25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 17 MART 2005 PERŞEMBE HABERLER 16 Mart 1978'de Beyazıt'ta, 1988'de ise Halepçe'de yaşamını yitirenler için gösteriler düzenlendi Katliamkmbanlan anıldı SAKARYA GAZETESİ Kedüi karikatüre kamu davası Ilaber Merkezi - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Ankara Cum- huriyet Başsavcıhğı'na, 6 Tem- muz 2004'te Eskişehir'deki Sakar- ya gazetesmde yayımlanan gaze- temiz çizeri Musa Kart'a ait kari- katürde "kişilikhaklaıınasaldın ve hakaret olduğu" gerekçesiyle yaptığı suç duyurusu üzenne ger- çeİdeştirilen tahkikatta, 4 Şubat 2005 tarihli iddianameyle Eskişe- hir 2. Asliye Ceza Mahkeme- si'nde kamu davası açıldığı bildi- rildi. Gazetenin avukatı Aydın Güngör, yaptığı açıklamada, Cumhurıyct'te yayımlanan K.art'a aıt karikatürün 12 Mayıs 2004'te Sakarya gazetesi köşe yazarı Ön- der Baloğlu'nun köşesinde yayım- landığını belirterek Erdoğan'ın, avukatı Fatih Şen aracılığıyla ga- zetenin sahıbi Üstün İJnügür ve yazıişleri müdürü Hakkı Sağlam hakkında 10 milyar liralık tazmi- nat talebiyle dava açtığını söyledi. Tazminat davası temyizde 3. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde görülen davanın 2. duruşmasında hâkim AliKabaali'nın 23 Aralık 2004'te karikatürde Erdoğan'ın kışılığine hakaret olmadığı gerek- çesiyle davanın reddine karar verdiğinı anımsatan Güngör, da- vanın şu anda temyiz aşamasında olduğunu bildirdi. Güngör, Erdo- ğan'ın Ankara Cumhuriyet Savcı- lığı'na Eskişehir'e gönderilmek üzere 6 Temmuz 2004'te "kişilik haklanna saldırı ve hakaret olduğu" gerekçesiyle yaptığı suç duyurusu üzerine gerçekleşti- rilen tahkikatta 4 Şubat 2005 tarihli iddianameyle Eskişehır 2. Asliye Ceza Mahkemesi'nde kamu davasının açıldığını belir- terek duruşma tebliğinın dün Sakarya Gazetesi Yazıişleri Müdürü Sağlam'a bıldirildığini kaydetti. Güngör, Sağlam'ın yar- gılanacağı davanın 29 Mart'ta 2. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görüleceğini sözlerine ekledi. Ankarada müdahale 1978'de bombalı saldın sonucu yaşamını yitiren 7 öğrenci için Istanbul ve Ankara'da düzenlenen gösterilerde Türkiye'nin katliamlar ülkesi haline getirildiği belirtilerek sorumlulann yargılanması istendi. Polis, Ankara'da yürüyüş yapmak isteyen öğrcncilcrine göz yaşartıcı gazla müdahale etti. HaberMerkezi-lstanbul Üniver- sıtesi Eczacılık Fakültesi önünde 16 Mart 1978'de uğradıklan bombalı saldırıda yaşamlannı yitiren 7 öğ- rencı ve 1988 yılında aynı gün Ha- lepçe'de kimyasal silahlarlakatledi- lenler dün kitlesel protestolarla anıl- dı. Ankara Üniversitesi Cebeci Yer- leşkesi'nden Yüksel Caddesı'ne yü- rümek isteyen gruba polis müdaha- le etti, polisle öğrencıler arasında çı- kan arbedenin ardından 1 kişi gö- zaltına alındı. Istanbul Beyazıt'ta, 16 Mart 1978'de meydana gelen olaylarda yaşamını yı- tırenler anısına Ankara Üniversitesi (AÜ) Cebeci Yerleşkesi'nde öğle sa- atlerinde toplanan öğrenciler, "Üni- versiteler bizimdir" yazıh pankart açarak çeşıtli sloganlarattılar. Yerleş- ke girişinde önlem alan Çevik Kuv- vet polısi, grubun eyleminin "yasa- dışı" olduğunu belirterek yürüyüşe izin veritmeyeceği uyansında bulun- du. Bır süre slogan atamayı sürdüren öğrenci grubu, polis barikatınayük- lenerek yerleşke dışına çıkmak iste- dı. Barikata ellerinde bulunan bez pankartların sopalanyla saldıran öğ- rencilere, polis, göz yaşartıcı gazla müdahale etti. Eylemde Fatma K. adlı öğrenci gözaltına alındı. Gençlik susturulamaz Bu arada, kendilerini "GençHkFe- derasyonu" olarak adlandıran bir grup, öğle saatlerinde Yüksel Cad- desi'nde toplandı. Gruptakiler, bura- dan sloganlar atarak Kızılay Gıma önüne yürüdüler. Grup tarafından buradayapılan açıklamada, 16 Mart'ta gençlığin susturulmak istendiği be- lirtilerek "Ancak dün olduğu gibi bu- gün de başaramayacaklar" denildi. Istanbul Gençlik Federasyonu üye- sı öğrenciler Istanbul Üniversitesi Merkez Kampusu'ndan çıkarak 27 yıl önce 7 öğrencinin katledildiği Ec- zacılık Fakültesi'nın önüne yürüdü- ler. Öldürülen öğrencilerin fotoğraf- lannı taşıyan grup, fakültenin önüne 1 f 1 ! Halepçe katlianunm yüdönümü nedeniyle çeşitliyerlerde protesto gösterileri düzenlendi. İstanbul'da 27 yıl önce 7 öğren- cinin katledildiği Eczacılık Fakültesi'nin önüne kırmızı karanfüler bıraküdL (Fotoğraflar UĞUR DEMİR7 AA/ AFP) karanfil bıraktıktan sonra Beyazıt Meydanı'na geldi. "16Mart'tanbu- güne katliamlaruı sorumlusu devlet- tir" yazıh pankart taşıyan grup adı- na yapılan açıklamada, Türkiye'nin katliamlarülkesi haline getirildiği be- lırtüdi. "Beyazrt'ınkatifisusurlukdev- leti", "16Martşehifleri ölümsüzdür" sloganlan atan grup açıklamanın ar- dından tekrar merkez kampusa girdi. Katliamın adı: Mart Polisin genış güvenlik önlemlerı aldığı ve Beyazıt Meydanı'na ginş- lerinde arama noktalan oluşturduğu protestolann dığeri ünıversite öğren- ci lerinın oluşturduğu grup tarafın- dan gerçekleştınldi. Beyazıt Meyda- nı'nda toplanan yüzlerce kışi Ecza- cılık Fakültesi'nin önüne yürüdü. Bu- rada yapılan açıklamada, "Mart,böl- gemizOrtadoğu açısından katlianun veyeniden doğumunadıdır" denildi. Yetkililer göreve çağnldı 16 Mart katliamında yaşamını yi- tiren 7 öğrencinin dönem arkadaşla- n da Sultanahmet'teki Istanbul Ad- liyesi önünde 16 Mart katliamının sorumlulannın yargılanmasını ıste- diler. 78'liler Vakfı Girişimi Sözcü- sü Celalettin Can, şair Orhan Alka- ya' nın da aralannda bulunduğu grup adına açıklama yapan müdahıl avu- kat Hilnıi Hanta, "tanık koruma ya- sası" çıkarılarak, yargılama sürecı delil toplama aşamasında duran bu davanın karanlıkta kalmış yönleri- nin aydınlatılmasını istediklerini ifa- de etti. Hanta, bu davalannAİHM'den tazminat ahnacak bir dava olarak ka- patılmaması gerektiğini söyledi. Sos- yalist Gençlik Derneğı üyeleri de İs- tanbul Adhyesi önünde bir araya ge- lerek 16 Mart katliamında yaşamını yitirenleri andı. Halepçe katliamımn 17. yıldönü- mü nedeniyle yurdun çeşitli bölge- lerinde gösteriler düzenlendi. Diyar- bakır Demokrasi Platformu üyesi bir grup, 450 EvlerMahallesi'ndeki Ba- nş Ormanı'na Halepçe katliamında yaşamını yitiren 5 bin kişi anısına fi- dandikti. DEHAPDiyarbakırllÖr- gütü de Koşuyolu Parkı'nda bir ba- sın açıklaması yaparak Halepçe kat- liamını lonadı. Yeni Koruma Yasası'nda meslek odalan ve üniversitelerle ortak çalışma olanakları terk ediliyor Şelıiıvibk söylemiyle imar affi • Yeni bir "ImarAffi",bu kez de "şehircilik söylemiyle" ve "planlamaya bağlanarak" gündemde! Büyükşehirlerde "kentsel bütünlük" ve "kentsel esenlik" gözetilmeden "yerel imar affi" bölgeleri yaratılıyor. 'Kentsel Dönüşüm' kavramı, "kentsel talanm yeniden düzenlenmesi" olarak kanunlaşıyor. OKTAYEKtNCİ Başbakanlıktarafindan 1 Mart 2005 tarihiyleTBMM Başkanlığı'naileti- len ve bugünlerde görüşülmeye baş- lanan "Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Kanunu Tasansı", ülkemizdeki son 50 yıla damgasını vuran plansız ve ya- sadışıyapılaşmanın "affi" geleneğiy- le uyum içindedir. Tasarıdaki, bu değerlendirmeleri- mize neden olan önermeler ve yak- laşımlar özetle şöyle: Tasannın "gerekçemetni", ağırhk- lı olarak ve özetle; "tarihi kent mer- kezlerinin" kültürel ve mimari özel- likleri gözetilerek yenilenmesi ve "yıpranmış" olan bu bölgelerin alt- yapı ve diğer donanımlarla da destek- lenerek yeniden "yaşanıa dönüştü- rülmesi"ni öngören; bu anlamda kent- sel kimliğe ve değerlere duyarlı bek- lentiler için de "çekici" olabilecek ifadeler içermektedir. Hatta Istan- bul'daki Süleymaniye ve Zeyrek gı- bi yıllardır "özelyasalarla kurtanlnıa- yı" bekleyen ve UNESCO günde- minde yer alan tanınmış semtler de "örnek" gösterilerek, tasannın "öne- mi" güçlendirilmektedir. Ancak, Tarihi kent merkezleri 'gerekçe' gösterilerek hazırlanan tasan; Şasadışı işgal bölgeleri'ni kalıcı kılacak olanaklar sağhyor. maddeler incelendiğinde; belediye- lerin sadece bu gibi bölgelerde değil, "hertürlü" yapılaşma bölgelerinde bu kanunu uygulayabılecekleri, özellik- le "yasadışı işgal" niteliğindeki gece- kondu, kaçak yapı ve hukuk dışı plan- lara aykın spekülatif kentleşme böl- gelerini "yasallaştırmak" için yine bu kanundan rahathkla yararlanabi- lecekleri açıkça görülmektedir. Maddelerln Içeriklerl Maddelerin içeriklen açısından ba- kıldığında şöyle bir durum ortaya çık- maktadır. 1- "Gerekçe"başka,"amaç'' başka: Daha amaç maddesinde, bu kanun ile "eskiyen ve özclliğini kay- betmiş kent bölgelerinin yeniden in- şası"nın amaçlandığı belırtilmekte- dir. Ancak "eskiyen" ve "özelliğini kaybetnıiş"ten neyın anlatılmak is- tendiği tasanda açık değildir. Aynı alanlann, tasan gerekçesindeki "ta- rihi kent dokulan" olacağını tanım- layan bir hüküm de yoktur. 2- "Uygulama alanı"nda serbest- lik: Nitekim uygulamadan öncelik- le "kaçak yapılannyararlanacağı"nı gösteren açık ifade, 2. maddede yer almaktadır. "Alanlann belirlenme- si"ni düzenleyen 2. maddede (SİT alanlannın bunda en önemli kriter olabileceği yönünde hiçbir hükme yer verilmeksizin) belediye meclisle- rince "en az 10 bin m2" olarak sap- tanıp Bakanlar Kurulu'nun onayına sunulacak kentsel dönüşüm bölgele- rinde; "... mevzuatauygun olarak ya- pıhnış taşınmazlarda da..." bu kanu- nun uygulanacağı anımsatılarak, asıl amacın "mevzuata uygun olmayan- lar"a yönelik olduğu açıkça belirtil- mektedir. Kentsel dönüşüm bölgesl 3- "Kentsel bütünlük" gözetilmi- yor: Aynı yaklaşım "uygulama"yı tanımlayan 3. maddede doruğa çık- maktadır. Özellikle büyükşehirlerde- ki ilçe ve belde belediyelerine, "Bü- yükşehir bütününü gözeten genel bir naam plana bağlı kalınmaksıan", sa- dece kendi belediye sınırlan içınde ve dıledikleri yerleri "kentsel dönüşüm bölgesi" yapma olanağı sağlamakta- dır. 4-tşgaldekiHazine arazflerine "kent- sel düzenleme"!... Tasannın "Taşınmaz tasarruflan- nın kısıtlanması ve kanıulaştırma" başlıklı 4. maddesinde de kaçak ya- pılaşma bölgelerindeki yasadışı ış- gallerin "giderilmesi"ne yönelik bir hüküm ve öncelıkle bunun gözetilme- sini öngören bir yaklaşım yoktur. Sonuç ve önerller Tasandaki, yukanda özetlenen kay- gı ve çekincelenmizin giderilebıhııe- si için; */ "Kentsel Dönüşüm" kavramı- nın, üniversitelerin ve meslek odala- nnm da katılımı ve mutabakatıyla ke- sin, açık, bilimsel ve "farkh amaçla- ra hizmet etmeyecek" şekilde tanımı yapılmahdır. Yasanın ilk maddesin- de bu tanım yer alarak, hukuksal gü- venceye alınmalıdır. ı/ Tasan ile öncelikle ve önemle 5226 sayılı kanunla yenilenen Kültür ve Tabiat Varhklannı Koruma Yasa- sı ve gündemde bulunan yeni İmarve Şehircilik YasaTaslağı arasında uyum sağlanmalıdır. • Kentsel Dönüşüm planlannın, aynı zamanda "koruma amaçlıplan- lar" olması ve kentsel bütünlüğü gö- zeten "nanm plan"larla ilişki içinde üretilmesi yönünde bağlayıcı hüküm- ler getirilmelıdır. PERŞEMBE ORHAN BURSALI AKP'nin Rengi ve Önceden Maskeleme Başbakan Erdoğan'ın basınla ilişkisinin seyri şa- şırtıcı mı? Basınla ilişkisinde çok temel sorunlar var. Kendisıne sorduğu soruyu beğenmeyen gazete- cıyi hemen "ağzın içki kokuyor" gibi tamamen din- sel dışlayıcı ve "ötekileştirici" tavırlarla mahkûm et- mekle başlayan ve "Sen hangi gazetedensin ba- kiiiiim"e kadar uzanan çok sayıda gazeteci-Erdo- ğan vakasının son halkasında, polisin kadın dövdü- ğü 6-8 Martolayları duruyor... Basın ispiyonculuk yap- masınmış... Tabii en büyük halka, yeni ceza ve basın yasası... Bu korkunç özde, Erdoğan'ın basına bakışının atar- damarı bulunuyor! Düğüm, bu yasada. ••• Burada basını, özellikle görsel medyayı birçok açı- dan, niteliksel olarak savunacak halimiz yok. Geri ze- kâlılara seyrettirir gibi aynı sahneyi onlarca kez bir ileri-birgerıgöstermenin "etkili televizyonculuk" sa- nıldığı, polisten daha polisçe baskınlaragirışildiği, her gelen iktidara hemen yalakalığa kalkışılarak iktidar- la çıkar ilişkileri için derfial uygun zeminlerinin yara- tılmasının doğal olduğu bir ülkedeyiz... Fakat basının sevmediğimiz bu yönü de esas si- yasilerin üretimi. Siyasi-bürokrasi-işveren ahlaksız üç- geninde 47 milyardolarının berhavaedildiği çivisi çık- mış Türkiye'de, basının "polis gibi" davranarak olay- ları ortaya çıkartmaya "kahramanca" soyunmasını ise tu kaka sayacak da halimiz yok. Bu ahlaksız üçgenin bankasoygun planları için ze- mini, önce, basının bankalarla yapacağı haberleri neredeyse yasaklaması ile yaratıldığını da unutma- yalım. Yargısız infazlar mı? Şüphesiz bazı Temizeller de yakılmak istendi, ama bu mafya karmaşasına bu- laşanların yüzde 99'unun temiz olduğunu mu iddia edeceğiz. Hukuk burada, "delil yetersizliği" masu- miyeti konusunda, delilleri yetersiz kılma olarak iş- lemedi mi? Mafiyoz üçgenin özellikle bürokrat ve si- yasi ayağı büyük ölçüde aklanırken de dönemin ga- zeteci kıîıklı ahlaksızlan, usta ve büyük gazeteciler olarak yeniden topluma "kazandırılmadı" mı? ••• Şimdi yeni ceza yasası, basını görevini yapamaya- cak ve her şeyin gizli kalacağı bir noktaya sürüklüyor. Yapan kim? Siyasi iktidar... Ne demişti ve pek de cici sivilci ve toplum ini- siyatifçi iktidar? "Yasaları, ilgilisivil toplum örgütleriyle birlikteya- pacağız..." Geçmişte basına yönelik bu tür sansürlemelerin ardından, ülkenin büyük vurgun, yolsuzluk ve dikta- töryel yönetim eğilimlerini yaşamaya başladığını bi- liyoruz. Şimdi bu büyük sansürleme, yaşayacaklanmı- zın önceden maskelenmesi mi? Meclis'te yüzlerce AKP milletvekili adaletlik, ama dokunulmaz.. Erdoğan ve bazı bakanları dahil... Siyasal ahlak ve dokunulmazlık yasasına ya- naşıyorlar mı hiç? Sadece bu tavırları bile, arkadaki niyetleri hakkın- da bir temel bir fikir veriyor... AKP'liler arasında, kendi zenginlerini yaratmak ve kendilerini zengin etmek peşinde koşanlar giderek daha çok ortaya çıkıyor. AKP'liler kim? Gökten zembille inmediler, bu ahlaken de batırıl- mış ülkenin "çocuklan". Onlarda bu dünyadadün- yalıklarını yapmanın yolunu öbür dünya aletiyle ger- çekleştirmenin peşinde. AKP yönetiminin, "Ak iktidarları" altında böyle şeylerin konuşulmasından, yazılıp çizilmesinden hoş- nut olduğunu mu düşüneceğiz? AKP, geçen seçimlerde aldığı oylara bakarak, ikti- darının çooooook uzun soluklu olacağını ve birkaç dönemi kapsayacağını (ilelebet olmasın?!) düşünüyor... Işte diktatöryel basın yasasının ardında, bu dü- şünce yatmıyormu? Uzun bir döneme hazırlık... • • • AKP-basın ilişkisi, Erdoğan hakkında temel fikir ve- rici... Geçmişi.. henüz olgunlaştıramadığı kimliği ve bü- tün özgürlük, hoşgörü çok renklilik retoriğine rağmen karşısında nasıl bir basın ve ülke görmek istediği... Erdoğan'ın dil ile düşünce uyuşmazlığı arasında- ki mesafe oldukça derin veya büyük... Bu açık ara- lık, şüphesiz kültürelden tutun ideolojik ve mutaas- sıplığın koyuluğuna ve kendinden olmayanları öte- kileştirmeye kadar uzanan derin kökleri vardır. O, bir başka dünyanın insanı! Vee eleştirel dokunulmazlığına inanmışlığı, bura- da başrolde... Acaba nedeni, o çok gönderme yap- tığı, halktan aldığı ve milletin egemenliği olarak yü- celttiğı oylar mı? Öyleyse, yüceltmenin doğuracağı büyük açmazın farkında değil. Dünkü konuşmasına kulak kabarttım: Erdoğan içi boş retoriğe kaptırmış kendini... Boş konuşuyor.. lak lak... Çünkü söyleyecek, artık gerçekten bir şeyi yok ga- liba! obursali@cumhuriyet.com.tr. 5 gösterlciye de dava Dayakçı 3 polis daha açığa almdı 1stanbul Haber Servi- si- 8 Mart Dünya Emek- çi Kadınlar Günü nede- niyle 6 Mart'ta Beya- zıt'ta yapılan gösterile- re katılan kadınlara yö- nelik aşın güç uygulayan Çevik Kuvvet Şubesi gö- revlilerinden 3 polis me- muru daha görevınden uzaklaştınldı. Istanbul Valüiği'nce yapılan açık- lamada, soruşturmalar sırasında yetkisiz, aşın güç uygulayan Çevik Kuvvet Şubesi görevli- lerinden 3 polis memu- runun daha Mülkiye ve polis başmüfettişleri ta- rafından görevlerinden uzaklaştınldığı belirtil- di. Olaylarla ılgili olarak önceki gün de 3 polis açığa alınmıştı. Göstericilerden 5'i hakkında da dava açıldı. Istanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca hazır- lanan ve 8 polis memu- runun müşteki olarak yer aldığı iddianamede, göstericilerin "valiliğin izin verdiği yerler dışm- da kalan Beyazıt lYley- danı'nda toplanarak ya- sadışı örgütü destekle- yen sloganlar atüklan" belirtildi. îddıanamede, sanıklann 3 ile 5'er yıl arasında hapis cezasına çarptınlmalan talep edil- dı. Sanıklann yargılan- masına, önümüzdeki günlerde Istanbul 15. Asliye Ceza Mahkeme- si'nde başlanacak.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle