09 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 2 MART 2005 ÇARŞAMBA HABERLER Din ve eğitim konusunda ilke ve önerilerin yer aldığı 'Toplumsal Uzlaşma Duyurusu' açıklandı: Din eğitimiisteğebağlı olmalıEğitim Servisi - Eğitim Reformu Girişimi'nin koordinatörlüğünde, toplumun değişik kesım ve inançlanndan oluşan bir grup tarafından "din ve eğitim" konusunda "Toplumsal Uzlaşma Duyu- rusu" hazırlandı. Dün, Sabancı Üniversitesi Ka- raköy îletişim Merkezi 'nde düzenlenen basın top- lantısında, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersiy- le ilgili olarak oluşturulan ilke ve öneriler açık- landı. Sabancı Üniversitesi Istanbul Politikalar Merkezi Direktörü Prof. Dr. Üstün Ergüder, ra- poru Milli Eğitim Bakanlığı'na gönderdiklerini söyledi. Din ve eğitim konusunda ilk ve ortaöğ- retimde yapılması gereken reform için şu ilke ve öneriler üzerinde fikir birliği sağlandı: 1- Ülkemizde eğitim, • Insan haklanna, özellikle din ve inanç özgür- lüğüne saygıyı, • Din ve inanç ile ilgili olarak hoş- görüyü, • Çokkültürlülüğü ve dinler arası anla- yış ve saygıyı teşvik etmeli, • Dine ve inanca da- yalı aynmcılık ve hoşgörü eksikliği ve dine ve inan- ÇALISMAYA KATILAN VE DESTEK VERENLER AylaGökselGöçer/Anne Çocuk Eğitim Vakfı, Batuhan Aydagül/Eğitim Reformu Girişimi, Prof. Dr. BinnazToprak/Boğaziçi Üniversitesi, Prof. Dr. BurhanŞenatalar/Bilgi Üniversitesi, CelalDinçer/Cem Vakfı, Prof. Dr. ÇiğdemKağıtçıbaşı/Koç Üniversitesi, DoğanBermek/Cem Vakfr, Prof. Dr. ErsinKalaycıoğhı/Işık Üniversitesi, EtyenMahçupyan/TESEV, FulyaSan/HEV Okullan Kemerköy llköğretım Okulu, Gülsün Özakuı/ÇYDD, Prof. Dr. Halis Ayhan Marmara Üniv. llahiyat Fak., Hrant Dink-AGOS Gazetesi, irfanBozan/TESEV, İzzetlrmak/Koç Lisesi, Prof. Dr. Mustafa Çağncı/Istanbul Müftülüğü, MÜ ilahiyat Fak., Neyyir Berktay/Eğitim Reformu Girişımi NuriM. Çolakoğlu/ TÜSİAD Eğitim Çalışma Komisyonu, Doç. Dr. Recep Kaymakcan/Sakarya Üniv. llahiyat Fak., Prof. Dr. Tosun Terzioğlu/Sabancı Üniversitesi, Prof. Dr. Türkan Saylan/ÇYDD, Prof. Dr. Üstün Ergüder/lstanbul Politikalar Merkezi. ca dayalı önyargılar ve tek tipleştirme eğilimle- riyle mücadele etmeli • Insan hakları, din ve inanç özgürlüğüne saygının, çoğulcu toplumlarda ba- rış içinde bir arada yaşamanın bir önkoşulu oldu- ğunu vurgulamalı • Bireylerin kendi inançlany- la çelışen dıni eğitim almama hakkını korumalı. 2- Bu genel çerçeve içinde, örgün eğitim için- de din kültürü ve ahlak bilgisi eğitimi, devletin her dine ve mezhebe eşit uzaklıkta durduğu bir laiklik anlayışı temeline oturtulmalı. 3- Ilk ve ortaöğretimde zorunlu olan din ders- lennin öğretim programı, öğrencilen din değiş- tirmeye veya belirli bir dini benimsemeye zorla- yacak şekilde olmamalı, "yaşanılan toplumda yaygın olan dini inanç" ve "başka dinler" hakkın- da bilgilendirme esas alınmalı, bütün dinlere ve mezheplere nesnel yaklaşılmalı. öneriler • Din eğitimi isteğe bağlı olmalı • tsteğe bağ- lı din eğitimi, örgün eğitim çerçevesi içinde plan- lanmalı • İsteğe bağlı din eğitimınin içeriği, din kültürü ve ahlak bilgisi dersinin içerik ve felse- fe boyutuyla çelişmeyecek şekilde tasarlanmalı ve uygulanmalı »tsteğe bağlı din eğitimi üniver- site mezunu, pedagojik formasyon almış ve din eğitimini yukanda yazılı ilkeler doğrultusunda uygulayabilecek din bilgisi öğretmenleri tarafın- dan verilmeli • İsteğe bağlı din dersi veren öğ- retmenlerin maaş ve ücreti için devlet bütçesin- den herhangi bir pay aynlmamalı. Sokak Çocuklannı Araştırma Komisyonu Başkanı Ergenç, devletin sokaktaki çocuğun sayısını bilmediğini söyledi 'Onletn ahnmazsa felaket ohır'• TBMM Sokak Çocuklarını Araştırma Komisyonu Başkanı Öner Ergenç, bazı illerde sokakta yaşayan ve çalışan çocuklar sorununun hafife alındığını söyledi. Çözüm için Doğu ve Güneydoğu'dan büyük kentlere göçün durdurulması gerektiğini belirten Ergenç, "Sorunun kökeninde aile yatıyor" dedi. EMtNEKAPLAN ANKARA - TBMM Sokak Çocuk- larını Araştırma Komisyonu Başkanı Öner Ergenç, devletin sokakta yaşa- yan ve çalışan çocuklann sayısını bil- mesi gerektiğine, ancak hiçbir kuru- mun net bir sayı veremediğine dikkat çekti. Bazı illerde konunun hafife alın- dığını vurgulayan Ergenç, sorunun ön- lem alınmazsa "dehşet verici" bir bo- yuta gelebileceğini vurguladı. TBMM Sokak Çocuklannı Araştırma Komis- yonu Başkanı Öner Ergenç, Cumhuri- yet'in komisyonun çalışmalarına iliş- kin sorularını yanıtladı: - Konüsyon çalışmalanna başlama- dan öııccsokakçocuklan konusundane biliyordunuz, çalışmalar bittikten son- ra nasıl bir tabloyla karşılaştınız? ÖNER ERGENÇ- Komisyon ku- rulmadan önce de gençlik ve uyuştu- rucu konulannda çalışmalar yaptığım için bu konuyla ilgilenmiştim. Komis- yon kurulduktan sonra sokakta yaşayan ve çahşan çocuklan çok daha yakuıdan fark etme imkânımız oldu. Daha önce Istanbul gibi bir ilde "Arnksokağaçı- kılanuyor, sokak başlarında 10-15 kişi- lik çocuk çeteleri oluşmuş, gelene gide- ne saldınyorlar" gibi bir dehşet tablo- su çizilmişti. Bizde de o yönde bir ka- naat vardı. Ama çalışmalanmız sonu- cunda sorunun çok ciddi ancak panik- leyecek kadar büyük olmadığını, önlem alınmazsa dehşet verici boyuta gelebi- leceğini tespit ettik. SORUN HAFİFE ALINIYOR - Çalışmalannız sırasında ne gibi so- runlarla karşüaşbnız? ERGENÇ- Şunuüzülerekıfadeede- yim, bazı illerde bu işin hiç ciddiye ahnmadığını gördüm. Uç bir örnek ver- mem gerekirse, bir ilden yalnızca ya- nmsayfahkbirkâğıda "ttimizdesokak çocuğu bulunmamaktadır. Bilgilcrini- zericaederim" gibi yahıızca bir buçuk satırlık yazı geldi. Yazının altında da va- linin değil sosyal hizmetler il müdürü- nün imzası var. Sorunun bu kadar ha- fife alındığı iller oldu. Ama bazı iller- de de çok önemli çalışmalar ve proje- ler üretildiğini gördük. Gördüğümüz en büyük eksiklik, bü- tün illerde sistem bütünlüğü içinde ka- lıcı bir sonuca yönelik çalışma mode- li olmaması. Merkezi kurumsal yapı- nın içinde ve taşradaki kurumlar ara- sında koordinasyon yok. Diyarbakır'da 20 bin dolayında sokakta çalışan ço- cuk var. Bu çocuklar sokakla bütünleşınce aileden kopabiliyor ve büyük kentlere sokak çocuğu olarak gelebiliyor. Bazı valilikler iyi niyetli olmalanna karşın sistem bütünlüğü içinde lıizmet mode- li oluşturulamadığı için insanlarda bir ESKİŞEHİR Eskişehir ve Nevşehir'de çekilen fotoğraflar, valilerin raporlarının aksine çocuklann okula gitmek yerine sokakta çalıştığını gösteriyor. TBMM Araştırma Komisyonu'na gönderilen bilgiler gerçeği yansıtmıyor Fotoğraflar valileriyalanlıyorViırt Haberleri Servisi - TBMM Sokak Çocuk- lannı Araştırma Komisyonu'na valiliklerden gönderilen bilgilerin gerçeği yansıtmadığı be- lirlendi. Valiliklerden gelen verilere göre, 45 il- de sokakta yaşayan, 29 ilde sokakta çalışan tek bir çocuk bile bulunmuyor. Ancak dün çekilen fotoğraflar, gerçeğin bu bilgilerden çok farklı olduğunu ortaya koyuyor. Valiliklerin gönder- diği verilere göre Ardahan, Artvin, Bartın, Bavburl, Bilecik, Bitlis, Burdııı; Çaııkın, Gü- müşhane, Hakkâri, Karabük, Kaslamonu, Şır- nak ve Yozgat'ta ne sokakta yaşayan, ne sokak- ta çalışan ne de madde bağımlısı olan çocuk var. Ancak Yozgat'ta geçen günlerde aralannda valiliğin de bulunduğu birçok kurumun bir ara- ya gelmesiyle sokakta çalışan çocuklar için bir proje başlatıldı. Yozgat Toplum Merkezi Mü- dürü Fikret Ceyhan, kentte sokakta yaşayan ço- cuk olmadığını, ancak gclir seviyesi düşük aile- lerin çocuklarının, para kazanabilme, kısa süre- de hayata aülma düşüncesiyle ayakkabı boyacı- lığı, simit satıcılığı, tartı, pazarda hamallık, di- • Valiliklerden gelen verilere göre 45 ilde sokakta yaşayan, 29 ilde sokakta çalışan tek bir çocuk bulunmuyor. Ancak valilerin bilgileri gerçeği yansıtmıyor Yozgat, Eskişehir, Diyarbakır'da birçok çocuk sokakta yaşıyor ve çalışıyor. lencilik gibi işlere yöneldiğini ifade etti. Eskişehir Valiliği'nden komisyona gönde- rilen bilgide de sokakta çalışan ve yaşayan ço- cuk olmadığı belirtildi. Ancak Anadolu Üni- versitesi Üctisadi ve Idari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Yener Şişman, Eskişehir'de yaşayan ve sokakta çalışan 198 ço- cuk arasında araştırma yaptı. Sokakta çalışan çocuklann büyük bir kısmının 9-14 yaşlan ara- sında ve erkek olduğunu ifade eden Şişman şu bilgileri verdi: "Çalışan çocuklann yüzde 30'u simit, yüzde 19'u sakız, geri kalanı da çiçek, mendil satıcılığı, ayakkabı boyacüığı ve tartıcı- uk gibi işler yapıyor." Sokakta çalışan çocuk- lann yüzde 33'ünün başına en az bir kötü olay geldiğini, yüzde 27'sinin kötü muameley- le karşılaştığını, yüzde 8'ine araç çarptığını, yüzde 1.5'inin de cinsel tacize uğradığını ifade eden Şişman, çocuklann yüzde 3'ünün sigara kullandığını, yüzde 1 5'inin de kumar oynadı- ğını tespit ettiklerini belirtti. Valiliklerin yanlış bilgilendirmesiyle ilgili bir diğer örnek de Nev- şehir'den. Bu kentte de sokakta çalışan ve yaşa- yan çocuk olmadığı belirtilmesinc karşın sos- yal hizmetler il müdürlüğü ve emnıyet müdür- lüğü ortaklaşa olarak sokakta çalışan çocuklar- la ilgili bir çalışma başlattı. Diyarbakır Valiliği'ne göre sokakta çalışan çocuk yok. An- cak aileden sorumlu Devlet Bakanı Güldal Ak- şit, Istanbul Milletvekili Zülfıi Livaneli'nin bir soru önergesine verdiği yanıtta Diyarbakır'da 2004 yılı Haziran ayı itibanyla 39 çocuk ve gençlik merkezi ile ulaşılan toplam çocuk sayısının 40 bin 205 olduğuna işaret etti. şaşkmlık, kafa karışıklığı var. Herkes kendi kafasına göre bir şey yapmaya ça- lışıyor, ancak bir bütünlük olmadığı için sonuç alınamıyor. - Sorunun çözümü için yeni bir ya- pılanma ıııı gerekiyor? NET BİR SAYI VERİLMİYOR ERGENÇ - Bu kadar büyük bir so- runun içinde diğer bakanlıklan, yerel yönetimleri, özel sektörü ve gönüllü kuruluşları sevk ve idaresinden tek bir devlet bakanlığının altından kalkması mümkün değil. Konunun sorumlusu SHÇEK gibi gözüküyor. Ancak bu işin içinde Aile Araştırma Kurumu ile Ka- dının Statüsü Genel Müdürlüğü'nün de olması gerekir. Ancak iki kurumun izine de biz rastlayamadık. Tüm kurum- lar arasında koordinasyonu sağlaya- cak, politikalar üretecek icracı bir ba- kanlığa ıhtiyaç var. Bu, sosyal hizmet- ler bakanlığı olabilir. Ancak siyasi ira- de bu yönde bir karar ahnazsa o zaman mevcut devlet bakanlığının güçlendı- rilmiş bir devlet bakanhğına dönüştü- rülmesi gerekir. - Sokakta yaşayan ve çalışan çocuk- lann sayısı konusunda farklı rakamlar veriliyor. Devletin sokaktaki çocuğun sayısını bilmesi gerekmez mi? ERGENÇ- Kesinlıkle, bilmesi ge- rekir, devletseniz bilmek zorundasınız. Ama ne yazık kı bu konuda hıçbır ku- rum net bir sayı veremiyor, sorulanmı- za venlen yanıtlar çok muğlak ve de- ğişik rakamlar çıkıyor ortaya. 40 binden 100 bine kadar de- ğişik rakamlar söyleniyor. Bu- güne kadar bir veri tabanı oluş- turulmamış. Kadrosu 16 bin olması gerekirken 8 bin 400 personelı olan SHÇEK'in böyle bir tespitı yapma şansı maalesef yok. Mutlaka bir ve- ri tabanı oluşturulmah. - Birçok valiliğin 'Ilimizde sokakta yaşayan, sokakta çalışan ve madde bağımlısı çocuk yoktur' biçi- minde bilgi vermelerini neye bağhyor- sunuz? lllerini sorunsuz gösterme gibi bir kaygı olabilir mi? ERGENÇ- Böyle bir kaygı olduğu- nu sanmıyorum, ancak sosyal hizmet- ler ıl müdürlerinde böyle bir savunma refleksi gördüm. Valilerimizin de çok fazla motivasyon içinde olmadıklarını gördüm. Bu valilerin eksisı değil ben- ce, valilen o konuda motive edecek bir mekanizma yok. Çocuklar, suç işledik- ten sonra gündeme gelıyor. Çocuklar bilerek suç işlemiyor, suça itiliyorlar. Bu çocuklardan suça bulaşanlar olun- ca emniyet devreye giriyor. O zaman ilgililer bir şey yapıyor. Aslında her- kesın sorunun çözümüne katkı sağ- lamak için kendi kendini bır süzgeç- ten geçirmesi gerekiyor. TEMEL NEDEN AİLE - Sorununtenıel kayna- ğı ve çözümü nedir? ERGENÇ-Temelne- den ailedir. Ailelerin göç ederek metropollere yığıl- ması, eğitmısizlik, aile için- de geçimsızlik, boşanma ve parçalan- ma ve aile içi şiddet. Bölgeler arasın- daki gelişmişlik farkı, gelir dağıhmın- daki adaletsizlik bu nedenleri besleyen unsurlardır. Ailenin de odağında sev- gisizlik ve ilgisızlik yatıyor. Ailelere, çocuklann sokakta çalışması durumun- da sokak çocuğu olma tehdidi altında olduğunu, taciz ve tecavüzlere maruz kalabileceğinı ıyi anlatmak gerekiyor. Doğu ve Güneydoğu'dan büyük kent- lere göçü durdurmak gerekiyor. Bu çocuklarla ilgili yeteri kadar ku- nım yok, bunu da rehabilitasyon mer- kezi olarak düşünmek gerekiyor. Ço- cuklann dört duvar içine alınarak sa- dece bannma ve beslenme gibi ihti- yaçlarının karşılandığı yurtçuluk an- layışı artık iflas etmiştir. Bu çocukla- nn sevgiye, ilgiye ihtıyacı var. Bugün- kü yurtçuluk anlayışı ile sorunlar çö- zülmüyor, sosyal hizmet politikasını yeniden oluşturmak gerekiyor. Çocuklannı bilerek ve isteyerek so- kakta çalıştıran, hırsızlık yaptıran, cin- sel istismara maruz bırakan ailelerin elinden velayetin alınması lazım. Hem ailelerin hem de suç örgütlerinin elin- den çocuklan kurtarmak gerekiyor. Ço- cuklan, ağırlıklı olarak bazı örgütler kullanıyor. Yeni Türk Ceza Yasası ile bunlann cezası arttınlıyor, ancak ilerleyen süreç- te bu cezaların yeterli olmaması durumunda daha ağrr cezaların veril- mesi gündeme getirilmelidir. AVRUPA'DAN GURAYOZ Yeni Bip 'Sınav Hakkı' Doğdu Herhalde hiç kimse unutmamıştır. Yakın zamana kadar Batı'nın Türkiye'ye demokra- si getireceği, insan haklarının garantisi olacağı düşü- nülüyordu. Hâlâ öyle düşünenler de vardır. Alman Fe- deral Içişleri Bakanı'nın Vakit gazetesinin Almanya'da basımını ve yayımını durdurma kararı verdiğini, ben- zer gazetelerin Türkiye'de de yasaklanmasını istedi- ğini duyunca nelerdüşündüklerini bilemiyorum, umut- lannı dış faktöre bağlamış arkadaşların. Aslında bu de- ğerli arkadaşların hepsini aynı bapta değerlendirmek olmaz. Pek samimi bazı yazar ve düşünürierimiz, çağ- daşlaşmayı Batı'dan satın alınacak lüks mallarla ka- rıştırdılar. Bu arkadaşlar daha çok büyük kentlerimiz- de oturuyorlar ve kendilerini "Beyaz Türkler" olarak adlandırmayı seviyorlar. Bir diğer grup arkadaş ise yüz- yıla yakın bir süreci kapsayan çağdaşlaşma çabala- rına karşı "eleştirel tutum" içindeydiler. Çağdaşlaşmanın tepeden inme olamayacağını, sü- rekli ama sürekli söylediler. Cumhuriyet kurucularına yönelttikleri en temel eleştiri de budur. Ama sonunda tepeden değil, daha tepeden ve dı- şarıdan olabileceğine inandılar. Avrupa Birliği'ni, Tür- kiye'de "demokrasinin banisi" ilan ettiler. Ne "Beyaz Türkler" ne de "radikal" eleştirmenler Otto Schily'nin kararından mutlu olacaklardır. Batı, başka ölçülere sahip olduğunu hatırlatıyor şimdi. öyledir, başkadır ölçüleri. ••• Batı demokrasisi bir sınıf demokrasisidir. Hele sos- yalist sistemin dağılmasından sonra, bu konuda tüm sınırlar aşılmış, bir anlamda "serbest piyasanın mut- lakiyeti" ilan edilmiştir. Konuya Avrupa'dan değil Türkiye'den ve Türkiye için bakıldığında biraz daha farklı şeyler de söylene- bilir. Yaklaşık 20-25 yıldır başımızın üstünde gezinen "Yeni Dünya Düzeni" zorlaması, Türkiye'nin moza- ik etnik ve kültürel yapısı ile "Batı usulü" oynuyor, şe- riatçıların özlemlerini demokrasi ve insan haklan ile izah etme gayretiyle kendini gösteriyordu. Demokrasi is- teyenlerin ve Kürtlerin haklarını savunanların kendi- lerini dış faktöre bu kadar bağlamalarının arkasında- ki neden de buydu. Üstelik demokrat ve radikal ol- manın, doğrusunu isterseniz görünmenin, en rahat ol- duğu yıllardır bu yıllar. Haklannı, insandan, çalışanlar- dan tümüyle ayıran ve soyutlaştıran bir insan hakları savunuculuğu moda olmuştu ve Kemalistler, sosya- listler, komünistler insan hakları düşmanı muhafaza- kârlar olarak ilan edilebilmişlerdi. Ne utanma ne de mangalda kül kalmıştı doğrusu- nu isterseniz. Bu devir sona eriyor artık. Çünkü günümüzde in- san haklarının, insanların yaşamlarıyla ilgili olduğu daha kolay anlaşılabilmektedir. ABD'nin Irak'ı işgali, el artığı bölgelerin girtikçe genişlemesi, gözlerin bü- yük ölçüde açılmasını sağlamıştır. Şimdi bu gelişme- yeAvrupa'nın kendi "samimi" ölçüleriyle ortayaçık- ması eklenmektedir. • • • Türkiye'de solun, darbe vurgunu kesimi için de benzer bir durum söz konusu. Kimi solcu arkadaşlar 1990 sonrası dönemde "sivil toplumculuk" yoluyla yeni düzene uyum sağlamayı yeğledi. Bunun "radi- kal" bir görüntü altında olabilmesi için gerekli koşul- ları, Kürt sorunu, demokrasi ve insan hakları konusun- daki tutumlar, politikalar sağladı. Böylece, biryandan çok radikal görünmek, yani "soldan çark etmek" mümkün olabiliyor, bir yandan da sisteme, AKP yö- netiminde bile olsa uyum sağlanabiliyordu. Açık ve zorlayıcı Batı desteği de bu "radikalizmi" oldukça teh- likesiz hale getiriyordu. Doğruları yanlışlan biryana, büyük acılarçekmiş Kürt- ler de artık solla var olduğunu iddia ettikleri işbirliğini bir yana bırakmış, umutlarını, Türkiye ile AB arasında kurulacak köklü ilişkiye, daha doğrusu AB'nin zorla- yıcı dış faktör olarak etkisine bağlamışlardı. ABD'nin Irak'ı işgalinden sonra ise belli kesimler, açıkça em- peryalistlerden medet umar hale geldiler. Bu durumda artık solculuk, devrimcilik, demokrat- lık, insan hakları savunuculuğu yeni bir sınava tabi- dir. Sınavı geçebilmek için insan haklarını insanlarla ilişkilendirmek, "demokrasiyi" serbest piyasının bo- yunduruğundan kurtarmak, sömürünün olmadığı bir durumla bağlamak gerekiyor. Bakalım "radikal, demokrat ve hatta solcu" ar- kadaşlar bundan sonra ne yapacaklar? e-posta: guray.oz </ cumhuriyet.com.tr Rumlar Türkiye'yi şikâyet etti I Dış Haberler Servisi - Rum Yönetimi Savunma Ba- kanı Kiriakos Mavronikolas, AB üyesi 24 ülkenin sa- vunma bakanlarına mektup göndererek Türkiye'yi şi- kâyet etti. Rum bakan mektubunda KK'fC'deki Türk askerlerinin, yeni silah sistemleriyle güçlendirildiğini savundu. Mavronikolas, mektubunda Türkiye'den gö- türüldüğü iddia edilen tank ve zırhlı araçlara ilişkin her türlü aynntıya yer verdiğini savundu. Kadın hakları savunucusuna saldırı • TAHRAN (AA) - lran'da kadın haklan savunucusu bir kadının ofisine bombalı saldırı düzenlendiği bildi- rildi. Şehla Lahici, AFP'ye yaptığı açıklamada, "Ofi- sime el yapımı bir bomba atıldı" dedi. Kadın hakları üzerine kitaplar yayımlayan bir kitabevinin yöneticili- ğini yapan Lahici'nin, rejim karşıtı propaganda yap- maktan 5 ay hapse çarptırıldığı kaydedildi. AİHM Türkiye'yi Itaksız buldu • STRASBOtJRG (AA) -Avrupa İnsan Haklan Mah- kemesi (AİHM), ifade özgürlüğünün ihlal edildiği ge- rekçesiyle yapılan bir şikâyet başvurusunda Türki- ye'yi haksız bularak maddi tazminat cezası ödemesini kararlaştırdı. fürkiye, llknur Birol isimli vatandaşa mahkeme masraflan da içinde olmak üzere toplam 9 bin 500 Euro maddi tazminat ödeyecek. Sağlık yöneticisi arttırılsın' • Istanbul Haber Servisi - Sağlık alanında faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşlan, Özel Hastaneler Derneği, Sağlık Yöneticileri Derneği ve Sağlık Kuru- luşlan Derneği'nce ortak bir duyuru yayımlanarak sağlık yöneticisi yetiştirilen okullarda mezun sayısının jtzaltılması nedeniyle sıkıntılarla karşılaşıldığı belirtil- di. Duyuruda Ankara ve Marmara Üniversitesi Sağlık Yönetimi bölümlerine öğrenci kabul edilmesi istendi. Bahçelievler'de Hasta Okulu' • tstanbul Haber Servisi - Bahçelievler Belediye- si, Istanbul Tıp Fakültesi'nin işbırliğiyle kronik hastalann yaşamlannı kolaylaştırmak için "Hasta Okulu" projesi başlattı. "Hasta Okulu"na, dileyen hastalar parasız kayıt olabilecek.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle