Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
17 MART 2005 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
JV U J-i 1 LJ M\ kultur(tt>cumhuriyet.com.tr 15
UYGARLIKLARIN İZİNDE OKTAY EKİNCİ
Adana, Mersin, İskenderun, Kahramanmaraş ve Antakya'da 'kent ve mimarlığın' durumu...
Adana-AntakyabildirgesiMimarlar Odası'mn temmuz ayında ts-
tanbul'daev sahipliğini yapacağı 'Uluslara-
rası Mimarlar Birliği (UIA) DUnya Mi-
marlık Kongresi'ne hazırhk ıçin düzenledi-
ği Türkiye Kongreleri'nden 5'ıncisi olan
Adana ve Antakya buluşmasının sonuç bil-
dirgesi yayımlandı.
25-27 Şubat 2005 günlerınde Türkiye'nın
farklı yörelerinden ve bölgeden yaklaşık 750 ki-
şilik katılımla gerçekleşen kongrede, Adana ve
Antakya ile bırlikte Mersin, İskenderun ve
Kahramanmaraş kentleri de uzmanlar ve oda
sözcüleri tarafından irdelendi. (Bkz. 10.03.2005,
Cumhuriyet)
Bu etkinlikler ıçin kurulan' Ulusal Eşgüdüm
Komitesi' ıle birlikte kongrelere bılimsel reh-
berlik yapan 'Tematik Danışma Kurulu', ko-
mite yürütücüsü mimar Defne Benol'un sekre-
terliğinde Prof. Dr. Şengül Öymen Gür, Doç.
Dr. Deniz tncedayı, Prof. Ataman Demir, Prof.
Dr. Yıldırım Yavuz ve Prof.Dr. Zekai Görgü-
lü'den oluşuyor.
Kurulun, Adana ve Antakya kongresi içın be-
lirlediği 'Kültürlerin Ortak Kenti ve Ortak
Mimarlıkları' teması kapsamındaki değerlen-
dırmeler ışığında derlenen sonuç bildirgesınde
özetle şu vurgulamalar yer alıyor:
Kültürlerin ortak kulturü'
Tarıhsel süreçte bu yöredeki kentlerin kazan-
dığı 'çokkültürlü özgün karakter', yerleşme-
lerdeki Pagan, Musevi, Hıristiyan ve Müslü-
man kültürlerin, yinc aynı kentteki ortak yaşam
ilişkileri içinde 'birbirlerinden etkilenmele-
ri'yle meydana geldi. Bu karakterin kentsel do-
kuya ve kentsel yaşanıa yansımaları da 'farklı
mimarlıkların ortak kültürel tenıellerini'
oluşturdular...
Öte yandan günümüzde, uygarlık tarihçilerı-
nin önemli bir bölümü, Anadolu'daki kültürle-
rin yüzlerce yil 'birlikte' yaşayarak oluşturduk-
lan beraberliğe 'mozaik' denemeyeceğini be-
lirtmekteler. Çünkü tarihsel süreçte ayn kültür-
lerin birbirleriyle etkileşim halinde 'iç içe' gi-
rerek ve hatta kökenlerindeki kimi özgünlükle-
ri de paylaşıp birbirlerıne yaklaşarak adeta bir
'alaşım' oluşturduklannı savunmaktalar...
Kongre katılımcıları da uygarlık birikimleri-
nin temelinde çokkültürlü yapılan bulunan ta-
rihsel kentlerimızin kimlik karakterlerini 'kül-
türlerin alaşımı' olarak tanımlama konusunda
fikir birliği içindedirler...
'Tlpleşmenin' kimlik tahrlbatı
Günümüz kentleşmesinde ise bu kültürel Öz-
günlük ınımariye yansımadığı gibı, kentlerin ge-
nelindeki yenı görüntü de tarihle bağları kopuk
olan 'tip peyzaj'lar sergilemektedir.
Örneğin Adana'daki 'Yeni Adana' uygula-
Habibi Neccar Dağı'ndaki kaleden Antakya kent merkezi... Bu tarihsel doku içinde bile
çok sayıda 'belediye' var!
l |
4-1
İT
Adana'da tarihin ve "çağdaşlığın" (!) buluşması; Seyhan Nehri üzerindeki İ.S.4. yüzyıldan
kalıııa Roma köprüsü (Taşköprü); 25 bin kişilik Sabancı Camii ve Sabancı-Hilton gökdeleni...
masında; eski kentin ihmal edilmesı, tarihı mer-
kez olan Tepebağ'ın çöküntü bölgesı olmaya
terk edilmesi ve kimlik açısından kişiliksiz ye-
nı bir yerleşme yaratılması sorgulanmalıdır.
Mersin kıyı kuşağında Türkiye'nin en yoğun
ıkinci konut yapılaşmasıyla en uzun 'kıyı apart-
manlaşması'nın yaratılmış olması, rant ekono-
misinin mimariye ve kentsel çevreye olumsuz
yansımasında en çarpıcı örneklerdendır.
Benzer şekilde tskenderun'da da bu kentin
Büyük İskender tarafından kurulmuş ve 'ls-
kenderiye' ile birlikte antik çağın ikı 'Ale-
xandr'ından biri olduğunu çağnştıracak lıemen
hiçbır kimlik öğesınin bulunmuyor olması, gi-
derılmesi gereken bir ihmal olarak görülmekte-
dir.
Kahramanmaraş'la ilgili değerlendirmeler-
de ise özellikle 'geleneksel değerler' ile 'mo-
dern kentleşme' arasındaki çatışmalann sade-
ce 'rant' baskısından kaynaklanmadığı; top-
lumdakı mimarlık ve kentleşme anlayışında da
'geçmişin gözetilmesi kültüründen uzaklaşıl-
mış olması'nın bu çatışmada payı bulunduğu
saptanmıştır.
Antakya'da da tarihsel yerleşim dokusunu
'kuşatan' ve gelişme alanlannı paylaşan
'belde belediyeleri'mn iznıyle gerçekleşen
yoğun yapılaşmanın getırdiği talıribat, kentin
dünyaca ünlü kimlığıni yok etmekte ve eski
kentı de giderek 'algılanamaz' kılmaktadır.
Örneğin, hemen altında antik Roma döne-
mı caddesi bulunan ve binyıllann tarihsel kent
arteri özelliğini taşıyan Kurtuluş Cadde-
si'nın çağdaş kent işlevleriyle canlandırılma-
sı; yeni kentteki büyük mağazaların, kültürel
ve sosyal etkinliklerin burada geliştirilmesi,
Antakya'da 'tarihle içi içe' yaşamayı yenıden
başlatabilir...
Katılımcıların çağrısı
Kongre katılımcıları, bu saptamalar içinde
Eski Antakya yerleşimindeki sokaklarda
yaşam 'yoksullaşarak' süriiyor... Bu özgün
mekânların yeniden 'zenginlikle' buluşa-
bilmesi içinse öncelildc Antakyalıların
'evlerine' dönmeleri gerekiyor...
ilgili kesimlere şu çağrıda bulunuyorlar:
1) Kentlerimiz mimarlıkJa yeniden bü-
tünleşmelidir: Son 50 yılda yaşanan yozlaş-
ma, sadece fiziksel yaşam çevresıni değil, bu-
nun ötesinde 'kimlikü bir gelecek' hedefini
de olumsuz yönde etkilemektedir.
Bu nedenle kentlerimiz, kültürel ve doğal
mirası göz ardı eden ve 'imar rantını mi-
marlığa tercih eden' politikalardan anndırıl-
malıdır.
2) Ortak kimlik bir 'kültürler alaşı-
mı'dır:
Türkiye'nın kültürel zenginliğinın aynı za-
manda bir "alaşım" oluşturduğu gerçeğı, her
türlü gelişme ve kalkmma politıkalarına "te-
mel tarihsel gerçek" olarak yön vermelıdir.
Farklı inançlara sahip yurttaşlardan oluşan
ve Türkiye'yi "vatan" yapan "Anadolu in-
sanı" için "ortak esenliğin" güvencesı de
"kültürlerin tarihsel dostluğuyla yapıla-
nan" bu alaşımın bütüncül ve güçlü dokusu-
dur.
3) Antakya'da yönetsel bütünlük sağlan-
malıdır: Antakya'daki en önemli sorun ise
kentin "çok sayıda belediye" yönetimiyle i-
mar açısından adeta "parçalanmış" olması-
dır. Kentin tarihsel ve çevresel bütünlük ıçın-
de planlanarak korunması ve gelişmesi önün-
de birıncı derecede engel ve sorun oluşturan
bu kannaşa bir an önce giderilmelidır.
'Ah Şu Gençler9 26 MART'A KADAR SURECEK
Kültür Servisi - Türkiye Eğitim Gönüllülen
Vakfı Fındıkzade Eğitim Parkı çocukları,
Turgut Özakman'ın "Ah Şu Gençler" adlı
oyununu Olivıum Sahne Tiyatrosu'nda
sahneledi. TEGV Gönüllüsü Fatoş Uztürk
tarafından çalıştırılan 5. 6. 7. ve 8. sınıf
düzeyindeki çocuklardan oluşan 11 kişilik ekip
4 aylık bir çalışmanın ürünü olan oyunla
seyircinin karşısına çıktı. Fındıkzade Eğitim
Parkı'nın tiyatro çalışmaları, parkın kurulduğu
günden bu yana aktif olarak süriiyor. Ekım
2003'te kurulan Tiyatro Kulübü ise "Ah Şu
Gençler" oyununun çalışmalanna Ekim 2004'te
başladı. Yerel yönetımlerın tahsıs ettiği geniş
alanlarda kurulu olan eğitim parklannda, çok
yönlü bir eğitim desteği için gereken tüm
mekânsal ve teknolojik olanaklar var. Çocuklar,
bu parklarda teknolojik donanıma, bilgisayara,
internete kavuşuyor; tiyatro, müzik, resim
alanlarında becerilerini geliştınyorlar.
ffji
AKBAIMK
İndirimli Önsatış
Başlıyor!
Öncelikli indirimli önsatış dönemi, bugün Beyoğlu SESAM Bınası'nda
ve Biletıx'te başlıyor: 16-17 Mart istanbul Kültür Sanat Dostları /
18-19-20 Mart indirimli önsatış.
FESTİVAL PROCRAMI
• Uluslararası Yanşma • Calalar • özel Gösterıler: Akbank Oda Orkestrası Eşlığınde
"General" ve Sarband Topluluğu Eşlığınde "Şeyhın Oğlu" • Jane Campıon-Harvey Keıtel
özel • Bir Ustanın Seçtıklerı Ettore Scola • Unutulmaz Yönetmenler: Pıetro Germı •
Ustalara Saygr Neıl |ordan • Roman Polanskr - Alaın Robbe-Grillet • Yavuz Turgul •
Sınemanın Çılgın Yaratıcılarr john Waters • Geleceğın Karanlık Yüzu
• Gençler . Gençler . • Dunya Festıvallerınden • Geleceğın Ustaları • Mayınlı Bölge
• Sınemada Insan Hakları • Çağımızın Tanıkları • Canlandırma Sıneması Çek Cumhurıyetı
• Kore Sıneması • Turk Sıneması 2004-2005
FESTİVAL SINEMALART Beyoğlu; Emek, Atlas, Sınepop, Beyoğlu ve Kadıköy; Rexx
Festıval kıtapçığı, göstenm çızelgesı ve önsatış formları, Festıval sınemaları, AKM gışelerı
ve İKSV'de
rmnl ıMyıa
5KFİNANSBANK TURKCELL MARMARA
5 slnema...ı6 gttn...
62 ülkeden 154 yötıetmen...
166 film... 360 seans...
2-17 Nisan
24. Uluslararası İstanbul
Film Festivali'nde.
büetft
www.iksu.org
BUYÜK^EHİR
Eskişehir'de
fotoğraf haftasıKUltür Servisi -
Anadolu Üniversitesi
Fotoğrafçılık Kulübü
ANFO ve Eskişehir
Fotoğraf Sanatı
Derneği EFSAD'ın
düzenlediği 'Eskişehir
Fotoğraf Haftası'
cumartesi günü Adalar
Migros'un önünde saat
19.00'da, EFSAD'ın
gerçekleştireceği
sokak saydam
gösterısiyle
başlayacak.
Paneller...
26 Mart'a dek sürecek
olan etkinlikte pek çok
söyleşi, saydam gösteri,
sergi ve panel
düzenlenecek. Etkinlik
çerçevesinde 21 Mart'ta
saat 16.00'daYrd. Doç.
Dr Melih Zafer
Arıcan'ın yönettığı
'Türkiye'de Fotoğrafın
Geleceği' adlı panele
konuşmacı olarak Geniş
Açı Fotoğraf Dergisi
editörleri Refik Akyüz
ve Serdar Darendeliler
ve tstanbul Fotoğraf
Merkezi kuruculan
Mehmet Kısmet ve
Nevzat Çakır
katüacaklar. Etkinliğin
ikinci paneli 25 Mart'ta
yapılacak. Merter
Oral'ın yönettiği ve
'Başkalarının Acısını
Fotoğraflamak' başlığı
taşıyan panelin
konukları
Abdurrahman
Antakyalı (AA), Merih
Akoğlu, Kerinı Bora,
Murad Sezer (AP) ve
Burak Kara (Vatan).
Fotoğrafseverlerle
buluşacak olan sergiler
şunlar; 'Genç Soluklar
II', 'Fotoğrafla
Yaşayanlar', 'EFSAD:
Eskişehir'in Yeni
Yüzü'. Nevzat
Çakır'ın 'Göz Göze',
Oktay Çolak'ın
'Dünyanın Yüzleri',
Erdal Yazıcı'nın 'Arka
Yüz', Tahsin
Aydoğmuş'un 'Ve
Kadın', Kerim
Bora'nın 'Güneşin
Üç Yüzü', Nadir
Ede'nin 'Iğne
Delığinden İstanbul',
Gülnur Sözmen'in
'Ateşin Kam',
Merih Akoğul'un
'Bir Şehri
Fotoğraflamak: Geçen
Yaz Viyana'da', Faruk
Akbaş'ın 'Umut ile,
Sevda ile, Düş ile...',
Emre tkizler'in
'Aqua', ve Cemil
Ağacıkoğlu'mm 'I am
Ivan' başlıklı saydam
göstenlen ve söyleşilerı
'Eskişehir Fotoğraf
Haftası' boyunca
izleyiciyle buluşacak.
ODAK NOKTASI
AHMET CEMAL
Atatürk, Kemalizm ve
Şu Bizim Haymatlos'
Aydınlarımız (3)
Ülkemızin aydınlar tablosunda her zaman kendi-
lerıne özgü bir yer tutma peşinde olan, dahası, yaz-
dıklanyla, çizdikleriyle ve eylemleriyle, açık ya da ör-
tük, 'ayd/n'lığı pek kimseye bırakmayan, hepsi de
bu ülkenin vatandaşı oldukları halde, özellikle dış
çevrelere karşı hep bir tür "haymatlos"\uğu, yani
vatansızlığı seçen bir kesim üzerine iki haftadır söy-
lediklerimi bu yazıyla noktalıyorum. Ancak sözleri-
me son vermeden önce, bu türedi aydınların göz bo-
yama yollarından biri olan düzmece sürgünlük üze-
rinde de biraz durmak istiyorum.
Türedi aydın kesimimiz ıçinden özellikle yazıcı
olanların bazıları, 12 Eylül darbesinden sonra ken-
dilerinı birer sürgün(!), yazdıklarını da -yine açık ya
da örtük bıçimde- bir türsürgün edebiyatı diye gös-
termeye büyük önem vermişlerdir. Sürgün edebiya-
tı, Ikinci Dünya Savaşı ile birlikte, Nazi Almanya-
sı'ndan kaçmak zorunda kalan yazarlar için kulla-
nılan birterim olarak ortaya çıkmıştır. Gelgelelim bu
yazarların sürgünlükleri ile bizim yazıcılarımızın sür-
günlükleri arasında bazı kayda değer ve tuhaf fark-
lar bulunmaktadır.
Her şeyden önce bizimkileri süren falan yoktur.
Yurtdışına kendi rızalarıyla çıkan bu yazıcılar -bu ki-
şileri, kitaplar da kaleme almış olmalarına karşın, ni-
ye yazar diye nitelendirmediğimi biraz sonra açık-
layacağım-, sürgün sıfatını kendi kendilerine tanır-
lar.
Ikinci önemli farka gelince, Batı'da buyurgan re-
jimlerin baskısı altındaki ülkelerinden gerçekten
kaçmak zorunda kalanların sürgündeki yaşamları
çoğu kez akıl almaz güçlüklerle geçmişken, bizim
sürgünlerin sürgün yaşamlarında böyle bir şeye pek
rastlanmaz. Bizimkiler, genellikle Avrupa'nın en göz-
de kentlerinde sürgüne giderler. Ayrıca gidiş ve o
kentlerde kalış biçimleri de gerçek sürgün yazarla-
rınınkınden hayli farklıdır. örneğin Türk vatandaşla-
rından normal ölümlülere ancak bin bir güçlükle ara-
lanan kapılar, onların önünde ardına kadar açıktır.
Ayrıca, gittikleri yerlerde türlü zorluklar çekmeleri
diye bir durum da söz konusu değildir: Şu ya da bu
biçimde, gelirleri hazır ve sağlamdır. öyle ki insan,
bunların yurtdışındaki sürgün koşullarına baktığın-
da: "Keşke bir fırsat çıksa da, biraz da ben sürgüne
gitsem!" demekten kendini alamaz!
öte yandan bizim sürgünlere oraların kapılarının
hemen ve ardına kadar açılmasını doğal karşılamak
gerekir; çünkü oralardakiler, bizimkilerin ülkelerine
ayak basar basmaz onların sözcülüklerini yapa-
caklarından, örneğin ne zaman Atatürk'ü ve Kema-
lizm'i yermeye kalkışsalar, asılsız Ermeni soykırımı
savlarını ileri sürseler ya da Güneydoğu'da olup bi-
tenleri çarpıtsalar, bizimkileri 'objektifaydın' maske-
siyle yanlarında bulacaklarından emindirler.
Bu tuhaf, ama tuhaf olduğu kadar da çirkin da-
yanışmayüzündendir ki, bizim bu kesime giren ay-
dınlarımızı normal zamanlarda da vize kuyrukların-
da görebilmek, olası değildir. A/orma/Türk vatandaş-
larına layık olan, vizelerini türlü güçlüklerle almak,
hatta bazen de alamamaktır. Haymatloslarımıza ise
vize ve pasaportları gönderilir ya da onlar aldırırlar.
Üstelik çoğu kez - belki de meselenin en hüzün ve-
rici yanı olarak -bu haymatloslar, vatandaşları kar-
şısındakı bu ayrıcalıklarıyla gurur da duyarlar- ara-
larından birinin de çıkıp, normal Türk vatandaşları-
na uygulanan vize işlemlerini protesto ettiğine rast-
lanmamıştır!
Demin bu gruba giren yazarlara yazıcı dedim. Eli-
as Canetti, ünlü 'A/of/ar'ının bir yerinde şöyle der:
"Artık zamanımızda yazma hakkından kuşku duy-
mayan kimse yazar sayılamaz." Yani yazarlıklarını
hep temel hesaplaşmalar için değil, fakat 'Sen'leri-
nin cilası olarak kullanmak isteyenlerin arasından
yazar, çıkamaz! Onlar, ne ve ne kadar yazarlarsa
yazsınlar, ancak birer yazıcı olarak kalırlar.
Üç haftadır haklarında yazdıklarıma karşın, ben
böylelerinin de çıkmasını bir bakıma yararlı buluyo-
rum. Çünkü herşeyin olduğu gibi, gafletin de birta-
rihi vardır ve bu haymatloslarımız olmazsa eğer, o
tarihin sayfaları epey boş kalır!
e-posta: ahmetcemal < superonline.com
acem20Cahotmail.com
3.FÎLMORFESTİVALÎ
• FRAINSIZ KÜLTÜR MERKEZİ'nde saat
13.00'te 'Kaşık Düşmam', saat 15.00'te
'Devrilen Anıtlar', saat 16.00'da 'Hindistan',
saat 18.30'da Söyleşi: Film Okuma, saat
20.00'de Atölyemor Filmleri kapsamında,
Atölyemor 2004, Dona Kalan, Görünmeyen
Emek ve Seyahat.
• GOETHE ENSTİTÜSÜ'nde saat 13.00'te
'Dünden Sonra Yarından Önce', saat 15.00'te
'Ağlayan' ve 'Bilinmeyen Ev', saat 16.00'da
'Almanya Solgun Ana', saat 18.30 'Içeriden
Hikâyeler', saat 20.00'de 'Sırtlarındaki Hayat'.
BUGÜN
• CEMAL REŞİT REY KONSER
SALONU'nda saat 19.30'da Ayangil Türk
Müziği Orkestra ve Korosu Erken Müzik
Birimi'nden 'Saz ü Söz' Ali Ufki ve XVIL
Yüzyıl Türk Musikisi Konseri'.
(0 212 232 98 30}
• AKBANK KÜLTÜR SANAT
MERKEZİ'nde saat 15.00'te Verso'dan
'workshop' ve 20.00'de grubun konseri.
(0 212 252 35 00)
• LÜTFI KIRDAR KONSER SALONU'nda
saat 20.00'de Borusan İstanbul Filarnıoni
Orkestrası konseri. Şef: Gürer Aykal, Solist:
Rosert McDuffi (keman). (0 212 292 06 55)
• İSTANBUL GOETHE ENSTİTÜSÜ'nde
11.00-20.00 saatleri arasında 'Made in
Germany-Mimarhk+Ekoloji' sergisi.
(0 212 249 20 09)
• OSMANLI BANKAS1 MÜZESt'nde saat
19.30'da 'Muhteşem Serseri' belgesel
gösterimı. (0 212 334 22 70)
• İSTANBUL BİLGİ ÜNİVERSİTESİ'nde
saat 15. 00'te 'İki Arada Bir Adada+Sinema
Tarihi, İlk Filmler I', saat 17.00'de 'Tomorrow
Never Dies', saat 20.00'de 'Kayıp Aranıyor:
Debra VVinger'. (444 0 428)