Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 17 MART 2005 PERŞEMBE
HABERLER
16 Mart 1978'de Beyazıt'ta, 1988'de ise Halepçe'de yaşamını yitirenler için gösteriler düzenlendi
Katliamkmbanlan anıldı
SAKARYA GAZETESİ
Kedüi
karikatüre
kamu davası
Ilaber Merkezi - Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan'ın Ankara Cum-
huriyet Başsavcıhğı'na, 6 Tem-
muz 2004'te Eskişehir'deki Sakar-
ya gazetesmde yayımlanan gaze-
temiz çizeri Musa Kart'a ait kari-
katürde "kişilikhaklaıınasaldın
ve hakaret olduğu" gerekçesiyle
yaptığı suç duyurusu üzenne ger-
çeİdeştirilen tahkikatta, 4 Şubat
2005 tarihli iddianameyle Eskişe-
hir 2. Asliye Ceza Mahkeme-
si'nde kamu davası açıldığı bildi-
rildi. Gazetenin avukatı Aydın
Güngör, yaptığı açıklamada,
Cumhurıyct'te yayımlanan K.art'a
aıt karikatürün 12 Mayıs 2004'te
Sakarya gazetesi köşe yazarı Ön-
der Baloğlu'nun köşesinde yayım-
landığını belirterek Erdoğan'ın,
avukatı Fatih Şen aracılığıyla ga-
zetenin sahıbi Üstün İJnügür ve
yazıişleri müdürü Hakkı Sağlam
hakkında 10 milyar liralık tazmi-
nat talebiyle dava açtığını söyledi.
Tazminat davası temyizde
3. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde
görülen davanın 2. duruşmasında
hâkim AliKabaali'nın 23 Aralık
2004'te karikatürde Erdoğan'ın
kışılığine hakaret olmadığı gerek-
çesiyle davanın reddine karar
verdiğinı anımsatan Güngör, da-
vanın şu anda temyiz aşamasında
olduğunu bildirdi. Güngör, Erdo-
ğan'ın Ankara Cumhuriyet Savcı-
lığı'na Eskişehir'e gönderilmek
üzere 6 Temmuz 2004'te "kişilik
haklanna saldırı ve hakaret
olduğu" gerekçesiyle yaptığı
suç duyurusu üzerine gerçekleşti-
rilen tahkikatta 4 Şubat 2005
tarihli iddianameyle Eskişehır
2. Asliye Ceza Mahkemesi'nde
kamu davasının açıldığını belir-
terek duruşma tebliğinın dün
Sakarya Gazetesi Yazıişleri
Müdürü Sağlam'a bıldirildığini
kaydetti. Güngör, Sağlam'ın yar-
gılanacağı davanın 29 Mart'ta
2. Asliye Ceza Mahkemesi'nde
görüleceğini sözlerine ekledi.
Ankarada müdahale
1978'de bombalı saldın sonucu
yaşamını yitiren 7 öğrenci için
Istanbul ve Ankara'da
düzenlenen gösterilerde
Türkiye'nin katliamlar ülkesi
haline getirildiği belirtilerek
sorumlulann yargılanması
istendi. Polis, Ankara'da
yürüyüş yapmak isteyen
öğrcncilcrine göz yaşartıcı
gazla müdahale etti.
HaberMerkezi-lstanbul Üniver-
sıtesi Eczacılık Fakültesi önünde 16
Mart 1978'de uğradıklan bombalı
saldırıda yaşamlannı yitiren 7 öğ-
rencı ve 1988 yılında aynı gün Ha-
lepçe'de kimyasal silahlarlakatledi-
lenler dün kitlesel protestolarla anıl-
dı. Ankara Üniversitesi Cebeci Yer-
leşkesi'nden Yüksel Caddesı'ne yü-
rümek isteyen gruba polis müdaha-
le etti, polisle öğrencıler arasında çı-
kan arbedenin ardından 1 kişi gö-
zaltına alındı.
Istanbul Beyazıt'ta, 16 Mart 1978'de
meydana gelen olaylarda yaşamını yı-
tırenler anısına Ankara Üniversitesi
(AÜ) Cebeci Yerleşkesi'nde öğle sa-
atlerinde toplanan öğrenciler, "Üni-
versiteler bizimdir" yazıh pankart
açarak çeşıtli sloganlarattılar. Yerleş-
ke girişinde önlem alan Çevik Kuv-
vet polısi, grubun eyleminin "yasa-
dışı" olduğunu belirterek yürüyüşe
izin veritmeyeceği uyansında bulun-
du. Bır süre slogan atamayı sürdüren
öğrenci grubu, polis barikatınayük-
lenerek yerleşke dışına çıkmak iste-
dı. Barikata ellerinde bulunan bez
pankartların sopalanyla saldıran öğ-
rencilere, polis, göz yaşartıcı gazla
müdahale etti. Eylemde Fatma K.
adlı öğrenci gözaltına alındı.
Gençlik susturulamaz
Bu arada, kendilerini "GençHkFe-
derasyonu" olarak adlandıran bir
grup, öğle saatlerinde Yüksel Cad-
desi'nde toplandı. Gruptakiler, bura-
dan sloganlar atarak Kızılay Gıma
önüne yürüdüler. Grup tarafından
buradayapılan açıklamada, 16 Mart'ta
gençlığin susturulmak istendiği be-
lirtilerek "Ancak dün olduğu gibi bu-
gün de başaramayacaklar" denildi.
Istanbul Gençlik Federasyonu üye-
sı öğrenciler Istanbul Üniversitesi
Merkez Kampusu'ndan çıkarak 27
yıl önce 7 öğrencinin katledildiği Ec-
zacılık Fakültesi'nın önüne yürüdü-
ler. Öldürülen öğrencilerin fotoğraf-
lannı taşıyan grup, fakültenin önüne
1
f
1
!
Halepçe katlianunm yüdönümü nedeniyle çeşitliyerlerde protesto gösterileri düzenlendi. İstanbul'da 27 yıl önce 7 öğren-
cinin katledildiği Eczacılık Fakültesi'nin önüne kırmızı karanfüler bıraküdL (Fotoğraflar UĞUR DEMİR7 AA/ AFP)
karanfil bıraktıktan sonra Beyazıt
Meydanı'na geldi. "16Mart'tanbu-
güne katliamlaruı sorumlusu devlet-
tir" yazıh pankart taşıyan grup adı-
na yapılan açıklamada, Türkiye'nin
katliamlarülkesi haline getirildiği be-
lırtüdi. "Beyazrt'ınkatifisusurlukdev-
leti", "16Martşehifleri ölümsüzdür"
sloganlan atan grup açıklamanın ar-
dından tekrar merkez kampusa girdi.
Katliamın adı: Mart
Polisin genış güvenlik önlemlerı
aldığı ve Beyazıt Meydanı'na ginş-
lerinde arama noktalan oluşturduğu
protestolann dığeri ünıversite öğren-
ci lerinın oluşturduğu grup tarafın-
dan gerçekleştınldi. Beyazıt Meyda-
nı'nda toplanan yüzlerce kışi Ecza-
cılık Fakültesi'nin önüne yürüdü. Bu-
rada yapılan açıklamada, "Mart,böl-
gemizOrtadoğu açısından katlianun
veyeniden doğumunadıdır" denildi.
Yetkililer göreve çağnldı
16 Mart katliamında yaşamını yi-
tiren 7 öğrencinin dönem arkadaşla-
n da Sultanahmet'teki Istanbul Ad-
liyesi önünde 16 Mart katliamının
sorumlulannın yargılanmasını ıste-
diler. 78'liler Vakfı Girişimi Sözcü-
sü Celalettin Can, şair Orhan Alka-
ya' nın da aralannda bulunduğu grup
adına açıklama yapan müdahıl avu-
kat Hilnıi Hanta, "tanık koruma ya-
sası" çıkarılarak, yargılama sürecı
delil toplama aşamasında duran bu
davanın karanlıkta kalmış yönleri-
nin aydınlatılmasını istediklerini ifa-
de etti. Hanta, bu davalannAİHM'den
tazminat ahnacak bir dava olarak ka-
patılmaması gerektiğini söyledi. Sos-
yalist Gençlik Derneğı üyeleri de İs-
tanbul Adhyesi önünde bir araya ge-
lerek 16 Mart katliamında yaşamını
yitirenleri andı.
Halepçe katliamımn 17. yıldönü-
mü nedeniyle yurdun çeşitli bölge-
lerinde gösteriler düzenlendi. Diyar-
bakır Demokrasi Platformu üyesi bir
grup, 450 EvlerMahallesi'ndeki Ba-
nş Ormanı'na Halepçe katliamında
yaşamını yitiren 5 bin kişi anısına fi-
dandikti. DEHAPDiyarbakırllÖr-
gütü de Koşuyolu Parkı'nda bir ba-
sın açıklaması yaparak Halepçe kat-
liamını lonadı.
Yeni Koruma Yasası'nda meslek odalan ve üniversitelerle ortak çalışma olanakları terk ediliyor
Şelıiıvibk söylemiyle imar affi
• Yeni bir "ImarAffi",bu
kez de "şehircilik söylemiyle"
ve "planlamaya bağlanarak"
gündemde! Büyükşehirlerde
"kentsel bütünlük" ve
"kentsel esenlik"
gözetilmeden "yerel imar
affi" bölgeleri yaratılıyor.
'Kentsel Dönüşüm' kavramı,
"kentsel talanm yeniden
düzenlenmesi" olarak
kanunlaşıyor.
OKTAYEKtNCİ
Başbakanlıktarafindan 1 Mart 2005
tarihiyleTBMM Başkanlığı'naileti-
len ve bugünlerde görüşülmeye baş-
lanan "Kentsel Dönüşüm ve Gelişim
Kanunu Tasansı", ülkemizdeki son
50 yıla damgasını vuran plansız ve ya-
sadışıyapılaşmanın "affi" geleneğiy-
le uyum içindedir.
Tasarıdaki, bu değerlendirmeleri-
mize neden olan önermeler ve yak-
laşımlar özetle şöyle:
Tasannın "gerekçemetni", ağırhk-
lı olarak ve özetle; "tarihi kent mer-
kezlerinin" kültürel ve mimari özel-
likleri gözetilerek yenilenmesi ve
"yıpranmış" olan bu bölgelerin alt-
yapı ve diğer donanımlarla da destek-
lenerek yeniden "yaşanıa dönüştü-
rülmesi"ni öngören; bu anlamda kent-
sel kimliğe ve değerlere duyarlı bek-
lentiler için de "çekici" olabilecek
ifadeler içermektedir. Hatta Istan-
bul'daki Süleymaniye ve Zeyrek gı-
bi yıllardır "özelyasalarla kurtanlnıa-
yı" bekleyen ve UNESCO günde-
minde yer alan tanınmış semtler de
"örnek" gösterilerek, tasannın "öne-
mi" güçlendirilmektedir. Ancak,
Tarihi kent merkezleri 'gerekçe' gösterilerek hazırlanan tasan; Şasadışı işgal bölgeleri'ni kalıcı kılacak olanaklar sağhyor.
maddeler incelendiğinde; belediye-
lerin sadece bu gibi bölgelerde değil,
"hertürlü" yapılaşma bölgelerinde bu
kanunu uygulayabılecekleri, özellik-
le "yasadışı işgal" niteliğindeki gece-
kondu, kaçak yapı ve hukuk dışı plan-
lara aykın spekülatif kentleşme böl-
gelerini "yasallaştırmak" için yine
bu kanundan rahathkla yararlanabi-
lecekleri açıkça görülmektedir.
Maddelerln Içeriklerl
Maddelerin içeriklen açısından ba-
kıldığında şöyle bir durum ortaya çık-
maktadır. 1- "Gerekçe"başka,"amaç''
başka: Daha amaç maddesinde, bu
kanun ile "eskiyen ve özclliğini kay-
betmiş kent bölgelerinin yeniden in-
şası"nın amaçlandığı belırtilmekte-
dir. Ancak "eskiyen" ve "özelliğini
kaybetnıiş"ten neyın anlatılmak is-
tendiği tasanda açık değildir. Aynı
alanlann, tasan gerekçesindeki "ta-
rihi kent dokulan" olacağını tanım-
layan bir hüküm de yoktur.
2- "Uygulama alanı"nda serbest-
lik: Nitekim uygulamadan öncelik-
le "kaçak yapılannyararlanacağı"nı
gösteren açık ifade, 2. maddede yer
almaktadır. "Alanlann belirlenme-
si"ni düzenleyen 2. maddede (SİT
alanlannın bunda en önemli kriter
olabileceği yönünde hiçbir hükme
yer verilmeksizin) belediye meclisle-
rince "en az 10 bin m2" olarak sap-
tanıp Bakanlar Kurulu'nun onayına
sunulacak kentsel dönüşüm bölgele-
rinde; "... mevzuatauygun olarak ya-
pıhnış taşınmazlarda da..." bu kanu-
nun uygulanacağı anımsatılarak, asıl
amacın "mevzuata uygun olmayan-
lar"a yönelik olduğu açıkça belirtil-
mektedir.
Kentsel dönüşüm bölgesl
3- "Kentsel bütünlük" gözetilmi-
yor: Aynı yaklaşım "uygulama"yı
tanımlayan 3. maddede doruğa çık-
maktadır. Özellikle büyükşehirlerde-
ki ilçe ve belde belediyelerine, "Bü-
yükşehir bütününü gözeten genel bir
naam plana bağlı kalınmaksıan", sa-
dece kendi belediye sınırlan içınde ve
dıledikleri yerleri "kentsel dönüşüm
bölgesi" yapma olanağı sağlamakta-
dır.
4-tşgaldekiHazine arazflerine "kent-
sel düzenleme"!...
Tasannın "Taşınmaz tasarruflan-
nın kısıtlanması ve kanıulaştırma"
başlıklı 4. maddesinde de kaçak ya-
pılaşma bölgelerindeki yasadışı ış-
gallerin "giderilmesi"ne yönelik bir
hüküm ve öncelıkle bunun gözetilme-
sini öngören bir yaklaşım yoktur.
Sonuç ve önerller
Tasandaki, yukanda özetlenen kay-
gı ve çekincelenmizin giderilebıhııe-
si için;
*/ "Kentsel Dönüşüm" kavramı-
nın, üniversitelerin ve meslek odala-
nnm da katılımı ve mutabakatıyla ke-
sin, açık, bilimsel ve "farkh amaçla-
ra hizmet etmeyecek" şekilde tanımı
yapılmahdır. Yasanın ilk maddesin-
de bu tanım yer alarak, hukuksal gü-
venceye alınmalıdır.
ı/ Tasan ile öncelikle ve önemle
5226 sayılı kanunla yenilenen Kültür
ve Tabiat Varhklannı Koruma Yasa-
sı ve gündemde bulunan yeni İmarve
Şehircilik YasaTaslağı arasında uyum
sağlanmalıdır.
• Kentsel Dönüşüm planlannın,
aynı zamanda "koruma amaçlıplan-
lar" olması ve kentsel bütünlüğü gö-
zeten "nanm plan"larla ilişki içinde
üretilmesi yönünde bağlayıcı hüküm-
ler getirilmelıdır.
PERŞEMBE
ORHAN BURSALI
AKP'nin Rengi ve
Önceden Maskeleme
Başbakan Erdoğan'ın basınla ilişkisinin seyri şa-
şırtıcı mı? Basınla ilişkisinde çok temel sorunlar var.
Kendisıne sorduğu soruyu beğenmeyen gazete-
cıyi hemen "ağzın içki kokuyor" gibi tamamen din-
sel dışlayıcı ve "ötekileştirici" tavırlarla mahkûm et-
mekle başlayan ve "Sen hangi gazetedensin ba-
kiiiiim"e kadar uzanan çok sayıda gazeteci-Erdo-
ğan vakasının son halkasında, polisin kadın dövdü-
ğü 6-8 Martolayları duruyor... Basın ispiyonculuk yap-
masınmış...
Tabii en büyük halka, yeni ceza ve basın yasası...
Bu korkunç özde, Erdoğan'ın basına bakışının atar-
damarı bulunuyor!
Düğüm, bu yasada.
•••
Burada basını, özellikle görsel medyayı birçok açı-
dan, niteliksel olarak savunacak halimiz yok. Geri ze-
kâlılara seyrettirir gibi aynı sahneyi onlarca kez bir
ileri-birgerıgöstermenin "etkili televizyonculuk" sa-
nıldığı, polisten daha polisçe baskınlaragirışildiği, her
gelen iktidara hemen yalakalığa kalkışılarak iktidar-
la çıkar ilişkileri için derfial uygun zeminlerinin yara-
tılmasının doğal olduğu bir ülkedeyiz...
Fakat basının sevmediğimiz bu yönü de esas si-
yasilerin üretimi. Siyasi-bürokrasi-işveren ahlaksız üç-
geninde 47 milyardolarının berhavaedildiği çivisi çık-
mış Türkiye'de, basının "polis gibi" davranarak olay-
ları ortaya çıkartmaya "kahramanca" soyunmasını
ise tu kaka sayacak da halimiz yok.
Bu ahlaksız üçgenin bankasoygun planları için ze-
mini, önce, basının bankalarla yapacağı haberleri
neredeyse yasaklaması ile yaratıldığını da unutma-
yalım. Yargısız infazlar mı? Şüphesiz bazı Temizeller
de yakılmak istendi, ama bu mafya karmaşasına bu-
laşanların yüzde 99'unun temiz olduğunu mu iddia
edeceğiz. Hukuk burada, "delil yetersizliği" masu-
miyeti konusunda, delilleri yetersiz kılma olarak iş-
lemedi mi? Mafiyoz üçgenin özellikle bürokrat ve si-
yasi ayağı büyük ölçüde aklanırken de dönemin ga-
zeteci kıîıklı ahlaksızlan, usta ve büyük gazeteciler
olarak yeniden topluma "kazandırılmadı" mı?
•••
Şimdi yeni ceza yasası, basını görevini yapamaya-
cak ve her şeyin gizli kalacağı bir noktaya sürüklüyor.
Yapan kim? Siyasi iktidar...
Ne demişti ve pek de cici sivilci ve toplum ini-
siyatifçi iktidar?
"Yasaları, ilgilisivil toplum örgütleriyle birlikteya-
pacağız..."
Geçmişte basına yönelik bu tür sansürlemelerin
ardından, ülkenin büyük vurgun, yolsuzluk ve dikta-
töryel yönetim eğilimlerini yaşamaya başladığını bi-
liyoruz.
Şimdi bu büyük sansürleme, yaşayacaklanmı-
zın önceden maskelenmesi mi?
Meclis'te yüzlerce AKP milletvekili adaletlik, ama
dokunulmaz..
Erdoğan ve bazı bakanları dahil...
Siyasal ahlak ve dokunulmazlık yasasına ya-
naşıyorlar mı hiç?
Sadece bu tavırları bile, arkadaki niyetleri hakkın-
da bir temel bir fikir veriyor...
AKP'liler arasında, kendi zenginlerini yaratmak ve
kendilerini zengin etmek peşinde koşanlar giderek
daha çok ortaya çıkıyor.
AKP'liler kim?
Gökten zembille inmediler, bu ahlaken de batırıl-
mış ülkenin "çocuklan". Onlarda bu dünyadadün-
yalıklarını yapmanın yolunu öbür dünya aletiyle ger-
çekleştirmenin peşinde.
AKP yönetiminin, "Ak iktidarları" altında böyle
şeylerin konuşulmasından, yazılıp çizilmesinden hoş-
nut olduğunu mu düşüneceğiz?
AKP, geçen seçimlerde aldığı oylara bakarak, ikti-
darının çooooook uzun soluklu olacağını ve birkaç
dönemi kapsayacağını (ilelebet olmasın?!) düşünüyor...
Işte diktatöryel basın yasasının ardında, bu dü-
şünce yatmıyormu?
Uzun bir döneme hazırlık...
• • •
AKP-basın ilişkisi, Erdoğan hakkında temel fikir ve-
rici... Geçmişi.. henüz olgunlaştıramadığı kimliği ve bü-
tün özgürlük, hoşgörü çok renklilik retoriğine rağmen
karşısında nasıl bir basın ve ülke görmek istediği...
Erdoğan'ın dil ile düşünce uyuşmazlığı arasında-
ki mesafe oldukça derin veya büyük... Bu açık ara-
lık, şüphesiz kültürelden tutun ideolojik ve mutaas-
sıplığın koyuluğuna ve kendinden olmayanları öte-
kileştirmeye kadar uzanan derin kökleri vardır.
O, bir başka dünyanın insanı!
Vee eleştirel dokunulmazlığına inanmışlığı, bura-
da başrolde... Acaba nedeni, o çok gönderme yap-
tığı, halktan aldığı ve milletin egemenliği olarak yü-
celttiğı oylar mı? Öyleyse, yüceltmenin doğuracağı
büyük açmazın farkında değil.
Dünkü konuşmasına kulak kabarttım: Erdoğan içi
boş retoriğe kaptırmış kendini...
Boş konuşuyor.. lak lak...
Çünkü söyleyecek, artık gerçekten bir şeyi yok ga-
liba!
obursali@cumhuriyet.com.tr.
5 gösterlciye de dava
Dayakçı 3 polis
daha açığa almdı
1stanbul Haber Servi-
si- 8 Mart Dünya Emek-
çi Kadınlar Günü nede-
niyle 6 Mart'ta Beya-
zıt'ta yapılan gösterile-
re katılan kadınlara yö-
nelik aşın güç uygulayan
Çevik Kuvvet Şubesi gö-
revlilerinden 3 polis me-
muru daha görevınden
uzaklaştınldı. Istanbul
Valüiği'nce yapılan açık-
lamada, soruşturmalar
sırasında yetkisiz, aşın
güç uygulayan Çevik
Kuvvet Şubesi görevli-
lerinden 3 polis memu-
runun daha Mülkiye ve
polis başmüfettişleri ta-
rafından görevlerinden
uzaklaştınldığı belirtil-
di. Olaylarla ılgili olarak
önceki gün de 3 polis
açığa alınmıştı.
Göstericilerden 5'i
hakkında da dava açıldı.
Istanbul Cumhuriyet
Başsavcılığı'nca hazır-
lanan ve 8 polis memu-
runun müşteki olarak
yer aldığı iddianamede,
göstericilerin "valiliğin
izin verdiği yerler dışm-
da kalan Beyazıt lYley-
danı'nda toplanarak ya-
sadışı örgütü destekle-
yen sloganlar atüklan"
belirtildi. îddıanamede,
sanıklann 3 ile 5'er yıl
arasında hapis cezasına
çarptınlmalan talep edil-
dı. Sanıklann yargılan-
masına, önümüzdeki
günlerde Istanbul 15.
Asliye Ceza Mahkeme-
si'nde başlanacak.