflasyona ve devalüasyona
karşı kommak isteyenler için bir
alternatif oldu Ancak, insanlar sadece
altın almakla kalmadı. Ömer Halaç'ın
verdıği bilgiye göre bu sektöre olan
talep o kadar arttı kı, kriz önce iş imkânı
yaratırken sonra tekrar kendi içinde bir
krize yol açtı. Nüfusu daha kalabalık
olan ABD'de 20 bin kişiye bir kuyumcu
düşerken Türkiye'de 1500 kişiye bir
kuyumcunun düştüğünü belirten Halaç,
"Sayı bu kadar hızlı arnnca, hem
rekabet arttı hem de pastadan elde
edilen pay azaldı. Sektörde faaliyet
gösterenlerin gclirleri azaldı" diye
konuştu. Verilen bilgiye göre Türkiye
geçen yıl direkt olarak 850 milyon
dolar, endirekt olarak da 650 milyon
dolar altın ihracatı gerçekleştirdi
Ancak, bu 1.5 milyar dolarlık oranın
sadece 250 bin dolar kadan Türkiye'ye
katma değer yarattı, çünkü ilıraç edilen
üriinün 1.3 milyar dolarlık kısmı ithal
edilen hammaddenin işlenmesiyle
sağlandı. Halaç, Türkiye içinden
işlenmemiş altın satm ahnamadığı için
ithal edihnek zorunda kalındığını
belirterek, "250 bin dolar, Türkiye'deki
hiitiin tasarımcı, işletmeci, üretici vb
arasında paylaşılan miktardır" dedi.
TASARIM
KONSEYİ
YOLDA
Türkiye fhracatçılar Meclisi
(TtM) bünyesinde kurulması
planlanan ve uzun süredir
gündemde olan Türkiye
Tasanm Konseyi'nin tü/ük
çalışmasının sonuçlandığı ve
nisan ayında yasalaşmasının
beklendıği belirtildi. TİM
Genel Sekreter Yardımcısı
Seda Lafçı, konseyin
amacımn, Türkiye'de
tasannun yaşamın her
alanında etkin olarak
kullanılmasına yönelik devlet
politikalanmn oluşmasına
katkıda bulunmak, tasanm
alanındaki faaliyetleri teşvik
etmek, tasanmdan
yararlanmanın
yaygınlaştınhnasını,
her kesimden sanayicinin ve
ihracatçının tasanmdan
yararlanmasıru sağlamak
olarak sıraladı.
YDK raporuna göre, kurumun alacaklan Türkiye'nin yıllık yatınm bütçesi seviyesine ulaştı
BOTAŞ'ın alacaklan 5.7 katrilyon
MURATKIŞLALI
ANKARA - Başbakanhk
Yüksek Denetlenıe Kurulu
(YDK), "BOTAŞBoru
Hatlan ile Petrol Taşıma AŞ
2003 Yılı Raporu"nda, 31
Ekim 2004 tarihi itibanyla
kurumun diğer kurumlardan
tahsıl edilmeyen
alacaklarının 5 katrilyon 762
trilyon liraya ulaştığı
belirtilerek "Kuruluşun
• Her fırsatta ülkeyi "tüccar zihniyetiyle yönettiğini" ileri süren AKP
hükümeti döneminde, BOTAŞ'm alacaklan 5.8 katrilyon liraya çıktı. YDK,
kurumun borçlarını ödemekte zorlandığına dikkat çekerek 'gecikme
zammınm tahsili için bir ödeme kolaylığı getirilmesi' önerildi.
borçlarını ödemesinde
finansman sıkıntısı had
saihaya gelmiştir. Bu
durumda doğalgaz ithalatı
için bankalardan flnansman
kredisi kullanma yoluna
gitmiştir. Cari harcamaları
için ihtiyaç duyulan
tlnansnıanı, yüksek faizle
temin edilen kredilerle
yürütmeye başlamıştır"
dendi. YDK raporunda
alacakların 4 katrilyon 8
trilyon lirasının gecikme
zammından (gecikme faizi)
oluştuğu vurgulanarak "Yeni
kayııakların arandığı şu
günlerde gecikme zammuun
tahsili için bir ödeme kolaylığı
getirilnıesi" önerildi.
YDK'nin BOTAŞ raporuna
göre alacaklann 4 katrilyon
824 trilyon liralık kısmı yine
BOTAŞ'tan aldığı doğalgaz
ile elektrik üreten Elektrik
Üretim AŞ'ye (EÜAŞ) ait.
EÜAŞ'ı, 396 tnlyon lıra ile
bağlı ortaklığı Hamitabat
Elektrik AŞ(HEAŞ), 317
trilyon lira ile de Melih
Gökçek'ın başında
bulunduğu Ankara
Büyükşehir Belediyesi'ne
bağlı EGO izliyor.
DÜNYA EKONOMtStNE BAKIŞ / ERGİN YILDIZOĞLU LONDRA
ANKARAPAZARI
YAKUP KEPENEK
Doğadan Topluma
Bugün, 21 Mart, baharın başlangıcıdır.
Doğada değişim yeni bir nitelik kazanıyor; can-
lılar, canlanıyor. Her sabah renk değiştiren ve gi-
derek irileşen tomurcuklar, açılıyor; çiçekler döllen-
meye yöneliyor.
Ancak tomurcukların canlanması her zaman do-
ğal akışı içinde olamıyor. Bazı ağaçlarda, eskiden
kalan cansız dallar, filizlerin önünü kesiyor; tohum-
lanmayı; doğallığı sınırlıyor. O durumda yeni filiz-
lenme, eğri-büğrü oluyor; doğal doğrultusundan
sapıyor. Ancak doğadaki bu tür kendini engelle-
meler, kural değildir; canlı, sonuçta doğal akışının
bir yolunu buluyor; eski-yeni çelişkisi yeninin üs-
tünlüğüne dönüşüyor.
Sıra toplumsal ilişkilere gelince, süreç tümüyle
değişiyor; tersine dönüyor; canlanma ve yenilen-
me, hiç doğadaki kadar kolay olmuyor. Toplumsal
değişimin yerini durağanlık alıyor. Doğada, çok
seyrek görülen engeller, toplumsal alanda, geçer-
li kural ya da belirleyici etken oluyor; tutuculuk ve
bağnazlık yeni açılımların önünü kesiyor; yeni filiz-
lenmeleri boğuyor; yok ediyor.
Ancak doğadan çok, ama çok, farklı olarak top-
lumsal değişim, tekrar ederek, dört mevsim çem-
berinin içinde dönmüyor; öyle olsaydı, insanlık iler-
lemezdi. Toplumsal değişim, kimi zaman ters dön-
se de sonuçta ileriye doğru oluyor; onun çekici gü-
zelliği de buradadır.
Bu büyük doğa-toplum değişim farkını yaratan,
insandır; insanın bilinçlenmesidir; üretim yapabi-
len insan aklıdır. Tarih boyunca yaratılan kültür, sa-
nat ve uygarlık ürünleri, aklın, doğaya egemen ol-
ma uğraşısının doğal sonuçlarıdır.
Ancak teknolojik yeniliklerin kullanımındaki ba-
şarı, sıra kurumsal yapılara gelince, gösterilemiyor.
Türkiye'nin toplumsal/siyasal yapısı, on yıllardır,
eski ile yeninin iç içe geçmişliğinin ve çelişkisinin
çilesini çekiyor; kimi dönemlergeri düşmenin san-
cılarıyla kıvranıyor; kimi zaman da ileriye yönel-
menin çiçeklerini topluyor.
Türkiye eski-yeni bireşimi (sentezi), 1980'lerde,
siyasal düzlemetaşınmak istendi; düşünsel eğilim-
lerin birleştiği müjdesi verildi; yetmedi, en tutucu,
bağnaz ve kurtuluşu eskide arayan eğilimlerin sa-
hipleri, bir gecede olmasa bile, bir mevsimlik bir
sürede, ilerici kesildi.
Gelinen noktada tıkanıklık var. Tıkanıklığın asıl
nedeni, bireşimin yanlışlığıdır. Çünkü kurumlar, iç
yapılarını demokratikleştirip kendi kendini yenile-
medikçe, sendikalar, siyasal partiler, üniversiteler,
basın-yayın kuruluşları, merkezi veyerel kamu yö-
netimleri toplumsal bağlarını çağa uygun olarak ta-
nımlama devingenliğini göstermedikçe, eski-yeni
bireşiminin başarısızlığı kaçınılmazdır.
Cumhuriyet devrimlerini tepeden inmeci diye
eleştirip işbaşına gelenler, şimdilerde, eğitimden
hukuka hemen her alanda, tepeden inmeci geri-
cilikyapıyor. Devrimleri savunduğunu söyleyen ki-
mileri de onlara eşlik ediyor.
Bahara girerken, Türkiye, "yeni gibi görünen"
eskiciler ile "yenileşmesi gerekirken" kendi filizle-
rini yiyenlerin iç içe geçtiği ipliklerin örgüsüne gö-
mülüyor ve toplum, tam anlamıyla "kalakalıyor".
* • •
Cuma günü yaşamın sonsuzluğuna uğurladığı-
mız A. Armağan Anar; ilerici kişiliği ve yaptıkları
yaşıyor.
yakupm metu.edu.tr
724 bin çiftçiııin
borcu ertelendi
Ekonomi Servisi - Ta-
nm ve Köyişleri Baka-
nı Sami Güçlü, kredı
borçlarını zamanında
ödemeyenlerin, bu
borçlarını 2 ay içinde
de ödememeleri halin-
de yasal takibat başla-
tılacağını bildirdi.
CHP'nin soru öner-
gesini yanıtlayan Güç-
lü, 2003 'te çıkarılan
borç ertelemesinden,
Tarım Kredi Koopera-
tifi'nden 546 bin 103,
Ziraat Bankası'ndan
da 178 bin olmak üze-
re toplam 724 bin 103
çiftçinin faydalandığı-
nı kaydetti. NTV'de
yer alan habere göre,
47 bin 491 çiftçinin
Ekim 2004'e kadar
taksitlerini yatırmadık-
larını belirten Sami
Güçlü, bu çiftçilerin
yaklaşık 48 milyon
YTL borcu bulundu-
ğunu açıkladı.
erginy(S)tr.net
Geçen haftauluslararası başında, dün-
ya ekonomisine ilişkin öne çıkan tartış-
maları izleyenler, yorumcuların, enerjiden
kredi piyasalarına kadar, hemen her alan-
da belirmekte olan çeşitli tehlike sinyal-
lerine dikkat çekmeye çalıştıklarını, kor-
kutucu yorumlar yaptıklarını gördüler.
Bunlara bakarak "Yine ekonomlkzaman-
da bir hızlanma mı başladı? Yine bir kı-
rılma noktasına mıyaklaşıyoruz" diye sor-
mamak elde değil.
Petrolde rekor fîyat
Geçen hafta petrol fiyatları yalnızca, ye-
niden varil başına 55 dolara yükselmekle
kalmadı, hafta sonuna doğru, New York
Borsası'nda ilk kez 57 doları geçerek 60
doları ufkunun içine aldı. llginç olan şu ki,
bu kez kısa dönemli bir jeopolitik ya da si-
yasi istikrarsızlık değildi petrolün varil fiya-
tını rekor düzeyeçeken. Uzun dönemli so-
run, arz ve talep arasında oluşan açık ar-
tık iyice bilinçlere çıkmıştı. Bu açığın bü-
yümeye devam edeceği, petrol analisti
Jan Lundberg'in Electric Vehicle (EV)
Magazine dergisinde vurguladığı gibi, ka-
pitalist "uygarlığın hidro karbon dönemi-
nin" sonuna gelinmiş olduğu artık kabul
gören birteze dönüşmeye başlamıştı.
Piyasalar bir kere bunu kabul ettikten
sonra, daha önce de aktardığımız "hub-
bert peak" (petrol üretiminin zirve yap-
tıktan sonra gerilemeye başlayacağına
ve artık bu döneme girdiğimize ilişkin sav)
ile ilgili tartışmalar bir başkagerçeklik ka-
zanmaya başladı. Üretim gerileme döne-
mine girerken Çin ve Hindistan'dan git-
tikçe artan bir hızla gelen yeni petrol ta-
lebi, arz ve talep arasındaki farkın büyü-
meye devam edeceğini gösteriyordu.
Bu saptamaların, fiyatları daha da sıkış-
tırmaeğilimindeolan başkayan etkileri de
var. Birincisi mali piyasalardaki speküla-
törler, özellikle heç edilmiş fonlar, "artık
petrol fiyatlarında belirgin bir gerileme
olmaz" varsayımından hareketle bu ala-
nı, "sağlam yatınm" kabul ederek girme-
ye başladılar. Ikincisi petrol piyasalarında,
hem rafinerilerde hem de tankerlerde
belirgin bir kapasite yetersizliğı söz konu-
su. Ancak, kimse, giderek azalacak bir
kaynağın işlenmesi ve taşınması için ye-
ni kapasite yaratmayayanaşmıyordu; ya-
tırımcılar, bir süre sonra bu kapasiteierle
kârlı bir biçimde rafine edecek ve yeni
tankerlerle taşıyabilecek miktarda petrol
bulup bulamayabileceklerini bilmiyor, atıl
kapasiteyle ortada kalmak istemiyorlar.
Bunun iki çözümü var: Ya devletler bu
alana girecek ya da petrol fiyatları bu ya-
tırımları cazip kılacak bir düzeye yükse-
Piyasalar Huzursuz
lecek. Bu noktada ufuk varil başına 100
doların çok ötesine, 180 dolara kadar ge-
nişleyebiliyor.
Geçen hafta piyasalar, Cezayir Petrol
Bakanı "OPEC elinden
geleni yaptı", Katar Pet-
rol Bakanı "Bu OPEC'in
denetiminden çıktı" de-
diklerine (MSNBC,
16/03) ilk kez OPEC'de
de artık fiyatları düzenle-
yebilecek fazla kapasite
kalmadığı gerçeğiyle kar-
şılaştılar.
Bir tehlike sinyalidete-
mel mallar piyasaların-
dan geliyor. Buna da
Morgan Stanley baş
ekonomisti Stephen
Roach dikkat çekti. Bir süredir uluslara-
rası meta piyasalarında belirleyici etken
Çin'den gelen talep. Çin ekonomisi "ger-
çek" ekonomiye sabit sermaye yatırım-
larına dayalı bir büyüme yaşadığından
geçen dönemde, dünya piyasalarında
bakır, alüminyum, çimento, çelik vb. mal-
larda toplam alımların yüzde 45'ini ger-
çekleştiriyordu. Bu talep de bu malların
fiyatlarını yükseltiyordu. Şimdi Çin ekono-
misi kontrollü bir biçimde yavaşlıyor. Dev-
let bu konuda kesın kararlı. Ancak meta
piyasaları adeta bu
gerçeğin farkında
değiller, hâlâ fıyat-
lara asılmaya de-
vam ediyorlar. Ro-
ach, "Peki ama
neden" sorusuna
da yine dönüp heç
edilmiş fonların
spekülatifhareket-
lerine, bu piyasala-
ra girmeye başla-
masına işaret ede-
rek cevap veriyor.
Bu bırbirinin tersi
iki hareketin daha fazla devam etmesi
olanaksız diyor Roach. Sonra ekliyor:
"Çin yavaşlamaya devam ederse, yatı-
rımcılar kendilerini ters köşeye yatmış
bulacaklar."
Eğer Roach'ın yorumu doğruysa ki,
ben de doğru olduğunu düşünüyorum, o
an gelince fiyatların hızla gerilemesi, ge-
çen yıllardaoluşturulan kapasitenin yeni-
den açıkta kalması büyük olasılık. Böyle
bir eğilim petrol fiyatlarındaki ilerlemeyle
çakıştığında, temel mallar ihraç eden ve
petrol ithal eden gelişmekte olan ülkeler
açısından ağırekonomik sorunların gelip
kapıya dayanacağı kesin
Mali piyasalar da çok kırılgan
Gecen pazartesi Financial Times'ta
Dan Roberts ve David VVighton imza-
sıyla çıkan bir yorum/analiz yazısı kredi pi-
yasalarını izleyenler açısından adeta bir
alarm zili niteliğindeydi. Yazıdaayrıntılı bir
biçimde uluslararası piyasalarda yine bir
kredi köpüğünün oluştuğu, buna karşılık,
bankalann hâlâ menkul kıymetler şirket-
lerine spekülasyon amaçlı kredi vermeye
devam ettiği saptanıyordu. Geçen sene
ABD'de ve Avrupa'da bu alanda verilen
yeni kredilerin hacmi 100 milyar doları
geçmişti. Bankacılar Birliği'nin verilerine
göre bu tür borçlar 1997'den bu yana, her
yıl ikiye katlanarakartmış, piyasadaki kre-
di türevlerinin hacmi de 5 trilyon doları
bulmuştu.
Borçlanan şirketler de piyasada kala-
bilmek için nereyi bulurlarsa oraya ve de
risklere fazla dikkat etmeden yatınm yap-
maya devam ediyorlardı. Ancak önceki
hafta yaşanan birgelişme burada da oyu-
nun sonuna gelindiğini düşündürüyordu.
İki büyük menkul kıymetler yatınm şirke-
ti, başladıkları şirket satın alma operas-
yonlarını desteklemek için gereken kre-
diyi piyasada bulamadılar; çıkardıkları bo-
nolara talep yoktu. Bu olay, köpüğün ar-
tık patlama noktasına ulaşmış olduğu-
nun bir göstergesiydi.
Geçen hafta açıklanan ABD dış ticaret
verileri, cari açıkta yine yeni bir rekora
işaret ediyordu. Geçen yılın dördüncü
dört aylık döneminde ABD cari açığı ön-
görülenden daha büyük bir düzeyde ger-
çekleşmişti. Buna bağlı olarak dolar, Eu-
ro ve yen karşısında yeniden gerilemeye
başladı. Bu gelişmelere, yüksek petrol fi-
yatları, ABD'nin en büyük şirketlerinden
General Motors'un zarar açıklaması, fa-
izlerde yeni bir artış beklentisi eklenince
de Dow Jones'da yine bir günde yüzde
1 'den fazla gerileme yaşandı.
Tüm bunları bir araya koyunca (daha
jeopolitik riskleri göz önüne almadan) çok
karışık ve kırılgan bir dünya ekonomisi çı-
kıyor karşımıza. Ocak ayında bir yazım-
da "Kemerlerinizi bağlayın inişe geçiyo-
ruz" demiştim, hâlâ aynı düşüncedeyim.
Hele Suriye ve Iran'daki olası gelişmele-
ri de fiyatların içine sokmaya başlayın, siz
de bana hak vereceksiniı. &