Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
14 MART 2005 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
EKONOMI ekonomi(flicumhuriyet.com.tr 13
Prof. Dr. Yeldan: Merkez Bankası'nın "oynaklık" gerekçesiyle dövize müdahale ettiği, gerçeği yansıtmıyor
Bağımsızmı?îlgisizmi?• Prof. Dr. Yeldan, "MB,
kendisinin fiyat istikrarından
başka hiçbir makro fiyatla
ilgili gözükmemek
konumunda olduğunu
göstermek mecburiyetinde
hissetmektedir. Çünkü
'beklentilerin idaresi' ve
'yabancı yatınmcıları
ürkütmemek' kaygılarının
ancak tek bir hedefe
kilitlenmekten geçtiği
düşünülmektedir" dedi.
Ekonomi Servisi -" Merkez Ban-
kası: Bağımsız mı? İlgisiznıi?" baş-
ltk.li bir çalışma hazırlayan Bilkent
Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof.
Dr. Erinç Yeldan, başlığını Jayati
Ghosh'un tebliğinden aldığı çalış-
masında, Merkez Bankası'nın dö-
vize müdahalesinde esas amacın
neden gizlendiği sorusuna yanıt
aradı. Türkiye'de 25 Nisan 2001 ta-
rihli 4651 Sayılı Kanıın ile Merkez
Bankası'nın (MB) temel amacının
"fiyat istikrannı sağlamak" olarak
tanımlandığına dikkat çeken Yel-
2.00
1.80
1.60
1.40
1.20
1.00
MB Euro Alış Kuru
(1 Ocak 2004 - 8 Mart 2005)
Ock-04 Ağust-04 Mar-05
1.60
1.50
1.50
1.30
1.20
1.10
1.00
MB Dolar Alış Kuru
(1 Ocak 2004 - 8 Mart 2005)
Ock-04 Ağust-04 Mar-05
INot: MııK;ı\ese sa«I;ımak aııuuı\l:ı I ()cak-3l Aralık 2004 kuru YTL olarak göstcrildi.
dan, büyüme ve istihdam politika-
larınınsa ancak "fiyat istikrarını
sağlama amacıyla çelişmemek kay-
dıyla desteklenebileceği" hiikme
bağlandığını anımsattı. MB'nin,
faiz ve döviz kuruna ilişkin politi-
kaların sadece fiyat istikrarı-
nı sağiamak amacıyla yürütü-
leceğiııi ısrarla vurguladığını
belirten Yeldan, bankanın ge-
çen hafta yaptığı müdahaleyi
irdeledi. MB, 9 Mart tarihin-
de faiz oranlarındaki l puan-
lık indirimin ardından, 2.5
milyar dolara yakın bir döviz alımı
gerçekleştirdi.
9 Mart Müdahalesi: Aşın
Oynaklık Nerede?
MB'nin son müdahaleyi de "aşı-
Dövı/ Kurlanndaki Ovnaklık llslatıslıksel Vanans
ABD Doları Euro
Ocak - 31 Aralık 2004 :
Ocak - 8 Mart 2005 :
Şubat - ü Mart 2005 :
Mart - 8 Mart 2005 :
0.005174507
0.001177057
0.000422173
0.000082955
0.008297005
0.002435208
0.000322453
0.000191867
n oynaklık" gerekçesiyle yaptığı-
nın açıklandığını anımsatan Yeldan
şu saptamalarda bulundu:
^ MB'nin duyurusuyla kamu-
oyuna ve "piyasa aktörlerine" ilet-
tiği mesaj nettir: TCMB dövizin
düzeyine değil, "son giinler-
de" yaşanan "aşın oynaklı-
ğa" müdahale etmektedir.
• Ancak, döviz piyasasına
ilişkin gözlemler, "son gün-
lerde" MB'nin müdahalesini
gerektirecek herhangi bir
"aşırı oynaklık" yaşanmadı-
ğını göstermektedir. (Grafiklerde
görüleceği gibi tersine, önemli ya-
bancı paraların (örneğin ABD Do-
ları ve Euro'nun) TL karşısındaki
değişim değerleri son dönemde,
belki de tarihsel olarak rekor sayı-
labilecek bir düzlemde istikrarlı bir
trende sahip gözükmektedir.
V' Dahası, aslında döviz piya-
salarındaki oynaklığın yıl başından
bu yana ele aldığrmız alt dönemler-
de giderek azalma içinde olduğu
görülmektedir.
• Dolayısiyla MB'nin "Son
günlerde (...) gözlenen döviz satışla-
n, döviz kurlannda aşırı oynaklık
yaşanmasına neden olmuş, bu oy-
naklığı engellemek üzere, (...) döviz
piyasasına alıın yönünde doğrudan
müdahale edilmiştir" şeklındeki
açıklamasının teknik geçerliliğini
döviz piyasasındaki verilere daya-
narak kabullenmek mümkün gö-
zükmemektedir.
• Bu gözlem, MB'nin döviz pi-
yasasına müdahalesinin aslında gi-
derek değerlenme içinde olan Türk
Lirası'nın düzeyine mi yönelik ol-
duğu konusunda kuşkular uyandır-
maktadır.
•MERKEZ BANKALAR1 SORUMLULUKLARIN1YERİNE GETİRMİYOR'
Finans sermayesi ürkmesin diye...
Yeldan, "Merkez Bankası kurlara
müdahalesinin esas amacını neden
gizlemek ihtiyacı duymaktadır? MB
döviz kurunun düzeyinden duyduğu
rahatsızlığı açıkça dile getirmekten niye
rahatsızlık duymaktadır" sorulannı
gündeme getirdi. MB'nin ideolojik
söyleminin ulusal ckonominin
gerçeklerine ve sorumluluklanna ağır
bastığını anlatan Yeldan, yeni dönem
istikrar programlannda merkez
bankalarına biçilen rol ile ilgili şunları
söyledi: "Yeni dönem 'istikrar
programlannın' felsefesine göre,
merkez bankaları artık özgün faiz veya
kur poliükalaı ıvla uluslararası finans
sermayesinin spekülatif kararlarını
muğlaklaştıracak müdahalclerden
kaçınmalıdır. Merkez bankalarının
görevi sadece fiyat istikrannı sağiamak
olmakdır. Bunun haricindeki lıcdcfleı,
finans dünyasının karar almasını
güçleştirebilecek ve reel sektörlcrin
istihdam, iiretim, ihracat gibi finansal
kesimleri ilgilendirmeyen sorunlan
arasmda ikinci plana itilmesinc yol
açabüecekür. Unutmayahm ki
enflasyon, finansal varhkların
değerlerini yiyip bitirdiği için finans
sermayesi açısından en tehlikcli
problem olarak
değerlendirilmektedir. MB'nin
görevi sadece bu tehlikeyi önlemek
olmalı, ulusal ekonomilerin üretim,
istihdam gibi sorunlarıyla
ilgilenilmemelidir."
FİYAT İSTİKRARI HEDEFLERDEN BİRİ
Esneklik sağlanmalı
"Merkez Bankası'nın
bağımsızlıği, rcel ekonomiye
ilgisizlik anlamına
gelmemelidir* diyen Prof. Dr.
Yeldan, şu değerlendirmeyi
yaptı: "TC Merkez Bankası'nın
'bağımsızlık' Ukesinden
vazgeçmesi ve hükümetlerin
direktifleri ile enflasyonist bir
politika izlemesi anlamına
gelmemelidir. 'Bağımsız'
merkez bankalaruun birden
fazla ve zaman içinde
öncelikleri değiştirilebilen
esnekliğe sahip hedefleri
olabilir. 'Fiyat istıkran' bu
hedeflerden sadece bir tanesidir.
Sadece bu hedefe odaklanıp
ulusal ckonominin gerçeklerini
ve değişen koşullannı
göz ardı etmek, Merkez
Bankası'nın genel anlamıyla
makro istikrar görevi ile
bağdaşmamaktadır."
ANKARAPAZARI
YAKUP KEPENEK
Uyarıyı Yanlı(ş) Bulmak
Son haftalarda ekonominin durumu farklı bir düzlem-
de tartışılıyor. Uygulanmakta olan IMF yapımı progra-
mına yöneltilen eleştiriler, hükümet ve destekleyenle-
rince hoş karşılanmıyor. Programı eleştirenler eleştirili-
yor.
Gerçek durumu saptamanın bir yolu da ekonominin
"göstergelerini" diğer ülkelerin verileriyle karşılaştır-
maktır. Türkiye ekonomisi iki önemli noktada olumsuz-
luk işareti veriyor. Bunlar, dış dünya ile ekonomik ilişki-
leri gösteren ticaret ve cari işlemler açıklarıdır. Yalnızca
tabloda yer alan değil, benzer 25 "yükselen pazar" ül-
kesi arasmda Türkiye'nin dış ticaret ve cari işlem açık-
ları alarm veriyor. Sıcak para yoluyla para kazananlar,
bu tabloyu hiç kuşkusuz çok yakından izliyor.
Türkiye, en yüksekfaiz ödeyen ülkelerden biri olarak
sıcak para çekiyor; faiz, sıcak paranın getiri tarafını sağ-
lama alıyor. Güvence tarafı da IMF ile iyi ilişkilere bağ-
lıdır. Bu nedenle sermaye savunucuları, "IMF'siz ol-
maz" diyor; IMF de, hükümete istediğini yaptırıyor.
Geçen beş yıl boyunca uygulanan IMF programının,
sosyal ayağının olmadığı en hızlı savunucularınca bile
teslim ediliyor; işsizliği arttırdığı, sosyal hakların budan-
masına yol açtığı, tarımı desteksiz bırakarak çökerttiği,
özelleştirme ile sanayisizleştirme ve işsizleştirmeye ve
zorlama yasaların çıkarılmasına neden olduğu biliniyor.
Yalnızca bu yıl, toplam ödeneği 155.5 milyon YTL olan
bütçeden 56.4 milyon YTL " faiz" ödenecektir. Sonuç-
ta, ekonominin, dış ticaret ve cari açık hastalıklarını iyi-
leştirmeyen Program konusunda uyarı yapılması, en
azından demokratik bir tutumla doğal karşılanmalıdır.
Uluslararası karşılaştırmalar, Program'ın Türkiye uy-
gulamasının bu iki noktada başarısız olduğunu kanıtlı-
yor. Ekonomiyi "sıcak para fırtınalarına" açık tutabile-
cek olan bu durum, ayrıca, değişik seçeneklerin oluş-
turulabileceğini gösteriyor. Bunları açıklığa kavuştur-
mak, yıllarca "başka seçeneği yok" diye sunulan IMF
Programf nın gerçek nitelikleriyle ve diğer ülkelerle kar-
şılaştırmalı olarak değerlendirilmesini yapmak da bilim
insanlarının ve kamuoyuna bilgi verenlerin ana görev-
lerindendir. Uyarı yapanları susturmayaçalışmanın ma-
liyeti, uyarının verebileceği olası maliyetten her zaman
fazladır.
Arjantin
Bre/ilya
Hndonezya
Folonya
Rusya
Türkiye
Vurtiçi
İiretim
8,3
4,9
6,7
4,8
6,7
4,5
Tükelici
Kivatları
7,2
7,4
7,2
4,0 I
12,7
9,2
Ticaret
Dcngcsi
112,3
135.1
+24,5
-6.1
ı91.1
-34,5
Cari
Denge
+3,6
tll,7~
h
* 4.0
-3,6 1
+58,2
-15,6
Döviz
Varlıgı
20,1
53,6"
34,8
39.6
121,2
37,1
Faiz
Oranı
4,44
18.74
7,56
6,30
13,00
18.70
Yurtiçi üretim, en son verilere göre büyüme oranıdır;
dış ticaret dengesi ve cari denge milyar dolar olarak ve
12 aylık bir dönem içindir. Döviz varlığı milyar dolar ola-
rak; faiz oranı kısa dönem için ve yüzde olarak verilmek-
tedir. Kaynak: The Economist, 5 Mart.
yakup@metu.edu.tr
DÜNYA EKONOMİSlNE BAKIŞ / ERGİN YILDIZOĞLU LONDRA erginy@tr.net
ÎNSANL1GA AD
AYATLARA
SAYGILARIMIZLA
Insanlığın sağlık ve yaşam kalitesini yükseltmek için
yıllardır aynı inanç ve gururla birlikte ilerlediğimiz
tüm hekimlerimizin Tıp Bayramı'nı kutlarız.
Yeni Delhi'deki Nehru
Üniversitesi ve Kana-
da'daki York Üniversite-
si'nde siyasal bilimler bölümlerinden
Profesör Aijaz Ahmet çarşamba gü-
nü Ortadoğu Teknik Universite-
si'ndeydi. "Savaşlar, Petrol, Dolar:
Günümüzün Emperyalizmi" başlık-
lı bir konuşma yaptı.
Gelişmekte olan ülkelerin giderek
daha sık üretmeye başladıkları, bir
Anglosakson deyimini kullanırsak
"RönesansAdamlarından" (edebiyat-
tan siyasete kadar birçok alanda ge-
niş bilgi ve fikir sahibi) biri olan Prof.
Ahmet'in özgün yaklaşımlarını, gerek
sabah kahvaltısı sırasında yaptığımız
konuşmadaki izlenimlerime, gerekse
de konferansı sırasında aldığım notla-
ra dayanarak Cumhuriyet okurlarına
aktarmak istiyorum. Ancak bu, Prof.
Ahmet'in görüşlerini tümüyle paylaş-
tığım anlamına gelmiyor. Ama bu baş-
ka bir yazının konusu.
sonu olmayan savaş
."»«•. ıyı Arnııi'nı Şirkctı
Prof. Ahmet konuşmasına,
Bush'un, 11 Eylül'den hemen sonra
Kongre'de yaptığı bir konuşmasından
hareketle o zaman yazdığı bir maka-
leye gönderme yaparak başladı.
Bush, "sonu olmayan birsavaşa baş-
ladıklarını" açıklamıştı o konuşmasın-
da. Ahmet, Afganistan ve Irak'ın işga-
line yol açan belki de sonra Suriye ve
Iran'ı da kapsayabilecek bir saldırının
söz konusu olduğunu vurguladıktan
sonra, bu savaşın hinterlandına dikkat
çekti. "Terorizme karşı savaş" pet-
rol/gaz kaynaklarının ve taşıma yolla-
rının üzerinde ve çevresinde sürüyor
ve Amerikan devleti, esas olarak bu
geniş bölgeyi denetim altına almak is-
tiyordu.
Ancak görünen o ki, ordusunun
yaklaşık yüzde 4û"ını Irak'a bağla-
mak zorunda kalan ABD için evdeki
hesap çarşıya uymamış, Irak petrol
kuyularını ele geçirerek yeniden işle-
terek hatta kapasitesini arttırarak
petrol fiyatlarında bir düşüş yarata-
mamıştı. Bu sırada ABD ekonomisi-
nin zaafları daha da bir görünür hale
gelmiş, dolar düşerken ABD'nin ihra-
catının artmadığı dikkati çekmeye
başlamıştı. ABD'nin bütçe ve cari
açıkları da artmaya devam ediyordu.
Bu koşullarda, Prof. Ahmet, ABD'nin
bir ülkeyi daha işgal etmesinin ola-
naklı olmadığını ancak, Israil'in Iran'ı
vurması halinde ABD'nin bunu ka-
bullenip Israil'i desteklemekten baş-
ka çaresi olmadığını da not etti.
Çağımızda emperyalizm
Konuşmasının ikinci bölümünde
Prof. Ahmet emperyalizm konusuna
da daha yakından baktı. Ahmet'e gö-
re SSCB yıkıldıktan sonra tarihte ilk
kez, kapitalizm küresel bir üretim sis-
temi olmuştu. Böylece yine tarihte ilk
kez bir küresel emperyalizm olanaklı
hale geliyordu.
Hindistan'dan Bir Konuk
Daha önce, örneğin Lenin emper-
yalizm ile ilgili broşürünü yazdığı dö-
nemde, böyle bir küresel emperyalizm
söz konusu değildi. Birincisi, Ingilte-
re'nin yanı sıra Almanya, Fransa, Ja-
ponya gibi kendi sömürge sistemle-
rine sahip emperyalist ülkeler vardı.
Ikincisi, o dönemde sermaye, emper-
yalizmin arkasındaki itici güç mali ser-
maye, esasen ulusal bir karakter gös-
teriyordu. Tek bir emperyalist kapita-
list sistemde tümüyle egemen olamı-
yordu.
II. Dünya Savaşı'ndan sonra SSCB
dışında kalan bölgelerde, ABD ege-
menliği altında, özellikle sömürge sis-
temleri çözüldükten ve dolar uluslara-
rası rezerv para olduktan sonra birleş-
miş bir emperyalizm olanaklı hale gel-
mişti. Prof Ahmet'e göre bu dönemde
emperyalist ülkelerin burjuva sınıfları
arasmda da bir entegrasyon süreci
başlamıştı.
SSCB çöktükten sonra, otopraklar-
daki ekonomi yeniden dünya ekono-
misine entegre olmuş ve böylece ka-
pitalizm ilk kez küresel çapta egemen
üretim biçımı halıne gelmışti. Ikincisi
ABD, artık askeri açıdan dünyada tü-
müyle rakipsizdi. Üçüncüsü, iletişim
teknolojisindeki gelişmeler artık sana-
yi sermayesini egemenliği altın almış
olan mali sermayenin küresel çapta
etkinliğini göstermesine olanak sağlı-
yordu. Böylece ilk kez bir küresel em-
peryalizm olanaklı hale geliyordu.
Anti emperyalist
mücadelenin ufku
Prof. Ahmet'e göre ABD emperya-
lizminin gücü, askeri üstünlüğüne, do-
ların uluslararası konumuna ve enerji
kaynakları üzerindeki etkinliğine da-
yanıyor. Ancak, ekonomisinin sorun-
larının yanı sıra ABD'nin bu üç alanda
da önemli zaafları vardı. Askeri gücü
eğerzorunlu askerliği geri getiremez-
se, projesini sürdürmeye yeterli değil-
di. ABD halkı da savaştan yana değil-
di. Dolar giderek değer kaybediyor ve
bir rezerv para olarak etkinliği yavaş
yavaş da olsa geriliyordu, petrol üze-
rinde rekabet kızışıyordu.
Prof. Ahmet'in konuşmasını izleyen
tartışmalar sırasında, iki konuöneçık-
tı. İki dinleyici, emekçi sınıfların konu-,
muna ve günümüzde
emperyalizme karşı
mücadelenin dinamik-
lerine dikkat çektiler ve Ahmet'in bu
konuda görüşlerini öğrenmek istediler.
Ben de iki konuya dikkat çekmeye ça-
lıştım. Birincisi, petrolü analizimizin
merkezine koymak önemliydi, ama
yeterli değildi. Çünkü dünya ekonomi-
sinde bir fazla kapasite (aşırı üretim
krizi) sorunu vardı. Bu sorunu aşarken
kimin fazla kapasitesi imha edilecek-
ti? Bu önemli bir noktaydı, çünkü tüm
petrol rezervlerine el koysanız bile bu
sizin kapasite sorununuzu çözmeye-
cekti. Ikincisi, bu fazla kapasitenin im-
hası sorunu, yıkımın maliyetini üstlen-
mek istemeyecek olan, büyük güçler
arasmda rekabeti kaçınılmaz olarak
keskinleştirecekti. Entegrasyon olgu-
sunu fazla abartmamak gerekirdi.
Prof. Ahmet, benim aşırı üretimle il-
gili yaptığım saptamaya katıldığını, an-
cak yine de entegrasyonun baskın
eğilim olduğunu, büyük güçlerin el bir-
liği ile gelişmekte olan ülkelerdeki faz-
la kapasiteyi imha etmeye, kendi ser-
mayelerine yer açmaya çalıştıklarını
vurguladı.
Emperyalizme karşı mücadele ko-
nusunda, Prof. Ahmet, geçen yıl Bom-
bay'da yapılan Dünya Sosyal Foru-
mu'ndaki (DSF) bir tartışmayı anım-
sattı, Hindistan Komünist Partisi ola-
rak DSF'nin tüm görüşlerine katılma-
makla birlikte, toplantının Bombay'da
yapılmasına destek vermeye karar
verdiklerini söyledi. Çünkü emperya-
lizme, küreselleşmeye karşı her türlü
uluslararası mücadele çok önemliydi.
Ancak gelişmekte olan ülkelerde ileri-
cilerin mücadelelerinin ufkunu esas
olarak ulus devletin sınırları oluşturu-
yordu.
Ahmet'e göre ulus devletin yok ol-
duğuna ilişkin teorisi tam anlamıyla bir
fanteziydi. Aksine birçok ulus devlet
doğmuş birçoğu da kendini güçlendir-
meye koyulmuştu. Kafa karışıklığı şu-
radan kaynaklanıyordu: Ulus devletin
temsil ilişkisinde bir değişiklik olmuş,
denge emekçilerden burjuva sınıfına
doğru kaymıştı. Ulus devlet, burjuva-
zinin karşısında zayıflamış, emekçile-
rin karşısında güçlenmişti. Hatta tem-
sil ilişkisinde deağırlıkyerli burjuva sı-
nıflarından uluslararası mali sermaye-
nin temsil edilmesine doğru kaymıştı.
Bu yüzden ilericilerin ilk hedefi ulus
devlet altında bu dengeyi yeniden ka-
zanmaya çalışmak olmalıydı. Bunun
için de Prof. Ahmet'e göre, emperya-
lizme karşı hem ülke içinde hem de
uluslararası düzeyde küreselleşme
karşıtlığı bağlamında mümkün olan en
geniş cephe oluşturulmalıydı.
Prof. Ahmet'in, lraq Afganistan and
the Imperialism of our time, In The-
ory: Classes. Nations and Literatures
(Teoride: Sınıflar, Uluslarve Edebiyat-
lar başlığıyla, Alan yayıncılık tarafın-
dan Türkçeye kazandırıldı) Lineages
of the present: ideological and Poli-
tical Geneologies of contemporrary
South Asia, gibi kitapları var.