09 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
17 MART 2005 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA 17 Erdoğan: "'Hortuın kesildi çdgına döııdüler." Kesildi mi yön mü değiştirdi? Elektronik pasta: [email protected] www.denizsom.com Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97 - Başbakana göre biri düğmeye basmış... "Ampulün düğmesine mi!" Eyalet Erdal Alan: "ABD'nin Ankara Büyükelçisi Er- ic Edelman, Türkiye'ye Suriye konusunda ülti- matom gibi mesajlar veriyor. Küçük Ameri- & ka olamadık ama so- >|| nunda Amerika'nın HS büyük bir eyaleti gi- ı bi olduk galiba!" Rahmetli Berker Ertuna: "Medya- mızın büyük köşelerin- deki yazarlardan biri ya- zısına 'Rahmetli Özal'ın kulakları çıntasın' diye » başlamış. Demek ki v kafa iğreti olunca dil -". böyle dolanıyor!" elefonun öteki ucundaki emekli resim öğret- meni Serap Akay, Ermeni soykırımı iddiala- rının "Türkiyeliler" tarafından desteklenme- sine tepki gösterirken Ermenilerin öldürdü- ğü Türklerden niye kimsenin söz etmediğini sorgulu- yordu. Büyükbabasının yaşadıklarını anlattı: "Büyükbabam, Sivas'ta komisermiş. 1908 yılında bir grup arkadaşıyla Ermeni çetecilerin pususuna düş- müş. Çok ağır işkencelerden geçmişler. Arkadaşları gözü önünde sırayla öldürülmüş. Sıra büyükbabama geldiğinde bir şekilde kurtulmuş. Çok ağır bir bunalım yaşamış. Her yıl, o ay zorunlu izne gönderilmiş. 1911 yılında babam doğmuş ve altı ay sonra da büyükba- bam intihar etmiş. Bu bir insanlık dramı değil mi?" Bu ve benzeri olaylar niye gündeme gelmiyor so- rusunun yanıtı çok basit: Çünkü, Türkler diasporada- ki Ermeniler gibi kin ve nefretle yetiştirilmemiş. örnek mi? Serap Akay, yıllarca Ermeni okullarında resim ve sanat tarihi öğretmenliği yapmış; öğrencilerine bir kez Sıkı mı? bile büyükbabasını anlatmamış. Ama şimdi, ailesinin dramınıayrıntılarıylakalemealıpTürkTarihKurumu'na gönderecek; belge olarak bir köşede dursun diye. Makine mühendisi Ahmet Börüban, 1968 kuşağın- dan. 12 Mart'ta "komünistlik"ten yargılanmış; 12 Ey- lül'de gözaltılar yaşamış. Şimdi Adana'da sanayici olan Börüban anlatıyor: "ODTÜ'deki öğrencilik yıllarımda teknik olmayan seçmeli ders olarak dört tarih dersi aldım. Tamamı Os- manlı toplumuyla ilgiliydi. Bu dersleri ortalamamı yük- seltmek için değil merak ettiğim bazı konuları bir di- siplin çerçevesinde öğrenmek için almıştım. öte yan- dan Marksizm'e yatkın olan fikirlerimden dolayı da tarihsel olaylara alışılagelenden farklı yaklaşıyorum. Daha sonraları, okuduğum kitaplardan Ermeni soru- nuna Sovyetler'in, özellikle Stalin'in yaklaşımını öğ- rendim; Ermeni çeteleri emperyalistlerle işbirliği ıçin- deler." Şu işe bakın ki, bir zamanlar Türkiye'nin en hızlı Marksistleri olanlar şimdi aynı emperyalistlerle teş- riki mesai içindeler! Ahmet Börüban, 10 yıl kadar ön- ce Şam'a gittiğini ve bazı Ermenilerle tanıştığını an- latıyor: "1935'te Şam'a gelen Akşehirli Yahya Armutçu- yan, kentin en tanınmış ayakkabıcısıydı. Camında ASALA çıkartması vardı. 'Dükkâna Ermenistan'ı des- tekliyoruz yazmışınız, bağımsız da oldular, oraya git- sene' dedim, 'Oradataş mı yiyeyim?' dedi. Çıkartma- yı niye yapıştırdığını sordum, 'Ben değil ASALA ya- pıştırıyor' dedi. Izin vermemesini söyledim. 'Sıkı mı izin vermemek' dedi." Istediğin kadar "aydın" ol, emperyalistlerin kucağı- naoturduktan sonra sıkı mı Ermeni iddialarını destek- lememek! Nane Aydoğan Yavaşlı: "DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar, 'Gösteri- ciler, sesleri kısılana ka- dar bağırmaya devam etsinler' diyor. Acaba ni- ye? Göstericilere nane şekeri mi satacaklar?" Telafi Aysel Ergüney: "Do- lar bazında borçlanan Türkiye gibi ülkelerin, do- ların değer yitirmesiyle hafifleyen dış borçları, pahalılaşan petrol fatura- ları ile telafi ediliyor!" SESSlZ SEDASIZ (!) Yargıtay bahçesinde belediye çiçek açtı Ankara'dan avukat Rahmi Ku- maş'ın Yargıtay Başkanlığı'na gön- derdiği mektup: "Yargıtay'ın Atatürk Bulvarı'na ba- kan bahçesinin, halk girişi kapısına ya- kın bölümünde bir tabela üzerinde 'Bah- çemiz Büyükşehir Belediyesi Çevre Ko- ruma Daire Başkanlığı'nda düzenlenmiş- tir' yazısı bulunuyor. Ankara Büyükşehir Belediyesi, gerek tüzelkişilik olarak, gerekse yöneticilerin- den ötürü yargılama konusu olmaktadır. Davalarda davacı-davalı, kimi durumlar- da da yöneticileri sanık olabilen bir hizmet kurumunun, en yüksek yargı kuruluşun- ca adını öne çıkaran konumda gösteril- mesi, yargıya duyulan güveni sarsıcı bir nıtelik alabilir. Ankara'da görev yapan bir belediyenin, devletin üç temel kurumun- dan biri olan yargının en yüksek katının bahçesinin cadde ve sokaklara dönük bölümlerine bakması en doğal görevidir. Açıkçası belediyenin, burada sözü ge- çen bahçe düzenlemesine katkısı göre- viyse böyle bir yazıya gerek yoktur. Tersi durumdaysa, bağımsızlığını her konum- da gözetmek zorunda olan Yargıtay'ın be- ledıyeden yardım ıstemesine yargının do- ğası izin vermez. Yargıtay'a bu yönde ge- rekli ödeneği, devlet sağlamak zorundadır. Kaldı ki, Yargıtay bu kurumla ilgili ola- rak kimi davalarda doğrudan ya da dolay- lı biçimde karar verecektir. Ankara Büyükşehir Belediyesi'nin ta- belasının, Yargıtay bahçesinden kaldırıl- ması, yargı bağımsızlığı gereği olacaktır." Yüksek Yerilim Hattı Seralarda yetışmış hormonlu ve yapay aşklarla geçiyor "fast-food" hayatımız' erdincutku(" yahoo.com Genel Saghk Sigortası Yasa Tasarısı Dr.ŞİJKRÜGÜNER(*) Çalışma ve Sosyal Güvenlik Ba- kanlığı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanhğı 17.12.2004 tarıhinde Genel Sağlık Sigortası YasaTasa- rısı'nı yayımladı. Siyasi iktıdar Genel Sağlık Si- gortası'nı AB müzakereleri için ön- görülen 3 Ekım 2005 tarihinden önce çıkarmayı hedefliyor. Böylesı önemli bir konunun ka- muoyunda henüz yeterince tartı- şıldığı söylenemez. Genel Sağlık Sigortası Yasası'nın çıkarılması gi- rişimlerı gerçekte otuz yıldır ülke- mizin gündemindedir. Sayısını unuttuğum, defalarcayasatasarı- ları hazırlanmıştır. Hiçbirisi de ha- yatageçirılememiştir. Butıkanma- nın altındayatan nedenfinansman sorunudur. Hazırlanan tasarılarda genel sağlık sigortası fınansmanı- nın ağırlıklı bölümü kişılerden alına- cak prım ve katkı paylarından oluş- maktadır. Tasarıların gerçekleşe- memesinin en önemli nedenı, öde- me gücü olmayan ve nüfusun en az yüzde 40'lık bir kesımini oluş- turan kişilerden prım toplanama- yacağı gerçeğıdır. Ülkemizdeki mevcut durum Tüm yurttaşların sağlık açısın- dan sosyal güvenceye sahıp ol- maları, onların en başta gelen hak- larıdır. Bu hak hiçbır nedenle orta- dan kaldırılamaz. Ülkemiz herkese ıhtiyacı olan standartlarda sağlık hizmetı sun- mak zorundadır. Bu hizmet yıllar boyu ihmal edilmiştir. Bu nedenle de bugün 20 milyonu aşkın ınsa- nımızın sağlık açısından sosyal gü- vencesı bulunmamaktadır. Bugün ülkemızde yalnızca Emekli Sandığı, Bağ-Kur, Sosyal Sigortalar Kurumu ve küçük de ol- saözelsıgortalareliylenüfusumu- zun bir kısmı sağlık açısından gü- vence altındadır. Bugün, 5.4 mil- yon civarında SSK'li çalışan vardır. En az bir o kadarda sigortasız ola- rak kayıt dışı çalışan olduğu tah- mın edilmektedir. öte yandan, önemli bir bölümünün sağlık primi- ni yatıramadığı 3 milyon 300 bin ci- varında Bağ-Kur ve 2 milyon 200 bin kişi de Emekli Sandığı üyesi bulunmaktadır; Emekli Sandığı mensuplarından sağlık hizmeti ıçın herhangi bir prim alınmamaktadır. özel sağlık sigortası uygulaması ıse oldukça sınırlıdır. Avrupa Birliği ülkelerindeki durum AB ülkelerine genel olarak baka- cak olursak, sağlık hizmetlerinin fi- nansmanında karma bir sistem uygulandığını görmekteyiz. Ingıl- tere, Irlanda, Danimarka, Isveç, Fınlandiya ve Portekiz, sağlık har- camalarının büyük bir kısmını ge- nel bütçeden karşılamaktadır. Ital- ya ve Yunanistan, sağlık finans- manının ağırlıklı bölümünün genel bütçeden karşılanması sürecı içı- ne girmiştır. Fransa, Hollanda, Âl- manya, Belçika, Lüksemburg, Avusturya'da ıse sağlığın finans- manı prim ağırlıklı sistemle karşı- lanmaktadır. AB ülkelerinde ortalama milli ge- lir 24.000 dolar ıken bızde 3.000 dolardır. Bizden 8 kat daha yüksek geliri olan ülkelerde bile sağlık gü- vencesi, kamusal kaynakolan ge- nel bütçe ağırlıklıdır. Sigorta ağır- lıklı ülkelerde ise geliryüksek oldu- ğundan primler daha kolay topla- nabilmektedir. Ülkemizde prim ağırlıklı finansmanın çıkmazı Ulusal gelirimiz 2003 yılı itiba- rıyla 200 milyar dolardır. Bu gelir çok düşüktür. Aynı zamanda bu düşük ulusal gelirin dağılımı ise aşırı dengesizdir; 70 milyon nüfu- sumuzunenaltgelirgrubundakiilk yüzde 20'lik dilimi ulusal gelirden yüzde 6.0, ıkıncı yüzde 20'si yüz- de 10.4 pay alırken, üst gelir gru- bu yüzde 20'lik kesim mılli gelirden yüzde 48.3 pay almaktadır. Başka bir deyışle yaklaşık olarak nüfusun en alt gelir grubunu oluşturan 14 milyon kişinın ayda 100 milyondan az, ikinci 14 milyonun ise 150 mil- yondan az geliri vardır. Anlaşılan o ki nüfusumuzun alt gelir grubunu oluşturan yüzde 40'lık bir kesimınden, yani nere- deyse 28 milyon yurttaşımızdan genel sağlık sigortası adı altında prım alınabilmesi adeta olanaksız- dır. Millı gelirin yüzde 14.5'ini alan üçüncü yüzde 20'lik dilimden ise ancak belirlenecek primin yansının alınabileceği düşünülebilir. Bu du- rumda ülkemizdeki sağlığın fi- nansmanının genel bütçe ağırlıklı olması zorunlu görülmektedir. Bu tanımlama, ödeyebilecek kesim- den prim toplanmasını ve bu bağ- lamda ilaçta ve saptanacak bazı hizmetlerde küçük miktarlarda katkı payı alınması uygulamasını elbette ki ortadan kaldırmaktadır. Ayrıca standartları yeterli kişiler için ıhtiyacı olan sağlık güvencesinin dışında daha fazla prim ödeyerek estetik hizmetler, konforlu hasta odaları, tüp bebek hizmetı, özel kaplıca tedavileri ve özel bazı diş hekımliği hizmetleri gibi standart üstü hizmet almalarının da önü ka- palı değildir. Son çözümlemede, altı çizilme- sı gereken gerçek, ülkemizde yılar- dır sigortalı ya da Bağ Kur'lu çalı- şanlardan prim alınmasorununun yaşanmakta olduğudur. Elbette bu durum, getirilecek sağlık güven- cesı için ödeyebileceklerden hak- kaniyet ölçüsünde prım alınması uygulamasına engel değildir. önemli olan, bu uygulamanın ger- çekçi ve sürdürülebilir bir sısteme bağlanmasıdır. Ama tasanda ön- görülen primlerin ve yüzde 50'ye varan katkı paylarının ödeneme- yeceği açıktır. Bu kapsamda, ba- sında yer alan "tüp bebek uygula- malannın sigorta kapsamına alı- nacağı" gibi karşılanması olanak- sız bir modelin de yaşama geçiri- lemeyeceği açıktır. Sonuç Sağlık hizmetınde her türlü ka- yıt dışılığın önlenmesi, hizmetintek elden koordinasyonu ve savur- ganlığın önüne geçilmesı, stan- dartların tespit edilip denetlenme- si ile genel bütçe ağırlıklı birfinans- man modeli, tüm vatandaşlarımı- za ihtiyacı olan yeterli sağlık hiz- meti güvencesi sağlanması girışi- minde daha gerçekçı görülmekte- dir. (*) TürkiyeAvrupa Vakfı Yön. Kur. Uy. KİM KİME DUM DUMA BEHİÇAK behicakm turk.net ÇtZGtLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraciıı mynet.com H A R B İ SEMİH POROY semihporoyCayahoo.com HAYAT EPtK TlYATROSU MUSTAFA hayatepikuı mynet.com TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 17Mart unvuj.mumtaz-arikftn.com OLUME YURUDU!. 19fZ'D£ BUGÛN, IMÇİLIZ. GÜNeY ICUTUP KEŞİF G&UBUNDAM yÛZ8A$( UAWRBfJCB OAT&S, PÖNÜŞ PONARAK ÖUMüfTÜ. ÜNLÜ KAÇ/F scorr'r/v £/cip AKIG^P/IŞLAIZIMOAM sf- Rİ OCAN OA7 r ES, GÜMEY kUITSu NOfa~AS(NPA AAAUNDSEN '/A/ 8AY/ZAĞIMI BULUP('Soi-OA') 6ESI PÖMERl-B/SKeeJ HASTALANUlŞrt. VÛCUPU OOM~ MAYA SAfMM/f, AYAtUARt MOfZAISMlŞTI.6ÜNJ tee. GeçrfKÇE PAHA PA /eöTüt-eşri. eüçujt:- LE YÜRUYO&, A&KAPAŞLAR'NA yÜK ot-OUĞuA NU DUŞÜMÛYOIZPU- SOMUNOA, OA/LA/S/A/ f64gş( ÇlKAAALAG.tMA G4ĞMEU Ç4PIEI TE&tCETTİ. KUTUP KOfULLAgfNDA, BU, İN7İHAI2 AKILAMlNA GeLİYO&DU. SON SÖZLE&İ "BISA2 5. ÇlfcA y/M ! " OLMUÇTU. ŞZ. POĞUM GÛNÛY&u/. fl LJtıvrence. DÜZ ÇtZGt ÜMİT ZİLELİ Diplomatın Terbiyesizliği! Eric Edelman'a bravo! Şimdiye dek, Ankara'daki ABD Büyükelçiliği koltuğundan, aralarında çok ünlü isımlerın de bu- lunduğu pek çok kişi geçti, ama hiçbirı bu denli yalın, bu denli açık, bu denli net olmamış, olama- mıştı! Gerçi, Mark Parris de fena değildi! Türkiye'de- ki "Büyük Dönüşüm"ün adım adım planlandığı yıllarda Ankara'da bulunan Parris, aklına estikçe Güneydoğu bölgesine günler süren turlar düzen- lerdi. Hakkâri, Şırnak, Van, Batman, Şanlıurfa, Ga- ziantep.. dolanıp duran Amerikan elçisi buralarda davul zurna ile karşılanır, engin bilgisiyle, "canlı hayvan-tarım", olmadı "hidroelektrik santralı ve petrol, gaz gibi yeraltı kaynakları" ya da "bölge sorunları ve terör" konularında konu- şurdu! Parris'in o müthiş "çalışmalarının" so- nuçlarını bugün hep birlikte görüyor, yaşıyoruz! Ama Edelman başka! O zaten "sorunlu" ya da "bıçak sırtı" ülkelerde yaptığı pek başarılı çalış- malarıyla tanınan bir isim! Gittiği yerler genellikle büyük kaoslara sahne olmuş, hatta kan gölüne dönmüş, ama o "istenileni" her zaman en iyi şe- kilde gerçekleştirmeyi becermiş! Türkiye'ye geldi- ğinden bu yana yaşadıklarımız düşünülürse tam da Bush yönetiminin istediği kalibrede bir "elçi" olduğu görülüyor... ••• Işte bu Edelman geçen gün bir açıklama yaptı. BizTürkler, ABD'nin çok uzun yıllardır kapalı ka- pılar ardında yaptıkları tehditlere, verdikleri gözda- ğı yüklü mesajlara alışkındık, ama bu denli açık tehditle ilk kez karşılaştığımızı itiraf etmeliyim! Düşünün, Türkiye Cumhuriyeti'nin Cumhurbaş- kanı, yanı başımızdaki Suriye'ye resmi birziyaret- te bulunacak. ABD'nin elçisi Bursa'dan açıklama yapıyor: - Iptal edin! Sınırları zorlayalım; "ABD büyük ülkedir, süper güçtür, terbiye sınırlarını aştığı çok görülmüştür" diyelim, ama orada bitmiyor ki! Mr. Edelman, Tür- kiye'nin Şam'a karşı oluşturulan cephe içinde yer almasını umduklarını vurgulayıp gözdağını yapış- tırıyor: - Tabii ki bu uluslararası topluma uyup uy- mamak konusu, Türkiye'nin kendi kararıdır... Tehdide bakın! öncelikle belirtelim; Edelman'ın "uluslararası toplum" dediği her şeyden önce ABD, sonra, Bush'un Avrupa ziyareti sırasında sesini çıkarmaktan çekinen Fransa ve Almanya en sonunda da şu sıralar sorun istemeyen Rus- ya'dır!. Üstelik Edelman, Türkiye'yi "uluslararası toplum" içinde görmediğini, yalnızca ona uyması lazım geldiğini de gayet kaba bir lisanla söyle- mekten çekinmiyor! Bitmedi! Yalnızca bir paragraflık konuşmasının sonunda Amerikan elçisi, Türk basınındaki ABD karşıtı yayınlardan duyduğu endişeyi de dile geti- riyor. Medyada yer alan haberleri "komplo teori- si" olarak nitelendiren Edelman, bu konudaki di- leğini bakın nasıl dile getiriyor: - Iki ülke arasındaki dostluğun uzun süreli olması temennimizdir... Toplasan on beş satırı geçmeyecek bir konuş- mada iki gözdağı birden! Bence Mr. Edelman medya konusunu hiç düşünmesin; zaten 1 Ni- san'dan itibaren yeni ceza yasasıyla birlikte gaze- telerin, köşe yazarlannın "çanına ot tıkayacak" süreç başlıyor! En etkili yetkililer, medyanın solu- ğunu kesmenin yolunu gayet güzel bulacaklardır! Bir ülkenin Cumhurbaşkanı'na dahi "direktif verme" boyutlarına sıçrayan ilişkilere gelince; Edelman işte bunu çok iyi düşünmeli, basın "ya- zamasa" dahi, iktidar yüz kızartan bir sessizliğe bürünse bile bu halk "bu ülkenin ABD'nin eya- leti, elçisinin sömürge valisi, burasının da Bosna, Kosova ya da Irak olmadığını" anlata- cak, gösterecek yolu mutlaka bulur... Buna hiç kuşkum yok, ama asıl soru şu: - ABD elçisine bu terbiyesizliğinin bedelini ödet- mesi gerekenler nerede?!.. e posta: umitzileli" gmail.com B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 5 6 7 8 SOLDANSAĞA: 1/ Eskiden kadınlann başlanna tak- tıklan bir çe- şit başlık. 2/ Vücutta biri- ken azotlu bi- leşik...Birsa- vın gerçekli- -, ğini ortaya koyan şey. 3/ ° Güvercın bü- 9 yüklüğünde bırkuş... Japon lırik dramı. 4/Uygun bul- mak, tasdik...Bağış- lama. 5/Hızladönen rüzgârların oluştur- 4 duğu şiddetli siklon fırtınası. 6/ Duman 6 lekesi..."Cihan—": 7 Tiyatro oyuncumuz. 8 II Yaz yağmuru... 9 Yelken devrinde irtıbat hizmetlerinde kullanılan hızlı ve hafif gemi. 8/Eski salon danslanndan bi- ri. 9/Argoda hamama verilen ad... Henüz ergen- lik çağına gelmemiş erkek çocuk. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Kır ya da çoban şiirı. 2/ Edremit Körfezi kıyı- sında turistik bir yöre... Güzel ötüşlü küçük bir kuş. 3/Namaz ibadetinin birimi... Kalkan ve zırh gibi korunma aracı. 4/ Fransa'da bir kent... Bir nota. 5/ Hitit... "Muhannet başına dünya dar ola / Bir adamda namus, gayret, — ola" (Köroğlu). 6/Os- manlılarda zamanın olaylannı saptamakla görev- li devlet tarihçisi. 7/Küçük mağara... Ten üzerine gıyilen iç çamaşın. 8/Doğru, gerçek... Çıplaktop- rak. 9/ "Top yuvarlaktır" örneğinde olduğu gibi, aynı düşünceyi değişik terimlerle tekrarlamaya dayanan üslup kusuru ya da oyunü.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle