Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 2 MART 2005 ÇARŞAMBA
HABERLER
Din ve eğitim konusunda ilke ve önerilerin yer aldığı 'Toplumsal Uzlaşma Duyurusu' açıklandı:
Din eğitimiisteğebağlı olmalıEğitim Servisi - Eğitim Reformu Girişimi'nin
koordinatörlüğünde, toplumun değişik kesım ve
inançlanndan oluşan bir grup tarafından "din ve
eğitim" konusunda "Toplumsal Uzlaşma Duyu-
rusu" hazırlandı. Dün, Sabancı Üniversitesi Ka-
raköy îletişim Merkezi 'nde düzenlenen basın top-
lantısında, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersiy-
le ilgili olarak oluşturulan ilke ve öneriler açık-
landı. Sabancı Üniversitesi Istanbul Politikalar
Merkezi Direktörü Prof. Dr. Üstün Ergüder, ra-
poru Milli Eğitim Bakanlığı'na gönderdiklerini
söyledi. Din ve eğitim konusunda ilk ve ortaöğ-
retimde yapılması gereken reform için şu ilke ve
öneriler üzerinde fikir birliği sağlandı:
1- Ülkemizde eğitim,
• Insan haklanna, özellikle din ve inanç özgür-
lüğüne saygıyı, • Din ve inanç ile ilgili olarak hoş-
görüyü, • Çokkültürlülüğü ve dinler arası anla-
yış ve saygıyı teşvik etmeli, • Dine ve inanca da-
yalı aynmcılık ve hoşgörü eksikliği ve dine ve inan-
ÇALISMAYA KATILAN VE DESTEK VERENLER
AylaGökselGöçer/Anne Çocuk Eğitim Vakfı, Batuhan Aydagül/Eğitim Reformu Girişimi,
Prof. Dr. BinnazToprak/Boğaziçi Üniversitesi, Prof. Dr. BurhanŞenatalar/Bilgi Üniversitesi,
CelalDinçer/Cem Vakfı, Prof. Dr. ÇiğdemKağıtçıbaşı/Koç Üniversitesi, DoğanBermek/Cem
Vakfr, Prof. Dr. ErsinKalaycıoğhı/Işık Üniversitesi, EtyenMahçupyan/TESEV, FulyaSan/HEV
Okullan Kemerköy llköğretım Okulu, Gülsün Özakuı/ÇYDD, Prof. Dr. Halis Ayhan Marmara
Üniv. llahiyat Fak., Hrant Dink-AGOS Gazetesi, irfanBozan/TESEV, İzzetlrmak/Koç Lisesi,
Prof. Dr. Mustafa Çağncı/Istanbul Müftülüğü, MÜ ilahiyat Fak., Neyyir Berktay/Eğitim
Reformu Girişımi NuriM. Çolakoğlu/ TÜSİAD Eğitim Çalışma Komisyonu, Doç. Dr. Recep
Kaymakcan/Sakarya Üniv. llahiyat Fak., Prof. Dr. Tosun Terzioğlu/Sabancı Üniversitesi,
Prof. Dr. Türkan Saylan/ÇYDD, Prof. Dr. Üstün Ergüder/lstanbul Politikalar Merkezi.
ca dayalı önyargılar ve tek tipleştirme eğilimle-
riyle mücadele etmeli • Insan hakları, din ve inanç
özgürlüğüne saygının, çoğulcu toplumlarda ba-
rış içinde bir arada yaşamanın bir önkoşulu oldu-
ğunu vurgulamalı • Bireylerin kendi inançlany-
la çelışen dıni eğitim almama hakkını korumalı.
2- Bu genel çerçeve içinde, örgün eğitim için-
de din kültürü ve ahlak bilgisi eğitimi, devletin
her dine ve mezhebe eşit uzaklıkta durduğu bir
laiklik anlayışı temeline oturtulmalı.
3- Ilk ve ortaöğretimde zorunlu olan din ders-
lennin öğretim programı, öğrencilen din değiş-
tirmeye veya belirli bir dini benimsemeye zorla-
yacak şekilde olmamalı, "yaşanılan toplumda
yaygın olan dini inanç" ve "başka dinler" hakkın-
da bilgilendirme esas alınmalı, bütün dinlere ve
mezheplere nesnel yaklaşılmalı.
öneriler
• Din eğitimi isteğe bağlı olmalı • tsteğe bağ-
lı din eğitimi, örgün eğitim çerçevesi içinde plan-
lanmalı • İsteğe bağlı din eğitimınin içeriği, din
kültürü ve ahlak bilgisi dersinin içerik ve felse-
fe boyutuyla çelişmeyecek şekilde tasarlanmalı
ve uygulanmalı »tsteğe bağlı din eğitimi üniver-
site mezunu, pedagojik formasyon almış ve din
eğitimini yukanda yazılı ilkeler doğrultusunda
uygulayabilecek din bilgisi öğretmenleri tarafın-
dan verilmeli • İsteğe bağlı din dersi veren öğ-
retmenlerin maaş ve ücreti için devlet bütçesin-
den herhangi bir pay aynlmamalı.
Sokak Çocuklannı Araştırma Komisyonu Başkanı Ergenç, devletin sokaktaki çocuğun sayısını bilmediğini söyledi
'Onletn ahnmazsa felaket ohır'• TBMM Sokak
Çocuklarını Araştırma
Komisyonu Başkanı
Öner Ergenç, bazı
illerde sokakta yaşayan
ve çalışan çocuklar
sorununun hafife
alındığını söyledi.
Çözüm için Doğu ve
Güneydoğu'dan büyük
kentlere göçün
durdurulması gerektiğini
belirten Ergenç,
"Sorunun kökeninde
aile yatıyor" dedi.
EMtNEKAPLAN
ANKARA - TBMM Sokak Çocuk-
larını Araştırma Komisyonu Başkanı
Öner Ergenç, devletin sokakta yaşa-
yan ve çalışan çocuklann sayısını bil-
mesi gerektiğine, ancak hiçbir kuru-
mun net bir sayı veremediğine dikkat
çekti. Bazı illerde konunun hafife alın-
dığını vurgulayan Ergenç, sorunun ön-
lem alınmazsa "dehşet verici" bir bo-
yuta gelebileceğini vurguladı. TBMM
Sokak Çocuklannı Araştırma Komis-
yonu Başkanı Öner Ergenç, Cumhuri-
yet'in komisyonun çalışmalarına iliş-
kin sorularını yanıtladı:
- Konüsyon çalışmalanna başlama-
dan öııccsokakçocuklan konusundane
biliyordunuz, çalışmalar bittikten son-
ra nasıl bir tabloyla karşılaştınız?
ÖNER ERGENÇ- Komisyon ku-
rulmadan önce de gençlik ve uyuştu-
rucu konulannda çalışmalar yaptığım
için bu konuyla ilgilenmiştim. Komis-
yon kurulduktan sonra sokakta yaşayan
ve çahşan çocuklan çok daha yakuıdan
fark etme imkânımız oldu. Daha önce
Istanbul gibi bir ilde "Arnksokağaçı-
kılanuyor, sokak başlarında 10-15 kişi-
lik çocuk çeteleri oluşmuş, gelene gide-
ne saldınyorlar" gibi bir dehşet tablo-
su çizilmişti. Bizde de o yönde bir ka-
naat vardı. Ama çalışmalanmız sonu-
cunda sorunun çok ciddi ancak panik-
leyecek kadar büyük olmadığını, önlem
alınmazsa dehşet verici boyuta gelebi-
leceğini tespit ettik.
SORUN HAFİFE ALINIYOR
- Çalışmalannız sırasında ne gibi so-
runlarla karşüaşbnız?
ERGENÇ- Şunuüzülerekıfadeede-
yim, bazı illerde bu işin hiç ciddiye
ahnmadığını gördüm. Uç bir örnek ver-
mem gerekirse, bir ilden yalnızca ya-
nmsayfahkbirkâğıda "ttimizdesokak
çocuğu bulunmamaktadır. Bilgilcrini-
zericaederim" gibi yahıızca bir buçuk
satırlık yazı geldi. Yazının altında da va-
linin değil sosyal hizmetler il müdürü-
nün imzası var. Sorunun bu kadar ha-
fife alındığı iller oldu. Ama bazı iller-
de de çok önemli çalışmalar ve proje-
ler üretildiğini gördük.
Gördüğümüz en büyük eksiklik, bü-
tün illerde sistem bütünlüğü içinde ka-
lıcı bir sonuca yönelik çalışma mode-
li olmaması. Merkezi kurumsal yapı-
nın içinde ve taşradaki kurumlar ara-
sında koordinasyon yok. Diyarbakır'da
20 bin dolayında sokakta çalışan ço-
cuk var.
Bu çocuklar sokakla bütünleşınce
aileden kopabiliyor ve büyük kentlere
sokak çocuğu olarak gelebiliyor. Bazı
valilikler iyi niyetli olmalanna karşın
sistem bütünlüğü içinde lıizmet mode-
li oluşturulamadığı için insanlarda bir
ESKİŞEHİR
Eskişehir ve Nevşehir'de çekilen fotoğraflar, valilerin raporlarının aksine çocuklann okula gitmek yerine sokakta çalıştığını gösteriyor.
TBMM Araştırma Komisyonu'na gönderilen bilgiler gerçeği yansıtmıyor
Fotoğraflar valileriyalanlıyorViırt Haberleri Servisi - TBMM Sokak Çocuk-
lannı Araştırma Komisyonu'na valiliklerden
gönderilen bilgilerin gerçeği yansıtmadığı be-
lirlendi. Valiliklerden gelen verilere göre, 45 il-
de sokakta yaşayan, 29 ilde sokakta çalışan tek
bir çocuk bile bulunmuyor. Ancak dün çekilen
fotoğraflar, gerçeğin bu bilgilerden çok farklı
olduğunu ortaya koyuyor. Valiliklerin gönder-
diği verilere göre Ardahan, Artvin, Bartın,
Bavburl, Bilecik, Bitlis, Burdııı; Çaııkın, Gü-
müşhane, Hakkâri, Karabük, Kaslamonu, Şır-
nak ve Yozgat'ta ne sokakta yaşayan, ne sokak-
ta çalışan ne de madde bağımlısı olan çocuk
var. Ancak Yozgat'ta geçen günlerde aralannda
valiliğin de bulunduğu birçok kurumun bir ara-
ya gelmesiyle sokakta çalışan çocuklar için bir
proje başlatıldı. Yozgat Toplum Merkezi Mü-
dürü Fikret Ceyhan, kentte sokakta yaşayan ço-
cuk olmadığını, ancak gclir seviyesi düşük aile-
lerin çocuklarının, para kazanabilme, kısa süre-
de hayata aülma düşüncesiyle ayakkabı boyacı-
lığı, simit satıcılığı, tartı, pazarda hamallık, di-
• Valiliklerden gelen verilere göre
45 ilde sokakta yaşayan, 29 ilde
sokakta çalışan tek bir çocuk
bulunmuyor. Ancak valilerin
bilgileri gerçeği yansıtmıyor
Yozgat, Eskişehir, Diyarbakır'da
birçok çocuk sokakta yaşıyor ve
çalışıyor.
lencilik gibi işlere yöneldiğini ifade
etti. Eskişehir Valiliği'nden komisyona gönde-
rilen bilgide de sokakta çalışan ve yaşayan ço-
cuk olmadığı belirtildi. Ancak Anadolu Üni-
versitesi Üctisadi ve Idari Bilimler Fakültesi
Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Yener Şişman,
Eskişehir'de yaşayan ve sokakta çalışan 198 ço-
cuk arasında araştırma yaptı. Sokakta çalışan
çocuklann büyük bir kısmının 9-14 yaşlan ara-
sında ve erkek olduğunu ifade eden Şişman şu
bilgileri verdi: "Çalışan çocuklann yüzde 30'u
simit, yüzde 19'u sakız, geri kalanı da çiçek,
mendil satıcılığı, ayakkabı boyacüığı ve tartıcı-
uk gibi işler yapıyor." Sokakta çalışan çocuk-
lann yüzde 33'ünün başına en az bir kötü
olay geldiğini, yüzde 27'sinin kötü muameley-
le karşılaştığını, yüzde 8'ine araç çarptığını,
yüzde 1.5'inin de cinsel tacize uğradığını ifade
eden Şişman, çocuklann yüzde 3'ünün sigara
kullandığını, yüzde 1 5'inin de kumar oynadı-
ğını tespit ettiklerini belirtti. Valiliklerin yanlış
bilgilendirmesiyle ilgili bir diğer örnek de Nev-
şehir'den. Bu kentte de sokakta çalışan ve yaşa-
yan çocuk olmadığı belirtilmesinc karşın sos-
yal hizmetler il müdürlüğü ve emnıyet müdür-
lüğü ortaklaşa olarak sokakta çalışan çocuklar-
la ilgili bir çalışma başlattı. Diyarbakır
Valiliği'ne göre sokakta çalışan çocuk yok. An-
cak aileden sorumlu Devlet Bakanı Güldal Ak-
şit, Istanbul Milletvekili Zülfıi Livaneli'nin bir
soru önergesine verdiği yanıtta Diyarbakır'da
2004 yılı Haziran ayı itibanyla 39 çocuk ve
gençlik merkezi ile ulaşılan toplam çocuk
sayısının 40 bin 205 olduğuna işaret etti.
şaşkmlık, kafa karışıklığı var. Herkes
kendi kafasına göre bir şey yapmaya ça-
lışıyor, ancak bir bütünlük olmadığı
için sonuç alınamıyor.
- Sorunun çözümü için yeni bir ya-
pılanma ıııı gerekiyor?
NET BİR SAYI VERİLMİYOR
ERGENÇ - Bu kadar büyük bir so-
runun içinde diğer bakanlıklan, yerel
yönetimleri, özel sektörü ve gönüllü
kuruluşları sevk ve idaresinden tek bir
devlet bakanlığının altından kalkması
mümkün değil. Konunun sorumlusu
SHÇEK gibi gözüküyor. Ancak bu işin
içinde Aile Araştırma Kurumu ile Ka-
dının Statüsü Genel Müdürlüğü'nün
de olması gerekir. Ancak iki kurumun
izine de biz rastlayamadık. Tüm kurum-
lar arasında koordinasyonu sağlaya-
cak, politikalar üretecek icracı bir ba-
kanlığa ıhtiyaç var. Bu, sosyal hizmet-
ler bakanlığı olabilir. Ancak siyasi ira-
de bu yönde bir karar ahnazsa o zaman
mevcut devlet bakanlığının güçlendı-
rilmiş bir devlet bakanhğına dönüştü-
rülmesi gerekir.
- Sokakta yaşayan ve çalışan çocuk-
lann sayısı konusunda farklı rakamlar
veriliyor. Devletin sokaktaki çocuğun
sayısını bilmesi gerekmez mi?
ERGENÇ- Kesinlıkle, bilmesi ge-
rekir, devletseniz bilmek zorundasınız.
Ama ne yazık kı bu konuda hıçbır ku-
rum net bir sayı veremiyor, sorulanmı-
za venlen yanıtlar çok muğlak ve de-
ğişik rakamlar çıkıyor ortaya.
40 binden 100 bine kadar de-
ğişik rakamlar söyleniyor. Bu-
güne kadar bir veri tabanı oluş-
turulmamış. Kadrosu 16 bin
olması gerekirken 8 bin 400
personelı olan SHÇEK'in
böyle bir tespitı yapma şansı
maalesef yok. Mutlaka bir ve-
ri tabanı oluşturulmah.
- Birçok valiliğin 'Ilimizde
sokakta yaşayan,
sokakta çalışan ve
madde bağımlısı
çocuk yoktur' biçi-
minde bilgi vermelerini neye bağhyor-
sunuz? lllerini sorunsuz gösterme gibi
bir kaygı olabilir mi?
ERGENÇ- Böyle bir kaygı olduğu-
nu sanmıyorum, ancak sosyal hizmet-
ler ıl müdürlerinde böyle bir savunma
refleksi gördüm. Valilerimizin de çok
fazla motivasyon içinde olmadıklarını
gördüm. Bu valilerin eksisı değil ben-
ce, valilen o konuda motive edecek bir
mekanizma yok. Çocuklar, suç işledik-
ten sonra gündeme gelıyor. Çocuklar
bilerek suç işlemiyor, suça itiliyorlar.
Bu çocuklardan suça bulaşanlar olun-
ca emniyet devreye giriyor. O zaman
ilgililer bir şey yapıyor. Aslında her-
kesın sorunun çözümüne katkı sağ-
lamak için kendi kendini bır süzgeç-
ten geçirmesi gerekiyor.
TEMEL NEDEN AİLE
- Sorununtenıel kayna-
ğı ve çözümü nedir?
ERGENÇ-Temelne-
den ailedir. Ailelerin göç
ederek metropollere yığıl-
ması, eğitmısizlik, aile için-
de geçimsızlik, boşanma ve parçalan-
ma ve aile içi şiddet. Bölgeler arasın-
daki gelişmişlik farkı, gelir dağıhmın-
daki adaletsizlik bu nedenleri besleyen
unsurlardır. Ailenin de odağında sev-
gisizlik ve ilgisızlik yatıyor. Ailelere,
çocuklann sokakta çalışması durumun-
da sokak çocuğu olma tehdidi altında
olduğunu, taciz ve tecavüzlere maruz
kalabileceğinı ıyi anlatmak gerekiyor.
Doğu ve Güneydoğu'dan büyük kent-
lere göçü durdurmak gerekiyor.
Bu çocuklarla ilgili yeteri kadar ku-
nım yok, bunu da rehabilitasyon mer-
kezi olarak düşünmek gerekiyor. Ço-
cuklann dört duvar içine alınarak sa-
dece bannma ve beslenme gibi ihti-
yaçlarının karşılandığı yurtçuluk an-
layışı artık iflas etmiştir. Bu çocukla-
nn sevgiye, ilgiye ihtıyacı var. Bugün-
kü yurtçuluk anlayışı ile sorunlar çö-
zülmüyor, sosyal hizmet politikasını
yeniden oluşturmak gerekiyor.
Çocuklannı bilerek ve isteyerek so-
kakta çalıştıran, hırsızlık yaptıran, cin-
sel istismara maruz bırakan ailelerin
elinden velayetin alınması lazım. Hem
ailelerin hem de suç örgütlerinin elin-
den çocuklan kurtarmak gerekiyor. Ço-
cuklan, ağırlıklı olarak bazı örgütler
kullanıyor.
Yeni Türk Ceza Yasası ile bunlann
cezası arttınlıyor, ancak ilerleyen süreç-
te bu cezaların yeterli olmaması
durumunda daha ağrr cezaların veril-
mesi gündeme getirilmelidir.
AVRUPA'DAN
GURAYOZ
Yeni Bip 'Sınav
Hakkı' Doğdu
Herhalde hiç kimse unutmamıştır.
Yakın zamana kadar Batı'nın Türkiye'ye demokra-
si getireceği, insan haklarının garantisi olacağı düşü-
nülüyordu. Hâlâ öyle düşünenler de vardır. Alman Fe-
deral Içişleri Bakanı'nın Vakit gazetesinin Almanya'da
basımını ve yayımını durdurma kararı verdiğini, ben-
zer gazetelerin Türkiye'de de yasaklanmasını istedi-
ğini duyunca nelerdüşündüklerini bilemiyorum, umut-
lannı dış faktöre bağlamış arkadaşların. Aslında bu de-
ğerli arkadaşların hepsini aynı bapta değerlendirmek
olmaz. Pek samimi bazı yazar ve düşünürierimiz, çağ-
daşlaşmayı Batı'dan satın alınacak lüks mallarla ka-
rıştırdılar. Bu arkadaşlar daha çok büyük kentlerimiz-
de oturuyorlar ve kendilerini "Beyaz Türkler" olarak
adlandırmayı seviyorlar. Bir diğer grup arkadaş ise yüz-
yıla yakın bir süreci kapsayan çağdaşlaşma çabala-
rına karşı "eleştirel tutum" içindeydiler.
Çağdaşlaşmanın tepeden inme olamayacağını, sü-
rekli ama sürekli söylediler. Cumhuriyet kurucularına
yönelttikleri en temel eleştiri de budur.
Ama sonunda tepeden değil, daha tepeden ve dı-
şarıdan olabileceğine inandılar. Avrupa Birliği'ni, Tür-
kiye'de "demokrasinin banisi" ilan ettiler.
Ne "Beyaz Türkler" ne de "radikal" eleştirmenler
Otto Schily'nin kararından mutlu olacaklardır. Batı,
başka ölçülere sahip olduğunu hatırlatıyor şimdi.
öyledir, başkadır ölçüleri.
•••
Batı demokrasisi bir sınıf demokrasisidir. Hele sos-
yalist sistemin dağılmasından sonra, bu konuda tüm
sınırlar aşılmış, bir anlamda "serbest piyasanın mut-
lakiyeti" ilan edilmiştir.
Konuya Avrupa'dan değil Türkiye'den ve Türkiye
için bakıldığında biraz daha farklı şeyler de söylene-
bilir.
Yaklaşık 20-25 yıldır başımızın üstünde gezinen
"Yeni Dünya Düzeni" zorlaması, Türkiye'nin moza-
ik etnik ve kültürel yapısı ile "Batı usulü" oynuyor, şe-
riatçıların özlemlerini demokrasi ve insan haklan ile izah
etme gayretiyle kendini gösteriyordu. Demokrasi is-
teyenlerin ve Kürtlerin haklarını savunanların kendi-
lerini dış faktöre bu kadar bağlamalarının arkasında-
ki neden de buydu. Üstelik demokrat ve radikal ol-
manın, doğrusunu isterseniz görünmenin, en rahat ol-
duğu yıllardır bu yıllar. Haklannı, insandan, çalışanlar-
dan tümüyle ayıran ve soyutlaştıran bir insan hakları
savunuculuğu moda olmuştu ve Kemalistler, sosya-
listler, komünistler insan hakları düşmanı muhafaza-
kârlar olarak ilan edilebilmişlerdi.
Ne utanma ne de mangalda kül kalmıştı doğrusu-
nu isterseniz.
Bu devir sona eriyor artık. Çünkü günümüzde in-
san haklarının, insanların yaşamlarıyla ilgili olduğu
daha kolay anlaşılabilmektedir. ABD'nin Irak'ı işgali,
el artığı bölgelerin girtikçe genişlemesi, gözlerin bü-
yük ölçüde açılmasını sağlamıştır. Şimdi bu gelişme-
yeAvrupa'nın kendi "samimi" ölçüleriyle ortayaçık-
ması eklenmektedir.
• • •
Türkiye'de solun, darbe vurgunu kesimi için de
benzer bir durum söz konusu. Kimi solcu arkadaşlar
1990 sonrası dönemde "sivil toplumculuk" yoluyla
yeni düzene uyum sağlamayı yeğledi. Bunun "radi-
kal" bir görüntü altında olabilmesi için gerekli koşul-
ları, Kürt sorunu, demokrasi ve insan hakları konusun-
daki tutumlar, politikalar sağladı. Böylece, biryandan
çok radikal görünmek, yani "soldan çark etmek"
mümkün olabiliyor, bir yandan da sisteme, AKP yö-
netiminde bile olsa uyum sağlanabiliyordu. Açık ve
zorlayıcı Batı desteği de bu "radikalizmi" oldukça teh-
likesiz hale getiriyordu.
Doğruları yanlışlan biryana, büyük acılarçekmiş Kürt-
ler de artık solla var olduğunu iddia ettikleri işbirliğini
bir yana bırakmış, umutlarını, Türkiye ile AB arasında
kurulacak köklü ilişkiye, daha doğrusu AB'nin zorla-
yıcı dış faktör olarak etkisine bağlamışlardı. ABD'nin
Irak'ı işgalinden sonra ise belli kesimler, açıkça em-
peryalistlerden medet umar hale geldiler.
Bu durumda artık solculuk, devrimcilik, demokrat-
lık, insan hakları savunuculuğu yeni bir sınava tabi-
dir. Sınavı geçebilmek için insan haklarını insanlarla
ilişkilendirmek, "demokrasiyi" serbest piyasının bo-
yunduruğundan kurtarmak, sömürünün olmadığı bir
durumla bağlamak gerekiyor.
Bakalım "radikal, demokrat ve hatta solcu" ar-
kadaşlar bundan sonra ne yapacaklar?
e-posta: guray.oz </ cumhuriyet.com.tr
Rumlar Türkiye'yi şikâyet etti
I Dış Haberler Servisi - Rum Yönetimi Savunma Ba-
kanı Kiriakos Mavronikolas, AB üyesi 24 ülkenin sa-
vunma bakanlarına mektup göndererek Türkiye'yi şi-
kâyet etti. Rum bakan mektubunda KK'fC'deki Türk
askerlerinin, yeni silah sistemleriyle güçlendirildiğini
savundu. Mavronikolas, mektubunda Türkiye'den gö-
türüldüğü iddia edilen tank ve zırhlı araçlara ilişkin
her türlü aynntıya yer verdiğini savundu.
Kadın hakları savunucusuna saldırı
• TAHRAN (AA) - lran'da kadın haklan savunucusu
bir kadının ofisine bombalı saldırı düzenlendiği bildi-
rildi. Şehla Lahici, AFP'ye yaptığı açıklamada, "Ofi-
sime el yapımı bir bomba atıldı" dedi. Kadın hakları
üzerine kitaplar yayımlayan bir kitabevinin yöneticili-
ğini yapan Lahici'nin, rejim karşıtı propaganda yap-
maktan 5 ay hapse çarptırıldığı kaydedildi.
AİHM Türkiye'yi Itaksız buldu
• STRASBOtJRG (AA) -Avrupa İnsan Haklan Mah-
kemesi (AİHM), ifade özgürlüğünün ihlal edildiği ge-
rekçesiyle yapılan bir şikâyet başvurusunda Türki-
ye'yi haksız bularak maddi tazminat cezası ödemesini
kararlaştırdı. fürkiye, llknur Birol isimli vatandaşa
mahkeme masraflan da içinde olmak üzere toplam 9
bin 500 Euro maddi tazminat ödeyecek.
Sağlık yöneticisi arttırılsın'
• Istanbul Haber Servisi - Sağlık alanında faaliyet
gösteren sivil toplum kuruluşlan, Özel Hastaneler
Derneği, Sağlık Yöneticileri Derneği ve Sağlık Kuru-
luşlan Derneği'nce ortak bir duyuru yayımlanarak
sağlık yöneticisi yetiştirilen okullarda mezun sayısının
jtzaltılması nedeniyle sıkıntılarla karşılaşıldığı belirtil-
di. Duyuruda Ankara ve Marmara Üniversitesi Sağlık
Yönetimi bölümlerine öğrenci kabul edilmesi istendi.
Bahçelievler'de Hasta Okulu'
• tstanbul Haber Servisi - Bahçelievler Belediye-
si, Istanbul Tıp Fakültesi'nin işbırliğiyle kronik
hastalann yaşamlannı kolaylaştırmak için "Hasta
Okulu" projesi başlattı. "Hasta Okulu"na, dileyen
hastalar parasız kayıt olabilecek.