Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 14 MART 2005 PAZARTESİ
4 HABERLER
Özürlülerin
protestosu
• ANKARA(AA)-
Kızılay'da toplanan
görme özürlü bir grup
vatandaş, Başbakanlık
Özürlüler Idaresi
tarafindan hazırlanan
"Özürlüler Kanunu Tasan
Taslağı"nı protesto etti.
Altı Nokta Körler
Derneği, Evrensel Görme
Özürlüler Derneği ve
Uygar Görme Engelliler
Derneği üyesı bir grup
görme özürlü vatandaş,
basın açıklamasını
okuyacakları Sakarya
Caddesi'ne "tçi boş bir
yasa istemiyoruz" yazıh
pankart açarak geldiler.
Altı Nokta Körler
Derneği Başkanı Suha
Sağlam, tasarının
özürlülere hitap
etmediğini söyledi.
PTT personeli
paralarım istiyor
• ANKARA(ANKA)-
PTT çahşanları, tasfiye
edilen PTT Personeli
Müteselsil Kefalet
Sandığı'nda biriken
paralarım istiyor. BASK
Genel Başkanı Resul
Akay, Sandık'ta biriken
nemasıyla birlikte 252
trilyon liranın sadece 25
trilyonlıık anaparasının
hak sahiplerinc
verildiğini, 227 trilyonluk
nemanın da hak
sahiplerine ödenmesi
gerektiğini söyledi. Akay,
PTT Yönetim
Kurulu'nun, bu "haksız
ve hukuksuz
uygıılamayı" adalet ve
eşitlik kuralları içinde
düzeltmemesi
durumunda, Damştay'a
dava açacaklannı söyledi.
Nalbantoğlu
yaşammı yitirdi
• ANKARA(AA)-
Eski Erzurum
milletvekillerinden Hilmi
Nalbantoğlu (84) öldü.
Ahnan biîgiye göre,
yaklaşık 2 aydır solunum
yetmezliği rahatsızlığı
bulunan Nalbantoğlu, bir
süre hastanede tedavi
gördü. Nalbantoğlu, dün
sabah saatlerinde
Ankara'daki evinde
yaşamını yitirdi. Hilmi
Nalbantoğlu için bugün
saatll.OO'deTBMM'de
tören düzenlenecek.
Kocatepe Camii'nde öğle
namazını müteakiben
kılınacak cenaze
namazının ardından
Nalbantoğlu'nun
cenazesi, Karşıyaka
Mezarlığı'nda
toprağa verilecek.
Hükümet sadece izliyor
Avrupa BirliğVnde tarım ve gıda alanındaki mevzuat her geçen gün
genişlerken Tarım Bakanlığı henüz temel idariyapıları bile oluşturamadı
BÜLENT SAR1OĞLU
ANKARA - Hükümet, Avrupa Bir-
liği'ne uyum süreci için henüz başmü-
zakereci ve müzakere heyetini bile be-
lirleyemezken AB mevzuatındaki ge-
lişmeler Türkiye'nin Ulusal Progra-
mı'nı geride bıraktı. Tanm ve Köyiş-
leri Bakanı Sami Güçlü, 120 bin say-
falık AB müktesebatının yansını oluş-
turan tanm ve balıkçılık konulannda
AB'nin yeni uygulamalar geliştirdiği-
ni, Ulusal Program'ın yenileneceğini
vurguladı.
Bağımsız lstanbul milletvekili Emin
Şirin, 3 Ekim öncesinde hükümetin ha-
zırlığını denetlemek amacıyla birçok ba-
kanlığa "kendi açılanndan tarama sü-
recine başlayıp başlamadıklannı" sor-
du. Şirin'in önergelerine gönderilen
yanıtlarda, bakanlıklann henüz kap-
samlı bir "iç tarama" gerçekleştirme-
diği ortaya çıktı.
En zoriu müzakereler tarunda
AB müktesebatına uyum açısından
en önemli bakanlıklardan olan Tarım
ve Köyişleri Bakanlığı'nın henüz AB'ye
uygun temel idari yapının oluşturul-
ması konusunda bile ilerleme sağla-
madığı görüldü.
Tarım Bakanı Güçlü, önergeye ver-
diği yanıtta, AB müktesebatının tanma
ilişkin doğrudan uygulanabilir bağla-
yıcı kural içerdiğinı, bu konuda AB'nin
hiçbir ödün vermediğini ve 3 Ekim'de
başlayacak müzakere sürecinde en ağır
konunun tarım olacağını vurguladı.
Ulusal Program'ın öncelikle uyum-
laştınlması gereken AB mevzuatını
içerdiğine dikkat çeken Güçlü, AB Ge-
nel Sekreterliği'nce Türk mevzuatının
durumunu ortaya koyan bir ulusal ve-
ri tabanı oluşrurulması çalışmalarının
devam ettiğini belirtti. Sami Güçlü,
AB Komisyonu'nca bu yıl yayımlana-
cak yeni Katılım Ortaklığı Belgesi
(KOB) çerçevesinde Ulusal Program'ın
yenileneceğini belirtti.
AB dinamik, biz...
Tanm Bakanı Sami Güçlü, "Bunun-
la birlikte Ulusal Program kapsamın-
da uyumlaş.tmlması öngörülen mevzu-
at, üstlenilmesi gereken mevzuatın ta-
mamını kapsamamaktadır. AB Komis-
yonu tarafindan resmi tarama başlatıl-
dığında eksikler tamamlanacaktır. AB
mevzuatının dinamik bir yapıya sahip
olması, katılım öncesinde bu sektörle-
re mevzuat açısından lanı bir uyumun
sağlanmasını mümkün kılmamakta-
dır" diye konuştu.
ONER ÇAGATAY:
Aleviler
önemli
faktör
WASHİNGTON (AINKA) -
Türkiye'nin laik bir demokrasi
olarak kalmayı başarmasında
Alevilerin çok önemli bir faktör
olduğu bildirildi. Washington
Yakın Doğu Politikalan Enstitü-
sü Direktörü Soner Çağatay,
"Aleviler köktendinciliği redde-
dcrvelaikliği bağırlanna basar-
lar. Modernliğe açık, çok farklı
bir Türkhümanist İslanıını teın-
sil ediyorlar" diye yazdı.
Çağatay, Washington Post gaze-
tesinde Andrew Mango'nun
ABD'de yayımlanan "Türkler Bu-
gün" adlı kitabını değerlendirdi.
Türkiye'nin başka ülkeye benze-
mediği yorumunu yapan Çağatay,
Türkiye'nin Avrupa ile Ortadoğu
arasındaki konumunun başlı başı-
na bir faktör oldugunu, ancak Ata-
türk'ün "Müslüman bir toplunı-
da laik demokrasi mirası"nın da-
ha önemli oldugunu vurguladı.
Atatürk'ün vizyon sahibi birpo-
litikacı olduğuna işaret eden Ça-
ğatay, Türkiye'nin Atatürk'ün ölü-
münün üzerinden 60 yılı aşkın bir
süre geçmesine karşın laik bir de-
mokrasi olarak kalmayı başardı-
ğına dikkat çekti. Çağatay, Ata-
türk'ün dogruyu yaptığını, Türki-
ye'yi bir demokrasi olmadan çok
önce laik bir cumhuriyete dönüş-
türdüğünü kaydetti.
Çağatay, laik demokratik Tür-
kiye'nin işlemesinin ikinci bir ne-
deninin ise Aleviler oldugunu be-
lirterek Alevileri liberal Müslü-
manlar olarak nitelendirdi. Çağa-
tay "Aleviler köktendinciliği red-
dederek laikliği bağuianna bastı-
lar. Mango'yagöremodernliğeaçık
çok farklı bir Türk hümanist İsla-
nıını tenısil ediyorlar" diye yazdı.
Türkiye'nin Fransa ve Avrupa
Birliği'ne katacağı çok şey oldu-
gunu vurgulayan Çağatay, buna
karşın Türkiye'nin AB yolunun
belirsizlıklerle dolu oldugunu be-
lirtti. AB'de Türkiye'nin üyeliği-
ne özellikle Fransa'da direniş ol-
masını ironik olarak değerlendi-
ren Çağatay, Türkiye'nin AB üye-
si olan Güney Avrupa'daki Yuna-
nistan, lspanya, Portekiz ve ital-
ya ile bazı ortak yönlerinin oldu-
ğuna dikkat çekti.
AB ye karşı Yurtsever Cephe
Türkiye Konıünist Partisi'nin (TKP)
Kadıköy'de düzenlediği "Yurtseverler,
Avrupa Birliği'ne Karşı Yfartsever Cephede
Birleş" mirin«ine katılan binlerce kişi,
Türkiye'nin çağdaş bir sömürge haline
getirilmemesi için örgütlenme çağrısı yaptı.
Ankara, Diyarbakır ve Antalya'nın da
aralarında bulunduğu birçok kentten gelen
Yurtsever Cephe bileşenleri, Kadıköy tskele
Meydanı'nda buluştu. "Emperyalizm,
tarihin çöplüğü seni bekliyor", "Memleketin
geleceği ellerimizde, umut sosyalizmde" ve
"Yağma yok sosyalizm var" yazılı dövizlerin
açıldığı mitinge emekli polis ve askerlerden,
sanatçı ve işçilere dek birçok nıeslek
grubundan destek geldi. TKP Genel Başkanı
Aydemir Güler, "Yurtsever Cepheler
yayguılaşacak. Hı/Ja örgütienmeliyiz. On
binleri yüz binlere, yüz binleri milyonlara
çevirmeliyiz. Yolumuz açık olsun. Halkımı/ın
başına çorap örenlerin karşısma yurtseverler
dikilecek" dedi. Avrupa Parlamentosu
milletvekUi ve Yunanistan Konıünist Partisi
temsilcisi Yorgos Tussos ve Dünya
Demokratik Gençlik Federasyonu Genel
Sekreteri Miguel Mederia'nm katıldığı
mitingde, Edip Akbayram ve Grup Şehir
Işıkları dinleti sundular. (ALPER TURGUT)
Aday ülkelerle müzakerelerin bugü-
ne kadar tanm ve balıkçılığın da yer al-
dığı 31 başlık altında yürütüldüğünü
anımsatan Bakan Sami Güçlü, ancak
Türkiye ile müzakerelerin Hırvatistan
için planlandığı gibi gıda güvenliği, ve-
terinerlik ve bitki sağlığı politikalannın
ayn düzenlemesiyle 36 başlık altında ya-
pılmasının düşünüldüğüne işaret etti.
Sami Güçlü, AB mevzuatındaki ge-
lişmeye dikkat çekerken ortak tarım
politikasında son yıllarda
yapılan bir dizi reform
sonucu kırsal kalkınma-
nın tanmsal politikalann
en önemli unsurlanndan
biri haline geldiğini vur-
guladı.
Sami Güçlü, "ABiçpa-
zarın korunması açısın-
dan aday ülkelerden de
gıda güvenliği standart-
larına azami düzeyde
uyum sağlamalannı bek-
lemekte ve bu konuda hiç-
bir taviz vennemektedir"
görüşünü bildirdi.
Kayıt sistemleri
tamamlanamadı
Sami Güçlü'nün yanı-
tına göre, Tarım ve Köyiş-
leri Bakanlığı'nda AB'nin
zorunlu kıldığı Çiftlik
Muhasebe Veri Ağı
(FADN), Entegre Idare
ve Kontrol Sistemi
(lACS)veÖdemeKuru-
mu gibi temel idari yapı-
lar henüz oluşturulmadı.
Çıftçi kayıt ve arazi kayıt
sıstemlen tamamlanama-
dığı için "bitki pasaport"
sistemine de geçilemedi.
Güçlü, veteriner sınır
kontrol noktalanmn AB
normlarına uygun hale
getirilmesi, sınır denetim-
lerinin etkinleştirilmesi
ve laboratuvar kapasitesi,
bilişim teknolojisi de da-
hil olmak üzere bina ve
ekipmanla donatılması
gerektiğini vurguladı.
Ulusal Program'da 5
yıl önce Türkiye'nin hız-
la gerçekleştirmesi gere-
ken 554 adet mevzuat sa-
yılmıştı.
CHP'den 'kaç
caıııi var' önergesi
AKP'K veldnere
sorunıhıhık daveti
ANKARA(ANKA)-ÇHP
lstanbul Milletvekili AliRı-
za Gülçiçek, Diyanet Işleri
Başkanlığı ile Türk Diyanet
Vakfı'nın (TDV) yurtiçi ve
yurtdışında sahip olduğu ti-
cari şirket ve ortaklıklann
olup olmadığını ve Türki-
ye'de halen kaç cami bulun-
duğunu sordu.
Gülçiçek, diyanetten so-
rumlu Devlet Bakanı Meh-
metAyduı'ın yanıtlaması is-
temiyle verdiği soru öner-
gesinde Diyanet Işleri Baş-
kanlığı ve Türk Diyanet Vak-
fı'nı TBMM gündemine ta-
şıdı. Gülçiçek'in yanıtlan-
masını istediği sorular şöy- |
le: "Diyanet IşleriBaşkanh- |
ğı'na bağlı kaç tane Kuraıı |
kursıı vardır? Bunlar nere- j
lerdc bulunmaktadır? Bu
kurslara hangiyaşgruplann- |
dakiçocuklardevam ctmck- j
tedir?Yurtdışınaatanankaç j
tanedinataşesivedüıgörev-
lisi vardır? Bunlaı hangi ül- 1
kelerdegörevlendirilmiştir? '
Bunlann harcamalanvema-
aşlan hangi kurum tarafin- :
dankarşılanmaktadır?Diya- !
netİşleri Başkanlığı merkez !
vetaşrateşkilatlanndaçah- |
şaıı bayan personel sayısı ne |
kadardu*?"
SAMSUN (Cumhuriyet)
-Ondokuz Mayıs Üniversi-
tesi (OMÜ) Rektörü Prof.
Dr. FeritBernay, AKP Sam-
sun Milletvekili Mustafa
Demir'in "OMÜ ülkeyeza-
rar veriyor" sözlerine tep-
ki gösterdi.
Demir'in OMÜ'yle ilgili
"Yönetim uygulamaları sı-
ralandığında ünivcrsite için
tekseslibir kadro oluşturmak
için çok agır, hukukdışı yön-
temlerin uygulaııdığı, kamu
kaynaklannın amaç dışı kul-
lanıldığı ve keyfiliğin yerle-
şikbir usııl haline geldiği açık-
ça görülmektedJr" ifadele-
rini kullandığı dilekçeye 40
AKP milletvekili destek ver-
di. Demir, dilekçeyi Meclis
Başkanlığı'na vererek araş-
tırma önergesi istedi.
OMÜ'nün Türk üniversi-
teleri arasında uluslararası
yayınlarda 20'nci sıradan
9'uncu sıraya yükseldiğine
dikkat çeken Bernay ise "Sa-
yın milletvekilleri sahip ol-
duklan parti ldmUklerinin
ötesindedevletadamıolma so-
rumluluğu taşunaktadır. Be-
nun önerim, siyasi havatla-
rının henüz başlangıcında
olan milletvekilleri bu kinılik-
lerini iyi sindirmelidirler"
NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@cumhuriyet.com.tr
Yorgo L. Zarifi, ünlü Zarifi ailesinin ta-
rihini 1938 yılında Atina'nın Ambelokipi
semtindeki evinde yazmıştı. Kimdi bu Za-
rifi ailesi diyebilirsiniz. Osmanlı'nın son
döneminde imparatorluğun en büyük
zengini, hatta padişaha borç verebilecek
kadar büyük bir zengin olan Yorgo Y.
Zarifi'nin ailesiydi Zarifiler.
Yorgo L. Zarifi'nin anılan, "Hatıralarım
(Kaybolan Bir Dünya, lstanbul)"', lstan-
bul Rumlarının son 200 yıllık tarihine de
tanıklık ediyor. Istanbul'un en etkili Rum
ailesinin yaşadığı acılar ve sıkıntılar, son
200 yıllık tarihimizin de açmazlarını ser-
giliyor.
Yorgo Zarifi, kitabın önsözünde aile-
nin gücüne ve geçmişine ışık tutacak şu
satırları yazmıştı. "Sağımda bulunan
(masasını tarifediyor) garip birbıçak, sık
sık pek çok kişinin ilgisini çeker ve be-
ni gerekli bilgileri vermekzorunda bıra-
kır. Bu, Mezopotamya'da sahip olduğu-
muz600 bin dönümlük arazide 1885 yı-
lında öldürülen biraslanın tırnağıdır. Bu
Bir Rumun Gözüyle lstanbul
müthiş tırnağı Boucheron (tanınmış
Fransızsaat ve mücevherfirması) birzarf
açacağına dönüştürmüştü."
Mezopotamya'da 600 bin dönümlük
arazi ve o arazide yaşayan aslan, birçok
gerçeği içinde barındırıyor. Zarifi ailesi-
nin geçmişini araştıran Yorgo, ailenin
Marmara Denizi'ndeki Paşalimanı ada-
sının Vori köyünden olduklarını saptıyor.
Paşalimanfnda başlayan öykü isyanlar,
kaçışlar, geri dönüşler içinde uzayıp gi-
diyor.
"Türk egemenliğialtında yaşayan tüm
Rumlar 'reaya', yani 'ayaktakımı' olarak
kabuledilirler ve Müslümanlardan tama-
men ayn yaşarlardı. Bu ayrım dış görü-
nüşlehne de yansırdı. Yüksek makam-
lara çıkmayı başaranlar dışında, Rum-
iann, kendilerine uygulanan küçük kısıt-
lamaların yanı sıra sakal bırakmaya ve-
ya ata binmeye hakkı yoktu. Bu aynca-
lık sadece Türklere tanınmıştı... Rumla-
rın Frenk tarzında giyinmelerine izin ve-
rilmediği gibi yabancılann da, isteseler
bile reaya gibigiyinmeleriyasaktı. Birya-
bancı veya sultanın uyrukları arasında
olmayan biri, bir Rumla evlenemezdi."
0 zamanlar Osmanlı Imparatorluğu
sınırları içinde olan Yunanistan'ın Mo-
ra yarımadasında Yunanlılar bağımsız-
lık için ayaklanırlar. Bu isyan nedeniy-
le Fener Patrikhanesi'nin önde gelen
birçok üyesi, isyanla olan bağları ge-
rekçe gösterilerek asıldılar. Dede Yani
Zarifi, bu isyan nedeniyle çevresinin de
baskıya uğradığını görerek, ailesiyle
birlikte bir gece Istanbul'dan kaçtı
(1821). Hedef o sırada Türklerle sa-
vaşmak için bir çok Rumun toplandı-
ğı Odessa limanıydı. Odessa ticareti
Rumların elindeydi.
Rusya ile Osmanlı Imparatorluğu ara-
sında imzalanan Edirne Antlaşması'yla
(1829) ailenin yeniden Istanbul'a dön-
me şansı doğdu. Fakat Zarifiler Mora
yarımadasında kurulan yeni ülkenin
başkenti Nafplio'ya gittiler. Bir süre ora-
da yeni devlet başkanına danışmanlık
yapan Yani Zarifi, sonunda yeniden Is-
tanbul'a dönmeye karar verdi (1832).
Oğlu Yorgo, yani yazarın dedesi Istan-
bul'da yeniden ticarete başladı ve kısa
süredelstanbul'un en zenginlerinden bi-
risi haline geldi. Poli'nin (lstanbul) bel-
li başlı şirketlerinin onun eseri oldugu-
nu söylersek hiç abartmış olmayız. Ya-
şamlarını ona borçlu olan bankaları,
tramvayları ve maden ocaklarını birya-
na bırakarak en önemli eserlerinden
bahsedeceğim: Osmanlı Düyunu Umu-
miye Idaresi ve Osmanlı Tütün Tekeli.
Bu iki eserin de ilkesi, Türk imparator-
luğunun azalmak yerine, tam aksine
zaman geçtikçe sürekli büyüyen mali
ihtiyaçlarını karşılamaktır.
•••
Yorgo Zarifi'nin anılarında; SuKan Ab-
dülhamit, 1896 yılında bir Ermeni ayak-
lanması üzerine Istanbul'da öldürülen
Ermenilerin öyküsü ve istanbul'un o yıl-
lara ait yaşamına ilişkin birçok detay
okuyabilirsiniz. Bu anılan dahasonrato-
runu Yorgo Bananos yayımlamaya ka-
rar verdi. Torun Bananos öykünün so-
nunu şöyle anlatıyor:
"Hatıralarım 1938 yılında yazılmaya
başlamıştı. Odönemde Yorgo Zarifi'nin
Atina'ya daimi olarakyeheşmesinin üze-
rinden on altı yıl geçmişti... Yorgo Zari-
fi'nin Atina'daki hayatı hoş ve keyifli ol-
malıydı. ...Yorgo Zarifi Atina'da takri-
ben yirmi yıl yaşadı. Yazları, kendi aile-
siyle birlikte Therapia'da (Tarabya) ge-
çirmeye devam ediyordu." İkinci Dün-
ya Savaşı'nın ortasında 1943 yılında ya-
şama veda etti. Anılarının üçüncü cildi-
ni yazmaya fırsatı olmadı.
2000'Lİ YILLARDA
ERDAL ATABEK
Kâğıt Mendilden
Kapkaça Uzanan Yol...
Bundan on yıl öncesinde beş altı yaşında bakım-
sız çocuklar, yolda yavaşlayan, duran arabalara yak-
laşır, kâğıt mendil satmaya çalışırlardı. O zaman bu
durumun sonrasına ilişkin düşüncelerimi yakınım-
da olanlarla paylaşırdım: "Bu çocuklar on yıl son-
ra artık kâğıt mendil satmayacaklar. Sokakların
tenhalaştığı yerlerde, kapı aralarında ellerinde bı-
çakla soygun yapacaklar." Böyle düşünüyordum,
çünkü o beş altı yaşındaki çocuklar yaklaştıkları ara-
baların içine özlemle bakıyorlardı. O arabanın için-
deki iyi giyimli erkeklere, şık kadınlara bakıyorlar
ve "onlargibi olmak" istiyorlardı. Arabanın içinde-
ki insanları böyle imrenilesi yapan şey ise, onların
"paraları" idi. Öyleyse, ne pahasına olursa olsun,
para kazanmak gerekiyordu. Para, çok para, hep
para, bol para. Nasıl olursa olsun, nerden gelirse
gelsin.
Bu özlem, bu istek, bu imrenme, bu hırs, günü-
müzde sadece o çocuklara özgü değildir. En bü-
yük çokuluslu şirketten en zor durumda olan kişi-
ye kadar herkesin değer yargısı böyle değişmiştir.
Bütün sorunların çözüm anahtarı paradır.
Çok para, bol para. Nasıl olursa olsun, nerden
gelirse gelsin...
Paranın toplumlarda bütün sosyal saygınlık öl-
çütlerinin üstüneçıkmasının sonucunda artık "ayıp-
olan"\n yanlış yapmak, suç işlemekdeğil, "ayıp ola-
nınfakir olmak" olduğu değer yargısı üzerindedu-
rulacak en büyük değişimdir.
Alain de Botton'un yeni yayımlanan kitabı "Sta-
tü Endişesi"<nde toplumsal konumların çeşitli açı-
lardan analizi çok başarılı olarak yapılıyor. Tarih
boyunca "zengin-fakir" ikileminin nasıl yorumlan-
dığına bakmak da çok öğreticidir.
Toplumları ahlak kaygılarını unutmaya, suç sa-
yılan şeyleri yapmaya yönlendiren itki, fakirlik de-
ğildir. Böyle sanılması çok büyük bir yanılgıdır.
Toplumları ahlak kaygılarını unutmaya, suçu suç
olarak görmemeye yönlendiren itki, hakedilmemiş
paralardır, haksızlıklarla kazanılan paralardır, yasal
kılıf altında işlenen suçlarla yapılan servetlerdir. '
Bunları gören, bunları yaşayan insanlara "ahlak-
lı olun, suç işlemeyin" demenin hiçbir önemi de
yoktur, değeri de yoktur.
Şimdi, on yıl öncesinin kâğıt mendil satıcıları
kapkaççı oldular. Organize oldular, çeteleştiler. On-
lar artık okullarda, trenlerde, sokaklarda kapkaç ya-
pıyorlar, haraç istiyorlar, soygun yapıyorlar. Onlar-
dan utanma bekleyemezsiniz, ahlak dersi vere-
mezsiniz, korkutamazsınız.
Çünkü toplumda çok fazla örnekleri var. Onlar'
da altlarında son model arabalar, bellerinde ta-
bancalar, yanlarında güzel kadınlar, arkalarında'
korumalarla dolaşmak istiyorlar.
Namusuyla çalışıp yaşamaya uğraşanların sü-
ründüğü, namussuzlukla zengin olup en iyi koşul-
larda yaşayanların saygınlık kazandığı toplumlar-
da başka bir gelişme bekleyemezsiniz.
Bunu beklemeye hakkınız yoktur, ayrıca olmaz
da.
Toplumsal ahlakı bozan en büyük etkenlerin bi-,
rincisi gelir dağılımının bozukluğudur, ikincisi de bu
bozukluğun temelindeki ahlaksızlıktır.
Bu bozukluğu görmeden, bu ahlaksızlığı ortadan
kaldırmadan her kişinin başına bir polis dikseniz
de hiçbir şeyi değiştiremezsiniz. O kişi de o polis
de bütün bunları herkes kadar iyi bilecektir. Ve da-'
ha da önemlisi, buna göre davranacaktır.
Insanların davranışlarını yönlendiren etken top-
lumsal değerler değil mi?
Neden hep sonuçlara bakıp da nedenleri gör-
mezden geliyorsunuz?
Neden hepyanıldığınızı anlamaktazorlanıyorsu-
nuz?
Yöneticiler, yetkililer, kuruluşlar, insanlar...
Hepimize söylüyorum.
Alınalım, üzülelim, incinelim. Ama düşünelim.
Ama düşünelim...
e-mail: erdalatakc» superonline.com
faks:0212 513 90 98
BARZANÎ'Yİ ANMA KRİZÎ
Kürd-Der belediye
salonunu işgal etti
DİYARBAKIR
(Cumhuriyet Bürosu) -
Diyarbakır Kürd-Der
ile DEHAP'h Diyarba-
kır Büyükşehir Beledi-
yesi arasmda salon kri-
zi yaşandı. Kürd-DerTi-
lerin Irak Kürdistan De-
mokratik Partisi'nin
(IKDP) kurucusu Mus-
tafa Barzani'yı anma
etkinliği için belediye ti-
yatro salonunu kullan-
masına izin verilmedi.
Buna karşın Barzani ta-
raftarları salonu işgal
ederken belediye yet-
kilileri böyle bir anma-
yı "yakışıksız" bııldu.
Diyarbakır Kürd-Der
ile Hak-Par, IKDP lı-
deri Mesud Barzani mn
Molla Mustafa Barza-
ni ile Saddam rejimi ta-
rafindan idam edilen
kadın peşmerge Leyla
Kasım'ı anma progra-
mı için Belediye Tiyat-
ro Salonu'nu tahsis et-
mek istedi. tddialara
göre ilk başta olumlıı
yanıt veren belediye
yetkilileri sonradan
programın yoğunluğu-
nu gerekçe göstererek
salonu geri aldı. Buna
karşın dün yaklaşık 200
kışilik bir grup, tüm
uyarılara karşın tiyatro
salonunun alt katında-
ki sergi salonunu işgal
etti.
Salonun sanat yönet-
meni MehmetCündüz
ile Kürd-Der Başkanı
İbrahim Cündüz ara-
sında tartışma yaşandı.
Mehmet Gündüz, et-
kinliğin yasal olmadığı-
nı vurgulayarak anma
törenini "yakışıksız"
olarak niteledi. Tüm en-
gellemelere karşın sa-
londa Mustafa Barza-
ni'nin fotoğraflan açıl-
dı ve anma töreni yapıl-
dı. Mustafa Barzani'nin
teşvikiyle kurulan eskı
Türkiye Kürdistan De-
mokratik Partisi
(TKDP) Genel Sekre-
teri "Dervveşe Sado"
olarak tanınan Derviş
Akgül'üıı de katıldığı
etkinlikte katılımcılar
yakalarına san, kırmı-
zı, yeşil -enkli kurde-
lelerle süslenmiş Barza-
ni fotoğraflan taktılar.
Ayrıca Kürt Ulusal
Marşı oiarak bilinen
"Eş Raqip / Ey Düş-
nıan" adlı bestenin söz-
leri dağıtıldı.