09 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 MART 2005 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA H i J v U i ı U i f j J L ekonomi(5)cumhuriyet.com.tr 13 Dünya Bankası y na 'şahinler' geliyorEkonotni Servisi -1 ler geçen m T E | ~~ m K f l K l HiS^fcZ \~" ' ~ BF" "*W " nın yardımlardan sorumlu koor PaulWolfowite. Ekonomi Servisi -1 lcr geçen gün ycni bir adayın isminin konu- şulduğu Dünya Bankası (DB) başkanlık yanşında en son öne çıkan isim ABD Savunma Bakaıı Yardımcısi Paul VVolfovvitz oldu. Financial Times gazetesi, DB başkanlığından ayrılacak Janıes VVolfensohn'un yerine "şahin- ler"in güçlü isimlerinden Wolfo- vvitz'in aday olduğunu yazdı. Eskı Endonezya Büyükelçisi Wolfowitz'in Irak savaşımn ba- şaktörleri arasında bulunmasının DB başkanlığını tartışmalı hale getireceğini iddia eden gazete, bir banka yetkilisinin bu konuda Kemal Derviş Adaylar arasında adı geçen CHP milletvekili. Daha önce Dünya Bankası başkan yardımcıhğı yaptı. Gordon Brown Blair 'ın tşçı Partısi 'nde Maliye Bakanı. Brown, 1983-1984 arasında Işçi Parlisi lskoçya Konsey Başkanı 'vdı. Leszek Balrmmıcz Polonyu Merkez Bankası Başkanı. Varşova Ekonomi Okulu 'nda profesörlük yapıyor. Eski Başbakan Yardımcısı. Trevor , Maııuel Güney Afrıka Malıve Bakanı. Manuel, Batı Cape 'te, Birleşik Demokrat Cephesi 'nin kuruluşunda rol oynadı "gelişmekte olan toplunılaıda büyük bir tepki yarator" şekJin- de bir değerlendirmede bulun- duğunu belirtti. Gazeteye göre, DB başkanlığı konusunda ismi geçen diğer ki- şiler arasında ABD'li ilaç üreti- cisi Eli Lilly şirketinin eski yö- neticisi RaııdallTobias ile banka- nın yardımlard dınatörlerinden bıri bulunuyor ABD Hazıne Bakan Yardımcı- sı John Taylor ile Michigan Üni- versitesi Rektörü Peter McPher- son'un ABD Iistesındeki diğer adaylar olduğunu yazan gazete- ye göre, bu ıkilinın şansı yok. New York Tımes'da yayımlanan bir habere göre, adaylar arasında şu isimler de yer alıyordu: CHP Milletvekili Kemal Derviş tngil- tere Maliye Bakanı Gordon Brown, Güney Afrika Maliye Bakanı Trevor Manuel ve Polon- ya Merkez Bankası Başkanı Les- zek Balcerovvicz. Şubatta yüzde 51.2 oranmda artarak 5 milyar 728 milyon dolara kadar yükseldi Ay küçük,ihracatbüyük• TÎM verilerine göre, kayda alınan ihracat şubatta yüzde 51.2 oranında artarak 5 milyar 728 milyon dolara yükselirken ilk iki aylık dışsatım yüzde 27 oranında artarak 10 milyar 744 milyon dolara ulaştı. İLHAN UYGUN ADAPAZARI - thracat, olumsuz beklentilerı boş çıkardı. Ocak ayında Kurban Bayramı nedeniyle duraklama yaşanan ih- racat, şubattayeniden hızlı büyü- me trendini yakaladı. Sağlanan yüzde 51'in üzerindeki ihracat artışında, Kurban Bayramı tatili- nin geçen yıl şubat ayına rastla- ması nedeniyle ihracatın 3 mil- yar 788 milyon dolarda kalma- sından kaynaklanan baz etkisi de Toyota: Hedef 150binaraç Toyota Türkiye CEO'su ve Genel Müdürü Kazuhiro Kobayashi, 2004'te 135 bin araç ürettıklennı hatırlatarak bu yılki hedeflerinin fabrıkanın tam kapasitesi olan 150 bin araç üretimine ıılaşmak olduğunu açıkladı. 340 milyon Euro ile başladıkları yatırım tutannın mart sonunda 730 milyon Euro'ya ulaşacağını belirten Kobayashi, 3 bin 150 kişiyi istihdam ettiklerini ifade etti. belirleyici oldu. lhracatçı birlik- leri tarafmdan kayda alınan ihra- cat tutan şubatta geçen yılın ay- nı ayına göre yüzde 51 2 oranın- da artarak 5 milyar 728 milyon dolara kadar yükselirken, yılın ilk iki aymdaki toplam ihracat ar- tışı yüzde 27'ye çıktı. 12 aylık ihracaata ise 66 milyar dolara ulaştı. Türkiye Ihracatçılar Mec- lisı (TİM) Başkanı Oğuz Satıcı, 2005 Şubat ayı ihracatırun, yüz- 'Cari açık riskine dikkat' TİM Başkanı Satıcı, dovız kurunım baskı altmda tutulmasının ıhracatçılann rekabetçıliğinı öldürmevc başladığını sovledı. Carı açık riskine dikkat çeken Satıcı, sortmlu coğrafyada sıcak parayla carı açığm kapatılnıasının hayalcıhk olacuğını sövledi. de 51.19'la "beklentilerin çok üzerinde aröş gösterdiğini" söy- ledı Satıcı, verileri, Toyota Ada- pazarı fabrikasında düzenlenen basın toplantısında açıkladı. 72 milyar dolarlık ihracat he- defi için önümüzdekı 10 ay içe- risınde ortalama 6.1 milyar do- larlık ıhracat yapılması gerekti- ğini belirten Satıcı, 2004'ün son 6aymda ortalama, 5.8 mılyardo- lan yakalayan Türkiye ihracatçı- sının, 2005'te bu hedefi tamam- layacağına inandıklaruıı söyledi. Sanayi lokomotif Yılın ilk iki ayındaki ihracatın 1 milyar 345 milyon dolarını yüzde 29.4 oranında artan tarım ürünlcri ihracatı oluşturdu. Sa- nayı ürünleri ihracatı ıse yüzde 26.4 artarak 9 milyar 201 milyon dolara kadar yükseldi. Sanayi ürünleri ihracatının 924 milyon dolarını yüzde 9.58 oranında bir arhş trendı sağlanan tanma daya- lı işlenmiş ürünler oluşturdu. TAHRAN BÜYÜKELÇİSI: Iran TurkcelVe haksızlıketti TAHRAJV (ANKA) - Türkiye'nin Tahran Büyükelçisi Bozkurt Aran, Iran parlamentosunun, Turkcell'e ilişkin kararında ortaya çıkan, "yabancı firmaların hassas projelerdeki payının azaltılması" yönündeki tutumunun, sadece Türk firmalara yönelik olduğunu ifade etti. Aran, lran'dan yayın yapan Fars Haber Ajansı'na yaptığı açıklamada, Türkiye'nin, tran doğalgazının daha düşiik fiyata alınması için çalışmalarını sürdüreceğini kaydetti. REFORMLAR SARKTI Stand-by gecikiyor Ekonomi Servisi - IMF ile Türkiye arasında 2005-2007 dönemini kapsayacak, 10 milyar dolarlık yeni krediyi içeren stand-by anlaşmasının tarihlerinde değişiklik olabileceği belirtiliyor. Reuters'ın haberine göre, niyet mektubu geçen yıl aralık ayında IMF'ye iletildi. Bankacılık ve sosyal güvenlikle ilgili yasaların Meclis'e sevki, Gelir ldaresi'nin yeniden yapılandırılması da gerekiyordu. Beklenti ise Ocak 2005 sonunda stand-by'ın yürürlüğe ginnesi yönündeydi. Performans kriterleri için tarihler belirlendi. Ancak stand- by'ın gecikmesi söz verilen tarihlerin değiştirilmesini gündeme getirdi. 5 MtLYONU AŞTI Almanya da işsizlik rekoru FRAINKFURT (Cumhuriyet) - Almanya'da şubat ayında işsizliğin rekor düzeye ulaştığı bildirildi. Nürnberg kentindeki Federal Çalışma Ajansı tarafmdan yapılan açıklamada, şubat ayı içinde işsiz sayısının ocak ayına göre 170 bin artarak 5 milyon 216 bine yükscldiği, bu rakamın 2004 yılının Şubat ayına göre de 575 bin daha fazla olduğu belirtildi. Bu sayının Federal Almanya Cumhuriyetrnin laırulmasından bu yana kaydedilen en yüksek rakam olduğu, Almanya'daki işsizlik oranının da şubat ayında ocak ayına göre yüzde 12.6'yayükseldiği kaydedildi. İşsizlik rakamlarının bu denli yüksek olmasında, istihdam piyasasındaki reformların da etkisi bulıınduğu belirtildi. Batlaniyecilerin keşfettîğî• Başbakan Tayyip Erdoğan 'ın ziyarete hazırlandığı Güney Afrika Cumhuriyeti, zengin kaynaklarıyla dış yatırımlar ve karşüıklı ticaret için geniş olanaklar sunuyor. Türkler ülkeyi önce kömür ithalatçdarı ve Uşaklı battaniyeciler kanalıyla keşfetti. Halen Zorlu ve Cankurtaran Holding dahil Türk yatırımcıların fabrikaları faaliyet gösteriyor. Ekonomi Servisi - Güney Afrika Cumhuriyeti (GAC) gelişmekte olan pazarlar arasında dünyanın önemli noktalarından biri sayılıyor. Irk ayn- mını geride bırakan, ancak bunun hal- kın bilincine kazıdığı izleri hâlâ taşı- yan ülke, ticaret olanakları ve yatırım için zengin bir ekonomik altyapı su- nuyor. 2002 itibanyla kişi başına ge- liri 3700 doların üstünde ve Türki- ye'den yüksek. Siyasi istikrar, büyüyen bir ekonomi, sağlam ve istikrarh bir para, uluslara- rası pazarlarla gıimrük birliği, serbest ve tercihli ticaret imkânı, deniz ticaret yollannı kesiştiren ulaşım olanakları, kalifiye ve ucuz ışgücü, gelişkin bir fi- nans sektörü, altından uranyuma ka- dar zengin maden yatakları, dünyanın en ucuz elektriğı, 45 milyonu aşkın nü- fus, yatırımcıları cezbediyor. Güney Afrika hükümeti, yatınmlan çekmek için önemli teşvikler de sunu- yor. Fabrıka binaları için 5, imalatha- neler ve turizm işletmeleri için 20 yıl vcrgı muafiyeti, stratejik sanayi kolla- rında özel teşvikler, bunlar arasında. Çok gelişkin altyapı ülke: Güney Afrikamak üzere toplam 11 resmı dıl anaya- sal olarak kullanılıyor. Zorlu'nun Korteks'i Türkiye, Güney Afrika'yı önce kö- mür ithalatıyla tanıdı. Sonra Uşaklı bat- taniyeciler buraya akın etti, ardından dığerleri gitti. Türkiye'ye gelen kömür- lerın merkezı Kwazulu-Natal ayrıca en büyük üreticı I lulett Alumınıum ile bır- lıkte alümınyumun da merkezi. Juhan- nesburg'un da bulıınduğu Gauteng eya- letı, kişı başına gelirin ve ekonomik ak- tivitenin en yüksek olduğu bir ticaret ve finans merkezi. Zorlu Grubu Pretoria yakınlannda 8000 metrekare alan üze- nne kurduğu fabrıkada Korteks adıyla perde üretıyor. Bııradakı diğer Türk ya- tırımcılan da Uludağ tekstil ve Sesli Battaniye. Bölge, özellikle otomotiv parçalan üreticilerimız için uygun bir ortam sunuyor Mücevhercilere firsat GüneyAfrika zengin bir nıadcn alr> apısı, gelişkin finans sektörüııc sahip iilkede tarım da ekonomide önemli bir yer tutuyor. (Fotoğraf: Cumhuriyet Arşıvi) Güney Afrika dünyanın en ucuz dör- düncü elektrik üreticisi. Son derece modern bir ulaşım altyapısına sahip. 10 tanesi uluslararası olmak üzere tam 148 havaalanı, 7 büyük limanı var. lyi bir otoyol ve demiryolu şebekesi bun- ları desteklıyor Güney Afrika'nın telekomünikas- yon devi Telkom 50.000 çalışanıyla kı- tanm liden konumunda. 10 milyonun üzerinde cep telefonukullanıcısı bulu- nuyor. MTN, Vodacom ve Cell-C ol- mak üzere üç cep telefonu operatörü faaliyette 1.000 kişıden 39'u ınternet bağlantısına sahip. Ülkede VW, Audi veMercedesBenzotomobilüretiliyor Güney Afrika Cumhuriyeti, her bi- rinin kendi meclisi, başbakanı ve ba- kanları olan dokuz eyaletten oluşuyor. lngilızce, Afnkaans, Zulu, Xhosa ol- Free State, tarımın yanında maden- cilığıyle de ünlü bir eyalet. Altın takı, mücevher üretimi, derıcilik sanayii ve tarım makine ve ekipmanları sektörü yabancı yatırımcılar için uygun bir or- tam da bulunuyor. Ülkenin güneyinde, dünyanın en bü- yük lımanlarından birinın ve ünlü Ümit Burnu'nun yer aldığı Cape Town da önemli bir finans ve ticaret merkezi. Balıkçılık, tekstil ve hazır giyim, pet- ro-kimya, telekomünikasyon, turizm, özellikle de şarap ve gıda üretimi Ca- pe'in önemli işkollan. Burada, Contı markasıyla Cankurtaran Holding elektrikli süpürge, Ahlesa battaniye üretıyor. İLGİ TOPLUMUNA DOĞRU/ ÖZLEM YÜZAK o/Jk'm.vıı/jdüö cıımhuriyct.coııı.tr Amacın maksimum kâr hedefi üzeri- ne kurulu olduğu, sermayenin hızlayer değiştirdiği bir ekonomik düzenin için- de sürdürülebilir kalkınmada nasıl bir yol alınmasını beklıyorsunuz? Bugüne kadar bir arpa boyu yol alınamadığın- dan olsa gerek bu kez gözler ülkelerin eğitim programlannaçevrildi. Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür örgütü (UNESCO), 'sürdürülebilir kalkınma' kavramını tüm ülkelerin eğitim prog- ramlarının içine katabilmek için 10 yıl sürecek yeni bir proje başlatma kararı aldı. Amaç sürdürülebilir kalkınma bilin- cini insanların düşünce ve davranış bi- çimlerinin içine yerleştirebilmek. Sürdürülebir kalkınmada eğitim as- lında karmaşık bir konsept. Çevreden (su, iklim değişikliği, biyo çeşitlilik, doğal felaketleri önleme, sür- dürülebilir üretim ve tüketim) kalkınma- nın ekonomik boyutlarına (yoksullukla mücadele, sosyal dönüşümleri yönete- bilmek, eko-turizm vs.) hatta sosyokül- Sürdürülebilîr Kalkınma ve Sorumluluklarımız türel boyutlarına (kültürel çeşitliliğin ge- liştirilmesi, kadın-erkek eşitliği, AIDS'e karşı savaş) kadar uzanan geniş bir yel- paze. Bu yüzden UNESCO genç beyinlere eğitim süreçlerinin içinde bu kavramı aşılamanın yolunu arıyor. öncelikse bu doğrultuda finansal kaynakların nasıl sağlanacağı konu- sunda. Dolayısıyla hükümetler kadar sivil toplum kuruluşlarına ve özel sek- töre de önemli roller düşüyor. • • • Sürdürülebilir kalkınma bir anlamda, ekonomik, sosyal ve çevresel faktörle- rin eşgüdüm içinde olması anlamına geliyor. Ekonomik, teknolojik ve politik geliş- meler dünyada herkesin birbirine olan bağımlılığını arttırıyor. özel sektörün bir süredir "sosyal sorumluluk" projeleri- ne yönelmeye çalışmaları da aslında bu zorunluluğun bir sonucu. Eğitımden spora, kültüre, tarihi binaların restoras- yonuna, çevrenin korunmasına, sağlı- ğa kadar birçok alanda şirketler 'ku- rumsal sosyal sorumluluk' kapsamın- da bütçeler ayırıyorlar. Reklamlarda ürün kadar sosyal sorumluluk da ön plana çıkıyor. Hemen hemen hepsi de son derece duyarlı ve önemli projeler. Ancak... Çünkü bu işin bir de 'ancak' boyutu var. Dünyanın önde gelen şirketlerinin neredeyse yarısı sosyal sorumluluk ko- nusundaki performansları hakkında he- sap veren raporları düzenli olarak ya- yımlıyor. Türk şirketlerininse bu konu- da henüz girişimleri yok. Global Fortune 250 listesine giren ve 9 değişik ülkede yerleşik şirketlerin ya- rısı 2002 yılında insan hakları, çevre ve paydaş ilişkilerinde gerçekleştirdikleri sonuçları, finansal sonuçları yayımla- dıkları yıllık raporlarıyla birlikte yayım- lamaya başladılar. Üstelik bunların önemli bir kısmı bu raporlarda yer alan bilgileri bağımsız kuruluşlara denetlet- tiriyorlar. • •• Bir diğer sorumluluk da meslek ör- gütlerine ve sivil toplum kuruluşlarına düşüyor. Zira sürdürülebilir kalkınmanın önündeki en büyük engellerden biri de yolsuzluklar ve kayıt dışı. Meslek ör- gütleri, sanayi ve ticaret odaları, gönül- lü kuruluşlar ve sivil toplum örgütleri üyelerinin faaliyetlerine yönelik bir öz denetim görevini üstlenebilirler. Belli etik kriterler belirleyip buna uymayan- lara karşı çeşitli cezai ya da uyarıcı me- kanizmaları devreye sokabilirler. Bu ko- nuda gelişmiş ülkelerde çeşitli uygula- malar varken Türkiye'de ne yazık ki he- nüz bir başlangıç yapan yok. Sürdürülebilir kalkınamama tüm dünyanın ortak sorunu. Ve yapılacak o kadar çok şeyvarki... EKONOMİ POLİTİK ERİNÇ YELDAN 'Yükselen Piyasa Ekonomisi' Olarak Türkiye 2004'e ait veriler, geçen yıl içinde dünya finans pi- yasalarında olağanüstü coşkulu bir dönemden geçil- diğini gösteriyor. örneğin, Uluslararası Finans Ensti- tüsü'nce yayımlanan veriler, 2004 yılı boyunca -arala- rında Türkiye'nin de bulunduğu-yen/yü/tse/en piya- salar diye adlandırılan ülkelere olan net özel sermaye girişlerinin 279 milyar dolara ulaştığını belirtmektedir. Bu rakamın, 1997 Asya krizinden sonra dünya finans piyasalarında gerçekleşen en yüksek miktar olduğu sıkça dile getirilmektedir. Yükselen piyasa ekonomisi kavramı, 1980'lerin son- larından başlayarak finansal serbestleştirme ve kam- biyo rejimlerinin kuralsızlaştırılması (de-regülasyon) politikalarını benimseyerek ulusal mali piyasalarını uluslararası finansal sermayenin spekülasyonuna aç- maya yönelen ekonomilere verilen addır. 6O'lı ve 70'li yıllarda kalkınmakta olan ülkeler diye anılan bu eko- nomiler, kalkınma ve sanayileşme kavramlarının ikti- sat politikası gündeminden çıkarılmasıyla birlikte bu ifadeyle anılmakyerine, "yükselenpiyasaya" dönüş- türüldü ve uluslararası finans şebekesinin kısa dö- nemli faiz, kur, borsa hesaplarına dayalı mantığına ta- bi kılınmışlardır. • • • "Yükselen piyasa ekonomileri" içinde Türkiye, 2003 ve 2004 yıllarını oldukça yoğun bir "yabancı" ilgisi al- tında geçirmiştir. AKP'nin iktidarda olduğu bu dönem- de, yurtdışı yerleşiklerin Türkiye'deki finansal portföy- lerinintoplamı 7.1 milyar dolardan, 2004 sonunda 30.2 milyar dolar düzeyine sıçramıştır. Bu artışta en yüksek pay, 2002 sonunda 2.9 milyar dolardan, 2004 sonun- da 15.4 milyar dolara yükselen İMKB hisse senetleri ile 8.7 milyar dolarlık net artış gösteren devlet iç borç- lanma senetleri portföylerine aittir. Söz konusu veriler aşağıdaki tabloda özetlenmektedir. ! Yurtdışı Yerleşiklerin Finansal Portföylennin Biieşimi (Milyon Dolar) 2002 Aralık 2003 Aralık 2004 Aralık İMKB Hısse Senedı 2.910 7.726 15.408 Devlet İç Borçlanma Senetleri TLCınsınden 1.370 3.669 8.687 Dövız Cınsınden 99 218 1.413 Diğer 2.674 4.064 4.677 TOPLAM 7.053 15.677 30.185 Kaynak TC Merkez Bankası, Dış Bank Ekonomik Araştırmalar ' (www.disbank.com.tr) Söz konusu "sıcak" para hareketlerini uyaran ana iktisadi değişken yurtiçi reel faiz ile doların yıllık aşın- ması arasındaki arbitrajdan doğmakta.. Türkiye bu tür sermaye girişlerini yüksek reel faiz ve düşük döviz ku- runa dayalı spekülatif arbitraj (korunmamış faiz pari- tesi) sayesinde çekebilmektedir. Buradaki finansal arbitraj değişkeni, Türkiye finans piyasalarına giriş yapan 1 dolarlık dövizin, dönem ba- şındaki kurdan TL'ye çevrilmesi, TL bazında faiz geli- ri elde ettikten sonra da tekrar döviz cinsinden yurt- dışına çıkışı sonucu elde edilen net geliri göstermek- tedir. Bu işlem boyunca arbitraj geliri faiz haddi yük- seldikçe artacak, TL'nin yabancı para karşısında de- ğer kaybetmesi durumunda da gerileyecektir. TL ba- zındaki faiz oranını R, döviz kurundaki (dolar) artış ora- nını da E olarak gösterirsek, finansal arbitraj oranı [(1 +R)/(1 +E)]-1 olarak tanımlanmaktadır. Aşağıdaki şekil Türkiye ekonomisinin dünya finans piyasalarına 2003 yılı başından bu yana sunmuş bu- lunduğu spekülatif arbitraj getiri oranını vermektedir. Şekilde yurtdışından Türkiye'ye finansal yatırım ama- cındaki bir ajanın yurtiçindeki en yüksek finansal ge- tiriyi veren enstrümana yöneleceği varsayılmış, bu- nun için de 3 aylık devlet iç borçlanma senetleri (DİBS) faiz haddi seçilmiştir. Türkiye Mali Piyasalarında Spekülatif Finansal Arbitraj Geliri (%) Şekil, AKP iktidarı dönemi boyunca yurtdışından sağlanan sıcak para girişlerinin ardında da bu tür yük- sek oranlı arbitraj fırsatları yattığını göstermektedir. OECD ülkelerinde ortalama faiz oranları yüzde 4-5 düzeyinde seyrederken, Türkiye'nin küresel finans pi- yasalarında yüzde 30'a yakın düzeyde bir spekülatif finansal getiri sunması sonucunda bu piyasalardan "sıcak" nitelikli finansman olanaklarına kavuşabilmiş- tir. Türkiye'nin yükselen piyasa olarak üzerine düşeni yaptığı şekilden anlaşılmaktadır! Yüksek reel faizlerin başı çektiği finansal arbitraj ge- tirisine dayalı spekülatif sermaye girişlerinin doğal so- nucu, para piyasalarındaki döviz bolluğudur. Bu dö- viz bolluğu, bir yandan ithalat hacmini uyarıp dış tica- ret ve cari işlemler açıklarına yol açarken bir yandan da hükümetin TL cinsinden dış borç yükümlülüklerini geriletmektedir. Dolayısıyla hassas spekülatif denge- lere dayalı bu tür döviz girişlerine dayanan bir büyü- me konjonktüründen geçen Türkiye, bir yandan da iş- sizliğin geriletilemediği ve reel ücret düzeyinde 2001 - 2002 yıllarında gerçekleşen çöküntünün hâlâ süregel- diği bir ekonomik süreç sergilemektedir. Bu özellikleriyle Türkiye'nin büyüme olgusunu "spe- külatif-yönlü büyüme" olarak nitelemek doğru ola- caktır. Bu tür bir büyüme sürecinin sürdürülebilmesi ise sürekli olarak yüksek reel faiz ve düşük kur den- gesinin tutturulabilmesine bağlı gözükmektedir. Şahenk: Türkiye ye neden 20 milyar dolar gelmesin CENEVRE (AA) - Doğuş Holding Yöne- tim Kurulu Başkam Fe- rit Şahenk, "Yatırım için gerekli altyapı ve şeffaflık sağlanırsa Türkiye'ye gelecek pa- ranın sınırı yok" dcdi. Cenevre Otomobil Fuarı'nda, basın men- suplarına çeşitli konu- lardaki görüşlerini açıklayan Şahenk, "Ekonomi rayında gi- diyor. IMF programı- nın en zor dönemecine geldik. Artık iş, yatırım gelmesine kaldı. Yılın ikinci yarısında bunlar sözde kalmayacak, gerçek yatınma dönü- şecek. Neden Türki- ye'ye 20 milyar dolar dış yatırım gelmesin? Bazı şeyler ise zaman istiyor. Yatırım için ge- rekli altyapı ve şeffaf- lık sağlanırsa Türki- ye'ye gelecek paranın sınırı yok" dedi. Doğuş Grubu olarak bu yıl içinde yaklaşık 7 milyar dolarlık ciro he- deflediklerini de anla- tan Şahenk, Milli Pi- yango'ya olan ilgileri- nin devam ettiğini de sözlerine ekledi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle